Ders Sırasında Bağlantı Hattı

aris

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2008
Mesajlar
660
Tepkime puanı
143
DERS SIRASINDA BAĞLANTI HATTI

Bu çalışma bize önerilen bir bağlantı hattına benzemektedir. Geçmişte, her yerde telefon yokken başka bir ülkeye telefon açmak için postaneye giderdik. Evden başka bir ülkeyi aramak imkansızdı. İsteğimi bildirdikten sonra “Hat sağlandı lütfen konuşmak için kulübeye gelin” şeklinde bir anons olurdu. Daha sonra kulübeye gider ve gelen hattı alıp konuşmaya başlardım.

Bu durum ders sırasında yaşadıklarımızla oldukça benzerdir. Şuanda siz bir hat istediniz ve biri size anons ediyor “Konuş! Sadece birkaç dakikan kaldı. Ne hakkında düşündüğünü, ne istediğini ve ne arzuladığını söyle.” Gerçekte, bu çalışma yaptığımız zaman, onunla bu yolla doğrudan bağlantıda olmalısınız. Başka bir şekilde açıklamak gerekirse, kişi kendine çalışmalarından ne istediğini söylemeli ve bunu derste kırmızı bir iplikmiş gibi geçirmeye çalışmalı. Çalışma kelimelerdir ve kişi niyeti ile düşüncelerini buna eklemelidir. Genel olarak, Kabalistler dışarıdan kelimeleri basit ve önemsiz olarak gerekli yaparlar ama içlerinde büyük bir kuvvet ve amaç için özlem saklarlar. Bir insanın bütün davranışları buna odaklanmıştır.

Her şeyden öte davranış, çalışmalar sırasında niyetin içinde yer alır. Bu bizim düşüncemizdir ve niyetimiz buna gerçek hayatta etki eder. Bunlara ek olarak, bu sadece ders sırasında olur. Çalışma sürecine nazaran, diğer bütün eylemde bulunduğumuz periyotlar ikinci sıradadır ve çok az yardım ederler. Sadece çalışmalarımız sırasında memnuniyetimizi yukarı yollama şansını ve etkiyi elde ederiz, ayrıca bizim için en önemli olan şeye karar verme isteğimizi de. Eğer düşünceler ve arzular birleşmişse, eğer bir gruptan geliyorlarsa, bir toplantıdan ya da birleşmeden, işte o zaman ilgili bir dereceye etki ederler.

Birleşme veya topluluk sadece bireyden üstün olmakla kalmaz, bir onluk olarak birlerden üstündür. İnsanlar bağlantıyı arzuladıklarından beri, kendilerini Yaradan ile birleşme için geri itmek istemektedirler. Bu özünde tamamen farklı bir davranıştır. Kendini grupla birleştirmek zaten ışığı almak için bir kapıdır. Diğer taraftan bir birey Kli değildir. Yaradan ikiye ayrılmış parça arasında kesişme de bir liman oluşturur. Bu şu cümle ile eş değerdedir: “Şıhina koca ile eşi arasındadır.” Bu nedenle, eğer ders sırasında dua veya istem bütün grubu sararsa, o zaman davranış gerçekten amaca yöneliktir. Diğer taraftan sadece bir kişinin duası neredeyse hiç etki oluşturmaz.

Eğer bir kişi çalışmalar ile amacı birbirine bağlayamıyor ise o zaman bütün düşüncelerini ikiye ayırmalıdır, kendine cümlenin yarısının amaç hakkında diğer yarısının ise çalışılan konu hakkında olduğunu söylemelidir, ta ki ikisi kişi için bir bütün oluşturana kadar. Bunu yaparken birine diğerine paketleyebilir. Bu tıpkı dalgaların modülasyon ile çevrelenmesi gibidir; bizler ders sırasında isteklerimizi arka plandan yukarı göndeririz. Bu önemlidir.

Bir keresinde Rabaş’a sordum: “Eğer tek bir şey hakkında düşünebiliyorsam neyi düşüneyim?”, “Amacı düşün” diye cevap verdi. Derste geçen kelimeleri duyamıyorsanız bu sorun değil, tabii eğer O’na bir şekilde dönebiliyorsanız, o zaman bunu yapabileceksiniz demektir. Çalışmaya yüzdenin sadece ufak bir kısmını verin ve geriye kalan %95’in dua olmasını sağlayın. Bu bizim gereksinimimiz.

Şuanda bizim grubumuza ve dünyadaki diğer bütün gruplara bakıyorum. İnsanların bu derste oturmasına ne sebep oluyor? Bakın, St. Petersburg’u ve New York’u ekranda görebiliyoruz. Onları orada ne tutuyor? Acı çekmek. Acı çekmek insanları bu derse getiren şey ve bize baktıklarında nefeslerini tutuyorlar: ya eğer oradan birden bir şey gelirse diye. Acı çekmek onları orada tutuyor, onları evlerine gitmekten alıkoyuyor; her şey acı ile davet edilir. Ve ayrıca hiç şüphe yok ki bu tarz bir plandan hiçbir şey gelmeyecek.

Üst Güç ile bağlantı kurmak benim kötülüğüm, kötü hissetmem ile belirmez. Bu sadece iyilik yolu ile ortaya çıkar ki bu, iyilik istediğim, arzuladığım ve kendimi darbeler altında hissetmediğim ama iyiliklerin eşiğinde olduğumu hissettiğim zamandır. Kişi Yaradan’ın büyüklüğünü kendi gözleri ile görmek için beklemelidir ve ışığın gelişi kişiye yükselme fırsatını verecektir. Bunun anlamı, kişinin egoistik anlayıştaki bakışıyla ve bir şeyler aldığı için yükselmesi değildir. Aksine bu, bizim dünyamızın üstünde bulunan bir şeyin ihsan evrimidir ve buna eşit olabilmek çok değerlidir.
Oturmak ve beklemek, şuanda dünya üzerinde yüzlerce insan oturuyor ve bekliyor – bu Tevrat’ın yolu olarak adlandırılan şey değildir. Bu acı çekmenin yoludur. Özellikle birçoğumuz burada bir aradayız ve bu nedenle bizler birbirimize maneviyatın büyüklüğünü vermeye mecburuz. Sizin önünüzde dans edemem, sizler bunu birbiriniz için yapmalısınız. Aksi takdirde ne olur? Tek kişilik bir gösteri? Gruplar ve dostlar birbirine etki etmelidir.

Başka ülkelerdeki gruplar: Sizler şuanda ekrana bakıyorsunuz ve Bnei Baruch’u görüyorsunuz. Ne hakkında düşünüyorsunuz? Gördüğüm kadarıyla insanlar çalıştığımız konuyu zorlukla anlıyorlar. Bu oldukça normal, bizler bilgi sahibi olmakla yükümlü değiliz. Ancak, çalışmalar sırasındaki niyet önemlidir. Yukarıdan veya merkez Bnei Baruch grubundan bir şeyler gelmesi için beklememelisiniz, kendi niyetiniz ile destek oluşturmalısınız. Dersten ne istiyorum? Nasıl bir birleşme? Nasıl bir genel Kli Yaradan’ın yarattıklarının ifşasıyla doludur? “Kabala ilmi” olarak adlandırılan şey budur, Kabala çalışmanın anlamı budur. Bizler Yaradan’ın damarlarda ve ya ruhlarda ifşa olduğu şekilde çalışıyoruz. Kabala ilmi, Yaradan’ın yarattığı yaratıklara ifşa olmasını çalışmaktır.

Materyali akıl ile fazla veya azı ile yakalamak mümkün. Ancak, kişinin ne hissetmeye ve niyete ne kadar yatkın olduğu ile bağlantılıdır, sadece oturup beklemek yerine çaba göstermelidir: belki başka akıllıca bir şey birden bire oradan çıkabilir. Ders sırasında isteklerimiz hakkında daha çok ve daha çok düşünmeliyiz ve istemimizin ne olduğunu. Bu görüntüyü sadece göz önünde tutarak kaybediyoruz, bu değerli davranışlarda bulunamadığımız demektir.

TES’e girişte, Paragraf 18- Baal HaSulam bunun hakkında “çaba miktarı” ve “çaba kalitesi” diye yazmıştır. “Çaba miktarı” bizim evde veya birlikteyken çalışmaya ayırdığımız zamandır. Ancak ‘çaba kalitesi’ çalışma sırasında duyduğumuz istektir. Ben gücün gelmesini ve beni düzeltmesini istiyorum, düşüncelerimi doğru yönde odaklamayı istiyorum, sonuçta amaç dışında hiç bir şey için arzu duymuyorum.

Düzinelerce insan, oldukça büyük bir sayıda olan gruplar dersteler. Onlar burada ama çabanın kalitesi nerede? Başka bir şekilde anlatmak gerekirse, Yaradan’ın bu dünyadaki yaratılana ifşasına olan istek nerede? Eğer bunu ders sırasında beklemez ve istemezsek, Kabala çalışmıyoruz demektir. Şimdi hepimiz birbirimizi ekranda görüyoruz. Hadi bu niyet üzerinde yoğunlaşalım: Yaradan’ın bu dünyada yaratılana olan ifşasını istiyoruz, bunun diğer her şeyden önemli olmasını istiyoruz.

Çabanın kalitesi hakkında daha derin bir anlayış daha sonra gelecektir ancak, bu önceliklidir. Bahsettiğim bu yaklaşma, Kabala biliminin açıklaması ile uyumludur: bu metot Yaradan’ın Tanrılığını yarattıklarına göstermesidir, ifşa etmesidir.

Niyetlerimizi tutmak, ne olursa olsun bizi manevi dünya ile bağlayan ve ders sırasında açtığımız hattın kesin bir bağ olduğunu hissetmeliyiz ve bu bağ aracılığı ile maneviyatı niyetimiz ile etkileyebiliriz. Bizler sadece Yaradan’a çalışma sırasında mümkün olduğu kadar çok niyet yollayarak ilerleyebiliriz. Grubun niyetleri ne kadar somut ve genelse, grup amaçla o kadar yakın ilişkidedir. His ile ne kadar çok şarj olurlarsa –gerçek bir dua– isteğimiz o kadar etkili olur. Bize bunun dışında hiç bir şey yardım edemez. Bir saatlik bir TES çalışmasının ayrı tutup bunun yanında, ne yapıyor olursak olalım gündüz ve gece olan bütün davranışlarımız sadece o bir saatlik mutluluğa ulaşmak içindir. Bu sonunda çalışmalarımıza aşılayabilecek bir şans bulduğumuz mutluluktur, gerçekten güç tarafından, bundan önce ulaştığımız bütün ifşalar çalışmanın dışındadır.

Birini bunu Kral ile bir dakikalık görüşme olarak kıyaslayabilir. Birine problemlerini Krala anlatması için sadece bir dakika verilmiştir ve bu zaman boyunca Kral dinlemeye hazırdır. Bu çalışma sırasında hissedeceklerimize olan bir alıştırma olabilir. Eğer bunun üstünde birlikte çalışmazsak bunu kullanma avantajı olmayacaktır. Bunun dışında her şey acı, ızdırap yoludur. Bu davranış maneviyat’ın yolu olarak adlandırılır: biz üzerimize ışığı çekiyoruz, Kaynağa geri gidiyoruz.

Deniz aşırı ülkelerdeki bazı gruplar çalışma materyallerini pek tanımıyorlar ancak derslere düzenli olarak katılıyorlar. Onlara onur ve övgü. Ayrıca bir kısım da henüz tutkusu olmadan çalışmaları yapıyor. Onların düşüncelerini onlar bizi ekrandan incelerken anlıyorum: “Belki bir açıklama vardır?” Hatta bazıları “Bu sıkıcı TES dersi ne zaman bitecek?” diye düşünüyor.

Hepsini anlıyorum ve bu nedenle size bunu anlatıyorum: kişi isteği oluşturmak üzerine çalışmalıdır; bunu fark etmek önemlidir ve grubun her üyesinin niyetini beyazlatmak, bunu her grupta yapmak ve bütün grupların birlikte yapması. Kişi ayrıca isteklerimizi Kime yolladığımızı da hatırlamalı. Tartışmalarımızın ve tekabüllerimizin tek konusu sadece bu olmalı, başka hiç bir şey amacımıza ulaşmamıza yardım edemez.

Soru: Niyet hakkındaki düşünce her zaman kayıp gider. Başka dış hareketler var mı? Nasıl niyeti her zaman tutma alışkanlığını geliştirebilirim?

Hiçbir şey bize niyeti tutmamızda ya da kaybetmemizde yardımcı olmaz. Biri hatırlatmaları ellerinin üstüne yazabilir; biri her tarafını parçalarla ve alıntılarla sarabilir. Bunu dene, denememelisin demiyorum. Ben kendimi her türde işaretlerle sarabilirim, saatin alarmını kurabilirim ancak amaç önemli değilse niyet kayıp gider, kaybolur. Hangi koşullar altında niyet önemli duruma gelebilir? Kişi grubun etkisi altına girince: herkesin bunu yaptığını görür ve sonra amaç artık önemli olmuştur. Daha sonra kişi bu önemi hissetmeye başlar, bizler Yaradan ile bağlantı kurabilmek için gerçek bir fırsatla uğraşırız ve bu kendi gelişimimizi etkiler.

Bu tamamen bizim çalışmamızdır. Hiç kimse engeller olmadan bir sure sonra en önemli şey hakkında düşünmeye başlayacağını ummamalı. Her zaman engeller olacaktır, çünkü bu bizim harekette bulunduğumuz tek alandır. Başka hiçbir şey yok. Bu bizim Yaradan’a tutumumuzu göstermemizdir tıpkı O’nun bize yardım etmesine olan isteğimiz gibi.

Soru: Gün içinde neye konsantre olmalıyım? Ders dışında çalışmamın özü nedir?

Gün içinde; Yaradan’ın büyüklüğünü fark etmek ve amaca ulaşmanın önemini fark etmek gerek, kişi kendini hazırlamalı ve çalışmalar sırasında dışarı vurabileceği bütün iç gerilimi biriktirebileceği konuma gelmeli. TES’e girişten paragraf 19’u bir daha okuyun, Baal HaSulam’ın niyetten bahsettiği kısmı.

Anlamalıyız ki bir manevi dünya var ve bizler onu sadece çalışmalar sırasında ki niyetimiz ile etkileyebiliyoruz. Bu nedenle kitaplar verildi ve onun içindeki ışık bizi kaynağa geri getiriyor. Eğer bunun için değilse, sadece bizi acı yoluyla gelişebiliriz.

Böylece acı yoluyla ve ya manevi yolla gelişebiliriz. Siz seçin. Eğer acı yolunu istiyorsanız sadece evde oturun. Ama bizler burada maneviyatın yolunu izlemek için toplanıyoruz ve bunun anlamı: ışığı çağırmak, Kaynağa geri dönmek. Ve bu sadece çalışma sırasında mümkün.

Bu konu üzerinden defalarca geçtik. Eğer hafızanızı yenilemek istiyorsanız bunu yapabiliriz. Ancak bizim işimiz sadece bu. Sadece bu – çalışma sırasındaki niyet. Bizler şimdiden çalışmanın değişmez birleşimi için süreçteyiz. Dünyadaki gruplar, Allah’a şükür, oldukça istikrarlı. Şimdi onları inşa etmeli ve her birini doğru şekilde ünitelendirmeliyiz.

Ekrandan gördüğüm kadarıyla beni izleyenler onlara bir şeyler anlatacağım beklentisi içindeler. Fakat söyleyeceğim tek bir şey var: dostlar, hadi çalışmaya başlayalım. Ve ne kadar bildiğiniz önemli değil. Çok bilen çalışmazmış.

alıntı
 
Üst