ikbal1505
Guest
Bir gezginin yolu günün birinde bir bahçeye düşmüş. O bahçede yalnız gül yetişirmiş. Birbirinden narin ve zarif güller. O güller kadar zarif ve latif bir hatun kapı önünde duruyormuş. Gezgin hatuna hayranlık ve saygı ile yaklaşıp kendisini takdim etmiş. Ve hatundan adını bağışlamasını istemiş.
Hatun: Bana Sevgi derler.
Gezgin: Sevgi hatun burada yalnız mı oturuyorsunuz?
Sevgi: Hayır eşimle beraber oturuyoruz. Ona İlim derler. Şu anda bahçede çalışıyor. Bıkmaz yorulmaz bir kişidir.
Gezgin: Bahçeyi dolaşmama izin var mı?
Sevgi: Hay hay... Lütfen ayakkabılarınızı çıkarın da Saygı dediğimiz şu mesleri giyiniz. Onlar öylece konuşurken İlim çıkagelmiş. Bahçeyi birlikte dolaşmaya başlamışlar.
Sevgi önde İlim ve Gezgin arkada yürüyorlarmış. Her gülün bir adı varmış.
Mutluluk, hoşgörü, sabır, kanaat, adalet, irade, şefkat, merhamet, akıl, hikmet, kudret, samimiyet, tevazu, fazilet ve...
Bu kadar çeşitte ve bu kadar yoğunlukta güzellik bu kadar bakım ve özen, böylesine bir düzen karsısında heyecanlanan ve hayrete düşen gezgin bahçıvan ilim efendiye sormuş:
Gezgin: Siz hangi gülün hangi isimde olduğunu bazen karıştırıyor musunuz?
İlim: Bazen şaşırdığım oluyorsa da, Sevgi hemen yardımıma koşuyor, bana doğru ismi hatırlatıyor.
Gezgin: Güllerin erip eriştiği bu toprağın bir özelliği var mı?
İlim: Özelliği olup olmadığını bilmiyorum.
Bu toprağı bize Vefa adında bir dostumuz getirir.
Vefa dostumuzun dediğine göre, örneğin; Merhametli bir insan görünce, ondan oluşan toprağı bize getirir, biz de onu merhamet gülünün altına serpiveririz veya şefkatli bir insan görünce ondan oluşan toprağı bize getirir, biz de o toprağı şefkat gülünün altına sereriz ve bu böyle devam edip gider.
Gezgin: Güllere aşı yapılıyor mu?
İlim: Elbette, hayal gülüne gerçekˊ aşıladık; ümit gülü oluştu.
İman gülüne hizmetˊ aşıladık; teslimiyet gülü oluştu.
Hikmet gülüne akılˊı aşıladık; irade gülü oluştu.
Bu aşıları sürekli yapmak zorundayız.
Örneğin; o muhteşem adalet gülüne kudret gülünü aşılamazsak, adalet hemen sararıp soluyor. Aciz kalıyor.
kudret gülüne adalet'i aşılamazsak, kudret gülünün toprağında zulüm böcekleri üreyiveriyor.
Gezgin: Bu aşıları siz mi yapıyorsunuz?
İlim: Çelikleri ben hazırlıyorum, ama aşıyı koyup kovuşturan eşim sevgidir.
O ilham kalemini eline alır, aşılanacak varlığın akıl perdesini yumuşak yumuşak aralar, böylece o varlığın gönlüne ulaşır, oraya asi çeliğini bir güzel yerleştirir. Sonra da oluşan bütün kader sicimi ile tatlı tatlı sarar. Bütün bu işleri, bu aşamaları her seferinde aynı zevk ve heyecan içinde seyrederim. Sanki o anda Allah yanımızdaymış gibi...
Gezgin: Tercih ettiğiniz güller var mı?
İlim: Aslında yok. Fakat eşim sevgi; hoşgörü için Oˊ benim beş duyumdur.ˊ der.
Samimiyet için, ˊo benim ahlakımdırˊ der.
Tevazu için, oˊ benim edebim dirˊ der, ama ümitˊ e fazlaca düşkün galiba...
Zira ümit için oˊ benim kanımdır der durur...
Bir kaç gün sonra gezgin bir kasabaya varmış. Bir kahvehaneye girmiş. Burası oldukça tenha imiş. Kuytu bir köşede bir kişi oturuyor ve çay içiyormuş. Gezgin bu zata yaklaşmış, yanına oturmuş, kendisini takdim etmiş, adını bağışlamasını dilemiş....
O zat demiş ki: Adem: Bana adem derler.
Gezgin başından geçenleri; gül bahçesini, iki soylu bahçıvanı, konuşmaları anlatmış. Adem dinlemiş.
Sonunda demiş ki: O bahçeye "insanlığın olgunluk bahçesi" derler.
Alıntı.
Hatun: Bana Sevgi derler.
Gezgin: Sevgi hatun burada yalnız mı oturuyorsunuz?
Sevgi: Hayır eşimle beraber oturuyoruz. Ona İlim derler. Şu anda bahçede çalışıyor. Bıkmaz yorulmaz bir kişidir.
Gezgin: Bahçeyi dolaşmama izin var mı?
Sevgi: Hay hay... Lütfen ayakkabılarınızı çıkarın da Saygı dediğimiz şu mesleri giyiniz. Onlar öylece konuşurken İlim çıkagelmiş. Bahçeyi birlikte dolaşmaya başlamışlar.
Sevgi önde İlim ve Gezgin arkada yürüyorlarmış. Her gülün bir adı varmış.
Mutluluk, hoşgörü, sabır, kanaat, adalet, irade, şefkat, merhamet, akıl, hikmet, kudret, samimiyet, tevazu, fazilet ve...
Bu kadar çeşitte ve bu kadar yoğunlukta güzellik bu kadar bakım ve özen, böylesine bir düzen karsısında heyecanlanan ve hayrete düşen gezgin bahçıvan ilim efendiye sormuş:
Gezgin: Siz hangi gülün hangi isimde olduğunu bazen karıştırıyor musunuz?
İlim: Bazen şaşırdığım oluyorsa da, Sevgi hemen yardımıma koşuyor, bana doğru ismi hatırlatıyor.
Gezgin: Güllerin erip eriştiği bu toprağın bir özelliği var mı?
İlim: Özelliği olup olmadığını bilmiyorum.
Bu toprağı bize Vefa adında bir dostumuz getirir.
Vefa dostumuzun dediğine göre, örneğin; Merhametli bir insan görünce, ondan oluşan toprağı bize getirir, biz de onu merhamet gülünün altına serpiveririz veya şefkatli bir insan görünce ondan oluşan toprağı bize getirir, biz de o toprağı şefkat gülünün altına sereriz ve bu böyle devam edip gider.
Gezgin: Güllere aşı yapılıyor mu?
İlim: Elbette, hayal gülüne gerçekˊ aşıladık; ümit gülü oluştu.
İman gülüne hizmetˊ aşıladık; teslimiyet gülü oluştu.
Hikmet gülüne akılˊı aşıladık; irade gülü oluştu.
Bu aşıları sürekli yapmak zorundayız.
Örneğin; o muhteşem adalet gülüne kudret gülünü aşılamazsak, adalet hemen sararıp soluyor. Aciz kalıyor.
kudret gülüne adalet'i aşılamazsak, kudret gülünün toprağında zulüm böcekleri üreyiveriyor.
Gezgin: Bu aşıları siz mi yapıyorsunuz?
İlim: Çelikleri ben hazırlıyorum, ama aşıyı koyup kovuşturan eşim sevgidir.
O ilham kalemini eline alır, aşılanacak varlığın akıl perdesini yumuşak yumuşak aralar, böylece o varlığın gönlüne ulaşır, oraya asi çeliğini bir güzel yerleştirir. Sonra da oluşan bütün kader sicimi ile tatlı tatlı sarar. Bütün bu işleri, bu aşamaları her seferinde aynı zevk ve heyecan içinde seyrederim. Sanki o anda Allah yanımızdaymış gibi...
Gezgin: Tercih ettiğiniz güller var mı?
İlim: Aslında yok. Fakat eşim sevgi; hoşgörü için Oˊ benim beş duyumdur.ˊ der.
Samimiyet için, ˊo benim ahlakımdırˊ der.
Tevazu için, oˊ benim edebim dirˊ der, ama ümitˊ e fazlaca düşkün galiba...
Zira ümit için oˊ benim kanımdır der durur...
Bir kaç gün sonra gezgin bir kasabaya varmış. Bir kahvehaneye girmiş. Burası oldukça tenha imiş. Kuytu bir köşede bir kişi oturuyor ve çay içiyormuş. Gezgin bu zata yaklaşmış, yanına oturmuş, kendisini takdim etmiş, adını bağışlamasını dilemiş....
O zat demiş ki: Adem: Bana adem derler.
Gezgin başından geçenleri; gül bahçesini, iki soylu bahçıvanı, konuşmaları anlatmış. Adem dinlemiş.
Sonunda demiş ki: O bahçeye "insanlığın olgunluk bahçesi" derler.
Alıntı.