Kendini Yönetmek

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,250
Tepkime puanı
3,146
İnsan, psikolojik gelişim açısından oldukça farklıdır. Çoğu zaman, yetki verilmesine rağmen, insan kendisi üzerinde hâkimiyet kuramaz. Buna bağlı olarak da kendi konsantrasyon gücünü yönlendiremez. Çünkü günümüzde, insanın aldığı eğitim, ne yazık ki, onun iç hâkimiyetini geliştirecek bir özellik kazandırmaktan oldukça uzaktır.

Dengeli ve sağlam her akıl, hem zihinsel ve hem de bedensel anlamdaki işlemleri, planlama, düzenleme, yönlendirme ve bir noktada toplama yeteneğine sahiptir. İnsanın, sadece kendi aklını değil, aynı zamanda, bedensel hareketlerini de kontrol etmeyi öğrenmesi gerekir.

Kontrol yetenekleri eğitilmemiş olan kişilerin tepkileri, tutkuları, duygu ve heyecanları, düşünceleri, davranışları ve alışkanlıkları da düzenli ve uyumlu olmaktan uzaktır. Bu kişilerin zihinsel dikkat yoğunlaştırma işleyişlerinin iyi olmaması, aklî yeteneklerinin otonom bölümünün zayıf olmasından dolayı değil, aklın doğru bir şekilde eğitilmemiş ya da yönlendirilmemiş olmasından kaynaklanmaktadır.

Kendi kendini yönetme yetenekleri geliştirilmediğinde, tepkiler, şehevî duygular, heyecanlar ve tutkular tamamen serbest salınım ve dolaşım hâlinde olurlar. Bundan dolayı da akıl tepkisel, rahatsız, duygu eksenli ve düzensiz bir şekilde işler. İşte bütün bunlar zihinsel konsantrasyonu yok eden etkenlerdir. Kendi kendine rehber olma yeteneklerinin gelişimi zayıf olduğunda, kişi zihinsel konsantrasyon gücünden daima yoksun kalmaktadır. Bu nedenle, konsantre olabilmenizi sağlayacak bu yeteneklerinizi geliştirene kadar, konsantre olmayı öğrenemezsiniz. O hâlde, eğer konsantre olamıyorsanız, bunun sebebi kesinlikle aşağıdakilerden biridir;

"Beynin motor merkezlerindeki yetersizlik."
"Sadece tepkisel ve duygusal bir akıl ve ahlâka sahip olmak"
"Eğitilmemiş bir beyin ya da eğitilmemiş bir zihin"

Aklın tepkisel ve duygusal oluşunu; ancak öfke, tutku ve heyecan, nefret, çok sert tepki verme, yoğun duygusal baskı ve huysuzluk gibi negatif hislerin dizginlenmesi ve zapt edilmesi ile düzeltilebilir. Bu şekilde bir telaş ve tahrik durumu içindeyken, konsantre olmanız kesinlikle mümkün değildir.

Bu etkenler, sinir gevşetici veya uyarıcı etkileri olan veya tutkuların, tepkilerin ve duyguların galeyana gelmesine sebep olan yiyecek ve içeceklerden kaçınılarak doğal yoldan azaltılabilir. Aynı zamanda tutarlı, sakin, kontrollü, prensip sahibi ve ılımlı kişileri izlemek ve onlarla iletişim kurmak da her zaman çok iyi bir pratiktir. Beynin motor merkezlerindeki yetersizliği düzeltmek çok daha zordur. Beyin gelişimini tam olarak sağlayamayan kişiler, irade gücünden de mahrum olur.

Birçok kişi, olumsuz bir durumdayken de çok daha iyi konsantre olabildiğini düşünür. Oysa bu doğru değildir. Belki konsantre olamadan meditasyon yapıyorlar. Negatif bir durumda olanlar, kesinlikle çok iyi konsantre olamazlar. Çünkü bu kişiler akıl dalgınlığı veya akıl yoksunluğu hâlini yaşarlar. Bunların konsantrasyon güçleri zayıflar ve herhangi bir şey üzerinde dikkatlerini toplamayı başaramazlar. Bu kişiler bu hâlde kalmaya devam ederlerse, genellikle beyinlerine de zarar vermeye başlarlar.

Konsantre olabilmeniz için, akıl gücüne sahip olmanız şarttır. Aklı zayıf olan bir insan, beynini bir konu üzerinde yoğunlaştıramaz. Çünkü tam bir irade gücü yoktur. Belli bir konu veya düşünce üzerine odaklanamayan akıl zayıftır. Aynı zamanda herhangi bir noktaya dalıp giden, bir konu veya düşünceye dalıp gitmekten kendini alamayan bir akıl da zayıftır. Fakat, aklını herhangi bir sorun üzerine odaklayabilen, gereksiz izlenim ve etkilerden uzaklaşabilen kişi, sorun ne olursa olsun, akıl gücüne sahip demektir. Kesin olan bir şey vardır, o da konsantrasyonun olduğu yerde her zaman akıl gücü vardır!

Kişi, konsantrasyon yoluyla kendi zihinsel ve bedensel enerjisini yaptığı işe odaklayıp kontrol edebilir. Konsantre olmuş, dikkatini toplamış bir akıl düşüncelere, sözcüklere, eylemlere ve planlara dikkat eder. Aklının istediği gibi başıboş bir şekilde konudan konuya gezinmesine izin veren kişi ise, bu dünyada asla önemli bir başarı elde edemeyecektir. Bu kişi, enerjisini hep boşa harcar. Eğer gâyesiz bir şekilde çalışır, kontrolsüz şekilde düşünür, sırf konuşmak için konuşur, rastgele hareket ederseniz ve beyninizin de ilgilendiğiniz konu dışında başka alanlarda dolaşmasına izin verirseniz konsantre olamazsınız. "Yapmak istiyorum, yapabilirim ve yapacağım" diyerek karar verdiğiniz anda, konsantre olmaya başlarsınız.

İnsanlar yaşamlarında bazı önemli hatalar yaparlar. Duygusal hikayeler ve işe yaramaz gazete haberleri ve konuları okuyarak, televole ve magazin dedikoduları dinleyerek zamanınızı boşa harcarsanız, âni tepkisel ve duygusal yetilerinizi harekete geçirmiş olursunuz ki, bu, konsantrasyon gücünüzü azalttığınız anlamına gelir. Başıboş bir mühendis olamazsınız; kendinizi başarıya ulaştıracak şekilde manevralar yapmalısınız.

Zihinsel konsantrasyonunuzu, sadece kendinizi daha yakından seyrederek ve inceleyerek geliştirebilirsiniz. Her türlü gelişme, yakın ilgi ve alaka ile başlar. Herbir düşünce ve duygunuzu ayrı ayrı düzenlemelisiniz. Kendinizi ve davranışlarınız yanında, başkalarının da davranışlarını inceleyin. Buradan elde ettiğiniz sonuçları, kendi kendinizi yönetme yeteneklerinizde kullanın. Böylece, zamanla bütün düşünce, arzu ve planlarınızı düzenleyebilinceye kadar, yeteneklerinizi geliştirebilirsiniz. Önünüzdeki bir konuya bilinçli olarak zihninizi odaklayabilmeniz, sizi konsantrasyona götürür. Şunu bilin ki, sadece eğitilmiş bir zihin bir konuya odaklanabilir. Bütün yetenekleri bir düşünce üzerine yoğunlaştırmaya ve o konu üzerinde odaklanmaya konsantrasyon denir.

Kendi düşüncelerini, arzularını, planlarını, çözümlerini ve çalışmalarını yönlendiremeyen bir kişi, tam anlamıyla başarıya ulaşamaz. Bir an saldırgan, bir an ise sakin olan kişinin, kendisi üzerinde yeterince kontrolü yok demektir. Bu kişinin ne aklının, ne düşüncelerinin, ne duygularının ve ne de arzularının efendisi olduğu söylenemez. Böyle bir insan başarılı da olamaz. Sinirlendiğinde, başaklarını da sinirlendirir. Onların da en güzelini yapabilmeleri yolundaki bütün şevklerini kırar ve bu başarma şanslarını ortadan kaldırır. Ancak enerjisini yönlendirebilen ve onları konsantre bir şekilde bir iş üzerinde yoğunlaştırmış olarak tutabilen bir insan, her türlü iş ve davranışını kontrol edebilir. Hatta, başkalarını kontrol etme gücüne de sahip olabilir. Böyle bir kişi herbir hareketinin faydalı bir sonuca hizmet etmesini ve herbir düşüncesinin de ulu bir gâyeye yönelik olmasını sağlayabilir.

Günümüzde, heyecanlanan ve sinirlenen kişiye istenmeyen kişi olarak bakılmaktadır. Gerçekten de günümüzün iyi yetişmiş bir insanı sakin ve düşünerek konuşur. Sakin davranmakla, her geçen gün daha fazla şey kazanır. Şuurlu olarak dikkatini verir ve aklını bir anda sadece bir şey üzerine odaklar. Başka her şeye karşı kendini kapatır. Örneğin, siz de biriyle konuşurken, bütün dikkatinizi hiç bölmeden sadece o kişiye verin. Dikkatinizin başka bir şeye kaymasına veya dağılmasına asla izin vermeyin. O an başka bir şeye kulak asmayın. İradeniz ve zekânızın beraberce çalışmalarını sağlayın.

İlk denemeye sabah erken bir saatte başlayın. Bütün gün kendinize ne kadar hâkim olabildiğinizi ve nasıl bir duruşa sahip olduğunuzu görün. Bazen, gün boyunca sergilediğiniz davranışlarınızın bir dökümünü çıkarın. Kararlılığınızı sürdürüp sürdüremediğinize bir bakın. Bugün olmazsa, yarın bunu başaracağınızı göreceksiniz. Duruşunuz ne kadar sebatkâr olursa ve ne kadar kendinize hâkim olabilirseniz, konsantrasyonunuz da o kadar iyi olacaktır. Hiçbir zaman aceleci olmayın. Unutmayın; konsantrasyonunuzu ne kadar geliştirirseniz, imkânlarınız da o kadar artacaktır. Konsantrasyon, başarı demektir. Çünkü bu şekilde kendinizi daha iyi idare edebilir ve aklınızı bir noktaya daha iyi odaklayabilirsiniz. Böylece yaptığınız işi daha şevkli bir şekilde yaparsınız ve bu da sizin başarı şansınızı kesinlikle artıracaktır.

Biriyle konuşurken, aklınızda kendi planlarınız olsun. Bütün gücünüzü konuşmakta olduğunuz gâye üzerine yoğunlaştırın. Karşınızdakinin herbir mimik ve davranışını izleyin, ama kendi planlarınızı hep göz önünde bulundurun. Böyle yapmazsanız, enerjinizi boşa harcar ve kapasitenizin çok altında bir başarı gösterirsiniz.

Bir dahaki sefere güçlü bir karaktere sahip olduğu bilinen etkili birini izlemenizi istiyorum. Onu izleyin ve bütün vücudu üzerinde ne kadar mükemmel bir kontrole sahip olduğunu görün. Sonra da alelade, sıradan bir insanı izlemenizi istiyorum. Gözlerini, kollarını, parmaklarını nasıl hareket ettirdiğine bakın. Ne kadar gereksiz enerji sarf ettiğine dikkat edin. Bütün bu gereksiz hareketler, vücudun canlı hücrelerini bozmakta ve kişinin hayatî ve sinirsel yönlendirme gücünü zayıflatmaktadır. Sinirsel kuvvetlerinizi korumanız, hayatî fonksiyonlarınızı korumanız kadar önemlidir. Bir örnek olarak, raylar üstünde çok sakin bir şekilde ilerleyen bir lokomotifi verebiliriz. Birisi lokomotifin bütün vanalarını açar ve tüm buharı boşa harcarsa, tren durur. Sizin için de aynı şey söz konusudur. Eğer enerjinizi tam kapasite ile çalıştırmak istiyorsanız, bütün vanalarınızı kapatmalı ve akıl buharını üreten kuvvetinizi bir noktaya çevirmelisiniz. Aklınızı sadece bir gâyeye, bir plana veya bir ticarî işe yoğunlaştırmalısınız.

Heyecan ve endişe kadar hiçbir şey, sinirsel kuvvetleri o kadar çabuk tüketemez. Bu nedenledir ki, sinirli bir insan hiçbir zaman çekici değildir; bu kişi hiç sevilmez ve ona hiç kimse hayran olmaz. Bu kişi gerçek bir centilmenin sahip olduğu ince nitelikleri kendinde geliştirmemiştir. Öfke, alay ve heyecan kişiyi bu gelişmeye engel olacak şekilde zayıflatır. Heyecanlanmasına izin veren kişi, bütün sinirsel güçlerini ve hayatî enerjisini tükettiği için, bu kez çaresizlikten öfkeye kapılır. Kendini kontrol edemeyen ve heyecanını bastıramayan kişi, kesinlikle konsantre olamaz.

Akıl düzgün bir şekilde konsantre olabildiğinde, herbir mikroskobik hücrenin bütün enerjileri tek bir kanala yönlendirilir ve böylece kuvvetli bir kişisel etkileşim oluşur. Herkesin titreşip duran milyonlarca küçük hücreleri vardır. Bunların her birinin hayat ve enerjinin depolanıp üretildiği bir merkezleri vardır. Eğer kişi bu enerjisini israf etmez de korur ve kontrol ederse, etkileyici bir kişi olur. Fakat bunun tersi söz konusu ise, kişi ne etkili, ne de başarılı olabilir.

Bütün vanaları açık bırakılan bir buhar lokomotifinin çalışması nasıl imkânsızsa, sizin de enerjinizi boşa harcayarak en yüksek hızınızda koşabilmeniz imkânsızdır. Beyin dokularında bulunan herbir nöron(sinir hücresi), bir ruhsal düşünce ve hareket merkezidir. Bunların herbiri her nasılsa bir zekâ gücü pompalar. Bu güçle birlikte, düşünceleriniz ve hareketleriniz de ılımlı, sistematik ve konsantre olmuş bir akılla kontrol altında tutulabilirse sonuç çekici, canlı ve sağlıklı olacaktır. Kaslar, kemikler, bağ dokular, ayaklar, eller ve sinirler vs. beynin emirlerini yerine getiren birer aracıdırlar. İstem dâhilinde hareket eden bu organların tek gâyesi, enerjinin sinir ve kaslardan akması sırasında, bedensel mekânizmayı hareket ettirmektir. Bütün bu mesajlar, tepkiler, düşünceler, duygular, bedensel hareketler ve organlar üzerine istemli bir kontrol oluşturur. Beyne böyle bir mesaj gönderirseniz, kendi kendinizin efendisi olma gücünüzü geliştirmiş olursunuz. Bu konuda ne kadar başarılıysanız, o oranda konsantrasyon gücünüzü de geliştirebilirsiniz.

Aklı heyecanlandıran, duyuları uyaran, hisleri ve arzuları harekete geçiren herhangi bir egzersiz veya çalışma, konsantrasyon gücünüzü dağıtır, zayıflatır, ürkütür veya duygusallaştırır. Bu nedenle, heyecanın her türlüsü zararlıdır. Bu yüzdendir ki, kuvvetli içki içen, kendilerini sinir krizlerine salıveren, kavga eden, fazla enerji içeren yiyecek ve içecek tüketen, şarkı söyleyip dans eden ve böylece heyecanlarını galeyana getiren kimseler âni tepki veren, hiddetli ve taşkın kimseler olduğundan konsantrasyon gücünden de mahrumdurlar. Ancak, daha ağırbaşlı ve soğukkanlı olan ve hareketlerini zekâlarıyla ayarlayan kimseler konsantrasyonlarını geliştirirler.

Bazen dogmatik, inatçı, kolay heyecanlanan kimseler de konsantre olabilirler; fakat onlarınki kontrollü ve istikrarlı bir konsantrasyon değil, âni, istikrarsız ve değişken bir konsantrasyondur. Enerjileri nöbetler şeklinde çalışır; bazen çok iyi konsantre olmuşken, başka bir zaman çok az olabilirler. Bu kişilerin konsantrasyonları çok kolay harekete geçirilebilir ve çok kolay da yok edilebilir. Bu durumu anlamanın en iyi yolu, bir silahın ateş etmesiyle karşılaştırılmasıdır. Eğer silah, siz istediğiniz zaman ateş aldıysa, hedefini vurur. Fakat siz henüz hazır değilken ateş aldıysa, sadece merminiz boşa harcanmış olmayacak, aynı zamanda bir zarar da oluşabilecektir. İşte birçok insanın yaptığı şey, budur. Enerjilerinin birden bire patlamasına izin verirler. Böylece sadece kendi enerjilerini boşa harcamış olmaz, aynı zamanda başkalarına da zarar verirler. Kuvvetlerini ve etkileyiciliklerini bu şekilde mahveder ve başarı şanslarını da zedelerler. Bu tür insanlar hiçbir zaman sevilmezler ve kendi üzerlerinde kontrolü kazanana kadar sevilmeyeceklerdir de! Bu kişilerin birçok farklı türden konsantrasyon egzersizi yapmaları ve bu tempoyu belli bir süre devam ettirmeleri gerekir. Bu kişiler, âni ve dengesiz düşünce ve tepkilerinin tamamen üstesinden gelmelidirler. Duygularını ve hareketlerini düzenlemelidirler. Sabahın erken vakitlerinden gece yarısına kadar akıllarını istikrarlı ve düzenli olması yönünde eğitmeli; bütün enerjilerini yaptıkları işe yönlendirmeli ve o noktada tutabilmelidirler.

Beynin alt bölgesi, enerjinin depo edildiği bölümdür. Konsantre olabilir ve ellerindeki gücü bir noktada toplayabilirlerse, insanların çoğu ihtiyaç duydukları hareket enerjisinin tümünün kendilerinde varolduğunu görecektir. Sadece bir makineye sahip olmak yetmemektedir. Aynı zamanda iyi bir mühendise de ihtiyaç vardır. Aksi takdirde çok fazla ileri gidemezler. Burada söz konusu olan mühendis, kendi kendini düzenleme ve yönlendirebilme gücüdür. Mühendislik kabiliyetlerini geliştirmeyen kişi, hayatta çok fazla bir şey kazanamayacaktır. İyi bir mühendis, bütün davranışlarını kontrol eder. Her türlü çaba, gelişimine mutlaka yardımcıdır. Ancak yaptığınız işle ya ilerleme kaydedersiniz veya itibar kaybederek düşersiniz. Bu, akılda her zaman tutulması gereken önemli bir noktadır. Eğer bir şeyi yapıp yapmamanız gerektiği konusunda emin değilseniz; o işi yapmakla ilerleyecek misiniz, yoksa daha kötüye mi gideceksiniz; ona bakın ve buna göre harekete geçin.

Şahsen şu sözün kuvvetli bir savunucusuyum: "Çalışırken, sadece çalışmalısın ve oynarken de sadece oynamalısın". Kendinizi tamamen zevk ve sefaya verirseniz, zevk ve sefadan başka bir şey üzerine asla tam olarak yoğunlaşamazsınız. Aklınız sadece aşk üzerinde durursa, bundan başka bir şey düşünemez olur ve daha önce yaşadığınızdan çok daha yoğun bir aşk hâlini kendinizde geliştirdiğinizi görürsünüz. Ancak aklınızı "size", yani gerçek kişiliğinize ve size verilen harikulade imkânlara yoğunlaştırdığınızda, kendiniz üzerinde daha derin bir fikir ve konsantrasyon geliştirirsiniz. Bunu sistematik olarak yapmakla çok büyük bir güç elde edersiniz. Çünkü yaptığınız işe konsantre olmadan, sistematik olmanız mümkün değildir. Şöyle bir kırlara çıkıp temiz hava soluduğunuzda, etraftaki bitkileri, ağaçları ve başka canlıları incelediğinizde, konsantre oluyorsunuz demektir. Kendinizi her sabah belli bir saatte işyerinde hazır olduğunuzu görmeniz, sizin istikrarlı bir alışkanlık geliştirdiğinize ve sistematikleşmekte olduğunuza işaret etmektedir. Eğer bir sabah erken gitme, bir başka sabah biraz geç kalma, bir başka sabah ise iyice geç kalma gibi bir alışkanlık oluşturursanız, konsantrasyon kabiliyeti geliştiremezsiniz. Belli bir düşünceye odaklayarak, aklınızı bu konu üzerinde devamlı tutmayı başardığınız zaman, konsantrasyonunuzu geliştirebilirsiniz.

Eğer aklınızı belirlenmiş bir nesne üzerinde yoğunlaştırırsanız, dikkatinizi de, aynen bir fotoğraf makinesi lensinin belli bir manzaraya odaklanması gibi, o noktaya odaklarsınız. O hâlde aklınızı, her zaman, her ne olursa olsun, yaptığınız iş üzerinde odaklayın. Kendinizi sıkı bir takibe alın, yoksa çok yavaş ilerleme kaydedersiniz.

Sırf sağlıklı olmak(ki bu da çok önemli bir etmendir) için değil, aynı zamanda daha fazla güç, daha fazla sevgi, daha fazla hayat kazanmak amacıyla derin ve uzun nefesler alıp verme egzersizleri yapın. Her çalışma, gelişmeye yardımcı olacaktır.

Kaslarla yapılan egzersizlerle konsantrasyonu geliştirmenin saçma olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak, aklınızın sinir ve kaslarınızla bağlantılı olduğunu unutmayın. Sinir ve kaslarınıza sağlam bir düzen kazandırdığınızda, aklınız da belli bir zindelik ve sağlamlık kazanacaktır. Sinirlerinizin düzenden çıkmalarına izin verdiğinizde, aklınız dengesizleşir ve yönlendirme gücünden, yani konsantrasyon gücünden mahrum kalırsınız. İşte, sinirleri ve kasları kuvvetlendirecek egzersizlerin, konsantrasyonunuzu geliştirmede ne kadar önemli olduğunu görüyorsunuz.

Her bir insan, eğer başarılı bir hayata doğru ilerliyorsa, durmadan yönlendirilmesi ve kontrol edilmesi gereken itici teşvikler alır. Bu nedenle insan, gözlerinin, ayaklarının, parmaklarının, vs. hareketlerini kontrol etmelidir. Bu sebeple, nefes alıp verişini kontrol etmesi bile çok önemlidir. Yavaş, derin ve uzun nefes alıp vermelerin çok büyük değeri vardır. Bu şekilde alınan nefesler sayesinde kan dolaşımı, kalp hareketleri ve beyinle alakalı kas ve sinirler güçlenir ve dengelenir. Eğer kalp bir kuş gibi çırpınıp duruyorsa, kan dolaşımı düzenli olmaz ve akciğerlerin hareketi düzenli olmazsa, beyin ve akıl faaliyetleri istikrarsızlaşır, konsantrasyon için gerekli formu sağlayamaz. Bu nedenle, kontrollü alınıp verilen nefes, sağlıklı bir bedensel yapı için çok önemli bir temel oluşturur.

Sadece aklınızı konsantre etmekle kalmamalı, aynı zamanda gözlerinizin, kulaklarınızın ve parmaklarınızın da konsantrasyonunu sağlamalısınız. Bunların herbiri, büyük mühendis tarafından kontrol edilen, birer küçük akılcıklardır. Eğer bunun tam anlamıyla farkına varırsanız, çok daha çabuk gelişme kaydedebilirsiniz.

Büyük şahsiyetlerle hiç tanışma fırsatınız oldu mu, bilmiyorum; ama onların biyografilerini okuduysanız, onların hep konuşmayı başkalarına bıraktıklarını görürsünüz. Konuşmak, her zaman dinlemekten çok daha kolaydır. Konsantrasyonu sağlamak için birisi konuşurken, onu çok yakın bir ilgi ile dinlemekten daha iyi bir alıştırma yoktur. Ayrıca, onların söyledikleri şeyleri öğrenmekle, kendinizin hem zihnî, hem de fiziksel konsantrasyonunuzu da geliştirebilirsiniz.

Biriyle tokalaştığınızda, elinizin, her birinin kendi zekâsının olduğu, yüzlerce ayrı ayrı akılcıklar içerdiğini düşünün. Bu duyguyu el sıkışmanıza aktardığınızda, kendinize özgü kişiliğinizi ifade edecektir. Birçok şekilde el sıkıştığınızda, ürkekliğin, zayıflığın ve kişiliğin kuvvetini açıkça hissedebilirsiniz. Elin kavraması zayıf ve resmî ise, kişinin doğasının sevgiden, tutkudan ve etkileyicilikten uzak olduğu söylenebilir. El sıkışma tarzı bunun tersi ise, kişinin doğasının da tersi bir duruma sahip olduğunu görürsünüz. Sevgisiz insan hiç de çekici değildir ve böyle olduğunu da, itici olan el sıkışma tarzıyla ortaya koyar.

Ruhsal olarak gelişmiş iki insan el sıkıştığında, onların kavramaları asla zayıf olmaz. Her ikisinin ayrı ayrı akımları ellerinde birleştiğinde, her ikisini de büyük bir heyecan kaplar. Sevgi, pozitif ve negatif tabiatlarda, karşı akımları harekete geçirir. Sevginin olmadığı yerde, hayat çekiciliğini kaybeder. El ise, sevginin ne zaman ortaya çıktığını hemen gösterir. İşte bu nedenle el sıkma sanatı üzerinde çalışmalı ve toplumsal şefkat duygularınızı geliştirmelisiniz.

Diğer insanlara karşı şefkat gösteren insan, etrafına da şefkat ve muhabbet yansıtır. Nefret hisleriyle dolu bir insan da nefret yansıtır. Kötü tabiatlı bir insanın mizacı nefret vericidir, kötü düşüncelidir ve duyguları âni, tepkisel, tuhaf ve dengesizdir. Kendinizi öfkenin kollarına bıraktığınızda, nefes alışverişinizin nasıl değiştiğine bakın ve bundan bir ders çıkartın. Mutlu olduğunuzda da nefes alışverişinizin nasıl değiştiğine bakın. Yine nefret duygularına yataklık yaptığınızda, nefes alışverişinizin nasıl değiştiğine bakın. Bütün dünyaya karşı sevgi ve şefkat ile dopdolu olduğunuzda ve yüce duyguların sizi heyecanlandırdığında, nefes alışverişinizin nasıl değiştiğine bakın. Güzel düşüncelerle dolduğunuzda, akciğerlerinize bol miktarda oksijen alırsınız, ruhunuz ise tamamen sevgi ile kaplanır. Sevgi, insanı fiziksel, zihinsel ve toplumsal olarak yüceltir ve geliştirir. Mutlu olduğunuzda derin derin nefes alın; böylece canlılık ve güç kazanır, zekânızı kuvvetlendirir, konsantrasyon gücünüzü geliştirir ve sonuçta etkileyici, kuvvetli bir kişi hâline gelirsiniz.

Hayattan daha fazla şey kazanmak istiyorsanız, daha fazla muhabbet ve sevgi ile alakalı şeyler düşünmelisiniz. Bir şeye karşı gerçek anlamda şefkat duyamadığınız müddetçe, hassasiyete, tatlı bir mizaca ve çekiciliğe sahip olamazsınız. O hâlde, şefkat duygularınızı iradenizi kullanarak kabartabileceğiniz kadar kabartın ve daha dolu bir hayatın içine dalın.

Sevgi her zaman çekicidir; fakat dengeli ve kontrollü olmalıdır. Bütün sevginizi el sıkma ânında elinizde yoğunlaştırabilirsiniz; bu, başkasını etkilemenin en iyi yollarından biridir.

Bir dahaki sefere sinirlenmeye başladığınızı hissettiğiniz anda, iradenizi kullanın ve sabırlı olun. Bu çok iyi bir “kendi kendini kontrol etme” alıştırmasıdır. Yavaş yavaş ve derin derin nefes alırsanız, sabırlı olmanız kolaylaşır. Hızlı hızlı konuşmaya başladığınızı fark ederseniz, sadece kendinizi kontrol edin, yavaş ve tane tane konuşmaya gayret edin. Sesinizi çok yükselterek veya çok alçaltarak konuşmaktan sakının ve duruşunuzu, sabit tutmaya kararlı olduğunuz mesele üzerinde yoğunlaştırın. Böylece konsantrasyon gücünüzü geliştirmiş olursunuz.

Herhangi bir şekilde insanlarla tanıştığınızda, onların önünde sakin ve huzurlu bir duruş sergileyin. Bunu her zaman yaparak, bu tutumu kendinize bir davranış olarak geliştirin. Hem onları, hem de kendinizi durmadan izleyin. Statik egzersizler motor kabiliyetlerinizi geliştirir ve konsantrasyon gücünüzü artırır. Sinirlendiğinizi, heyecanlandığınızı veya güçsüz kaldığınızı hissederseniz, omuzlarınız dik, göğsünüz ilerde sağlam bir şekilde ayakta durun ve derin derin nefes alın. Öfkenizin yok olduğunu ve üzerinize sessiz bir sükunetin indiğini göreceksiniz.

Sinirli ve tahrik edici insanlarla ilişki kurma alışkanlığınız varsa, kuvvetli bir konsantrasyon geliştirene kadar bunu terk edin. Çünkü tahrikkâr, öfkeli, aksi, dogmatik ve huysuz insanlar sahip olduğunuz direnme güçlerinizi zayıflatırlar.

Kulaklarınızı, parmaklarınızı, gözlerinizi, ayaklarınızı daha iyi kontrol edebilmenizi sağlayan herhangi bir egzersiz, aklınızı da güçlendirmeye yardımcı olacaktır. Gözleriniz istikrarlı olduğunda, aklınız da istikrar kazanacaktır. Her önünüze gelene anlamsızca bakmanız, aklınızın da sebat kazanmamasına sebep olur. Bir insanı incelemenin en iyi yolu, onun bedensel hareketlerini izlemektir. Çünkü o kişinin hareketlerini incelerken, aslında aklını da incelemiş olursunuz. Çünkü, hareketler aklın birer yansımalarıdır. Akıl nasılsa, hareketler de öyledir. Akıl huzursuz, tepkisel, istikrarsız, kaygılı ise, hareketleri de öyle olur. Hareketler kontrollü ve düzgün ise, akıl da kontrollü ve düzgün bir işleyişe sahip olur. Konsantrasyon, akıl ve beden kontrolünün sağlanması demektir. Bunlardan biri üzerindeki kontrolü sağlamadan, diğerinin üzerinde kontrolü sağlayamazsanız.

Görünüşte herhangi bir tutku veya arzuları olmayan birçok insanın aklı da durgun olmaktadır. Bunlar görünüşte sakin, durgun, sabırlı ve iyi bir kontrol sahibiymiş gibi görünseler de bu, onların konsantrasyonlarının iyi olduğu anlamına gelmez. Bu tür insanlar, yeterli enerjileri olmadığı için üşengeç, hareketsiz, hantal, hâlsizdirler. Kontrol edebilmek için çok az enerjileri olduğundan, az olan kontrollerini de kaybetmezler. Öfke hâlleri yoktur; o yüzden bu durum onları rahatsız etmez. Hareketli, oldukça istikrarlı görünür; çünkü hareket için bile çok az enerjileri vardır. Doğal insan ise iç dinamikleri açısından güçlü, enerjik ve kuvvetlidir. Bu insanın enerjisi, itici gücü, harekete geçirici kuvveti, düşünceleri ve bedensel hareketleri tamamen kendi kontrolü altındadır.

Bir insanın gerek ruhsal, gerekse fiziksel enerjisi yoksa, bunu geliştirmek zorundadır. Eğer yönlendiremediği ve bir noktaya toplayamadığı bir güce sahipse, bunu nasıl becereceğini öğrenmesi şarttır. Bir insan çok kabiliyetli olabilir; fakat bu kabiliyetlerini kontrol edebilme iradesine sahip değilse, bunların ona pek de faydası olmayacaktır.

Fiziksel kültürün ne kadar çok faydasının olduğu konusunda konuşulduğunu çokça duymuşuzdur; fakat onun asıl faydasını gerçekten unutmaktayız. Hiçbir şey, statik egzersizler kadar, insan yeteneklerinin baştan sona kadar aynı güç ve devamlılıkla çalışmalarını sağlayacak başka bir etken yoktur. Daha önce de belirttiğim gibi, bedeninizi kontrol etmeyi öğrendiğinizde, kendi zihin ve aklınız üzerinde de kontrolü elde ediyorsunuz demektir.

Alıntı
 

star53

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ara 2012
Mesajlar
474
Tepkime puanı
1,311
Aklının istediği gibi başıboş bir şekilde konudan konuya gezinmesine izin veren kişi ise, bu dünyada asla önemli bir başarı elde edemeyecektir. Bu kişi, enerjisini hep boşa harcar. Eğer gâyesiz bir şekilde çalışır, kontrolsüz şekilde düşünür, sırf konuşmak için konuşur,
Bu tür insanlar sizin enerjinizi de hep aşağı yönde çeker. Ve size sözle saldırdıklarında;
Bir dahaki sefere sinirlenmeye başladığınızı hissettiğiniz anda, iradenizi kullanın ve sabırlı olun. Bu çok iyi bir “kendi kendini kontrol etme” alıştırmasıdır
Sonra karşınızdaki bu tür insanlar şunu açığa çıkarırlar;
Kendi düşüncelerini, arzularını, planlarını, çözümlerini ve çalışmalarını yönlendiremeyen bir kişi, tam anlamıyla başarıya ulaşamaz. Bir an saldırgan, bir an ise sakin olan kişinin, kendisi üzerinde yeterince kontrolü yok demektir.
Ve bu size karşınızdakini kontrol etme fırsatı verir. Size gelen saldırıyı nötr hale getirebilir veya pozitif bir şekilde tekrar karşıya gönderebilirsiniz. Hatta ters bir negatif enerji ile karşınızdaki kişiye hamle fırsatı vermeden olayı sonlandırabilirsiniz.
Kaslarla yapılan egzersizlerle konsantrasyonu geliştirmenin saçma olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak, aklınızın sinir ve kaslarınızla bağlantılı olduğunu unutmayın. Sinir ve kaslarınıza sağlam bir düzen kazandırdığınızda, aklınız da belli bir zindelik ve sağlamlık kazanacaktır.
Fakat bir önceki yazımda bulunan hamleleri bu şekilde başarabilirsiniz. Diğer türlüsü eksik ve hatalı olacaktır.
Diğer insanlara karşı şefkat gösteren insan, etrafına da şefkat ve muhabbet yansıtır. Nefret hisleriyle dolu bir insan da nefret yansıtır. Kötü tabiatlı bir insanın mizacı nefret vericidir, kötü düşüncelidir ve duyguları âni, tepkisel, tuhaf ve dengesizdir. Kendinizi öfkenin kollarına bıraktığınızda, nefes alışverişinizin nasıl değiştiğine bakın ve bundan bir ders çıkartın. Mutlu olduğunuzda da nefes alışverişinizin nasıl değiştiğine bakın
Özellikle de zihninizi meşgul eden kötü anılarınıza baktığınızda, onları kontrol altına almayı deneyin. İlk seferinde olmasa bile işin sonunda sonuç verecektir. Yaşadığınız her olayın sizi güçlendirdiğini de unutmayın.
Sevgi her zaman çekicidir; fakat dengeli ve kontrollü olmalıdır. Bütün sevginizi el sıkma ânında elinizde yoğunlaştırabilirsiniz; bu, başkasını etkilemenin en iyi yollarından biridir.
Sevgiyi ölçülü kullanmak, aslında ustalaşması zor bir olaydır. Karşınızdaki kişi, düşünceler ve mantıksal çıkarımlar gibi şeyler durumu belirleyen faktörlerdir. Bu ölçüde hata yaparsanız, yin ve yang gibi sevgi de nefrete dönüşebilir.
Bir insanın gerek ruhsal, gerekse fiziksel enerjisi yoksa, bunu geliştirmek zorundadır. Eğer yönlendiremediği ve bir noktaya toplayamadığı bir güce sahipse, bunu nasıl becereceğini öğrenmesi şarttır. Bir insan çok kabiliyetli olabilir; fakat bu kabiliyetlerini kontrol edebilme iradesine sahip değilse, bunların ona pek de faydası olmayacaktır.
Bu yüzden kendini sürekli geliştirmek "hayal" değil "hedef" olmalıdır. İnsan kendini kilitlerini açmaya çalıştığında anlayabilir. Kendini anlamaya başladığında, iradesi ve kişiliği güçlenir, gözünü hiçbir şey korkutamaz. Etrafını olumlu etkiler. Bu yazı düşündüğüm şeylerle birleşince ortaya böyle bir şey çıktı. Resmen cımbızla çekip işledim. Gece gece neyin tespitini yaptım tam anlamadım. Ama uyumlu oldu gibi :p
Bu yazıyı birkaç noktaya asmam lazım aslında. En azından gençler okusun, kafalarında bir ışık yansın.
 
Ü

Üye silindi 70925

Bir insanın gerek ruhsal, gerekse fiziksel enerjisi yoksa, bunu geliştirmek zorundadır....
Çok güzel bir yazı. Bazen enerjimiz oldukça yüksek oluyor ve enerjimizi doğru yere de odaklayabilirsek çok verimli bir gün geçiriyoruz. Bazende enerjimizi oldukça düşük hissediyoruz ne yazık ki. Örnek vermem gerekirse bir günüm 7 saat boyunca iyi bir odaklanma ile oldukça verimli geçerken bazen oluyor sonraki iki üç gün enerjimi çok düşük hissediyorum. İnsanın bir şey yapası gelmiyor. Bu da tabi hedefe ulaşmada yavaşlama demek. Ve zamanında ne kadar hızlı geçtiğini, 1 sn. nin dahi ne kadar önemli olduğunu düşünürsek hiçbir günün kayba uğramaması gerek.

Sormak istediğim bu enerjiyi düşük hissettiğimiz günlerde bunu geliştirebilmek için "Statik egzersiz"e ekleme olarak başka neler yapılabilir? Bilen var mı?
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,250
Tepkime puanı
3,146
Sormak istediğim bu enerjiyi düşük hissettiğimiz günlerde bunu geliştirebilmek için "Statik egzersiz"e ekleme olarak başka neler yapılabilir? Bilen var mı?
Aslına bakarsak bunun çok geniş yelpazede cevapları var. Enerjimizi yüksek tutmak için iyi beslenme ve düzenli uyku gerekiyor. Artı stres ve kaygı gibi bize negatif etki edecek olan konulardan arınmak lazım. Özellikle hayata bakış açımız ve düşüncelerimiz enerjimizi ve motivasyonumuzu etkileyen önemli konular arasındadır. Ayriyetten meditasyon ve nefes egzersizleri yapılmalıdır. Parazit varlıklarıda araştırabilirsiniz.
 
Üst