"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Değerinizin Farkına Varın

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan janet
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

janet

Kayıtlı Üye
Siz değerlisiniz. (Sonuna kadar okuyun lütfen)




Stewart, minik bir kasabadaki fakir bir işadamıydı.


Çocukluğundan beri bütün hayali dünyayı dolaşmaktı ama art arda gelen olaylar yüzünden kasabasını terk edememiş, sonunda babasının pek de parlak olmayan işini devralmak zorunda kalmıştı.



Sevdiği bir karısı ve çocukları vardı.



Ama işler iyi gitmiyordu.



Borçlar birikmişti.



Yaşadığı hayal kırıklığına bir de borçlar eklenince dayanacak gücü kalmamıştı.



Karlı bir gece arabasına binip, kasabanın biraz ötesinden akan nehrin kıyısındaki bara gidip iyice sarhoş olana kadar içtikten sonra kendini köprünün üzerinden atıvermişti.



Stewart sulara düşerken, karanlık göklerden gelen bir konuşma duyuldu.



Tanrı, 'ikinci sınıf meleklerden' birine görev veriyordu.



- Eğer bu ümitsiz adama yeniden yaşama isteği vermeyi başarırsan, ben de sana çok istediğin o iki kanadı verir, seni birinci sınıf melek yaparım.



Ve, yeryüzüne tonton, yaşlı bir adam kılığında 'başarısız' bir melek düşüyordu.



O güne dek bir türlü verilen görevleri doğru dürüst yerine getiremediği için istediği kanatlara kavuşamayan, kederli bir melekti bu.



Görevi ise çok zordu.



Tümüyle çaresiz, borçlar içinde yüzen, hayallerini kaybetmiş, istediklerinden hiçbirine kavuşamamış, dünyayı gezmek isterken önemsiz bir kasabaya sıkışıp kalmış bir adama hayatı yeniden sevdirecek, onu intihardan vazgeçirecekti.



Melek yeryüzüne indiğinde, bir polis Stewart'ı sulardan çıkarıyordu.



Onu, kendini sulara atmadan önce son içkisini içtiği bara götürüyordu ama orası şimdi çok değişikti.



Serserilerin toplandığı, pis bir batakhane olmuştu.



Kimse Stewart'ı tanımıyordu.



Stewart kasabaya dönüyordu ama orada da eski dostları onun kim olduğunu bilmeyen gözlerle ona bakıyorlardı.



Kasaba bakımsızdı, çirkindi, karanlıktı.



Eski bir okul arkadaşı arka sokaklarda fahişelik yapıyordu.



Karısı ise bir kütüphanede çalışan zavallı bir yaşlı kızdı.



O sulara atlamadan önce ünlü bir adam olarak dünyayı dolaşan erkek kardeşinin ise bir kilisenin bahçesinde mezarı duruyordu.



Stewart, suya düşmesiyle çıkması arasında geçen bu beş dakikada her şeyin nasıl bu kadar değişebilmiş olduğunu anlayamadan etrafına bakarken 'ikinci sınıf melek' yanına yaklaşıyordu.



Ona anlatmaya başlıyordu.



- Sen hayatına son vermek istedin ya, ben daha iyisini yaptım, sen hiç bu dünyaya gelmemiş gibi oldun... Sen olmamış olsaydın ne olacaktı, gör...



Kardeşim ne zaman öldü, diye soruyordu Stewart.



- Sen dokuz yaşındayken o kuyuya düşmüştü ve sen onu kurtarmıştın...



Ama ben senin doğumunu iptal edince ve sen hiç doğmayınca onu kurtaracak kimse de olmadı... O çocukken öldü.



- Peki sınıf arkadaşım ne zaman fahişe oldu?



- Bir gün o çok parasız kalmıştı, para bulabileceği hiçbir yer yoktu ve sen ona borç vermiştin... Ama sen olmayınca o gece kendini sattı ve sonra fahişe olarak kaldı.



- Kasaba niye böyle bakımsız ve korkunç gözüküyor?



- Çünkü sen babanın yerini aldıktan sonra insanlardan para toplayıp kooperatifler kurmuştun, binalar yapmıştın, kasaba gelişmişti... Sen hiç olmadığın için o kooperatif kurulmadı, o binalar yapılmadı, kasaba bakımsız kaldı, o inşaatta çalışıp para kazanan birçok insan para kazanamayıp serseri oldu.



Bütün seyircilerle birlikte Stewart da, bir insanın farkına varmadan ne kadar çok başka insanın hayatına değdiğini, o hayatları varlığıyla değiştirdiğini, en sıradan insanın bile bu hayatta tahmin edemeyeceği ölçüde önemi olduğunu görüyordu.



Tavana asılmış, birçok değişik parçadan oluşmuş oyuncaklar vardır, her bir parça başka bir parçaya dokunarak bir rüzgar yaratır ve oyuncak dönüp durur.



O parçalardan birini çıkardığınızda bütün rüzgarı kesersiniz.



Oyuncak kımıltısız kalır.



Frank Capra'nın o filminde de, hayatın aynen o oyuncak gibi birbirine değen insanlarla döndüğünü, aradan bir tek insanı bile çıkarıp aldığınızda hayatın dönüşünü etkilediğinizi, birçok olayın farklılaştığını, herkesin sandığından daha büyük bir rolü ve değeri olduğunu anlıyordunuz.



Değersiz ve işlevsiz kimse yoktu.



Stewart, o yaşlı ve tonton 'ikinci sınıf' melek sayesinde bu gerçeği görünce intihar etmekten vazgeçiyordu.



Kendisine o kadar manasız ve değersiz gözüken hayatının aslında birçok insan için ne kadar değerli olduğunu kavrıyordu.



O intihar etmekten vazgeçince yeniden her şey eskisine dönüyordu.



'Bu muhteşem bir hayat' isimli film, mutlu sonla biterken de gökyüzünde bir 'çın' sesi duyuluyordu.



Tonton meleğe, Tanrı çok arzuladığı kanatlarını veriyordu.



Kendimizi manasız ve yararsız bulduğumuz zamanlar vardır. Değersiz olduğumuzu, sevilmediğimizi düşünürüz.



Hayal kırıklıklarıyla dolu hayatımızda neden istediklerimizin hiç gerçekleşmediğini merak ederiz.



Cevaplar ararız.



Bulamayız genellikle.



Cevaplar vardır aslında.



Kendimizi yararsız bulduğumuzda çok yararlı işler yapmışızdır, sevilmediğimizi sandığımızda sevilmişizdir, değersiz olduğumuzu düşündüğümüzde değerimizi bilenler çıkmıştır.



Birçok hayatı aynı anda kımıldatan o sihirli rüzgarı yaratmakta bizim de farkına varmadığımız büyük bir rolümüz olmuştur.



Eğer Tanrı 'ikinci sınıf' meleklerinden birini bize gönderse ve bizsiz bir hayatın nasıl olacağını gösterseydi, sanırım hepimiz kendimize de hayata da başka türlü bakardık.



Hatta, o melek bize 'istediklerimiz gerçekleştiğinde nasıl bir hayatımız olabileceğini' gösterseydi belki istediklerimizin gerçekleşmemesi için dua ederdik.



Bu muhteşem bir hayattır.



Cevabı ve sırrı kendi içinde saklıdır.



Ve, o hayatı hep birlikte yaparız.



Bazen rolümüzden şikayet ediyorsak, bu da rolümüzün kıymetini bilemememizdendir.



Alıntı.
 
Çok güzel.Aslında kusurlu görünen yanlarıyla da kusursuz işleyişin nasıl sağlandığının güzel bir anlatımı.
 
Ben bu filmi yıllar önce izlemiştim..Ve çok sevmiştim..Çoook..Ve ben değersizlik duygusu taşıdım hayatım boyunca..Çünkü etrafımda bana hakettiğim değeri vermeyen onlarca insan oldu hep..Ama bu film benim için bir dönüm noktası olmuştu..Hatta ogün bugündür koruyucu meleklere inanır olmuştum:)Hayal gücümü dehayli geliştirmişti bu film..Melekleri bir başka sever olmuştum..Ve fantastik filimleri..Hatta bu film belki fantastik değil de yaşanmış bir öyküydü kimbilir demiştim..Özetle bu en sevdiğim filmler arasındadır..Ve ayrıca bu film kendime değer duyguma büyük ivme kazandırmıştı..Hatta diyebilirim ki bu filimi izlememiş olsaydım belki de kendimi hiç sevemezdim..O derece yani..

Sevgili janet..Bu filmi bana tekrar hatırlattığınız için sonsuz şükranlarımı sunuyorum size..İnanın bana gözyaşlarına boğuldum yine..Nette bu sık sık oluyor bana ama bu seferki daha başka sanki..

Evet yıllar önce bu filmi seyretmem belki de bana izafi bir meleğin gönderilmesiydi..Ve şuan da belki bu oldu..Çünkü daha önce de izah ettiğim gibi şerefim benim herşeyimdir..İlah diye taparım hatta ona..Son 5 yılda net ortamında ciddi yara almıştı O..ve ben her yaramı sardım bugüne kadar ama bunu bir türlü saramıyorum işte..Ama bu hikaye sanırım bunu başarmamı sağlamama büyük ivme kazandıracak..Belki halakanayan bu yaramı durduracak.(Bu meseleyi tekrar tekrar dile getirmemeye çalışıyorum ama yeri geldi işte)
 
Harikaydi. Insanlar kendilerini tanimali ve degerli olduklarina inanmali. Filmide cok merak ettim sayenizde en kisa zamanda izlemek icin not aldim. Tesekkurler.
 
Sevgili janet,önce teşekkürler.Sıcacık aktı yüreğime yazılar.Evet doğrudur yaşadığımız olumsuzluklara rağmen, hepimiz çarkın bir parçasıyız.Eminim en az doğum günlerimizde hepimize,ufak bir hediye ve üzerine iliştirilmiş bir not yada şifaen söylenmiş''İyiki varsın''sözcüğü.Hepimize aslında ne kadar değerli olduğumuzun ve bir yararımızın dokunduğunun hatırlatmasıdır.
 
Çok güzel ve anlamlı:) Bu arada konuda filmin adı yazıyor 'Bu muhteşem bir hayat' isimli film
 
Ben bu filmi yıllar önce izlemiştim..Ve çok sevmiştim..Çoook..Ve ben değersizlik duygusu taşıdım hayatım boyunca..Çünkü etrafımda bana hakettiğim değeri vermeyen onlarca insan oldu hep..Ama bu film benim için bir dönüm noktası olmuştu..Hatta ogün bugündür koruyucu meleklere inanır olmuştum:)Hayal gücümü dehayli geliştirmişti bu film..Melekleri bir başka sever olmuştum..Ve fantastik filimleri..Hatta bu film belki fantastik değil de yaşanmış bir öyküydü kimbilir demiştim..Özetle bu en sevdiğim filmler arasındadır..Ve ayrıca bu film kendime değer duyguma büyük ivme kazandırmıştı..Hatta diyebilirim ki bu filimi izlememiş olsaydım belki de kendimi hiç sevemezdim..O derece yani..

Sevgili janet..Bu filmi bana tekrar hatırlattığınız için sonsuz şükranlarımı sunuyorum size..İnanın bana gözyaşlarına boğuldum yine..Nette bu sık sık oluyor bana ama bu seferki daha başka sanki..

Evet yıllar önce bu filmi seyretmem belki de bana izafi bir meleğin gönderilmesiydi..Ve şuan da belki bu oldu..Çünkü daha önce de izah ettiğim gibi şerefim benim herşeyimdir..İlah diye taparım hatta ona..Son 5 yılda net ortamında ciddi yara almıştı O..ve ben her yaramı sardım bugüne kadar ama bunu bir türlü saramıyorum işte..Ama bu hikaye sanırım bunu başarmamı sağlamama büyük ivme kazandıracak..Belki halakanayan bu yaramı durduracak.(Bu meseleyi tekrar tekrar dile getirmemeye çalışıyorum ama yeri geldi işte)

Dün yazdıklarıma birşeyler daha eklemek geldi içindem..Çünkü bugünlerde kalbim kırık..Size saçma gelebilir ama bunları mabede yazmak beni o kadar rahatlatıyorki..Yoksa riske girip nete özellikle de mabede gelmezdim..Çünkü daha geleli üç gün oldu herkesi yordum burada:) Hatta en sevdiğim konum bile yok oldu dün:(Neyse..

Kısaca mabed benim için bir melek oldu..Nette aldığım yaraları saran bir melek..İnanın böyle hissediyorum..Çünkü mabedde birçok insanın beni anladığını hissediyorum:) Dediğim gibi nettealdığım yaralar öyle kolaylıkla onarılacak gibideğildiinanın..Bunu ancak gerçek birsevgi gerçek bir melek yada gerçek insanlar onarabilirdi..Yada ilahi bir yardım..Çünkü ben başaramıyordum işte.İnşallah başarırım..Yoksa inanın bu hayata sağlıklı devam edemem..Yürüyemem..Öyleki Allah'dan uzun ömür dileyen ben artık ömrümün kısalmasını istedim son yıllarda.Bu derece yaşamdan koptum..Neyse daha fazla negatf şeyler yazmayayım bu güzel ve umur dolu konuya..
 
Not:Aceleyle yazdığımdan hemen yukarıdaki konuda bir çok kelimeyi yalnış yazmışım:(
 
Filmin ismini merak etdim yazarsanız çok sevinirim bu arada soluksuz okudum emeğinize sağlık kardeş...
 
Filmin ismini merak etdim yazarsanız çok sevinirim bu arada soluksuz okudum emeğinize sağlık kardeş...

Uzun yıllar önce televizyondan izlemiştim bu filmi..Bu yüzden ismini hatırlamıyorum..Yukarıda geçen Bu muhteşem hayat cümlesi ismi olabilir mi yoksa başka birşey miydi hatırlamıyorum.Oysa belki de sevdiğim film bu benim.İsmini bende merak ettim şimdi..
 
mükemmel bir filimdir eminim...okurken bu kadar etkılendıgıme göre izledigimde ne olur düşünemıyorum...tesekkurlerrrr
 
Ne demis Mevlana

Sen değerinle ve düşüncenle, iki âleme de bedelsin, ama ne yapayım ki kendi değerini bilmiyorsun.
 
'... sevilmediğimizi sandığımızda sevilmişizdir, değersiz olduğumuzu düşündüğümüzde değerimizi bilenler çıkmıştır. '
O beni neden sevemedi,hiç mi sevmedi diye kendi kendimi bitirirken karşıma çıkan başka biriyle bazı şeylere yeniden inanmaya başladım.Tam da şu günlerde şu satırları yaşarken bu yazıya denk gelmek gerçekten çok güzel oldu.
 
Geri
Üst