Elnora_alila
Moderator
Aşk yolunda, bazen bırakmayı öğrenmek gerekir ; kimlikleri, kesin inançları, bildiğimizi sandığımız doğruları.. Hatta kontrol etmeye çalışmaktan bile vazgeçmek gerekir.
Böyle zamanlarda kendimizi sanki özümüze kadar soyulmuş, hatta belki daha da ötesine inmiş gibi hissedebiliriz. İçimizden bir ses sorar : “Bu hale dayanabilir miyim?”
Yaşadığımız zorlukların ardından geriye ne kalacak?
Ya da gerçekten bir şey kalacak mı?
Kontrolümüzün dışında gelişen olaylar, sanki bizi engelleyen görünmez engeller gibi durabilir. Hayatımıza kesinlik, güven ya da istikrar getireceğine inandığımız bir şeyi tutmaya çalıştıkça, daha güçlü bir el bileğimizi tutar ve bizi durdurur gibi olur. Zihnimiz, düşüncelerinin ve yorumlarının çok önemli olduğunu sanır. Belki kendimizi büyük bir hikayenin ustası, yazarı gibi görürüz.
Fakat ruhumuz için yazılmış ilahi hikayeyle karşılaştığımızda, bütün hayallerimiz gökyüzüne savrulan bulutlar gibi dağılır gider.
Belki de hala işaretleri göremiyor ve olması gerektiğini düşündüğümüz hikayeyi zorla sahnelemeye çalışıyoruz. Her yeni engelde daha çok mücadele ediyor, kendi içimizde daha fazla karmaşa yaratıyoruz. Fakat burada bir seçimimiz olduğunu göremiyoruz.
Arka arkaya gelen engeller ve kapanan kapılar, belki de bizi tırmanıp çıkabileceğimiz bir pencereye yönlendiriyordur. Eğer öyleyse, kendi küçük hikayemizi evrenin büyük gerçeğinin üzerine dayatmaya çalışmak yerine kaderimizin ilahi akışını yaşamayı seçebiliriz. Düşünmeyi bırakıp sadece yaşamaya başladığımızda, hayatın bize sunduğu hikayenin, hayal ettiğimizden çok daha olağanüstü, şaşırtıcı ve kusursuz olduğunu sonunda fark ederiz.
Belki bir gün, hiç fark etmeden, kendimizi artık bir şeyleri zorlamaya çalışmaktan yorulmuş halde buluruz. O anda, mücadele yerine nefes almayı seçeriz. Hayat bizim adımıza akarken, onun ritmine zarifçe uyum sağlamayı öğreniriz.
Ve belki sonunda şunu fark ederiz : boşluğa değil, bizi bekleyen daha büyük bir sevgiye doğru yürüyormuşuz.
Çünkü kader, her zaman ihtiyacımız olanı verir ; biz hazır olduğumuzda.
Düzenlenmiş alıntı _
Böyle zamanlarda kendimizi sanki özümüze kadar soyulmuş, hatta belki daha da ötesine inmiş gibi hissedebiliriz. İçimizden bir ses sorar : “Bu hale dayanabilir miyim?”
Yaşadığımız zorlukların ardından geriye ne kalacak?
Ya da gerçekten bir şey kalacak mı?
Kontrolümüzün dışında gelişen olaylar, sanki bizi engelleyen görünmez engeller gibi durabilir. Hayatımıza kesinlik, güven ya da istikrar getireceğine inandığımız bir şeyi tutmaya çalıştıkça, daha güçlü bir el bileğimizi tutar ve bizi durdurur gibi olur. Zihnimiz, düşüncelerinin ve yorumlarının çok önemli olduğunu sanır. Belki kendimizi büyük bir hikayenin ustası, yazarı gibi görürüz.
Fakat ruhumuz için yazılmış ilahi hikayeyle karşılaştığımızda, bütün hayallerimiz gökyüzüne savrulan bulutlar gibi dağılır gider.
Belki de hala işaretleri göremiyor ve olması gerektiğini düşündüğümüz hikayeyi zorla sahnelemeye çalışıyoruz. Her yeni engelde daha çok mücadele ediyor, kendi içimizde daha fazla karmaşa yaratıyoruz. Fakat burada bir seçimimiz olduğunu göremiyoruz.
Arka arkaya gelen engeller ve kapanan kapılar, belki de bizi tırmanıp çıkabileceğimiz bir pencereye yönlendiriyordur. Eğer öyleyse, kendi küçük hikayemizi evrenin büyük gerçeğinin üzerine dayatmaya çalışmak yerine kaderimizin ilahi akışını yaşamayı seçebiliriz. Düşünmeyi bırakıp sadece yaşamaya başladığımızda, hayatın bize sunduğu hikayenin, hayal ettiğimizden çok daha olağanüstü, şaşırtıcı ve kusursuz olduğunu sonunda fark ederiz.
Belki bir gün, hiç fark etmeden, kendimizi artık bir şeyleri zorlamaya çalışmaktan yorulmuş halde buluruz. O anda, mücadele yerine nefes almayı seçeriz. Hayat bizim adımıza akarken, onun ritmine zarifçe uyum sağlamayı öğreniriz.
Ve belki sonunda şunu fark ederiz : boşluğa değil, bizi bekleyen daha büyük bir sevgiye doğru yürüyormuşuz.
Çünkü kader, her zaman ihtiyacımız olanı verir ; biz hazır olduğumuzda.
Düzenlenmiş alıntı _