Eski Mısırda tıp Bilimi





[color=red:1dqnh26f]Mısır'da Tıp Bilimi[/color:1dqnh26f]
[color=yellow:1dqnh26f]Misir’da tip ilmini ortaya çikaranlar gene rahiplerdir. Çünkü ilahlardan çare uman hastalar, mabetlerde rahiplerin tedavisine muhtaç olmuslardir. Bunu meslek edinenler de olmus ve bunlar sarayda önemli yer isgal etmislerdir. Misirlilar çok mükemmel doktorlar yetistirmislerdir. Doktorlar devlet memuru olduklarindan hastalari ücretsiz muayene ederlerdi.
Doktor yetismesi için okullar oldugu bilinmektedir. Sais ve Heliyopolis’te bulunan bu türden okullar bulunmustur. Sais okulunun direktörüne ait belgeye 4. sülale zamanindan itibaren rastlanir ve bu kisi “Doktorlarin En Büyügü” unvanini tasimaktadir. Heliyopolis’teki Osiris okuluna bagli olan bir sanatoryum direktörüne ise “Büyük Peygamber” denilmektedir. Bu meshur doktorlarin mezarlari arasinda “Hwy” adli doktorun unvani “En Büyük Peygamberlerden” olarak kaydedilmistir. Ebers Papirüsü’nde ise, ayni doktorun göz hastaliklari için bir ilacin mucidi oldugu yazilmistir.

Tip ilmini 3 temel üzerinde incelemek mümkündür:
1- Insan vücudu ve fonksiyonlari üzerinde bilinenler.
2- Hastaliklarin çesitleri ve tedavileri.
3- Hastaliklardan korunma çareleri.

Bu temelleri inceleyebilmek için elde 5 tip belgesi vardir ve hepsi de MÖ 2000. yila aittir.
Ayrica MÖ 28. yy ’da bir ölüm olayi dolayisiyla bulunan bir metinde doktorluga ait yazilar bulundugu gibi,bir bashekimin varligi da haber verilmektedir. Olay söyledir:
“ Kral Neferkere, Thebes yapilmakta olan insaati gezmeye gitmis, bu esnada bas mimar Veshptah birdenbire cansiz olarak yere düsmüstür. Hükümdar derhal kütüphaneden tibbi yazilari ve ayni zamanda bashekimleri getirtmistir. Onlar bas mimarin ölmüs oldugunu bildirmislerdir.”
Bundan anlasildigina göre MÖ 3000 baslarinda tibbi metinler kütüphanelerde saklanmaktadir. Bunlardan hiçbiri günümüze kadar gelmemistir.

1- Insan vücudu ve fonksiyonlari üzerinde bilinenler:
Mumyaciligin ilerlemis oldugu bu devirde insan vücudu hakkindaki bilgiler konusunda pek ileri gidilmedigi anlasiliyor.
Çünkü mumyacilikla ugrasanlar, doktorluktan ayri olan bir sinif olusturuyorlardi. Kadavra ile dogrudan dogruya temas halinde olan bu insanlarin olusturdugu sinif asagi sayiliyordu. Onun için insan vücudu içinde olan organlarla doktorlar pek az ilgilenmislerdir. Diger taraftan insan cesedi üzerinde incelemeler yapmak, din bakimindan men edilmisti. Bu yüzden doktorlar anatomiden ziyade, yasayan insanlari baz almislardir. Kalp ve bagirsaklari zekanin merkezleri farz ederlerdi. Buna mukabil iskeletteki kemiklerin baslicalarini, hemen hemen aslina uygun tarzda tasvir etmislerdir.
Ebers papirüsüne göre doktor, hangi organini tutarsa orada kalbin hareketini ve varligini hissederdi. Kan damarlari temiz hava ile siserek düzenli çalistigi kabul edilirdi. Bununla birlikte kirli hava, bu damarlari katilastirir, tikar ve isitirdi. Iste böyle anlarda doktor ilaçlarla bu durumu yatistirir, onlara canlilik ve elastikiyet verirdi.
Ölüm aninda ise, bu hayat verici ruh, canla beraber çekilir, kan hava almaktan mahrum olunca pihtilasir ve damarlar böylece bosalarak nefesten kesilen canli mahluk yok olurdu.

2- Hastaliklarin çesitleri; Yaralar ve Tedavileri
Eski Misir halkinin hastaliklariyla, simdi Misir’da yasayan insanlarin hastaliklariyla hemen hemen benzemektedir.
Papirüslerdeki yazilara ve mumyalarin incelenmesinden çikan neticelere göre; göz hastaliklari, kemik veremi, çocuk felci, anemi, çiçek, romatizma, apandisit, mide, karin ve mesane hastaliklari, bacaklarda varis, ülser ve çibanlar, Nil çibani ve sara nöbetleri, dis çürümeleri ve daha bir çok hastaliklara Eski Misirlilar maruz kaliyorlardi.
Dis hastaliklari, en eski mumyalar üzerinde tespit edilmektedir. Ancak daha sonraki devirlere ait olanlarinda tedavinin daha çok tatbik edildigi görülmektedir. Bu da tibbin ilerledigini gösterir.
Bütün bu saydigimiz hastaliklar ve yaralar, tibbi metinler olan papirüslerde yazilmistir. Mesela Smith Papirüsü’nde bir hastalik için söyle bir metot kullanilmaktadir:
Ilkönce, teshise göre hastaligin genel adi ve bu hastalik için yapilacak isler. Ikinci olarak, tibbi inceleme. Burada daima ayni formülle baslanmaktadir.”Eger söyle bir hastaligi olan adami tetkik edersen....” bu kisimda hastaligin gösterdigi bütün arizalar siralanmaktadir. Üçüncüde, teshis hastaligin adi “Bir hasta ki su çesit hastaliktan rahatsizdir”. Dördüncü olarak, Pronostik. Burada doktor tarafindan üç formül kullanilmaktadir: “Tedavi edebilecegim hastalik. Mücadele edebilecegim hastalik. Iyi edilemeyecek hastalik”. Besinci olarak, tedavi meselesine gelmekte ve bir takim açiklamalar ve tavsiyeler siralanmaktadir.
Bu gibi durumlardan dolayi Misir doktorlari pek çok ilaçlar veriyorlardi. Ebers Papirüsü, bir çok hastalik durumu için 700 ilaç tavsiye etmektedir. 11. sülaleden bir kraliçenin mezarinda bir ilaç kutusu içinde küçük ilaç kasiklari, kurumus ilaçlar ve çesitli bitki kökleri bulunmustur. Ramses’in Hattusil’e yazdigi mektupta, bir doktorla beraber sifali otlar gönderdigini bildirmektedir.
Ilaç yapilan maddeler sunlardir:
1- Her türlü bitkiler ve agaçlar. Bunlar en basit otlardan en büyük agaçlara kadar sayilabilmektedir.
2- Madeni cinsten olanlar, deniz tuzundan her türlü maden ve taslar. Mesela metinlerde Memfis tasinin bazi özellikleri oldugu yazilmis ve vücutta hasta bir kisma konuldugu zaman agri hissettirmeden cerrahi bir ameliyatin kolaylikla yapildigi kaydedilmistir.
3- Hayvanlarin bazi organlari, çig et halinde veya taze kurutulmus kanlari da ilaç olarak kullanilmistir. Mesela kertenkele kani, domuzun disleri ve kulaklari, kaplumbaga beyni, logusa kadinin sütü en ilginç olanlaridir.

3-Hastaliklardan Korunma Çareleri
Misirlilar çesitli tedbirler almislardir. Mesela kanalizasyon yapmislardir, böylece halki bir çok hastaliktan korumuslardir. Halkin sik sik yikanmalarini temin edecek surette tedbirler alinmistir. Dini inanislara göre Misirlilarin oturduklari yerin, yedikleri seyin temiz olmasi sartti. Temizlige çok önem verenlerden biri de rahiplerdi. Saçlarini her üç günde bir kesen rahipler, iki defa gündüz ve iki defa da gece yikanmaya mecbur tutulmuslardir. Beyaz elbise giyen bu insanlar, temiz olmadigi sayilan domuz eti ve fasulyeyi yememeleri gerekiyordu. Suyu ise ya kaynatilmis ya da filtre edilmis olarak içerlerdi.
Bazi yazarlarin (W.Durant 1937 s.236-237) verdigi bilgilere göre, sagliklarini korumak için devamli vücutlarini yikarlar, oruç tutarlar veya her gün bazen de her 3-4 günde bir midelerini ve bagirsaklarini bosaltirlardi. Çünkü vücuda yaramayan fazla gidalarin hastaliga yol açacaklarina inaniyorlardi. Herodot’a göre Misirlilar Lidyalilardan sonra en iyi saglik kurallarina uyan insanlardir.
Tibbi papirüslerde kadin hastalilari ve dogumu ilgilendiren metinler de bulunmustur. Fakat çogu sihir formülleriyle doludur.
Misir mitolojisinde sagligi koruyan ilahlar da vardir. “Tot” bunlarin basinda gelir. Ilahe “Seshet”: Kadin Hastaliklarini, “Seth”: Beyin Hastaliklarininin koruyucusudur. Bunlarin basinda “Imhotep” tip ilminin baslica temsilcisi sayilmaktadir[/color:1dqnh26f]
 
Geri
Üst