Zeyna
Kayıtlı Üye
Nazi Ahnenerbe Birliği Tibet'te Üstün Irkı Arıyor
Orta Atlantik’teki Müttefik gemilerinin yerlerinin tespiti de bu heyetin çalışmaları ile gerçekleştiriliyordu. Tarih buna ilişkin kısmı tamamen bir sır perdesi ile örtülüdür.
Michael Fitzgerald’a göre önceleri çok başarılı olan bu heyet o kadar çok çalıştırıldı ki, savaşın sonlarına doğru herşeye yetişememezlikten başarısız olmaya başladı.
Geleceği tahmin etme ve hatta gelecekte yolculuk fikri Nazilerin en ilgili oldukları alanlardandı. Ahnenerbe bu yüzden astrologlara başvuruyor, falcılardan yararalanmaya çalışıyor ve geleceği öğrenmek için ruhlarla ilişki kurma telaşını taşıyorlardı.
Hitler astrolojik tahminlere inanıyordu. Ona yönelik suikastlerden kolayca kurtulmasının sebebi olarak istihbarat örgütlerinin başarılı çalışmalarını görenler varsa da, etrafındakiler onu astrolojik öngörülerin kurtardığına inanmaktaydılar.
Ahnenerbe, Hristiyanlık dininin yerini alacak mistik bir inanış ve yahudi bilmin yerini alacak okült bir ilim geliştirme yolunda hızla ilerlemiştir.
“Genc nufus Hitler’in satanik öğretileri ile eğitilmeye başlandı. Çocuklar ve gelecekteki SS liderlerine merhamet duygusunun bir zaafiyet olduğu öğretiliyordu. Pagan festivallerin kutlanması ve antik inisiye törenlerine katılmaları için yüreklendiriliyorlardı” diyor Michael Fitzgerald. “Hitler kendine Kara Cizvit – Black Jesuit” diyordu. Ve gerçekten de öyle idi. Savaşın bitmesi ile bir Pagan Tapınağı yapmayı planlıyordu. Buna benzer tapınaklar kiliselerin yerini alacaklardı. Ve her sunak üzerinde İncil yerine Hitler’in Mein Kampf – Kavgam kitabı bulunacaktı.”
Hitler
Yeni dinin merkezinde yazının ilk bölümünün başında anlattığımız Wewelsburg Kalesi bulunacaktı. Tüm kötülükler bu “Okült Vatikan“da toplanacaktı. Okullarda Almanyanın geleceği olan liderler için okültik öğretiler okutulacak, psişik medyumluk, çatal-çubuk (su arayıcılığı) dersleri, hipnoz ve ilahileşme anlatılacaktı. Müzeler ve galerilerde Kutsal Kase, Nuh’un gemisi, Ahit Sandığı, Kutsal Çiviler ve Mızrak gibi eserler sergilenecekti. Fizik laboratuvarlarında Vril gibi mistik güçler araştırılacak ve uzay ve zamanda yolculuk yapma imkanları geliştirilmeye çalışılacaktı.
Günümüz gözü ile bakıldığında bilimden uzak dengesiz ve dayanaksız bir Dünya yaratılmaya çalışılıyordu. Aslında yapılmaya çalışılanları, yobaz din okullarında sadece kutsal kitap okuyarak ilerlemeye çalışan. mucizeler bekleyerek hayatlarını idame ettirmeye uğraşan Ortaçağ Avrupasına benzetebiliriz. Böylesi saçma sapan istekler ve bu uğurda milyonları gözünü kırpmadan öldürme iç güdüsünü şeytancılık dışında hangi sözle anlatabiliriz ki?
Kutsal Hazine Avcıları
Hitlerin yakın dostu Hermann Rauschning, Hitler hakkında şunları şöylemektedir :” Hitler bir medyum değildi. Medyumlar ruhlar tarafından ele geçirilmiş kişilerdir. Onun bedeni de ele geçirilmişti. Ancak bu bir ruh ile anlatılamayacak bir tutsaklıktır. O bir güç ve bir işleyiş mekanizması ile ele geçirilmiş bir bedendi“
Net Alıntı
Orta Atlantik’teki Müttefik gemilerinin yerlerinin tespiti de bu heyetin çalışmaları ile gerçekleştiriliyordu. Tarih buna ilişkin kısmı tamamen bir sır perdesi ile örtülüdür.
Michael Fitzgerald’a göre önceleri çok başarılı olan bu heyet o kadar çok çalıştırıldı ki, savaşın sonlarına doğru herşeye yetişememezlikten başarısız olmaya başladı.
Geleceği tahmin etme ve hatta gelecekte yolculuk fikri Nazilerin en ilgili oldukları alanlardandı. Ahnenerbe bu yüzden astrologlara başvuruyor, falcılardan yararalanmaya çalışıyor ve geleceği öğrenmek için ruhlarla ilişki kurma telaşını taşıyorlardı.
Hitler astrolojik tahminlere inanıyordu. Ona yönelik suikastlerden kolayca kurtulmasının sebebi olarak istihbarat örgütlerinin başarılı çalışmalarını görenler varsa da, etrafındakiler onu astrolojik öngörülerin kurtardığına inanmaktaydılar.
Ahnenerbe, Hristiyanlık dininin yerini alacak mistik bir inanış ve yahudi bilmin yerini alacak okült bir ilim geliştirme yolunda hızla ilerlemiştir.
“Genc nufus Hitler’in satanik öğretileri ile eğitilmeye başlandı. Çocuklar ve gelecekteki SS liderlerine merhamet duygusunun bir zaafiyet olduğu öğretiliyordu. Pagan festivallerin kutlanması ve antik inisiye törenlerine katılmaları için yüreklendiriliyorlardı” diyor Michael Fitzgerald. “Hitler kendine Kara Cizvit – Black Jesuit” diyordu. Ve gerçekten de öyle idi. Savaşın bitmesi ile bir Pagan Tapınağı yapmayı planlıyordu. Buna benzer tapınaklar kiliselerin yerini alacaklardı. Ve her sunak üzerinde İncil yerine Hitler’in Mein Kampf – Kavgam kitabı bulunacaktı.”
Hitler
Yeni dinin merkezinde yazının ilk bölümünün başında anlattığımız Wewelsburg Kalesi bulunacaktı. Tüm kötülükler bu “Okült Vatikan“da toplanacaktı. Okullarda Almanyanın geleceği olan liderler için okültik öğretiler okutulacak, psişik medyumluk, çatal-çubuk (su arayıcılığı) dersleri, hipnoz ve ilahileşme anlatılacaktı. Müzeler ve galerilerde Kutsal Kase, Nuh’un gemisi, Ahit Sandığı, Kutsal Çiviler ve Mızrak gibi eserler sergilenecekti. Fizik laboratuvarlarında Vril gibi mistik güçler araştırılacak ve uzay ve zamanda yolculuk yapma imkanları geliştirilmeye çalışılacaktı.
Günümüz gözü ile bakıldığında bilimden uzak dengesiz ve dayanaksız bir Dünya yaratılmaya çalışılıyordu. Aslında yapılmaya çalışılanları, yobaz din okullarında sadece kutsal kitap okuyarak ilerlemeye çalışan. mucizeler bekleyerek hayatlarını idame ettirmeye uğraşan Ortaçağ Avrupasına benzetebiliriz. Böylesi saçma sapan istekler ve bu uğurda milyonları gözünü kırpmadan öldürme iç güdüsünü şeytancılık dışında hangi sözle anlatabiliriz ki?
Kutsal Hazine Avcıları
Hitlerin yakın dostu Hermann Rauschning, Hitler hakkında şunları şöylemektedir :” Hitler bir medyum değildi. Medyumlar ruhlar tarafından ele geçirilmiş kişilerdir. Onun bedeni de ele geçirilmişti. Ancak bu bir ruh ile anlatılamayacak bir tutsaklıktır. O bir güç ve bir işleyiş mekanizması ile ele geçirilmiş bir bedendi“
Net Alıntı