"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Kaderde "Şimdi" ve "Yarın"....

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan janet
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

janet

Kayıtlı Üye
Hiç şüphesiz, biz herşeyi kader ile yarattık.. der (Kamer Suresi 49 Ayeti)

Bir bebek annesinden doğar doğmaz kendi kaderini yaşamaya başlar. Annesi, babası, ilk çevresi kendisinin belirlemediği yazgısıdır, yani Külli İrade'dir. O seçim yapmamıştır, sadece daha önceden yazılmış bir senaryoyu oynamaya başlar. İlk çevresiyle iletişim kurma, ilk yürüme, ilk düşme, hastalanma, bunların tümü bebeğin kendi seçimi değildir. O çok güzel bir oyuncudur, kurallara göre oynar, Levh-i Mahfuzda kayıtlı olan kaderini oynadıkça alkışlanır, oynamaya devam eder.. Büyür.. Büyüdükçe seçim yapma zevkini yaşamaya başlar ve kendi kararlarını vermek ve seçim yapmanın hazzını yaşar. Cuzi irade ile kendi senaryosunda küçük değişiklikler yapabileceğini keşfetmiştir... Fakat bir bakar ki Külli irade baskın gelmiş ve tekrar o mükemmel senaryoyu oynamak zorunda kalmıştır..

İnsanın kaderi doğduğu andan öleceği ana kadar ana hatlarıyla bellidir ve o senaryonun dışına asla çıkılmaz. Kader kavramında geçmiş yoktur, daima "şimdi" ve "yarın" vardır. Şimdi ve yarın o kadar iç içe geçmiştir ki, insanoğlunun kapasitesinin algılayabileceğinin çok üstünde ve boyutlardadır. Mutlak kaderimiz Levh-i Mahfuzda kayıtlı. Levh-i Mahfuz boyutumuzu sarmış bir örümcek ağına benzer, ve evrenden bize ulaşan tüm ışıklar (Astrolojide gezegenler) bu ağdan geçip senaryomuzda oynamamız gereken rol için itici gücü verir. Bu güç şimdi ve yarının gücüdür. Eğer şimdiyi doğru oynamazsak, yarının eli uzanıp şimdiyi bozar ve yolunda gitmesini sağlar. Bugün bir erkeğin evliliğinin bozulmasına sebep olan yarından uzanan sonraki eşi ile yapacağı evliliktir. Ve erkek ne kadar direnirse dirensin, Mutlak kadere uymak zorundadır. Bu insanoğlunun yaratıldığından bu yana hiç değişmemiştir. Bugün kendi senaryosunu, rolünü değiştirmeye çalışanlara üzülüyorum, çünki varması gereken nokta ne ise, gecikmeli de olsa oraya varır. Bazılarımız bu yolu düşe kalka gideriz, bazılarımız dümdüz, bazılarımız sürekli çıkmaz patikalar sapar ve geri dönüp ana yolu yürümeye devam etmek zorunda kalırız. Her direncimiz bizi üzüntü olarak geri döner ve direnmemeyi öğrendiğimizde yolun sonuna geldiğimizi görürüz....

Janet
 
Teslimiyet değil, sadece neden hayatımızda bazı şeyler istediğimiz gibi olmaz, onu anlatmaya çalıştım. Hani zorla birşeyleri oldurmaya çalışırız ya, mesela bir ilişkiyi. Halbuki o ilişkiyi bozan ve olmamasını sağlayan "yarın" yaşanacak olan ilişkidir. Bugün yaşamak isteyipte yaşayamadığımız birşey için üzülmenin anlamsız olduğunu anlatmaya çalıştım. Bu kadere koşulsuz teslimiyet değildir, muallak kaderimiz seçimlerden ibarettir. Küçük seçimler dahi olsa, gidileceği nokta ne ise, ona mutlu ve ya mutsuz varmaktır.
 
Bu yazıya Mevlanın bir sözünü eklemek istiyorum. " Üzülme ! İstediğin birşey olmuyorsa ya daha iyisi olacağı için yada gerçekten de olmaması gerektiği için olmuyordur."
 
Kadrin bir yolu bir rotası vardır ve o rotadan hiçbir şekilde şaşmaz. Ben bunları yazdıgımda bu benim kaderime dahil oldu ancak 1 gun sonra ne olacagını bilmek çok zordur. Bir bakmıssınız unlu olmusum belki bir elektrikci belki bir tesisatcı yada muehndis veya ÖLÜ.. Ancak ben bu kaderler yerine Sanatı-Resimi seciyorum ve bu benim kaderime dahil oluyor yanii bunu teslim olmak gibi degil oluruna bırakmak gibi dusunun. OLURUNA BIRAKMAK çoğu zaman beni başarıya goturmustur. Kendimden bir ornek verecegim : Evrenin yada buyuk enerjinin yada Tanrının sizin ve sizin istediginiz kişiler için çalışmasına izin verin.. Bunun sonucunda ne mi olur? Yeteneginiz artar, düşünceniz bilginiz artar, sosyallik kazanırsınız, değersiz gördüğünüz ve hiçbir gelecegini gormediginiz insanların Başarılı olabilecegine şahit olursunuz, her sene en az 4 zayıfınız (!) olmasına ragmen karne ortalaması 3.5-4.0 gibi bir rakamla sınıfı gecersiniz, henuz yeni işe başlamış bir yakın dostunuz o kadar cok sevilirki onunla yaptıgınız tatil planları tutar, mesleginize en iyi katkıda buluanbilecek insanlar sizin hocalarınız olmaya baslar... birkaçı ;) :) Sadece inanın ve gerisini Tanrıya/Allaha/Yehwehe/evrene bırakın.. Onu ne şekilde adlandırdıgınız onemli degil ancak sizin için inanılmaz şeyler başarabilmesi : İŞTE ÖNEMLİ OLAN BU. İstediğiniz her şey yoluna girer sizin ugrasmanıza-yakarmanıza gerek yok veya sundugu sevgiye "beni nolursun yakma" gibi bir tepki vermenizede gerek yok.
Ben iyi bir msuluman degilim ve Allah beni seviyor cunku ben onun sevgisinin degerini biliyor ve ona aynı sevgiyi sunuyorum. Ne kadar cok severse bunu başarıyla gösterir ve bende o elde ettiğim başarıya karşılık sevgimi ve teşekkürlerimi sorarım. İşte gerçek güç budur. :)
 
Yazınıza ilaveten Janet başkalarının kaderini bozanların hükmü birgün kendi kaderlerinde çıkacaktır, inanıyorum, bir de bu hakketmeyen bir insan içinse korkmak gerek.
Sevgiyle.
 
Kadrin bir yolu bir rotası vardır ve o rotadan hiçbir şekilde şaşmaz. Ben bunları yazdıgımda bu benim kaderime dahil oldu ancak 1 gun sonra ne olacagını bilmek çok zordur. Bir bakmıssınız unlu olmusum belki bir elektrikci belki bir tesisatcı yada muehndis veya ÖLÜ.. Ancak ben bu kaderler yerine Sanatı-Resimi seciyorum ve bu benim kaderime dahil oluyor yanii bunu teslim olmak gibi degil oluruna bırakmak gibi dusunun. OLURUNA BIRAKMAK çoğu zaman beni başarıya goturmustur. Kendimden bir ornek verecegim : Evrenin yada buyuk enerjinin yada Tanrının sizin ve sizin istediginiz kişiler için çalışmasına izin verin.. Bunun sonucunda ne mi olur? Yeteneginiz artar, düşünceniz bilginiz artar, sosyallik kazanırsınız, değersiz gördüğünüz ve hiçbir gelecegini gormediginiz insanların Başarılı olabilecegine şahit olursunuz, her sene en az 4 zayıfınız (!) olmasına ragmen karne ortalaması 3.5-4.0 gibi bir rakamla sınıfı gecersiniz, henuz yeni işe başlamış bir yakın dostunuz o kadar cok sevilirki onunla yaptıgınız tatil planları tutar, mesleginize en iyi katkıda buluanbilecek insanlar sizin hocalarınız olmaya baslar... birkaçı ;) :) Sadece inanın ve gerisini Tanrıya/Allaha/Yehwehe/evrene bırakın.. Onu ne şekilde adlandırdıgınız onemli degil ancak sizin için inanılmaz şeyler başarabilmesi : İŞTE ÖNEMLİ OLAN BU. İstediğiniz her şey yoluna girer sizin ugrasmanıza-yakarmanıza gerek yok veya sundugu sevgiye "beni nolursun yakma" gibi bir tepki vermenizede gerek yok.
Ben iyi bir msuluman degilim ve Allah beni seviyor cunku ben onun sevgisinin degerini biliyor ve ona aynı sevgiyi sunuyorum. Ne kadar cok severse bunu başarıyla gösterir ve bende o elde ettiğim başarıya karşılık sevgimi ve teşekkürlerimi sorarım. İşte gerçek güç budur. :)

Çekim yasası, olumlama vs ile ilgili ne düşünüyorsunuz peki...OLURUNA BIRAKIRKEN bunları yapmak gerekmiyor o zaman. ;)
 
  • Beğendim
Tepkiler: isa
Oluruna bırakmak derken tam teslimiyet değildir. Tabii ki mücadele verilecek, fakat hiç bir konuda abartmadan ve nerde durulması gerektiğini bileceksin. :)
 
Bir yol vardır.O yolun başı, sonu ve bazı virajları bellidir ancak yol ayrımları bizim elimizdedir.Bu kaderdir.Bize ne bağımlıdır, ne de bizden bağımsızdır.

Eğer kader bizden tamamen bağımsız olsaydı, bu okulda ne işimiz vardı? O zaman okul olmazdı zaten.=)
 
her olay, kendisinden önceki olayın kaçınılmaz sonucudur ve kendinisinden sonraki olayın yaratıcısıdır.yani kısacası,her şey kadere bağlıdır ve özgür irade diye bir şey yoktur..

(ama,olabilirde)
 
Ya seçimler ne olacak? Seçimlerimizle kader şekilleniyor bence ve kader an be an değişebilen birşey...
 
Geri
Üst