"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Dünya nüfusunun azaltılması

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Ori
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Ori

🌙
Moderator
Dünya nüfusu, son yüzyıllarda hızla artarak birçok çevresel ve sosyal soruna yol açtı. Bu hızlı büyüme, sınırlı kaynakların tükenmesine ve yaşam kalitesinin düşmesine neden oluyor. Ancak, dünya nüfusunun kontrollü bir şekilde azaltılması, birçok açıdan faydalı olabilir ve sürdürülebilir bir geleceğin kapılarını aralayabilir. İşte nüfus azaltımının bazı olumlu etkileri:

Dünya üzerindeki kaynaklar sınırlıdır ve artan nüfus bu kaynakların hızla tükenmesine yol açar. Nüfusun azalması, su, enerji ve gıda gibi temel kaynakların daha sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasına olanak tanır. Ayrıca, daha az insan daha az atık ve kirlilik demektir. Bu da ekosistemlerin korunmasına ve biyolojik çeşitliliğin devam etmesine katkı sağlar. Ormanlar, nehirler ve denizler üzerindeki baskının azalması, doğal habitatların korunmasına ve çevresel dengenin sürdürülmesine yardımcı olur.

Nüfus artışı, fosil yakıt tüketiminin artmasına ve dolayısıyla sera gazı emisyonlarının yükselmesine neden olur. Nüfusun azaltılması, enerji talebinin ve karbon ayak izinin azalmasına yol açar. Bu durum, iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir adımdır. Daha az insan, daha az enerji tüketimi ve dolayısıyla daha düşük karbon emisyonu anlamına gelir. Bu, küresel ısınmanın yavaşlatılmasına ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin azaltılmasına katkıda bulunur.

Artan nüfus, eğitim, sağlık, konut ve altyapı gibi hizmetler üzerinde büyük bir baskı oluşturur. Nüfusun azalması, kişi başına düşen kaynakların artmasına ve bu hizmetlerin kalitesinin yükselmesine olanak tanır. Daha az nüfus, daha az kalabalık ve daha fazla kaynak paylaşımı demektir. Bu da insanların genel yaşam kalitesini artırır. Eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim kolaylaşır, konut sorunu azalır ve toplumsal refah artar.

Yüksek nüfus yoğunluğu, şehirlerde trafik sıkışıklığı, hava kirliliği, yetersiz altyapı ve konut sıkıntısı gibi sorunlara yol açar. Nüfusun azalması, bu sorunların çözülmesine katkıda bulunur. Daha az insan, daha az trafik, daha temiz hava ve daha yaşanabilir şehirler demektir. Şehirlerin planlanması ve yönetimi daha kolay hale gelir ve kentsel yaşam kalitesi yükselir.

Nüfus artışı, ekonomik büyüme üzerinde baskı oluşturur ve kaynakların etkin kullanımını zorlaştırır. Nüfusun azalması, ekonomik sürdürülebilirliği artırabilir. İş gücü piyasası dengelenir, işsizlik oranları düşer ve verimlilik artar. Aynı zamanda, azalan nüfus, kamu hizmetlerine olan talebi azaltır ve hükümetlerin kaynaklarını daha verimli kullanmasına olanak tanır.

Nüfusun azaltılması, sosyal adalet ve eşitliğin sağlanmasına yardımcı olabilir. Daha az insan, kaynakların daha adil bir şekilde dağıtılmasına olanak tanır. Bu, gelir eşitsizliğinin azaltılmasına ve toplumsal huzurun artmasına katkıda bulunur. Her bireyin temel ihtiyaçlarının karşılanabildiği bir toplum, daha huzurlu ve adil olur.

Dünya nüfusunun kontrollü bir şekilde azaltılması, sürdürülebilir bir gelecek için önemli bir adımdır. Çevresel dengenin korunması, karbon ayak izinin azalması, yaşam kalitesinin artması, kentsel sorunların çözülmesi, ekonomik sürdürülebilirliğin sağlanması ve sosyal adaletin güçlendirilmesi gibi birçok alanda olumlu etkiler yaratır. Nüfus azaltımına yönelik stratejiler geliştirmek, gezegenimizin geleceği için kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, bilinçli ve planlı bir şekilde nüfusun azaltılması, daha sağlıklı, dengeli ve sürdürülebilir bir dünya için gereklidir.
 
Dünya nüfusu, son yüzyıllarda hızla artarak birçok çevresel ve sosyal soruna yol açtı. Bu hızlı büyüme, sınırlı kaynakların tükenmesine ve yaşam kalitesinin düşmesine neden oluyor. Ancak, dünya nüfusunun kontrollü bir şekilde azaltılması, birçok açıdan faydalı olabilir ve sürdürülebilir bir geleceğin kapılarını aralayabilir. İşte nüfus azaltımının bazı olumlu etkileri:

Dünya üzerindeki kaynaklar sınırlıdır ve artan nüfus bu kaynakların hızla tükenmesine yol açar. Nüfusun azalması, su, enerji ve gıda gibi temel kaynakların daha sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasına olanak tanır. Ayrıca, daha az insan daha az atık ve kirlilik demektir. Bu da ekosistemlerin korunmasına ve biyolojik çeşitliliğin devam etmesine katkı sağlar. Ormanlar, nehirler ve denizler üzerindeki baskının azalması, doğal habitatların korunmasına ve çevresel dengenin sürdürülmesine yardımcı olur.

Nüfus artışı, fosil yakıt tüketiminin artmasına ve dolayısıyla sera gazı emisyonlarının yükselmesine neden olur. Nüfusun azaltılması, enerji talebinin ve karbon ayak izinin azalmasına yol açar. Bu durum, iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir adımdır. Daha az insan, daha az enerji tüketimi ve dolayısıyla daha düşük karbon emisyonu anlamına gelir. Bu, küresel ısınmanın yavaşlatılmasına ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin azaltılmasına katkıda bulunur.

Artan nüfus, eğitim, sağlık, konut ve altyapı gibi hizmetler üzerinde büyük bir baskı oluşturur. Nüfusun azalması, kişi başına düşen kaynakların artmasına ve bu hizmetlerin kalitesinin yükselmesine olanak tanır. Daha az nüfus, daha az kalabalık ve daha fazla kaynak paylaşımı demektir. Bu da insanların genel yaşam kalitesini artırır. Eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim kolaylaşır, konut sorunu azalır ve toplumsal refah artar.

Yüksek nüfus yoğunluğu, şehirlerde trafik sıkışıklığı, hava kirliliği, yetersiz altyapı ve konut sıkıntısı gibi sorunlara yol açar. Nüfusun azalması, bu sorunların çözülmesine katkıda bulunur. Daha az insan, daha az trafik, daha temiz hava ve daha yaşanabilir şehirler demektir. Şehirlerin planlanması ve yönetimi daha kolay hale gelir ve kentsel yaşam kalitesi yükselir.

Nüfus artışı, ekonomik büyüme üzerinde baskı oluşturur ve kaynakların etkin kullanımını zorlaştırır. Nüfusun azalması, ekonomik sürdürülebilirliği artırabilir. İş gücü piyasası dengelenir, işsizlik oranları düşer ve verimlilik artar. Aynı zamanda, azalan nüfus, kamu hizmetlerine olan talebi azaltır ve hükümetlerin kaynaklarını daha verimli kullanmasına olanak tanır.

Nüfusun azaltılması, sosyal adalet ve eşitliğin sağlanmasına yardımcı olabilir. Daha az insan, kaynakların daha adil bir şekilde dağıtılmasına olanak tanır. Bu, gelir eşitsizliğinin azaltılmasına ve toplumsal huzurun artmasına katkıda bulunur. Her bireyin temel ihtiyaçlarının karşılanabildiği bir toplum, daha huzurlu ve adil olur.

Dünya nüfusunun kontrollü bir şekilde azaltılması, sürdürülebilir bir gelecek için önemli bir adımdır. Çevresel dengenin korunması, karbon ayak izinin azalması, yaşam kalitesinin artması, kentsel sorunların çözülmesi, ekonomik sürdürülebilirliğin sağlanması ve sosyal adaletin güçlendirilmesi gibi birçok alanda olumlu etkiler yaratır. Nüfus azaltımına yönelik stratejiler geliştirmek, gezegenimizin geleceği için kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, bilinçli ve planlı bir şekilde nüfusun azaltılması, daha sağlıklı, dengeli ve sürdürülebilir bir dünya için gereklidir.
Çoğul üremenin önüne geçilmeli biz düşünen ekonomik varlıklarız kaynaklar kıt tarım barınma gibi temel problemler var nüfus planlama ekonomik kaynakların nüfus dağılımına göre olması ırkçılık algılanmasın ama 10 milyon sığınmacı söyleniyor bize bile ancak yeten kaynak ekten fazla on milyon insanlar onlara mali kaynakla teşvik ederek bedelsiz ülkelerine göndermek bizdeki ticari ekonomi modellerini sığınmacılar alıp orda uygulamaları için teşvik yapsak bakın bizde gördünüz sizde ülkenizde yapın gibilerinden sade vatandaş olarak düşünüyorum faydamız olur hollanda ve japonya hep örnek kıt kaynaklardan refah ülke yaratttılar az insan çok tarim teknoloji bazen düşünüyorum japonlar dili ve kültürünü zor yaparak göçümü engelliyorlar ülkelerini koruyorlar ABD İngilizce daha kolay olduğu için göç alıyor bir takım etkenler yani tarım planlı nüfüs göç almamak basit temiz çözüm eğitim ,eğitim diyorlar arkadaş eğitim üniversite kariyer falan değiş kollektif toplumsal bilinç eğitimdir bir ülke tarım turizmde iyi o kollektif eğitimdir gelenekçidir o eğitimdir saygılıdır buda eğitimdir sosyal bilgiler dersi vardı işte o ders toplumsal eğitim kitabıydı eğitimdi biz bişeyleri yanlış anlıyoruz galiba japonlar okul öncesi toplumsal bilinç halkı derlerde eğitiyormuş basit düzlemde düşünürsek ortalama nüfusu 35 milyon olan ülke hele vergilerde stabil oynak değilse tarım falan varsa dış alım dengeliyse mis gibi yaşıyor insan populasyonu diğer canlılar gibi fazla oldumu doğal denge bozuluyor hindistan türevi ülkeler hali belli birde ideoloji temelli değilde sosyolojik ekonomik demografik bakarsak denge düzelir maslow hiyerarşisi ünlüdür ve hep doğrudur insan odaklı ekonomiler hep başarılı oluyor.
 
Ben bu görüşlere katılmıyorum.

Meselemiz çok olmamız değil, doğru organize edilemememiz.

Kavimlerin helak edilişlerine baktığımızda tüm dünya nüfusunun ortalama bir şehir kadar (metropol bile değil) olduğunu görüyoruz.

Yani nüfus o kadar az ki, o zamanların şehirleri bile bir "mega akrabalık" üzerinden şekilleniyor. Herkes birbiri ile akraba. Yani değişik Şehirlerdeki herkes Nuh'un bir torununun uç boyları. Yani eski tabirle "kavimler" var sadece.

Özetle,
100 bin kişilik bir nüfus bile kolayca ahlaki dejenerasyona uğrayabiliyor ve gelecek nesillerin zeminini oluşturmak noktasında çok daha büyük akıbet kilitlenmelerine yol açabiliyorlar. Hatta işin aslı, az nüfus daha büyük sorunlara yol açıyor çünkü bolluk ve zenginlik dolayısı ile yoldan çıkıyorlar. Bu döngü kırılamadı.

Kavim helakları lokal felaketler olarak yaşanmıştır mesela.

Hortum, asit yağmuru, yerin yutması, su baskını, volkanik patlama gibi felaketlerle zaten az olan nüfus sürekli resetlenmiştir. Az olmak çok daha tehlikeli olabilir der Kuran.


Yani dünya nüfusu 7 milyardan 500 milyona düşürülünce işlerin yoluna gireceğinin hiç bir garantisi olmadığı gibi, Allahın işine karışmanın ve milyarlarca insanın imtihan olma hakkını daha doğmalarına bile izin vermeden ellerinden almanın ilahi gazabının bir noktada sistemi manipüle edenlere ineceği çok açıktır.

***


7 milyar insan hayatları boyunca 1 ağaç dikseler gezegen hem kurtulur hem de su döngüsü temizlenirdi.

Meselemiz çok olmamız değil, doğru organize edilemememiz.

7 milyar insan aslında dünyayı öyle güzel hale getirebilecek bir iş gücü demek ki..
 
Dünya nüfusunun kontrollü bir şekilde azaltılması, sürdürülebilir bir gelecek için önemli bir adımdır. Çevresel dengenin korunması, karbon ayak izinin azalması, yaşam kalitesinin artması, kentsel sorunların çözülmesi, ekonomik sürdürülebilirliğin sağlanması ve sosyal adaletin güçlendirilmesi gibi birçok alanda olumlu etkiler yaratır.
Buna katılıyorum ama bunun şöyle de bir ikiyüzlülüğü var. Bu kirliliğin büyük bir paydasına çok zengin insanlar sebep oluyor. Bugün çoğu çevrecinin kağıt pipetle çay-kahve içerek plastik tüketimini, karbon ayak izini azaltmaya çalıştığı emeklerin çoğunu sadece bir yerde yemek yemek adına jet kullanan zenginler mahvediyor. Öylesine, hiç kullanılmadığı halde doldurulan havuzların eleştirisi değil ama asgari ücretlinin ayda 1 kere yediği etin yarattığı kirlilik konuşuluyor. Burada bazı gerçeklere kör olmak için bunu söylemiyorum. Böyle bir sebep var evet ve bunun sebebi bir üretim çılgınlığı, bunda da hemfikirim ama biz sıradan insanların birleşip yaratamadığı tahribatı bu zengin insanlar yaratırken sessiz kalmak komik geliyor. Üstelik bugüne has da değil. Nüfus kontrol altına alınmalı evet ama aynı şekilde zenginlerin de kontrol altında tutulması gerektiğini düşünüyorum. Nasıl ki krups gibi şirketler ikinci dünya savaşı esnasında sırf kendi gelir kaynaklarını büyütebilmek için bütün bir Avrupa'yı yakıp yıktıysa bugün de tekstil ve yine elektronik devleri aynı tahribatı özellikle üçüncü sınıf ülkelerde yaratıyor. Bunların hepsi birer hizmet için görünse bile bunların kime en çok faydası var düşünmek gerek.
 
Buna katılıyorum ama bunun şöyle de bir ikiyüzlülüğü var. Bu kirliliğin büyük bir paydasına çok zengin insanlar sebep oluyor. Bugün çoğu çevrecinin kağıt pipetle çay-kahve içerek plastik tüketimini, karbon ayak izini azaltmaya çalıştığı emeklerin çoğunu sadece bir yerde yemek yemek adına jet kullanan zenginler mahvediyor. Öylesine, hiç kullanılmadığı halde doldurulan havuzların eleştirisi değil ama asgari ücretlinin ayda 1 kere yediği etin yarattığı kirlilik konuşuluyor. Burada bazı gerçeklere kör olmak için bunu söylemiyorum. Böyle bir sebep var evet ve bunun sebebi bir üretim çılgınlığı, bunda da hemfikirim ama biz sıradan insanların birleşip yaratamadığı tahribatı bu zengin insanlar yaratırken sessiz kalmak komik geliyor. Üstelik bugüne has da değil. Nüfus kontrol altına alınmalı evet ama aynı şekilde zenginlerin de kontrol altında tutulması gerektiğini düşünüyorum. Nasıl ki krups gibi şirketler ikinci dünya savaşı esnasında sırf kendi gelir kaynaklarını büyütebilmek için bütün bir Avrupa'yı yakıp yıktıysa bugün de tekstil ve yine elektronik devleri aynı tahribatı özellikle üçüncü sınıf ülkelerde yaratıyor. Bunların hepsi birer hizmet için görünse bile bunların kime en çok faydası var düşünmek gerek.
Kesinlikle tam bir ikiyüzlülük. Bir tişört üretmek için 2700 litre su harcanıyor. 5 dakikalık duşta 60-70 litre. Herkes çılgınca giysi alışverişi yapıyor mevcut ekonomik sistem bunu körüklüyor.
Sonra sıradan vatandaşa duşta su harcamayın çevreye zarar veriyorsunuz diyorlar. Haftada 100 Gr et yiyene et yemek çevre felâketi yaratıyor diyorlar. O kadar çok yalan var ki bu konuda neredeyse doğru bilgi yok.
Nüfus konusuna gelirsek nüfus zaten azalıyor ama sorun şu ki doğum oranı düşüyor ama yaşlılar ölmüyor. Emeklilik sistemi için sağlık sistemi için çok büyük bir risk. Sistemi besleyen prim ödeyen genç az, sistem üzerinden emekli maaşı alıp tedavi olan yaşlı çok.
Mevcut ekonomik sistem ile çözülecek konu değil ama bir hal çaresine bakarlar . Laboratuvar ortamında üretilmiş bir virüse bakar. Şirketler devletler herşeyi yapar medya ellerinde bizler dezenformasyon ile inandiriliriz olan bitene
 
Geri
Üst