Cinler Ve Dünya Dışı Yaşam Arasındaki Farklar

aris

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2008
Mesajlar
660
Tepkime puanı
143
Cinler Ve Dünya Dışı Yaşam Arasındaki Farklar


Cinler, şuur sahibi olmalarına rağmen, insandan üstün değillerdir. Akıl yönünden insanla hemen hemen aynı kapasitede oldukları sanılmaktadır çünkü Kur’an ibadetler konusundaki emirlerini insanlar için olduğu kadar cinler için de geçerli bir halde sunmuştur. Bu da akıl yönünde her iki türün de hemen hemen eşit seviyede olduğunu öne sürmek için yeterli bir delildir. Ancak, cinlerin aksine, Dünya dışı varlıkların insandan akılca oldukça yüksek bir seviyede oldukları düşünülmektedir. Öyle ki, daha sonra ki bölümlerde detayları ile inceleyeceğimiz gibi, bazen Dünya’nın kaderini değiştirecek faaliyetlere giriştikleri Kur’an’da açık açık belirtilmiştir.

İsra suresinin 70. ayetinde yer alan “Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları, (çeşitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel güzel rızıklar verdik; yine onları «yarattıklarımızın birçoğundan» cidden üstün kıldık…” ifadesi, Dünya dışı varlıkların insandan üstün olduğunu gösteren en önemli delildir.

Kur’an, bu mucizevi ayet ile insanın «tüm varlıklardan» değil, sadece «birçoğundan» üstün yaratılmış olduğunu belirterek, çok önemli bir noktanın altını çizmektedir : İnsan, Dünya dışı varlıkların hepsinden olmasa bile bir kısmından acizdir. Bu da, Dünya dışı varlıkların insana faydalı olabileceklerini gösterir. Bunun tersini de düşünmek mümkün olmasına rağmen, insandan aklen üstün bir uygarlık geliştirmiş olan varlıkların insana saldırmasını beklemek mantık dışıdır, çünkü saldırganlık; ilkelliğin göstergesidir.

Cinler ile Dünya dışı varlıklar arasındaki en önemli fark burada ortaya çıkmaktadır. İnsanlar ve cinler birbirlerine hemen hemen eşit akla sahip olduklarından, cinlerin insanlara zarar vermeye çalışmaları, insanlara saldırmaları olağandır. Bu ilkellik nedeni ile cinlerle insanlar arasındaki ilişki de sürekli bir saldırı – savunma çerçevesi içerisinde sıkışmış kalmıştır. İnsanlar cinlerden, cinler de insanlardan gerektiği gibi faydalanamamış, bilgi ve tecrübelerini birbirleri ile paylaşamamışlardır.

Kur’an insanların cinlerden birçok işte faydalanabileceğini bildirmesine rağmen, cinlerin de tıpkı insanlardaki gibi bir nefse sahip olmaları bunu engellemiştir. Nefs, ilkeldir ve düşük akıl belirtisi olup, sadece “bireysel doyuma odaklıdır”, yani yalnızca kendisini önemsemektedir.

Oysa Dünya dışı şuurlu varlıklar, üstün akıl sahibidirler ve nefsin baskılarından tümüyle kurtulmuşlardır. Cinlerin ve insanların aksine, kendi bireysel çıkarlarını değil, parçası oldukları bütünün çıkarlarını gözetirler. Bu nedenle, insanın gelişmesinde çok önemli bir rol oynamaları mümkündür.

Birçok araştırmacı, Dünya’nın ilkel toplumlarına “evrensel bilgiler” vermiş olan Dünya dışı üstün varlıklardan bahseder ve toplumların tarih sürecindeki hızlı gelişimini bu varlıkların «dışarıdan müdahalelerine» bağlarlar.

Bilimsel ve kültürel gelişimin, Dünya dışı varlıkların müdahalesi ile gerçekleştirildiğine dair elimizde “kesin” denilebilecek kanıtlar bulunmasa da, bunun gerçekleşmemiş olması için de herhangi bir neden yoktur. Bu konuda yapılmış araştırmalarda oldukça dikkat çekici, bugünün teknolojisi ile bile yapılamayacak birçok şeyin «mükemmel ötesi» denilebilecek bir şekilde yapılmış olması elimizdeki en önemli delildir. Piramitler, bu konuda sıklıkla gündeme gelen en önemli yapıtlardır. Ayrıca bazı araştırmacılar, tarımdan matematiğe, geometriden astronomiye kadar birçok alandaki bilginin Dünya dışı varlıklar tarafından insanlara öğretildiğini iddia etmektedirler. Bu konuda, belirttiğimiz gibi, “kesin” denilebilecek delillere sahip olmasak da, bu, olasılık dışı bir şey de değildir.



Sonuç olarak; cinler, insanlara faydalı olabilecekleri halde, kendi özbenliklerinin esiri olmuş ilkel varlıklar olduklarından insan hayatında herhangi bir ilerlemeye yol açmaları mümkün olmasa da, Dünya dışı varlıklar, insanın gelişmesi yolunda çok önemli birer yardımcı olabilirler.

Cinlerle Dünya dışı varlıkların en önemli ortak özellikleri « bedensel bir yapıya sahip olmamaları » ve kendilerini insanlara «istedikleri şekilde» gösterebilmeleridir. Beden, ilkelliğin bir sembolüdür ve üst akıl sahibi bir varlığın, insan bile olsa, bedene ihtiyacı yoktur. Birçok insanın «Astral Seyahat» olarak adlandırılan, bedenden ayrılarak mekan değiştirme deneyimini yaşadığını iddia ettiğini bilmekteyiz. Beden yalnızca, Dünya üzerinde insanın yaşadığı boyut için gerekli olan bir kılıftır; yaşadığımız boyutlar değişik olduğu için cinler de, Dünya üzerinde olmalarına rağmen, varolmak için bir bedene ihtiyaç duymazlar.

Dünya dışı varlıkların bir kısmı bedene sahip olsa da , kanaatimce büyük bir kısmı « saf akıl » halinde yaşamını sürdüren türlerden oluşmaktadırlar. Bir sonraki bölümde, saf aklın neler yapabileceği incelenecektir.

alıntı
 

likeufo

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ocak 2009
Mesajlar
82
Tepkime puanı
14
Yaş
41
İş
inşaat mühendisliği
Prof. Dr. Osman Çakmak UFO'lar ve uzaylılar aslında cin olduğu fikrini savunuyor,
Prof. Dr. Osman Çakmak'ın iddiaları

Prof. Osman Çakmak'a göre, cinler perisperik enerjiden ibaret
UFO ve uzaylı görenler aslında cinleri görüyor
Uzaylı görüntülerini cinler tezgâhlıyor
UFO'cu ve cinci medyumlar, cinlerin kılık değiştirmesinde hemfikir
Çeşitli özellikleriyle kendini belli eden ancak cisim ve değişik şekillerde görünen varlıklar, hangi din ve kültürden olursa olsun insanoğluna kendinden sürekli söz ettirmiştir. Kimi toplum bunlara 'hayalet', kimi toplum da 'peri, dev' gibi isimler takmışlardır. Kuran-ı Kerim ayet ayet gelmeye başladığı devrede ise bunlara 'cin' adının verildiğini görüyoruz. Kuran-ı Kerim'de cinlerin dumansız ateşten yaratıldıkları bildirilir. Dumansız ateşin gerçek manası ne olabilir? Çağdaş fiziğin verileriyle düşünüldüğünde, bugün için bu kelimenin 'enerji' benzeri bir kavramı ifade ettiğini söyleyebilmekteyiz. Ateş, esasen maddenin dördüncü hali denilen iyon-gaz halini temsil eder. Bir de ateş ve duman halinde ortaya çıkan ışınlar (enerji) uyarılan elektronların temel hale geçişinde meydana gelir. Cinlerin, maddenin duman-gaz halinde ortaya çıkan enerji-ışın yapısına benzer olduğunu düşünebiliriz. Canlılığın en elverişsiz ortamda -suyun içinde, toprağın altında, çöllerde, kutuplarda- yayıldığını düşünürsek, yüce yaratıcının enerji âlemini boş bırakacağı düşünülemez. Enerjiden de çok çeşitli canlılar yaratılacaktır. Günümüz teknolojisinin görünmeyen, yer kaplamayan ve mahiyetinin de ne olduğu bilinmeyen elektrik-enerji-ışın-dalgalar, manyetik kuvvetler vs. üzerine bina edildiğini burada belirtelim. Cinler enerji dünyasının bilinçli varlıklarıdır.
Cinler de varlığının kaynağını ve gücünü insan gibi ruhtan alır. Cinlerin doğumları perisperi denen bir tür enerjiye bürünmek şeklinde olur. Ölümleri de ölüm zamanları geldiğinde perisperilerin yok olmasıyladır.
Cinler ilmi genellikle insandan öğrenirler. İnsanların teknolojik hünerleri gibi onların da birtakım hünerleri vardır. Örneğin değişik kılık ve şekillere girme, ışıklı, görüntü oluşturma özellikleri dikkatimizi çekmektedir.
Birtakım paranormal olaylarla ilgili araştırmalar, çeşitli bilimsel metotlarla araştırma merkezlerince ele alınmaya çalışılmaktadır. Uzaylı diye kendini tanıtan görüntülerin fotoğrafları alınabilmektedir. Aynı şekilde spiritüalistlerin masasına gelen ve kendisini 'ruh' olarak tanıtan vizyonların da. Bu görüntülerin bazı spektroskopik incelemeleri de yapılabilmiştir. İlginç olan ise, her iki türün spektral analizlerinin aynı sonucu vermeleridir. Spiritüalistlerin masasına gelen 'sözde ruh'larla, sözde uzaylıların polaroid filmleri, kırmızı ötesi (infrared) ve normal ışınlara dayalı spektral analizlerinin birbirinin tamamen aynı olduğu bildirilmektedir. Kendisini ‘ruh’ olarak tanıtanlarla 'uzaylılar sahtekârlığının' bizzat cinler tarafından tezgâhlandığı bu şekilde iyice anlaşılmış bulunuyor.
Tüm canlıların ikinci bir enerji türü, bir bedeni bulunduğu bugün Kirlian fotoğrafçılık tekniği ile açıkça bilinmektedir. Yüksek frekanslı bir elektrik alanında canlılara ait bir enerji bedenlerinin bulunduğu ortaya çıkmıştır.

BUNUN ÜSTÜNE HAKTAN AKDOĞAN İSE BU DURUMUN TAM TERSİNİ SAVUNUYOR:
Haktan Akdoğan(Sirius Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi Derneği Başkanı)
'UFO'ların varlığı tartışılamaz'
Kuran'da cinler, melekler ve diğer akıllı varlıklar konusuna ayrılmış birçok ayet var. Nas Suresi diyor ki; Göklerde ve yeryüzünde olan canlılar ve melekler, onlar hepsi büyüklük göstermeden Allah'a secde ederler. Göklerde ve yeryüzündeki canlılar ile melekleri ayırıyor. Bu, önemli bir vurgudur. Bizler cin ve melek diye bahsedilen fizik ötesi, bedensiz, salt enerji olan varlıkların varlığını reddetmiyoruz. Bunlar farklı frekans ve boyutlarda var olan varlıklar. Bu durum, diğer gezegenlerde farklı titreşimde olan bedenli ve zeki varlıkların olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Profesör, uzaylı ve UFO'larla ilgili fiziki kanıtların olmadığını iddia ediyor. Mağara döneminde duvarlara astronot kıyafetli uzaylılar resmedilmiştir. Daha ileriki dönemlerde uzaylı heykelleri, frenks ve kabartmalar yapılmıştır. Günümüzde videoya çekilmiş, fiziki formu olan birçok görüntü var. Dünyamızda ele geçirilmiş UFO enkazları var. Çeşitli tarihlerde düşen UFO'lar var. Bu konuda konuşan sivil ve askeri üst düzey yetkili bulunuyor. Tarlalarda devasa çukurlara rastlandı. Bunların dünya dışı kaynaklı olduğu ispat edilmiştir. Bu varlıklar sadece semalarımızda dolaşmakla kalmıyorlar. Temas içinde oldukları insanları kendi gemilerine alıp, teknolojik bilgi aktarıyorlar. Direkt temasçılara dünyamızda olmayan elementlerden oluşmuş materyaller veriliyor. Bu materyallerin NASA'da incelemeleri yapıldı. Kaçırılan insanlara uzaylılar mikroçipler yerleştirdiler. Mikroçipler röntgenlerle tespit edilip ameliyatlarla çıkartıldı. Bunlar elle tutulur kanıtlardır. Profesör UFO'ların dengesiz ve eğitimsiz kişilere göründüğünü iddia ediyor. Ancak eski Amerika Başkanı Carter ile Reagan'ın UFO gözlemleri var. NASA'dan ayrılanların itirafları, askeri ve sivil pilotların bu konuda açıklamaları yok sayılamaz. Profesörle tek bir konuda hemfikirim; cin ve melek dediğimiz birtakım enerji varlıkların farklı boyutlarda yaşadığı konusuna katılıyorum. Kainatta sayısız boyutlar var. Fiziki gezegenleri olan, farklı titreşimleri bulunan bizler gibi zeki, bedenli, gelişmiş varlıklar da var.
HANGİSİNE İNANMAK SİZE KALMIŞ...
 

likeufo

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ocak 2009
Mesajlar
82
Tepkime puanı
14
Yaş
41
İş
inşaat mühendisliği
Bu arada ben uzaylı varlıkların kesinlikle cin olmadığını düşünüyorum. ikisinin de farklı boyutlarda yaşam süren farklı varlık cinsleri olduğunu kanısındayım.
 

SaSSa

Banlı Kullanıcı
Katılım
16 Ocak 2009
Mesajlar
100
Tepkime puanı
7
Konum
Dağ başı
İş
Teacher
Bu bana izlediğim bir Türk filmini anımsattı ama ismini anımsayamayacağım.Filmde Tulü Çizgen oynuyordu,bir emlakçıydı ve ev kiralıyordu.O evde kalan kadın da kaybolmuş çocuğuyla orada karşılaştığını sanıp onun bakımını üstleniyor ve onunla ilgileniyordu.Sonunda diğer insanlar o varlığı gördüklerinde onun cin olduğunu söylemişlerdi ama görüntü uzaylı gibiydi.Ve kadının cep telefonuna farklı bir lisanda mesajlar da geliyordu.

Keşke filmin adını da anımsayabilseydim şimdi :/ İlginç bir örnekti.
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
bu arada ben uzaylı varlıkların kesinlikle cin olmadığını düşünüyorum. ikisinin de farklı boyutlarda yaşam süren farklı varlık cinsleri olduğunu kanısındayım.
Kesinlikle farklıdırlar.
 

likeufo

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ocak 2009
Mesajlar
82
Tepkime puanı
14
Yaş
41
İş
inşaat mühendisliği
Bu bana izlediğim bir Türk filmini anımsattı ama ismini anımsayamayacağım.Filmde Tulü Çizgen oynuyordu,bir emlakçıydı ve ev kiralıyordu.O evde kalan kadın da kaybolmuş çocuğuyla orada karşılaştığını sanıp onun bakımını üstleniyor ve onunla ilgileniyordu.Sonunda diğer insanlar o varlığı gördüklerinde onun cin olduğunu söylemişlerdi ama görüntü uzaylı gibiydi.Ve kadının cep telefonuna farklı bir lisanda mesajlar da geliyordu.

Keşke filmin adını da anımsayabilseydim şimdi :/ İlginç bir örnekti.
sassa müthişsin arkadaşım:)
 
Üst