Cinler-Reankarnasyon-Cin Çarpması

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan aris
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

aris

Kayıtlı Üye
CİNLER

Cinlerin insanlarla birlikte olanlarına "Mir", (çoğulu ummar,avamir)denir. Çocuklara musallat olanlarına "Ervah", habis karakterli olanlarına "Şeytan", üstündekilere "Marid", daha güçlü olanına "ifrit" (çoğulu afarit) denir. "Hubs" cinlerin erkekleri, "habais" ise dişileridir.
Cinler genellikle harabe ve çöllerde, hamamlarda, hurma öbeklerinde, çöplüklerde, türbe ve mezarlıklarda bulunurlar. Cinler erkeklerden çok kadınlara musallat olurlar. Cin insan suretine büründüğünde uzun sure bu halde kalmaz. Bazen ayrılırlar. Bu ayrılık anlarında kişi gayet sağlıklı dengeli biri gibi görünür. Hiçbir hastalık belirtisi göstermez. Cin varken namazdan, zikirden, Kur'an okunmasından hoşlanmaz. Tuvalette uzun sure kalmayı ve yalnızlığı tercih ederler.
Bizimle aynı mekânı paylaşan cinler, başka bir âlemin yani gayb âleminin varlıklarıdır. Gayb bilinmeyen demektir. Allahû Tealâ her şeyi çift yaratmıştır. Âlemler de karşılıklıdır.
-İçinde yaşadığımız bu âlem Zahirî âlemdir. Karşıtı ise öldükten sonra nefslerimizin yaşadığı Berzah âlemidir.

-Cinlerin yaşadığı Gayb âlemi var. Karşıtı ise onların öldükten sonra nefslerinin yaşadığı Berzah âlemidir.

-Meleklerin yaşadığı Emr âlemi

- Zülmanî âlem

- Bir de yaradılıştan önce var olan yokluk, mekânsızlık âlemi

72/CİN-14: Ve ennâ minnel muslimûne ve minnel kâsitûn(kâsitûne), fe men esleme fe ulâike teharrev reşedâ(reşeden).
Muhakkak ki; bizlerden Allah’a teslim olanlar da var, (kalpleri) kasiyet (bağlamış) olanlar da var. Kim (Allah’a) teslim olmayı dilerse, mürşidini arar.

72/CİN-15: Ve emmel kâsitûne fe kânu li cehenneme hatabâ(hataben).
Kasitun olanlara gelince, onlar cehenneme odun oldular.

15/HİCR-26: Ve le kad halaknel insâne min salsâlin min hamein mesnûn(mesnûnin).
Andolsun ki; Biz insanı, “hamein mesnûn olan salsalinden” (standart insan şekli verilmiş ve organik dönüşüme uğramış salsalinden) yarattık.

Cinlerin Yiyecekleri

Abdullah B. Mesud (RA) Allah Resulu'nun (SAV) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
Cinler Peygamber Efendimiz'den azık isteyince "Allah’ın adı anılmış olup elinize gecen her kemik sizin için etten daha boldur. Eti yenilebilir hayvanların tezekleri de binekleriniz için yemdir"
buyurmuştur. Tabii bu yiyecekler mümin cinler için geçerlidir. Kafir cinlere gelince, onlar üzerine Allah adının anılmadığı her şeyi yerler-içerler ve helal görürler.

Şeytan İnsanların Yemeklerini Nasıl Yemez?

Cabir (RA) dedi ki: Allah Resulu'nun şöyle buyurduğunu işittim. "Kişi evine girdiği zaman ve yemeğe oturduğunda Yüce Allah’ın ismini zikrederse şeytan kendi yoldaşlarına şöyle der "Bu gece size bu evde yatak da yok, yemek de yok! Eğer eve girdiğinde Allah’ın adini zikretmezse
şeytan yoldaşlarına şöyle der "Yatacak yeri buldunuz! Yemeğe oturduğunda Allah’ı zikretmezse "Yatağı da buldunuz, yemeği de" der.

ALLAHU TEALA'NIN KUR'AN EMRİ NASILDIR?-

Zuhruf 36- Ve men ya’şu an zikrir rahmâni nukayyıd lehu şeytânen fe huve lehu karîn(karînun).
Kim Rahman’ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz , Buyuruyor. Allah yolunda olan bir kişinin nefsinin kalbi Allah’ı zikrettiği anda aydınlanır. Zikri bıraktığında ise karanlıklar dolar. Ancak zikre bağlı olarak kalıcı nurların miktarı kadar aydınlık kalır. Şeytan tesirlerine devam eder. Bu nedenle Allahu Teala DAIMI ZIKRI Kuran-i Kerimde her kuluna emrederek Farz kılmıştır.

- Müzemmil 8- Vezkurisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtîlâ(tebtîlen).
Rabbinin (Allah’ın) ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek O’na (Allah’a) dön (ulaş, vasıl ol).

- Ahzab 41- Yâ eyyuhellezîne âmenûzkûrullâhe zikren kesîrâ(kesîran).
Ey amenu olanlar! Allah’ı çok zikirle (Günün Yarısından fazla) zikredin.

- Nisa 103- Fe izâ kadaytumus salâte fezkurûllâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbikum, fe izatma’nentum fe ekîmus salât(salâte), innes salâte kânet alel mu’minîne kitâben mevkûtâ(mevkûten).

Namazı bitirdiğinizde; ayaktayken, otururken ve yan üzeriyken (yan üstü yatarken) Allah’ı hep zikredin! Güvenliğe kavuştuğunuzda namazı erkânıyla kılın. Çünkü; namaz, mü’minlerin üzerine, vakitleri belirlenmiş bir farz olmuştur.
Ayetlerde görüldüğü gibi Allahu Telala zikri, çok zikri ve Daimi zikri farz kılmış. Nisa 103'e göre bir insanin bu 3 halin dışında bulunması (Ayakta,otururken ve uyurken) mümkün olmadığı için her halimizde hep Allah'ın adını zikretmemizi emretmiştir. Zikirli iken ne olur? Şeytan asla yanımıza yaklaşamaz ve yoldan çıkaramaz. Kuran ZIKRIN en büyük ibadet olduğunu da söylüyor.

- Ankebut-45 Utlu mâ ûhıye ileyke minel kitâbi ve ekımıs salât(salâte), innes salâte tenhâ anil fahşâi vel munker(munkeri), ve le zikrullâhi ekber(ekberu), vallâhu ya’lemu mâ tasneûn(tasneûne).
(Resulum)Sana kitaptan vahyedileni oku, namazı kıl, çünkü namaz kötülükten ve fuhşiyattan meneder ama ALLAH"IN ZİKRİ EN BÜYÜKTÜR. diyor.

En büyük ibadet ZİKİR.

Bu âlemler hangi durumdalar?

karışık gibi gözüken bu durum Rabbimizin ilmiyle ve yaradışıyla hayranlık uyandıracak şekildedir. Bu âlemlerin hepsi de iç içe bulunmaktadır. Böyle oldukları halde birbirlerine karışmazlar. Bir âlemden diğerine geçiş söz konusu olabilir. Dünya ilmi buna karadelik ismini vermiştir.
İnsanlar da cinler de dünya adı verilen bu gezegeni beraber paylaşmaktadır.

51/ZARİYAT-49: Ve min kulli şey’in halaknâ zevceynî leallekum tezekkerûn(tezekkerûne).
Ve Biz, herşeyi iki çift yarattık. Umulur ki; öğüt alıp düşünürsünüz.

Nasıl oluyor da cinler ve insanlar birbirlerini görmüyorlar ?

İnsan Allahû Tealâ'nın katındaki topraktan yaratılarak yeryüzüne indirildi. Cinler ise enerjiden yaratıldılar. Ve cinler de insanlarla birlikte yeryüzüne indirildiler. İnsanlar da cinler de aynı koordinatları paylaşıyorlar. Ama boyutlar, yapılar farklı olduğu için, ne onlar bizi, ne biz onları göremiyoruz. Eğer bir insanın hücresindeki en küçük yapıtaşı olan atoma bakarsak (-) elektrik yüklü olduğunu, bir cinin atom yapısının ise (+) elektrik yüklü olduğunu görürüz. Yani yapılarımız birbirine zıt olarak yaratılmış.

7/A’RAF-27: Yâ benî âdeme lâ yeftinennekumuş şeytânu kemâ ahrece ebeveykum minel cenneti yenziu anhumâ libâsehumâ li yuriyehumâ sev'âtihimâ innehu yerâkum huve ve kabîluhu min haysu lâ terevnehum innâ cealneş şeyâtîne evliyâe lillezîne lâ yu'minûn(yu'minûne).
Ey Âdemoğulları! Şeytan, sizin ebeveyninizi (anne ve babanızı), onların ayıp yerlerinin görünmesi için elbiselerini soyarak, cennetten çıkardığı gibi sakın sizleri de fitneye düşürmesin. Muhakkak ki; o ve onun kabilesi (topluluğu), sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Muhakkak ki; Biz şeytanları mü’min olmayanlara dost kıldık.
Allahû Tealâ diyor ki; Allah her iki doğunun da her iki batının da sahibidir. Bize göre doğu olan cinlerin âleminden bakıldığında batı, bize göre batı olan da cinlere göre doğu olmaktadır

Nasıl oluyor da cinler ve insanlar birbirlerini görmüyorlar ?

İnsan Allahû Tealâ'nın katındaki topraktan yaratılarak yeryüzüne indirildi. Cinler ise enerjiden yaratıldılar. Ve cinler de insanlarla birlikte yeryüzüne indirildiler. İnsanlar da cinler de aynı koordinatları paylaşıyorlar. Ama boyutlar, yapılar farklı olduğu için, ne onlar bizi, ne biz onları göremiyoruz. Eğer bir insanın hücresindeki en küçük yapıtaşı olan atoma bakarsak (-) elektrik yüklü olduğunu, bir cinin atom yapısının ise (+) elektrik yüklü olduğunu görürüz. Yani yapılarımız birbirine zıt olarak yaratılmış.

7/A’RAF-27: Yâ benî âdeme lâ yeftinennekumuş şeytânu kemâ ahrece ebeveykum minel cenneti yenziu anhumâ libâsehumâ li yuriyehumâ sev'âtihimâ innehu yerâkum huve ve kabîluhu min haysu lâ terevnehum innâ cealneş şeyâtîne evliyâe lillezîne lâ yu'minûn(yu'minûne).
Ey Âdemoğulları! Şeytan, sizin ebeveyninizi (anne ve babanızı), onların ayıp yerlerinin görünmesi için elbiselerini soyarak, cennetten çıkardığı gibi sakın sizleri de fitneye düşürmesin. Muhakkak ki; o ve onun kabilesi (topluluğu), sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Muhakkak ki; Biz şeytanları mü’min olmayanlara dost kıldık.
Allahû Tealâ diyor ki; Allah her iki doğunun da her iki batının da sahibidir. Bize göre doğu olan cinlerin âleminden bakıldığında batı, bize göre batı olan da cinlere göre doğu olmaktadır

Cinler insanlarla cinsel temas kurabilirler mi?

İnsan ruh, nefs ve fizik vücuttan yaratılmıştır. İnsan nefsleri ile cinlerin fizik vücutları birbirine çok yakın yaratılmışlardır. Bu nedenle cinler sahip oldukları kişinin vücuduyla cinsel ilişkiye girerler. O kişi böyle bir alışkanlıktan sonra bundan kolay kolay vazgeçemez. Devamlı huzursuzluk içinde olur. Hatta çocuklarının olduklarını iddia edenler bile vardır.
Sevgili ziyaretçiler! Bilinmelidir ki; Allah'ın müsaadesi olmadan şeytan kimseye bir zarar veremez. Allahû Tealâ buna ne zaman müsaade etmez? Akîl-baliğ olan kişi hacet namazı kılarak, Allah’ın tayin ettiği mürşidini Allah'tan sorup da mürşide tâbî olursa, o kişi muhafaza altına alınır ve kurtulur. Kişi şüpheye düşmedikçe durumunu muhafaza eder. Cenneti de hak eder

2/BAKARA-102: Vettebeû mâ tetluş şeyâtînu alâ mulki suleymân(suleymâne), ve mâ kefere suleymânu ve lâkinneş şeyâtîne keferû yuallimûnen nâses sihrâ, ve mâ unzile alel melekeyni bi bâbile hârûte ve mârût(mârute), ve mâ yuallimâni min ehadin hattâ yekûlâ innemâ nahnu fitnetun fe lâ tekfur, fe yeteallemûne minhumâ mâ yuferrikûne bihî beynel mer'i ve zevcih(zevcihî), ve mâ hum bi dârrîne bihî min ehadin illâ bi iznillâh(iznillâhi), ve yeteallemûne mâ yedurruhum ve lâ yenfeuhum, ve le kad alîmû lemeniş terâhu mâ lehu fil âhireti min halâ(halâkın), ve le bi'se mâ şerav bihî enfusehum, lev kânû ya'lemûn(ya’lemûne).
Süleyman'ın mülkü üzerine onlar, şeytanların okuduğu (anlattığı, tilâvet ettiği) şeylere uydular (tâbî oldular). Oysa Süleyman, (sihir yapmadı ve) kâfir olmadı. Fakat şeytanlar, insanlara sihri öğretmekle kâfir oldular. Babil (şehrin)deki iki melek (olan) Harut ve Marut'a indirilen şeyleri (öğretiyorlardı). Oysa onlar: "Biz (im bilgimiz, sizin için) sadece bir fitne, bir imtihandır. Sakın (sihir ilmini öğrenerek) kâfir olmayın." demedikçe hiç kimseye bunu öğretmezlerdi. O zamanlar (sihir meraklıları ve onu geçim vasıtası yapanlar) o ikisinden erkek (koca) ile karısının arasını açacak şeyler öğreniyorlardı. Halbuki onlar, Allah'ın izni olmadan onunla (sihirle) hiç kimseye zarar veremezlerdi. Zaten onlar kendilerine fayda verecek şeyleri değil, zarar verecek şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun ki; onlar onu (sihri ve ona ait bilgileri) satın alan (ve onunla çıkar sağlayan) kimse için ahirette bir nasip olmadığını bilirlerdi. Kendi nefslerini, onunla ne kötü bir şeye sattıklarını onlar keşke biliyor olsalardı.

Cinlerin Karı-Kocanın Arasına Girmesi Nasıl Olur

Karı-kocanın arasını açmak şeytanın en beğendiği sanatlardan birisidir. Hic dostu olmaığı
ve insanlarin cogunu da beraberinde cehenneme sürüklemek için zulmü bütün boyutlarıyla kullanabilen azgın bir mahluktur.
İbrahim 22 de : Allah size gerceği vadetti, ben de vadettim. Ama ben sözümden döndüm. Benim sizi küfre zorlayacak bir gücüm yoktu.Ben sizi davet ettim.Siz de benim
davetime kostunuz, O halde beni kınamayın, kendi kendiniszi kınayın, diyor.
Cinlerin tesirinde kıvranan ve şeytana tapanların ne kadar çok oldugunu gördükçe ne kadar da
başarılı olduğunu anlayabiliriz. Büyü yapan sahir, cin seytandan yardim ister ve kadına ya da
kocaya musallat olur. Cinler ekseriyetle bedenin beyin kısmında karar kılarlar. Çünkü oradan diğer uzuvlara kolay etki edebilirler. Hastanın dilinden konuşan bazı cinler, beyinde olduklarını haber verirler. Beyinde olduğu gibi vucudun diğer uzuvlarına girip ağrıya-sancıya sebep olabilirlar. Fakat bu ağrılar cinni oladuğu gibi tibbi de olabilir.
Beyindeki ilgili bölümü tahakkum altına alan cin kadın ile erkeğin yaklaşmasına mani olur. Kadına yapılırsa erkeğe yaklaşamaz ve çok çirkin görür. Erkeğe yapılırsa eşine yaklaşamaz ve çok çirkin görür. Bazen de çirkin bir kadına yapılırsa cinler onu çok güzelmiş gibi gösterirler.

HANGI CINLER BUNLARA SEBEP OLMAKTADIR ?

Bir çok ayette Rabbimiz, insanlarla birlikte cinlere de hitap etmekte ve Ademoğullarına verdigi
emirleri cinlere de vermektedir. Cinler:
72/CİN-14: Ve ennâ minnel muslimûne ve minnel kâsitûn(kâsitûne), fe men esleme fe ulâike teharrev reşedâ(reşeden).

Muhakkak ki; bizlerden Allah’a teslim olanlar da var, (kalpleri) kasiyet (bağlamış) olanlar da var. Kim (Allah’a) teslim olmayı dilerse, mürşidini arar.
diyor.
Cinlerin ruhları yok ama onlar da nefsleri ile cihad ediyorlar. Bunun için murşidine tabi oluyorlar. Başlarının üzerine devrin imamının ruhu gelerek koruma altına alınıyorlar. Allah dostu olan cinler var. Böyle bir cini, hiçbir cinci hoca kontrolu altına alamaz. Diğerleri ise iblisin eline geçince "yakarım" tehdidi ile insanların üzerine saldırtıyorlar.

Bir insan etrafında cin olduğunu nasıl anlayabilir?

Eğer kişi kulağının dibinde fısıltı halinde sesler duyuyorsa ve bir tarafa bakarken gözünün yan tarafında gölgeler, karartılar geçtiğini hissediyorsa, o zaman o kişinin yakınında cin var demektir. Eğer cin fizik olarak o kişiye görünüyorsa, o zaman yapması lâzımgelen o cinin ayaklarına bakmaktır. Cinlerin ayakları terstir. Gördüğünüz şeyin ayaklarına baktığınızda onun bir cin olup olmadığını rahatça anlayabilirsiniz.
Cinlerin içinde de Allah dostu olanları vardır. Allah'ın düşmanı olup şeytanın dostu olanlar da. Bu cinlerin hangisi olduğunu bilemeyiz.

REANKARNASYON

Yeniden doğuş iddiasıdır. İnanca göre ruh bir vücutta
yaşar, ölünce başka bir bedene girer ve böylece binlerce kere yaşar. Ruh her seferinde tekamül gösterip kurtulacaktır. Herkes bu afetlerinden kurtulduğunda da kıyamet kopacaktır. Cehennem diye bir şey yoktur. Ruh defalarca dünyaya gelerek sözde adaletsizlikler ortadan kalkacaktır. Mesela hırsızlık afetiniz yok. Kimbilir kaç kere dünyaya geldiniz de bu afetiniz yok oldu. Veya sakat doğan birinin ruhu defalarca dünyaya gelerek düzelecek ve adalet oluşacaktır.

RUHUN DEFALARCA DÜNYAYA GELMESI MÜMKÜN MÜDÜR?

Kuran-i Kerim'e göre insan fizik vucut, nefs ve ruhtan yaratılmıştır.Ruh Allah-u Teala tarafından üfürülmüştür ve 19 tane güzelliğin temsilcisidir. (Secde 9) Nefs de 19 tane afetin sahibidir. Ruh tekamülün en üst noktasında yaratılmıştır ve ahsendir. Oysa nefsimizdeki afetleri yok etmemiz yaşamamızdaki temel unsurlardan birisidir.Onun için ruhun ne başka beden girmesine de tekamül göstermesi mümkün değildir.

ÖLÜMLE NEFS NE OLUR?

Fizik beden ölünce manyetik alan yok olduğu için nefsi kendisine çekerek bedenin içine alamaz.
Nefs cesedin sol tarafında yere paralel yer alır. Sağ tarafında da ruhu yer
alır. Eğer kişi ölmeden önce Allah-u Teala'nın emrini yerine getirerek ruhunu ulaştırmışsa Azrail A.S. Rabbimizin katından ruhu getirerek sağ tarafta yerini alır. Kişi ölmeden önce ulaştırmamışsa bedende olduğu için ve manyetik alan yok olduğu için otomatik olarak sağda yerini alır. Bütün olaylara şahitlik ettiği için. Kişi yaşarken hata yaptığında ruh bedeni terkeder. Nefs devreden çıktığında tekrar bedene girer. Bütün hataları yaptıran nefstir. Kabir azabından sonra 40 günlük bir süre sonunda nefs Berzah Alemine gider. Bütün ölenlerin nefsleri orada yaşamaya devam etmektedir.

KIYAMET GÜNÜ NEFS NE OLUR?

Kıyamet günu herkesin nefsi, Rabbimiz tarafından cennet ve cehennem
standartlarına göre yeniden yaratılacak olan bedenle birleşecektir. Ruh , ölmeden önce Rabbimize ulaştırılmakla emrolunmuştur. (Fecr-28,Rad 21) Onun için kıyametten sonra yeni bedenle birleşecek olan ve hesap verecek olan nefstir. Tekvir7- de Nefsler (Fizik vücutla) birleştiği zaman diyor. Herkes, kendi hayat filmlerinin muhtevasını görmek üzere mahşer yerinde toplanacaktır. Reenkarnasyoncuların dediği gibi ruhlar yani nefsler tekrar tekrar doğmuş olsaydı kıyamet günü nefslerin sayısı az gelecek ve bedenler kavga edecekti, benim nefsim diye. Oysa Allahu Teala adaletin sahibidir.

İDDİA EDİLDİĞİ GİBİ DEFALARCA DOĞMAK VAR MIDIR?

Bu dünya hayatinda doğum ve ölüm bir defadır. Kuran'a göre
sonrakiler dirilmedir. Oysa reenkarnasyon inancında sonraki dünyaya gelişler
yeniden doğmadır.
Mumin 11- de Rabbimiz bizi iki defa oldurdu ve iki defa diriltti,
denilmektedir.
Bakara 28- de de Allah'i nasil inkar edersiniz ki siz olu idiniz .O sizleri diriltti. Sonra öldürülecek ve O'na döndürüleceksiniz, denilmektedir.
Öldükten sonra kıyamet günü dirilmek, tekrar ölüm ve sonra yeni enerji bedenle tekrar diriltilmek sözkonusu cennet ve cehennem hayatı için. 2 defa ölüm ve 2 defa
dirilmek. 2 defa doğmak sözkonusu değil. Reenkarnasyonun, yukarıdaki ayetlere
dayandırılarak açıklanması da bu nedenle mümkün değildir.

İNSANLARIN GEÇMİŞTEN HABER VERMELERİ YENiDEN DOĞUŞ GÖRÜŞÜNÜ DOĞRULAR MI?

Bazı insanlarin asırlar oncesine varan olayları tüm ayrıntıları, kişileri ve tarihleri ile beraber anlattıklarına şahit oluruz. Araştırıldığında doğru oldukları da gözlemlenmiştir. Burada şeytan ve dostları devreye girmektedir. Cinler cok uzun süre yaşadıkları için bedenine girdiği kişiye asırlar öncesinden yaşadığı olayları söyletebilmektedir. Peygamber Efendimiz (S.A.V.) devrinde yaşayan cinlerin halen yaşadigi bilinmektedir.

CİNLERLE GEÇMİŞTE YAŞANMIŞ OLAYLARIN BİR İLGİSİ VAR MIDIR?

Geçmişten haber veren veya hiç öğrenmedigi başka bir lisanla aniden konuşmaya başlayan kişi bir cin olayıyla karşı karşıyadır. Yalniz zulmani (sufli) cinler
insanların bedenlerine girerek nefs vasıtasıyla onlara hümetmeyi, şeytandan aldıkları emirleri ona yaptırmayı marifet zannederler. Cinler bu gözlerle görülmedikleri için sadece yaşayan kişi bunu hisseder. Çocuğuna işkence eden, karısını ve çocuklarını
gözünü kırpmadan öldüren kişi için "cinnet geçiren" ifadesini kullanırız. Gerçekten, bedene hükmeden cinin o kişiye şeytanın emirlerini aynen yaptırtmasından başka bir şey değildir. Ancak bu durumu fiziksel ve psikolojik nedenlere bağlı depresyonla karıştırmamak gerekir. Bunlar da tıbbi tedavi gerektiren durumlardır.

MEDYUMLARIN GÖSTERİLERİNDEKİ GERÇEK NEDİR?

Medyumlar bir güç gösterisi yapacakları zaman şeytanın emrinde olan ve kendisine de bağlayarak, tehdit ederek hizmet veren cinden yardım alır. Cinler bir beden ve bir nefsten yaratılmıştır. Medyum tesiri altına alacağı kişinin alnının ortasından tesir etmek ister. Çünkü nefs manevi kordon ile alından bedene bağlıdır ve sonsuza kadar uzanabilir. Cinler de nefse hükmettikleri için kişinin nefsini kontrol altına alırlar. Aklın kumandanı artık nefstedir. Nefs 3 halde vücudu terkeder. Ölüm, bayılma ve uyku. Vücudun elektron devir sayısı, nefsin bedeninin elektron devir sayısına düşüp de eşit olduğunda ve alt seviyeye geldiğinde otomatik olarak vücudu
terkeder. Her gece uykuyla bu olayı yaşarız. Medyum bunu negatif enerji ile yapar. Artik nefs görünmeyen cinin elindedir. Bedeni, cin kontrol altında tuttuğu için ona ne söyletmek ve yaptırtmak isterse onu yaptırır. Nefs bedenden ayrılmadan o noktada da istediklerini ona yaptırma gücünü kendinde görür.

GÖRSEL MEDYADA GÖRÜLENLER DE CİNLERLE Mİ İLGİLİDİR?

Evet. Bir medyumun elindeki kağıt kıvrılmakta, para hareket etmekte,
insanlar ileri-geri hareket etmekte, bir evin içinde esyalar hareket
etmekte ve birden alevler oluşmaktadır. Bütün olayların arkasında cinlerden
yardım almak sözkonusudur. Biyoenerji adı altında insanların bedenlerine
yaptırılan hareketlerin esasında da cinlerin ve şeytanın negatif enerjisinden
yardım almak vardır. Bedendeki hastalıkların teşhisinde de medyum ciniyle
kurduğu irtibat neticesinde haber verir. Biyoenerji denilen şey Rabbani
değildir. Allahu Teala'nın enerjisi her zaman şeytanin enerjisinden üstündür
ve gerçek şifa Rabbimizin enerjisindedir. Allah dostları da hastalara yardım için dua
ederler ve Rabbimiz dilerse kabul eder ve enerjisi ile hastayı iyi eder. Allah dostları bu gücün sahibi değildir. Sadece dua ederler ve Allahu Teala'dan yardım alırlar. Şeytanın dostları da şeytandan yardım alırlar.

MEDYUMLARIN GÖSTERİSİ BİTTİĞİNDE NE OLUR?

Dikkat edilirse medyum uyuttuğu kişinin cinine komut verir ve elini alnın ortasına götürerek şıklatır. Cinin gitmesini emreder. O anda kişinin nefsine cinin iradesi tesiri
ortadan kalktığı için normale döner. Kişi aynen rüyasını hatırladığı gibi konuşmaları ve olayları hatırlar. Artık aklın kumandanı kendi fizik bedendedir. Medyumlar daha çok ilgi çekmek ve inandırıcı olmak için ne yazık ki ünlü kişileri gösteri amaçlı daha çok kullanmaktalar. Özellikle hipnoz ile kişiyi konuşturduktan sonra o kişilerin ne kadar çok acı çektiklerini, ağladıklarını görsel başınan çok kişi izlemiştir. Bu
şekilde şeytandan yardım alarak huzura kavusmak mümkün değildir. Tevfik Allah'tandır

CİN VE ŞEYTAN ÇARPMASI

Cin ve şeytan çarpmasının bariz belirtisi, kişinin hareketlerinde gözle görülür bir bozulma ve rahat yürüyememesi gelir. Adımlarında ve konuşmalarında dengesizlik olur. Söyleyeceklerini birbirine bağlamada güçlük çeker. Sizlerinin arasında mantıklı bir anlam ilişkisi kuramaz.
Çarpılma, insanın yapmak istediği veya düşündüğü bir hususu sağlıklı bir şekilde idrak edememesidir. Bunların bazıları başka hastalıklarla benzer belirtiler gösterebileceği gibi bazıları da kendine özgü çok farklı belirtiler gösterir.
Cinlerin insanları çarparak sara nöbetine sokmaları çoğunlukla öfke ve cezalandırma gayesiyle olur. İnsanlardan bazıları cinlere eziyet edebilir veya cinler onların kasten eziyet ettiklerini düşünürler. Kişi farkında olmadan cinlerin üzerine küçük su dökebilir veya kaynar su boşaltabilir. Ya da farkında olmadan cini öldürebilir. Bu da bilmeden cinin bulunduğu yere ağır eşya koymak, taş koymak veya yüksekten düşmek gibi nedenlerle olur. Özellikle kırlarda deliklere tuvalet yapmamak, özellikle tuvalete, hamama ve benzeri yerlere girerken besmele çekmek, yılan, akrep, siyah kedi ve köpeğe zarar vermemek gerekir. Yılan, akrep, siyah kopek öldürülebilir ancak yaralı bırakılmamalıdır.
Büyüklerimiz bu tür olayların yaşandığını bildikleri için çöplük kenarından geçerken, açığa tuvalet yaparken, sıcak kul ve sıcak su dökerken "Destur" denmesini hep tembih ederlerdi.

YAŞANMIS BİR ÖRNEK

Şeyh Ebu Bekir Cabir'in anlattığı yaşanmış bir olayda: Şadiye isminde bir ablam vardı. Çocukluğumuzda bir gün evin alt tarafından çatıya, ucunda sepet takılı iple eşya taşıyorduk. Sepeti yukarıya çekerken ablam da çekmek istedi fakat ağırlığına dayanamayıp çatıdan düştü. Düştüğü yerde bir cin bulunuyormuş. Cinin canı yanmış. Cin ablamdan intikam almaya başladı. Her hafta 2-3 kez uykuda geliyor ve onun boğazını sikiyordu. Zavallı ablam bu acıya dayanamayıp havalara zıplıyordu. Cin ancak ölü gibi nefessiz kaldığında bırakıyordu. Bir keresinde ablamın ağzından bu işkenceyi ablamın canını yaktığı için yaptığını söylüyordu. Cin sadece uykuda geliyordu. Yıllar geçiyor ve cin ablamın yakasını bir turlu bırakmıyordu. Zavallı ablam bu acıları yasayarak 10 yıl sonra yine cinin boğazını daha fazla sıkmasıyla çırpınarak son nefesini verdi. Bu olayı bizzat gözlerimle görerek yaşadım.

CİNİN GELİŞİ NASIL ANLAŞILIR?

Cin eğer hastanın içinde ise su alametler zuhur eder:
1-Cin bağırmaya başlar, sızlanır, çığlık atar, acı çeker ve kişinin
ağzından konuşur.

2-Hasta sağa-sola sert bir şekilde bakmaya baslar ya da ellerini
gözlerine kapatır. Bakışları donar yahut şiddetli bir şekilde açıp-kapar.

3-Vücudu titremeye başlar, sağa sola döner.

4-Hasta bayılır ve cin hastanın dilinden konuşur. Bazen de cin adını
söyler.

CİNİN ÇIKIŞINDA GÖZETİLMESİ GEREKENLER NELERDİR?

Cin el veya ayak parmağından, ağızdan veya burundan çıkmalıdır. Göz, karın ve benzeri noktalardan çıkmasına izin verilmez. Bedenden çıkmadan önce "Esselamu Aleykum" demesi talep edilir. Hasta okunan ayetlerden etkilenir, sağa sola titrerse cinin hala bedende olduğu bilinmelidir.

CİN BEDENDEN ÇIKMAKTA DİRETİRSE NE YAPMALIDIR?

Ayetel Kursi, Yasin Suresi, Saffat Suresi, Duhan Suresi, Cin
Suresi, Humeze Suresi, A'la Suresi,Kafirun Suresi, gibi cinleri rahatsız
ettiği bilinen Kur'an Sureleri okunur.

PEYGAMBER EFENDIMIZ'E (S.A.V.) BUYU YAPILMIŞ MIDIR?

Lebid Bin Asim adında Beni Zurayk Yahudilerinden biri Resulullah'a büyü yaptı. O kadar ki Resulullah (S.A.V.) hiç yapmadığı bir şeyi yapmış gibi görünüyordu. Hanımlarına yaklaşmadığı halde yaklaştığını sanıyordu. Bir gün Resulullah (S.A.V.) dua etti ve "-Ey Aişe! Allah bana istediğimi verdi. Iki adam geldi. Biri başucuma diğeri ayakucuma oturdu.
Başucuma oturan ayakucuma oturana dedi ki:
-Bu zatın hastalığı ne? Diğeri
-Bu zata buyu yapılmış.
-Kim yapmış?
-Lebid Bin Asam
-Ne ile yapmış?
-Tarak,kıl ve hurma kabuğu ile.
-Onlar nerede?
-Zervan kuyusunda temel taşının altında, dedi.
Sonra Resullullah (S.A.V.) Efendimiz Hz.Ali.Zubeyr(ra),Talha(ra) ve Ammar'i(ra) kuyuya gönderir. Suyu boşaltırlar. Kuyunun suyu, suda Bekletilmiş kına gibidir. Dibindeki taşı kaldırır ve sacının kılı ve tarağının bir dişi ile bir ipliğe iğneyle atılmış onbir düğümle düğümlenmiş halde bulurlar. Resulullah'a getirirler. Allahu Teala Muavvezeteyn yani Felak ve Nas Surelerini indirir. Bu iki surede 11 ayet vardır. Ayet okundukça ve çözüldükçe Resulullah'in(S.A.V.) hastalığı tamamen iyileşir ve eski sıhhatine kavuşur.
Ashabı Kiram o yahudiyi öldürmek için izin istemişseler de Resulullah izin vermemiştir. Çünkü tasarruf altında olduğu için ve nefsinin afetleri olmadığı için kimseye kızmamıştır ve intikam almak da istemez.
Cebrail A.S. da "Seni Allah’ın izni ile okuyorum.Allah sana eziyet veren her şeyden, göz ve hasetten sana şifa versin" diyerek okudu.

BU OLAYIN HIKMETİ NEDİR?

Bu olay Yüce Allah’ın O'na olan lütuf ve korumasının açık delillerinden biridir. Resulullah (S.A.V.) rahatsızlığı hissettiği anda duaya başlamış ve çok dua etmiştir. Bu rahatsızlıklara şifa olacak Felak ve Nas Surelerinin (Muavvezeteyn Sureleri) inmesine vesile olmuştur. Şifa
Kur'andadır.

SİHİR VE BÜYÜ NASIL TESİRSİZ HALE GETİRİLİR?

Bir ipe çözülmesi kolay iki yüz düğüm atılır. Büyü yapılanın önüne bir çay bardağı su konulur. Büyü yapılan kişi veya tecvidle Kur'an-i Kerim okuyan birisi Felak suresini okur, birinci düğüme üfler ve çözer. 100 Felak suresi okunur ve düğümler çözülür.101. düğümde Nas suresi okunmaya başlar ve 100 Nas suresi okunduğunda 200 düğüm de çözülmüş olur. İp bardağın içinde ıslatılır ve bardaktaki su içilir. İp ise yakılır. Bu arada üzerlik tohumu yakılır ve buhur yapılır.
alıntıdır..
 
Geri
Üst