"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Kendini Sevmemek

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan AJA
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

AJA

Elit Üye
Kendini sevmemek depresyon nedeni


Yaşamda mutlu olmak için insan ilişkilerinde başarılı olmak gerektiğini dile getiren Psikolog Treysi Kazmirci, "Hayatımızda kurduğumuz en önemli ilişki; kendimizle kurduğumuz ilişkidir. Bu nedenle önce kendimizi sevmeliyiz" diyor


Sevgi, hayatımızın öncelikli konularından biri... Hepimiz sevmek, sevilmek, takdir görmek, beğenilmek istiyoruz. Sevgi sayesinde mutlu olduğumuz gibi hayal kırıklıkları yaşıyor, acılar çekiyoruz.. Mutluluk ve mutsuzluk arasındaki döngüde bulutların üzerinde yürüdüğümüz de oluyor, sertçe yere çakıldığımız da.. Ama her seferinde düştüğümüz yerden kalkıp sevmeye devam ediyoruz; çünkü biliyoruz ki sevgisiz olmuyor... İnsan psikolojisini meslek edinmiş uzmanlar ise, bu gelgitlerimize şahit oldukça "Önce kendinizi sevin" diyor. Peki nedir "önce kendini sevmek" olgusu; bir parça bencillik mi, şımarıklık mı yoksa başkalarından önce içimize yöneltmemiz gereken hoşgörü mü? Uzman Psikolog Treysi Kazmirci'nin bu konuda söyleyecekleri var:
-Önce kendimizi sevmek gerektiğini söylüyorsunuz, sevgide önceliği kendimize vermemiz neden bu kadar önemli?
Çünkü hayatımızda kurduğumuz en önemli ilişki kendimizle kurduğumuz ilişkidir. Birçok kişi kendisini sevip sevmediği sorulduğunda hiç düşünmeden "evet seviyorum" cevabını verir. Halbuki gerçek bu değil. Duygular derin şekilde incelendiğinde görüyoruz ki pek çok kişinin en büyük düşmanı yine kendisi... Eğer başkaları bize, bizim kendimize davrandığımız gibi hoşgörüsüz davransaydı inanın buna tahammül edemezdik!
-Nasıl bir sevgi ya da sevgisizlik ilişkisi kuruyoruz kendimizle?
Kendimize genellikle nutuk çekiyoruz. Kendimizi yargılıyor, hatta bazen cezalandırıyoruz. Oysa bunları yapan bir başkası olsa belki de o insanla olan ilişkimizi keseceğiz! Merhameti ve hoşgörüyü ise arkadaşlarımıza saklıyoruz. Halbuki kendimize de başkalarına gösterdiğimiz merhameti göstermeli, başkalarının bize davranmasını istediğimiz gibi kendimize de sevgiyle, şefkatle, kabullenişle yaklaşmalıyız. Üstelik bu durum, ilişkilerimizi de olumlu etkileyecek. Çünkü biz kendimize nasıl davranırsak, ne kadar saygı ve sevgi duyarsak, başkaları da bizi o derecede sevip sayacak.
-Kendimizle kurduğumuz ilişkinin sağlıklı olup olmadığını tarafsız şekilde değerlendirmemiz mümkün mü?
Bunu yapabiliriz elbette ama öncelikle kendimize nasıl davrandığımızla ilgili dürüst olmalıyız.
Mesela,
* Kendinizle nasıl konuşuyorsunuz?
* Kendinizden emin misiniz?
* Kendinize karşi kibar mısınız?
* Kendinizle barışık mısınız?
* Görünüşünüzle, nasıl davrandığınız ve nasıl konuştuğunuzla barışık mısınız?
Eğer insanların çoğu gibiyseniz muhtemelen daha düz bir karnınız, daha küçük bir burnunuz olmasını, daha kültürlü olmayı, daha heyecanlı bir hayatınız olmasını isterdiniz...
-Herkes bir başkasına mı öykünüyor yani?
Çoğunlukla evet, çünkü herkes diğerlerinin süslü vitrinlerini görüyor yalnızca. Bizden başka herkesin halinden memnun olduğunu, kendine çok güvendiğini zannediyoruz. Sanıyoruz ki değişmek isteyen sadece biziz... "Komşu kadın çok şanslıdır, güzel bir yüzü vardır, iyi bir aile yaşantısı vardır, karşı apartmanda oturan ve her sabah lüks arabasına binen adamın ne kadar iyi bir işi vardır..." Oysa bilmiyoruz ki herkes aynı şekilde hisseder. Herkes birtakım konularda kendine güvensizdir. Ve kuvvetle muhtemeldir ki, sizin imrendiğiniz birçok insanın size bakıp da özendiği bir yön vardır.
-Kendisi ile olumlu bir ilişki kuramayan biri, bu durumu değiştirebilir mi?
Aslında farkına varmak atılacak en önemli adım. Kendimize nasıl davrandığımızı farkedince, bunu değiştirme gücünü de kazanmış oluyoruz. Bu noktadan sonra en değerli hedefimiz; kendimizi sevmek ve kabul etmek olmalıdır. Göreceksiniz ki kendinizi olduğunuz gibi kabul etmek için çaba harcadığınızda hayatınız da değişmeye başlayacak.
-Neden çoğu insan kendini sevmekte ve takdir etmekte zorlanıyor?
Kendini kabullenmeye ilk engel sevginin kazanılması gereken bir şey olduğuna inanmak.. Başkalarının sevgisini haketmek için birşeyler yapmamız gerektiğine inanmakla kalmaz, kendimizi sevmek için bile şartlar koyarız. Örneğin bilinçaltımızda sık sık şu tür cümleler kurarız: "Daha zayıf olunca halimden daha memnun olacağım, daha başarılı olunca kendimi daha çok seveceğim, bu kadar güvensiz olmayı bırakınca kendimi seveceğim..." Oysa bunlar yüksek sesle dillendirdiğinizde kulağa ne kadar garip ve yanlış geliyor değil mi? Ama gerçek bu. Peki benzer cümleleri en yakın arkadaşınıza kurar mısınız: "Kilo verene kadar seni sevemem", ya da "Mükemmel olmadığın için seni sevmiyorum", "Sürekli herşeyi yüzüne gözüne bulaştırıyorsun" dediğinizi düşünebiliyor musunuz? Ama kendimize gelince böyle konuşmaktan çekinmiyoruz...
-İşin sırrı, kendimize de başkalarına davrandığımız gibi iyi davranmakta sanırım...
Kesinlikle. Hepimiz kendini iyi hissetmeyen bir dostumuzu neşelendirmeye çalışmışızdır. Ya da gerektiğinde iltifatlarda bulunmuşuzdur. Peki birine hoş birşey söylediğinizde, iltifat ettiğinizde o kişinin gözlerindeki pırıltıyı, yüzündeki ışıldamayı farkettiniz mi? Ya da o kişinin birden daha çekici veya daha eğlenceli bir hal aldığını? Bu hayalgücünün yarattığı bir yanılsama değil; gerçek bir değişim. Aynı şey kendinize iltifat ettiğinizde de gerçekleşir. Deneyin, göreceksiniz.
Alıntıdır.
 
İnsanların kendilerine ettikleri iltifatları, karşısındakilere yaptığı iltifatlara göre dozunu aşınca egoizme dönüşüyor ya da kendini beğenmişliğe. Kendimize yaptığımız iltifatlar da dozunu aşmamalı.
 
Önce kendimizi sevmek gerektiğini söylüyorsunuz, sevgide önceliği kendimize vermemiz neden bu kadar önemli?
Çünkü hayatımızda kurduğumuz en önemli ilişki kendimizle kurduğumuz ilişkidir.

Neden çoğu insan kendini sevmekte ve takdir etmekte zorlanıyor?
Kendini kabullenmeye ilk engel sevginin kazanılması gereken bir şey olduğuna inanmak.. Başkalarının sevgisini haketmek için birşeyler yapmamız gerektiğine inanmakla kalmaz, kendimizi sevmek için bile şartlar koyarız. Örneğin bilinçaltımızda sık sık şu tür cümleler kurarız: "Daha zayıf olunca halimden daha memnun olacağım, daha başarılı olunca kendimi daha çok seveceğim, bu kadar güvensiz olmayı bırakınca kendimi seveceğim..." Oysa bunlar yüksek sesle dillendirdiğinizde kulağa ne kadar garip ve yanlış geliyor değil mi? Ama gerçek bu. Peki benzer cümleleri en yakın arkadaşınıza kurar mısınız: "Kilo verene kadar seni sevemem", ya da "Mükemmel olmadığın için seni sevmiyorum", "Sürekli herşeyi yüzüne gözüne bulaştırıyorsun" dediğinizi düşünebiliyor musunuz? Ama kendimize gelince böyle konuşmaktan çekinmiyoruz...

-İşin sırrı, kendimize de başkalarına davrandığımız gibi iyi davranmakta sanırım...


Metindeki tüm cümlelere tamami ile katılmakla birlikte üstteki cümleler daha bir dikkatimi çekti. :)

Sevgi, sevmek, sevilmek, çok sevmek, tutku ile sevmek, aşk ile sevmek vs. vs. vs. bu kavramları bir kere bile düşünmeyen yoktur. İstemenin temelinde esasında sevgi vardır. Hep sevgi sevgi sevgi...

İstenilen yaşama sevgi duyulur, istenilen süper lüx eve sevgi duyulur, aileye sevgi duyulur, 4x4 siyah jeepe sevgi duyulur, :D marka giysilere sevgi duyulur, evlada sevgi duyulur, tatillere sevgi duyulur, istenilen üniversiteye sevgi duyulur, istenile kariyere sevgi duyulur bu liste uzar da uzar. Ama istemenin esas sebebi sevgidir. Sevdiğinizi istersiniz.


Buraya kadar tamam da bunları sevene sevgi, özüne, kendine, içine sevgi hiç akla gelmez. Kendini sevme hakkında düşünülmemiştir bile. Esas kaynak hiç akla bile gelmemiştir. Kendini sevmeli dendiğinde hatta "hadi canım tabi ki kendimi seviyorum" gibi bir cümleyle kendini sevme inkar değil ama hafif bir aşağılama, önemsememe halinde geçiştirilir. Sorulduğunda ise "neden kendini seviyorsun o halde söyle bakalım" sorusu, çoğunlukla " mmmm, şey seviyorum işte, bilmem ki, ne bileyim ya, seviyorum ya, yani galiba seviyorum, bilmiyorum ki, vb. ifadelerle durum izah edilir. Neden kendini sevdiğini/sevmediğini bir kere bile irdelememiştir ama defalarca başkalarının, bir diğerinin kendini sevmesini hatta çok çok sevmesini beklemiştir dilemiştir istemiştir. Olmadı mı farklı yöntemlerle sevgiyi kazanmak için "çalışmıştır" ki sıklıkla karşılaşılan, çok talep edilen aşk, sevgi tılsımları, maji vs. bunlardan sadece bir kaçıdır. Oysa çalışması gereken esas konunun kendini sevmesi, tanıması, anlaması, hoş görmesi, yüreklendirmesi, şefkatle affetmesi olduğunun kişi idrakine varmalıdır; ömür denilen sınırlı sürede kanaatimce çok geç olmadan...



Sevgiler... :)
 
İnsan, içten içe eksikliklerinin, acizliğinin, zelilliğinin farkındadır, o yüzden kendini sevmez ve kimseyi....
 
İnsan, içten içe eksikliklerinin, acizliğinin, zelilliğinin farkındadır, o yüzden kendini sevmez ve kimseyi....


YARADAN sever ama insanı her hatasına rağmen yine de Sevgili kimbu... Affeder, hoş görür, kulunun daha iyiye, güzele, doğruya, gitmesi için yollar açar. :) Hata yapmak üzere "programlanmıştır" insan ve hatasını anlayıp düzeltmek üzere. :) O insanı severken, insan nasıl olur da insan kendini sevmeme zulmünü kendine yapar? :)


Sevgiler... :)
 
Dışa değil de içe yönelmek, başkasından değil de kendinden talep etmek, dolayısıyla dışa değil de içe bağlanmak... Gözümüz dışarda hep, o yüzden tüm arayışlar sonuçsuz kalıyor.

Teşekkürler paylaşıma.
 
Geri
Üst