Mary Celeste, denizcilik tarihinin en büyük gizemlerinden biri olarak bilinir. 5 Aralık 1872’de Atlantik Okyanusu'nda, mürettebatı kaybolmuş halde bulunan bu gemi, denizcilik dünyasında "hayalet gemi" olarak anılmaya başlanmıştır. O dönemin denizcileri arasında pek çok spekülasyona yol açan olay, yıllar geçmesine rağmen hala kesin bir açıklama bulamamıştır.
Mary Celeste’in Tarihi
Mary Celeste, 1861 yılında Nova Scotia, Kanada’da “Amazon” adıyla inşa edildi. İlk birkaç yılı boyunca ticaret gemisi olarak hizmet veren Amazon, birkaç kez el değiştirdi ve bir süre sonra adı “Mary Celeste” olarak değiştirildi. 282 tonluk bu gemi, ahşap gövdeli ve iki direkli bir brigantin olarak tasarlanmıştı. Gemi, 1868’de Amerikalı bir tüccar olan James H. Winchester tarafından satın alındı ve yeni kaptanı Benjamin Briggs komutasında yelken açtı.
Kayıp Yolculuk
7 Kasım 1872'de Kaptan Briggs, eşi Sarah, 2 yaşındaki kızları Sophia ve 7 mürettebat ile birlikte New York'tan Cenova'ya doğru denize açıldı. Gemi, 1701 varil denatüre alkol taşıyordu. Yolculuk başlangıçta normal görünüyordu. Ancak yaklaşık bir ay sonra, 4 Aralık 1872'de Mary Celeste, Atlantik Okyanusu’nda, Portekiz’in yaklaşık 400 mil açığında terk edilmiş halde bulundu. Gemi, başka bir Amerikan ticaret gemisi olan Dei Gratia'nın kaptanı David Morehouse ve mürettebatı tarafından keşfedildi.
Keşif
Mary Celeste bulunduğunda, gemide hiçbir mürettebat yoktu. Ancak gemi batmamış, hatta sağlam durumdaydı. Mürettebatın kişisel eşyaları, yiyecekler ve su stokları yerli yerindeydi. Geminin yükü olan alkol varilleri de büyük oranda dokunulmamıştı. Sadece geminin filikası kayıptı, yani mürettebatın bu filikayla gemiyi terk ettiği düşünülüyordu. Ayrıca geminin seyir defteri, son kayıt olarak 25 Kasım 1872 tarihini içeriyordu. Ancak defterde herhangi bir acil durum ya da tehdide dair bir iz yoktu.
Gizemli Sorular
Mary Celeste'in terk edilmesiyle ilgili en büyük soru işareti, mürettebatın nereye gittiği ve neden gemiyi terk ettikleriydi. Gemi sağlam ve deniz koşulları normal olmasına rağmen, mürettebatın apar topar ayrıldığı izlenimi vardı. Bu noktada çeşitli teoriler ortaya atıldı:
Mary Celeste olayı, birçok yazar ve araştırmacıya ilham kaynağı oldu. Arthur Conan Doyle, Mary Celeste’ten esinlenerek yazdığı "Marie Celeste" adlı kısa hikayesiyle olayı daha da popüler hale getirdi. Modern zamanlarda bile Mary Celeste, filmlere, belgesellere ve kitaplara konu olmaya devam etmektedir.
Mary Celeste, denizcilik tarihinin en büyük gizemlerinden biri olarak hafızalarda yer etmiştir. Gemi terk edildikten sonra neler yaşandığı hala bir sırdır ve bu olay, denizcilik dünyasında çözülemeyen bir gizem olarak kalmaya devam etmektedir.
Mary Celeste’in Tarihi
Mary Celeste, 1861 yılında Nova Scotia, Kanada’da “Amazon” adıyla inşa edildi. İlk birkaç yılı boyunca ticaret gemisi olarak hizmet veren Amazon, birkaç kez el değiştirdi ve bir süre sonra adı “Mary Celeste” olarak değiştirildi. 282 tonluk bu gemi, ahşap gövdeli ve iki direkli bir brigantin olarak tasarlanmıştı. Gemi, 1868’de Amerikalı bir tüccar olan James H. Winchester tarafından satın alındı ve yeni kaptanı Benjamin Briggs komutasında yelken açtı.
Kayıp Yolculuk
7 Kasım 1872'de Kaptan Briggs, eşi Sarah, 2 yaşındaki kızları Sophia ve 7 mürettebat ile birlikte New York'tan Cenova'ya doğru denize açıldı. Gemi, 1701 varil denatüre alkol taşıyordu. Yolculuk başlangıçta normal görünüyordu. Ancak yaklaşık bir ay sonra, 4 Aralık 1872'de Mary Celeste, Atlantik Okyanusu’nda, Portekiz’in yaklaşık 400 mil açığında terk edilmiş halde bulundu. Gemi, başka bir Amerikan ticaret gemisi olan Dei Gratia'nın kaptanı David Morehouse ve mürettebatı tarafından keşfedildi.
Keşif
Mary Celeste bulunduğunda, gemide hiçbir mürettebat yoktu. Ancak gemi batmamış, hatta sağlam durumdaydı. Mürettebatın kişisel eşyaları, yiyecekler ve su stokları yerli yerindeydi. Geminin yükü olan alkol varilleri de büyük oranda dokunulmamıştı. Sadece geminin filikası kayıptı, yani mürettebatın bu filikayla gemiyi terk ettiği düşünülüyordu. Ayrıca geminin seyir defteri, son kayıt olarak 25 Kasım 1872 tarihini içeriyordu. Ancak defterde herhangi bir acil durum ya da tehdide dair bir iz yoktu.
Gizemli Sorular
Mary Celeste'in terk edilmesiyle ilgili en büyük soru işareti, mürettebatın nereye gittiği ve neden gemiyi terk ettikleriydi. Gemi sağlam ve deniz koşulları normal olmasına rağmen, mürettebatın apar topar ayrıldığı izlenimi vardı. Bu noktada çeşitli teoriler ortaya atıldı:
- Fırtına ya da Su Baskını Korkusu: Gemi keşfedildiğinde kargo ambarında az miktarda su birikintisi vardı. Mürettebat, geminin su aldığını düşünmüş ve batma korkusuyla filikaya binerek ayrılmış olabilir. Ancak gemi hala yüzebilir durumdaydı ve batma tehlikesi taşımıyordu.
- Alkol Patlaması Teorisi: Gemi, tehlikeli bir madde olan denatüre alkol taşıyordu. Alkol varillerinden birinde sızıntı ya da gaz birikmesi sonucunda bir patlama riski oluşmuş olabilir. Mürettebat bu tehlikeden korkarak gemiyi terk etmiş olabilir. Ancak bu teori, gemide hiçbir hasar ya da yanık izi bulunmadığı için tartışmalıdır.
- Korsan Saldırısı: İlk başta korsan saldırısı olasılığı düşünüldü. Ancak gemideki yük ve mürettebatın eşyaları hiç zarar görmemişti. Ayrıca gemide herhangi bir çatışma ya da şiddet izi yoktu.
- Deniz Canavarları veya Doğaüstü Teoriler: O dönemde bazı kişiler, deniz canavarlarının gemiye saldırdığı ya da doğaüstü bir olayın gerçekleştiği gibi spekülasyonlar yaptı.
- Mürettebat İsyanı: Bir diğer teori, gemi mürettebatı arasında bir isyan çıktığı yönündeydi. Fakat gemide bununla ilgili herhangi bir kanıt bulunmadı. Ayrıca Kaptan Briggs'in mürettebatı, deneyimli ve güvenilir kişilerden oluşuyordu.
Mary Celeste olayı, birçok yazar ve araştırmacıya ilham kaynağı oldu. Arthur Conan Doyle, Mary Celeste’ten esinlenerek yazdığı "Marie Celeste" adlı kısa hikayesiyle olayı daha da popüler hale getirdi. Modern zamanlarda bile Mary Celeste, filmlere, belgesellere ve kitaplara konu olmaya devam etmektedir.
Mary Celeste, denizcilik tarihinin en büyük gizemlerinden biri olarak hafızalarda yer etmiştir. Gemi terk edildikten sonra neler yaşandığı hala bir sırdır ve bu olay, denizcilik dünyasında çözülemeyen bir gizem olarak kalmaya devam etmektedir.