İnsanlığın bilinçaltında binlerce yıldır var olan karanlık, derin mağaralar yer alır. Bu karanlıklardaki birçok gece yaratığı, gizem ve yırtıcılığıyla, bütün ürperticilik ve dehşetiyle en dipteki korkularımızın kaynağını oluştururlar. Jung’un ‘kolektif bilinçaltı’ olarak nitelendirdiği sınır tanımaz karanlık evrende “yarasalar, vampirler, cinler, hayaletler, kötü ruhlar…” ay ışığının o gümüşsü gizeminde, lacivert gecenin içinde sonsuza dek var olmayı sürdürürler. Rüyalarımıza girer, delik deşik zamanlardan gelip korkularımızı beslemeye devam ederler. Aslında bilinmeyen; gecedir. Gece, açıklanamadığı için korkunç, ürpertici ve gizemlidir. Bu gizem, mitlerle beslenip büyür insanlık tarihinde. Düşlerimizi büyüttüğü kadar, yazın yapıtlarına da esin kaynağı olur mitler. Kuşaklar boyunca aktarılır, genetik kodlarımıza işler ve bir mikrokosmos oluştururlar iç varlığımızın derinliklerinde. Evreni iyilik ve kötülüğe bölerek anlamlandıran insan zihni, kötünün, kötücüllüğün kaynağını binlerce yıldan bu yana ‘gece’yle açıklamış; ‘gece’ye metaforik anlamlar yüklemiştir. Gecenin bilinmezliğindeki uğursuz varlıklardan birinin, Âdem’in ilk karısı Lilith olarak görülmesi ve bu durumun tek tanrılı dinlerin kadına bakışındaki güvensizliği simgelemesi gerçekten ilginçtir.
“Lilith’in sözcük kökeni Babil- Asur kökenli lilitu’ya uzanıyor; ‘dişi şeytan’ ya da ‘rüzgar hayaleti’ anlamına geliyor. İbrani ve Arap kökenli laila kelimesi ise ‘gece’ anlamında kullanılır, geleneksel hikâyelerde Lilith ile bağdaştırılır ve ‘gece hayaleti’ olarak tercüme edilebilir. Barbara G. Walker ise “ Lilith ismini Sumer Babil kökenli ‘lotus’ anlamına gelen lilu kelimesinden türetiyor. Böylece Lilith’i Mısır ve Hindistan’ın Lotus Tanrıçalarıyla ilişkilendiriyor.” (Bkz. Vera Zingsem “Lilith”, s.14)
Lilith, İbranilerin kutsal kitabında bir vampir olarak anlatılmış ve tasvir edilmiştir. İsaiah'ın kitabında geçiyor olsa bile Lilith'in kökleri daha çok Babillilerin "demonolojisine" benzer. Buna göre Lilith geceleri bir baykuş görünümüne bürünerek dolaşan bir canavardı. Avlanmak için yeni doğmuş çocukları ve hamile kadınları arardı. Lilith, geleneğe uygun olarak Âdem'in,"Âdem ve Havva" olmadan önceki karısıydı, ama daha sonra şeytanın tarafına geçti çünkü Âdem'e itaat etmeyi reddetti. Sıra dışı tutkuları vardı ve doğal olarak kötülüğün gözüyle bakıyordu. Sonuç olarak Âdem 'in ve Havva'nın çocuklarına (yani tüm insan soyundan olanlara) saldıran bir vampire dönüştü. İnanışa göre, kötü bir ifrit haline gelen Lilith gece hava karardıktan sonra yeni doğum yapmış evlere girerek loğusa kadınların bebeklerini boğmaktadır. Bu sebeple günümüzde bazı Museviler arasında bir adet olarak, loğusa kadın akşamları evde yalnız bırakılmaz ve akşamları çamaşır ipinde çocuk bezi bırakılmaz, çünkü bunları gören Lilith'in o evde çocuk olduğunu anlamasından endişe edilir.
Lilith çağlar boyunca kadınlara yüklenen bütün olumsuz sıfatların taşıyıcısı olmuştur: Baştan çıkarıcı, fahişe, cadı, vampir, cinlerin başı, gece canavarı 'unvan'larından bazılarıdır. Saf, edilgen, cinselliği ancak yasak meyveyi tadınca öğrenen (böylece Âdem'i kandırabilecek kadar kurnaz ve baştan çıkarıcı da olabilen) Havva'nın tersine, başından beri gücünün ve cinselliğinin bilincindedir ve yeri gelince kullanmaktan çekinmez.
Din ve ahlak kurallarını yaratanlarca oluşturulmaya çalışılan uysal, söz dinleyen, erkeğe bağımlı, çilekeş, kanaatkar 'iyi' kadının tam tersidir Lilith. Kendi başına buyruk, zapt edilemez, denetlenemez olduğundan, özellikle tek tanrılı din bilgelerinin sürekli baskı altına almaya çalıştığı kötülük kaynağı kadının bir örneği, erkeğin kadına ve cinselliğe duyduğu korkunun bir simgesidir aslında. Doğallıkla da, ölümlü insanların arasında yeri yoktur, yeri bütün bilinmeyen, açıklanamayan kötülüklerin geldiği karanlık güçlerin dünyasıdır.
Peki, bu uğursuzluk, kötücüllük ve şeytansılık nitelendirmelerini hak eden neler yapmıştı Lilith? Bu durumu mitler evrenine geçerek açıklamak mümkün:
Tanrı topraktan Âdem ile Lilith'i yaratır. Mutlu yaşamaları için onları cennete yerleştirir. Ama bu insan çifti bir türlü huzur bulamaz. Âdem ilişkide her alanda söz sahibi olmak ister. Ancak Lilith buna karşı çıkar. Özellikle cinsel ilişki sırasında Âdem'in hep üstte yer almasını aşağılayıcı bularak itiraz eder. Kendisinin de Âdem gibi topraktan yaratıldığını, yani “eşit” olduklarını savunur. Âdem ise kendini, bağışlayan, bereketli gökyüzü; Lilith'i de ürün veren toprağa benzeterek bu şekilde birleşmek konusunda diretir. Âdem bu konuda ısrar edince, Lilith, onunla birlikte yaşayamayacağına karar verip Tanrı’nın hiç söylenmemesi gereken, gizemli adını anar ve göğe doğru yükselir. Sahip olduğu olanakları terk eden Lilith’in yeri artık dışlanmışların arasındadır. Çevresindeki cinlerle ve cinlerin kralı Şamael (Şeytan) ile ilişkiye girer ve onlardan çocuklar doğurur. Bu arada cennette yalnız kalan Âdem, Tanrı’ya dua ederek Lilith'i geri ister. Tanrı, Sanvai, Sansanvai ve Semangelof isimli üç meleği geri çağırmak üzere Lilith'e gönderir. Meleklere, dönmediği takdirde her gün yüz çocuğunun öldürüleceğini emreder. Ama, o kesinlikle dönmeyeceğini bildirir. Emir yerine getirilir… Lilith, duyduğu acıyla, bundan sonra, bütün hamile ve doğum yapmış kadınların, bebeklerin baş düşmanı olmaya yemin eder. Erkek çocukların doğduktan sonra ilk sekiz gün, kız çocukların ise ilk yirmi gün içinde canını alacaktır. Sadece yakınlarında bu üç meleğin ismi ya da şekli bulunanlara dokunulmayacaktır. Lilith artık kötüler tarafına geçmiştir. Bunun üzerine Tanrı, Âdem'in kaburga kemiğinden Havva'yı yaratır. Bu yeni kadın, Âdem'den bir parça olduğu için, ona karşı çıkmayacaktır… Uysal ve boyun eğen kadın imgesidir Havva.
Vera Zingsem’in “Lilith” adlı kitabında yer alan bir yoruma göre: “Mitler, doğruluğu bizim için programlar ve yapılandırırlar. Böylece de gerçekliği nasıl algılamamız gerektiğini belirler ve ona göre davranmamızı beklerler. Mitler, bizlerin kültürel DNA’ları gibidir. Nasıl kendi biyolojik fonksiyonlarımız hakkında düşünmüyorsak, ama onların gerekleri doğrultusunda yaşıyorsak, mitlerle de benzer bir ilişki içindeyiz.” (s.153) Yazar, Hıristiyan-Musevi kültüründeki yaratılış mitinin, erkeği olayların ana noktası haline getirdiğini; buna göre, erkeğin kadından önce yaratıldığını, etrafındaki her şeyi adlandırma ve belirleme gücüyle donatılmış olduğunu belirtmektedir. Bu bakış açısına göre eş, ona fayda ve zevk vermek için yaratılmıştır. Erkek, Âdem’in rolüyle insan hayatının yaratıcısı konumuna getirilmekte, doğum işlevini de kendine mal etmektedir. (Kadın, erkek’ten olduğu için.) Kadın, “erkek için, erkekten şekillenir.” Kadın sadece erkeğin yardımcısıdır ve kendi başına bir değer taşımaz. Kadın, erkekten yapılmıştır, bedeni için gerekli maddeleri erkekten almıştır; yani şu ünlü kaburga… Bu bağlamda erkek onun “annesi” olmuştur. O olmadan kadının bir değeri yoktur. Kadın onun bir parçasından yapılmıştır ve erkeğe onun bütününün bir parçasıymışçasına davranır. (Bkz. Vera Zingsem “Lilith” s.153-154)
Lilith hakkında pek çok efsane ve öykü vardır. Örneğin Talmud'da (Tevrat'ın başta yazılı olmayıp, sonradan yazılı hale getirilen ikinci bölümü) ondan ‘dişi bir şeytan’ olarak söz edilir. Bu rolüyle bir hayalet gibi yüzyıllarca insanlık tarihi içinde dolaşır. Kadın ve çocukları hedef alır, erkekleri baştan çıkararak onlara zarar verir. Yaptıkları bunlarla sınırlı değildir. Bir hayalet gibi kadınların aklına girip, erkeklerle eşit haklara sahip olma savaşını günümüze kadar sürdürür. Bazı efsanelerde de cadı biçiminde çıkar karşımıza…
Lilith'in geçmişi tek tanrılı dinlerden çok daha önceye, eski Mezopotamya uygarlıklarına kadar uzanıyor. Genellikle Sümer ve Babil mitolojisindeki rüzgar tanrıçası Lilitu ile ilişkilendiriliyor. Lil, fırtına ya da rüzgar anlamına geliyor. Bir Babil metninde ise, Lil, tanrıça İştar'ın tapınak fahişesidir. İştar, eski doğu dinlerinde şehvetli aşkın, tutkunun ve baştan çıkarıcılığın tanrıçası kabul ediliyordu. Bu özellikleri nedeniyle, fahişelerin, özellikle de kült olan tapınak fahişelerinin koruyucu tanrıçasıydı. Lilith'e ait bazı özellikler Babil'in kötü tanrıçası (dişi şeytanı) Lamatsu'da da görülüyor. Lamatsu halk arasındaki inanca göre albastı ya da loğusa hastalığı olarak bilinen rahatsızlığın ortaya çıkmasına neden oluyor, hamilelere zarar verip yeni doğan bebekleri öldürmeye çalışıyordu. Lilith'in özellikleri Lamatsu'ya aktarılmış olabilir mi yoksa tersi mi söz konusu? Yanıtı zor bir soru…
Lilith'in Yahudi efsanelerinde ne zaman görünmeye başladığı tam olarak bilinmiyor. Çünkü tanrılar ve mitoslar, doğu kültürlerinin birçoğunda büyük benzerlikler taşıyordu. Yine de her koşulda Lilith, Yahudilerin şeytanla ilgili inanışlarında önemli bir yere sahipti. Erkeklerin aklını başından alan bir şeytan olarak görülüyor ve ondan çok korkuluyordu.
Lilith'le daha sonra Filistinliler aracılığıyla Yunanlılar da tanıştı. Onu, hayaletler ve diğer hayali görüntüleri yöneten tanrıça Hekate'nin kişiliğiyle birleştirdiler. Bu konu Geç Antikçağ'da yazıya aktarılan bir efsanede, Lilith'in İsrailli peygamber İlyas'ı nasıl baştan çıkardığı anlatılıyor. Lilith ona şöyle der: 'Senden çocuklarım var.' Ve o yanıt verir: 'Benden nasıl çocukların olabilir, ben bir aziz gibi yaşıyorum.' Lilith der ki: 'Evet, ama uykunda, rüyalarında…” Bu metin M.S. 4. yüzyıla ait. Lilith, özellikle bu tarihten sonra hep aynı motifle işlenir; ‘ tohum hırsızı’.