"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

İnanç Hayatı Yaratır

Göbeğim

Kayıtlı Üye
Bireysel inançlarınız ve birbiriyle bağlantılı-çoklu inançlarınız realitenizi yaratır.

Eğer basitçe, insanların size iyi davranacağına inanırsanız öyle olacak. Dünyanın size karşı olduğuna inanırsanız deneyiminizde bu olacak. Eğer 22 yaşında çökmeye başlayacağınıza inanırsanız, öyleyse öyle olsun! Eğer fakir olduğunuza ve hep öyle olacağınıza inanırsanız deneyiminiz size bunu kanıtlayacak.

Aynaya baktığınızda inançlarınızla karşılaşırsınız. Onlar sizin resminizi oluşturur. İnançlarınızdan kaçamazsınız. Ancak inançlar, onlar vasıtasıyla deneyiminizi yarattığınız bir methoddur.

Sizinle inançlar hakkında konuştuğumda negatif inançlarınızı düşünüyorsunuz. Haz dolu varlığınız pozitif inançlarınız vasıtasıyla konuşur. Sahip olduğunuz negatif inançlara odaklanın demek istemedim. İnançlarınızın nerelerde birbiriyle çakıştığını görmenizi istiyorum.

Bu hayatta ilk defa, bilinçli zihninizi ve içindekileri araştırmanızı istiyorum. Hepiniz bilinçli yaratıklar olmanızla övünüyorsunuz. Öyleyse diyorum ki, bilinçli zihninizin içindekilerin farkında olun. Yeterince basit bir rica.

Şimdi, zihninizin ne kadar dolu olduğunu görmeye başlıyorsunuz. Her şey orada.

İnançlarınız kendini gizlemiş değildir -siz buna inanmadıkça. Size rehberlik eden düşünceler, duygular, hisler zihninizin karanlık bir köşesinde gizlenmemişlerdir. Hepsi orada eğer basitçe onlara bakmayı isterseniz. Her şey orada ve kendi yolunca hepsi yaratıcı ve yapıcı. Hepsi orada, sizin görmeniz, fark etmeniz ve kullanmanız için.

Minik canavarlar bilincin derinliklerinde değildir. Onları bulmak için bir psikologlarla saklambaç oynamak zorunda değilsiniz. Onlar geçmişinizde saklı değiller -ne bu hayattaki ne de bir başkasındaki. Verilen sözlerle bağlanmış değilsiniz. Yanlış inançlarla bağlanmış değilsiniz. Sizler özgür, bilinçli varlıklarsınız.

Ve umut edilir ki, nasıl haz dolu varlıklar olabileceğinizi öğrenesiniz. Böyle olduğunuz zaman artık kendi iç benliğinizden korkmayacaksınız. Bulunduğunuz yerde güven içinde durarak, bilginin iç ve dış dünyadan özgürce akmasına izin vereceksiniz.

Burada bunu fark etmeniz önemli;
Açıklanamayan bir gücün merhametine bağlı değilsiniz.
Kontrol edemediğiniz olayların merhametine bağlı değilsiniz -sizin tabirinizle bunlar psikolojik veya fiziksel olsun.

Şu anki hayatınızın çocukluğunuzdaki olaylar yüzünden böyle olduğuna inanıyorsanız,
veya eski yaşamlarınızdaki kontrol sahibi olmadığınız bir şeyler yüzünden böyle olduğuna inanıyorsanız;

bunu fark edin.

Yaşadığınız olaylara, hayatlarınıza, deneyimlerinize şimdiki andaki inançlarınız yol açıyor.

İnançları değiştirin, hayatınız değişsin.

Kağıtlarınıza veya aklınızdaki kağıtlara bunu yazın. Murad ederim ki, bu sizin temel inancınız olur. Bunu zaman zaman zaten size söylediğimi duymuşsunuzdur:

"Ben değerli ve hak eden bir insanım. Bu evrendeki hayatıma hakkım var. Var olmaya hakkım var çünkü BEN'İM."

Kendi inançlarınızı araştırdıkça, bu temel inançla çakışan diğer tüm inançlarınızın üstünü çizin. Bunu yaparsanız bir zorlukla karşılaşmayacaksınız.

Kendinizi mükemmellik fikriyle kıyaslamayın. Siz olduğunuz şekilde mükemmelsiniz. Siz bir oluşsunuz! Olan bir varlık -kusur olarak farz ettiğiniz şeylerle birlikte.

Mükemmellik her zaman bir oluş halidir.

Eğer mükemmelliği bulsanız ve sahip olsanız, onu istemezdiniz ama size bunu söylemeyiz!

Şimdi size kendi inançlarınızla çalışmanıza izin veriyorum. Orta yaşlı bu kadının içindeki bu ihtiyar ve antik hayalet inançlarınızla devam etmenize izin veriyor! (Gülüşmeler)

Size söylediğimi hatırlayın, sizin tabirinizle mükemmellik soğuk ve tepkisiz bir gerçeklik olurdu. Bilincin ışığı ise her zaman canlı, veren ve esnektir.

Örneğin, bolluk ve bereket üzerine düşündüğünüzde bu düşünceler tıpkı bir mıknatıs gibi bunları size çeker. Siz inançlarınızı değiştirirken bir süre geçecek. Örneğin kendinizi "Ben bolluk ve bereket ile sarmalandım," dediğiniz ve kendinizi aldatıyormuş gibi hissedeceğiniz bir süreçte bulacaksınız. Çevrenize bakacaksınız ve hala fakir olduğunuzu göreceksiniz ve "bu tam bir saçmalık," diyeceksiniz.

Ama inançlarınızın şimdiki anda deneyimlenmesi biraz zamanınızı alacak. Sizin tabirinizle, inancınızın size bolluk çekmesinde bir gecikme olabilir. Sizin fiziksel deneyiminiz düşüncenizi takip eder. Önce düşünceyi değiştirmeden deneyimi değiştiremezsiniz.

Siz varsınız. Sizin varlığınız var oluyor. Var olan her şey olanın bir parçasısınız. Bu yüzden tıpkı bir çiçeğin güneşe sahip olması gibi sizin de bolluk içinde olmaya hakkınız var.

İnsan tabiriyle, bolluğun pek çok türü var ve onlar sizin. Varlığınızı mantıksallaştırmamanız gerektiğini anlamalısınız. Çünkü siz "oluyorsunuz". Doğanın bolluğu size nasıl aktarılmış, nasıl dönüştürülmüş olursa olsun bu bolluğa hakkınız var.

Ben sizin dogmalarınızı veya tarihinizi pekiştirmek için burada değilim. Onları yıkmak için buradayım. Ben yeni bir sistem oluşturmak ve sizi kendime bağlamak için burada değilim. Sizin gerçek olduğunuzu, tarihin kendisi olduğunuzu söylemek için buradayım. Buradayım çünkü siz cesursunuz çünkü kendinize geri döneceğiniz, kendi otoritenize geri döneceğiniz bu yere gelmeye cesaret ettiniz. Ben artık başkalarının realitesini yaşamayı kabul etmek yerine hazzı, yaratıcılığı kabul eden, bireysel hayatlarınızı kendinizin yarattığını fark eden bir grupla birlikteyim.

Ben kendi realitelerindeki sevmediği şeyler için artık bahaneleri kabul etmeyen, başardıkları şeyler için kendileriyle gurur duyabilecek kadar cesur bir grup insanla beraberim.

Size tarihi sizin oluşturduğunuzu söylemek için buradayım -tarih sizi değil.

Bu sınıfın bir amacı var -hepinizin bildiği gibi. Size kendi realitenizi yarattığınızı söylediğimde bunu hala tam olarak öğrenemediniz.

Henüz hiçbiriniz bu inanca onu kullanacak kadar güvenle bağlı değilsiniz. Sahip olduğunuz yaratıcı özgürlüğü alıp onu şimdi inandığınız hayatı yaratmak için kullanmak sizin ve diğerleri için en haz dolu ve yaratıcı şey olacak.

Kendinize ve başkalarına bahaneler üretip duruyorsunuz: Bunun için buradayım, bu yüzden şuradayım, bu insan yüzünden şuradayım, geçmişim yüzünden buradayım vs.

Bu herkes için geçerli. Kendi varlığınızın majestik özgürlüğünü ve yaratıcı gücünü bütünüyle fark ettiğinizde kendinizi yaratıcılar olarak görürsünüz. Günlük hayatınızı yaratmak, haz dolu bir şekilde bildiğiniz dünyayı deneyimlemek...

Sonra şunu demeye hazır olursunuz, "Kendi yaratıcı gücümün bilgisiyle ve hazla hareket ettim."

O zaman başkalarını, olayları veya koşulları suçlamazsınız. Zafer dolu günleriniz ve varlığınızın keyfi için kendinize teşekkür edersiniz.

Tanrıların doğasını anlayın. Konuşulmayan ama gerçek olan kendi içinizdeki saklı tanrıyı bulacaksınız.

Var olan her şey olan sizin kişiliğinizin entellektüel fikirlerinin ötesindedir. Bu fikri anlaşılır kılabilmek için ona kılıflar uydurmak kullanışlıdır. Ancak sadece o kılıfların ötesini görebilirseniz gücü ve enerjiyi açığa çıkarabilirsiniz ve belli bir yere kadar kim olduğunuzun bilgisini açığa çıkarırsınız. Sadece anlayarak sizin vasıtanızla, et ve kemik yoluyla kendini ifade eden, var olan her şey olan hakkında bir fikir sahibi olabilirsiniz.

Kaynak: Seth Recordings, 1972

[video=youtube;Yt_g7id9ZRc]https://www.youtube.com/watch?v=Yt_g7id9ZRc[/video]
 
Basit varlık cümleleri. Yani ya insan yazmış okunmuş ya da düşük bir varlık yönlendirmesi. Sadece paylaşılan video için konuşuyorum ötesini berisini bilmiyorum.
 
1990 yılında bir deney yapıldı Amerika'da. Bu deney plasebo etkisini sınamak için yapıldı.


75-90 yaş aralığındaki yaklaşık 100 kişi özel bir kasabaya yerleştirildi. Bu kişiler sokaklardaki evsizlerden, hastanelerdeki hastalardan, maddi durumu kötü olanlardan, depresyona girmiş savaş gazilerinden ve hatta gönüllü olan sıradan insanlardan seçildi. Yani her skaladan insan olacaktı deneyde.

(Amerika'da bazı insanlar sadece deney faresi olmaktan geçim sağlıyorlar, bu normal bir durum onlar için özellikle de hayattan beklentisi olmayanlar için)


Her biri bu kasabada bir eve yerleştirildi. Bu kasaba 1950 yılına göre dizayn edilmişti. Çalan müziklerden, yollardaki arabalara, konserve tiplerinden, duvar kağıtlarına,radyo programlarından, takvimlere kadar herşey 1950'ye aitti.


Sonra deneye katılanlara deneyin iptal olduğu söylendi, kontratları gözlerinin önünde yırtılıp yakıldı. Meta analiz yapan firmanın iflas ettiği bu yüzden de bir miktar tazminat haricinde kendilerine hiçbir ödeme yapılmayacağı bildirildi. Bir çeşit virüs deneyeceklerdi ama kuruluşun parası yetmediği için araziyi ve üstünde bulunan tüm yapıları satmak zorunda kalmıştı (onlara böyle söylendi)



Sonra o kasabayı milyarder bir hayırseverin satın aldığı ve kasabada yaşayanlara hiçbir şekilde müdahale etmeyeceği, ve sadece pazar günleri kilise zirayeti yapacağı haberleri geldi.


Sonuç itibari ile hayatlarını riske atıp deneye diye giden herkes tepetaklak olan bu durumu tanrının bir lütfü kabul ederek kalan hayatlarını orada yaşamaya başladılar.


Bir müddet sonra acayip değişimler gözlemlenmeye başlandı:



Birkaç yıl sonra herkes 1955 yılında olduğunu söylemeye başladı. Buna inanmışlardı ve dış dünyayı unutmuşlardı. Yıl 1995 olmasına rağmen oradakiler için yıl 1955'ti artık.

Daha da ilginç olanı, bazı sakat olanların sakatlıklarının iyileştiği ve artık bastonsuz olarak ta kolayca yürüyebildikleri gözlemlendi. Kanser hastası olanlar kanseri hızla yenmişti. Unutkanlık, alzaimer ve demans hastası olanlar neredeyse hayatlarına dair herseyi hatırlayabiliyorlardı. Genel anlamda bir gençleşme ve dinçleşme gözlemlendi. Yaşları daha da ilerlemesine rağmen herkesin hayata daha da bağlı ve sağlıklı hale geldikleri görüldü.


Bu Yapay kasabadaki her detay aslında sadece kendi prime dönemlerine ait birer uyarandan ibaretti. Yani hayata en tutku ile bağlı oldukları dönemi kendilerine simüle ettirmeleri amacı ile tasarlanmıştı. Bunun akabininde de vücutları hormonal ve sinirsel karşılık veriyor ve bu biyoreaksiyonlar da yaşlanmanın seyrini tamamen değiştiriyordu.
 
Son düzenleme:
1990 yılında bir deney yapıldı Amerika'da. Bu deney plasebo etkisini sınamak için yapıldı.


75-90 yaş aralığındaki yaklaşık 100 kişi özel bir kasabaya yerleştirildi. Bu kişiler sokaklardaki evsizlerden, hastanelerdeki hastalardan, maddi durumu kötü olanlardan, depresyona girmiş savaş gazilerinden ve hatta gönüllü olan sıradan insanlardan seçildi. Yani her skaladan insan olacaktı deneyde.

(Amerika'da bazı insanlar sadece deney faresi olmaktan geçim sağlıyorlar, bu normal bir durum onlar için özellikle de hayattan beklentisi olmayanlar için)


Her biri bu kasabada bir eve yerleştirildi. Bu kasaba 1950 yılına göre dizayn edilmişti. Çalan müziklerden, yollardaki arabalara, konserve tiplerinden, duvar kağıtlarına,radyo programlarından, takvimlere kadar herşey 1950'ye aitti.


Sonra deneye katılanlara deneyin iptal olduğu söylendi, kontratları gözlerinin önünde yırtılıp yakıldı. Meta analiz yapan firmanın iflas ettiği bu yüzden de bir miktar tazminat haricinde kendilerine hiçbir ödeme yapılmayacağı bildirildi. Bir çeşit virüs deneyeceklerdi ama kuruluşun parası yetmediği için araziyi ve üstünde bulunan tüm yapıları satmak zorunda kalmıştı (onlara böyle söylendi)



Sonra o kasabayı milyarder bir hayırseverin satın aldığı ve kasabada yaşayanlara hiçbir şekilde müdahale etmeyeceği, ve sadece pazar günleri kilise zirayeti yapacağı haberleri geldi.


Sonuç itibari ile hayatlarını riske atıp deneye diye giden herkes tepetaklak olan bu durumu tanrının bir lütfü kabul ederek orada yaşamaya başladılar.


Bir müddet sonra acayip değişimler gözlemlenmeye başlandı:



Birkaç yıl sonra herkes 1955 yılında olduğunu söylemeye başladı. Buna inanmışlardı ve dış dünyayı unutmuşlardı. Yıl 1995 olmasına rağmen oradakiler için yıl 1955'ti artık.

Daha da ilginç olanı, bazı sakat olanların sakatlıklarının iyileştiği ve artık bastonsuz olarak ta kolayca yürüyebildikleri gözlemlendi. Kanser hastası olanlar kanseri hızla yenmişti. Unutkanlık, alzaimer ve demans hastası olanlar neredeyse hayatlarına dair herseyi hatırlayabiliyorlardı. Genel anlamda bir gençleşme ve dinçleşme gözlemlendi. Yaşları daha da ilerlemesine rağmen herkesin hayata daha da bağlı ve sağlıklı hale geldikleri görüldü.


Bu Yapay kasabadaki her detay aslında sadece kendi prime dönemlerine ait birer uyarandan ibaretti. Yani hayata en tutku ile bağlı oldukları dönemi kendilerine simüle ettirmeleri amacı ile tasarlanmıştı. Bunun akabininde de vücutları hormonal ve sinirsel karşılık veriyor ve bu biyoreaksiyonlar da yaşlanmanın seyrini tamamen değiştiriyordu.

Bu deneyden korkunç sonuçlara varabiliyoruz :


*Yaşlanmak, artık yaşlanıyorum dediğimizde başlattığımız bir olumlama sürecidir.

*Amerika sadece lokal olarak değil, global olaral da korkunç sosyal deneyler yapacak güç, imkan, vizyon ve misyona sahiptir. Ay misyonu buna örnektir.

*Toplum mühendisliği nosebo üzerinden yapılır. Plasebo etkisini tersine çalıştıran sisteme nosebo diyoruz. Yani uzaylılar geleceği için korkmuyoruz. Ama uzaylılar gelebilir diye kaygı duymayı öğreniyoruz ve tanımlanamayan cisimlere maruz kaldığımızda beklenen tepkileri vermek sureti ile önceden bir güzel eğitiliyoruz. Zil sesini duyunca ağzının salyası akan köpekten hiç bir farkımız kalmıyor. Şu an hangi kollettif hadiseye karşı hangi toplumsal tepkileri vereceğimizi bizden bile çok daha iyi bilen düşünce kuruluşları var. Big data gerçeği var ve artık datalar doğru sonuçları verecek kadar yeterli hale geldi. Ve yüzlerce telkini hergün hiç anlamadan alıyoruz. Hangileri bizi hangi aşamada sabote edecek bilemiyeceğiz de düğmeye basılmadıkça.

*Kollektif enerjiyi onlar doğrudan yaratamıyorlar. Ama bizi sabırla ve yıllarca manipüle ederek ortak bir korku kollektifi oluşturmamızı ve kendi oluşturduğumuz bu kollektifin altında kalarak çaresizce sistemden meden ummamızı sağlayabiliyorlar. Çünkü yardım da ediyorlar ve plasebomuz kusursuz inançlar oluşturuyor.
 
Son düzenleme:
Geri
Üst