Sen yine en azından kendini kronolojik olarak uygun hissetmiyorsun ben direk bu evrene ait hissedemiyorum:/Sizde de oluyor mu bilmiyorum ama benim yıllardır içimde olan birşey umarım reenkarnasyon falan vardır ya cidden ben kendimi hep ortaçağda yaşayan bir insan olarak hissediyorum bu dönem yabancı geliyor bana tüm dünya için yani bu keşke 400,500 yıl önce doğmuş olsaydım.
Demirin tuncuna, insanin p... una sahip olunan bir cag d yasadigin icindir bu durum. Soyledigin donemleri masal gibi okudugun icin bu donem de yasananlar sana agir gelmis olmaliSizde de oluyor mu bilmiyorum ama benim yıllardır içimde olan birşey umarım reenkarnasyon falan vardır ya cidden ben kendimi hep ortaçağda yaşayan bir insan olarak hissediyorum bu dönem yabancı geliyor bana tüm dünya için yani bu keşke 400,500 yıl önce doğmuş olsaydım.
Vinland Saga adlı bir anime var. Konusu kısaca şöyle:Sizde de oluyor mu bilmiyorum ama benim yıllardır içimde olan birşey umarım reenkarnasyon falan vardır ya cidden ben kendimi hep ortaçağda yaşayan bir insan olarak hissediyorum bu dönem yabancı geliyor bana tüm dünya için yani bu keşke 400,500 yıl önce doğmuş olsaydım.
Ortaçağ şövalyesi olma hayalleri kurarken, bir demircinin çocuk yaşta sakat kalmış ve arkadaşlarından sürekli dayak yiyen, henüz yirmi yaşına da varmadan vebadan ölen oğlu olma şokunu yaşama ihtimali de var.Vinland Saga adlı bir anime var. Konusu kısaca şöyle:
Binlerce yıldır Vikingler, şiddet yanlısı en güçlü soylardan biri olarak kendilerine ad yapmışlardır. Vikinglerin en iyi savaşçılarından birinin oğlu olan Thorfinn, derinden beslediği intikam arzusunu yerine getirmek için yeteneklerini geliştireceği savaş alanlarında çocukluğunu geçirir.
Karakterin gelişimini izlerken, aslında o çağlarda da yaşamanın çok hoş bir şey olmadığını tüm çıplaklığıyla görüyoruz. Ama yine de tavsiye ederim, güzel bir seri. Hatta İstanbuldan bir karakter de içeriyor son bölümlerinde(ikinci sezonda yani)
Sizde de oluyor mu bilmiyorum ama benim yıllardır içimde olan birşey umarım reenkarnasyon falan vardır ya cidden ben kendimi hep ortaçağda yaşayan bir insan olarak hissediyorum bu dönem yabancı geliyor bana tüm dünya için yani bu keşke 400,500 yıl önce doğmuş olsaydım.
İnsanın her boyuta hitap eden bir katmanı yok mu?Ben de farklı boyut varlığı olmak isterdim ama büyü vb şeyler için insanlara kölelik yapmayacak kadar güçlü..
Var ama 3B yi deneyimlemek zorunda olmamayı tercih ederdim..İnsanın her boyuta hitap eden bir katmanı yok mu?
Bazı ustalar bu yolculuğu katetmek istediğinde uzun bir mesafe yürümüş kendi çağları içerisinde.Var ama 3B yi deneyimlemek zorunda olmamayı tercih ederdim..
Var ama sır perdesi ile ayrılıyor tüm boyutlar birbirinden.İnsanın her boyuta hitap eden bir katmanı yok mu?
Sağlıklı bir yolculukta olduğunu var saydığımız ortalama bir insanın doğumundan ölümüne dek ziyaret etmesi beklenir bu katmanlardan her birini, nihayetinde selamete erdiğinde geride kalmışlara seslenip sorar; “Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?” diye. (müddessir 42)Var ama sır perdesi ile ayrılıyor tüm boyutlar birbirinden.
Üst boyut çoğalsın istersen vermeyi alışkanlık edin der; alt boyut biriktir, elinde tut der..
Üst boyut kendi hayatındaki bir düğümü çözmek için affedemediğin birini, birșeyi, affet der, gönül koyduysan serbest bırak der, alt boyut bir daha o çıkmaz duruma düşmemek için herkesi kilitlemeyi, bozmayı, perişan etmeyi öğren ki elin güçlensin, kısmetin açılsın der.
Üst boyut olayları enerji kümeleri olarak gör der, alt boyut kimlik ve kurumlara, suretlere șartlan ve onlara göre davran der.
Özetle üst boyut alt boyutu yönetir. Alt boyutun hiçbir maddi ayarlaması ile üst boyutun hükmüne karşı koyamayız.
Bereket üst boyuttur. Bereketin yoksa alt boyutta lotoyu da tuttursan paran kısa sürede yok olur gider.
Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi işliyor. Bundan sonraki seviye çok daha iyi olacak fakat bencilliği aşmak epey sancılı...Çık bu yanilgidan.
500 yıl geri gitsen o zaman da neden köleyim de derebeyi değilim derdin.
Filmlerde gördüğün gibi değil hiçbir devir.
İnsanlar bu devirde benmerkezci oldular ve bu durum malesef ruhani bağları kopardığı gibi egosal bariyerler ve kırmızı restleșme çizgileri de olușturdu insan ilişkilerinde. Ruhun yerini ego aldığı için de ortak paydamız çok çok daraldı. Ego dar alanda tanrı olmayı severken, ruh tamamın içinde herşeyi aynı anda olabilmeyi sever. Ruhu terkettik malesef. Ego ise asla butunkeștirici değil, hatta ilk fırsatta ihanet edicidir.
Herkes herkesten bir noktada hainlik bekliyor artık. Ama gafil avlanmamak için de bunun bir ön koșullandırması olarak herkese karşı potansiyel ikiyüzlülermiș gibi mesafeli ve ipleri koparmaya hazır davranıyorlar. Bu çok korkunç bir gerilim. Ama bu kollektif enerjiyi biz kendimiz besliyoruz günlük tavırlarımızla.
Paradoxlu bir dönemdeyiz. Şikayet ettiğimiz şeyi bile isteye talep edercesine bir enerji yayıyoruz.