Şunu anlamamakta hala neden ısrar ediliyor ben de bunu anlamış değilim. Davetler kişiye özeldir. Yani davet edecek niteliğe sahip kişi (başkası değil

) kendi davetini kendi almalıdır evrenden. Daveti evrenden indirmeyi bilmeyen zaten davet de edemez, etmeye de hazır değildir. Diyelim davet gerçekleşti. Ne yapacağı sanılıyor? Bel geldim, hadi sormak istediklerini sor, demesi beklenmiyor herhalde ya da dileklerini söyle gerçekleştireyim, emrine amadeyim gibi bir komedi beklemiyorsunuzdur.
Ortalıkta saçma sapan filancayı şu şekilde davet edebiliriz, şöyle olur böyle olur vs diye yazışmalar uçuşuyor, aslı var mıdır? Elbeteki hayır. Ama inanan ve bu işin böyle olduğunu sanan, boş umuda kapılıp sonunda hayal kırıklığına uğrayan insan çok ne yazık ki.
Öncelikle davet edecek kişi kimdir, hayatında çivi çakmamış birinin mobilya yapmaya kalkması gibi daha önce hiç bedensiz enerjilerle irtibatı olmamış ve enerji transferi konusunda bilgisi ve yeteneği olmayan üstelik bunun için de üstad yetkisi almamış biri değildir elbette. Nasıl yapacağını bilmeyen birisi yetki de almamış birisidir ve elbetteki bunun en doğal nedeni olan konu ile ilgili doğuştan gelen genetik yatkınlığı da bulunmamaktadır, yoksa mutlaka eğitimini de yetkisini de almış ve zaten aşina olurdu. Diyelim bu iş için doğmamış bir kişi yapmaya kalkıştı ne olur? Hayatı kayar. Nasıl mı? Hastalık, sakatlık, bereketsizlik, yolunda giden işerin ters gitmesi, ters gidenlerin devamı, kendisi negtif ortama maruz kalacağı için sevdiklerinin de yani sevgi enerjisi ile bağlı olduklarının da bu bağ yüzünden kendileriyle aynı felakete maruz kalması gibi dünyada yaşarken başına gelecek felaketler, kişinin enerjisi varlığa ulaşmaya yetmez ise başına geleceklerdir. Diyelim varlığa ulaştı azıcık, rahatsız edilmeye çalıştığı için ya bu saydıklarımı kafi görür daha fazlasını yapmaya tenezzül bile etmez ya daha da yüklü aksilikler verir ya da canını oracıkta alıverir. İnsanlar gibi onların da değişik psikolojik halleri vardır. Hangisine çattıysanız artık.
Bir başka bilinmeyen nokta ise tüm bu parapsikolojik deneyimlerin sır olarak kalması gerektiğidir. Kimse kendi yaşadıklarını anlatma hakkına sahip değildir. Ben filanca varlığı çağırdım, şöyle çağırdım, böyle oldu diyen biri varsa ondan derhal uzaklaşın. Ya yalan söylüyordur, ya sahiden yapmış ve bu anlattıkları yüzünden ceza alacaktır, felaketinden nasibinizi almamak için tüm bağlarınızı koparın. Bir üstad ölürken isterse varislerine anlatabilir, bunlar sadece ona has bilgiler olduğu için zaten kimse kullanamayacaktır ancak kendisinden sonra yetişecek öğrencinin geçmişte neler yapıldığı hakkında fikir sahibi olması için söyler. Bu öğrenci de asla başkasının uygulamasını yapacak kadar aklını kaybetmemiştir. Kendi yaptıklarını açıklayacak kadar da cahil değildir.