Edgar Cayce Yeni Çağ (2012) Hakkında Neler Söylüyor?

embriyo

Elit Üye
Katılım
19 May 2010
Mesajlar
2,217
Tepkime puanı
884
Konum
Ankara
İş
Ressam
Edgar Cayce konuyla ilgili ne söyledi? Önemli olan şu ki "2012" tarihi okumalarda tartışılmıyor. Ancak, okumalar Kova Çağına ilerleyişimiz ve çağlar arasındaki bu geçişin neyle ilgili olabileceği üzerine bilgi sunuyor.

Okumalar en sonunda bu Yeni Çağın bir özelliğinin "saflık" olarak tanımlanabileceğini belirtiyor. 22 Aralık 2012'de (Maya Takviminin sona erdiği günün ertesi) uyanıp "Aman Tanrım, saflık çağına girdik" şeklinde düşünmeyeceğimize dikkat çekmek önemlidir. Bunun yerine, çağlar arasında kademeli bir geçiş var. İnsanlığın sonunda geriye bakıp "Biliyorsun, gerçek değişimin 2012'nin sonunda gerçekleşmeye başladığı görülüyor" demesi şu andan itibaren bir veya iki nesil sonra oldukça mümkündür.

Akılda tutulacak bir diğer önemli faktör, büyük olasılıkla Aralık 2012 gelip geçecek ve bir çok insan "Hiç bir şey olmadığına" kanaat getirecek. Dünya 22 Aralık'ta, aynen 21 Aralıkta olduğu gibi görünebilir. Ama Edgar Cayce okumaları oldukça farklı bir olasılık ileri sürüyor. Aslında Cayce sadece bu yeni çağın sorumluluğunu gerçekten kabul edenlerin ve bunu uygulamaya başlayanların kendilerinde neler olup bittiğinin farkında olacaklarını ifade ediyor!

Saflığa ilave olarak, okumalar Kova Çağının her bireyin diğer her bireyden sorumlu olduğu anlayışı açısından küreselleşme olacağını öne sürüyor. En sonunda, kollektif tarihimizde bu gerçeğin bilincinde olduğumuz zaman gelecek. Uluslar tüm diğer uluslara ve o uluslarda yaşayan vatandaşlara karşı sorumluluklarını anlayacak. Cayce okumalarında kapsanan kavramlardan biri, en sonunda dünyadaki herkesin kardeş olmasıdır. Ve bu gerçeğin bilinçli kavrayışı sonraki çağın vaadinin parçasıdır.

Küreselleşme ve saflığa ilave olarak, Edgar Cayce okumaları ayrıca ruhsal bilincin bu periyotta öyle bir gelişim yüksekliğine erişeceğini ifade ediyor ki, en sonunda her birey İlahi Olan ile direkt iletişim kurabilecek.

Geleceğin bu vaatleri hala çok uzak. Çağlar arasında bir geçiş periyodu olduğu için, kısa sürede dünyada barış ve herkese karşı iyi niyet bekleyemeyiz. Aksamaların, gecikmelerin olacağının farkında olmalıyız. Uluslar ve insanlar arasında süregiden zorluklar olacak, ama kademeli olarak bu şeyler değişecek. Çünkü Kova Çağının saflığı, küreselleşmeyi ve İlahi Olan ile direkt bağlantıyı bedenleyen vaatleri kollektif kaderimizdir.

2012 sona yaklaşırken konuyla ilgili daha fazla propaganda var, dünyada cennet beklentilerinden dünyanın sonunun felaket senaryolarına kadar. Ama bunların ikisi de Edgar Cayce okumalarında geçmiyor.

Bunun yerine, çağlar arasında kademeli bir geçişten geçmek üzereyiz. Bu şeyleri kişisel yaşamlarımızda uygulamamız gereken bir geçiş.

Okumalar tarafından önerilen uygulama yaklaşımı açısından, Cayce malzemesi geri plana veya spiritüel eğilime bakmaksızın tüm insanlığın ortak bir ideali paylaşabileceğini ileri sürüyor ve bu ideal Tanrıyı sevebileceğimiz, birbirimizi sevebileceğimiz ve kendimizi sevebileceğimiz anlayışıdır. Bu ideali günlük yaşamlarımıza pratik olarak uygulama açısından, Cayce ruhun meyvelerinden söz eder - inanç, umut, sabır, nezaket ve sevgi.
Kevin Todeschi A.R.E.'nin Yönetici Müdürü, yazar.

Copyright 2009, Kevin J. Todeschi

(Çeviri: Saffet Güler)

Edgar Cayce hakkında bilgisi olmayanlar için,

Amerikalı ünlü bir medyumdur. 1877'de Kentucky'de doğan, 1945'de Virginia Beach'de hayata gözlerini yuman Edgar Cayce hipnoz ile uyutularak trans halindeyken yaptığı ve kayda alınan "okumalar"la tanınmıştır. Transta iken yaptığı teşhislerde, kimi değişik vakaların tedavisi için gerekli ilaçların nerede bulunabileceğini tarif etmiş, ayrıca astroloji, reankarnasyon ve Atlantis ile ilgili kehanetlerde bulunmuştur.

Cayce hipnoz uykusundan uyanınca hiçbir şey hatırlamıyordu. Uykudayken bu işi nasıl başardığı sorulduğunda, yaşayan herhangi bir insan beyni ile ilişki kurabildiğini, bu beyin veya beyinlerdeki bilgilerden, kendisine gelen hastaları teşhis edebildiğini, ilaçlar verebildiğini söylüyordu. Belki de bu anlarda Cayce'de bambaşka bir akıl canlanıyor ve insanlıkta dolaşan bütün bilgilerden, tıpkı bir kitaplıktan olduğu gibi yararlanıyordu. Bu işlem ışık hızıyla oluyordu. Fakat Edgar Cayce'nin durumunu bugün için açıklama imkânı yoktur.

Medyumluk yeteneği ve psişik güçleri çok küçük yaşlarda ortaya çıktı. Edgar Cayce küçükken hastalanmış komaya girmişti. Köyündeki doktor tüm çabalarına rağmen onu komadan çıkaramamış, bu haldeyken Cayce konuşmaya başlamış: "Enseme bir beyzbol topu çarptı. Özel bir yakı yapın ve enseme kuvvetlice basın. Acele edin, yoksa beyin zarının zarar görme ihtimali var" demişti. Sonra yapılacak yakının formülünü vermişti. Ailesi başka çare olmadığı için denilenleri uygular ve akşama doğru ateşi düşen Edgar, ertesi gün ayağa kalkar. Fakat komadayken söylediklerini hatırlamıyordu ve formül için isimlerini verdiği bitkilerin çoğunu tanımıyordu.
Amcasının çiftliğinde çalışmaya başlamış daha sonra Hopkinsville kitaplığında hademelik yapmıştı. Sahip olduğu yeteneği kullanmak istemeyen Cayce küçük bir fotoğrafçı dükkânı açmıştı. Çocukluk arkadaşı Al Layne felçliydi ve ayağını sürüyerek yürüyordu. Çocukluk arkadaşının yalvarmasına dayanamayan Cayce hipnoz uykusuna yatmaya razı oldu. Bu uyku sırasında arkadaşının hastalığının nedenlerini yazdırdı. Uyanınca arkadaşına yazdırdıklarının ne olduğunu dahi anlamadığını, bunun büyücülük olduğunu, ilaçları alıp kullanmamasını tavsiye eder. Ama sekiz gün sonra Al layne'in iyileştiği bütün kasabada konuşulmaya başlanınca insanlar kendisine başvurmaya başlamıştır. Önceleri "uyurken konuşuyorum diye insanları tedaviye kalkamam" diyerek direnen Cayce, sonunda bazı şartlar ile bu seanslara razı olur. Hastaları görmeyecek, para almayacak ve uyku seanslarında bir doktor hazır bulunacaktı.

Hipnoz uykusu sırasında hastalara koyduğu teşhisler o kadar isabetliydi ki buna hayret eden doktorlar aslında kendisininde doktor olduğunu fakat bu yola saptığını söylüyorlardı.

James Andrews adında bir demiryolu şirketi sahibi Cayce'a gelmişti. Seans sırasında birkaç ilaç ve bir tür adaçayı suyu kullanılması söylenmişti, formülü bulmak imkânsızdı. Gazetelere verilen ilanlardan bir sonuç çıkmayınca tekrar edilen seansların birinde Cayce, ilacın çok karmaşık formülünü yazdırdı. Bu arada şirket sahibi Andrews'e Paris'li genç bir doktordan mektup geldi. Mektubunda ilanda söz edilen adaçayı suyunu yine doktor olan babasının bulduğunu fakat elli yıldan beri yapmadığını yazıyordu. Formülü Cayce'ın yazdırdığı formül ile aynıydı.

Hekimler sendikası mahalli sekreteri John Blackburn bir komite ile bütün seansları izler ve sonunda Edgar Cayce'a resmi konsultasyon yapma izni verilir.

Cayce'ın sekiz yaşındaki oğlu oynarken bir magnezyum patlamasına sebep olur ve doktorlar bir gözünü kurtarmak için diğerini çıkarmayı önerirler. Bunu kabul etmeyen Cayce, hipnoz sırasında gözlere 15 gün süreyle tannik asit pansumanı uygulanmasını söyler. Doktorlar bunun çılgınlık olduğunu söylemesine rağmen 15 gün sonra çocuğun gözleri iyileşir.

Bir uyku seansında 4 reçete yazdırmıştı ve bunların kime uygulanacağı bilinmiyordu. Sonradan kendisine başvuracak dört hastanın reçetesini 48 saat önce yazdırmıştı.

Bir seans sırasında da "Codiron" adında bir ilaç yazdırmıştı ve ilacı yapan firmanın adresini vermişti. Telefon edildiğinde ilaç firması şaşırmıştı, "nereden duydunuz? formülü yeni bitirdik ve ismini yeni koyduk" diyorlardı.

Ölümü
Cayce öleceği günü ve saatini önceden haber vermişti. Çaresiz bir hastalığa tutulduğunu anlamıştı. "Akşam 5'te tamamen kurtulacağım" diyordu. Hastalığı "başka bir şey olmak"tı. Cayce öldüğü zaman ardında, 43 yıl içinde yazılan 14.000 adet ayrıntılı "steno kaydı"nı bırakmıştı. Bunların içinde onun, geleceğe yönelik bazı kehanetleri de yer almaktadır.
Günümüzde Edgar Cayce takipçisi bir çok organizasyon ve kuruluş vardır.

Alıntı

21 Aralıkla ilgili türlü senaryolar var, çoğu da insanların içine korku salıyor. Sonumuzu Yaradandan başkası bilemez. İçimize korku tohumlarının büyümesine izin vermemeli tam tersi sevgiyi çoğaltmalıyız. Eğer bu tarihte boyut değişimi gibi bir şeyler yaşanacaksa unutmamamız gereken korkularımızla yüzleşecek olmamızdır. Neden korkuyorsak, zihnimiz bize onu yaratır ve onu yaşarız. Sonuçta da ona yenik düşeriz. Olacak olan ne ise sevgiyle karşılamak gerekir, kötü olsa bile.
Geçen gün Karadeniz'de gemi ve kurtarma gemisi battığı zaman orada bulunanlar ve yakınları için kıyamet yaşanmıştı bile. Herkesin biyolojik,yaşam saati var ve sonu önceden belirlenmiş. Kimse buna engel olamaz. Ayrıca ölüm de bir dönüşümdür.
Kıyamet senaryolarının kötü olanlarını mümkünse okumayın, ya da üstünde durmayın. Kötü senaryolar okurken içinizde korkuyu yeşertmemeniz imkansız.
Bir şey olmayacaksa bile dünya genelinde o kadar çok kıyamet senaryosu yazıldı, okundu ve konuşuluyor ki, düşünce gücüyle insanlar kötüyü dünyaya çekecek gibiler. En azından bilinçli insanların bunu yapmaması gerekir.
Allah'a emanet olun:)
 

göçmenoğlu

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Şub 2010
Mesajlar
719
Tepkime puanı
128
Yaş
48
Konum
Manisa merkez
İş
Elektironik müh.
21 Aralık 2012 De hiçbir şey aniden değişmeyecek elbetteki yani bıçak sırtı gibi bu taraf 20 aralık diğer taraf 21 aralık insanlar bambaşka oluvermiş her şey değişmiş gibi bir şey yok elbetteki asıl yanılgıda buradan kaynaklanıyor, insanlık tarihinde muhtelif zamanlarda çeşitli değişimler olmuş zamana yayılmış bir şekilde mesela matbaa bulunmuş insanlar okuryazar olmuş 1900 lü yılların başında markoni ilk telsizi bulmuş 100 yılda elektronik mikroçip hatta nano teknolojiye geçmiş gibi. 21 aralıktan sonrada hiçbir şey olmayacak bir anda elbet insanlık tarihini köklü değişimler yine zaman yayılmış bir şekilde devam edip gidecek ilmin sonu yok ki bunun 21 aralıklada alaksıda yok. insalık tarihine baktığımızda bir çok medeniyyet yaşamış bir çok bizim bile hala çözemediğimiz teknolojiler geliştirmişler ve neticede tarih sahnesindeki görevlerini tamamlamış tarihe gömülmüşler bizlerde bu değişimleri ani olarak alıgılamıcaz belki ama insanlık tarihide hiç durmayacak kimbilir kaç 21 aralık milat olarak tarihe geçecek. Kimbilir...
 

DreamDuality

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ara 2009
Mesajlar
1,067
Tepkime puanı
150
Ben 21 Aralık tarihinin doğru tarih olduğunu hissetmiyorum.Tahmin ettiğim tarih ocak ayında.
Güvendiğim başka kişilerden duyduğumsa, geçişin 2051 yılına ertelendiği yönünde.
 

albus

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Ara 2011
Mesajlar
1,049
Tepkime puanı
313
Belki ışınlanma felan bulunurda trafikten kurtuluruz :D
 
Üst