"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

İnsan Kendi İradesiyle DNA’sını Değiştirebilir mi?

İnsan Kendi İradesiyle DNA’sını Değiştirebilir mi? Beyin Dalgaları ile DNA Aktivasyonu
Beynin çeşitli duygu durumlarında farklı dalga boylarında titreştiğini biliyoruz. Beynin Teta boyutu şifalanma ve değişim boyutudur ve teta bandında kalmayı başaran pek çok kişinin şifayı kendi kendine başarabildiği artık bilimsel olarak da ispat edilmiştir. Son yıllardaki pek çok örnek bilim tarafından incelenmiş ve kanıtlarıyla sunulmuştur.
Öz İnanç Sistemi Nedir?
Kendimizi hissettiğimiz durum, sağlığımız ve yaşama bakış açımız, inanç modellerimiz ve bilinçaltı programlanmamız tarafından belirlenen inanç sistemi, öz inanç sistemimizdir. Kendi realitemizi biz yaratırız ve kendi sağlık ve sıhhatimizin anahtarını biz taşırız.“Yeterince akıllı değilim”, “Yeterince güzel değilim”, “Para şeytandır”, “Ben yetersizim”, “Hayatımı değiştiremem” “Benim her işim ters gider”, gibi algıları ve inanç kalıpları istenirse değiştirilebilir. Beden, herhangi bir fiziksel hastalığı yenebilir ve kendiniz için istediğiniz yaşamı size sağlayabilir. Çünkü her şeyin sırrı yine kendinizdedir. Bunun yolu bu blokajları yenip öz inanç sistemimizi değiştirmekten geçer. Öz inanç sistemi dört kademeden oluşur;
nd_kader_dna_indigo_yildiz_cocuk_09.jpg
1. Öz (bilinçaltı) seviye
Doğumdan bugüne dek öğrendiğimiz şeyler öz seviyemizdedir. Çevremizdeki insanlardan, özellikle hayatımızda önemli yer tutanlardan duyduğumuz sözleri ve duyguları bilinçaltımızda saklar inanç kalıpları oluştururuz. Bu inançlar öz seviyededir. "Sen aptalsın" veya "Sen işe yaramazsın" şeklinde hitap edildiğinizde değersiz olduğunuz bilinçaltı inancına sahip olabilirsiniz ve herhangi bir şeye erişemediğiniz için kendinizden nefret edebilirsiniz.
2. Genetik seviye
DNA iplikçiklerinin etrafında "morfogenetik alan" olarak adlandırılan garip bir bilgi alanı vardır. (kodlanmamış DNA) DNA hücresinin içinde ve DNA’nın bu yapısı içinde, en azından yedi nesil geriye giden genetik hafıza bulunur. Genetik inançlarımızı bu morfogenetik alan içinde buluruz. Böylece, üç kuşak önceki büyük annemiz veya babamız ile aynı inanca ve özelliklere sahip olmamız çok şaşırtıcı değildir.
nd_kader_dna_indigo_yildiz_cocuk_10.jpg
3. Geçmiş Seviyesi

Geçmiş yaşam anılarını (genetik hafızanın ötesinde), kolektif bilinçliliği kapsayan farklı bir hafıza vardır. Bu geçmiş seviyesi olarak adlandırılır. Çoğu insanın ırksal önyargısı bu seviyeden kaynaklanır. Çoğu insanın para kazanma ve parayı kabul etme yeteneğini bloke eden en önemli faktör, bu seviyede bulunan "yoksulluk yemini"dir. Bu durum geçmiş seviyesi ile ilişkisi olan "ruh parçalarının" enerjisidir. Ruh parçaları, sizin veya "ailenizin" başka bir yerde veya zamanda kalmış olan kendinizin parçalarıdır. Geçmiş seviyesinde çalışırken, ruh parçalarının yeniden kazanılması gerekir. Ruh parçaları şimdiki yaşamınızda birçok durumlarda arkada kalmış olabilir.
4. Ruhsal seviye
İnançlar ve programlar ruha kadar inebilir. Ruhsal seviyede bulunan bazı inançlar nefret ve kendine acımaktır. "içim ağlıyor ben değil" programına sahip olduğunuzu keşfettiğiniz zaman bunun ruhsal seviyede olduğunu anlamanız gerek. Ruhun sürekli olarak öğrendiği ve kendi var oluşunda yaşaması beklenen asıl amacına yönlendirildiği asıl gerçektir. Kendi asıl var oluş sebebimizi bulmak gerçek ruhumuza kavuşmamızı sağlar.
DNA’da, gen fonksiyonu ve gen statüsünün (kusurun ne olduğu) gerçek kayıtlarının, gen ile ilişkili olan anıların, duyguların, bedenin ve gelecek bedenin kayıtları, o gen tarafından belirlenen bedenin parçalarının şimdiki işlevlerini etkiler. Yani, bu modeller şimdiki bedenin nasıl davranacağını etki eder. Biz sadece bizim başımıza gelenlerin anılarını saklamayız, ayrıca bu anılar ile ilişkili olan duyguları da saklarız. Örneğin, miyobu olan bir gencin sorunu büyükannesinin etrafındaki üzüntüleri görmek istemeyişi ile ilgili olabilir. Büyük annenin taşıdığı duygular bedeni ile o gende bir kusur veya zayıflık bırakmış ve torununa aktarılmış olabilir.
nd_kader_dna_indigo_yildiz_cocuk_11.jpg
İnsan beyninin kendini yeniden kurma yeteneği ve DNA aktivasyonu bizlere hayata ve değişen koşullara uyum şansını vermektedir.

DNA aktivasyonu aynı zamanda manyetik alan dengelemesini de içerir. Geliştirilen tekniklerin bir arada kullanılması ve süper genlerin ortaya çıkarılması ile değişen koşullara kolaylıkla uyum sağlamak mümkündür. DNA aktivasyonu uyum yeteneğimize kuantum düzeyde etki ettiğinden sonuçları son derece hızlı ve kalıcı olmaktadır. Aktivasyonunun gündelik yaşamdaki tezahürü, zihninde, yaşamdan ne istediğinin resmini oluşturabilmek; sonra da bunu evrene gönderebilmektir. DNA aktivasyonu sayesinde, DNA iplikçiklerimiz değişerek yol alır ve daha yüksek bir benliğe ulaşırız. Düşündüklerimizin gerçekleştiğini görebiliriz.
Sonuç olarak pozitif duygular ve sevgi içinde olmayı başarabilen insan kendi DNA’sını değiştirebiliyor. Bunu yapabilmesinin sebebi tüm her şeyi kapsayan bir enerji ağının mevcut olmasıdır. Bizler kendi titreşimlerimizi etkileyebildiğimiz gibi bu yaratılış ağını da etkileyebiliyoruz. Karşılıklı bu titreşimlerin itme ya da çekme derecelerini henüz sayısal olarak isimlendirip ölçemiyorsak da, gelecek zamanlarda bilimin titreşim ve kuantum alanındaki çalışmaları arttıkça sorular cevaplarını bulacak.
nd_kader_dna_indigo_yildiz_cocuk_12.jpg
Aslında, her birimiz Yaratan'ın bir parçayız… Hepimiz tekiz. Var olan her şey bu tekliğin bir parçası ve O'nun içindedir. Bu kimliğin duyguları, arzuları, niyetleri ve iradesi vardır. En önemlisi, bu kimliğin düşünceyi tezahür ettirme gücü vardır. Çünkü her birimiz, Tanrı, Allah, Yaratan, İlahi Güç gibi isimlerle andığımız bu kimliğin birer parçası, aynadaki birer yüzüyüz. İlahi Güç tezahür ettikçe, onun küçücük parçaları olarak bizlerin de tezahür kabiliyeti vardır.

Kendi Öz İnanç Sistemimiz’in içeriğini konumuza uygun tanımlamaya çalışılırsak karşılığı; Hurda DNA’nın kimyasının açılımıdır. Öz inanç ile Hurda DNA bir formüldeki eşitlikteki gibi karşı karşıyadır ve Öz inanç üzerinde yapacağımız çalışma ve talepler, hurda DNA üzerinde kendi belirlediğimiz komutlar ile moleküler şalterleri çalıştırabilir ve iyileşme yaratabilir. Eşitliğin bir tarafındaki değişim diğer tarafı da değiştirir. Bu iyileşme ya da değişmenin ne kadar olacağı ise bizim gücümüze olduğu kadar diğer etkileyen faktörlere de bağlıdır. Çünkü eşitliğin bir tarafında öz inanç ile birlikte başka etkenler de yer almaktadır.


alıntı: indigo dergisi
 
Aklımda ilgili bulmayı niyetlendiğim başka bir kitap vardı ama bu geldi, ben de okumadım ama okumayı düşünüyorum


Yaşamın sırrı DNA (Bahri Karaçay- Iowa Uni. Pediatri Bölümü üyesi bilim insanı)
TÜBİTAK yayınları

1953 yılında DNA’nın keşfedilmesi insanlık tarihinde yepyeni bir sayfa açtı. Aradan geçen sürede genetik bilginin ve biyolojik sistemlerin nasıl çalıştığını öğrenmekle kalmadık, izleyici koltuğundan kalkıp canlıların yaşam kodunu değiştirerek yaşam süreçlerine yön verebilir hale geldik. Gen tedavisi ile hastalığa sebep olan genlerin yerine sağlıklı kopyalarını aktarıp tedavi sağladık. İnsan kök hücrelerini elde ettikten sonra, vücudumuzu oluşturan hücrelere ve dokulara dönüşüm programlarını öğrenerek insan ömrünü uzatma yönünde önemli çalışmalar yapmaya başladık. 2000’de insanın yaşam sırrını içeren genetik kodunu okumayı başararak, her alanda etkilerini göreceğimiz yepyeni bir çağın kapılarını aralamış olduk. Artık her yeni doğan bireyin, altı milyar harfle yazılmış bir “kullanım kılavuzuyla” birlikte dünyaya geldiğini biliyoruz.


Eleştiri /İnternet

. Bölüm: Üstün Irkı Yaratmak: Eugenik Hareket.
Bu bölümde köpekten değil de sahibinden korkmak gerektiğini bir kez daha anlıyoruz. Sakıncalı olabilecek şey, genetiğin kendisi değil, onu kullananların kafa yapıları. Hitler, genetik kullanmadan da neler yaptı biliyorsunuz… Eugenik hareketin nazilere özgü olmadığını bilmek ve işin detaylarını öğrenmekte fayda var.

2. Bölüm: Ölümsüz Sarmal
DNA’ya giriş

3. Bölüm: İnsanlığın Kökeni: Afrika’da Başlayan Yolculuk
İnsanlığın kökeninin tek bir anne babaya dayandığının bilimsel olarak ispatlandığını okumuştum. Bu bölümde biraz uzak geçmiş anılıp bahsi geçen ispatın genetik açısından nasıl mümkün olabildiği anlatılıyor.

4. Bölüm: Yaşam Kitabının Okunması: İnsan Gen Haritası
İnsanın gen haritasının ortaya çıkarılması nasıl mümkün oldu? Bu ne demek? İş bitti mi, yoksa yeni mi başlıyor? Bu soruların cevapları bu bölümde.

5. Bölüm: Gen Avı: Hastalık Genlerinin Keşfi
Haritayı okumak için gidilmesi gereken yolda önemli bir menzil. Öte yandan genetik bilgilerinin pratik olarak insan yaşamını etkileyen önemli bir uygulama alanı…

6. Bölüm: Kanser
Genetikle ve genetik mutasyonlarla ilgili belki en önemli ve yaygın hastalıklar grubu.

7. Bölüm: Altın “Yumurtlayan” Koyun
Şu kopyalama işi nedir, öğrenelim. Nasıl gelişti? Ne gibi etkileri olabilir? Bitkilerde bu işi aslında binlerce yıldır nasıl yapıyoruz?

8. Bölüm: Duyguların Molekülleri
Beyne doğru ilerleyelim…

9. Bölüm: Hafıza Hapı
Sıra Rainman’de. Gerçek Rainman’i tanıyın. Zihinsel kusurlardan sonra zihinsel süper yetenekler… Hafızayı mükemmel hale getirmek genetik olarak mümkün mü? Peki her şeyi hatırlamak aslında iyi mi?

10. Bölüm: Kök Hücreler: Tedavide Mucize
Sadece kök hücrelerin ne olduğunu, nasıl çalıştığını ve gelecek on yılları nasıl dönüştüreceğini hissetmek için bile bu kitabı okumaya değer.

11. Bölüm: Gen Yüklü Truva Atı
Genetik tedavi. İnsanların genlerine nasıl müdahale edilir? Hastalıkları tedavi için bu müdahale nasıl kullanılabilir?

12. Bölüm: Ölümsüzlüğün Genleri
Genetik yöntemlerle insan ömrü birkaç katına çıkabilir mi?

13. Bölüm: Genlerle Çevrenin Dansı
Kalıtım mı? Çevre mi? Tek yumurta ikizleri bile çevreden nasıl etkilenerek birbirinden farklılaşıyor?

14. Bölüm: Epigenetik: Kalıtımın Genler Üstü Boyutu
Genler tamamen aynıyken enzimler nasıl farklılaşır? Yiyip içtiklerimizin önemi… Annenizin siz anne karnındayken yedikleri torununuzu nasıl etkiler?

Bölümlerden sadece iki üç tanesi ilginizi çekmiş olsa bile, bu kitabı kesinlikle okumanızı öneririm.

Son olarak bilimsel bir kitap olmakla birlikte, konuyla ilgili ön bilginiz olmadan da okuyabileceğiniz, gayet akıcı yazılmış bir kitap olduğunu belirteyim.... denmiş .
 
Burada değişen dna değil diye düşünüyorum.Evet,kendi sıhhatimizin anahtarını biz taşırız,algı ve inanç kalıplarımızı değiştirebiliriz ama bunun dna ile pek alakası yoktur.Yazıda morfogenetik alandan bahsedilmiş.Ama bu dna nın %3 lük kısmını oluşturur.Yani bizim sarı saçlı yada mavi gözlü vb. özelliklerimiz buradan gelir.Bunu da değiştiremeyiz.Aslında kalan %97 lik kısma çevrenin etkisi var gibi gözükse de bu da değiştirilemez.Şuna benzer;beynimizin %2 lik kısmını kullandığımız söylenir.Ama öyle değil.Tamamını kullanırız.Sadece veri süzgecinden geçen veriler 4000000/3000 dir.Dna nın da küçük bir kısmı kalıtım için kullanılır.Ama diğer kısmı kullanılmadığı için,değiştirilebilir demek biraz yanlış olur.Yazıda her ne kadar %3 lük kısım konu edilsede ancak mutasyon,radyoaktivite vb. durumlarda bu kısıma etki mümkündür.Sonuç olarak,tabii ki çok şey değişebilir.Ama bunun dna ile ilgisi olduğunu düşünmüyorum.
 
Çok ilginç bir buluş bu..Acaba kesin ispat edilmiş mi?Sanırım teori henüz.Ama ispat edilirse hakikaten ilginç bir buluş.Ve umut verici.Ama yazısa da belirtildiği gibi kader tamamen bize ait değil sanırım.Evet insan Tanrı'nın bir parçası ama yönetim bize ait değil.Biz sadece O'ndan gölgeleriz..
 
Geri
Üst