"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

İnsan Nedir ?

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan logii
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

logii

Kayıtlı Üye
anatomy1.jpg




Biz insanlar çok tuhaf yaratıklarız: yılankavi bir omurga, uzun kol ve
bacaklar, kemerli ayaklar, çevik eller ve devasa büyüklükteki bir beyne
sahip olan iki ayaklılarız. Vücutlarımız, çok uzun bir süreç içinde doğal
seçilim sonucu şekillenen özelliklerden meydana gelen bir mozaik-son derece
zarif becerilerinin yanı sıra önemli kusurları da var. Ayakta durabiliyor,
yürüyebiliyor, zarafet ve dirençle koşabiliyoruz ama ayaklarda ağrı ve
dizlerde sakatlıklarla da uğraşıyoruz. Omurgamızı büküp döndürebiliyoruz ama
yine de çoğumuz yaşamımız boyunca bir dönem sırt ağrılarıyla boğuşuyoruz.
Büyük beyinli bebekler doğurabiliyoruz ama büyük acılar ve riskleri de göze
almamız gerekiyor. Uzun yıllardan beri, vücutlarımızın bugünkü şekil ve
işlevini nasıl elde ettiği sorusuna yanıt arayan uzmanlar günümüzde farklı
bilim dallarının sunduğu yeni yöntemleri kullanarak vücudumuzdaki pek çok
"kusur"un ortak bir nedene dayandığı konusunda birleşiyor: Bu kusurlar,
atalarımız doğrulduğunda-insan olma yolundaki uzun süreçte atılan ilk
adım-evrim sürecinde verilen ödünlerden doğuyor.
Tabii ki evrimleşmeyle beraber insanın fizyolojisi ve fizikî yapısı da
oldukça değişecek ve daha az kıllı, daha gelişmiş ve daha yetenekli eller,
daha gelişmiş iri bir beyin ve kafatası gibi çeşitli özellikler
görülebilecektir. Şu an maalesef hiçbirimiz henüz insan değiliz, onun
prototipleri, öncüleriyiz.
Ebelerden hangisine sorarsanız sorun, göze batacak kadar kıllı doğmuş bir
bebek, büyük ihtimalle yeterince olgunlaşmamış bir erken doğumun
belirtisidir. Doğrudur da bu gözlem. Her insan embriyosunun yaklaşık 4. ayda
düzenli, kalın bir posta bürünmesindendir bu. Söz konusu post, doğumdan
hemen önce kaybolur. Doğmadan önce hepimizin şöyle bir giyip sonra
üzerimizden attığımız bu post, soyumuzun henüz insan olma aşamasına tam ayak
atmazdan önce bir post taşımak zorunda kalmış olduğu dönemlere yönelik bir
gen "anısından" başka bir şey değildir. Böyle olunca da anne karnındaki
embriyonal gelişme sırasında, insan öncesi atalarımızın çoğunun inşa
planındaki özellikleri yansıtmadan edememekteyiz.
Gene de hemen hepimiz ilk haftalarda, daha sonra iyice gerileyen ve kuyruk
sokumuna gizlenen bir kuyruk taşırız. Hatta geçici olarak solungaçlara bile
sahip oluruz; bu bizim atalarımızın maymunsu evreden önce kemirgenlerden
daha da geriye giden, amfibiler üzerinden ta ilk denizlerdeki canlılara
uzanan bir evrimin ürünleri olduğunu göstermektedir. Kafatasında kulakların
ortaya çıkması bir zorunluluk durumuna geldiğinde, doğa eski solungaç
deneyiminden yararlanmanın yoluna gitmiştir. Kulak zarını havayla bağlayan
işitme kanalımız, yapısı değişmiş bir solungaç deliğinden başka bir şey
değildir. Genzimizdeki boşluğun orta kulak kanallarıyla bağlı olması da
bunun bir kanıtıdır. Eskiden bunlar tek bir büyük kanal oluşturmaktaydılar.
Ağızdan giren su iki yandan çıkıp gitmeden önce, solungaçların kan
damarları, suyun içindeki oksijeni emmekteydiler.
Hamileliğin ilk döneminde embriyonun gözleri hayvansı atalarını anımsatmak
istercesine başın her iki yanındadır. Ancak embriyo döneminin sonuna doğru
bu iki göz yüzün ortasına doğru yaklaşarak yüksek düzeyde gelişmiş
primatlarda ve özellikle insanlarda bildiğimiz duruma gelir; böylelikle
plastik ve stereo bir görüş sağlarlar.
Ama elbette bütün bu olup bitenlere rağmen embriyonal gelişmemizin hiçbir
aşamasında balık, sürüngen ya da postlu bir hayvan değil, oluşmakta olan bir
insanızdır. Fakat en eski atalarımızın hayvan oldukları, bütün hayvanlarla
ve canlılarla akraba olduğumuz konusunda bu gen anıları da şaşmaz birer
kanıt sunmaktadırlar.

Hoimar V. Ditfurth (Prof. Dr.)-Başlangıçta Hidrojen Vardı.
 
Geri
Üst