aris
Kayıtlı Üye
- Katılım
- 3 Tem 2008
- Mesajlar
- 660
- Tepkime puanı
- 143
DURAN, BÜYÜYEN, YAŞAYAN VE KONUŞAN - ŞAMATİ 115
DURAN: Duran, kendi otoritesi olmayan bir varlıktır. O tümüyle ev sahibinin kontrolü altındadır ve ev sahibinin tüm istek ve arzularını yerine getirmelidir. Yaratan, yaratılanı ilk yarattığı zaman kendi görkemi için yarattı ve şöyle yazar "benim ismimle anılan herkes ve yarattığım herkes benim görkemim için", bu demektir ki, O, yaratılanı kendi ihtiyacı için yarattı. Ev sahibinin duası yaratılanlarda mevcuttur, bu şu demektir ki tüm yaratılanlar başkası için değil kendisi için çalışırlar.
BÜYÜYEN: Büyüyen az da olsa kendi otoritesine sahip olandır. Bazı şeyleri ev sahibinin fikrine karşı olarak yapabilir, demektir ki bazı şeyleri kendisi için değil ama özgecilce yapabilir. Bu şimdiden ev sahibinin iradesinin tersinedir. Yani yaratılanların içinde olan kendileri için arzulamak hissine terstir.
Fiziksel dünyevi bitkilerde de gördüğümüz gibi yükseklik ve genişlik olarak büyümelerine rağmen tüm bitkilerin tek bir özelliği vardır. Bir başka deyişle, bir bitki diğer hiçbir bitkinin yetişme metoduna aykırı davranamaz ve tüm bitkilerin kurallarına uymak zorundadır ve kendi nesillerinin davranış zihnine ve kendi nesillerinin davranış zihnine aykırı hareket edemez.
Dolayısıyla kendilerine ait bir hayatları yoktur, ancak diğer tüm bitkilerin hayatlarının parçasıdır, demek ki tüm bitkiler tek bir çeşit hayata sahiplerdir. Tüm bitkiler tek bir canlı gibidirler ve tüm bitki çeşitleri bu varlığın organları gibidir.
Buna benzer olarak ruhanilikte kendi arzularını aşabilecek gücü edinmiş insanlar vardır, bunu içinde bulundukları çevre dâhilinde bir dereceye kadar yapabilirler. İçinde yaşadıkları çevrenin tersine davranamazlar ama istemek arzusuna ters davranabilirler. Bu demektir ki zaten özgecil bir yapı içerisinde işlemektedirler.
YAŞAYAN: Yaşayan; görüyoruz ki her hayvan kendine has bir karaktere sahip; belli bir çevrenin sınırlarıyla kısıtlı değil ve her biri kendi karakterine ve duyarlılığına sahip. Kesinlikle ev sahibinin arzusuna ters davranabilirler, demektir ki özgecil olarak davranabilirler ve içinde bulundukları çevre ile sınırlı değildirler, kendi hayatları ile sınırlıdırlar. Canlılıkları arkadaşlarının hayatlarına bağlı değildir.
Kendi mevcudiyetlerinden daha fazlasını hissedemezler. Bir başka deyişle bir başka varlığı hissedebilme duyusu yoktur ve doğal olarak başkasına bakamaz.
KONUŞAN; Konuşanın faziletleri vardır: 1. O ev sahibinin arzusuna karşı hareket eder. 2. Büyüyen varlıklar gibi kendi neslinin içinde bulunmak zorunluluğu yoktur, demektir ki O toplumdan özgür davranabilir. 3. Ayriyeten O başkalarını hissedebilir, başkalarına karşı sorumluluk edinebilir ve tüm toplumu tamamlayabilir ve özlemini çekebilir.
Ayrıca tüm toplumun avunmasıyla mutluluk duyabilir ve hem geçmişten hem de gelecekten bu hisleri edinebilir. Hayvanlar ise sadece bu anı ve kendi varlıklarını hissederler.
alıntı
DURAN: Duran, kendi otoritesi olmayan bir varlıktır. O tümüyle ev sahibinin kontrolü altındadır ve ev sahibinin tüm istek ve arzularını yerine getirmelidir. Yaratan, yaratılanı ilk yarattığı zaman kendi görkemi için yarattı ve şöyle yazar "benim ismimle anılan herkes ve yarattığım herkes benim görkemim için", bu demektir ki, O, yaratılanı kendi ihtiyacı için yarattı. Ev sahibinin duası yaratılanlarda mevcuttur, bu şu demektir ki tüm yaratılanlar başkası için değil kendisi için çalışırlar.
BÜYÜYEN: Büyüyen az da olsa kendi otoritesine sahip olandır. Bazı şeyleri ev sahibinin fikrine karşı olarak yapabilir, demektir ki bazı şeyleri kendisi için değil ama özgecilce yapabilir. Bu şimdiden ev sahibinin iradesinin tersinedir. Yani yaratılanların içinde olan kendileri için arzulamak hissine terstir.
Fiziksel dünyevi bitkilerde de gördüğümüz gibi yükseklik ve genişlik olarak büyümelerine rağmen tüm bitkilerin tek bir özelliği vardır. Bir başka deyişle, bir bitki diğer hiçbir bitkinin yetişme metoduna aykırı davranamaz ve tüm bitkilerin kurallarına uymak zorundadır ve kendi nesillerinin davranış zihnine ve kendi nesillerinin davranış zihnine aykırı hareket edemez.
Dolayısıyla kendilerine ait bir hayatları yoktur, ancak diğer tüm bitkilerin hayatlarının parçasıdır, demek ki tüm bitkiler tek bir çeşit hayata sahiplerdir. Tüm bitkiler tek bir canlı gibidirler ve tüm bitki çeşitleri bu varlığın organları gibidir.
Buna benzer olarak ruhanilikte kendi arzularını aşabilecek gücü edinmiş insanlar vardır, bunu içinde bulundukları çevre dâhilinde bir dereceye kadar yapabilirler. İçinde yaşadıkları çevrenin tersine davranamazlar ama istemek arzusuna ters davranabilirler. Bu demektir ki zaten özgecil bir yapı içerisinde işlemektedirler.
YAŞAYAN: Yaşayan; görüyoruz ki her hayvan kendine has bir karaktere sahip; belli bir çevrenin sınırlarıyla kısıtlı değil ve her biri kendi karakterine ve duyarlılığına sahip. Kesinlikle ev sahibinin arzusuna ters davranabilirler, demektir ki özgecil olarak davranabilirler ve içinde bulundukları çevre ile sınırlı değildirler, kendi hayatları ile sınırlıdırlar. Canlılıkları arkadaşlarının hayatlarına bağlı değildir.
Kendi mevcudiyetlerinden daha fazlasını hissedemezler. Bir başka deyişle bir başka varlığı hissedebilme duyusu yoktur ve doğal olarak başkasına bakamaz.
KONUŞAN; Konuşanın faziletleri vardır: 1. O ev sahibinin arzusuna karşı hareket eder. 2. Büyüyen varlıklar gibi kendi neslinin içinde bulunmak zorunluluğu yoktur, demektir ki O toplumdan özgür davranabilir. 3. Ayriyeten O başkalarını hissedebilir, başkalarına karşı sorumluluk edinebilir ve tüm toplumu tamamlayabilir ve özlemini çekebilir.
Ayrıca tüm toplumun avunmasıyla mutluluk duyabilir ve hem geçmişten hem de gelecekten bu hisleri edinebilir. Hayvanlar ise sadece bu anı ve kendi varlıklarını hissederler.
alıntı