Kendini gerçekleştiren kehanet, bir kişinin ya da grubun bir olayın belirli bir şekilde gerçekleşeceğine dair güçlü bir inanç geliştirmesi ve bu inanç doğrultusunda davranmaya başlaması sonucu, söz konusu olayın gerçekten o yönde gelişmesidir. Yani bir şeyin olacağına inanmak, farkında olmadan onu gerçekleştirecek adımların atılmasına neden olur. Örneğin bir öğrenci, bir sınavda başarısız olacağına inanıyorsa, bu inanç kaygı düzeyini artırabilir, dikkatini dağıtabilir ve çalışma motivasyonunu düşürebilir. Bu da sınav performansını doğrudan olumsuz etkiler. Sonuçta öğrenci gerçekten başarısız olur ve bu, başlangıçtaki olumsuz beklentiyi doğrular. Bu durum yalnızca bireysel değil, sosyal ilişkilerde de görülebilir. Bir kişiye güvenilmez muamelesi yapılırsa, bu kişi dışlandığını hisseder ve zamanla gerçekten soğuk ya da uzak davranmaya başlayabilir. Bu tür kehanetler, olayların doğasını değil, onlara karşı geliştirilen tutum ve davranışları etkiler. Kendini gerçekleştiren kehanet, olayları objektif gerçeklikten çok, beklenti temelli bir çerçevede yönlendirdiğimizi gösterir. Bu nedenle, sahip olduğumuz düşünce biçimleri yalnızca iç dünyamızı değil, dış dünyadaki gelişmeleri de şekillendirme gücüne sahiptir.