yare-i yarim
Elit Üye
Anne-babaların genetik olarak altyapı hazırlamaları bir tarafa, çocuk yetiştirme tutumlarının çocuklarda görülen kaygı bozukluklarına önemli katkıları olduğu birçok araştırmada ortaya çıkarılmış.
* Özellikle aşırı kontrolcü anne-babaların çocukları daha kaygılı oluyor. Ebeveynlerin çocuğun hayatına sürekli müdahale etmesi, düzeltmesi, uyarması, çocukların problemlerle baş etme becerilerinin gelişmesini engeller, kendi kendine yetme duygusunu kısıtlar.
* Problemlerle baş etmede limitli tecrübesi olan çocuk, olaylarla veya durumlarla kendi başına baş edemeyeceğini var sayarak kaygılanır.
* Anne-baba, kaygı duydukları durumlardan kaçındıklarında, çocuklarının da kaçınmalarını teşvik etmiş olur, bunun sonucunda çocuklar korku duydukları durumlarla baş etme becerilerini geliştirme ve olumlu bir öğrenme tecrübesi edinmekten mahrum kalır. Baş etme becerisi geliştiremeyen çocuk da kaçınma yolunu seçer. Oysa kaçınma, korkuyu besler.
* Araştırmalar, aşırı eleştirel, olumsuz, çocuğa uzak ve duygusal anlamda soğuk duran ebeveynlerin çocuklarının daha kaygılı olduğunu belirtiyor. Böyle anne-babaların çocukları dünyayı zor ve tehlikeli algılar ve tehdit olarak algıladıkları durumlara karşı daha hassas olur.
* Aşırı eleştirel anne-babaların çocukları “yanlış” yapmaktan daha fazla korkar, yanlış yapmaktan korktuğu için çeşitli durumlarda hiçbir şey yapmamayı tercih edebilir.
* Anne-baba kaygılı olduğunda, dünyayı çocuğa “çok tehlikeli” bir yer gibi sunar. Çocuğu korumak adına kısıtlarken, sürekli olarak dışarıdaki “tehlikeleri” vurgular. Bu durumda çocuğun dış dünyayı “çok tehlikeli” olarak algılaması kaçınılmaz olur.
* Dünyayı çok tehlikeli olarak algılayan çocuk, kontrolün hiçbir şekilde elinde olmadığına ve tehlike karşısında çaresiz olduğuna inanır.
* Özellikle aşırı kontrolcü anne-babaların çocukları daha kaygılı oluyor. Ebeveynlerin çocuğun hayatına sürekli müdahale etmesi, düzeltmesi, uyarması, çocukların problemlerle baş etme becerilerinin gelişmesini engeller, kendi kendine yetme duygusunu kısıtlar.
* Problemlerle baş etmede limitli tecrübesi olan çocuk, olaylarla veya durumlarla kendi başına baş edemeyeceğini var sayarak kaygılanır.
* Anne-baba, kaygı duydukları durumlardan kaçındıklarında, çocuklarının da kaçınmalarını teşvik etmiş olur, bunun sonucunda çocuklar korku duydukları durumlarla baş etme becerilerini geliştirme ve olumlu bir öğrenme tecrübesi edinmekten mahrum kalır. Baş etme becerisi geliştiremeyen çocuk da kaçınma yolunu seçer. Oysa kaçınma, korkuyu besler.
* Araştırmalar, aşırı eleştirel, olumsuz, çocuğa uzak ve duygusal anlamda soğuk duran ebeveynlerin çocuklarının daha kaygılı olduğunu belirtiyor. Böyle anne-babaların çocukları dünyayı zor ve tehlikeli algılar ve tehdit olarak algıladıkları durumlara karşı daha hassas olur.
* Aşırı eleştirel anne-babaların çocukları “yanlış” yapmaktan daha fazla korkar, yanlış yapmaktan korktuğu için çeşitli durumlarda hiçbir şey yapmamayı tercih edebilir.
* Anne-baba kaygılı olduğunda, dünyayı çocuğa “çok tehlikeli” bir yer gibi sunar. Çocuğu korumak adına kısıtlarken, sürekli olarak dışarıdaki “tehlikeleri” vurgular. Bu durumda çocuğun dış dünyayı “çok tehlikeli” olarak algılaması kaçınılmaz olur.
* Dünyayı çok tehlikeli olarak algılayan çocuk, kontrolün hiçbir şekilde elinde olmadığına ve tehlike karşısında çaresiz olduğuna inanır.