BUDiZM

yule

Elit Üye
Katılım
4 Haz 2008
Mesajlar
3,136
Tepkime puanı
1,526
İş
Parapsikolog & Enerji Terapist /Sosyolog
Budizm 'in kurucusu Buda (Guatama, Gotama) ( MÖ.563 - 483 ) Kuzey Hindistan 'da Lumbini koruluğunda doğmuş bir filozoftur. Buda “aydınlanmış” anlamına gelir. Budizm ' in en güçlü yayılma dönemi Hint Hükümdarlarından Aşoka (MÖ. 273 - 236) zamanına rastlar. Aşoka zamanında Budizm ' Hindistan, Seylan,Suriye,Mısır,Makedonya ve Yunanistan 'a kadar yayılmıştır. Aşoka 'dan sonrada yeni Krallar Budizm 'e girmiş yayılmasını sağlamış hatta Çin,Moğolistan ve Japonya 'nın ileri gelen devlet adamlarının Budizm 'e hizmet etmesini sağlamışlardır.

Budizm ' MS 1.yy Türkistan , 4. yy da Kore , 6.yy da Japonya ve 7.yy da ise Tibet 'te yayılmaya başlamıştır. Günümüzde Güney,Doğu;Güneybatı ve Orta Asya 'da çok sayıda taraftarı olan Budizm ' Avrupa ve Amerika 'da da yayılmaya ve taraftar bulmaya başlamıştır

Budizm 'de inanç ve ibadet


Budizm 'de inancın temeli “ Buda 'ya sığınırım, Dhamma 'ya (dine,doktrine) sığınırım, Sangha 'ya sığınırım (Rahipler Cemaati,dünyanın en eski bekar rahipler topluluğu)” cümlesi oluşturur.Bunlardan birini inkar eden kişi budist sayılmaz ve Budizm 'e girmek için yukarıdaki cümleyi söylemek gerekir. Sangha 'ya giren rahip ve rahibeler evlenemezler.

Budizm ' de mabetlere “Vihara” denir. Budistler Karma- Ruhgöçü 'ne inanırlar. Vihara da ayda 2 kez bir araya gelen rahipler yaptıkları hataları itiraf ederek benliklerini öldürürler. Bazı dinlerde olduğu gibi Budizm 'de de bir kurtarıcı bekleme inancı vardır. Kurtarıcının isma Metteya veya Maitreye ' dir. inançlarına göre Metteya tüm dünyayı düzeltmek olarak gelecek ve Buda ' nın tamamlayamadığı dini tamamlayacaktır.

ibadet Stupa denilen mabetlerde yapılır. Stupalar helezoni yapıda inşa edilmiştir. ibadet için Stupaya giren Budist önce Buda 'nın heykeline saygı gösterisi yapar; O 'na çiçek ve tütsü sunar, Budistler kendi evlerinde de bir köşede korudukları Buda heykeline tazimde bulunarak,ibadet ederler. ibadetlerinde klişeleşmiş dua ve söz yoktur.

Budizm 'in kutsal ziyaret yerleri ;
Budanın doğum yeri( Lumbin)
Aydınlanma yeri (Bodhi Gaya)
Buda ' nın ilk vaaz verdiği geyik parkı (Sarnarth 'da)
Buda 'nın öldüğü Uttar_Prades şehri,
Ganj nehri

Kutsal Kitapları



Budistler Buda 'nın vaazlarının Pali - Kanon adlı bir kitapta toplandığına ve 400 yıl kadar sözlü olarak nesilden nesile aktarıldığına inanırlar. Budizm 'in kutsal kitabı üç sepet anlamına gelen “Tripitaka veya Tipitaka 'dır”.Tripitaka da;

Vinaya Pitaka
Sutta Pitaka
Abhidhamma adlı bölümler bulunur.

Bu kitaplarda rahip ve rahibelerle ilgili kurallar, ayin usulleri, beslenme,giyinme, Buda 'nın hayatı,konuşmaları,vaazların yorumu,Budizm ' felsefesi vb ayrıntılı bir şekilde anlatılır.

Budizm 'de Mezhepler


Budizm ' başlıca iki büyük mezhebe ayrılır: 1- Hianayana , 2- Mahayana


1 - Hinayana (Küçük Araba)


Kişinin kendisini kurtarmasını esas aldığı için böyle isimlendirilmiştir. Bu mezhep Seylan ve Güney Asya 'da yayılmıştır. Mensupları saf Budizm 'e yani Budanın asıl telkinlerine kendilerinin muhatap olduklarını iddia ederek Mahayana koluna bağlı olanları sapkınlıkla suçlarlar



2 - Mahayana ( Büyük Araba)
Toplumu bir bütün halinde ele alarak herkesin kurtuluşa ermesini amaç edinmişlerdir. Onlara göre Budizm ', herkese cevap vermeli, herkesin ihtiyaçlarını gidermeli, doktrinleri basitleştirerek halkın anlayacağı bir seviyeye getirilmelidir. Budizm 'in bu kolu başka din ve doktrinlerden yararlanmakta sakınca görmez. Bu mezhebe göre Nirvanayı gerçekleştiren herkes Buda unvanını alır. Ve ihtiraslarının esiri olarak dünya zevklerinin arkasından koşmaz. Mahayana mensupları,”hata yapabilirim” diye faaliyetleri askıya almanın karşısındadır. “Bu yüzden pişmanlık duymaya lüzum yoktur” derler Mahayana 'ya bağlı kişi kendini kurtuluşa hazırlayabilmek için şü hususlara dikkat etmek zorundadır:

Cömertlik
Olgun manada bilgelik
Budizm 'in ahlak kurallarına bağlılık
Meditasyon
Karşılaştığı olumsuzluklara sabır göstermek
Hiç usanmadan sürekli bir gayret içinde olmak

Bu sayılan özellikleriyle Mayayana Budizm 'i dünyanın bir çok bölgesinde yayılma imkanı bulmuş,adeta misyonerli bir hüviyet kazanmıştır

 

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
200
Konum
Ankara
Budizm ve Mezhepleri

Therevada


Theravada ; kelime anlamı olarak, "Yaşlıların öğretisi", ya da "Eski öğretir günümüze ulaşan en eski Budist okuldur. Kökeni, Buda’nın ilk mensubu olan keşişler (rahipler) topluluğuna dayanmaktadır. Mahayana (büyük taşıt) geleneğinden gelen Budistler tarafından küçük taşıt olarak da adlandırılır. Göreceli olarak daha tutucu ve genel olarak erken dönem Budizmine en yakınıdır[1]. Yüzyıllardan beri Sri Lanka (nüfusun yaklaşık %69,1'ive güneydoğu Asya'nın (Kamboçya, Laos, Burma, Tayland) en yaygın dinidir. Aynı zamanda güneybatı Çin, Vietnam, Bangladeş, Malezya, Filipinler ve Endonezya'da kimi etnik gruplar tarafından izlenmektedir; Singapur ve Avustralya'da da gittikçe popülerlik kazanmaktadır. Günümüzde dünya çapında Theravada Budistlerin sayısı 100 milyonun üzerindedir. Ayrıca son yıllarda Theravada, Batı'da ve Hindistan'da da kök salmaya başlamıştır.

Gelişimi
Buda’nın ölümünden üç ay sonra, öğrencileri, Rajagarha’da (bugünkü adı Rajgir) Dhamma ve Vinaya hakkında konuşmak ve Buda’nın öğretilerine yakışır bir şekilde ona bağlı kalmak için ilk Konsey’de bir araya gelmişlerdir. Diğer gelenekler sözlü olarak gerçekleşmiştir. İkinci Konsey yaklaşık olarak 100 sene sonra Vesali’de toplanmıştır. O zamana kadar zaten farklı grupların farklı yorumlarıyla asıl kurallar konulduğu için rahiplerin kuralları tartışılmaktaydı. İkinci Konsey ve onu takip eden toplantılar esnasında Buda’nın asıl öğretilerine farklı usullerle atıfta bulunan 18 farklı okul vardır. Bunun yanı sıra değişen şartlara kuralları uyarlamak ve Mahayana’nın öncüsü sayılmak için Mahasanghika Okulu da açılmıştır.

İ.Ö. 3. yy. da Kral’ın himayesinde ve Maggaliputra Tissa Başkanlılığında Patliputra’da (bugünkü adı Petna) 3. Konsey toplanmıştır. Bu toplantının amacı Budizm öğretilerinde uzlaşmaktır. Özellikle Heretikler bu topluluktan çıkarılmalı ve yanlış öğretiler çürütülmelidir. Konsey’in gelişim sürecinde bu amaca uygun olarak felsefi ve skolastik makaleleri özetleyen Kathavatthu adlı kitap yayımlanmıştır. Bu metin, felsefi antolojiden oluşan Abhidhammapitaka’nın özüdür.

Buda öğretilerini kaleme alan Suttapitaka, tarikat kurallarını derleyen Vinayapitaka ile Budizm yazılarının en eski özetleri olan Pali dilinde yayımlanmış Tipitaka zamanla eski halini almıştır.

Manastır toplumunun bölünmesini onaylayan sadece bu yazılar, Budizm öğretilerinin temeli olarak Konsey tarafından kabul edilmiştir. En eski öğreti okulu Theravada asıl öğretileri ve kuralları değiştirmeden üzerine alma konusunda uzlaştığı esnada Mahansanghika belli başlı Kanon yazıları saptamış ve Buda’nın kökeninin açıkça kanıtlanmadığı yazılara da kendi öğretilerinde yer vermiştir.

Yayılması
Ashokas’ın oğlu Mahinda ve kızı Sanghamitta, 3. Konsey’den sonra Tipitaka metinlerini, bugüne kadar eksiksiz olarak korunduğu Sri Lanka’ya taşımıştır. Misyoner olarak adaya gönderilmişlerdir. Theravada Budizm’i gerçekten Krallığın diniydi. Misyonerler Sri Lanka’dan sonra sırayla o zamanlar Mon Krallığı olan bugünkü Mynmar bölgesine gönderilmişlerdir. Eski çağlardan kalma gelenekler bu misyonerliği İ.Ö. 3.yy’da hüküm süren Kral Ashokas zamanında başlatmıştır. Bu bölgede 5.yy.dan itibaren Theravada Budizm’inin ortaya çıktığı yönündeki bilgiler teyit edilebilir; oradan da bugünkü Tayland’a yayılmıştır. İlk Ashoka misyonerlerinin gelenekleri yeni bilgiler verdi. Nakhon Pathom şehrinden sonra o zamanlar Mon’ların yaşadığı Tayland’daki en eski şehirlerden birine gelmişler ve oradan da ülkeye geziler yapmışlardır. Bu buluşlar 6.yy’daki yayılmayı belgelemektedir.

Henüz 6.yy’dan beri Çin’in güneyinden Güneydoğu Asya’ya göçen Taylandlılar, Theravada Budizm’i orada yerleşik halkın elinden almıştır. 11. ve 12. yy.da Merkez Tayland’a doğru ilerlerken, ilk Sukhothai ve ondan sonra da Ayutthaya İmparatorlukları’nı kurarlarken (bkz. Tayland Tarihi), Tharavada Budizm’i devlet diniydi. Aynı zamanda bugünkü adı Laos da olan Luang Prabang Devleti’nde yaşayanlar da bu inançları benimsemişlerdir. 13.yy.da Srindravarman (1295-1309) bugünkü adı Kamboçya olan Khmer İmparatorluğu’nun tahtına geçmiştir. Theravada Budizm’inin takipçisi olan ilk Angkor kralıydı. Gerçi Kamboçya onunla beraber ve ondan sonra tanık oldukları güç ve etkiyi kaybetmiş, ama yine de Theravada Budizm’i o günden beri Kamboçya’da da, Vietnam’ın güneyinde de hızla ilerleyen bir din olmuştur.

Bugün Sri Lanka’da yaşayanların yaklaşık olarak %80’i, Burmenlilerim %89’u, Taylandlıların %94’ü, Laotenlilerin %60’ı ve Kamboçyalıların %95’i Theravada Budizm’ine inanmaktadır. Bunun yanı sıra Vietnam ve Çin’in güneybatısında taraftarları vardır.

Son zamanlarda Kast sistemi sayesinde ayrımcılıktan kurtulmak için Budizm’e dönüşüm yoluna giden ‘dokunulmaz kişiler’ olan Dalitler arasındaki bir hareket sayesinde Hindistan’daki Theravada Budisti sayısı artmıştır.

Öğretileri (Pali dilinde Dhamma, Sanskritçe Dharma)
3. Konsey zamanındaki Tipitaka kayıtlarından bu yana Theravada Budizm’inde metinler sadece keşişlerin yaşam kurallarının ve öğretilerinin temeli olarak kabul edilmiştir.

Nibbana
Theravada Budizm’inin takipçilerinin amacı Nirvana’ya ulaşmak ve böylece Reenkarnasyon (Hıristiyanlık kavaramı olan yeniden doğuş ile karıştırılmalıdır) döngüsünden kurtulmakla beraber ego hırs ve açgözlülük gibi, birbirine bağlı durumların üstesinden gelmek ve onları yok etmektir.

Nibbana, ruhlarında ‘sonsuz mutluluk’ inancı vaat eden cennet tasviri ile aynı anlamda değildir. Budizm öğretilerine göre ne kişi ne de ruhu sonsuz derecede mutlu olur.

Nibbana, geçmişte yaşanan olayları hatırlanması ve dünyadaki olaylara ‘bağlanmanın’ terk edilmesi anlamına gelir. Nirvana’ya ulaşmak sadece ölümle eşanlamlı değildir.

Tarihi Buda Siddharta Gautama ‘uyanış’ı tecrübe ettikten sonra henüz 40 yaşındayken ders vermiş ve Nirvana’ya ulaşmıştır.

Bodhi (Uyanış)
Theravada Budizm’in öğretilerine göre 3 çeşit Bodhi vardır.

Savaka Bodhi: Herkes tarafından ulaşılmaktadır. Ruhani öğretmenlerin öğrencisi olarak Bodhi elde edilmektedir. Bu çeşit bir uyanışa erenler Arahat olarak adlandırılır. Arahat’lar, tabii ki kendi tecrübelerinden dolayı başka insanlar için merhametli öğretmenlerdir.

Pacceka Bodhi: Öğretmenin yardımı olmadan ve öğrenim görmeden ulaşılmaktadır. Bu tip uyanışa erenlere Pratyeka Buda denilmektedir. Tipitaka metinlerinde bazı Buda’ların önemli ölçüde arttığından ve zaman içinde öğretilerinin yok olduğundan bahsedilmektedir. Diğer insanların uyanışa ermesi için yardım eden Pratyeka Buda’nın yeteneği, Buda’nın diğer iki çeşit uyanış biçimlerinden daha basittir.

Samma Sambodhi: Uyanışa ermenin en son ve en mükemmel şeklidir. Pratyeka Buda gibi Samma Sambuda (Mükemmel Uyanış) öğretim görmeden kendi gücüyle ulaşmıştır.

Boddhisattva
Theravada Budizm’inde Boddhisattva başkalarına yardım etmek için çözüm arayan kişi olarak bilinir. Buda, Siddharta Gautama olmadan önce kendini onun önceki vücudunda bulan bir Boddhisattva olarak doğdu. Buda’nın önceki yaşamından Tipitaka metinlerindeki Suttapitaka bölümlerinden bahseden Jataka metinlerinde (doğum tarihi) de bundan bahsedilmektedir. Uzman olmayan Budistler tarafından ilham kaynağı olarak kullanılmaktadır.



Vesak bayramı
Vesak, Budistlerin en bilindik bayramıdır. “Durga Puja” bayramı şeklinde gerçekleşmektedir. Ay takvimine göre; dördüncü ayın dolunaylı gününde kutlanmaktadır. (Güneş takvimine göre ise; 2004 ve 2007 gibi mayıs ayında ya da haziranın ilk günlerinde gerçekleşmektedir.) Vesak, 2005’te 23 Mayıs’a, 2006’da 13 Mayıs’a, 2007’de 1 Haziran’a, 2008’de 20 Mayıs’a ve 2009’da 9 Mayıs’a denk gelmiştir.

Bu önemli Budist bayramında Siddhartha’nın yaşamından üç önemli olay anılmaktadır: Siddhartha’nın doğumu, Budizm’e başlaması ve Nirvana’ya ulaşması (Buda’nın fiziksel ölümü).

Vesak, Theravada Budizm’i geleneğinden ortaya çıkmıştır. Bugün Budistlerin tamamının kutladığı en önemli bayramdır. Bayramın bir diğer özelliği de şudur: Dünya üzerindeki farklı Budist geleneklerinin ortak noktalarına ve bilinçli ortak araştırmalarına faydası dokunmaktadır. Bayram günü, dünya çapında Budist birliğinin sembolü olan Budist bayrağı asılır. Vesak, aynı zamanda dünya kültürüne Budizm’le ilgili katkılarından dolayı 1999 yılında BM Genel Kurulu tarafından takdir görmüştür.

Budistler, Almanya’da her yıl Alman Budist Birliği çatısı altında Vesak bayramını kutlamak amacıyla bir araya gelirler. Örneğin; Münih Westpark’ta her yıl Vesak bayramını kutlarlar. Budistler, Viyana’da Tuna Nehri’nin sınırlarında bulunan Handelskai bölgesindeki Stupalarda yaşamaktadırlar.

Vesak, özellikle Theravada Budizm’inin yayıldığı Güney Asya ülkelerinde yılın en büyük bayramı olarak kutlanmaktadır. O gün, Puja törenleri düzenlenir ve oruç tutulur. Bunların yanı sıra özellikle kuşlar serbest bırakılır. Buradaki amaç; çabalarının varlıkların hepsinin yararına olduğunu göstermektir.

Mahayana ile farklar
Birkaç istisna dışında Theravada Budizm’inde Pali-Tipitaka metinleri uygulamada keşişlerin yaşamları ve öğretileri için temel olarak kabul edilirken Mahayana’da kesin bir yazma geleneğine rastlanılmamaktadır. Gerçi Sanskritçe Tipitaka metinler de burada geleneğin özünü oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra diğer Sutra’lara da başvurulmuştur. En önemlilerinden bazıları şunlardır: Herz-Sutra (Prajnaparamitra-Sutra), Diamant-Sutra (Vajrachhedikaprajnaparamitra-Surta) ve Lotos-Sutra (Saddhamapundarika-Sutra).

Başka önemli bir fark da üç Bodhi yolu ve bunlarla Nirvana’ya ulaşmaktır. Theravada Budizm’inde de bilindiği gibi Mahayana’da Boddhisatvalık’ın yararına değişiklikler yapılmıştır. Theravada Budizm’inde de bilindiği gibi önemli nokta Nirvana’ya kendi gücüyle ulaşmak değil, aynı zamanda kendi yolunda başkalarına yardım etmek yerine Parinibbana’da geçen ölümden sonra sonsuz olmak fikrinden vazgeçirmektir. Maitreya’nın yanı sıra Avalokiteshvara ya da Manjushri bunların en önemlilerindendir




Vajrayana


Vajrayana Budizmi, farklı kaynaklarda Tantrik Budizm, Tantrayāna, Mantrayana, Mantranaya, Gizli Mantra, Ezoterik Budizm ve Elmas Taşıt adlarıyla da tanınır. Vajrayana Mahayana Budizminin bir uzantısıdır; felsefesinden çok benimsediği uygulamalarla ayrılır. Mahayana'da uygulamalar kabaca iki yola ayrılır: iyi niteliklerin mükemmelleştirilmesi metodu olan Sutrayana ve nihai Budalık hedefini yol olarak benimseyen Vajrayāna metodu. Vajrayana tam aydınlanmaya ulaşılmadan önce Buda-doğasının mistik tecrübe ile deneyimlenmesini gerektirir. Bu tecrübelerin aktarılması için, bir ezoterik bilgi kümesinin Budist tantrik yogiler tarafından toplanmış ve nesilden nesile aktarılmış olması gerekir. Uygulayıcı öncelikle yetkin bir ruhani öğretmen ya da guru tarafından kabul edilmelidir.[1]

Vajrayana, zaman zaman Theravada ve Mahayana'nın ardından, Budizmin üçüncü Yanası (veya 'taşıtı') olarak kabul edilir. Bu görüşe göre 'dharma çarkının üç devri'[2] vardır. Dharma çarkının ilk dönüşünde Gautama Buddha Varanasi'de Dört Yüce Gerçek gibi dharmaları öğretmiş, sonucunda günümüze bir tek Theravada'nın ulaştığı Hinayana okulları ortaya çıkmıştır. İkinci dönüşünde ise Bilgeliğin mükemmelleştirilmesi sutralarının Rajgir bölgesinde öğretilmesiyle Mahayana okulları doğmuştur. Dharma çarkının üçüncü devirinde oluşan öğretiler ise Shravastide öğretilmiş ve tüm varlıklarda bulunan Buda-doğasını açıklamıştır. Vajrayana da bu üçüncü evreden ilham almıştır.

Etmoloji
Sanskrit: Mantrayana, Vajrayana,
Tibetçe: rdo rje theg pa
Japonca: mikkyō
Korece: milgyo
Moğolca: очирт хөлгөн, тарнийн ёс, vcirtu kölgen, tarni yin yosu
Vietnamca: mật tông
Türkçe: Elmas Yol, Yıkılmaz Yol, Mantra Metodu,

"Vajra" aslen yıldırım anlamına gelir, her tür engeli perdeyi aşan, yok edilemez bir öz, adamantin'den yapılmış efsanevi bir silah, ilahi bir semboldür. İkincil anlam olarak yok edilemez öz anlamına gelir; bu nedenle de kimi zaman "adamantin" veya "elmas" olarak çevrilir.

Vajra aynı zamanda küçük bir asa şeklindeki bir ritüel aracıdır. Vajra sık sık tantrik ritüellerde bir çan ile birlikte kullanılır; sembolik olarak vajra metodu, çan ise bilgeliği temsil eder. Ayrıca Vajra'nın antik Hindu tanrısı İndra'nın silahı olduğuna inanılır.

Mantrayana ve Tantrayana isimleri ise Vajrayana Budizminin tantraya olan yakınlığından dolayı verilmiştir.

Lama, Yidam ve Khandro
Lama, Yidam ve Khandro, Vajrayana için oldukça önemlidir. Budizm’de önemli bir kavram olan “Sığınmanın” maddeleri de Vajrayana’da önemli bir yer tutar. Sanskritçede Lama “Guru”, Yidam “Meditasyon tanrısı”, Khandro ise “Dakini” anlamlarına gelmektedir.

Lama
Vajrayana içerisinde Lama’ya önemli bir anlam yüklenmektedir. Budizm’in bu biçimi 17. yüzyılın Mançurya dili hâkimiyetinde türeyen bir tanım olarak Lamaizm (lamajiao) ismiyle adlandırılır. Maneviyat öğretmenlerinde doğru bir anlayış ve uygun bir güven duygusunun olması Vajrayana’ya giden yolda önemlidir. Buradan çıkışla kişinin öğretmen seçiminde çok özentili bir yol izlemesi ve öğretmeni ile olacak bu önemli buluşmada aceleci olmaması gerekmektedir. İyi bir maneviyat öğretmeni davranışlarda diğerkâmlığı daima odak noktası haline getirmeli ve asla bencilce davranışlara yol açmamalıdır. Tantra’nın içindeki yanılsama (illüzyon) tuzağı, istikrarlı, sessiz, akıllı, sabırlı, dürüst, şeffaf, hilesiz ve riyasız bir kişi anlamına gelmektedir. Ayrıca bu kişi, gizemli Tantra’nın ve Mantra’nın uygulamalarını bilir, Buda’nın vizyonunu simgeleyen işaretlerin faaliyetlerini kullanır, on maddelik ilkelerde kabiliyetlidir. Bütün bunların yanı sıra bütün canlılara güven verir ve büyük araçlara da (Vajrayana, Mahayana, Theravada) yoldaşlık eder. Böyle bir kişi nihayetinde üstat olarak tanımlanır.

Vajrayana’da ön planda olan husus, öğrencilerin özgürlüğüdür. Bundan dolayı öğrencilerin bağımlılık konusundaki bütün eğilimleri baştan engellenmelidir. Bunun sonucu olarak öğrenciler gerekli donanımlara sahip olacaklardır. Tarafsızlık, doğru ve yanlış bilgiyi birbirinden ayıran akıl (feraset) ve Bodhicitta(Mahayana Budizm’inde insanlara yardım ederek onları aydınlatan, Buda gibi görülen kimse[3])’nın sabit zihniyeti öğrencide bulunması gereken unsurlardır. Öğrencinin kalbini açtığı Lama, öğrenciye gerçekten esin kaynağı olmalı ve onun kalbinin derinliklerine özenle temas etmelidir.

Lama konu başlığı için resmi hiçbir sınıflandırma yoktur. Lama’nın diğerlerinden farkı Budizm bilginlerini (üstatlarını) mecburi olarak tanımlamak zorunda olmamasıdır.

Yidam
Vajrayana’da Meditasyon tanrıları, Avrupa bağlamına uygun olarak uygulamadan bağımsız hakikatlerin ya da yaratıcının/yaratıcıların yanlış anlaşılmalarına izin vermemektedirler. Ayrıca bu tanrıların Hindistan geleneğinin cismani tanrılarından (Devas) farklarının da ortaya çıkarılması gerekmektedir. Burada daha çok mutluluğun vücudu anlamına gelen Sambhogakaya biçimi maddeleşmiş varlıklar söz konusudur. Meditasyon ve bu tanrılar ile bağlantıda olan görselleştirme uygulamalarının yardımı ile uygulayıcılar, içlerindeki aydınlanmış doğayı uyandırırlar.

Khandro
Tibetçe çevirisi Khandro olan bu kelime yerine çoğunlukla Sanskritçesi Dakini kullanılır. Kelime olarak Khandroma gökyüzü gezginleri anlamına gelmektedir. İlk olarak ortaya çıkan Shakyaminus efsanelerinin bulunduğu Jatakas’ın içinde bile canlılar grubu hakkında bilgiler vardır. Dakiniler genellikle doğaüstü yeteneklere ve güçlere sahip olan perimsi varlıklar olarak tanımlanır. Dakiniler, bir yandan uygulayıcıları ruhsal bilgeliğe ulaştırırken diğer yandan onu aydınlanma yolunda desteklerler.

Keşişler ve din adamları topluluğu
Vajrayana okullarında keşişler topluluğunun yanında din adamları topluluğu da yoga uygulamalarında bulunmaktadır. Bu nedenle keşiş okulundan gelme birçok bilgin üstadın yanı sıra büyük bir miktar da önemli üstatlar bulunmaktadır. Bununla da kalmayıp aydınlanmış, özel güçlere sahip, yoga yolunda ilerleyen kişiler de (Siddhas) vardır. Hindistan’daki Vajrayana uygulamalarının birçoğu başlangıçta yogaya komşu olan ülkelere yayıldı. Vajrayana’da önemli olan, kişinin keşiş (ya da rahibe) olarak görevlendirilmesi değildir. Aksine önemli olan, kişinin yanlış bir uygulama ile kendi ruhunun Samsara’ya sürekli bağlılığının devam edip etmediğidir. Vajrayana’da kadınların da aydınlanmayı tıpkı erkeklerde olduğu gibi büyük ölçüde başarabileceği kabul ediliyor. Günümüzde, Tibet Budizm’inin dört büyük okulu, erkeklere olduğu gibi kadınlara da açıktır. Yaşamları ile birçok Vajrayana uygulayıcısı için örnek olacak nitelikte büyük kadın üstatlar bulunmaktadır. Bu kadın üstatlar Nyingma okulunun kurucusu Guru Rinpoche’nin arkadaşları arasından Prenses Mandrava ve Prenses Yeshe Tsogyal bulunmaktadır.

Okullar
Tibet Budizmi
Ana madde: Tibet Budizmi

Vajrayana Budizm ilk defa 8. yüzyılda, Dharma Kralı Trisong Detsen'in teşvikiyle Śāntarakṣita'nın Hindistan'dan Tibet'e gelmesile Tibet'te kurulmuş oldu. Santaraksita Padmasambhava ile birlikte Nyingma okulunu kurdu. Bir tantrik Mahasiddha olan Padmasambhava'nın katkılarıyla Tibet Budizmi Vajrayana geleneğinin bir parçası haline gelmiştir. Vajrayana Budizm Tibet Budizminin tüm okullarının çekirdek unsurudur, ancak bu ikisi birebir özdeş sayılmazlar. Budist araştırmacı Alexander Berzin "Tibet Budizminin Mahayana ve Vajrayana gelenekleri"[4] terimini kullanır. Genellikle Vajrayana tekniklerinin ileri seviyedeki öğrenciler için Mahayana öğretilerine yardımcı 'ustalıklı araçlar' olarak düşünülür. Bu araçlar, Dzogchen (Tibetçe:maha-ati) ve Mahamudra (Tibetçe:Chagchen) gibi tantra teknikleridir.

Shingon Budizmi
Japonya'daki Shingon okulu Tibet Vajrayana Budizmine benzer ezoterik uygulamalar barındırmaktadır; bunlar Japonya'da Mikkyo olarak adlandırılır. Ancak Shingon Budizminin soyağacı Tibet Vajrayanasından tamamen farklıdır; Hindistan'dan Çin üzerinden Japonya'ya aktarılmıştır; Tibet'tinkilerden daha erken dönemlere ait Hint metinlerine dayandırılmaktadır. Sonuç olarak Shingon Tibet Budizmi ile ezoterik sutralar, mandala gibi pek çok kaynağı paylaşsa da uygulama farklıdır. Shingon Budizminin başlıca metinleri Mahavairocana Sutra ve Vajrasekhara sutra'dır. Kurucusu Kukai adında Çin'de öğrenim görmüş bir Japon rahiptir; 9. yüzyılda Tang Hanedanı döneminde Çin'de yaygın olan Vajrayana metinlerini, tekniklerini ve mandalaları Japonya'ya getirmiştir. Bu soyağacı Tang Hanedanlığının sonuna doğru Çin'de yokolmaya yüztutmuş; ancak Japonya'da korunmuş ve geliştirilmiştir. Shingon dünyada Sanskritçe'nin siddham yazısını kullanmaya devam eden çok az sayıdaki okuldan biridir.

Japon Tendai okulu da kimi ezoterik uygulamaları kullansa da, bu uygulamalar çok sınırlı olduğu için Tendai tam bir ezoterik okul kabul edilmez. Tendai Taimitsu öğretisinde Ennin adı verilen ezoterik ritüeller, Lotus Sutra'nın yaygın öğretilerine eş değer bir öneme sahiptir. Dolayısıyla Mantra okuyan, Mudra uygulayan, ya da belli meditasyonları yapan bir kişi Buda'nın öğretilerinin duyusal deneyimler olduğunu, herkesin doğuştan aydınlanma yeteneğine sahip olduğunu, bu yaşamda aydınlanmaya ulaşabileceğini anlayabilir.

Mahayana ile bağlar
Tibet Budisti ve öğretmeni Tenzin Palmo'ya göre:

Vajrayana Mahayana ile aynı felsefeyi paylaşır. Vajrayana bir felsefe değildir. Bir uygulama tekniği, bir bakış açısı veya vizyondur. Felsefi duruşunu Mahayana'dan alır. Aslında Yogacharna ve Madhyamaka bakış açılarının bir karışımı gibidir.[5]

Khenpo Palden Sherab'a göre, Vajrayana görüşünün temeli Prajnaparamita'ya dayanır.[6]

Her ne kadar Tantra ve ezoterizm Vajrayana Budizminin ayırdedici özelliği olsa da, Tibetan Budizmine göre, Buda'nın öğretilerine aynı felsefi yaklaşımı benimsediği için Mahayana Budizminin bir parçasıdır. Mahayana'da önemli olan Sutralar Vajrayana'da da önemli kabul edilir; ancak Vajrayana kimi ezoterik metini de önemliler arasında sayar. Bodhisattva'nın önemi ve Mahayana'daki ilahi varlıklar Vajrayana'da da kabul edilir; aynı şekilde Budizm perspektifi ve Budist ruhsal uygulamalar yalnızca rahipler için değil, sıradan halkın faydalanmasına açıktır.

Vajrayana'nın ayırdedici özellikleri



Mahayana ve Vajrayana geleneklerinde ruhani uygulamanın amacı bodhisattva yolunu izleyerek Budalığa erişmektir. Buna karşılık Theravada uygulamasının amacı nirvana'ya ulaşarak yeniden doğum döngüsünden (samsara) kurtulmaktır. glenekler arasındaki farklar her zaman kesin sınırlarla belirtilemez. Örneğin Tibet Budizminin kutsal metinler derlemesinde genellikle tantrik olarak değerlendirilmeyen Elmas Sutrahatta Pali Derlemesi'nde yer alan bazı metinler[8].[9] gibi kimi materyaller tantralar arasında sayılmaktadır.

Mahayana'da olduğu gibi, motivasyon Vajrayana uygulamasında büyük önem taşır; bütün uygulamalar tüm duyarlı canlıların faydalanması için Budalığa erişmek amacıyla yapılır. XIV. Dalai Lama şöyle demiştir:

"Tantra, yalnızca şefkati Budalığa erişmek için vakit harcamaya dayanamayacak kadar büyük olan, bir an önce diğerleri için üstün yardım ve mutluluk kaynağı olmak isteyen kişilerce uygulanır."[10]

Vajrayana, Mahayana Budizminde formüle edildiği şekliyle 'marifetli araçlar' (Sanskrit: upaya) kavramını temel alır. Bu uygulama, inisiasyonla kabul edilen bir öğrenciye Vajra Ustasının belli bir 'marifetli aracının' gerçekleşiminin zihinsel akımını paylaştığı bir soyağacı sistemidir. Vajrayana da bu 'marifetli araçlar' başlıca Tantrik, Mahamudra veya Dzogchen pratikleriyle bağlantılıdır. Gelenekler ve soyağacına göre, Vajrayana teknikleri aydınlanmaya giden yolu ivmelendirir. Daha önceki Theravada ve Mahayana okulları Nirvanaya ulaşmak için birçok yaşam boyu sürebilecek bir yol sunarken, Vajrayana tekniklerinin aydınlanmaya (Budalığa) çok daha kısa bir sürede, hatta bir yaşam süresi içerisinde ulaşma imkânı sunduğu söylenir. Vajrayana Eğitmeni Tenzin Palmo, Budist pratiğe bu farklı yaklaşımları şöyle açıklıyor:

Hinayana Budizmi okuluna göre, bir şeyleri arzuladığımız ve bunlara sıkıca yapıştığımız için bu sonsuz doğum-ölüm-yeniden doğum çarkında hapis kalırız... Hinayana okulu arzularımızın en zayıf köklerini bile ortadan kaldırmamız gerektiğini vurgular. Mahayana okuluna göre, bu yeniden doğum çarkına hapsolmamızın nedeni cahilliğimiz, farkında olmayışımızdır... Farkında olmayan zihinde düşündüğümüz her şey nesnelerin doğası hakkındaki bu yanlış algılamamızı yansıtır. Bu nedenle yapmamız gereken bu cahilliğimizin köklerini kazıyacak bir "aşkın bilgelik" geliştirmektir. Vajrayana'ya göre, bu doğum-ölüm-yeniden doğum çarkında hapsolmamızın nedeni saf olmayan algılarımızdır. Gözümüzle gördüklerimizin; katı, sıradan, birbirinden farklı ve ayrı olduklarına inanırız. Buna karşı antidot "saf algı" geliştirmektir.[11]

Vajrayana Budistleri Theravada ya da Mahayana uygulamalarının geçersiz olduğunu iddia etmez; tam aksine, bu geleneklerdeki öğretilerin Vajrayana uygulamalarının inşası için temel teşkil ettiği söylenir. Vajrayana tekniklerinin etkili olabilmesi için bu öğretilerin üzerinde durulması gereklidir.

Meyvenin yolu
Vajrayana uygulamalarında İki gerçek öğretisi merkezi bir kavram, metodun felsefi dayanağıdır. İki gerçekle kastedilen 'uzlaşımsal gerçek' ve 'nihai gerçektir'. Uzlaşımsal gerçek, neyin var olup neyin var olmadığı konusunda konsensus realitesi, veya sağduyu ile belirlenen gerçektir. Nihai gerçek ise, aydınlanmış olan zihnin gördüğü şekliyle realitedir. Mahayana'nın 'Sutrayana' uygulamalarında sebebin yolu seçilmiştir; uygulayıcı kendindeki potensiyel Buda-doğasından hareketle, onu sürekli besleyerek sonuca, Budalık meyvesine ulaşmaya çalışır. Vajrayana'da ise meyvenin yolunu seçilmiştir; uygulayıcı meyvelerin özünde var olan Buda-doğasını uygulama aracı olarak alır. Herkesin doğuştan aydınlanmış bir zihne sahip olduğu önermesinden hareketle, nihai gerçek gözüyle dünyaya bakma uygulamaları kendi Buda-doğamıza ulaşmaya yardımcı olabilir.[12]

Nihai gerçeğin deneyimlenmesi Vajrayana'da kullanılan bütün tantrik tekniklerde temel amaçtır. Aydınlanmış zihindeki boşluğun doğasının deneyimlenmesi için kullanılan Dzogchen ve Mahamudra ileri meditasyon teknikleri hariç, tüm uygulamalar bir şekilde saf olmayan algının temizlenmesi yoluyla uygulayıcının nihai gerçeği görmesini sağlamak amacını taşır. Bunlar ngondro, veya başlangıç uygulamaları olabileceği gibi, tantrik sadhana'nın daha ileri teknikleri de olabilir.

Yeminler ve tavır
Genel olarak, Vajrayana uygulayıcıları tavırlarında bir takım yeminlere (samaya) uygun olarak hareket etmelidir. Alt seviyedeki tantralar için uyulması gereken kurallar Pratimoksha yeminleri ve Bodhisattva yeminleri temel alınarak hazırlanmıştır. Daha üst düzeydekiler için uygulamanın kendine has bir takım yeminler olabilir.

Ezoterik aktarım (inisiayon) ve gizlilik
Vajrayana Budizmi ezoteriktir; bu bağlamda ezoterizm, kimi hızlandırıcı faktörlerin yalnızca öğretmenden öğrenciye bir inisiasyon veya yetkilendirme ile doğrudan uygulanmasıdır, kitaplardan öğrenilemez. Çoğu teknik için gizli tanımı yapılır; ancak bazı Vajrayana öğretmenleri gizliliğin yalnızca bir gerçekliğin yan-etkisi olduğunu, çünkü tekniklerin öğretmen-öğrenci soyağacı dışında bir geçerliliği bulunmadığını vurgular.[13] Bu tekniklerin doğru uygulanmadığı takdirde uygulayıcılara fiziksel ve zihinsel olarak zarar verebileceği söylenir. Bu tehlikelerden kaçınılması için uygulama öğretmen/öğrenci ilişkisi dışında "gizli" tutulması gerekir. Gizlilik ve öğrencinin vajra guruya adanmışlığı samaya (Tib. damtsig), veya "kutsal bağın" özelliğidir; böylelikle hem uygulayıcı hem de öğretinin bütünlüğü korunmuş olur.

Öğretiler kişiye doğrudan söylense dahi, eğer bağlamı uygun değilse anlaşılamaz; bu nedenle öğretilerin "kendinden gizli" olduğu kabul edilir. Eğer kişi basit bir meraktan fazla ilgi gösteremiyorsa, öğreti onun zihninde hep "gizli" kalacaktır.[14][15]

Ezoterik aktarımın çerçevesi farklı formlar alabilir. Tibet Budizminin Nyingma okulu Dzogchen adı verilen metodu kullanır. Tibet Kagyu okulu ve Japonya Shingon okulu Mahamudra denilen alternatif bir metod kullanmaktadır.



Sangha
Sangha Pali dilinde ve Sanskritçe'de ortak amaç veya vizyona sahip topluluk, dernek, ya da cemiyet anlamında kullanılan bir kelimedir. Budist Keşişler Topluluğu da denir. Değişik anlamlarda Budist veya Jainist grupları tanımlamak amacıyla da kullanılmaktadır. Geleneksel olarak Sangha Budistlerde iki anlamda kullanılmaktadır: en yaygın olarak rahipler Sanghası, yani rahip ve rahibelerden oluşan topluluk anlamına gelir. Daha dar anlamda ise, Sangha, arya-sangha, "soylu Sangha" da denilen belli bir yüksek farkındalığa ulaşmış varlıkların oluşturduğu topluluk, veya gerçeğin ne olduğunu arayanların oluşturduğu topluluk (örneğin "Satsang") anlamında da kullanılmaktadır. Bu madde de öncelikle anlatılan rahipler Sanghasıdır. Budistler geleneksel olarak, aydınlanmaya giden yolda en uygun ortamı rahip yaşantısının sağladığını kabul eder. Ayrıca Sangha Buda'nın öğretilerinin korunması, çevrilmesi, ileriye taşınması ve yayılmasından sorumludur.

Rahipler Sanghası
Budist geleneğini ve öğretilerini uygulayan bir topluluktur. Rahip (bhikku) ve rahibelerden (bhikkhuni) oluşmaktadır.

Soylu Sangha (Arya-Sangha)
Soylu Sangha, Sanskritçede “Arya-Sangha” olarak geçmektedir. Budist öğretisine göre, aydınlanma yolunda ilk adımı başarıyla geçenlerdir. Dolayısıyla bu, şu anlama da gelmektedir: Onlar, egolarından kurtulabilmişlerdir; ancak bu tamamen aydınlanma demek değildir. Çünkü Budizm anlayışına göre, onların algılaması kısmen ince bir perdeyle karartılmıştır; örneğin çok incelmiş duygu ve hisler biçiminde hala sersem haldedir. Ancak bu duygular daha ziyade geçip giden “gökteki bulutlar” olarak algılanır. O duygular kişi ile özleşmemekte, sağlıklı bir mesafeden algılanabilmektedir. Bu nedenle „uyanış“ genellikle „kurtuluş“ olarak ifade edilmektedir. Soylu Sangha, Budistlerin sığınak olarak nitelendirdikleri üç sığınaktan biridir. (Diğer iki sığınak, Buda ve Dharma öğretisidir.)

Budizm’de Keşişlik
Bizzat Buda tarafından yaşamın içine çekilen keşiş ve rahibelerin oluşturduğu topluluk Sangha’nın Budist keşişliği (Dhamma), öğretilerin korunması ve yayılması konusunda önemli bir etkisi vardır. Henüz amatör olanlarla ortak 4 ayrı grup oluşturulmuştur ve Sangha adını verdiğimiz bu gruplar Buda’nın öğretilerinin takipçisidirler.

Genel özellikleri
Hıristiyan toplulukların aksine keşiş topluluğu başlangıçtan itibaren vardı. Bu topluluk ilk olarak keşişler için, daha sonraları ise rahibeler içinde oluşturulmuştur. Adaylar ilk yıllarda sadece Buda tarafından seçilmekteydi. Hızla büyüyen topluluk ile daha sonraları Buda, keşiş tayin etme hakkını müritlerine devretmiştir. Budist keşiş ve rahibelerin yaşamları genellikle Hıristiyan topluluklarınkinden daha sofudur (maneviyatlıdır).

İlk başlarda geçimini sadaka ve hayırlarla sağlayan evsiz gezici rahipler vardı. Daha sonraları ise Buda’nın yaşamını devam ettirebilmesi için varlıklı üyeler tarafından geçici ve daimi kalacak yerler tesis edilmiştir. O zamana kadar sadece yağış dönemleri için barınaklar yapılmıştır. Ama bu barınaklar sonunda tekrar yıkılmaktaydı. Yaşam tarzlarında kısmen farklılıklar gözlemlense de Budizm’de sadece bir tane topluluk vardır. Farklı okul isimleri şeklinde ifade edilmesinin sebebi de topluluğun bölünmesinin büyük suç olarak görülmesi olabilir. Buda’nın zamanında da topluluğun bölünmesi için girişimler ve eğilimler vardı ve şüphesiz bunların çoğu siyasi amaçla yapılıyordu.

Budist keşişlere gösterilen büyük bir saygı vardır ve bu saygının çoğu keşiş ve rahibeleri temsil eden Dhamma’ya (Budist öğreti) gösterilmeden önce kişilere gösterilirdi.

Günümüzde Asya’da daha az insan, keşiş hayatını tercih etmektedir. Bundan 40 yıl önce sayıları yaklaşık bir milyon kadardı. Tibetli keşiş ve rahibelerin 110.000’i aşkın sayıları bugün 2,7 milyona ulaşmıştır.

Keşişlik ve Rahibelik kuralları
Budist topluluk kurallarında, -bu kurallar (Pali) Patimokkha ya da (Sanskritçe) Pratimoksha adıyla da bilinir- hem keşiş ve rahibeliğin kuralları belirlenir hem de topluluk yaşamındaki törenler düzenlenir. Bu kurallar topluluk yaşantısının bütün alanlarını kapsar ve düzenler. Tam anlamıyla bir rahibe olmanın kuralları tam anlamıyla bir keşiş olmanın kurallarından daha fazladır. Bu topluluğa girmenin ve yola başlamanın bir yolu da tamlığa ulaşmış bir yaşam tarzının yanı sıra mürit olmaktır. Topluluktaki kurallar demokratiktir ve büyük çoğunlukları Buda öğretileri ile uyuma yönlendirir. Bir keşiş ya da bir rahibe 4 ana suçtan birini işlerse rahip atamasını kaybeder. Kişi yanlış bir adımında amatör durumuna geri döner ve artık hayatında hiçbir zaman topluluğa üye olarak kabul edilemez. Ancak Buda keşiş ya da rahibe olarak çalışmasına izin verebilir. Hiçbir hata ortaya çıkmazsa bu iş planlandığı gibi tamamlanır.

Alıntı.
 

[XTR] Similar Threads

Üst