"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

ilişkileri Aşka Programlamak

DreamCatcher

Kayıtlı Üye
Arkadaşlar merhaba 2 aydır aldığım regresyon terapisi ve bu konularda gittiğim seminer notlarımı birleştirerek bir yazı hazırladım.Beğenmenizi ve faydalanmanızı dilerim.Sevgi ve ışıkla kalın…
Vücudumuz atomlardan; nötron ve protonlardan olusur ,incelendiğinde her bir kademe arasında farklı boşluklar olduğu görülür.Organlarımızın,organlarımızı oluşturan dokuların,dokularımızı oluşturan hucrelerin, bunları oluşturan moleküllerin ve atomların arasındaki boşlukları kaldırırsak vücudumuzun hacmi yaklaşık bir futbol topu kadar ufaktır.
Vücudumuzdaki her milyar atomun 630 milyon kadarını hidrojen atomu oluşturur.Hidrojen atomun da çekirdek toplam hacmin yüz katrilyonda birini oluşturan çekirdeğin kapladığı hacim sıfıra yakındır.
Atom altı parçacıklar incelendiğinde ise maddenin son yapı taşları kabul edilen kuark zerrecikleri bulunur.Kuarkların kütlesi yoktur ve %100 saf enerjiden oluşurlar.
Yani vücudumuz boşluklardan ve bu boşluklar enerji ve fotonlardan oluşmaktadır.Fotonlar ışık enerjisidir ve boşluk dediğimiz tüm alanlarımız keşfedilmiş en küçük ışık partikülleri olan bu fotonlar ile doludur.
V.Poponin adli Rus bir bilim adamı vakumlanarak içindeki tüm havanın boşaltıldığı bir deney tüpünün içerisinde bile fotonların varlığını tespit etmiştir.Deneyin geri kalanında ise bu tüpe insan vücudundan alınmış,DNA içeren bir parça yerleştirilmiş ve fotonlar belli bir form alarak bu parçanın manyetik alanına girmiş ve bir döngü oluşturmuşlardır.
1994-1995 yıllarında bu kez bilim adamları belli bazı duyguları bilinçli olarak hissetmek üzere eğitilmiş bazı denekler üzerinde baska bir deney yapmışlardır. Bu deneklerden DNA alabilmek için ağızlarının içinden minik bir parça sekresyon almışlar ve bu DNA parçasını kilometrelerce uzağa yerleştirmişlerdir. Denek, belli duyguları bedenine yaymaya başladığında bilim adamları vücudunda ki DNA nın duygulara göre eğilip büküldüğünü,şekil aldığını, yani etkilendiğini gözlemlemişler, daha da önemlisi, deneğin vücudundan kilometrelerce uzakta olan DNA parçası da aynı anda, hiç bir zaman farkı olmaksızın deneğin duygularından aynı şekilde etkilenmiştir.
Beynimiz yaşadığımız her değişik duygu yoğunluğunda farklı elektromanyetik dalgalar yaymaktadır.Bunlar pek çoğumuzun bildigi alfa,beta,tetra ve gama frekanslarıdır ver biri ayrı bir işlevsellikle belli durumlarda ortaya çıkmaktadır.Beyin gün içerisinde çalıştığımız ve öğrendiğimiz anlarda, üzüldüğümüz,sevindiğimiz, endişe ve panik gibi duygulara yoğunlaştığımız zamanlarda beta frekansındadır.Buna karşılık dua,meditasyon,uyku ve uyanma öncesi anlarda ise alfa frekansındadır.
Beta frekansinda 14 – 21 dalga/sn.
Alfa frekansinda 4 - 7 dalga/sn salınım yapar .
Yani isteklerimizi temiz bir kalp ve bilinç ile istediğimizde,beyin dalgalarımızı meditasyon ve benzeri yöntemler ile alfa frekansına getirerek dogru ve pozitif kelimeleri kullanırsak arzuladığımız pek çok şeyi hayatımıza çekme olasılığımız inanılmaz yüksektir.
Bunun yanı sıra güzel insan ilişkilerinin ilk prensibi karşımızdakilerin yapmadıklarına değil yaptıklarına odaklanmak,ikincisi insanları yargılamadan yaklaşmak ve yargılamadan dinleyebilmekten, üçüncüsü ise beklentisiz olabilmekten geçer.
Erkeklerin kök korkusu yetememek ve başarısızlık,kadınların kök korkusu ise beğenilmemek ve tercih edilmemektir.Oysa hepimiz Tanrının birer nefesiyiz ve kullanmayı bilirsek her şey içimizde vardır.
Bu tüm çağlarda ve medeniyetlerde ifade edilmeye çalışılmıştır.Örneğin Mısır bas tanrısı olan RA, Lemurya dilinde içinde olan demektir.Sadece onu hatırlayıp bağlantıyı tekrar kurmamız gerekmektedir..
Güzel şeyler yaşamak ve beklentilerimizi gerçekleştirmek için beklentisizce vazgeçmek gerekir.Önemli olan bunu içsel olarak yapmaktır.Çünkü umut ederek ve her türlü (-)/(+)enerjiyi o olaya yönlendiririz.Bu enerji etkisini bozar.
Ne zaman düşüncelere tutunmayı bırakırsak o zaman akışı bozan enerjileri kesmiş oluruz.İnsan ilişkilerinde al ver döngüsünü bozduğunuzda karşısında vermeden almaya alışır ve bu siz bir şey istediğiniz de sorun olur.Çünkü almaya kurgulamışsınızdır karşınızdakini, vermeye değil.Dilin söylediği değil kişinin yaptığı ile hissettirdikleridir daima önemli olan.Gözlemlerinizi iyi yapın tespitlerinizden emin olun ve olaylara bu şekilde yaklaşmaya çalışın.Siz dönüşürseniz etrafınız da düzelir ve eğer giden varsa bu zaten sizin hayrınızadır..
(Devami Var )
 
Bİr yerden okuduğuma göre, medyumların alfa dalgası etkin oluyormuş kehanette bulundukları zaman,
Sara hastalarınında zaten uyanık oldukları halde, uyku halindeki alfa dalgalarını yaydıkları için problem var deniliyor. Belkide geçmişte kutsal hastalık denmesnin nedeni budur :)

Kendinde bu yetekneleri görenlerin Bir EGG çektirip görmeleri ne güzel olur dimi :)
 
Geri
Üst