Zaten ne oluyorsa bu farkına varamadığımız komutlar yüzünden oluyor ya

Nedenini farketmeden aldığımız ürünler, bazı kişilerin bizi çok daha rahat ikna etmesi, kitlelerin bir kişinin peşinden bazen ölümüne koşmaları.... Bunların hepsi biz farkında olmadan zihnimize sızarak bizi değiştiren komutlar sayesinde.
Mesela, eğer bir insanın sizi kolayca ikna ettiğini düşünüyorsanız; büyük olasılıkla konuşmasının içine gömülü bazı dil kalıpları vardır. Dil kalıplarını kullanan bazı kişiler, bu kalıpları kullandıklarının farkında bile değildir. Üstelik bu yöntemi doğaçlama kullandıkları için, teknik kullanıcılardan daha başarılı olurlar. Dil kalıplarının size karşı kullanılmasını engellemenin en etkili yolu Dil Kalıplarını tanımak ve bu konudaki farkındalığınızı geliştirmektir. Tek başına bilgili olmak yeterli değildir. Çünkü doğaçlama ve ustalıkla kullanılan dil kalıplarını konuşma dilinin içinden ayıklayabilmeniz için bu konuda deneyimli olmanız gerekir. Aksi halde dil kalıpları tonlama, duraklama ve vurgularla bilinçli zihninizin filtre sistemini devre dışı bırakır ve asıl mesajı bilinçaltınıza işlerler.
Bunun yanında bazı insanlar, yaptıkları bilinçli hareketlerle beynimize gizli komutlar vermeyi başarırlar, çünkü hareketleri direk bilinçaltımıza yöneliktir, bizi komut almaya hazır bir zihinsel duruma getirir. Bir çok ünlü politikacıda bunu gözlemleyebilirsiniz. Bizim ülkemizden örnekleme yapmak istemiyorum, A.B.D başkanı Obama insanların zihinlerine gizli komutlar göndermekte ustadır, muhtemelen bunu yapabilmek için eğitilmiştir.
Reklamlarda, filmlerde, çizgi filmlerde kullanılan bilinçaltı mesajlar da zihnimize sinsice sızarak işlevlerini yerine getirirler. Küçük bebekler özellikle reklamlar sözkonusu olunca sanki transdaymış gibi televizyona kilitlenirler. Taptaze beyinleri reklam kareleriyle bebekliklerinden itibaren dolar. Kaldı ki biz yetişkinler de reklamlardan fazlasıyla etkilenip, hiç ihtiyacımız olmayan ürünleri kolaylıkla alabiliyoruz.
Elbette toplum... Batıl inanç dediğimiz kalıplaşmış inançlar bir çoğumuz tarafından koşulsuz kabullenilir. Önümüzden kara kedi geçtiğinde bütün gün bir aksilik bekleriz. Bilinçaltımızda o zavallı kedicik uğursuzluk koduyla yerini almıştır.
Peki bu kadar yoğun bir telkin bombardımanından kendimizi nasıl koruruz? Farkında olarak. Yapacağımız şey gözlemlemek, farkındalık geliştirmek. Neyin farkında olacağız peki? Öncelikle kendimizin. Zaten bana göre farkındalık, olan hiç bir şeyi kaçırmamak değil, kendimizin içindeki her şeyi yakalamak. Kendimizin farkında olur, bilinçaltımızla barışık yaşarsak daha iyi birer gözlemci olur ve dışarıdan gelecek etkilerin de daha fazla farkında oluruz. Tabii ki bunları zihnimize kabul edip etmeme kararı o zaman bize kalır...
Sevgiler...