Kabile Dinleri

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
Dinka Dini

Dinkalar Güney Sudan' da yaş;ayan bir gruptur.Dinka Dini tipik bir kabile dinidir. Diğer kabile dinlerinde olduğu gibi evrensel değildir,sadece kendi kabilesi tarafından inanılır,herhangi bir kutsal kitabı veya kurucusu yoktur.

Dinkalar çok (kuvvet) dedikleri insanüstü kuvvetlerin varlığına inanırlar.. Bu kuvvetlere bazen “Nhialik” de (göktekiler) derler.Onlara dua eder, hediyeler sunarlar.Onların kendileriyle yakından ilgilendiğine inanırlar.Ancak Dinkalar , Nhialik' i yukarıda zikredilen insanüstü kuvvetlerin en büyüğü için “ş;ansi” ad olarak kullanırlar. Onu yaratıcı olarak görür, kendilerine hayat , kuvvet ve sağlık verdiğine , yağmur yağdırdığına inanır,ona dua ederler. Duaları, devamlı tekrarladıkları cümleler halindedir

Günümüzde Dinkalar Sudan'da yaklaşık 1.000.000'a varan nufuslarıyla "mızrağın efendileri"nin yönetiminde yaşamlarını sürdürmektedirler.

İnekler Dinkaların hem sosyal hemde dini yaşamlarında önemli bir yer tutar.

Ainu Dini (Aynu Dini)

Japonya'nın kuzeyindeki Hokkaido bölgesinde yaşayan azınlığın adı "Ainu". Bu kelime yerli halkın dilinde "insan" anlamına geliyor
Ainu dini, tipik bir kabile dinidir. Diğer kabile dinlerinde olduğu gibi evrensel değildir, sadece kendi kabilesi tarafından inanılır, herhangi bir kutsal kitabı veya kurucusu yoktur. Ainular göğün en yükseğinde bulunduğunu kabul ettikleri "Kando-kora Kamui" dedikleri bir Tanrıya inanırlar. Çok uzakta kabul ettikleri bu varlıktan başka çok sayıda Tanrı ve ruhlara saygı gösterirler. Bu ruhların bazılarının iyi bazılarının kötü olduğunu kabul ederler. Bunun sonucu, fetiş kullanma, fal, cin çıkarma, büyü, atalara tapınma, bu dinin nitelikleri arasında göze çarpmaktadır. Ainular, ahirete ve Tanrı önünde muhakemeye inanırlar.

Maori Dini

Maori Dini Güney Pasifik Okyanusu Adalarında yaşayan Polinezyalılardan bir grubun (Maoriler) inandığı kabile dinidir ve mahalli bir özelliğe sahiptir evrensel değildir. Maori Dini' nin kutsal bir kitabı veya yazılı bir kaynağı olmadığı gibi din kurucusu da yoktur.

Maoriler Yüce tanrılarına "Lo" derler. Lo'nun bütün tanrıların en büyüğüdür. Onun adını ancak rahipler söyleyebilirler.

Maorilerde ibadet rahiplerin onlara öğrettiği ilahi tarzındaki özel dualardan ibarettir. Hep beraber bu duaları okur. Maoriler günümüzde Avustralya ve Yeni Zelenda'da yaşamaktadırlar.Yeni Zelenda nüfusunun %10-11'ini oluşturan Maorilerin dünyadaki toplam sayıları 370.000 kadardır.


Ga Dini
Ga Dini Gana ' nın başkentinin yakınlarında yaşayan Ga ' ların inandığı kabile dinidir ve mahalli bir özelliğe sahiptir evrensel değildir. Ga Dini ' nin kutsal bir kitabı veya yazılı bir kaynağı olmadığı gibi din kurucusu da yoktur.

Ga ' lar tabiata ve insan işlerine etkili çok sayıda ruh ve kuvvet bulunduğuna inanırlar; ancak bunlara tapınmazlar. Onlar “Naa Nyonmo” dedikleri çok güçlü bir varlığa inanırlar.O gökte yaşar.Her şeyi yaratan O ' dur. Ancak Naa Nyonmo ' nun yaşadığı kutsal yeri ve rahipleri yoktur. Ga ' ların başka tanrıları da vardır. Onlar için hazırlanmış kutsal yerleri ve görevli rahipleri bulunmaktadır

Aztek Dini

Aztek dini, birçok Orta Amerika kültüründen değişik unsurları özümsemiş, çeşitli inanç sistemlerinden karşıt öğeleri bir araya getirmişti. Önceki halkların birçok kozmolojik inancını paylaşan bu din, özellikle evrenin bir dizi yaradılışın sonuncusu olduğu ve 13 gök katı ile 9 yeraltı dünyası arasında bulunduğu yolundaki Maya inancını benimsemişti. Azteklerin başlıca tanrıları, Savaş ve Güneş Tanrısı Huitzilopochtli, Yağmur Tannsı Tlaloc ve yarı tanrı-yarı kahraman Tüylü Yılan Quetzalcoatl idi. Insan kurban etme töreninde, kurbanın yüreği Güneş Tanrısı’na sunulurdu. Kan akıtma töreni de yaygındı. Dinle yakından ilişkili Aztek Takvimi, rahiplerin uğraşı olan kapsamlı bir ayinler ve törenler döngüsünün temeliydi. Orta Amerika’nın büyük bölümünde kullanılan bu takvim, 365 günlük (20’şer günlük 18 ay, artı 5 uğursuz gün) bir güneş takvimi ile 260 günlük (20’şer günlük 13 devre) bir dinsel yıldan oluşuyordu. Birbirine koşut giden bu iki yıl döngüsü, 52 yıllık daha büyük bir döngünün parçasıydı. Yöreye 1519’da gelen Ispanyol kaşifler bu uygarlığın gelişmesine son verdiğinde Aztek Imparatorluğu’nun genişlemesi ve toplumsal evrimi henüz durmuş değildi. Son Imparator Il. Montezuma (hd 1502-20), Hernan Cortas tarafından tutsak, alındı ve hapiste öldü. Imparatorluk, üstün silahlarla donanmış Avrupalılarca hızla fethedildi.

Azteklerin Batı dünyasında Codic olarak bilinen ve geyik derisi ya da sabırotu liflerinden yapılmış kağıtlara yazılmış kutsal metinleri ve elişleri, tapınaklarda korunurdu. Yazıcılar, ideogram, resimyazı ve fonetik imgelerin karışımı bir teknik kullanırlardı. Dinsel tören takvimi, kehanetler, törenler ve tanrılar ile evrene ilişkin yorumlar da yazıcıların ilgi alanına girerdi. Ülkenin fethedilmesinden sonra bu metinlerin çoğunun yok edilmesine karşın, Codex Borbonicus, Codex Borgtav, Codex Fejervary-Mayer ve Codex Cospuno gibi bazı örnekler günümüze ulaşabilmiştir. Bu el yazması metinlerin anlaşılması çok güçtür ve pek azı gerçekten Azteklere aittir.
Namba Dini
Namba Dini Güney Pasifik'te Malekula adasında yaşayan İlkel Nambalar kabilesinin dinidir. Nambalar kabile erkeklerinin cinsel organlarını örtmek için kullandıkları püsküle ”namba” denildiğinden dolayı bu ismi almışlardır ve ilkel bir yaşam sürerler. Kabile Büyük ve Küçük Nambalar olarak iki gruba ayrılırlar.

Nambalar, tabiat üstü güçlere inanmaktadırlar. Bunların en üstünde, her şeyin yaratıcısı ve yönlendiricisi “ Tana” adı verilen bir yüce kudrete inanmaktadırlar. Bunun yanında “iyi ve kötü ruhların” her zaman kişilerin çevresinde bulunduğu ve her davranışı kontrol ettiğine inanırlar.

Hastalık bela ve ölümlerin sebebi ”kötü ruhlardır.” Kişinin hastalanması; vücuduna “kötü ruhun” girmesiyle, kabile törelerine uymamakla veya kabile reisine saygısızlıkla açıklanmaktadır. Ölüm, kötü ruhların en ağır cezası olarak değerlendirilmektedir. Ölüm törenleri sıradan insanlar ve kabile reislerine göre farklılık göstermektedir. Reislerin iskeleti gömülmeden bırakılmaktadır. Ölümden sonra yüz gün süreyle yas tutulmaktadır.

Alıntıdır.
 

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
Teşekkürler bendekiben :)

Hepsi paganizmin, şamaizmin kolları...

Araştırmalarıma göre Şamanizm orta asya kökenli bir din Türkler ve diğer orta asya dinlerini etkilemiş ama aktardığım kabile dinleri kapalı kalmış toplumların dinleri herhangi bir dinle alakaları çünkü kendilerini dış dünyadan soyutlamışlar. sevgiler..
 

MarlaSinger

Kayıtlı Üye
Katılım
28 Ağu 2011
Mesajlar
723
Tepkime puanı
147
Konum
fight club
İş
turist
Araştırmalarıma göre Şamanizm orta asya kökenli bir din Türkler ve diğer orta asya dinlerini etkilemiş ama aktardığım kabile dinleri kapalı kalmış toplumların dinleri herhangi bir dinle alakaları çünkü kendilerini dış dünyadan soyutlamışlar. sevgiler..


Hayır... Örneğin; Mayalar da şamandı...
İkincisi dışa kapalı da olsa ilginç bir şekilde birbiri ile iletişimi olmayan topluluklar aynı şeyleri yapmışlar. Arkeolojik bulgular bunu gösteriyor...
 

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
Hayır... Örneğin; Mayalar da şamandı...
İkincisi dışa kapalı da olsa ilginç bir şekilde birbiri ile iletişimi olmayan topluluklar aynı şeyleri yapmışlar. Arkeolojik bulgular bunu gösteriyor...

Gerçi şamanlar o kadar eski ki bu dinin başlangıç tarihi ile ilgili kesin bir bilgiye ulaşılamıyor. Orta asya kökenli bir din ve çoğu dine etkileşimde bulunmuştur Fikirlerinize katılıyorum ama dinin çıkış amacı insanın vicdanı ve birşeye ait olma duygusundan kaynaklı düşünceler dinlerdeki benzer bulguları açıklıyor bize Kendinden üstün bir yaratıcı olduğu fikri en basit kabilelerde bile gözlemlenmiştir. Bu gözlemlerde genelde doğa ve tabiat olaylarına anlam verilemediği için doğanın gizemliliğini kendi inançlarıyla bütünleştirip ona anlamlar yükleyip tapınmışlardır ki bu benzer durumlardaki diğer kabilelerde de olmuştur.Anlatmak istediğim buydu.
 

MarlaSinger

Kayıtlı Üye
Katılım
28 Ağu 2011
Mesajlar
723
Tepkime puanı
147
Konum
fight club
İş
turist
Evet, aynen... Doğayı gözlemleyip gördükleri her doğa olayına bir anlam yüklemişler.
 

silverwings

Banlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2011
Mesajlar
194
Tepkime puanı
16
Konum
İstanbul
İş
grafik tasarım
Maya kavmi hangi dine inanıyordu? Apocalypto filmi gözümün önüne geldi birden :)
 

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
Maya kavmi hangi dine inanıyordu? Apocalypto filmi gözümün önüne geldi birden :)


Maya takvimindeki yok oluş tarihi Marduk'la da örtüşmektedir. Dünyanın beşinci değişimi bu yüzyılda beklenmektedir. Tabletlerdeki Maya takvimi tufanların yaşandığı dört çağdan sonra sonu yine tufanla bitecek 5. çağın 21'inci yüzyılda başladığına işaret etmektedir.

Ezoterizmde "Başlangıç nasılsa son da öyle olacaktır" denir. Bazı şeyler yeryüzünde periyodik olarak tekrar eder. Mayalar bu ezoterik bilgi birikimine sahiptirler. Mayalara göre yeryüzünde meydana gelen en önemli değişimlerden biri eksen açısıyla ilgilidir. Günümüz bilimsel bulguları Mayaların bu bilgisiyle tam anlamıyla örtüşmüş durumdadır. Mayalar 2012 için 'zamanların sonu' demiştir. Ancak bu yok oluş anlamında değil fiziksel bir değişim anlamındadır. Mayalara göre 2012 yılı insanlığın yükselişinin başlangıcı olacaktır. Maya Kehanetleri'ne göre 21 Aralık 2012 tarihi dünya için çok önemlidir çünkü bu dönemde içinde yaşadığımız çağ sona ererek yeni bir çağ başlayacaktır.


Makronun mikroya etki edeceği kadim bilgisine göre her büyük değişimle birlikte insanlık ruhsal olarak da bir değişim yaşıyor. Mayalar, takvimlerine paralel biçimde geliştirdikleri inanç ve düşünce sistemleri içinde, “Beşinci Güneş” çağının bitimini bir “ kıyamet ” ya da “dünyanın sonu” gibi görmemişlerdir. Ancak, her bir çağın büyük ve etkili doğal afetler eşliğinde bittiğini anlatan geleneklerine göre, eskisinin yerini alan yeniçağ, düşünce ve düzen açısından farklı dünya koşullarının ortaya çıkacağını öngörmüşlerdir.

Popol-Vuh ya da Pop Wuh Kişe-Mayaların kutsal kitabıdır. Adı “zamanların kitabı” ya da “olayların kitabı” anlamına gelen Popol-Vuh, Mayalarda kadim zamanlardan beri aktarılagelmiş sözlü tradisyonun yazıya geçirilmesiyle oluşmuştur. 18. y.y.’da rahip Francisco Ximenez tarafından İspanyolca’ya çevrilmiştir. Kitapta evren, Tanrı, evrenin oluşumu, dünya çağları, evrendeki ilkeler, inisiyasyon vs. hakkındaki bilgiler sembolik bir anlatımla sunulur. Elyazması kitabın birinci kısmı yaratılış konusunu içerir. İkinci kısımda ise ikiz kardeşlerin öyküsü bulunur ki, bu öykü inisiyasyon sınavları ve aşamaları sürecinin sembolik anlatımı olarak yorumlanır.

Mayalar’ın kutsal kitaplarından Popol-Vuh’ta, yaratılış, dünyanın meydana getirilişi ve daha sonraki bir çağda ataların imal edilmesi hakkında şu sözler, Mayalar’ın yaratılışla ilgili inanışları hakkında bir fikir vermektedir: “Ses fiil demektir, kelam yaratılış demektir. Yer, kelam ile yaratıldı. Kelam yedi rakamı oluşturularak geldi. Yerkabuğu mevcut değildi. Yalnızca sular ve göklerin enginliği vardı. Karanlıkta her şey hareketsizlik ve sessizlikten ibaretti. Yalnızca yaratıcı, yapıcı, egemen olan, hayat veren, bir ışık olarak suyun üzerinde yüzen, tüylerle kaplı yılan vardı. Onlardır vücut veren, onlardır yaratan. Onlar yeşil ve maviyle çevrilidirler. İsimleri Gucumatz’dır. O devirdeki varlıklar şekilsizdi. Konuşmasını biliyorlardı. Daha güneş görünmüyordu. İlahlar dördüncü çağın ilk insanlarını ise yoğurarak oluşturdular. Dördüncü çağın ataları olarak önce dört erkek yaptılar, sonra erkekler uyurken kelam yoluyla onlara dört kadın yaptılar. Bu atalar, ilahlara benzer olarak yapılmışlardı, benzerleriydi, mükemmeldiler. Gördükleri her şeyi öğreniyor, anlıyorlardı. Bilgi ve bilgeliklerini taşlara, dağlara, doğaya yansıttılar. İlahlarla aynı dili konuşuyorlar ve birbirleriyle mükemmel biçimde anlaşıyorlardı. Sonunda her şeyi bildiler ve Yer ve Göğün dört köşesini, dört yönünü incelediler. Fakat ilahlara denk olmaları ilahların hoşuna gitmedi; böyle olunca ilahlarla insanlar arasında ayrım kalmıyordu. Bu yüzden büyük ilahlar insan-ilahların, yani ataların gücünü sınırlama kararı aldı. Bir aynanın yüzünün buğulanması gibi ataların gözlerini kararttılar, artık insanlar ancak kendilerine yakın olanı görebileceklerdi. ‘Güneşin doğduğu ülke’de yaşayıp çoğaldılar.”

Maya Şamanizminde üç âlem kavramı görülür. Yer, yeraltı âlemi ve ilahi olan ruhsal gök. Aztek geleneği gibi, Maya geleneğine göre de, ruhsal gök birçok “gök katı”ndan oluşurdu. Yeryüzü ile ilâhî âlem arasında bu ortamlardan en aşağıdaki ya da en yoğun ve kaba olanı insanların yaşadığı yeryüzü idi. Her gök katında Oxlahuntikú adı verilen 13 ilah bulunurdu. Yeraltı âlemi öte-âlemin alt kısımlarını, kötü kısımlarını, gök katları ise üst ve ışıklı kısımlarını oluşturuyordu. Vecd halinde gök katlarına çıkacak her şamanın göğe çıkmadan önce öte-âlemin en alt, en kötü ve korkunç tabakaları olan yeraltı âlemine inmesi gerekirdi. Maya geleneğinde yeraltı âlemi, Asya geleneklerinde de rastlandığı gibi, 9 katlıdır. Maya cehennemini oluşturan bu katlara Mitnal denir. Yeraltı âlemi ölüm ilahı Ah Puch’un egemenliğindedir.” “Üç âlemi irtibatlandıran “Yaşam Ağacı” kavramı, Maya geleneğinde de bulunur. Yeryüzündeki pek çok gelenekte karşılaşılan yaşam ağacına Maya geleneğinde Yaxché adı verilir; kökleri yeraltında olan bu ağacın dalları gök katlarında uzanır.” Kadim Çin’den, Yunan’a ve Hıristiyan dünyasına, Mayalara ve antik Mısır’a kadar tüm geleneklerde insan evrensel “üçlü” bir yapı içinde ifade edilmiştir.
 

silverwings

Banlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2011
Mesajlar
194
Tepkime puanı
16
Konum
İstanbul
İş
grafik tasarım
Maya kehanetini merak ediyorum, yeni çağ dedikleri çağ nasıl başlayacak diye.
 

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
Maya kehanetini merak ediyorum, yeni çağ dedikleri çağ nasıl başlayacak diye.

Mayaların o günkü şartlara nazaran her konuda çok gelişmiş bir toplumdu ve çoğu toplum onların fikirlerini baz alarak bir çok alanda gelişme kaydetmiştir.Ben bu kehanetlere inanıyorum.
 

silverwings

Banlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2011
Mesajlar
194
Tepkime puanı
16
Konum
İstanbul
İş
grafik tasarım
Mayaların o günkü şartlara nazaran her konuda çok gelişmiş bir toplumdu ve çoğu toplum onların fikirlerini baz alarak bir çok alanda gelişme kaydetmiştir.Ben bu kehanetlere inanıyorum.

Bana da inandırıcı geliyor ne yalan söyleyeyim :) Korkmuyor da değilim hani.
 

MarlaSinger

Kayıtlı Üye
Katılım
28 Ağu 2011
Mesajlar
723
Tepkime puanı
147
Konum
fight club
İş
turist
Pagan ve şaman inanışına göre zaman döngüseldi... Örneğin 21 Aralık (Yule) pagan bayramıdır. En uzun gecedir ve 21 Aralıktan sonra günler uzamaya başlar. Aynı şekilde yaz gündönümü yani 21 Haziran'da onlar için bir başlangıçtır.

21 Aralık 2012 de de Maya takvimi sona ermiştir. Kehanetin ötesinde takvimin sonu ve yeni bir döngünün başlangıcıdır bence... Kehanet ise bu olayı birşeyler yoranların yaptığı şeydir.
 

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
Pagan ve şaman inanışına göre zaman döngüseldi... Örneğin 21 Aralık (Yule) pagan bayramıdır. En uzun gecedir ve 21 Aralıktan sonra günler uzamaya başlar. Aynı şekilde yaz gündönümü yani 21 Haziran'da onlar için bir başlangıçtır.

21 Aralık 2012 de de Maya takvimi sona ermiştir. Kehanetin ötesinde takvimin sonu ve yeni bir döngünün başlangıcıdır bence... Kehanet ise bu olayı birşeyler yoranların yaptığı şeydir.

4 güneş döngüsünde ki yaşanan değişimlere istinaden 5. güneş döngüsüne anlam yüklenmiş olabilirler ama mayalarında bu takvimin bitişindeki yorumları bu bitiş değil bir başlangıç sözünüde dikkate almalıyız
 
Üst