Bursa Ulu Camisinde Güneş Sistemi Sembolleri

  • Konbuyu başlatan 43887
  • Başlangıç tarihi
4

43887

Bursa Ulu Cami'ye gittiniz mi?
Güneş ve etrafında dönen gezegenlerin gerçek uzaklıklarına göre işlendiği tarihi minber, bugün dahi bilim dünyasının görevini net tespit edemediği çift yıldızlar hakkında da ip uçları veriyor. Yüzlerce parça ahşabın çivi kullanılmadan bir araya getirilmesiyle oluşturulan minber göz kamaştırıyor.
ulu caminin minberi, Galileo 'nin "Dünya dönüyor" dediği için engizisyon mahkemesince idam mahkum edildiği tarihten tam 230 yıl önce yapıldı. Minberdeki güneş sisteminin planını, Osmanlı'nın ilk şeyhülislamı büyük İslam alimi Molla Fenari Hazretlerinin tasvir edip ustaya verdiği tahmin ediliyor. Bursa'da kendi adını taşıyan semtte medfun bulunan Molla Fenari hazretlerinin el yazması bir astronomi kitabının İngiltere 'de olduğu biliniyor.
1980 yılında Ulucami'nin minberindeki güneş sistemini ilk fark eden emekli öğretmen Feyzi Ülgü, "20 yıl önce Ulucami'nin içini dolaşırken minber dikkatimi çekti. Minberi incelemeye başladım. Cuma namazını kıldım, yine gözlemeye başladım. İkindi, akşam ve yatsı namazından sonra da incelemeye devam ettim. Biri yanıma geldi, 'Camiyi kapatacağız' dedi. Sanat tarihi öğretmenim bana çok önemli bir tavsiyesi vardı; 'Geniş yüzeye yapılan ahşap süslemelerde simetri yoksa o yapıda mutlaka mesaj vardır' derdi. Ben minberin üzerinde inceleme yaparken gördüm ki simetri yok, hemen o öğretmenimin sözü aklıma geldi ve burada ne mesaj var diye araştırmaya başladım. Minberin doğu cephesine baktım. On tane küresel kabartma motifi var, bunlardan bir tanesinin çevresinde boyutları farklı dokuz tane küresel kabartma var. Ben eski bir fen öğretmeniyim, hemen aklıma güneş ve dokuz gezegen geldi. Daha sonra Ulucami'ye çok sık gelerek bunları dikkatlice inceledim. Bunları astronomi bilgileriyle karşılaştırdığımda bire bir büyüklük, uzaklık ve yakınlık ölçülerine uygun olarak yerleştirilmiş olduğunu belirledim. Güneş ve dokuz gezegen olduğunu gördüm" dedi.
Sonra araştırmasını derinleştirerek, minberin batı cephesinde "Devaklı Abdülazizoğlu Mehmet'in işidir" yazdığını gördüğünü anlatan Ülgü, "Bu minberin ustası Devaklı Abdülazizoğlu Mehmet'miş. Bu minber 1399 yılında yapılmış. Minberin doğu cephesine baktığınızda, gezegenler Dünya, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün ve Plüton görülüyor. Güneş sisteminin 8 gezegeni aynı açıyla aynı düzlemde dolanırlar, Plüton ise farklı açıyla farklı düzlemde dolanır. Minberde Plüton ayrı düzleme yerleştirilmiş. Bugün bile bilim dünyası dış merkezli gezegen tabirini kullanır. Minber günümüzden 600 yıl önce yapılmış. Karşılaştırma yaparsak Plüton gezegeni batı dünyası tarafından 1929 yılında tespit edilmiştir. Bu karşılaştırma o tarihlerde Türk dünyasının bilime çok önem verdiğini gösteriyor" diye konuştu.


Sert ceviz ağacından, hiç çivi ve yapıştırma malzemesi kullanılmadan geometrik parçalar birbirine geçirilerek yapılmıştır. Küçük geçme panoları, geometrik örnekleri korkuluk şebekeleri, kitâbe ve tacının yapımında kündekâri tekniği (Birbirine geçme küçük parçalar) kullanılan bu muhteşem minber için Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde “Çiçek resimleriyle yazılarını, cihan ressamları toplansa yapamazlar, örneği yoktur.” Der. Bu minber İslâm sanatında, Selçuklu üslûbundan Osmanlı üslûbuna geçiş döneminin bir şaheseridir.

Minber kulesinin batı yüzünde ağaca kabartmak suretiyle kûfi yazı ile yazılmış üç defa tekrar eder bir ifade vardır: “El-mülkü ilah” “Mülk Allah’ındır.” Minberin sağ yanında, kapısına yakın yerde, aşağıdan yukarı yan yazılmış oyma sülüs yazı ile minberi yapan usta, ismini “Amel-i el-hac Mehmed bin Abdilaziz bin ed-Dakiva” diye yazmış. Yani Hacı Abdülaziz oğlu Mehmed isminde bir sanatkar bu muhteşem minberi yapmıştır. Bu usta hakkından kaynaklarda yeterli bilgi yoktur. Bazı kaynaklar bu ustanın Manisa’da Saruhanlı İshak Bey’in 1376 tarihli Ulu Cami minberini yaptığını ifade ediyor. Minber kulesinin batı yüzünde ağaca kabartmak suretiyle kûfi yazı ile yazılmış üç defa tekrar eder bir ifade vardır: “El-mülkü ilah” “Mülk Allah’ındır.”

Minberin Taç Kapısı ve Caminin Yapılış Tarihi
Minberin kusursuz ve hakikaten sanatkarane bir işlikle yapılmış taç kapısı üzerine ceviz ağaca oyarak kalem-i muhakkak ile yazılmış kitabede, minberin yapılış tarihi ve yaptıranı belirtilmektedir. “Mimma amile bi-resmi’s-Sultan-i’l Muazzam Bayezid bin Murad Han bi-tarihi isneyn ve sema-nemie”. Yani “Bu eser Murad Han oğlu büyük Sultan Bayezid Han’ın Emriyle 802 tarihinde yaptırılmıştır.” deniliyor. Bu hicri tarih, caminin miladi olarak 1399 yılında yapıldığını gösteriyor.

Minber bütünüyle kainatı sembolize ediyor. Minberin giriş kapısının üzerindeki kitabede altın yaldızla Osmanlıca olarak, 'Yıldırım Beyazıt Han tarafından hicri 804 (miladı 1402) yılında yaptırılmıştır' ibaresi yer alıyor. Sarmaşık motifleriyle süslü olan tırabzanların sağ çıkış ikinci kolonu üzerinde süsleme motifine uygun sülüs tarzda yazılmış, Devaklı Abdülaziz oğlu Mehmet işi ibaresi dikkat çekiyor. Sanatkarın bu imzası son yıllarda fark edildi.

Minberin doğu cephesinde, biri dar dikdörtgen, diğeri alanı daha geniş üçgen biçiminde, bir diğeri en altta şerit halinde uzanan taşıyıcı dolap serisi banko olmak üzere birbirine bitişik üç kompozisyon alanı bulunuyor. Üçgen ve dikdörtgen yüze ikisi birlikte Güneş Sistemi'nin kabartma formlarla işlendiği bir alan var. Gezegenlerin her biri yörünge hareketleriyle birlikte küresel kabartma motifler halinde Güneş'e olan uzaklık ve aralarındaki büyüklük karşılaştırmaları da verilerek olması gereken yerlerde.

Gezegenler, Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün, Pluto şeklinde olan Güneş'e uzaklık sıralaması da doğru. Büyüklük mukayesesi de baz alındığında Dünya'dan elli bin defa daha büyük olan Güneş, büyük bir ustalıkla mükemmel şekilde işlenmiş durumda.

Anlaşılacağı üzere dünyanın yuvarlak olup olmadığının bile tartışıldığı bir devirde bir ahşap işçisi bile o dönemde bilinen tüm gezegenleri rastgele bir yıldız olarak değil, güneş sistemimizdeki birer gezegen olarak işlemiş.
Peki o çağda bu bilginin sırrı nedir?
Tarihi minber üzerinde güneş ve galaksi sistemleri var. Hem de gezegenlerin büyüklük oranları ve yörüngeleri gerçek oranlarla örtüşüyor...

1402 tarihinde (Hicri 804) inşa edilen Bursa’nın tarihi sembollerinden Ulu Caminin minberinin Doğu yakasında (mihraba bakan yüz) Güneş sistemi, Batı yakasında ise Galaksi Sistemi yer alırken evrenin kül olarak tasvir edildiği ileri sürüldü. 602 yıllık tarihi minberdeki şekiller bu tespiti doğrular nitelikte. Hem de minberin her iki yüzünde şaşırtıcı şekilde evrenin haritalarının adeta bir krokisi var. Bu kadar büyük bir tesadüf olabilir mi, yoksa bu minberin banisi gerçekten bir astronomi hayranımıydı?

İlginç şekillerin sırrını çözen kişi Araştırmacı Fevzi Ülgü Alsancak, 1980 yılından bu yana minber üzerinde yaptığı çalışmalarla tarihin derinliklerinde kalan gerçeklere ışık tuttuğunu söyleyen Alsancak, “Alan süsleme motiflerinde simetri yoksa mutlaka bir mesaj vardır” ilkesinden yola çıkarak, minberdeki şekiller üzerine yapılan yorumların tutarsız olduğunu söylüyor. Bilim teknoloji ve uzay bilimleri araştırma tekniklerine kafa yoran bir öğretmen olduğunu belirten Ülgü, motifleri dikkatlice incelediğinde minberin mihraba bakan yüzünde güneş sistemini keşfettiğini söylüyor.

Bursa’da yayınlanmakta olan Apameia dergisinde yer alan bilgilere göre, minberin gizem ve sırlar içerdiğini iddia eden Ülgü, “minberin taşıdığı kıymet ve değerler, açısından şu noktalara dikkat etmek gerekir. Doğu yakası Güneş Sistemi, Batı yakası ise ise Galaksi sistemleri yerleştirilmek suretiyle bir kül halinde kainat sembolize edilmektedir” iddiasında.

Mihrapta yer alan Güneş Sisteminde 9 gezegen var. Bunun da ötesinde gezegenlerin güneşe göre konumlarının ve büyüklükleri gerçek ölçülerle örtüşür oranlarda. Güneş ve gezegenler arasındaki mesafe büyük olduğu için yıldız gezegenlerden farklı olarak 9 damlacıklı kurs olarak işaretlenmiş.

Ülgü, yine Kündekari sanatının bir özelliği olan parçaların birleşmesiyle oluşan çukur kanal çizgilerinin de gezegenlerin yörüngesini temsil ettiğini söylüyor. Bu yüzeyde yer alan bir başka gizem ise serpiştirilmiş halde yıldız motifleri yer alması ve buların içinda kuyruklu yıldızların da bulunması. Ülgü’nün dikkat çektiği en önemli detaylardan bir de Plüton gezegenin tek başına ayrı bir platformda ve bir açı farkı ile gösterilmiş olması. Bilindiği üzre güneş siteminin aynı düzlem üzerinde olan ilk 8 gezegeninin aksine Plütao ayrı düzlemde dolanmaktadır.

Son üç gezegenin bulunuşu 200 - 300 yıllık bir hadisedir. Son gezegen Plüton 1930'larda tespit edilebilmiştir.

Minberin Batı Cephesinde ise 7 adet Galaksi formatı tespit ettiğini söyleyen Ülgü, galaksi platformlarının 5 ayrı renkte sedef kakma ile gösterildiğini söylüyor. Ancak ne yazık ki bugün hatalı boyama teknikleri ile bu önemli detay büyük ölçüde yok edilmiş durumda. Ama kayıtlardan bunu doğrulamak mümkün...

Ülgü’nin bir diğer iddiası ise minberin her iki yüzünde yer alan 3’lü ve 12’li dolap kapaklarının Türk boylarını temsil ettiği yönünde.

Sırlarla dolu minberin giriş kapısı üzerinde Murat Han oğlu Yıldırım Beyazıt Hanın emriyle Hicri 804 yılında minberin yapıldığı bilgisi yer alıyor. Ülgü, kayıtlarda minberin ustası ile ilgili çelişkili bilgiler bulunduğuna dikkat çekiyor. Ülgü’ye göre minberi yapan kişi adını tırabzan süsleme motifine göre tırabzanın sağ ikinci sülüsle yazan Devaklı Abdülaziz oğlu Mehmet. Devak Tebriz yakınlarında bir Türk köyü. O tarihte Mülki amir olan Kadızade Rumi efendi, beceri ve bilgi alış verişi için 300 kadar sanat erbabını Tebriz’e göndermiş ve bir o kadar ustayı da oradan Bursa’ya getirmiştir. Oradan gelen Kündekari sanatçılarının başı Abdülaziz oğlu Mehmet’tir. Bu minber de onun ve ustalarının camiye bir hediyesidir.

Kündekari sanat açısından eşsiz bir değere sahip olan minberin ilginç bir özelliği de 6666 adet abanoz ağacı parçasından vücuda gelmesi. Bu rakamda halk arasında yaygın inançla Kuran’ı Kerimdeki ayet sayısına tekabül etmektedir.

O dönemdeki İslam ve Türk alimlerinin matematik ve gök bilimlerine yönelik ilminin Batıya nazaran hayli ilerde olduğu da göz önüne alınırsa Ülgü’nün tezleri pek de tutarsız değil. Ne dersiniz bütün bu benzerlikler sadece bir tesadüf olabilir mi?

Alıntı
SmartSelectImage_2020-06-10-00-34-36.png
 

Rsquare

Banlı Kullanıcı
Katılım
6 Tem 2019
Mesajlar
12
Tepkime puanı
21
  • İddia: Güneş ve etrafında dönen gezegenlerin gerçek uzaklıklarına göre işlendiği tarihi minber, bugün dahi bilim dünyasının görevini net tespit edemediği çift yıldızlar hakkında da ipuçları veriyor. Yüzlerce parça ahşabın çivi kullanılmadan bir araya getirilmesiyle oluşturulan minber göz kamaştırıyor.
Gerçek uzaklıkların orantılı olduğu iddia edilmiş. Öyleyse biz kendi modelimizi oluşturup test edelim bakalım gerçek oranlarla nasıl bir Güneş Sistemi kurabiliyoruz.

Gerçek: Eğer Dünya’yı 1 cm’lik bir daire şeklinde çizseydik, Jüpiter’i 10 cm, Güneş’i 100 cm çizmemiz gerekirdi. (Hesabımız kolaylaşsın diye Dünya’nın yarıçapını 7000km kabul edip hesap yaptık) Bunlar sadece boyutlarının oranları. Şimdi de boyutlar böyle olduğunda aradaki mesafelerin ne olacağına bakalım. Küçültme oranımız 7.000 kilometreyi 1 santimetreye indirgemek. Yani 700.000.000 santimetreyi 1 santimetreye düşürdük. Bu oranla sadece Güneş Dünya arasındaki mesafe olan 150 milyon kilometreyi çizebilmek için yaklaşık 21.500 santimetre, yani 215 metreye ihtiyacımız olurdu. Bu yalnızca Dünya’nın konumu. Jüpiter için ise bu değer 1 kilometreyi buluyor. Yani eğer Dünya’yı 1 cm kabul edip bir gerçek oranlı model yapsaydık, Jüpiter caminin çok dışında bir yerlerde olmalıydı.

Güneş Sistemi’nin gerçek oranlı modelini görmek için şu harika siteyi ziyaret edebilirsiniz: http://joshworth.com/dev/pixelspace/pixelspace_solarsystem.html

Bir diğer kendini bilmezce yapılmış iddia ise “bilim dünyasının bugün dahi görevini net tespit edemediği çift yıldızlar hakkında ipuçları” vermesi. Belli ki bu cümleye kuran kişinin çift yıldızlar hakkında en ufak bir bilgisi yok. Bugün bilim dünyası çift yıldızlar hakkında minbere kazıyabileceğinizden çok daha fazlasını biliyor. Hatta minbere kurşun kalemle yazmaya başlasanız şu anki bilgilerimizi aktarmak için on binlerce minber gerekirdi. Çift yıldızlar öylesine geniş bir alandır ki, sadece bu konuda ansiklopediler dolusu bilgi yer alır. Üstelik astronomi konusunda kolay kolay Türkçe kitap bulunmamasına rağmen bu alanda kendi hocalarımızın dahi kitapları bulunuyor. Kozmik Anafor’da çift yıldızlar hakkında yazdığımız detaylı makaleler de yer alıyor: bkz 1, bkz 2, bkz 3, bkz 4

Admin not: Başkasının yazı içeriği alıntı olarak yazılmalıdır.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

yare-i yarim

Moderator
Katılım
10 Ocak 2013
Mesajlar
2,247
Tepkime puanı
879
İş
Sanatsal tablolar oluşturmak/Mutfak eşyaları dalında ticaret
Bugün ilginç bir haber gördüm.
Artvinde çay bardağı şeklinde hava alanı yapılıcakmış.

İlginç gerçekten atalarımız astronomik kabartmaları olan yapılar yapar
cacabey medresesi gibi füze şeklinde sütunlar koyar
selimiye camiine matematiksel şifreler yerleştirir.
asırlar sonra gelen torunları çay bardağı şeklinde yapılar yapar.

Bu derece gerilemeyi nasıl becerdik bilemiyorum.
 
Ü

Üye silindi 58480

Bugün ilginç bir haber gördüm.
Artvinde çay bardağı şeklinde hava alanı yapılıcakmış.

İlginç gerçekten atalarımız astronomik kabartmaları olan yapılar yapar
cacabey medresesi gibi füze şeklinde sütunlar koyar
selimiye camiine matematiksel şifreler yerleştirir.
asırlar sonra gelen torunları çay bardağı şeklinde yapılar yapar.

Bu derece gerilemeyi nasıl becerdik bilemiyorum.

Belki lale ? şeklinde yaparlar

Lalelerimiz meşhur diye.

Çay bardağı ne yahu ?
 
Üst