aris
Kayıtlı Üye
Cinler, melekler ve seytanlar gibi akil ve duyu organlarimizla kavrayamadigimiz, görünmeyen-bilinmeyen varliklardandir. Cinler hakkinda, tüm yaratilanlarin yaraticisi Yüce Rabbimizin insanliga ulastirdigi mesajlarin bir arada oldugu Kur'an-i Kerim de bilmemiz gereken ölçüde bilgi verilmistir.
Cinnin yaratilisi su sekilde ifade olunmaktadir:
"Cinleri öz atesten yaratti. "(Rahman Suresi) " Cinleri de daha önce zehirli atesten yaratmistik."(Hicr 27)
Kur'an-i Kerim'de degisik lâfizlarda 32 yerde cinden bahsedilmektedir. Bunlardan 22'si cinn, 5'i cânn, 5'i de cinnet olarak geçmektedir;
Cinn :Isra (88), Kehf (50), Zariyat (56), Rahman (33), Araf (38,179), Neml (17,39), Fussilet (25,29), Ahkaaf (28,29),
Sebe (12,14,41), Cinn (1,5,6), En'am (100,112,128,130)
Cânn : Hicr (27), Rahman (15,39,56,74)
Cinnet : Hûd (119), Secde (13), Saffat (158) 2kez, Nâs (6)
"De ki: Cinlerden bir toplulugun dinleyip de söyle söyledikleri bana vahyolunmustur: Gerçekten biz, hârikulâde güzel bir Kur'an dinledik. Dogru yola iletiyor, ona iman ettik. Kimseyi Rabbimize asla ortak kosmayacagiz. Hakikat su ki, Rabbimizin sâni çok yücedir. O, ne es ne de çocuk edinmistir. Dogrusu bizim beyinsiz olanimiz, Allah hakkinda pekasiri yalanlar uyduruyormus. Halbuki biz, gerek insanlar gerekse cinler Allah hakkinda asla yalan söylemezler, sanmistik. Su da gerçek ki, insanlardan bazi kimseler, cinlerden bazi kimselere siginirlardi da, onlarin taskinliklarini arttirirlardi. Onlar da sizin sandiginiz gibi, Allah'in hiç kimseyi tekrar diriltmeyecegini sanmislardi. Dogrusu biz, gögü yokladik, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyledoldurulmus bulduk. Halbuki, biz onun bazi kisimlarinda dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat simdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor. Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayir mi diledi? Gerçekten biz, -kimimiz sâlih kisiler, kimimiz ise bunlardan asagida olmak üzere- türlü türlü yollar tutmustuk. Su gerçegi süphesiz anladik ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah'i âciz
birakamayacagiz, baska yere kaçmakla da elinden kurtulamayacagiz. Dogrusu biz, o hidayeti isitince ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, artik ne bir eksiklige ugratilmasindan ne de haksizlik edilmesinden korkar. Içimizde, teslimiyet gösterenler de var, hak yoldan sapanlar da var. Teslimiyet gösteren kimseler, dogru yolu arayanlardir. Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuslardir." (Cinn Suresi 1-15)
"Aldatmak için birbirlerine cazip sözler fisildayan cin ve insan seytanlarini her peygambere düsman yaptik. Bu seytanlar ahrete inanmayanlarin kalblerinin o sözlere yönelmesi, ondan hosnut olmasi ve kendilerinin isledikleri suçlari islemeleri için böyle yaparlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardi, sen onlari iftiralari ile basbasa birak."
(En'am Suresi 112-113)
" Allah hepsini toplayacagi gün, "Ey cin toplulugu! Insanlarin çogunu yoldan çikardinz" der, insanlardan onlara uymus olanlar, "Rabbimiz! Bir kismimiz bir kismimizdan faydalandik ve bize tayin ettigin surenin sonuna ulastik" derler. "Cehennem, Allah'in dilemesine bagli olarak, temelli kalacaginiz duraginiz" der. Dogrusu Rabbin hakimdir, bilendir. Zalimlerin bir kismini, kazandiklarindan ötürü diger bir kismina böylece musallat ederiz. "Ey cin ve insan toplulugu! Size ayetlerimi anlatan, bugünle karsilasmamizdan siziuyaran peygamberler gelmedi mi?" "Kendi hakkimizda sahidiz" derler. Dunya hayati onlari aldatti da inkârci olduklarina, kendi aleyhlerinde sahidlik ettiler." (En'am Suresi 128-130)
"Cinleri öz atesten yaratti. O halde, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?"(Rahman Suresi 15-16)
"Ey cin ve insan topluluklari! Göklerin ve yerin çerçevesinden çikip gitmeye gücünüz yetiyorsa geçin. Ancak büyük bir güçle çikip gidebilirsiniz." (Rahman Suresi 33)
" Sabah gidisi bir aylik mesafe, aksam dönüsü yine bir aylik mesafe olan rüzgâri da Süleyman'a (onun emrine) verdik ve onun için erimis bakiri kaynagindan sel gibi akittik. Rabbinin izniyle cinlerden bir kismi, onun önünde çalisirdi. Onlardan kim emrimizden sapsa, ona alevli azabi tattirirdik. Onlar Süleyman'a kalelerden, heykellerden, havuzlar kadar (genis) legenlerden, sabit kazanlardan ne dilerse yaparlardi. Ey Davud ailesi! Sükredin. Kullarimdan sükreden azdir! Süleyman'in ölümüne hükmettigimiz zaman, onun öldügünü, ancak degnegini yiyen bir agaç kurdu gösterdi. (Sonunda yere) yikilinca anlasildi ki cinler gaybi bilselerdi, o küçük düsürücü azap içinde kalmazlardi. " (Sebe Suresi 12-14)"
Bu bilgiler dogrudan ve isaret yoluyla verilmekte. Hadislerin isiginda açiklanma gerekirse insan benzeri varliklardir. Yeryüzünde yasadiklari gibi göge de yükselebilirler. Bizim anladigimiz manada atessel degil isinsal yaratiklar olmasi muhtemeldir. Isigin enerjiye dönüstürülmesinde saglanacak ilerlemelerle birlikte onlarla ilgili bir sir perdesininde kalkmasi beklenilmektedir.
Cinlerinde erkegi ve disileri oldugu gibi onlarda ürerler ve ölürler. Akil ve irade sahibidirler. Onlar da insanlar gibi emir ve yasaklara uymak Allah'a ibadet etmek için yaratilmislardir. Insanlarin peygamberleri onlarinda peygamberleridir. Cennetle de nimetlendirilecekleri oldugu gibi Cehennemle de azablandirlacak olanlari vardir.
Yeryüzündeki çalismalari devam etmekle beraber, peygamberimizden sonragökyüzüne çikip bilgi edinme girisimleri, koruyucu melekler ve delici alevlerle engellenmistir.
Farkli kültürel seviyelerdedir. Hz.Süleyman devrinde ileri derecede bilimsel ve sanatsal etkinlikleri görülmüstür. Ordu da yer aldiklari gibi, mühendislik, ustalik ve dalgiçlik görevi yapmislar, heykeller, büyük havuzlar ve sabit kazanlar insa etmislerdir. Günümüzde laboratuvar düzeyinde çalismalari yapilmakta olan, esyanin isinlamasina sahip bilgiyi onlar bundan üçbin yil önce elde etmislerdi. Geçen bu kadar süre içinde teknolojilerinde ilerleme kaydetmedikleri düsünülemez elbette. Çagimizda görüldügü söylenen ufolar, uçan daireler, merihliler'i n onlar olmadigi ne malum. Yeryüzü medeniyetine katkida bulunduklarini veya bulunacaklarini, Hz.Süleyman örnegi önümüzde iken söylememek mümkün mü?
Isinsal vücut yapilarindan kaynaklanan hizlari, engelleri asma özellikleri yönündeki üstünlüklerinin yanisira, mantik ve muhakeme yönünden insanlardan hayli geridirler. Ancak insanlarin anarsi çikarma, kan dökme gibi bazi olumsuz özellikleri daha belirgindir.
" Hatirla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacagim, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çikaracak, orada kan dökecek insani mi halife kiliyorsun? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemiyeceginizi herhalde ben bilirim, dedi." (Bakara 30)
Cinler, ne gelecegi bilerler ne de kendileri disinda olan olaylari bilebilirler. Gayb bilgisi Allah'a mahsustur.
"De ki: Göklerde ve yerde, Allah'tan baska kimse gaybi bilmez. Ve onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler" (Neml Suresi 65). Medyum, cinci ve falcilarin araciligiyla onlardan edinilecek gelecek ve geçmise ait bilgilerle hayati yönlendirmeye kalkismak onlara ibadettir, ilkelliktir, çag disiliktir. Allah Resulü'nün ifadesiyle Kur'an-a inançsizliktir, inkara yuvarlanmaktir. Öyle veya onlardan alinacak bilgiler Islam hukukuna göre geçersizdir. Dogrularin içine ekledikleri yanlislara güvenilebilinir mi? Hangisi dogru hangisi yanlis bilinebilinir mi? Bir kere bir ikileme düsüldükten sonra çikilabilinir mi?
Cinlerin insanlari görmelerine bir mani yoksa da vücut yapilarimizin farkliligi sebebiyle insanlarin onlarla isitilebilir ve görülebilir fiziksel bir beraberlige girmelerinde engeller bulunmaktadir. Bunun yani sira peygamberler ve seçilmislerin kendilkeri ile görüstükleri gerçektir. Dogruluklarina artik neredeyse kusku duyulmayacak sekilde çoklukla yasanan, belki de siz su satirlari okuyanlarinda yasadigi ve yasanmaya devam eden olaylar, bir cin maskaraligi olan ruh çagirma oturumlar ve benzeri müsahedelere dayanan çesitli TV kanallarinin gizemli adlar altinda yayinladiklari istisnai olaylar insanlarla cinler arasinda iliski kurulabilecegine bir kanit olarak niye kabul edilmesin ki?
Bu arada unutulmasin ki, onlarin hep görülmez olmadigini düsüncesine saplanmayalim. Bazi seytanlasmis insanlarin varligi malumlarinizdir. Bu tip insanlardan Allah'a siginilmasi Kur'an da açiklanmaktadir.
"O sinsi vesvesenin serrinden, O ki insanlarin gögüslerine (kötü düsünceler) fisildar. Gerek cinlerden,gerek insanlardan(olan bütün vesvesecilerin serrinden Allah'a siginirim!" (Nas 4-6)
Bilmedigimiz yöntemlerle zarar verme kapasitesine sahip seytanlasmis cinler vesvese verebilir, kalplerimize ser tohumlari ekebilirler. Dinimizde haram olan büyü türü isleri oyunlarina alet edebilirler. Ancak su unutulmamalidir ki mahiyeti bilinmeyen fisildamalar disinda hayatimiza müdahale yetkileri yoktur. Inançlarini yasayan, Allah'i zikreden ve kendilerinden Allah'a siginan müminler üzerinde cinlerin hiç mi hiç etkileri yoktur.
"Kur'an okudugun zaman o kovulmus seytandan Allah'a sigin! Gerçek su ki: Iman edip de yalniz Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (seytanin) bir hakimiyeti yoktur. Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a ortak kosanlaradir. Kur'an okudugun zaman o kovulmus seytandan Allah'a sigin! " (Nahl 98-100)
Bilinmelidir ki cinlerin muminleri, insanlarin müminleri gibi bizim kardeslerimiz, dünya ve ahiret dostlarimizdir.
Bizler gibi mükellef varliklar olan cinler kendileri gibi görünmeyen olan, müsterek düsmanlarimiz olan seytanlar tarafindan saptirilmaya çalisilmaktadir. Görrünmez olmalarindan dolayi onlari birbiriyle karistirmamak lazimdir. Seytanlar cinlerden farkli olup serlere odaklanmis varliklardir.
Varliklari peygamberimiz tarafindan açiklanan cinler aleminin hayvanlari, mükellef varliklar olan cinlerle karistirilarak cinlerin yilan ve köpek gibi suretlere girdikleri yanilgisina düsülebilimnmektedir. Allah'a muhatap olma yüceligine erdirilmis, Kur'an insani olmaya aday varliklar olan sorumlu cinlerin hayvan suretlerine sokulup korku salinmasi maalesef hadislere kadar sokulabilmistir.
Bir diger yaniltici husus da bazi hadisler de hastalik etkeni olarak gösterilen ve görünmez olma nitelikleri sebebiyle kendilerine görünmez varliklar anlamina cin denilen mikroplar türünde varliklarin, mükellef varliklar olan cinleranlamina algilatabilmesidir. Bu bir hatadir, bu hataya düsmemelidir.
Cinlerin Peygamber Efendimize Imâni
Insanlarin ve cinlerin tamamina peygamber olarak gönderilen peygamberimiz halkini imana davet etmek için gittigi Taifden üzgün dönmekteydi. Sabah olmak üzereydi. Namaza durmustu.
O gün, cinleri hayrete düsüren bir olay olmustu. Cinler o ana kadar, semâlara dogru yükselip meleklerin konusmalarina kulak hirsizligi yaparak dinlerlerdi. Fakat o gün bu maksatla göklere dogru yükselmek istediklerinde üzerlerine atesvari gök taslari atilmisti. Semada meydana gelen bu olayin, yeryüzündeki önemli bir meseleden kaynaklanabilecegini düsünerek her tarafa yayilmis, arastirmaya baslamislardi.
Nasibin cinlerinden ileri gelen bir heyet, peygamberimizin bulundugu yere gelmisler, okudugu Kur'an-i Kerim'i dinlemisler, semada ceryan hadisenin sebebini anlamislar ve sonra kavimlerinin yanina dönmüslerdi. Bu durum Âyet-i Kerimelerde su sekilde açiklanmaktadir:
"Hani cinlerden bir gurubu, Kur'an'i dinlemeleri için sana yöneltmistik. Kur'an'i dinlemeye hazir olunca (birbirlerine) "Susun" demisler, Kur'an'in okunmasi bitince uyaricilar olarak kavimlerine dönmüslerdi. Ey kavmimiz! dediler, dogrusu biz Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekini dogrulayan, hakka ve dogru yola ileten bir kitap dinledik. Ey kavmimiz! Allah'in davetçisine uyun. Ona iman edin ki Allah da sizin günahlarinizi kismen bagislasin ve sizi aci bir azaptan korusun."(Ahkam Suresi 29-31)
Bu vak'a, cinlerin Peygamber Efendimizle ilk karsilasmasiydi. Bundan sonra yine bir gün Peygamber Efendimiz ashabina söyle hitap etti.:
"Ben gece vakti gidip cinlere Kur'an okumakla emrolundum. Pesmden kim gelecek?" Resûl-i Ekrem bu sözü ikinci ve üçüncü defa tekrarlamissa da ashab gene önlerine bakmislardi. Son tekrarinda Ibn-i Mesud "Ben gelirim" dedi ve birlikte Mekke'nin üst tarafinda Si'b-i Hacûn'a kadar yürürler. Oraya vardiklarinda Resulullah bir çizgi çizer ve;
"Ben sana dönüp gelesiye kadar buradan disari çikma!" diye tembih eder ve ayrilir. Ibn-i Mesud siddetli bir gürültü isitir. Cinler Resûl-i Ekrem'in üzerinde keklikler gibi uçusmakta, ayaklari ile taslari yuvarlamaktaydilar. Bazilari da def çalmaktaydi. Nihayet peygamberimiz kusattilar, ve onu göremez olur. Ayaga kalkar. Resullullah eliyle oturmasini isaret eder. Kur'an okumaya basladiginda, cinler yere yapisir halde dururlar ve görünmez olurlar.
Nihayet peygamberimiz ona gelir, buyurur ki.
"Bana gelmek istemistin degil mi? Eger gelseydin sana iyilik getirmezdi. Onlar cindi. Kur'an dinlemek üzere gelmislerdi, sonra kavimlerini inzar etmek üzere döndüler. Benden azik istediler. Ben de kendilerine kemik ve deve pisligini azik olarak tahsis ettim. Kimse kemikle ve bir de deve pisligi ile taharet almasin" buyurdu.
Cincilik
Ayet ve hadisslerin cinlerin varligindan bahsedip daha fgazla açiklama yapmamasinin meydana getirdigi bilgi boslugu ve merak, Islam toplumlarinda hemen her dönemde çesitli kimselerin bu alanda özel bilgi sahibi oldugu iddiasiyla ortaya çikmasina da adeta uygun bir ortam hazirlamistir. Bazi Islam bilginlerinin cinlerin insan üzerindeki olumlu veya olumsuz birçok etkiye sahip oldugu seklindeki görüsleri, cinlerin sihir ve büyü araci olarak kullanilmasina veya böyle bir iddiaya kaynaklik etmis, neticede diger faktörlerinde sonucu, gerek müslüman toplumlarda gerekse diger Bati ve dogu toplumlarinda cincilik bir sektör haline gelmistir.
Ancak cinlerle ilgili olarak ayet ve hadislerde bildirilenlerin disindaki yorumlarin eski Iran, Türk ve Hint kültüründen intikal ettigi anlasilmistir. Islam alimlerinin çogunlugu, cinlerin tesirinden kurtulmak için Kur'an okumanin yeterli olacagini belirtmisler ve baska bir yola basvurulmasini dogru bulmamislardir.
Su halde müslüman bir kimsenin cinlerden korkmamasi ve Allah'in izni olmadan, bir varligin diger bir varliga zarar veremeyecegine gönülden inanmasi gerekir. Diger varliklardan gelecek zararlara karsi Allah'a siginmak gerektigi gibi cinlerden gelebilecek zararlar husuusunda da ayni tutuma sadik kalmalidir. Nitekim Peygamberimiz'in de cinlerin insani etkilemesine karsi Ayetü'l-kürsi'yi ve Muavvizeteyn'i (Felak ve Nas sureleri) okuyarak bu yönde davranis gösterdigi rivayet olunmustur.
Ilk çaglardan beri cinlerle ilgilenme, onlardan bilgi toplama pesinde kosanlar ve bu ugurda ömür tüketenler, bütün insanligin degil, tek bir insanin hidayetine yetecek kadar bir bilgi birikimi bile elde edememislerdir. müslümanlarin bu bilgilerle yetinmesi, insanoglunun bilinmeyene ve gizemliye olan tabii merakini istismar ederek bumdan çikar saglayan, yaptiklari ise de dini bir görünüm ve mahiyet atfeden kimselere itibar etmemesi gerekir. Cinciler etrafinda daha çok bilgisi eksik, çaresizlik ve imkansizlik içinde olan kimselerin kümelestigi dikkat çekicidir. Dikkatli olalim, aldanmayalim.
alıntı
Cinnin yaratilisi su sekilde ifade olunmaktadir:
"Cinleri öz atesten yaratti. "(Rahman Suresi) " Cinleri de daha önce zehirli atesten yaratmistik."(Hicr 27)
Kur'an-i Kerim'de degisik lâfizlarda 32 yerde cinden bahsedilmektedir. Bunlardan 22'si cinn, 5'i cânn, 5'i de cinnet olarak geçmektedir;
Cinn :Isra (88), Kehf (50), Zariyat (56), Rahman (33), Araf (38,179), Neml (17,39), Fussilet (25,29), Ahkaaf (28,29),
Sebe (12,14,41), Cinn (1,5,6), En'am (100,112,128,130)
Cânn : Hicr (27), Rahman (15,39,56,74)
Cinnet : Hûd (119), Secde (13), Saffat (158) 2kez, Nâs (6)
"De ki: Cinlerden bir toplulugun dinleyip de söyle söyledikleri bana vahyolunmustur: Gerçekten biz, hârikulâde güzel bir Kur'an dinledik. Dogru yola iletiyor, ona iman ettik. Kimseyi Rabbimize asla ortak kosmayacagiz. Hakikat su ki, Rabbimizin sâni çok yücedir. O, ne es ne de çocuk edinmistir. Dogrusu bizim beyinsiz olanimiz, Allah hakkinda pekasiri yalanlar uyduruyormus. Halbuki biz, gerek insanlar gerekse cinler Allah hakkinda asla yalan söylemezler, sanmistik. Su da gerçek ki, insanlardan bazi kimseler, cinlerden bazi kimselere siginirlardi da, onlarin taskinliklarini arttirirlardi. Onlar da sizin sandiginiz gibi, Allah'in hiç kimseyi tekrar diriltmeyecegini sanmislardi. Dogrusu biz, gögü yokladik, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyledoldurulmus bulduk. Halbuki, biz onun bazi kisimlarinda dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat simdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor. Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayir mi diledi? Gerçekten biz, -kimimiz sâlih kisiler, kimimiz ise bunlardan asagida olmak üzere- türlü türlü yollar tutmustuk. Su gerçegi süphesiz anladik ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah'i âciz
birakamayacagiz, baska yere kaçmakla da elinden kurtulamayacagiz. Dogrusu biz, o hidayeti isitince ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, artik ne bir eksiklige ugratilmasindan ne de haksizlik edilmesinden korkar. Içimizde, teslimiyet gösterenler de var, hak yoldan sapanlar da var. Teslimiyet gösteren kimseler, dogru yolu arayanlardir. Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuslardir." (Cinn Suresi 1-15)
"Aldatmak için birbirlerine cazip sözler fisildayan cin ve insan seytanlarini her peygambere düsman yaptik. Bu seytanlar ahrete inanmayanlarin kalblerinin o sözlere yönelmesi, ondan hosnut olmasi ve kendilerinin isledikleri suçlari islemeleri için böyle yaparlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardi, sen onlari iftiralari ile basbasa birak."
(En'am Suresi 112-113)
" Allah hepsini toplayacagi gün, "Ey cin toplulugu! Insanlarin çogunu yoldan çikardinz" der, insanlardan onlara uymus olanlar, "Rabbimiz! Bir kismimiz bir kismimizdan faydalandik ve bize tayin ettigin surenin sonuna ulastik" derler. "Cehennem, Allah'in dilemesine bagli olarak, temelli kalacaginiz duraginiz" der. Dogrusu Rabbin hakimdir, bilendir. Zalimlerin bir kismini, kazandiklarindan ötürü diger bir kismina böylece musallat ederiz. "Ey cin ve insan toplulugu! Size ayetlerimi anlatan, bugünle karsilasmamizdan siziuyaran peygamberler gelmedi mi?" "Kendi hakkimizda sahidiz" derler. Dunya hayati onlari aldatti da inkârci olduklarina, kendi aleyhlerinde sahidlik ettiler." (En'am Suresi 128-130)
"Cinleri öz atesten yaratti. O halde, Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?"(Rahman Suresi 15-16)
"Ey cin ve insan topluluklari! Göklerin ve yerin çerçevesinden çikip gitmeye gücünüz yetiyorsa geçin. Ancak büyük bir güçle çikip gidebilirsiniz." (Rahman Suresi 33)
" Sabah gidisi bir aylik mesafe, aksam dönüsü yine bir aylik mesafe olan rüzgâri da Süleyman'a (onun emrine) verdik ve onun için erimis bakiri kaynagindan sel gibi akittik. Rabbinin izniyle cinlerden bir kismi, onun önünde çalisirdi. Onlardan kim emrimizden sapsa, ona alevli azabi tattirirdik. Onlar Süleyman'a kalelerden, heykellerden, havuzlar kadar (genis) legenlerden, sabit kazanlardan ne dilerse yaparlardi. Ey Davud ailesi! Sükredin. Kullarimdan sükreden azdir! Süleyman'in ölümüne hükmettigimiz zaman, onun öldügünü, ancak degnegini yiyen bir agaç kurdu gösterdi. (Sonunda yere) yikilinca anlasildi ki cinler gaybi bilselerdi, o küçük düsürücü azap içinde kalmazlardi. " (Sebe Suresi 12-14)"
Bu bilgiler dogrudan ve isaret yoluyla verilmekte. Hadislerin isiginda açiklanma gerekirse insan benzeri varliklardir. Yeryüzünde yasadiklari gibi göge de yükselebilirler. Bizim anladigimiz manada atessel degil isinsal yaratiklar olmasi muhtemeldir. Isigin enerjiye dönüstürülmesinde saglanacak ilerlemelerle birlikte onlarla ilgili bir sir perdesininde kalkmasi beklenilmektedir.
Cinlerinde erkegi ve disileri oldugu gibi onlarda ürerler ve ölürler. Akil ve irade sahibidirler. Onlar da insanlar gibi emir ve yasaklara uymak Allah'a ibadet etmek için yaratilmislardir. Insanlarin peygamberleri onlarinda peygamberleridir. Cennetle de nimetlendirilecekleri oldugu gibi Cehennemle de azablandirlacak olanlari vardir.
Yeryüzündeki çalismalari devam etmekle beraber, peygamberimizden sonragökyüzüne çikip bilgi edinme girisimleri, koruyucu melekler ve delici alevlerle engellenmistir.
Farkli kültürel seviyelerdedir. Hz.Süleyman devrinde ileri derecede bilimsel ve sanatsal etkinlikleri görülmüstür. Ordu da yer aldiklari gibi, mühendislik, ustalik ve dalgiçlik görevi yapmislar, heykeller, büyük havuzlar ve sabit kazanlar insa etmislerdir. Günümüzde laboratuvar düzeyinde çalismalari yapilmakta olan, esyanin isinlamasina sahip bilgiyi onlar bundan üçbin yil önce elde etmislerdi. Geçen bu kadar süre içinde teknolojilerinde ilerleme kaydetmedikleri düsünülemez elbette. Çagimizda görüldügü söylenen ufolar, uçan daireler, merihliler'i n onlar olmadigi ne malum. Yeryüzü medeniyetine katkida bulunduklarini veya bulunacaklarini, Hz.Süleyman örnegi önümüzde iken söylememek mümkün mü?
Isinsal vücut yapilarindan kaynaklanan hizlari, engelleri asma özellikleri yönündeki üstünlüklerinin yanisira, mantik ve muhakeme yönünden insanlardan hayli geridirler. Ancak insanlarin anarsi çikarma, kan dökme gibi bazi olumsuz özellikleri daha belirgindir.
" Hatirla ki Rabbin meleklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacagim, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çikaracak, orada kan dökecek insani mi halife kiliyorsun? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemiyeceginizi herhalde ben bilirim, dedi." (Bakara 30)
Cinler, ne gelecegi bilerler ne de kendileri disinda olan olaylari bilebilirler. Gayb bilgisi Allah'a mahsustur.
"De ki: Göklerde ve yerde, Allah'tan baska kimse gaybi bilmez. Ve onlar ne zaman diriltileceklerini de bilmezler" (Neml Suresi 65). Medyum, cinci ve falcilarin araciligiyla onlardan edinilecek gelecek ve geçmise ait bilgilerle hayati yönlendirmeye kalkismak onlara ibadettir, ilkelliktir, çag disiliktir. Allah Resulü'nün ifadesiyle Kur'an-a inançsizliktir, inkara yuvarlanmaktir. Öyle veya onlardan alinacak bilgiler Islam hukukuna göre geçersizdir. Dogrularin içine ekledikleri yanlislara güvenilebilinir mi? Hangisi dogru hangisi yanlis bilinebilinir mi? Bir kere bir ikileme düsüldükten sonra çikilabilinir mi?
Cinlerin insanlari görmelerine bir mani yoksa da vücut yapilarimizin farkliligi sebebiyle insanlarin onlarla isitilebilir ve görülebilir fiziksel bir beraberlige girmelerinde engeller bulunmaktadir. Bunun yani sira peygamberler ve seçilmislerin kendilkeri ile görüstükleri gerçektir. Dogruluklarina artik neredeyse kusku duyulmayacak sekilde çoklukla yasanan, belki de siz su satirlari okuyanlarinda yasadigi ve yasanmaya devam eden olaylar, bir cin maskaraligi olan ruh çagirma oturumlar ve benzeri müsahedelere dayanan çesitli TV kanallarinin gizemli adlar altinda yayinladiklari istisnai olaylar insanlarla cinler arasinda iliski kurulabilecegine bir kanit olarak niye kabul edilmesin ki?
Bu arada unutulmasin ki, onlarin hep görülmez olmadigini düsüncesine saplanmayalim. Bazi seytanlasmis insanlarin varligi malumlarinizdir. Bu tip insanlardan Allah'a siginilmasi Kur'an da açiklanmaktadir.
"O sinsi vesvesenin serrinden, O ki insanlarin gögüslerine (kötü düsünceler) fisildar. Gerek cinlerden,gerek insanlardan(olan bütün vesvesecilerin serrinden Allah'a siginirim!" (Nas 4-6)
Bilmedigimiz yöntemlerle zarar verme kapasitesine sahip seytanlasmis cinler vesvese verebilir, kalplerimize ser tohumlari ekebilirler. Dinimizde haram olan büyü türü isleri oyunlarina alet edebilirler. Ancak su unutulmamalidir ki mahiyeti bilinmeyen fisildamalar disinda hayatimiza müdahale yetkileri yoktur. Inançlarini yasayan, Allah'i zikreden ve kendilerinden Allah'a siginan müminler üzerinde cinlerin hiç mi hiç etkileri yoktur.
"Kur'an okudugun zaman o kovulmus seytandan Allah'a sigin! Gerçek su ki: Iman edip de yalniz Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (seytanin) bir hakimiyeti yoktur. Onun hakimiyeti, ancak onu dost edinenlere ve onu Allah'a ortak kosanlaradir. Kur'an okudugun zaman o kovulmus seytandan Allah'a sigin! " (Nahl 98-100)
Bilinmelidir ki cinlerin muminleri, insanlarin müminleri gibi bizim kardeslerimiz, dünya ve ahiret dostlarimizdir.
Bizler gibi mükellef varliklar olan cinler kendileri gibi görünmeyen olan, müsterek düsmanlarimiz olan seytanlar tarafindan saptirilmaya çalisilmaktadir. Görrünmez olmalarindan dolayi onlari birbiriyle karistirmamak lazimdir. Seytanlar cinlerden farkli olup serlere odaklanmis varliklardir.
Varliklari peygamberimiz tarafindan açiklanan cinler aleminin hayvanlari, mükellef varliklar olan cinlerle karistirilarak cinlerin yilan ve köpek gibi suretlere girdikleri yanilgisina düsülebilimnmektedir. Allah'a muhatap olma yüceligine erdirilmis, Kur'an insani olmaya aday varliklar olan sorumlu cinlerin hayvan suretlerine sokulup korku salinmasi maalesef hadislere kadar sokulabilmistir.
Bir diger yaniltici husus da bazi hadisler de hastalik etkeni olarak gösterilen ve görünmez olma nitelikleri sebebiyle kendilerine görünmez varliklar anlamina cin denilen mikroplar türünde varliklarin, mükellef varliklar olan cinleranlamina algilatabilmesidir. Bu bir hatadir, bu hataya düsmemelidir.
Cinlerin Peygamber Efendimize Imâni
Insanlarin ve cinlerin tamamina peygamber olarak gönderilen peygamberimiz halkini imana davet etmek için gittigi Taifden üzgün dönmekteydi. Sabah olmak üzereydi. Namaza durmustu.
O gün, cinleri hayrete düsüren bir olay olmustu. Cinler o ana kadar, semâlara dogru yükselip meleklerin konusmalarina kulak hirsizligi yaparak dinlerlerdi. Fakat o gün bu maksatla göklere dogru yükselmek istediklerinde üzerlerine atesvari gök taslari atilmisti. Semada meydana gelen bu olayin, yeryüzündeki önemli bir meseleden kaynaklanabilecegini düsünerek her tarafa yayilmis, arastirmaya baslamislardi.
Nasibin cinlerinden ileri gelen bir heyet, peygamberimizin bulundugu yere gelmisler, okudugu Kur'an-i Kerim'i dinlemisler, semada ceryan hadisenin sebebini anlamislar ve sonra kavimlerinin yanina dönmüslerdi. Bu durum Âyet-i Kerimelerde su sekilde açiklanmaktadir:
"Hani cinlerden bir gurubu, Kur'an'i dinlemeleri için sana yöneltmistik. Kur'an'i dinlemeye hazir olunca (birbirlerine) "Susun" demisler, Kur'an'in okunmasi bitince uyaricilar olarak kavimlerine dönmüslerdi. Ey kavmimiz! dediler, dogrusu biz Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekini dogrulayan, hakka ve dogru yola ileten bir kitap dinledik. Ey kavmimiz! Allah'in davetçisine uyun. Ona iman edin ki Allah da sizin günahlarinizi kismen bagislasin ve sizi aci bir azaptan korusun."(Ahkam Suresi 29-31)
Bu vak'a, cinlerin Peygamber Efendimizle ilk karsilasmasiydi. Bundan sonra yine bir gün Peygamber Efendimiz ashabina söyle hitap etti.:
"Ben gece vakti gidip cinlere Kur'an okumakla emrolundum. Pesmden kim gelecek?" Resûl-i Ekrem bu sözü ikinci ve üçüncü defa tekrarlamissa da ashab gene önlerine bakmislardi. Son tekrarinda Ibn-i Mesud "Ben gelirim" dedi ve birlikte Mekke'nin üst tarafinda Si'b-i Hacûn'a kadar yürürler. Oraya vardiklarinda Resulullah bir çizgi çizer ve;
"Ben sana dönüp gelesiye kadar buradan disari çikma!" diye tembih eder ve ayrilir. Ibn-i Mesud siddetli bir gürültü isitir. Cinler Resûl-i Ekrem'in üzerinde keklikler gibi uçusmakta, ayaklari ile taslari yuvarlamaktaydilar. Bazilari da def çalmaktaydi. Nihayet peygamberimiz kusattilar, ve onu göremez olur. Ayaga kalkar. Resullullah eliyle oturmasini isaret eder. Kur'an okumaya basladiginda, cinler yere yapisir halde dururlar ve görünmez olurlar.
Nihayet peygamberimiz ona gelir, buyurur ki.
"Bana gelmek istemistin degil mi? Eger gelseydin sana iyilik getirmezdi. Onlar cindi. Kur'an dinlemek üzere gelmislerdi, sonra kavimlerini inzar etmek üzere döndüler. Benden azik istediler. Ben de kendilerine kemik ve deve pisligini azik olarak tahsis ettim. Kimse kemikle ve bir de deve pisligi ile taharet almasin" buyurdu.
Cincilik
Ayet ve hadisslerin cinlerin varligindan bahsedip daha fgazla açiklama yapmamasinin meydana getirdigi bilgi boslugu ve merak, Islam toplumlarinda hemen her dönemde çesitli kimselerin bu alanda özel bilgi sahibi oldugu iddiasiyla ortaya çikmasina da adeta uygun bir ortam hazirlamistir. Bazi Islam bilginlerinin cinlerin insan üzerindeki olumlu veya olumsuz birçok etkiye sahip oldugu seklindeki görüsleri, cinlerin sihir ve büyü araci olarak kullanilmasina veya böyle bir iddiaya kaynaklik etmis, neticede diger faktörlerinde sonucu, gerek müslüman toplumlarda gerekse diger Bati ve dogu toplumlarinda cincilik bir sektör haline gelmistir.
Ancak cinlerle ilgili olarak ayet ve hadislerde bildirilenlerin disindaki yorumlarin eski Iran, Türk ve Hint kültüründen intikal ettigi anlasilmistir. Islam alimlerinin çogunlugu, cinlerin tesirinden kurtulmak için Kur'an okumanin yeterli olacagini belirtmisler ve baska bir yola basvurulmasini dogru bulmamislardir.
Su halde müslüman bir kimsenin cinlerden korkmamasi ve Allah'in izni olmadan, bir varligin diger bir varliga zarar veremeyecegine gönülden inanmasi gerekir. Diger varliklardan gelecek zararlara karsi Allah'a siginmak gerektigi gibi cinlerden gelebilecek zararlar husuusunda da ayni tutuma sadik kalmalidir. Nitekim Peygamberimiz'in de cinlerin insani etkilemesine karsi Ayetü'l-kürsi'yi ve Muavvizeteyn'i (Felak ve Nas sureleri) okuyarak bu yönde davranis gösterdigi rivayet olunmustur.
Ilk çaglardan beri cinlerle ilgilenme, onlardan bilgi toplama pesinde kosanlar ve bu ugurda ömür tüketenler, bütün insanligin degil, tek bir insanin hidayetine yetecek kadar bir bilgi birikimi bile elde edememislerdir. müslümanlarin bu bilgilerle yetinmesi, insanoglunun bilinmeyene ve gizemliye olan tabii merakini istismar ederek bumdan çikar saglayan, yaptiklari ise de dini bir görünüm ve mahiyet atfeden kimselere itibar etmemesi gerekir. Cinciler etrafinda daha çok bilgisi eksik, çaresizlik ve imkansizlik içinde olan kimselerin kümelestigi dikkat çekicidir. Dikkatli olalim, aldanmayalim.
alıntı