URUMHAMATAHAYİL
Yönetici
- Katılım
- 5 Haz 2008
- Mesajlar
- 7,097
- Tepkime puanı
- 4,972
- İş
- Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
Karanlığın Aydınlatıcısı Gizlimabet
Artık Dünya diye bir yer kalmamıştı….
Dünya, dünlere karışmıştı. İnsanları tek tük kalmış, kalanların ise çoğu insanlıktan çıkmıştı. Elektrikler olmasına rağmen tek bir yer hariç her yer karanlığa gömülmüştü. Dünyanın karanlığa gömülmesinin tek sebebi insanlardı,egoları ve kibirleri onlara çok kötü şeyler yaptırdı. Savaştılar, yıktılar, parçaladılar ve hiçbir zaman Dünya'yı düşünmediler, insanlığı düşünmediler.
Karanlığın içinde etrafını aydınlatan tek bir yer kalmıştı. Karanlığın içine gizlenmiş ama sonsuz ışığı yansıtan Gizlimabet’ti bu yerin adı. İçinde ışıktan şatolar bulunurdu,Şatoların içinde ise Yaratıcının sonsuz ışığını yaymayı amaçlayan kudretli savaşçılar, şifacılar ve büyücüler bulunurdu.Onlar insanlığı bu habis karanlıktan kurtarmayı kendilerine amaç edinmişleri.Onlar seçilmiş kişilerdi.
Savaşçılar ışıktan pelerinleriyle ve karanlığı kesen kılıçlarıyla, Büyücüler sonsuzluğun ışığını yansıtan asalarıyla, Şifacılar ise ışıktan elbise ve elleriyle dünlere karışmış, karanlığa gömülmüş insanlığı kurtarmayı istiyorlardı. Ama bekliyorlardı, çok önemli bir işaret bekliyorlardı.
Gizlimabet de her şeyi gören, her şeyi bilen bir de Kâhin bulunurdu. Kâhinin adı Yule’ydi. Her gün bu karanlığa gömülmüş gezegen için fal bakıyordu ve her baktığı falda beklemeleri gerektiğini öğreniyordu.
Gizlimabet bekliyordu, ama içten içe sabırsızlanan bir an önce dünlere karışmış evlerini karanlıktan kurtarmayı isteyenlerde vardı. Savaşçıların için de bulunan Dexter neden bu kadar uzun süredir beklediklerini anlamıyordu, anlamak istemiyordu . ‘’Bizler Yaratıcının ışığını yaymaya çalışanlarız, Bizler seçilmiş kişileriz, Bizlere hiçbir şey olmaz, karanlık bizi ele geçiremez o halde neden bekliyoruz!!’’ diyordu. Dexter’ın bu durumunu gören diğer seçilmişler onu sakinleştirmeye çalışıyorlardı ama içten içe ona hak veriyorlardı. Çünkü çok uzun bir süre beklemişlerdi. Ve daha ne tür bir işaret beklediklerini bile bilmiyorlardı.!
Kahin Yule bile artık kendinden şüphe etmeye başlamıştı. ’’Neden hep beklememiz gerektiği çıkıyor,yoksa ben yeteneğimi mi kaybediyorum?!!’’ diye kendi kendine söyleniyordu. Bu şekilde bir süre söylendikten sonra fal bakmak istedi ve fal bakmaya başladı. Bu sefer farklı giden bir şeyler vardı. Evet bu sefer çok farklı bir şey yaşıyordu.
Fal bakarken bir anda gözlerinin önüne küçük karanlık bir odada zincirlenmiş 4 genç gözüktü!...
Devamı daha sonra..
Evet Albus'un Mabetle ilgili bir roman denemesi yazdığını görünce benim içimdeki yazma isteği de depreşti ve bende bir roman denemesi yazayım dedim.Fazla iyi olmasa da yazarken cidden yaşıyormuş gibi oldum.
Sevgiyle Kalın.