Korku Hikayeleri Denemelerim.

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,254
Tepkime puanı
3,152
Bu eski hikayelerimi gördükçe gülümsüyorum. :) Günceller en sonda.


Sayın Origanum'dan özür dileyerek açıyorum konuyu. Neden olduğunu o bilir sanırım. :) Herkesin kendi sözlerini denemelerini yazdığı ve yayınladığı şu zamanlarda bende kendi yazdığım kısa veya uzun korku hikayeleri denemelerimi sizlere sunmaktan şeref duyarım. :) Acemi olduğum halde severek ve sıkılmadan yazıyorum. Eleştirilere açığım arkadaşlar. Hatalarımı bana söylerseniz memnun olurum. :)

Bölüm 1

Akrabalarına giderken ormanın gerisinde bırakan taksiciye arkasından çok kötü sövüyordu. Uzun ve karanlık yolu nasıl yürüyeceğini düşünürken çantasından el fenerini çıkardı, yürümeye başladı. Arkasına bile bakmadan karanlık yolda yürümeye devam etti, yanından geçtiği ormana baktı ve bir anlık huzursuzluk kapladı içini. Çok korkuyordu ama korkusu, bu yolu yürümesi gerektiği gerçeğini değiştirmiyordu. Orhan, o sırada durdu ve ormandan gelen hafif mırıldanma sesiyle dikkatini o yöne verdi. Elleri şimdiden titremeye başlamıştı bile. El fenerini sesin geldiği yöne çevirdi ve gördüğü manzara karşısında donakaldı. Adamın yanındaki cesede bakıp birşeyler mırıldanması Orhan'ı yeterince korkutmuş olmalıydı ki çantası dahil herşeyini bırakarak hızla koşmasını sağlamıştı. Orhan'ı fark eden adam hemen ayağa kalkıp koşmaya başladı. Ayak seslerini duyan Orhan gerçekten son nefesine kadar koşmayı düşünürken bile aklından ölümü geçiyordu. Düşünmeden edemiyordu. Birden nefesi kesilir gibi oldu ve durmak zorunda kaldı ama arkasından koşan adamı gördüğünde tükenen nefesini düşünmedi bile koşmaya devam etti. Yoldan gelen arabayı fark etti. Durması için kendini arabanın önüne attı. Araba durduğunda burnuna gelen kötü kokulara rağmen şöförden nefes nefese yardım istedi. Arabadan inen adama arkasından koşan katili göstereceği anda kafasına inen sopayla kendini yerde buldu. Kanlar içinde yerde kıvranırken biraz önce arkasından koşan katilin ona doğru yürüdüğünü fark etti ve bir daha yediği odun darbesiyle gözleri karanlığa büründü...


Bölüm 2

Hikayenin devamını kendi ağzımdan anlatacağım.


Gözlerimi açtığımda bir sandalyede ellerim ve ayaklarım bağlı bir şekilde oturmuştum. Kıpırdıyamıyordum. Başım çok feci bir halde ağrıyor ve başımdan akan kanların boynumda kuruduğunu hissedebiliyordum. Nerede olduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bir an iplerden kurtulmak için zorladım kendimi ama başarılı olamadım. Çok sıkıydı, ellerimi yeterince hareket ettiremiyordum. Birden kapı aniden açıldı. Çok korkmuştum ama kapıdan içeriye giren küçük kızı gördüğümde bir anlık huzur çökmüştü üzerime. Küçük kızdan sessizce yardım istedim. Fakat ufaklık oralı bile olmadı ve odadan bir oyuncak alıp kapıyı üzerime kilitlemeden gitti. Bana kaçmam için bir fırsat mı veriyordu yoksa? Önce iplerden kurtulmalıydım. Biraz karanlık olduğu için pek birşey göremiyordum ama kafamı çevirdiğimde masanın üstünde duran makası farkettim. Sanki herşey kurgulanmış gibiydi. Bu bir oyun olabilir miydi? Yine de şansımı denemeliydim. Burada öylece ölümümü beklemek çok aptalca olurdu. Hemen ufaktan zıplayarak masaya doğru ilerlemeye çalıştım. Çok iyi gidiyordum. "Hadi Orhan biraz daha, hadi az kaldı" derken masaya ulaşmıştım. Biraz zor olsa da makası alıp ilk olarak elimdeki iplerden kurtulmaya çalıştım ve sonrada ayaklarımdaki iplere yönelecektim. Kendime bir an şaşırmıştım çünkü iplerden kurtulmuştum. Bunu yapabilceğimi sanmıyordum fakat başarmıştım. Kapıyı sessizce araladım ve koridoru büyük bir dikkatle yürümeye başladım. Bir odanın yanından geçerken beni kovalayan adamın uyuduğunu farkettim. Onu oracıkta öldürebilirdim fakat öldürmek yerine kaçmayı tercih ettim. Aşağı doğru yöneldim. Merdivenlerden büyük bir sessizlikle iniyordum. Herşey çok iyi gidiyordu. Kaçacağıma ben bile inanmıştım artık. Çünkü kapı hemen merdivenlerin bitişinde duruyordu. Merdiveni bitirip büyük bir sevinçle kapıyı açacaktım ve hızla koşarak buradan uzaklaşacaktım...



Bölüm 3


Artık kapıya ulaşmam için önümde hiçbir engel görünmüyordu. Bir kaç adım daha attım ve sonunda kapıya ulaştım. Kapının kolunu indirceğim sırada arkamdan yükselen çığlıkla birlikte kendimi kaybeder gibi oldum. Çok korkmuştum, arkamı dönmemle tekrar gördüğüm ufak kızın ağzını tutmam bir oldu. Hemen kapı kolunu indirdim fakat kilitli olduğunu fark ettiğimde başımdan aşağı kaynar sular boşaldı. Kızı bir kenara attım ve hızlıca pencerelerden birine yöneldim. Pencere açılmayınca aldığım bir vazoyla pencereyi kırdım. Herşey çok ani olmuştu. Pencereden indiğimde az önce uyuyan adamın beni gördüğünü farkettim ve hemen koşmaya başladım. Koşarken arkamdan gelen köpekleri gördüm ve istemeden de olsa ağlamaya başladım. Köpeklerin bana yaklaştığını hissetmemek elde değildi. Köpekler delirmiş gibi bana koşarken, önüme aniden çıkan bir bayanın tek bir kelimesi köpekleri durdurmaya yetti. Kadın bana dönüp baktı ve yanına yaklaşmamı istedi. İstediğini yapmazsam köpekleri üzerime salacağının farkındaydım. Bana adımı sordu ve titreyen sesimle Orhan dedim. Yürümeye başladı ve ona eşlik etmemi istedi. Kabul ettim ve yürümeye başladık ama köpekler nedense bizi izlemeyi kesmişti. Biraz uzaklaştıktan sonra aklımdan onu öldürüp buradan sonsuza kadar uzaklaşmak geçti. Ona başımdan geçenleri anlattığımda bana gülümsedi. Neden gülümsediğini anlamamıştım ama olanları bildiğinin farkındaydım. Ağaçlıkları geçip yola çıktığımızda bana git buradan ve bir daha gelme diye söylendi. Şaşırmıştım bana neden yardım ettiği konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Devamlı arkama bakarak yolda yavaşça koşmaya başladım... Uzun bir yol yürüdüm fakat nerede olduğumu bilmiyordum. Tek düşündüğüm o kadının bana neden yardım ettiğiydi. Düşünmeden edemiyordum. Kimdi? Neyin nesiydi? Kim olursa olsun ona hayatımı borçluydum. Bunları düşünerek yürümeye devam ettim. Sonunda kasabanın ışıklarını görmüştüm. İçimi kaplayan mutlulukla kasabaya doğru hızla koşmaya başladım. Sonunda kurtulmuştum...

___________________

Gecenin bir yarısı kalktı ve mutfağa doğru adım adım yürümeye başladı. Mutfağa girdiğinde çekmeceye yöneldi, bir bıçak çıkardı ve bıçağın elinde açtığı ufak bir yara sonucu aniden uyandı. Ne olduğundan habersiz elinde bıçağı gördüğü an telaşlandı. İlk yaptığı, ışığı açıp elinde açılan yarayı temizlemek olmuştu. Etrafına bakındıktan sonra gidip erkek kardeşini uyandırdı ve olanları anlattı, fakat kardeşinin onun anlattıklarına gülmesi sonucu bir hayli sinirleri bozuldu. Uyandığında neden mutfakta olabilirdi ve elinde bıçağın ne işi vardı? Uyanmasaydı neler olacaktı? Sorular aklını kemiriyordu. Sabaha kadar uyuyamadı. Yataktan kalktığında saat tam yediydi. İşe gitmeliydi. Akşam eve döndüğünde elindeki video kamerayı gören kardeşi bu durumu abarttığını söyledi ama artık kardeşinin ne söylediği umrunda bile değildi. Gece uyumaya gittiğinde video kamerayı yatağının tam görünebileceği şekilde kurdu ve uyumaya koyuldu. Sabaha doğru erkek kardeşi uyandığında ablasını yatağında göremedi, tekrar uyuyacaktı fakat ablasının anlattıkları aklında gelince içinde bir anlık huzursuzluk hissetti. Kalktı ve mutfağa yöneldi. Mutfaktan gelen soğuklukla bir an ürperdi. İçeri girdiğinde balkon kapısının açık olduğunu farketti. Gerçekten telaşlanmaya başlamıştı, bu soğukta bu kapı neden açık diye söylendi kendine. Balkona çıktı ve 5. kattan aşağı baktığında gördüğü manzara karşısında şok geçirdi. Ablası gece elbisesiyle sokak kaldırımında kanlar içinde yatıyordu. Hemen telaşla 112'yi aradı ve ambulans istedi. Hızla ablasının yanına koştu ve yanıbaşında bağıra çağıra ağlamaya başladı. Ambulans geldi ve ablası hastaneye kaldırılırdı. Ablasını o halde görürken ağlıyor ve içten içe kendine kızıyordu. Ne yazık ki ablası ölmüştü. Aradan bir hafta geçti. Çocuk bir akşam ablasının uyuduğu yatağa yaklaştı ve masada duran kameranın açık olduğunu farketti. Kaset bitmişti. Kamerayı eline aldı ve kasedi geriye sarmaya başladı. Kasedin bir bölümünde ablasını uyurken gördü ve durdu. Yine kendini tutamadı ve ağlamaya başladı. Birkaç dakika öyle sürdü ama ablasını yatağından kaldıran 2 siyah varlığı gördüğünde cinnet geçirdi. Sabaha doğru kardeşinide aynı kaldırımda kanlar içinde yatarken buldular.


_____________________________


O gece 2011'e yeni girecektik. Hava çok karlıydı ve göz gözü görmüyordu. Düğün salonu sahibi olan Polat abi o geceye mahsus bir parti düzenlemişti. Ailem ve birçok kişinin gittiği bu partiye bir ben gitmemiştim. Ben her akşam yaptığım gibi mısır patlatmış, bilgisayarımdan film izlemeyi kendime daha uygun görmüştüm. Gözüme bir korku filmi ilişti ve izlemeye başladım. Filmin ortalarında bayağı bir korkmuştum bile, sonuna kadar nasıl dayanabilirdim. Düşünsenize, evde sizden başka kimse yokken nasıl olurda kapılar kendiliğinden kapanır? Ama yinede çok klasik geliyordu. Bozuntuya vermeden filme devam ettim. Film bittiğinde yanımdaki tabak ve bardağı mutfağa götürdüm. Mutfaktan çıkarken aniden durdum, kulağıma şarkı tonunda sesler geliyordu. Kulağımı duvara dayadım ama ne yazık ki sesin alt kattanmı yoksa üst kattanmı geldiğini bilemedim. Bu neyi değiştirecekti ki? Binada benden başka kimse yoktu bunu biliyordum. Bir anlık tedirginlik yaşadım ama sonradan belki gitmekten vazgeçmişlerdir diye söylendim kendime. İlerlemeye devam ettikçe sesin tonu başka bir hal alıyordu sanki yada ben paronayaktım bilmiyorum. Şarkı aniden kesildi. Bu beni mutlu etti ama yinede düşünmekten alıkoymadı. Odaya doğru ilerlerken aniden atılan bir çığlıkla yerimden hopladım. Bu sefer alt kattan gelmişti. Emindim... Hemen kapıyı açık bırakıp alt kata koştum. Gittiğimde kapı aralıktı korkmaya başlamıştım ama içimdende kendime destek verme çabasındaydım. Cesaretimi topladım ve kapıyı ittirdim. Kapı açıldığında aniden elektirikler gitti. Aşırı derecede korkmuştum ve çığlık atarak yukarı kata koştum. Basamaklara çarpa çarpada olsa üst kata ulaşmayı başardım. Karanlıktı, birkaç basamağa daha dokunarak çıktıktan sonra aniden kendimi kapıya attım. Fakat kalbim durur gibi oldu her an kriz geçirebilirdim. Az önce açık bıraktığım kapım şimdi kapalıydı. Karanlık koridorda pijamalarımla donakaldım ama aşağıdan gelen takırtılarla bir an irkildim. Birden avazım çıktığı kadar bağırma gereği duydum. ''Açın lann şu soktuğumun elektirikleriniiiiii'' diye bağırıken aşağı kapınında kapandığını duydum ve sustum. Aşağı inip sokağa kaçabilirdim ama cesaret edemiyordum. Çatıya çıkmaya karar verdim ve hareket edeceğim anda elektirikler geldi. Bu bana nedense cesaret vermişti. Artık çatı değilde aşağıya inmeyi düşünüyordum. Kararımı verdim ve aşağı inecektim. Basamaklardan inerken alnımdan akan terleri hissedebiliyordum. Yavaş yavaş basamaklar bitiyordu ve aşağı ulaştığımda çıkış kapısı sadece 5-6 metre ilerideydi. Aniden kapıya koşmamla babamın kapıdan girmesi bir oldu. Hemen babama sarıldım ve olanları aceleyle anlattım. Beni ciddiye alması rahatlatmıştı fakat sadece eve çıkalım demesi, bu konuda birşey yapmaması beni rahatsız etmişti. Babama annemin nerde olduğunu sormak hiç aklıma bile gelmedi ama yukarı çıktığımızda evimizin kapısının açık olduğunu gördüğümde oracıkta bayılmışım. Uyandığımda bilgisayarın başındaydım ve elimde bir tabak dolu mısırım vardı. Neler olup bitti hiç anlamamıştım. Rüya mıydı gerçek miydi anlam verememiştim. Babamları aradığımda hala partide olduklarını söylediler. Eğlencelerini bozmamak için içinde olduğum durumdan bahsetmedim. Işıkları açık bırakıp koltuğa uzandığımda öyle uyumuşum ve kalktığımda sabah olmuştu. Geçirdiğim en berbat yılbaşıydı...

______________________________________

Bir grup genç her gece yaptıkları gibi aşağı göl kıyısına gider ve birbirlerini korkutmak için hikayeler anlatırlardı. İçlerinden biri artık bundan sıkıldığını hiç heyecanı kalmadığını söyledi. Diğerleride buna katılmak istiyordu fakat birbirlerinin bakışları arasında itiraf edemiyorlardı. Arkadaşlarına döndü ve korkutucu olduğunu düşünerek göle girme tavsiyesinde bulundu. Kimse kabul etmedi fakat kendi bunu yapacaktı. Giysilerini çıkardı ve arkadaşlarının korku dolu bakışları arasında suya daldı. Suya daldığı gibi yeri göğü inleten bir çığlıkla kıyıdaki arkadaşlarının cesetleriyle karşılaştı. Ne olduğuna anlam verememişti. Yaktıkları fenerden ortalığın kan içinde olduğunu rahatlıkla görebiliyordu. Çok korkuyordu, olduğu yere saplanıp kalmıştı. Kıpırdamaya bile korkuyordu. Önce yavaşça kafasını çevirdi ve etrafına baktı. Kimsecikler yoktu. Yavaş yavaş kıyıya doğru yüzdü ve birkaç kulaç daha atacaktı ki yukarı yoldan geçen arabayı farketti. Hemen karaya çıktı ve arabaya doğru koşarken kafasına yediği baltayla orada hayatını kaybetti. Bu katil kimdi? Gençleri neden öldürdü? Devamı gelecek...Bölüm 2Yıllar önceydi aynı grup, aynı göl kıyısına gelip her zaman yaptıkları gibi korkulu olaylardan bahsederlerdi. Birbirlerini korkutmak için yarışırlardı. O gece birşey oldu... Kıyının biraz yakınında ağlama sesleri duyuldu. Gençler sesi duyar duymaz hemen ayaklandılar. Havaya karışan korku, herkesin gözlerinden okunuyordu. Gençler sesin olduğu yere doğru yürüdüler. Çalıların dibinden gizlice ve bir o kadar da sinsice adamı izlemeye koyuldular. Yerde kanlar içinde yatan kadını farkettiklerinde gözlerine inanamadılar. İlk defa böyle bir olayla karşı karşıyalardı. İçlerinden biri cebindeki bıçağı çıkardı ve olanları izlemeye devam etti. Adam kadının başında oturmuş sürekli ağlıyordu. Gençlerden biri gitmeleri gerektiğini söyledi ve diğerleride onu dinlemek zorundaydı. Gidecekleri anda biri çalıya takılınca işin rengi değişti. Hepsi arkadaşlarını çalıdan kurtarmak için elinden geleni yaptı ve sonunda kurtuldu. Katil... Peki o neredeydi? Gitmişti, yerinde değildi. Gençleri saran korkuyu tarif etmek mümkün bile değildi... Hepsi yavaşça hareket ediyor ve geldikleri kıyıya dönmeye çabalıyorlardı. Bıçağı olan genç 3 deyince koşacaklarını ve arkalarına dahi bakmamalarını söyledi ve yine dinlemek zorundalardı. Yavaşça saydı ve 3 dediği anda fırtınalar koptu. Koşacakları vakit katil önlerine çıktı ve 3 genci bir kenara savurdu. Diğer genç ayakta, bıçağı elinde kalakaldı. Katille göz göze geldi ve arkasına bakmadan kaçmayı tercih etti. Koşarken arkadan yediği çelmeyle yere yığıldı. Bir an gözleri kararır gibi oldu ama katilin üzerine geldiğini görünce normale döndü. Elindeki bıçağı sakladı ve adam onu tuttuğu anda kalbine doğru bıçağı sapladı. Ortalığı kan götürdü. Katil yerde can çekişiyordu. Genç bir an durdu ve hemen arkadaşlarının yanına koştu. Onları bulduğunda olay yerine getirdi. Adam hala yerde ve kanlar içinde yatıyordu. O gün bu olaydan kimseye bahsetmemeye yemin ettiler ve katilin öldüğünü düşünerek cesedi orada bıraktılar. Katilin nasıl kurtulduğunu kimse bilmiyor. Gençler ise bu olay yüzünden hayatını kaybetti. Katil hiçbirine acımadan vahşice gençleri öldürdü.

Dipnot: Bıçaklı genç, 1. bölümde ki göldeki kişi.
 

MarlaSinger

Kayıtlı Üye
Katılım
28 Ağu 2011
Mesajlar
723
Tepkime puanı
147
Konum
fight club
İş
turist
Tebrik ederim Ori'cim :)

Şu an iş yerinde olduğum için çok içine girerek okuyamadım ama, bazı şeyleri farkedebilecek kadar okudum. Affına sığınarak birkaç eleştiride bulunacağım;

Yazım hatalarına hiç değinmiyorum, onları düzeltmek editörün işi :)

Akış bana biraz "aceleci" geldi... Karakolda ifade veriyor gibi ya da izlediğin bir filmi alelacele, nefes nefese anlatıyor gibi yazmışsın bence. Daha sabırlı olman, detay ve tanımlamalara girmen lazım. Bir de hikaye bölümlere ayrılacak kadar uzun değil ve akışda da bu kadar bölüm gerektiren geçişler yok diye düşünüyorum.

İlk denemeler için de gayet başarılı, ellerine sağlık. :)
 

BeLLa91

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Kas 2010
Mesajlar
890
Tepkime puanı
268
İş
Asistan, öğrenci
Her korku hikayesi bir hayal ürünüdür zaten sevgili Ori :) Aralarından azınlıktaki bazı hikayelerin gerçek olabileceğini düşünüyorum ve bende bu tür hikayelerden çok keyif alırım. Yani yazmaya devam et, merakla okuyacağım. Sevgili Origanum'da destekler, kendisi mükemmel biri :)
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,254
Tepkime puanı
3,152
Tebrik ederim Ori'cim :)

Şu an iş yerinde olduğum için çok içine girerek okuyamadım ama, bazı şeyleri farkedebilecek kadar okudum. Affına sığınarak birkaç eleştiride bulunacağım;

Yazım hatalarına hiç değinmiyorum, onları düzeltmek editörün işi :)

Akış bana biraz "aceleci" geldi... Karakolda ifade veriyor gibi ya da izlediğin bir filmi alelacele, nefes nefese anlatıyor gibi yazmışsın bence. Daha sabırlı olman, detay ve tanımlamalara girmen lazım. Bir de hikaye bölümlere ayrılacak kadar uzun değil ve akış da da bu kadar bölüm gerektiren geçişler yok diye düşünüyorum.

İlk denemeler için de gayet başarılı, ellerine sağlık :)

Çok teşekkür ederim. Hatalarımı söylediğiniz için çok minnettarım. Çoğu kişi üzülmemem için hatalarımı söylemiyor direk güzel deyip geçiyor ama kendimi düzeltmem için hatalarımı farketmem şart. :) Tekrardan teşekkürler.

Her korku hikayesi bir hayal ürünüdür zaten sevgili Ori :) Aralarından azınlıktaki bazı hikayelerin gerçek olabileceğini düşünüyorum ve bende bu tür hikayelerden çok keyif alırım. Yani yazmaya devam et, merakla okuyacağım. Sevgili Origanum'da destekler, kendisi mükemmel biri :)

Ahh ahh işten güçten vakit kalsa çok yazarımda 1 günlük tatilimde de anca kendime, aileme ve arkadaşlarıma vakit ayırabiliyorum. :) Çok teşekkür ederim. :)
 

blcknghtmr

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Ağu 2011
Mesajlar
944
Tepkime puanı
91
Konum
uzay
Ori çok beğendim :) Bende yazmıştım lisedeyken ama biraz komik olmuştu, bir ajandaya yazmıştım hala saklarım :D Okurken aklıma o geldi.
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,254
Tepkime puanı
3,152
Ori çok beğendim :) Bende yazmıştım lisedeyken ama biraz komik olmuştu, bir ajandaya yazmıştım hala saklarım :D Okurken aklıma o geldi.
Teşekkür ederim. :) Size göre komikde olsa emek varsa okumaya değerdir diye düşünüyorum. :)
 

mecra

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Ara 2008
Mesajlar
482
Tepkime puanı
40
Begendim, tebrikler:) Ancak yazim kurallarina, cumle yapilarina biraz dikkat et. Biraz daha cabala, olacak olacak:D
 

DreamDuality

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ara 2009
Mesajlar
1,067
Tepkime puanı
150
Ben bu sitede artık gerçek yaşanmış deneyimler okunmasının zamanının geldiğini düşünüyorum. O yüzden beğenmedim. Ama zaten konuyu edebiyat kısmına açmışsınız. İlk bölümü okudum şimdi. Üslup sürükleyici gelmedi. Kısacası edebi yönden de beğenmedim. Açıkçası belki ilerde yazar olma adayı olan birinin hayallerini ilk yıkan kişi de ben olmak istemem. O yüzden pratik yaparak daha iyi şeyler yazabilirsiniz diyeyim.
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,254
Tepkime puanı
3,152
Ben bu sitede artık gerçek yaşanmış deneyimler okunmasının zamanının geldiğini düşünüyorum. O yüzden beğenmedim. Ama zaten konuyu edebiyat kısmına açmışsınız. İlk bölümü okudum şimdi. Üslup sürükleyici gelmedi. Kısacası edebi yönden de beğenmedim. Açıkçası belki ilerde yazar olma adayı olan birinin hayallerini ilk yıkan kişi de ben olmak istemem. O yüzden pratik yaparak daha iyi şeyler yazabilirsiniz diyeyim.

Yorumunuz için teşekkür ederim öncelikle. :) Haklısınız daha fazla pratik yapmam lazım ve dil bilgisi kurallarına dikkat etmem gerek. Hatalarımı örtmeye çabalayacağım. Evet deneme olduğu için edebiyat bölümüne açtım. :)
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,254
Tepkime puanı
3,152
Bir gece vaktiydi. Hergün yaptığım gibi havlumu alıp havuza doğru ilerlemeye başladım. Havuz etrafı ışıklandırma sistemi vardı fakat henüz bahçe etrafına bu sistemi kurmamıştık, havuz etrafı dışında her yer karanlığa gömülü gibiydi... Bir an durdum ve tedirgin oldum, korktuğumu hissetmiştim fakat bu tek kalmanın verdiği bir his diye umursamadan devam ettim. Havuzun yanına geldiğimde duraksamadan havluyu kenara atıp kendimi suya bıraktım. Havuza atladığımda hissettiğim güzel duygular bir anda kendini korku dolu duygulara bırakmıştı. Atladığım anda elektirikler gitmiş ve havuzun içinde donakalmıştım. Ay ışığı bile gözüme hiç bu kadar korkunç görünmemişti. Ne yapacağım konusunda kararsızdım. Eve doğru seslendim fakat duyan olmadı.. Bağırmaya başladım ve bağırdığım an içimde öyle bir korku büyüyordu ki anlatılmaz derecedeydi.. Bir an havuza giren birşey olduğunu hissettim. Bu beni daha da korkuttu ve hemen havuzdan çıkmayı düşündüm. Havuzdan tam çıkacakken ayağımdan birinin beni suya çekmesiyle dehşete düştüm. Boğuluyordum, su yutuyordum... Ani bir hareketle kafamı kaldırdım ve havuzun kenarından aldığım ışıklandırma lambasından birini bana saldıran kişiye doğru savurdum. Şanslıydım ki kafasına isabet etmiş ve kanlar içinde kalmıştı. Ben kendimi havuzdan dışarı atarken onun cansız bedeni suyun üstünde duruyordu. Eve koşup babamları çağırdım da ise havuzda kimse yoktu ve havuzda olan kanlar bile yok olmuştu. Kimse bana inanmadı ve ben ne yaşadığımı iyi biliyorum.
 

valentina

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Ağu 2012
Mesajlar
48
Tepkime puanı
7
Öncelikle sayın Origanum'dan özür dileyerek açıyorum konuyu. Neden olduğunu o bilir sanırım. :) Herkesin kendi sözlerini denemelerini yazdığı ve yayınladığı şu zamanlarda bende kendi yazdığım kısa veya uzun korku hikayeleri denemelerimi sizlere sunmaktan şeref duyarım. :) Acemi olduğum halde severek ve sıkılmadan yazıyorum. Eleştirilere açığım arkadaşlar. Hatalarımı bana söylerseniz memnun olurum. :)

Bölüm 1

Akrabalarına giderken ormanın gerisinde bırakan taksiciye arkasından çok kötü sövüyordu. Uzun ve karanlık yolu nasıl yürüyeceğini düşünürken çantasından el fenerini çıkardı, yürümeye başladı. Arkasına bile bakmadan karanlık yolda yürümeye devam etti, yanından geçtiği ormana baktı ve bir anlık huzursuzluk kapladı içini. Çok korkuyordu ama korkusu, bu yolu yürümesi gerektiği gerçeğini değiştirmiyordu. Orhan, o sırada durdu ve ormandan gelen hafif mırıldanma sesiyle dikkatini o yöne verdi. Elleri şimdiden titremeye başlamıştı bile. El fenerini sesin geldiği yöne çevirdi ve gördüğü manzara karşısında donakaldı. Adamın yanındaki cesede bakıp birşeyler mırıldanması Orhan'ı yeterince korkutmuş olmalıydı ki çantası dahil herşeyini bırakarak hızla koşmasını sağlamıştı. Orhan'ı fark eden adam hemen ayağa kalkıp koşmaya başladı. Ayak seslerini duyan Orhan gerçekten son nefesine kadar koşmayı düşünürken bile aklından ölümü geçiyordu. Düşünmeden edemiyordu. Birden nefesi kesilir gibi oldu ve durmak zorunda kaldı ama arkasından koşan adamı gördüğünde tükenen nefesini düşünmedi bile koşmaya devam etti. Yoldan gelen arabayı fark etti. Durması için kendini arabanın önüne attı. Araba durduğunda burnuna gelen kötü kokulara rağmen şöförden nefes nefese yardım istedi. Arabadan inen adama arkasından koşan katili göstereceği anda kafasına inen sopayla kendini yerde buldu. Kanlar içinde yerde kıvranırken biraz önce arkasından koşan katilin ona doğru yürüdüğünü fark etti ve bir daha yediği odun darbesiyle gözleri karanlığa büründü...


Bölüm 2

Hikayenin devamını kendi ağzımdan anlatacağım.


Gözlerimi açtığımda bir sandalyede ellerim ve ayaklarım bağlı bir şekilde oturmuştum. Kıpırdıyamıyordum. Başım çok feci bir halde ağrıyor ve başımdan akan kanların boynumda kuruduğunu hissedebiliyordum. Nerede olduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bir an iplerden kurtulmak için zorladım kendimi ama başarılı olamadım. Çok sıkıydı, ellerimi yeterince hareket ettiremiyordum. Birden kapı aniden açıldı. Çok korkmuştum ama kapıdan içeriye giren küçük kızı gördüğümde bir anlık huzur çökmüştü üzerime. Küçük kızdan sessizce yardım istedim. Fakat ufaklık oralı bile olmadı ve odadan bir oyuncak alıp kapıyı üzerime kilitlemeden gitti. Bana kaçmam için bir fırsat mı veriyordu yoksa? Önce iplerden kurtulmalıydım. Biraz karanlık olduğu için pek birşey göremiyordum ama kafamı çevirdiğimde masanın üstünde duran makası farkettim. Sanki herşey kurgulanmış gibiydi. Bu bir oyun olabilir miydi? Yine de şansımı denemeliydim. Burada öylece ölümümü beklemek çok aptalca olurdu. Hemen ufaktan zıplayarak masaya doğru ilerlemeye çalıştım. Çok iyi gidiyordum. "Hadi Orhan biraz daha, hadi az kaldı" derken masaya ulaşmıştım. Biraz zor olsa da makası alıp ilk olarak elimdeki iplerden kurtulmaya çalıştım ve sonrada ayaklarımdaki iplere yönelecektim. Kendime bir an şaşırmıştım çünkü iplerden kurtulmuştum. Bunu yapabilceğimi sanmıyordum fakat başarmıştım. Kapıyı sessizce araladım ve koridoru büyük bir dikkatle yürümeye başladım. Bir odanın yanından geçerken beni kovalayan adamın uyuduğunu farkettim. Onu oracıkta öldürebilirdim fakat öldürmek yerine kaçmayı tercih ettim. Aşağı doğru yöneldim. Merdivenlerden büyük bir sessizlikle iniyordum. Herşey çok iyi gidiyordu. Kaçacağıma ben bile inanmıştım artık. Çünkü kapı hemen merdivenlerin bitişinde duruyordu. Merdiveni bitirip büyük bir sevinçle kapıyı açacaktım ve hızla koşarak buradan uzaklaşacaktım...



Bölüm 3


Artık kapıya ulaşmam için önümde hiçbir engel görünmüyordu. Bir kaç adım daha attım ve sonunda kapıya ulaştım. Kapının kolunu indirceğim sırada arkamdan yükselen çığlıkla birlikte kendimi kaybeder gibi oldum. Çok korkmuştum, arkamı dönmemle tekrar gördüğüm ufak kızın ağzını tutmam bir oldu. Hemen kapı kolunu indirdim fakat kilitli olduğunu fark ettiğimde başımdan aşağı kaynar sular boşaldı. Kızı bir kenara attım ve hızlıca pencerelerden birine yöneldim. Pencere açılmayınca aldığım bir vazoyla pencereyi kırdım. Herşey çok ani olmuştu. Pencereden indiğimde az önce uyuyan adamın beni gördüğünü farkettim ve hemen koşmaya başladım. Koşarken arkamdan gelen köpekleri gördüm ve istemeden de olsa ağlamaya başladım. Köpeklerin bana yaklaştığını hissetmemek elde değildi. Köpekler delirmiş gibi bana koşarken, önüme aniden çıkan bir bayanın tek bir kelimesi köpekleri durdurmaya yetti. Kadın bana dönüp baktı ve yanına yaklaşmamı istedi. İstediğini yapmazsam köpekleri üzerime salacağının farkındaydım. Bana adımı sordu ve titreyen sesimle Orhan dedim. Yürümeye başladı ve ona eşlik etmemi istedi. Kabul ettim ve yürümeye başladık ama köpekler nedense bizi izlemeyi kesmişti. Biraz uzaklaştıktan sonra aklımdan onu öldürüp buradan sonsuza kadar uzaklaşmak geçti. Ona başımdan geçenleri anlattığımda bana gülümsedi. Neden gülümsediğini anlamamıştım ama olanları bildiğinin farkındaydım. Ağaçlıkları geçip yola çıktığımızda bana git buradan ve bir daha gelme diye söylendi. Şaşırmıştım bana neden yardım ettiği konusunda en ufak bir fikrim yoktu. Devamlı arkama bakarak yolda yavaşça koşmaya başladım... Uzun bir yol yürüdüm fakat nerede olduğumu bilmiyordum. Tek düşündüğüm o kadının bana neden yardım ettiğiydi. Düşünmeden edemiyordum. Kimdi? Neyin nesiydi? Kim olursa olsun ona hayatımı borçluydum. Bunları düşünerek yürümeye devam ettim. Sonunda kasabanın ışıklarını görmüştüm. İçimi kaplayan mutlulukla kasabaya doğru hızla koşmaya başladım. Sonunda kurtulmuştum...

___________________

Gecenin bir yarısı kalktı ve mutfağa doğru adım adım yürümeye başladı. Mutfağa girdiğinde çekmeceye yöneldi, bir bıçak çıkardı ve bıçağın elinde açtığı ufak bir yara sonucu aniden uyandı. Ne olduğundan habersiz elinde bıçağı gördüğü an telaşlandı. İlk yaptığı, ışığı açıp elinde açılan yarayı temizlemek olmuştu. Etrafına bakındıktan sonra gidip erkek kardeşini uyandırdı ve olanları anlattı, fakat kardeşinin onun anlattıklarına gülmesi sonucu bir hayli sinirleri bozuldu. Uyandığında neden mutfakta olabilirdi ve elinde bıçağın ne işi vardı? Uyanmasaydı neler olacaktı? Sorular aklını kemiriyordu. Sabaha kadar uyuyamadı. Yataktan kalktığında saat tam yediydi. İşe gitmeliydi. Akşam eve döndüğünde elindeki video kamerayı gören kardeşi bu durumu abarttığını söyledi ama artık kardeşinin ne söylediği umrunda bile değildi. Gece uyumaya gittiğinde video kamerayı yatağının tam görünebileceği şekilde kurdu ve uyumaya koyuldu. Sabaha doğru erkek kardeşi uyandığında ablasını yatağında göremedi, tekrar uyuyacaktı fakat ablasının anlattıkları aklında gelince içinde bir anlık huzursuzluk hissetti. Kalktı ve mutfağa yöneldi. Mutfaktan gelen soğuklukla bir an ürperdi. İçeri girdiğinde balkon kapısının açık olduğunu farketti. Gerçekten telaşlanmaya başlamıştı, bu soğukta bu kapı neden açık diye söylendi kendine. Balkona çıktı ve 5. kattan aşağı baktığında gördüğü manzara karşısında şok geçirdi. Ablası gece elbisesiyle sokak kaldırımında kanlar içinde yatıyordu. Hemen telaşla 112'yi aradı ve ambulans istedi. Hızla ablasının yanına koştu ve yanıbaşında bağıra çağıra ağlamaya başladı. Ambulans geldi ve ablası hastaneye kaldırılırdı. Ablasını o halde görürken ağlıyor ve içten içe kendine kızıyordu. Ne yazık ki ablası ölmüştü. Aradan bir hafta geçti. Çocuk bir akşam ablasının uyuduğu yatağa yaklaştı ve masada duran kameranın açık olduğunu farketti. Kaset bitmişti. Kamerayı eline aldı ve kasedi geriye sarmaya başladı. Kasedin bir bölümünde ablasını uyurken gördü ve durdu. Yine kendini tutamadı ve ağlamaya başladı. Birkaç dakika öyle sürdü ama ablasını yatağından kaldıran 2 siyah varlığı gördüğünde cinnet geçirdi. Sabaha doğru kardeşinide aynı kaldırımda kanlar içinde yatarken buldular.


_____________________________


O gece 2011'e yeni girecektik. Hava çok karlıydı ve göz gözü görmüyordu. Düğün salonu sahibi olan Polat abi o geceye mahsus bir parti düzenlemişti. Ailem ve birçok kişinin gittiği bu partiye bir ben gitmemiştim. Ben her akşam yaptığım gibi mısır patlatmış, bilgisayarımdan film izlemeyi kendime daha uygun görmüştüm. Gözüme bir korku filmi ilişti ve izlemeye başladım. Filmin ortalarında bayağı bir korkmuştum bile, sonuna kadar nasıl dayanabilirdim. Düşünsenize, evde sizden başka kimse yokken nasıl olurda kapılar kendiliğinden kapanır? Ama yinede çok klasik geliyordu. Bozuntuya vermeden filme devam ettim. Film bittiğinde yanımdaki tabak ve bardağı mutfağa götürdüm. Mutfaktan çıkarken aniden durdum, kulağıma şarkı tonunda sesler geliyordu. Kulağımı duvara dayadım ama ne yazık ki sesin alt kattanmı yoksa üst kattanmı geldiğini bilemedim. Bu neyi değiştirecekti ki? Binada benden başka kimse yoktu bunu biliyordum. Bir anlık tedirginlik yaşadım ama sonradan belki gitmekten vazgeçmişlerdir diye söylendim kendime. İlerlemeye devam ettikçe sesin tonu başka bir hal alıyordu sanki yada ben paronayaktım bilmiyorum. Şarkı aniden kesildi. Bu beni mutlu etti ama yinede düşünmekten alıkoymadı. Odaya doğru ilerlerken aniden atılan bir çığlıkla yerimden hopladım. Bu sefer alt kattan gelmişti. Emindim... Hemen kapıyı açık bırakıp alt kata koştum. Gittiğimde kapı aralıktı korkmaya başlamıştım ama içimdende kendime destek verme çabasındaydım. Cesaretimi topladım ve kapıyı ittirdim. Kapı açıldığında aniden elektirikler gitti. Aşırı derecede korkmuştum ve çığlık atarak yukarı kata koştum. Basamaklara çarpa çarpada olsa üst kata ulaşmayı başardım. Karanlıktı, birkaç basamağa daha dokunarak çıktıktan sonra aniden kendimi kapıya attım. Fakat kalbim durur gibi oldu her an kriz geçirebilirdim. Az önce açık bıraktığım kapım şimdi kapalıydı. Karanlık koridorda pijamalarımla donakaldım ama aşağıdan gelen takırtılarla bir an irkildim. Birden avazım çıktığı kadar bağırma gereği duydum. ''Açın lann şu soktuğumun elektirikleriniiiiii'' diye bağırıken aşağı kapınında kapandığını duydum ve sustum. Aşağı inip sokağa kaçabilirdim ama cesaret edemiyordum. Çatıya çıkmaya karar verdim ve hareket edeceğim anda elektirikler geldi. Bu bana nedense cesaret vermişti. Artık çatı değilde aşağıya inmeyi düşünüyordum. Kararımı verdim ve aşağı inecektim. Basamaklardan inerken alnımdan akan terleri hissedebiliyordum. Yavaş yavaş basamaklar bitiyordu ve aşağı ulaştığımda çıkış kapısı sadece 5-6 metre ilerideydi. Aniden kapıya koşmamla babamın kapıdan girmesi bir oldu. Hemen babama sarıldım ve olanları aceleyle anlattım. Beni ciddiye alması rahatlatmıştı fakat sadece eve çıkalım demesi, bu konuda birşey yapmaması beni rahatsız etmişti. Babama annemin nerde olduğunu sormak hiç aklıma bile gelmedi ama yukarı çıktığımızda evimizin kapısının açık olduğunu gördüğümde oracıkta bayılmışım. Uyandığımda bilgisayarın başındaydım ve elimde bir tabak dolu mısırım vardı. Neler olup bitti hiç anlamamıştım. Rüya mıydı gerçek miydi anlam verememiştim. Babamları aradığımda hala partide olduklarını söylediler. Eğlencelerini bozmamak için içinde olduğum durumdan bahsetmedim. Işıkları açık bırakıp koltuğa uzandığımda öyle uyumuşum ve kalktığımda sabah olmuştu. Geçirdiğim en berbat yılbaşıydı...

______________________________________

Bir grup genç her gece yaptıkları gibi aşağı göl kıyısına gider ve birbirlerini korkutmak için hikayeler anlatırlardı. İçlerinden biri artık bundan sıkıldığını hiç heyecanı kalmadığını söyledi. Diğerleride buna katılmak istiyordu fakat birbirlerinin bakışları arasında itiraf edemiyorlardı. Arkadaşlarına döndü ve korkutucu olduğunu düşünerek göle girme tavsiyesinde bulundu. Kimse kabul etmedi fakat kendi bunu yapacaktı. Giysilerini çıkardı ve arkadaşlarının korku dolu bakışları arasında suya daldı. Suya daldığı gibi yeri göğü inleten bir çığlıkla kıyıdaki arkadaşlarının cesetleriyle karşılaştı. Ne olduğuna anlam verememişti. Yaktıkları fenerden ortalığın kan içinde olduğunu rahatlıkla görebiliyordu. Çok korkuyordu, olduğu yere saplanıp kalmıştı. Kıpırdamaya bile korkuyordu. Önce yavaşça kafasını çevirdi ve etrafına baktı. Kimsecikler yoktu. Yavaş yavaş kıyıya doğru yüzdü ve birkaç kulaç daha atacaktı ki yukarı yoldan geçen arabayı farketti. Hemen karaya çıktı ve arabaya doğru koşarken kafasına yediği baltayla orada hayatını kaybetti. Bu katil kimdi? Gençleri neden öldürdü? Devamı gelecek...Bölüm 2Yıllar önceydi aynı grup, aynı göl kıyısına gelip her zaman yaptıkları gibi korkulu olaylardan bahsederlerdi. Birbirlerini korkutmak için yarışırlardı. O gece birşey oldu... Kıyının biraz yakınında ağlama sesleri duyuldu. Gençler sesi duyar duymaz hemen ayaklandılar. Havaya karışan korku, herkesin gözlerinden okunuyordu. Gençler sesin olduğu yere doğru yürüdüler. Çalıların dibinden gizlice ve bir o kadar da sinsice adamı izlemeye koyuldular. Yerde kanlar içinde yatan kadını farkettiklerinde gözlerine inanamadılar. İlk defa böyle bir olayla karşı karşıyalardı. İçlerinden biri cebindeki bıçağı çıkardı ve olanları izlemeye devam etti. Adam kadının başında oturmuş sürekli ağlıyordu. Gençlerden biri gitmeleri gerektiğini söyledi ve diğerleride onu dinlemek zorundaydı. Gidecekleri anda biri çalıya takılınca işin rengi değişti. Hepsi arkadaşlarını çalıdan kurtarmak için elinden geleni yaptı ve sonunda kurtuldu. Katil... Peki o neredeydi? Gitmişti, yerinde değildi. Gençleri saran korkuyu tarif etmek mümkün bile değildi... Hepsi yavaşça hareket ediyor ve geldikleri kıyıya dönmeye çabalıyorlardı. Bıçağı olan genç 3 deyince koşacaklarını ve arkalarına dahi bakmamalarını söyledi ve yine dinlemek zorundalardı. Yavaşça saydı ve 3 dediği anda fırtınalar koptu. Koşacakları vakit katil önlerine çıktı ve 3 genci bir kenara savurdu. Diğer genç ayakta, bıçağı elinde kalakaldı. Katille göz göze geldi ve arkasına bakmadan kaçmayı tercih etti. Koşarken arkadan yediği çelmeyle yere yığıldı. Bir an gözleri kararır gibi oldu ama katilin üzerine geldiğini görünce normale döndü. Elindeki bıçağı sakladı ve adam onu tuttuğu anda kalbine doğru bıçağı sapladı. Ortalığı kan götürdü. Katil yerde can çekişiyordu. Genç bir an durdu ve hemen arkadaşlarının yanına koştu. Onları bulduğunda olay yerine getirdi. Adam hala yerde ve kanlar içinde yatıyordu. O gün bu olaydan kimseye bahsetmemeye yemin ettiler ve katilin öldüğünü düşünerek cesedi orada bıraktılar. Katilin nasıl kurtulduğunu kimse bilmiyor. Gençler ise bu olay yüzünden hayatını kaybetti. Katil hiçbirine acımadan vahşice gençleri öldürdü.

Dipnot: Bıçaklı genç, 1. bölümde ki göldeki kişi.
yazdığın korku hikayelerine haddime düşmeyerek yorum yapmak istiyorum şimdiden kusura bakma sevgili ori :)
hikayelerde okuduğum orhan ahmet mehmetler bana komik geliyor Ne biliyim orhan yerine bir robert olsaydı daha farklı gelirdi heralde :) sanki orhan bunları yaşayamaz gibime geliyor :) belki de yabancı korku filmlerine olan merakımdandır
Katilin dibinde olup öldürme imkanı varken öldürmeyen adamlara hep kılımdır
Bİr de geceleri göl kenarında oturan bir grup gençler...Sanırım bu gençlerin başka işleri güçleri yok hep göl kenarında oturuyorlar Filmi izleyeceğim zaman bir grup genci gördüğüm an kapatıyorum filmi ölecekleri belli dimi ama vakit kaybı izlemek :):)

ciddileşiyim artık:)
bence bir kaç konu değilde sadece bir konu üzerine yoğunlaşarak git derim. Bakarsın ünlü bir korku romanı yazarı olursun. Hayal gücün çok kuvvetli bence araştırma yap korku dalında piyasada olan filmlere kitaplara bir göz at derim amaç farklı olmak yani. Mekan tasvirlerine kişi tasvirlerine daha çok yer ver ki okuyucu o yer ve o kişiyle bütünleşebilsin kendine iyi bak sevgili ori :)
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,254
Tepkime puanı
3,152
O Türk karakterler banada ilkten komik geliyordu aynı size olduğu gibi :) Ben sadece kafa dağıtmak ve hobi amaçlı yazıyorum ama bana çok mantıklı bir fikir verdiniz teşekkür ederim. :) Keşke nerde o günler inşallah olurum. :)
 

valentina

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Ağu 2012
Mesajlar
48
Tepkime puanı
7
evren hep ''evet'' yanıtı verir unutma sen olacağım de gerisini evrene bırak derim. Senin ne eksiğin var diğerlerinden eminim ki inanırsan başarırsın kendine iyi bak :) orhan değil robert unutma !!! :):)
 

hozbay

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Eki 2012
Mesajlar
54
Tepkime puanı
0
Korku bana zevk vermiyor hatalari mumkun olamayacak yazilari hemen gorup sikiliyorum.
 

byrosa

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Eyl 2012
Mesajlar
206
Tepkime puanı
21
Konum
Secret Temple of Shiva
Güzel bir yazı olmuş tebrik ederim. Ancak, yazı'da pek fazla insanı korkutacak türden bir şey fark etmedim. Onun dışında kurgu gayet iyi, sevgilerle.
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,254
Tepkime puanı
3,152
evren hep ''evet'' yanıtı verir unutma sen olacağım de gerisini evrene bırak derim. Senin ne eksiğin var diğerlerinden eminim ki inanırsan başarırsın kendine iyi bak :) orhan değil robert unutma !!! :):)

Tamam. :)

Korku bana zevk vermiyor hatalari mumkun olamayacak yazilari hemen gorup sıkılıyorum.
İnşallah bir gün sizi bile ürpertebilirim. :)

Güzel bir yazı olmuş tebrik ederim. Ancak, yazı'da pek fazla insanı korkutacak türden bir şey fark etmedim. Onun dışında kurgu gayet iyi, sevgilerle.
Teşekkürler. :) Daha iyi olmaya çabalayacağım şu dil ve anlatımımı geliştirebilirsem. :)
 

cevriye

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Ağu 2012
Mesajlar
80
Tepkime puanı
5
Mekan tasvirleri yetersiz kalmış, ana karakterin tanımı net değil, gerilim öğelerinde doruk noktası eksik. Öykünün matematiğine dikkat etmelisin. Dil bilgisi kuralları da hikayenin doğru okunması için önemlidir. İlk dikkatimi çekenler bunlar ancak açık bir anlatımın var üzerinde çalışırsan geliştirebilirsin.
Başarılar.
 
Üst