aris
Kayıtlı Üye
Her gün yüzlerce olmasa bile düzinelerce bir şekilde hem fikir olmadığımız durumlar ile karşılaşırız. Bu somurtkan bir eş ile uyanmak olabilir, işe gidip gelirken yolumuzu kesen biri olabilir, gün içinde patron veya bir proje ile ilgili sorunlarımız olabilir, bu listenin kesinlikle sonu yok.
Bu olumsuz tecrübelerin büyük çoğunluğu, ikinci kez düşünmeden bile bizi telaşlandırır. Bizim zorlukla fark ettiğimiz olayların en küçüğü bile. Eğer koltuğumuzda rahat değilsek veya içtiğimiz su boğazımıza kaçarsa, yüzümüzü ekşitiriz, uyum sağlarız ve günümüze devam ederiz.
Ama bu olumsuz olayların her biri bizi manevi çalışmaya hazırlayıcı bir fırsata ulaştırır. Bu böyledir çünkü maneviyat tamamen bizim Yaratan’a karşı olan davranışımız ile ilgilidir. Bize iki temel gerçek söylendi; İlk olarak, O’ndan başkası yok ki bunun anlamı dünyada Yaratan dışında başka hiçbir güç olmadığıdır ve her davranışın arkasında O vardır, itici güçtür.
İkinci olarak bize söylenen ise, Yaratan sadece gerçekleşen her şeyden sorumlu olmak ile kalmaz, aynı zamanda gün boyunca deneyimlediğimiz olayların hepsi O'ndan gelir. Başka şekilde ifade etmek gerekirse, bizim olumlu veya olumsuz hissetmemize kalmaksızın, aslında Yaratan sadece iyilik içeren sevgi ile davranır. Bunun anlamı, hayatımızda olan her türlü şey manevi çalışma için bir fırsattır.
Yaratan’a doğru olan davranışımız, manevi yolculuğumuza başladığımız yerdir. Herhangi bir olay göz önüne alındığında Yaratan’a karşı üç farklı davranış seçeneğimiz vardır. Bunlar:
1-Olaya nazaran, Yaratan’ı hesaba bile katmayız. Bu maneviyata karşı tamamen aldırmayış olarak düşünülür ve biz sadece bedeni doğamızdayızdır. Buna hayvan gibi yaşamak denir.
2-Yaratan’a doğru davranışımızı kontrol etmeyi düşünürüz ve mutlaka Yaratan’ın bu davranışın arkasında olduğunu söyleyemeyeceğimizi buluruz. Başka şekilde söylersek, bildiğimiz kadarı ile Yaratan var, ama dünyada bir şeylere neden olan başka güçler de olabilir, tıpkı biraz önce yaşadığımız olayda olduğu gibi. Bu çift gizlenme olarak bilinir.
3-Son olarak deneyimleyebileceğimiz üçüncü davranış ise evet, dünyadaki her bir durumdan Yaratan’ın sorunluğu olduğunu anlamamızdır, ama bunlardan bazıları kötüdür ve canımızın acımasına sebep olur. Bu ise tek gizlenme olarak bilinir.
Tabii ki, amacımız Yaratan’ın olan her şeyden sorumlu olduğunu fark etmektir ve olan her şey harikadır, kusursuzdur, asla daha iyi olamaz. Ama bazen, bizim işimiz bu şekilde hissettiğimiz anda davranışımızı değiştirmek olduğunu düşündüğümüz için kafamız karışır.
Bu tam anlamıyla imkânsız. Biri için kendi doğasını değiştirebileceğini düşünmek, o kişinin aldanma içinde olduğunun kanıtıdır. Sadece Yaratan böyle bir değişime sebep olabilir. Ama bizim yapabileceğimiz şey bunu istemektir, bütün kalbimiz ile istemek. Bu son kısım, her şeyin kredisini Yaratan’a verebilmeyi istemek ve tamamının iyi olduğunu anlamak, bizim görevimizin en önemli aşamasıdır. Bu dua olarak bilinir.
Ama bu son aşama, ilk olarak bizim hatırlayabildiğimiz sıklıkta başımıza gelen ve hem fikir olmadığımız her türlü olayı analiz etmeyi alışkanlık haline getirmemizi gerektirir. Hatırlayın, maneviyata geçmede bizim öncelikli amacımız ilk olarak Yaratan’a doğru olan davranışımızı analiz etmek. Sonrasında Yaratan’a atayamadığımız olayları fark ettikten sonra veya Yaratan’ın hareketi sadece iyilikti diyemediğimizde – O’nun hareketlerini haklı çıkarmak için, o hareketlerin doğruluğunu kanıtlamayı istemeyi denemeliyiz.
Yaratan’ı savunmayı daha çok istediğimizde, amacımıza ulaşmamız da daha hızlanacaktır. Grup ile inceleyerek ve çalışarak, bu çabalar sayesinde, Yaratan bize gerektiğinden bile çok fırsatlar vererek manevi ifşanın sürecini hızlandırır. Ama O’ndan gelen bu harika hediyelerin üstünlüklerini kullanmak bize kalmıştır.
Yazar: Michael R. Kellogg
Bu olumsuz tecrübelerin büyük çoğunluğu, ikinci kez düşünmeden bile bizi telaşlandırır. Bizim zorlukla fark ettiğimiz olayların en küçüğü bile. Eğer koltuğumuzda rahat değilsek veya içtiğimiz su boğazımıza kaçarsa, yüzümüzü ekşitiriz, uyum sağlarız ve günümüze devam ederiz.
Ama bu olumsuz olayların her biri bizi manevi çalışmaya hazırlayıcı bir fırsata ulaştırır. Bu böyledir çünkü maneviyat tamamen bizim Yaratan’a karşı olan davranışımız ile ilgilidir. Bize iki temel gerçek söylendi; İlk olarak, O’ndan başkası yok ki bunun anlamı dünyada Yaratan dışında başka hiçbir güç olmadığıdır ve her davranışın arkasında O vardır, itici güçtür.
İkinci olarak bize söylenen ise, Yaratan sadece gerçekleşen her şeyden sorumlu olmak ile kalmaz, aynı zamanda gün boyunca deneyimlediğimiz olayların hepsi O'ndan gelir. Başka şekilde ifade etmek gerekirse, bizim olumlu veya olumsuz hissetmemize kalmaksızın, aslında Yaratan sadece iyilik içeren sevgi ile davranır. Bunun anlamı, hayatımızda olan her türlü şey manevi çalışma için bir fırsattır.
Yaratan’a doğru olan davranışımız, manevi yolculuğumuza başladığımız yerdir. Herhangi bir olay göz önüne alındığında Yaratan’a karşı üç farklı davranış seçeneğimiz vardır. Bunlar:
1-Olaya nazaran, Yaratan’ı hesaba bile katmayız. Bu maneviyata karşı tamamen aldırmayış olarak düşünülür ve biz sadece bedeni doğamızdayızdır. Buna hayvan gibi yaşamak denir.
2-Yaratan’a doğru davranışımızı kontrol etmeyi düşünürüz ve mutlaka Yaratan’ın bu davranışın arkasında olduğunu söyleyemeyeceğimizi buluruz. Başka şekilde söylersek, bildiğimiz kadarı ile Yaratan var, ama dünyada bir şeylere neden olan başka güçler de olabilir, tıpkı biraz önce yaşadığımız olayda olduğu gibi. Bu çift gizlenme olarak bilinir.
3-Son olarak deneyimleyebileceğimiz üçüncü davranış ise evet, dünyadaki her bir durumdan Yaratan’ın sorunluğu olduğunu anlamamızdır, ama bunlardan bazıları kötüdür ve canımızın acımasına sebep olur. Bu ise tek gizlenme olarak bilinir.
Tabii ki, amacımız Yaratan’ın olan her şeyden sorumlu olduğunu fark etmektir ve olan her şey harikadır, kusursuzdur, asla daha iyi olamaz. Ama bazen, bizim işimiz bu şekilde hissettiğimiz anda davranışımızı değiştirmek olduğunu düşündüğümüz için kafamız karışır.
Bu tam anlamıyla imkânsız. Biri için kendi doğasını değiştirebileceğini düşünmek, o kişinin aldanma içinde olduğunun kanıtıdır. Sadece Yaratan böyle bir değişime sebep olabilir. Ama bizim yapabileceğimiz şey bunu istemektir, bütün kalbimiz ile istemek. Bu son kısım, her şeyin kredisini Yaratan’a verebilmeyi istemek ve tamamının iyi olduğunu anlamak, bizim görevimizin en önemli aşamasıdır. Bu dua olarak bilinir.
Ama bu son aşama, ilk olarak bizim hatırlayabildiğimiz sıklıkta başımıza gelen ve hem fikir olmadığımız her türlü olayı analiz etmeyi alışkanlık haline getirmemizi gerektirir. Hatırlayın, maneviyata geçmede bizim öncelikli amacımız ilk olarak Yaratan’a doğru olan davranışımızı analiz etmek. Sonrasında Yaratan’a atayamadığımız olayları fark ettikten sonra veya Yaratan’ın hareketi sadece iyilikti diyemediğimizde – O’nun hareketlerini haklı çıkarmak için, o hareketlerin doğruluğunu kanıtlamayı istemeyi denemeliyiz.
Yaratan’ı savunmayı daha çok istediğimizde, amacımıza ulaşmamız da daha hızlanacaktır. Grup ile inceleyerek ve çalışarak, bu çabalar sayesinde, Yaratan bize gerektiğinden bile çok fırsatlar vererek manevi ifşanın sürecini hızlandırır. Ama O’ndan gelen bu harika hediyelerin üstünlüklerini kullanmak bize kalmıştır.
Yazar: Michael R. Kellogg