Aydınlıktan Karanlığa Lilith'e Dair Her Şey

  • Konbuyu başlatan 43887
  • Başlangıç tarihi
4

43887

SmartSelectImage_2021-04-02-14-33-26.png

LİLİTH ‘E DAİR HER ŞEY …
“Sıcak kumlar
ve nefes alan kucağın ,
Lilith, küçük Lilith
Kırılgan kanatlı Lilith
Adın ne olursa olsun
Nereden gelirsen gel
Dün olmuş olsan da
Yarın seninle karşılaşsam da
Belki
Birbirimize yakınız yıllardır
Zamanın başlangıcından beri…”
Wolf Peter Schnetz
Lilith ve aydınlıktan karanlığa yolculuğu …
Lilith mitinde, doğurgan ana arketipinden, zamanla ölümün anasına dönüşmüştür. Peki bu süreçte neler olmuştur? Bir zamanlar, saygınlık ve kutsanmışlığı simgeleyen çocuk doğurma yetisi, zamanla niye lanete dönüşmüştür?
Adem’e itaat eden bir varlık olmaktan daha fazlası için yaratılmış olan, kendini gökteki meleklere yakın hisseden Lilith, niye sürgüne gönderilmiş ve lanetlenmiştir? İşte bu ve Lilith’e dair birçok bilinmeyeni okumaya hazır mısınız?
Lilith ve yaratıcılığın zaman içinde öldürülmesi çok trajik bir hadisedir. Lilith, gerçekte çocuk düşmanı bir kadın değildir. Daha çok çocukları elinden alınan, doğar doğmaz öldürülen bir anne olarak karşımıza çıkar ve bunun sonucu olarak bir intikam savaşı başlar. Sürgününün en temel sebebi, bağımsızlık ve eşitlik istemesi, fikirleri için mücadele etmesi, Adem’in ona zorla boyun eğdirmeye çalışmasına, iradesiyle karşı koymasıdır.
Yazar Walter Weyers bu durumu çok güzel ifade etmiştir; ‘ Lilith aslında en başlangıcından beri anaerkilliğin pozitif bir Tanrıçasını temsil eden kadın figürlerinden biridir ve insanlığa dair olumlu ne kadar yetenek varsa onları temsil eder. Düşünmek, hissetmek ve eylemde bulunmak…
Ataerkilliğin gücü geliştikçe, yani erkekler güçlendikçe, kadınların daha zayıf olduğunun aksini ispatlayan bir kadın figürü gittikçe daha da tehlikeli hale gelmiştir. Bu nedenle kuvvetli, güçlü Tanrıça karşısında savunulması gereken negatif bir güç olarak ortaya sürülmeliydi ve bunu yaparken de aynı zamanda bir taşla iki kuş vurarak erkeklerde bulunan bastırılmış saldırganlık potansiyeli de gizlenebilirdi.
Lilith’in tasvirlerinde her seferinde karşımıza çıkan şey; onda bulunan saldırgan yönlerdir; fakat bunlar her zaman için erkek hegemonyasına karşı kendini savunduğunda ortaya çıkar. Zaten bu eylemi de yıkıcı olmadan nasıl gerçekleştirebilirdi ki?
Esas trajik olan; kadının kendisine karşı yapılan bu yıkıcı hareketlere karşılık vererek, kendisi de belli bir yıkıcılığı içinde barındırarak hareket ettiğinde, kendine zarar vermesidir. Bu da Lilith figürünün kurban olduğu durumlardan biridir. Aslında erkeklerin suçunu Lilith üstüne almaktadır; çünkü ana saldırganlık erkeklerden kaynaklanmaktadır.
Babalarının işledikleri günahlar nedeniyle çocukları cezalandırma yükünü sırtında taşımaktadır.’
Lilith’in Eski Sümer’de ( Mezopotamya ) Lil, fırtına ve rüzgar anlamına gelirdi. Buna Babil-Asur kökenli Lilitu kelimesi de uygun düşer ve “dişi şeytan veya rüzgar hayaleti “ anlamına gelir.
İbrani ve Arap kökenli Laila kelimesi ise gece anlamında kullanılır ve etimolojik olarak bu nedenden dolayı geleneksel hikayelerde Lilith ile bağdaştırılır ve “gece hayaleti “ olarak tercüme edilebilir .
Bir başka isim türetmesini de Barbara Walker bize gösterir. O, Lilith ismini Sümer – Babil kökenli “Lotus” anlamına gelen lilu kelimesinden türetiyor. Böylece Lilith’i Mısır ve Hindistan’ın Lotus Tanrıçalarıyla ilişkilendiriyor .Raphael Patai ‘ye göre “Kali” de Lilith’in lakaplarından biridir. Hindistan’da Lotus, verimliliğin (özellikle dişi Yoni ‘sinin ) ve yeniden doğuşun olduğu kadar spiritüel saflığın da sembolü olarak görülür .
Bilginler Llith’in orjinini MÖ.3000’lerde Sümer uygarlığına dek sürüyorlar ve Yahudi misitizminin, Lilith bilgisini bu kaynaklardan aldıklarını söylüyorlar. Bazıları ise Lilith olduğu sanılan karakterlerin başka varlıklar olduğunu iddia ediyorlar.
Lilith’in ilk izleri MÖ.3500 tarihli Sümer-Babil inancında yer alan Lamaştu adlı bir demoneste görülüyor. Kanatları olan bu dişi ifrit, bebekler ile yeni doğum yapmış kadınları öldürüyor.
Sonraki iz MÖ.3000 olarak belirleniyor. Ur kentindeki buluntularda ortaya çıkan bir tabletteki ‘Gılgamış ve Huluppu ağacı ‘ öyküsünde İnanna’nın kutsal ağacına yerleşen bir cin karakterinde..
Sonra MÖ .2400 tarihli Sümer kralları listesinde ve semitik dil konuşan Mezopotamya halkları arasında Lil adlı yıkıcı fırtına ve rüzgarların Tanrıçası olarak karşımıza çıkıyor.
Lilith eski çağlarda hep kötü Tanrıça olarak görülmemiş. Sümerlerde tanrıça İnanna’nın sol eli olduğuna inanılırmış. Görevi ise; erkekleri tanrıçanın tapınağında, tapınak kadınlarınca yapılan tantrik ritüellere getirmekmiş.
Adem’in ilk eşini anlatan en eski Lilith efsanesi ise; Ben Sira alfabesiyle yazılmıştır. Bazı Yahudi feministler de, Lillith’in Ben Sira alfabesindeki bir iblis olarak nitelendirildiği tasvirlerin aslında hiciv olduğunu söyleyerek, metnin yeniden değerlendirilmesi için ısrar etmişlerdir.
İbrani mitolojisinde Lilith şöyle anlatılır:
Tanrı ilk insanı yarattığında dedi ki; “ İnsanın yalnız olması iyi bir şey değil.” Ve ona topraktan bir eş yarattı. Ona benzeyen adı Lilith olan. Kısa süre sonra birbirleriyle kavga etmeye başladılar. Kadın erkeğe şöyle dedi: ”Ben senin altında yatmak istemiyorum” Ve ilk erkek karşılık verdi: ”Ben senin altında değil, üstünde yatmak istiyorum; çünkü sen altta kalan olmayı hak ediyorsun ve ben üstün olmayı hak ediyorum. Kadın karşılık verdi: “İkimiz de eşitiz; çünkü ikimiz de topraktan yaratıldık.” Ve her ikisi de birbirlerini anlamayı reddettiler .
Lilith bunun farkına vardığında Tanrı’nın o özel ismini telaafuz etti ve dünyanın göğüne doğru yükseldi. Adem yaratıcısına şöyle seslendi: “Dünyanın Tanrı’sı bana verdiğin kadın benden kaçtı.” Bunun üzerine her şeye kadir olan Tanr, Lilith’in ardından Sensoi, Sansenoi ve Semangelof adlı melekleri gönderdi ve onu geri getirmelerini emretti.
Her şeye kadir olan; Adem’e şöyle konuştu “Geri dönmek istediği taktirde, “tamam”; ama şayet istemezse her gün yüz oğlunun ölümüne şahit olmayı göze almalıdır.” Melekler kadını takip ettiler ve ileride bir gün Mısırlıların boğulacağı büyük suların altında onu yakaladılar. Onlar Tanrı’nın sözlerini kadına ilettiler ama; o geri dönmek istemedi. Ona şöyle dediler; ”Seni denizde boğacağız.”
Kadın ise şöyle karşılık verdi: “Beni yalnız bırakın, çünkü ben çocukları zayıf düşürmekten başka işe yaramam; erkek çocukları doğumlarından sekizinci günlerine, kız çocuklarını ise doğumlarından yirminci günlerine kadar gözetmem emredildi.”
Melekler kadının söylediklerini duyduklarında onu yakalamak için daha çok ısrar ettiler.”Yaşayan ve var olan Tanrı’nın (El) adına yemin ediyorum ki sizin isimlerinizi veya suretlerinizi Camea’da gördüğüm takdirde o çocuğun üzerinde hak iddia etmeyeceğim.” Ve böylece kadın günbegün şeytanlarından yüz tanesinin ölmesini göze aldı .
Bu sebeptendir ki biz onların (meleklerin) isimlerini çocukların camealarına yazarız, Kadın bunu gördüğünde verdiği sözü hatırlar ve çocuk iyileşir.
Bir başka inanışta, Adem başta çift cinsiyetli yani erkek ve kadın bedeniyle yaratılmıştır ve bunlar sırtlarından birbirlerine bağlanmıştır. Ama bu pozisyon ilerlemeyi zorlaştırdığı ve konuşmaları neredeyse imkansız hale getirdiği için Tanrı bu çift cinsiyetli yaratığı ikiye böler ve her yarıya birer kalça ekler. Bu iki yaratığı daha sonra Eden’e (cennete) götürür ve onlara çiftleşmeyi yasaklar .
Baziları Lilith’in Zümrüt ülkesinde ve daha sonra da Saba ülkesinde kraliçe olarak hüküm sürdüğünü ve Hiob’un oğullarını öldüren dişi şeytan olduğunu iddia ederler. Fakat Lilith Adem’e verilen ölümlü olma cezasından kurtulur; çünkü ilk günahtan çok önce Eden’den ayrılmıştır . (İncil’deki yaradılış hikayeleri Lilith hakkında suskun kalır. Ama yine de bu bilgi tehdit edici bir yaratık olarak bazı yazıtlarda görülür.)
Ve çadırının üzerine Lilith çöker. Yattığı yerin üzerine ise kükürtler dökülür .
Gerçekten de bir günahların evine böyle davranılır, bu adam ki Tanrı’yı saymamıştır .
(Hiob’da karşımıza çıkan Lilith …)
Lilith’in reformasyon döneminden beri Hristiyan İncillerinden kaybolması ilginçtir. Örneğin Luther İncilinde Lilith kelimesinin yerine cin kelimesi yer alır .
Telmud’da Lilith ;
Gecelerin dişi şeytanı Lilith’in uzun saçları vardır .(B.Er.100b)
Dişi gece şeytanı Lilith insana benzer ama kanatları vardır .(B.Nido 24b)
Haham Meir “Adem, ilk eşiyle olan ilişkisine yüz otuz yıl boyunca ara vermiş ve yüz otuz yıl boyunca üzerinde kıyafet olarak sadece incir yaprağı taşımıştır. Adem’in Lilith’i döllediğine dair düşünceler, onun kendi kontrolü dışında saçtığı tohumların döllenmesinden kaynaklanır.” diye iddia eder. Haham Hanina ise “Bir evde yalnız uyunmamalıdır; çünkü her kim evinde yalnız uyuya kalırsa Lilith tarafından ele geçirilir” der.
Kabala Kutsal kitabı Zohar’a göre;
Zohar, Lilith’i bize tinsel dünyanın üst sınıflarına ait bir yaratık olarak tasvir eder. Ateş, Lilith’in ana elementi olarak bilinir ve sıkça kafasından göbek deliğine kadar güzel bir kadının vücudu ve göbek deliğinden aşağısında ise bir alev sütünü olarak tasvir edilir.
Mistik Musevilikte genel olarak Tanrı’nın dişi yanı ve sevgilisi olarak Şekina anılır. Şekina aynı zamanda Tanrı’nın dünyaya dönük yüzünü temsil eder; örneğin ikametinin Kudüs’teki tapınak olması gibi. Burada Zohar’ın kabul ettiği geleneğe göre Lilith ve Şekina sadece yer değiştirirler. Bu olay tapınak yok edildiğinde ve Şekina. efendisinin verdiği görevle “sürüsünün ayak izlerini” ( İsrailoğullarını ) izlemek üzere gönderildiğinde meydana gelir.
Zohar’da Lilith mitinin başlangıcına dair bir başka bağlantı daha vardır, bu bağlantı şeytanla, Samael iblisiyle olandır.
Erkek olanın adı Samael’dir. Eşi Lilith ise hep onun içinde bir yerlerdedir. Kutsal olanın tarafında nasıl ise kötü tarafta da erkek ve dişi iç içedir. Samael’in karısının adı Yılandır, Etin sonudur, Günlerin bitişidir..(Zohar 1148a)
Burada dikkat edilmesi gereken unsur , bütün kadınsı yanların daimi olarak erkek suretinin içinde bulunan özelliklerden ortaya çıkmasıdır. Nasıl Havva Adem’in içinden, Şekina ise Jahweh/Adonai içinden bir parça ise Lilith de Samael’in içinde bulunan bir unsur olarak tasvir edilir .
Zohar’a göre Adem ilk günahtan sonra günahının kefaretini ödemeye karar verir, bunun için seçtiği yol ise yüz otuz yıl cinsel perhiz yaşamaktır. Günahın çağrısına uymamak için kalçalarının çevresine dikenli incir dalları sarar ama tam da yalnız uyuyup rüyalar gördüğü dönemde, Lilith onu ziyaret ederek ihtirasını onunla gidermeye karar verir ve bu birleşmelerden Lilith daha sonra “insanlığın belalıları” olarak anılacak yaratıkları doğurur.Onun hedefi savaş ve her türlü felaketi yaşatmaktır .
Lilith ve Bayan Holle / Menus;
Avrupa bölgesinde Ortaçağdan kalma bir halk geleneği olarak , Lilith Bayan Holle ile bağdaştırılmıştır .Bu bağlantıda ana nokta ,büyük olasılıkla gece uçuşlarıdır .Geceleri etrafta dolaşan bu Tanrıçalara Bayan Holle veya Bayan Hulda ( rüzgarın lideri ) da dahildir , orjini aşk Tanrıçası Frejya / Venüs ile aynı olmakla beraber Hristiyan etkisi altında kaldığında bu Tanrıça , Lilith benzeri bir kadere mahkum edilmiştir . Şefkat ve acıma ile insanlarla ilgilenen , çocuk seven ve çocuk veren bir Tanrıçadan , bebek öldüren uzun saçlı dişi bir şeytana dönüşmüştür .
Lllith ve Türk Mitolojisi’nde Albastı (Al Karısı)
İncil’de ve Kur’an’ı Kerim’de Adem’in eşi olarak yaratılan ilk kadının Havva olduğu söylenir. Havva, Adem’e sadık kalıp ona biat etmesi için Adem’in kaburga kemiğinden yaratılmıştır, Adem gibi topraktan yaratılmamıştır. Bu olgu Tevrat’ta da yer alır. Ancak Tevrat’ta yer alan surede insanı dişi ve erkek olarak evrenin yaratılışının altıncı gününde yaratıldığı söyleniyor. Bu durumda Havva’nın yaratılan ilk kadın olmaması akla gelebilir. Nitekim birçok Yahudi dini kaynağa ve Talmud’a göre, Bap’ın 1. Bölümü’nde Adem’le birlikte yaratılan dişi Lilith, Bap’ın 2. Bölümü’nde yaratılan dişi Havva’dır.
Tevrat’ın ilerleyen bölümlerinde Lilith’ten bahsediliyor. Yeşeya 34: 1 4’te “Yabanıl hayvanlarla sırtlanlar orada buluşacak, tekeler karşılıklı böğürecek. Lilith oraya yerleşip rahata kavuşacak” denmektedir.
İnanışa göre Lilith Adem’le eş zamanlı yaratıldığından kendisini Adem’e eşit görmektedir. Adem’e tabi olmayı reddeder. Onun sözünü dinlemez ve dişi bir cin olur. Ayrıca “Lilith” ismi, Sümer Aşk Tanrıçası İnanna’nın ağacına yuva yapıp onu kestirmeyen cinin adıdır.
Lilith’in yeni doğum yapmış kadınlara ve yeni doğan bebeklere yönelttiği tehdit Türk Mitolojisindeki “Albastı” figürüyle benzerlik gösterir. Türk dillerinde “korkulu ruh, eziyet verici ruh, ev cini ve doğum sırasında zarar veren kötü ruh” gibi anlamlara sahiptir. Kazak metinlerinde, korkulu ve zararlı ruhlar kategorisine ait olan ‘Albastı” iğrenç görünüşlü bir varlık olarak betimlenir. O inanışa göre çocukları kaçırıp onlara memesinden süt verir ve böylece onları öldürür.
Altayların inançlarında “Albastı’: yeraltı dünyasıyla ilgili olup kötülük verici ruhlardandır. Bu ruhlar yeraltı dünyasının ve ölüler ile cehennemin saltanatının hakimi olan Erlik’in hizmetindedirler. Anadolu’da yeni doğum yapmış evlerde annenin ve çocuğun bulunduğu odaya “Albastı”dan korunmak için dikenli gül, bıçak veya hançer konulur. Annenin başına kırmızı bir bez bağlanır. Doğum yapmış kadın yalnız bırakılmaz .
Albastı’nın kadın olarak görülmesi, onun Ulu Ana, ilahe Ana inanışından gelmesinin bir kanıtı olarak öne sürülmüştür. O hem koruyucu, hem de ölüm getiricidir. Azerbaycan’da Hal ve Al adıyla kötü bir kadın ruhun, lohusa kadın ve bebeklere musallat olduğuna inanırlar.
Türk dünyasında olduğu gibi Türkiye’de de bilinen bu kötü ruhun, Al Karısı ve Karakura diye ayrıştığı belirtilir. Erzurum ve Erzincan’da Al Karısı’nın lohusalara değil atlara musallat olduğuna inanılır. Al basmasın diye Hakkari’de yorgana iğne batırılır, loğusa yatağı yanına süpürge konur.
Bitlis’te Al Karısı’nın elinin bereketli olduğuna, yakasına iğne takılarak insanın yanında tutulup çalıştırılacağına inanılır. Eğer iğne çıkartılırsa Al Karısı kurtulur. Onun bir su perisi olduğuna ve akarsu kenarlarında yaşadığına inanılır. Al Karısı insanlara hizmet etmekten kurtulunca bir göle, akarsuya, kuyuya atlar; eğer arkasından kırmızı bir renk suyun üstüne çıkmazsa tekrar yer altındaki ruhlar tarafından kabul edildiği, eğer tersi olursa onun diğerleri tarafından insanlara hizmet ettiği, üstüne insan kokusu sindiği için öldürüldüğüne yorumlanır.
Iğdır’ın Tuzluca ilçesinde yapılan bir derlemede Al’ın dişi olduğu, erkeğine de Kaus dendiği tespit edilmiştir. Ayrıca Al, Gavur ve Müslüman diye ikiye ayrılır: Gavur Al çocukları ıssız yere götürüp ya bir kayadan atıp öldürür ya da bırakıp gider; Müslüman Al ise yakalanabilir ve sıkıntıya düşen insana yardımcı olur.
Ağrı, Van, Hakkari, Muş ve Malatya çevresinde Alkızı, Al Karısı’nın ağıl, samanlık, su kenarları ve ıssız yerlerde bulunduğuna ve destursuz buralara girilmemesi gerektiğine inanılır.
Manisa’nın Karacaoğlanlı köyünde, kapının ağzına kazma kürek konur, bir şişin üzerine elma, portakal, üzerlik, çörek otu ve mavi boncuk, kırmızı kurdeleyle bağlanır ve loğusanın başına asılır.
Çukurova’da lohusanın yatağının altına soğan, ayna, tarak, ekmek, bıçak, hamayli koyarlar . Lohusanın yüzünü kırmızı bir örtüyle kapatıp yatağına iğne takarlar. Lohusanın bulunduğu yerdeki suların, su kaplarının ağzı kapatılır. Al Karısı’nın kuş şeklinde gelip, suya boncuk atacağına, o sırada çocuğun öleceğine inanırlar. Çukurova’daki Varsaklar arasında Al basarsa çocuğun ayyaş halini aldığına, kendinden geçtiğine inanılır. Bunu önlemek için de herkesin bir odun getirip atmasıyla ateş yakılır ve ayyaş aşı pişirilir. Ayrıca Al basan çocuğun ardıç ağacının kovuğundan geçirilirse bu durumdan kurtulacağına inanılır. Al Karısı inanmalarına tıp ve psikoloji açısından bakıldığındaysa doğum sonrası depresyonuyla ilgili olduğu görülmektedir. Lohusa kadının doğumda kan ve sıvı kaybı, mikrop kapması doğum sonrasında çeşitli hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. Buna sevgi, ilgi, destek görememe de eklenince doğum sonrası depresyonu oluşmakta, çeşitli sannlar görülebilmektedir. Lohusalık döneminde Al Karısı’yla kurulan iletişim ve yaşandığına inanılan olaylarla ilgili pek çok örnek de yayınlanmıştır.
ASTRONOMİDE LİLİTH
Lilith astronomik açıdan biri cisim, diğer ikisi birer soyut nokta olarak değerlendirilir. İlki 1181 nolu asteroit Lilith’dir. Mars ile Jüpiter arasındaki asteroit kuşağında yer alır.Güneşin etrafındaki turunu yaklaşık dört yılda tamamlar.
Diğer iki noktadan biri olan Dark moon yani Karanlık ay Lilith’in , Dünya’nın etrafında dolanan ikinci bir ay olduğunu savunanlar vardır.Dünya etrafındaki turunu yaklaşık dört ayda tamamlar.
Kara ay Lilith yani black moon ise cisim değil, soyut geometrik bir noktadır.Ay’ın dünya çevresindeki yörüngesi elips şekline olduğundan iki odak noktası vardır.Bu odak noktalarından biri Dünya , diğeri Kara ay olarak tanımlanır.Yörüngesel turu yaklaşık 9 yıldır.
ASTROLOJİDE LILITH
Asteroit Lilith, Kara ay lilith, Karanlık ay Lilith üç ayrı şekilde ele alınsa da , özünde hepsi Lilith mitolojik sembolizmi kapsamındadır.
Lilith olumlu ifadesiyle kadın şamanları, spiritüelliği, yaratıcı gücü, verimliliği, dönüştürme gücünü, gizli ilimleri, bağımsızlık ve eşitlik için mücadele edenleri, feministleri, toplumsal yargılarla mücadeleyi, baştan çıkarıcı güzelliği, erkek haritasında erkek ruhundaki kadın imgesini temsil eden animayı gösterir.
Gölge kullanımda kişinin karanlıkta kalan, bilinmeyen gizli yönünü temsil eder. Satürn’le kavuşumu özellikle karmik evlerde bazı kaynaklarda büyüyle ilişkilendirilmiştir . Lilith’in anahtar kelimeleri arasında etik olmayan ilişkilere girme , üç kişilik aşk ilişkileri , ihanet, cinsellik ve cinsiyetle ilgili sorunlar , rekabet ,otorite figürleriyle çatışma femme-fetallik, çocuk hastalıkları ve ölümleri ,reddedilme ve bastırılmış öfke , haksızlığa uğrama ya da aşağılanma , intikam, lanetlenme , çocuk düşmanlığı ya da anneliğin reddedilmesi , ilişkilerde üstünlük kurma isteği , erkek haritasında ek olarak cinsel perhiz , aşktan ve reddedilmekten korkma gibi anlamlara sahiptir.Kişi gölge yanlarıyla yüzleşip , bu konularda farkındalığa vardığında ise büyük bir dönüştürme gücü verir .Akrep ve yengeç burçlarında ve ana akslarda özellikle 1-7 aksında , etkisini daha çok hissettirir .
Sembolleri : Baykuş, aslan, lotus- zambak çiçeği, halkalı yılan ,sol el,uzun altın kızıl saçlar , kanat, şarap,ateş,dokuz köşeli yıldız, zehir , kehribar taşı , ,korkulu rüyalar ve hayaller, kırmızı ve siyah renk, boynuzlu başlık ,onbir rakamı , Huluppu Ağacı , diğer adıyla Hayat Ağacı, Kabala’daki adıyla Sefirot Ağacı , söğüt ağacı ,dua ve kutsama pozisyonu olarak kaldırmış olduğu ellerinde genellikle “ yaşam sembolü “ şeklinde algılanan iki halka .(Mısır’ın Ankh sembolünün aynısıdır ve ebedi döngüyü , iki sonsuzluğun birleşmesini sembolize eder)
Bir diğer sembolü aynadır. Antik çağın dini anlayışında Afrodit’in aynası ilahların dünyasına bir geçiş olarak görülürdü ; oysaki tek Tanrılı dinlerde Lilith’in aynası Cehennem kapısı olarak algılanmıştır .Çarşamba ve cuma günleri ,
(R.Salomon Luria’ya göre Lilith , her çarşamba ve cuma günleri gecesi 18.000 iblisten oluşan büyük bir orduyla göklerde uçup insanlara zarar verirmiş , bu nedenle de o gün ve saatlerde evden dışarı çıkmak tehlikeli olurmuş .Her şeyden önce cuma günleri Afrofitin ‘de kutsal günüydü) gece, rüzgar, fırtına, yer olarak su kenarları, denizler, ıssız yerler, ağıl ve samanlıklar..
Korunma ritüelleri; pazuzu tılsımı, Sanoi-Sanasanoi- Smengelef meleklerinin adını yazmak ya da söylemek , albastı için dikenli gül, bıçak, hançer, annenin başına bağlanan kırmızı bez, anneyi yalnız bırakmamak, yorgana iğne batırmak, lohusa yatağının yanına süpürge koymak, çengelli iğne takmak,kapı ağzına kazma kürek koymak, şişin üzerine kırmızı kurdela ile elma, portakal , üzerlik, çörek otu , mavi boncuk bağlamak ve lohusanın başına asmak ,yine lohusanın yatağının altına soğan , ayna, tarak, bıçak, hamaylı koymak, yüzünü kırmızı bir örtüyle kapatıp yatağına iğne takmak, bulunduğu yerdeki suların ağzını kapatmak , ateş yakıp ayyaş aşı pişirmek, al basan çocuğu ardıç ağacının kovuğundan geçirmek …..
onurgüven.org alıntıdır.

Yararlanılan kaynaklar :
Lilith -Vera Zıngsem
Ana Tanrıça Şeytan -Elvin Azar Sümer
Türk mitolojisi -Bahattin Uslu
Mitolojide çocuk katili kadınlar -Cemile Akyıldız
Günümüzde lohusalıkta devam eden albastı ve kırklama uygulamaları –
Yard.Doç. Dr. Özlem DEMİREL BOZKURT* Araş. Gör. Dr. Aytül HADİMLİ** Prof. Dr. Ümran SEVİL*
*E.Ü.Hemşirelik Fakültesi Kadın Sağlığı ve Hast. Hemşireliği AD. **E.Ü.İzmir Atatürk Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölümü
Kabala ve Goetia-O.Güven
 

Maximillian

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Nis 2021
Mesajlar
254
Tepkime puanı
234
Ekli dosyayı görüntüle 2004

LİLİTH ‘E DAİR HER ŞEY …
“Sıcak kumlar
ve nefes alan kucağın ,
Lilith, küçük Lilith
Kırılgan kanatlı Lilith
Adın ne olursa olsun
Nereden gelirsen gel
Dün olmuş olsan da
Yarın seninle karşılaşsam da
Belki
Birbirimize yakınız yıllardır
Zamanın başlangıcından beri…”
Wolf Peter Schnetz
Lilith ve aydınlıktan karanlığa yolculuğu …
Lilith mitinde, doğurgan ana arketipinden, zamanla ölümün anasına dönüşmüştür. Peki bu süreçte neler olmuştur? Bir zamanlar, saygınlık ve kutsanmışlığı simgeleyen çocuk doğurma yetisi, zamanla niye lanete dönüşmüştür?
Adem’e itaat eden bir varlık olmaktan daha fazlası için yaratılmış olan, kendini gökteki meleklere yakın hisseden Lilith, niye sürgüne gönderilmiş ve lanetlenmiştir? İşte bu ve Lilith’e dair birçok bilinmeyeni okumaya hazır mısınız?
Lilith ve yaratıcılığın zaman içinde öldürülmesi çok trajik bir hadisedir. Lilith, gerçekte çocuk düşmanı bir kadın değildir. Daha çok çocukları elinden alınan, doğar doğmaz öldürülen bir anne olarak karşımıza çıkar ve bunun sonucu olarak bir intikam savaşı başlar. Sürgününün en temel sebebi, bağımsızlık ve eşitlik istemesi, fikirleri için mücadele etmesi, Adem’in ona zorla boyun eğdirmeye çalışmasına, iradesiyle karşı koymasıdır.
Yazar Walter Weyers bu durumu çok güzel ifade etmiştir; ‘ Lilith aslında en başlangıcından beri anaerkilliğin pozitif bir Tanrıçasını temsil eden kadın figürlerinden biridir ve insanlığa dair olumlu ne kadar yetenek varsa onları temsil eder. Düşünmek, hissetmek ve eylemde bulunmak…
Ataerkilliğin gücü geliştikçe, yani erkekler güçlendikçe, kadınların daha zayıf olduğunun aksini ispatlayan bir kadın figürü gittikçe daha da tehlikeli hale gelmiştir. Bu nedenle kuvvetli, güçlü Tanrıça karşısında savunulması gereken negatif bir güç olarak ortaya sürülmeliydi ve bunu yaparken de aynı zamanda bir taşla iki kuş vurarak erkeklerde bulunan bastırılmış saldırganlık potansiyeli de gizlenebilirdi.
Lilith’in tasvirlerinde her seferinde karşımıza çıkan şey; onda bulunan saldırgan yönlerdir; fakat bunlar her zaman için erkek hegemonyasına karşı kendini savunduğunda ortaya çıkar. Zaten bu eylemi de yıkıcı olmadan nasıl gerçekleştirebilirdi ki?
Esas trajik olan; kadının kendisine karşı yapılan bu yıkıcı hareketlere karşılık vererek, kendisi de belli bir yıkıcılığı içinde barındırarak hareket ettiğinde, kendine zarar vermesidir. Bu da Lilith figürünün kurban olduğu durumlardan biridir. Aslında erkeklerin suçunu Lilith üstüne almaktadır; çünkü ana saldırganlık erkeklerden kaynaklanmaktadır.
Babalarının işledikleri günahlar nedeniyle çocukları cezalandırma yükünü sırtında taşımaktadır.’
Lilith’in Eski Sümer’de ( Mezopotamya ) Lil, fırtına ve rüzgar anlamına gelirdi. Buna Babil-Asur kökenli Lilitu kelimesi de uygun düşer ve “dişi şeytan veya rüzgar hayaleti “ anlamına gelir.
İbrani ve Arap kökenli Laila kelimesi ise gece anlamında kullanılır ve etimolojik olarak bu nedenden dolayı geleneksel hikayelerde Lilith ile bağdaştırılır ve “gece hayaleti “ olarak tercüme edilebilir .
Bir başka isim türetmesini de Barbara Walker bize gösterir. O, Lilith ismini Sümer – Babil kökenli “Lotus” anlamına gelen lilu kelimesinden türetiyor. Böylece Lilith’i Mısır ve Hindistan’ın Lotus Tanrıçalarıyla ilişkilendiriyor .Raphael Patai ‘ye göre “Kali” de Lilith’in lakaplarından biridir. Hindistan’da Lotus, verimliliğin (özellikle dişi Yoni ‘sinin ) ve yeniden doğuşun olduğu kadar spiritüel saflığın da sembolü olarak görülür .
Bilginler Llith’in orjinini MÖ.3000’lerde Sümer uygarlığına dek sürüyorlar ve Yahudi misitizminin, Lilith bilgisini bu kaynaklardan aldıklarını söylüyorlar. Bazıları ise Lilith olduğu sanılan karakterlerin başka varlıklar olduğunu iddia ediyorlar.
Lilith’in ilk izleri MÖ.3500 tarihli Sümer-Babil inancında yer alan Lamaştu adlı bir demoneste görülüyor. Kanatları olan bu dişi ifrit, bebekler ile yeni doğum yapmış kadınları öldürüyor.
Sonraki iz MÖ.3000 olarak belirleniyor. Ur kentindeki buluntularda ortaya çıkan bir tabletteki ‘Gılgamış ve Huluppu ağacı ‘ öyküsünde İnanna’nın kutsal ağacına yerleşen bir cin karakterinde..
Sonra MÖ .2400 tarihli Sümer kralları listesinde ve semitik dil konuşan Mezopotamya halkları arasında Lil adlı yıkıcı fırtına ve rüzgarların Tanrıçası olarak karşımıza çıkıyor.
Lilith eski çağlarda hep kötü Tanrıça olarak görülmemiş. Sümerlerde tanrıça İnanna’nın sol eli olduğuna inanılırmış. Görevi ise; erkekleri tanrıçanın tapınağında, tapınak kadınlarınca yapılan tantrik ritüellere getirmekmiş.
Adem’in ilk eşini anlatan en eski Lilith efsanesi ise; Ben Sira alfabesiyle yazılmıştır. Bazı Yahudi feministler de, Lillith’in Ben Sira alfabesindeki bir iblis olarak nitelendirildiği tasvirlerin aslında hiciv olduğunu söyleyerek, metnin yeniden değerlendirilmesi için ısrar etmişlerdir.
İbrani mitolojisinde Lilith şöyle anlatılır:
Tanrı ilk insanı yarattığında dedi ki; “ İnsanın yalnız olması iyi bir şey değil.” Ve ona topraktan bir eş yarattı. Ona benzeyen adı Lilith olan. Kısa süre sonra birbirleriyle kavga etmeye başladılar. Kadın erkeğe şöyle dedi: ”Ben senin altında yatmak istemiyorum” Ve ilk erkek karşılık verdi: ”Ben senin altında değil, üstünde yatmak istiyorum; çünkü sen altta kalan olmayı hak ediyorsun ve ben üstün olmayı hak ediyorum. Kadın karşılık verdi: “İkimiz de eşitiz; çünkü ikimiz de topraktan yaratıldık.” Ve her ikisi de birbirlerini anlamayı reddettiler .
Lilith bunun farkına vardığında Tanrı’nın o özel ismini telaafuz etti ve dünyanın göğüne doğru yükseldi. Adem yaratıcısına şöyle seslendi: “Dünyanın Tanrı’sı bana verdiğin kadın benden kaçtı.” Bunun üzerine her şeye kadir olan Tanr, Lilith’in ardından Sensoi, Sansenoi ve Semangelof adlı melekleri gönderdi ve onu geri getirmelerini emretti.
Her şeye kadir olan; Adem’e şöyle konuştu “Geri dönmek istediği taktirde, “tamam”; ama şayet istemezse her gün yüz oğlunun ölümüne şahit olmayı göze almalıdır.” Melekler kadını takip ettiler ve ileride bir gün Mısırlıların boğulacağı büyük suların altında onu yakaladılar. Onlar Tanrı’nın sözlerini kadına ilettiler ama; o geri dönmek istemedi. Ona şöyle dediler; ”Seni denizde boğacağız.”
Kadın ise şöyle karşılık verdi: “Beni yalnız bırakın, çünkü ben çocukları zayıf düşürmekten başka işe yaramam; erkek çocukları doğumlarından sekizinci günlerine, kız çocuklarını ise doğumlarından yirminci günlerine kadar gözetmem emredildi.”
Melekler kadının söylediklerini duyduklarında onu yakalamak için daha çok ısrar ettiler.”Yaşayan ve var olan Tanrı’nın (El) adına yemin ediyorum ki sizin isimlerinizi veya suretlerinizi Camea’da gördüğüm takdirde o çocuğun üzerinde hak iddia etmeyeceğim.” Ve böylece kadın günbegün şeytanlarından yüz tanesinin ölmesini göze aldı .
Bu sebeptendir ki biz onların (meleklerin) isimlerini çocukların camealarına yazarız, Kadın bunu gördüğünde verdiği sözü hatırlar ve çocuk iyileşir.
Bir başka inanışta, Adem başta çift cinsiyetli yani erkek ve kadın bedeniyle yaratılmıştır ve bunlar sırtlarından birbirlerine bağlanmıştır. Ama bu pozisyon ilerlemeyi zorlaştırdığı ve konuşmaları neredeyse imkansız hale getirdiği için Tanrı bu çift cinsiyetli yaratığı ikiye böler ve her yarıya birer kalça ekler. Bu iki yaratığı daha sonra Eden’e (cennete) götürür ve onlara çiftleşmeyi yasaklar .
Baziları Lilith’in Zümrüt ülkesinde ve daha sonra da Saba ülkesinde kraliçe olarak hüküm sürdüğünü ve Hiob’un oğullarını öldüren dişi şeytan olduğunu iddia ederler. Fakat Lilith Adem’e verilen ölümlü olma cezasından kurtulur; çünkü ilk günahtan çok önce Eden’den ayrılmıştır . (İncil’deki yaradılış hikayeleri Lilith hakkında suskun kalır. Ama yine de bu bilgi tehdit edici bir yaratık olarak bazı yazıtlarda görülür.)
Ve çadırının üzerine Lilith çöker. Yattığı yerin üzerine ise kükürtler dökülür .
Gerçekten de bir günahların evine böyle davranılır, bu adam ki Tanrı’yı saymamıştır .
(Hiob’da karşımıza çıkan Lilith …)
Lilith’in reformasyon döneminden beri Hristiyan İncillerinden kaybolması ilginçtir. Örneğin Luther İncilinde Lilith kelimesinin yerine cin kelimesi yer alır .
Telmud’da Lilith ;
Gecelerin dişi şeytanı Lilith’in uzun saçları vardır .(B.Er.100b)
Dişi gece şeytanı Lilith insana benzer ama kanatları vardır .(B.Nido 24b)
Haham Meir “Adem, ilk eşiyle olan ilişkisine yüz otuz yıl boyunca ara vermiş ve yüz otuz yıl boyunca üzerinde kıyafet olarak sadece incir yaprağı taşımıştır. Adem’in Lilith’i döllediğine dair düşünceler, onun kendi kontrolü dışında saçtığı tohumların döllenmesinden kaynaklanır.” diye iddia eder. Haham Hanina ise “Bir evde yalnız uyunmamalıdır; çünkü her kim evinde yalnız uyuya kalırsa Lilith tarafından ele geçirilir” der.
Kabala Kutsal kitabı Zohar’a göre;
Zohar, Lilith’i bize tinsel dünyanın üst sınıflarına ait bir yaratık olarak tasvir eder. Ateş, Lilith’in ana elementi olarak bilinir ve sıkça kafasından göbek deliğine kadar güzel bir kadının vücudu ve göbek deliğinden aşağısında ise bir alev sütünü olarak tasvir edilir.
Mistik Musevilikte genel olarak Tanrı’nın dişi yanı ve sevgilisi olarak Şekina anılır. Şekina aynı zamanda Tanrı’nın dünyaya dönük yüzünü temsil eder; örneğin ikametinin Kudüs’teki tapınak olması gibi. Burada Zohar’ın kabul ettiği geleneğe göre Lilith ve Şekina sadece yer değiştirirler. Bu olay tapınak yok edildiğinde ve Şekina. efendisinin verdiği görevle “sürüsünün ayak izlerini” ( İsrailoğullarını ) izlemek üzere gönderildiğinde meydana gelir.
Zohar’da Lilith mitinin başlangıcına dair bir başka bağlantı daha vardır, bu bağlantı şeytanla, Samael iblisiyle olandır.
Erkek olanın adı Samael’dir. Eşi Lilith ise hep onun içinde bir yerlerdedir. Kutsal olanın tarafında nasıl ise kötü tarafta da erkek ve dişi iç içedir. Samael’in karısının adı Yılandır, Etin sonudur, Günlerin bitişidir..(Zohar 1148a)
Burada dikkat edilmesi gereken unsur , bütün kadınsı yanların daimi olarak erkek suretinin içinde bulunan özelliklerden ortaya çıkmasıdır. Nasıl Havva Adem’in içinden, Şekina ise Jahweh/Adonai içinden bir parça ise Lilith de Samael’in içinde bulunan bir unsur olarak tasvir edilir .
Zohar’a göre Adem ilk günahtan sonra günahının kefaretini ödemeye karar verir, bunun için seçtiği yol ise yüz otuz yıl cinsel perhiz yaşamaktır. Günahın çağrısına uymamak için kalçalarının çevresine dikenli incir dalları sarar ama tam da yalnız uyuyup rüyalar gördüğü dönemde, Lilith onu ziyaret ederek ihtirasını onunla gidermeye karar verir ve bu birleşmelerden Lilith daha sonra “insanlığın belalıları” olarak anılacak yaratıkları doğurur.Onun hedefi savaş ve her türlü felaketi yaşatmaktır .
Lilith ve Bayan Holle / Menus;
Avrupa bölgesinde Ortaçağdan kalma bir halk geleneği olarak , Lilith Bayan Holle ile bağdaştırılmıştır .Bu bağlantıda ana nokta ,büyük olasılıkla gece uçuşlarıdır .Geceleri etrafta dolaşan bu Tanrıçalara Bayan Holle veya Bayan Hulda ( rüzgarın lideri ) da dahildir , orjini aşk Tanrıçası Frejya / Venüs ile aynı olmakla beraber Hristiyan etkisi altında kaldığında bu Tanrıça , Lilith benzeri bir kadere mahkum edilmiştir . Şefkat ve acıma ile insanlarla ilgilenen , çocuk seven ve çocuk veren bir Tanrıçadan , bebek öldüren uzun saçlı dişi bir şeytana dönüşmüştür .
Lllith ve Türk Mitolojisi’nde Albastı (Al Karısı)
İncil’de ve Kur’an’ı Kerim’de Adem’in eşi olarak yaratılan ilk kadının Havva olduğu söylenir. Havva, Adem’e sadık kalıp ona biat etmesi için Adem’in kaburga kemiğinden yaratılmıştır, Adem gibi topraktan yaratılmamıştır. Bu olgu Tevrat’ta da yer alır. Ancak Tevrat’ta yer alan surede insanı dişi ve erkek olarak evrenin yaratılışının altıncı gününde yaratıldığı söyleniyor. Bu durumda Havva’nın yaratılan ilk kadın olmaması akla gelebilir. Nitekim birçok Yahudi dini kaynağa ve Talmud’a göre, Bap’ın 1. Bölümü’nde Adem’le birlikte yaratılan dişi Lilith, Bap’ın 2. Bölümü’nde yaratılan dişi Havva’dır.
Tevrat’ın ilerleyen bölümlerinde Lilith’ten bahsediliyor. Yeşeya 34: 1 4’te “Yabanıl hayvanlarla sırtlanlar orada buluşacak, tekeler karşılıklı böğürecek. Lilith oraya yerleşip rahata kavuşacak” denmektedir.
İnanışa göre Lilith Adem’le eş zamanlı yaratıldığından kendisini Adem’e eşit görmektedir. Adem’e tabi olmayı reddeder. Onun sözünü dinlemez ve dişi bir cin olur. Ayrıca “Lilith” ismi, Sümer Aşk Tanrıçası İnanna’nın ağacına yuva yapıp onu kestirmeyen cinin adıdır.
Lilith’in yeni doğum yapmış kadınlara ve yeni doğan bebeklere yönelttiği tehdit Türk Mitolojisindeki “Albastı” figürüyle benzerlik gösterir. Türk dillerinde “korkulu ruh, eziyet verici ruh, ev cini ve doğum sırasında zarar veren kötü ruh” gibi anlamlara sahiptir. Kazak metinlerinde, korkulu ve zararlı ruhlar kategorisine ait olan ‘Albastı” iğrenç görünüşlü bir varlık olarak betimlenir. O inanışa göre çocukları kaçırıp onlara memesinden süt verir ve böylece onları öldürür.
Altayların inançlarında “Albastı’: yeraltı dünyasıyla ilgili olup kötülük verici ruhlardandır. Bu ruhlar yeraltı dünyasının ve ölüler ile cehennemin saltanatının hakimi olan Erlik’in hizmetindedirler. Anadolu’da yeni doğum yapmış evlerde annenin ve çocuğun bulunduğu odaya “Albastı”dan korunmak için dikenli gül, bıçak veya hançer konulur. Annenin başına kırmızı bir bez bağlanır. Doğum yapmış kadın yalnız bırakılmaz .
Albastı’nın kadın olarak görülmesi, onun Ulu Ana, ilahe Ana inanışından gelmesinin bir kanıtı olarak öne sürülmüştür. O hem koruyucu, hem de ölüm getiricidir. Azerbaycan’da Hal ve Al adıyla kötü bir kadın ruhun, lohusa kadın ve bebeklere musallat olduğuna inanırlar.
Türk dünyasında olduğu gibi Türkiye’de de bilinen bu kötü ruhun, Al Karısı ve Karakura diye ayrıştığı belirtilir. Erzurum ve Erzincan’da Al Karısı’nın lohusalara değil atlara musallat olduğuna inanılır. Al basmasın diye Hakkari’de yorgana iğne batırılır, loğusa yatağı yanına süpürge konur.
Bitlis’te Al Karısı’nın elinin bereketli olduğuna, yakasına iğne takılarak insanın yanında tutulup çalıştırılacağına inanılır. Eğer iğne çıkartılırsa Al Karısı kurtulur. Onun bir su perisi olduğuna ve akarsu kenarlarında yaşadığına inanılır. Al Karısı insanlara hizmet etmekten kurtulunca bir göle, akarsuya, kuyuya atlar; eğer arkasından kırmızı bir renk suyun üstüne çıkmazsa tekrar yer altındaki ruhlar tarafından kabul edildiği, eğer tersi olursa onun diğerleri tarafından insanlara hizmet ettiği, üstüne insan kokusu sindiği için öldürüldüğüne yorumlanır.
Iğdır’ın Tuzluca ilçesinde yapılan bir derlemede Al’ın dişi olduğu, erkeğine de Kaus dendiği tespit edilmiştir. Ayrıca Al, Gavur ve Müslüman diye ikiye ayrılır: Gavur Al çocukları ıssız yere götürüp ya bir kayadan atıp öldürür ya da bırakıp gider; Müslüman Al ise yakalanabilir ve sıkıntıya düşen insana yardımcı olur.
Ağrı, Van, Hakkari, Muş ve Malatya çevresinde Alkızı, Al Karısı’nın ağıl, samanlık, su kenarları ve ıssız yerlerde bulunduğuna ve destursuz buralara girilmemesi gerektiğine inanılır.
Manisa’nın Karacaoğlanlı köyünde, kapının ağzına kazma kürek konur, bir şişin üzerine elma, portakal, üzerlik, çörek otu ve mavi boncuk, kırmızı kurdeleyle bağlanır ve loğusanın başına asılır.
Çukurova’da lohusanın yatağının altına soğan, ayna, tarak, ekmek, bıçak, hamayli koyarlar . Lohusanın yüzünü kırmızı bir örtüyle kapatıp yatağına iğne takarlar. Lohusanın bulunduğu yerdeki suların, su kaplarının ağzı kapatılır. Al Karısı’nın kuş şeklinde gelip, suya boncuk atacağına, o sırada çocuğun öleceğine inanırlar. Çukurova’daki Varsaklar arasında Al basarsa çocuğun ayyaş halini aldığına, kendinden geçtiğine inanılır. Bunu önlemek için de herkesin bir odun getirip atmasıyla ateş yakılır ve ayyaş aşı pişirilir. Ayrıca Al basan çocuğun ardıç ağacının kovuğundan geçirilirse bu durumdan kurtulacağına inanılır. Al Karısı inanmalarına tıp ve psikoloji açısından bakıldığındaysa doğum sonrası depresyonuyla ilgili olduğu görülmektedir. Lohusa kadının doğumda kan ve sıvı kaybı, mikrop kapması doğum sonrasında çeşitli hastalıklara davetiye çıkarmaktadır. Buna sevgi, ilgi, destek görememe de eklenince doğum sonrası depresyonu oluşmakta, çeşitli sannlar görülebilmektedir. Lohusalık döneminde Al Karısı’yla kurulan iletişim ve yaşandığına inanılan olaylarla ilgili pek çok örnek de yayınlanmıştır.
ASTRONOMİDE LİLİTH
Lilith astronomik açıdan biri cisim, diğer ikisi birer soyut nokta olarak değerlendirilir. İlki 1181 nolu asteroit Lilith’dir. Mars ile Jüpiter arasındaki asteroit kuşağında yer alır.Güneşin etrafındaki turunu yaklaşık dört yılda tamamlar.
Diğer iki noktadan biri olan Dark moon yani Karanlık ay Lilith’in , Dünya’nın etrafında dolanan ikinci bir ay olduğunu savunanlar vardır.Dünya etrafındaki turunu yaklaşık dört ayda tamamlar.
Kara ay Lilith yani black moon ise cisim değil, soyut geometrik bir noktadır.Ay’ın dünya çevresindeki yörüngesi elips şekline olduğundan iki odak noktası vardır.Bu odak noktalarından biri Dünya , diğeri Kara ay olarak tanımlanır.Yörüngesel turu yaklaşık 9 yıldır.
ASTROLOJİDE LILITH
Asteroit Lilith, Kara ay lilith, Karanlık ay Lilith üç ayrı şekilde ele alınsa da , özünde hepsi Lilith mitolojik sembolizmi kapsamındadır.
Lilith olumlu ifadesiyle kadın şamanları, spiritüelliği, yaratıcı gücü, verimliliği, dönüştürme gücünü, gizli ilimleri, bağımsızlık ve eşitlik için mücadele edenleri, feministleri, toplumsal yargılarla mücadeleyi, baştan çıkarıcı güzelliği, erkek haritasında erkek ruhundaki kadın imgesini temsil eden animayı gösterir.
Gölge kullanımda kişinin karanlıkta kalan, bilinmeyen gizli yönünü temsil eder. Satürn’le kavuşumu özellikle karmik evlerde bazı kaynaklarda büyüyle ilişkilendirilmiştir . Lilith’in anahtar kelimeleri arasında etik olmayan ilişkilere girme , üç kişilik aşk ilişkileri , ihanet, cinsellik ve cinsiyetle ilgili sorunlar , rekabet ,otorite figürleriyle çatışma femme-fetallik, çocuk hastalıkları ve ölümleri ,reddedilme ve bastırılmış öfke , haksızlığa uğrama ya da aşağılanma , intikam, lanetlenme , çocuk düşmanlığı ya da anneliğin reddedilmesi , ilişkilerde üstünlük kurma isteği , erkek haritasında ek olarak cinsel perhiz , aşktan ve reddedilmekten korkma gibi anlamlara sahiptir.Kişi gölge yanlarıyla yüzleşip , bu konularda farkındalığa vardığında ise büyük bir dönüştürme gücü verir .Akrep ve yengeç burçlarında ve ana akslarda özellikle 1-7 aksında , etkisini daha çok hissettirir .
Sembolleri : Baykuş, aslan, lotus- zambak çiçeği, halkalı yılan ,sol el,uzun altın kızıl saçlar , kanat, şarap,ateş,dokuz köşeli yıldız, zehir , kehribar taşı , ,korkulu rüyalar ve hayaller, kırmızı ve siyah renk, boynuzlu başlık ,onbir rakamı , Huluppu Ağacı , diğer adıyla Hayat Ağacı, Kabala’daki adıyla Sefirot Ağacı , söğüt ağacı ,dua ve kutsama pozisyonu olarak kaldırmış olduğu ellerinde genellikle “ yaşam sembolü “ şeklinde algılanan iki halka .(Mısır’ın Ankh sembolünün aynısıdır ve ebedi döngüyü , iki sonsuzluğun birleşmesini sembolize eder)
Bir diğer sembolü aynadır. Antik çağın dini anlayışında Afrodit’in aynası ilahların dünyasına bir geçiş olarak görülürdü ; oysaki tek Tanrılı dinlerde Lilith’in aynası Cehennem kapısı olarak algılanmıştır .Çarşamba ve cuma günleri ,
(R.Salomon Luria’ya göre Lilith , her çarşamba ve cuma günleri gecesi 18.000 iblisten oluşan büyük bir orduyla göklerde uçup insanlara zarar verirmiş , bu nedenle de o gün ve saatlerde evden dışarı çıkmak tehlikeli olurmuş .Her şeyden önce cuma günleri Afrofitin ‘de kutsal günüydü) gece, rüzgar, fırtına, yer olarak su kenarları, denizler, ıssız yerler, ağıl ve samanlıklar..
Korunma ritüelleri; pazuzu tılsımı, Sanoi-Sanasanoi- Smengelef meleklerinin adını yazmak ya da söylemek , albastı için dikenli gül, bıçak, hançer, annenin başına bağlanan kırmızı bez, anneyi yalnız bırakmamak, yorgana iğne batırmak, lohusa yatağının yanına süpürge koymak, çengelli iğne takmak,kapı ağzına kazma kürek koymak, şişin üzerine kırmızı kurdela ile elma, portakal , üzerlik, çörek otu , mavi boncuk bağlamak ve lohusanın başına asmak ,yine lohusanın yatağının altına soğan , ayna, tarak, bıçak, hamaylı koymak, yüzünü kırmızı bir örtüyle kapatıp yatağına iğne takmak, bulunduğu yerdeki suların ağzını kapatmak , ateş yakıp ayyaş aşı pişirmek, al basan çocuğu ardıç ağacının kovuğundan geçirmek …..
onurgüven.org alıntıdır.

Yararlanılan kaynaklar :
Lilith -Vera Zıngsem
Ana Tanrıça Şeytan -Elvin Azar Sümer
Türk mitolojisi -Bahattin Uslu
Mitolojide çocuk katili kadınlar -Cemile Akyıldız
Günümüzde lohusalıkta devam eden albastı ve kırklama uygulamaları –
Yard.Doç. Dr. Özlem DEMİREL BOZKURT* Araş. Gör. Dr. Aytül HADİMLİ** Prof. Dr. Ümran SEVİL*
*E.Ü.Hemşirelik Fakültesi Kadın Sağlığı ve Hast. Hemşireliği AD. **E.Ü.İzmir Atatürk Sağlık Yüksekokulu Ebelik Bölümü
Kabala ve Goetia-O.Güven

Bildiğim kadarıyla lilith feminizm hareketinin başıdır gerçi feministlerden nefret ederim orası ayrı mevzu.
Lilith cenneten çıkarılacak kelimeyi söleyip cenneten çıkmıştır kaynağı hatırlamıyorum ama yahudi ya da İslami olabilir karıştırıyor olabilirim bulursam atacağım şöyle diyordu;
<<<<Lilith cenneten çıkmak için gerekli sözcüğü söyledi o da cenneten çıktı Yaradan ona dönemisini söyledi çünki adem yanlız kaldı ama o dönmedi ve akdenizde ki şeytanlar ile beraber oldu(şeytan neslini geldiği yer ki zaten iblislerin annesi de denilir)
Ademin yanlız kalmasına göz yummayan Yaradan 2 melek yolladı ve geri döndürmelerini emretti lilith geri dönmeyi reddeti bunun için (sayısını hatırlamıyorum yanlış olmasın) ...... kadar çocugunu günlük olarak öldüreceğiz ya da bizimle gelip ademin yanında olursun dediler.
Ölümü secen lilith günlük olarak .......... çocuklarını kaybeder>>>> şimdilerde evde tek başına yanlız bir erkek kalmamalıdır denilir ya da tek başına gece ormanlarda dolanmayın denilir orada burada dolanır erkeklerin aklını başından alır ya öldürür ya da delirtir Adem (a.s) olan nefreti asla bitmeycektir.....................Adem (a.s) ise uyurken kaburga kemiğinden yaratmıştır Yaradan ki onun ile iyi anlaşabilsin.
 
4

43887

Bildiğim kadarıyla lilith feminizm hareketinin başıdır gerçi feministlerden nefret ederim orası ayrı mevzu.
Lilith cenneten çıkarılacak kelimeyi söleyip cenneten çıkmıştır kaynağı hatırlamıyorum ama yahudi ya da İslami olabilir karıştırıyor olabilirim bulursam atacağım şöyle diyordu;
<<<<Lilith cenneten çıkmak için gerekli sözcüğü söyledi o da cenneten çıktı Yaradan ona dönemisini söyledi çünki adem yanlız kaldı ama o dönmedi ve akdenizde ki şeytanlar ile beraber oldu(şeytan neslini geldiği yer ki zaten iblislerin annesi de denilir)
Ademin yanlız kalmasına göz yummayan Yaradan 2 melek yolladı ve geri döndürmelerini emretti lilith geri dönmeyi reddeti bunun için (sayısını hatırlamıyorum yanlış olmasın) ...... kadar çocugunu günlük olarak öldüreceğiz ya da bizimle gelip ademin yanında olursun dediler.
Ölümü secen lilith günlük olarak .......... çocuklarını kaybeder>>>> şimdilerde evde tek başına yanlız bir erkek kalmamalıdır denilir ya da tek başına gece ormanlarda dolanmayın denilir orada burada dolanır erkeklerin aklını başından alır ya öldürür ya da delirtir Adem (a.s) olan nefreti asla bitmeycektir.....................Adem (a.s) ise uyurken kaburga kemiğinden yaratmıştır Yaradan ki onun ile iyi anlaşabilsin.
Paylaştığım konuda yazdıklarınız ataerkil sisteme geçişteki bilgilerin benzeridir. Lilithin tarihi sümerlere dayanmaktadır. Dinler öncesi sümer tarihini incelerseniz daha iyi çözümlemiş olursunuz.
 

Maximillian

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Nis 2021
Mesajlar
254
Tepkime puanı
234
Paylaştığım konuda yazdıklarınız ataerkil sisteme geçişteki bilgilerin benzeridir. Lilithin tarihi sümerlere dayanmaktadır. Dinler öncesi sümer tarihini incelerseniz daha iyi çözümlemiş olursunuz.
Öncesinde neydi ki ? aydınlat beni !
 

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,113
Tepkime puanı
4,770
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
İnançlar kültür, dil, çoğrafi yapı, sosyo kültürel yapı gibi pek çok etken ile şekillenir. İnaçlar da bu yapıları etkile. İnanç sistemleri politik sistemi besler, politik yapı da inanç sitemini etkiler. Avcı toplayıcı dönem de ( artı ürün elde edilmeye başlamadan önce) sosyal yapı anaerkildi. İnanç sistemleri de ona göre şekilleniyordu. Tanrıça kültü hakimdi. Cennet ve cehennem kavramları yoktu. Babil dönemine gelene kadar cennet veya cehennem anlamına gelen bir kelime dahi yoktu.

Lilith isis, Kibele ( tanrıçalar) insansı değildi. Adem diye biri de yoktu. Lilith en başında insani bir varlık değil herhangi bir varlığın eşi de değildi. Kaburga kemiği hikayesi Hitit dönemin de kemik tanrıçası Havva ile inanç sistemlerine dahil olmuştur.

Lilith dişil gücü, yaratımı ifa ederdi.
Artı ürün ortaya çıkması ile birlikte, mülkleşme de ortaya çıkma başladı. Bunun sonucu da savaşlar meydana gelmeye başladı. Fiziksel güç, saldırgan tutum gibi eril özellikler önem kazanmaya başladı. Ataerkil yapı toplumların ana unsuru olmaya başladı. Tanrıça kültü yerini tanrı kültüne bıraktı. Eril tanrılar önem kazandı. İnsanlaşmaya başladı. Zamanla dişil enerji önemini kaybetti hikayeler değişti. Tek tanrılı dinlerle birlikte dişil enerji kötülenmeye başladı. Şeytan kavramı da bu dönem de ortaya çıkmaya başladı. Tabi bu konu bu kadar basit bir şekilde anlatılamaz. Yüzlerce kaynak okunmalı.

Size bir öneri sunayım. Feminizim nedir tam bilemeden nefret ederim diye bir ötekileştirmek yerine ne olduğunu anlayıp genel geçer bilgiler edinmek yerine daha derine inebilirsiniz.

Sosyal platform diye saygı unsurlarını da göz ardı etmek yerine. Emri cümlesi kullanmadan daha uygun bir üslup ile sorularınızı yöneltmeniz daha iyi olacaktır.

Konuşma uslübu alacağınız saygı ile doğru orantılıdır.
 

Maximillian

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Nis 2021
Mesajlar
254
Tepkime puanı
234
İnançlar kültür, dil, çoğrafi yapı, sosyo kültürel yapı gibi pek çok etken ile şekillenir. İnaçlar da bu yapıları etkile. İnanç sistemleri politik sistemi besler, politik yapı da inanç sitemini etkiler. Avcı toplayıcı dönem de ( artı ürün elde edilmeye başlamadan önce) sosyal yapı anaerkildi. İnanç sistemleri de ona göre şekilleniyordu. Tanrıça kültü hakimdi. Cennet ve cehennem kavramları yoktu. Babil dönemine gelene kadar cennet veya cehennem anlamına gelen bir kelime dahi yoktu.

Lilith isis, Kibele ( tanrıçalar) insansı değildi. Adem diye biri de yoktu. Lilith en başında insani bir varlık değil herhangi bir varlığın eşi de değildi. Kaburga kemiği hikayesi Hitit dönemin de kemik tanrıçası Havva ile inanç sistemlerine dahil olmuştur.

Lilith dişil gücü, yaratımı ifa ederdi.
Artı ürün ortaya çıkması ile birlikte, mülkleşme de ortaya çıkma başladı. Bunun sonucu da savaşlar meydana gelmeye başladı. Fiziksel güç, saldırgan tutum gibi eril özellikler önem kazanmaya başladı. Ataerkil yapı toplumların ana unsuru olmaya başladı. Tanrıça kültü yerini tanrı kültüne bıraktı. Eril tanrılar önem kazandı. İnsanlaşmaya başladı. Zamanla dişil enerji önemini kaybetti hikayeler değişti. Tek tanrılı dinlerle birlikte dişil enerji kötülenmeye başladı. Şeytan kavramı da bu dönem de ortaya çıkmaya başladı. Tabi bu konu bu kadar basit bir şekilde anlatılamaz. Yüzlerce kaynak okunmalı.

Size bir öneri sunayım. Feminizim nedir tam bilemeden nefret ederim diye bir ötekileştirmek yerine ne olduğunu anlayıp genel geçer bilgiler edinmek yerine daha derine inebilirsiniz.

Sosyal platform diye saygı unsurlarını da göz ardı etmek yerine. Emri cümlesi kullanmadan daha uygun bir üslup ile sorularınızı yöneltmeniz daha iyi olacaktır.

Konuşma uslübu alacağınız saygı ile doğru orantılıdır.
Vaov mükemmel açıklama normalde fena laflar eder idim amma doğru söze ne hacet tavsiyeni dikkate alıcam teşekkür ederim bilgi içinde tek sorun hala feminizm den nefret ediyorum en azından bu açıklamadan sonra femi-nazi lerden diyelim tekrardan hayırlı günler
 

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,113
Tepkime puanı
4,770
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
femi nazi çok doğru bir tanımlama oldu. Maalesef insan ırkı olarak büyük bir hata yapıyoruz. İnandığımız değerlerini tamamen ve tartışmaya açık olmayacak şekilde doğru kabul edip bunu savunmak içinde her türlü yolu mübah sayıyoruz. Şiddeti meşru görüyoruz. Ne zaman sadece kendimizi ve diğerlerini insan olarak göreceğiz ve ötekileştirmeyeceğiz o zaman özgürleşeceğiz .
Nefret söylemelerini kendi dilimizden çıkarmamız faydalı olacaktır. Nefret ağır bir enerjiye sahip bir duygudur. Nefreti fiziksel eyleme dönüştürmediğiz de sorun yok olarak görebiliriz lakin, nefretin şiddete dönüşmemiş eylemi de en başta kendimize zarar verebilir.
Kalp çakramızın dengesizleşmesine yol açar. Yanlış anlaşılmamaya sebep olmamak adına belirteyim Sizi eleştirmiyorum. Genel manada belki hergün kullandığımız ve normalleştirdiğimiz nefret kelimesinin ve duygusunun masum olmadığını anlatmaya çalışıyorum.

nefret söylemi psikoloji de fobi olarak geçer. Fobi kavramı bildiğiniz üzere korku ile ilgilidir. Nefret söylemlerinin altında temel olarak korku duygusunun da olduğu kabul edilir.

ilk akla şu gelebilir nesinden korkacağım diye. En temel mana da Bilinmeyenden korkma olarak açıklanır bu durum. Yani bilmediğimiz tanımadığımız olana karşı gizli korku nefret olarak kendini gösterir. Bu konuyu daha fazla uzatmayım zira psikoloji de nevroz içinde de işlenen bu üst ve alt duygular ilişkisi Aylarca konuşabiliriz.

korku duygusu da kök çakramız ile ilişkilidir. Temel çakra Ve bedenden ellere giden kalp çakra da blokaj meydana getirmiş olduk.

o yüzden eleştirelim, tartışalım lakin nefret duygusunun ağırlığını taşımayalım. Şaman temelli sağaltım yöntemlerinin başında “nefret ettiğin ne kadar şey var ise onu azalt “ önermesi yer alır.
 

Maximillian

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Nis 2021
Mesajlar
254
Tepkime puanı
234
femi nazi çok doğru bir tanımlama oldu. Maalesef insan ırkı olarak büyük bir hata yapıyoruz. İnandığımız değerlerini tamamen ve tartışmaya açık olmayacak şekilde doğru kabul edip bunu savunmak içinde her türlü yolu mübah sayıyoruz. Şiddeti meşru görüyoruz. Ne zaman sadece kendimizi ve diğerlerini insan olarak göreceğiz ve ötekileştirmeyeceğiz o zaman özgürleşeceğiz .
Nefret söylemelerini kendi dilimizden çıkarmamız faydalı olacaktır. Nefret ağır bir enerjiye sahip bir duygudur. Nefreti fiziksel eyleme dönüştürmediğiz de sorun yok olarak görebiliriz lakin, nefretin şiddete dönüşmemiş eylemi de en başta kendimize zarar verebilir.
Kalp çakramızın dengesizleşmesine yol açar. Yanlış anlaşılmamaya sebep olmamak adına belirteyim Sizi eleştirmiyorum. Genel manada belki hergün kullandığımız ve normalleştirdiğimiz nefret kelimesinin ve duygusunun masum olmadığını anlatmaya çalışıyorum.

nefret söylemi psikoloji de fobi olarak geçer. Fobi kavramı bildiğiniz üzere korku ile ilgilidir. Nefret söylemlerinin altında temel olarak korku duygusunun da olduğu kabul edilir.

ilk akla şu gelebilir nesinden korkacağım diye. En temel mana da Bilinmeyenden korkma olarak açıklanır bu durum. Yani bilmediğimiz tanımadığımız olana karşı gizli korku nefret olarak kendini gösterir. Bu konuyu daha fazla uzatmayım zira psikoloji de nevroz içinde de işlenen bu üst ve alt duygular ilişkisi Aylarca konuşabiliriz.

korku duygusu da kök çakramız ile ilişkilidir. Temel çakra Ve bedenden ellere giden kalp çakra da blokaj meydana getirmiş olduk.

o yüzden eleştirelim, tartışalım lakin nefret duygusunun ağırlığını taşımayalım. Şaman temelli sağaltım yöntemlerinin başında “nefret ettiğin ne kadar şey var ise onu azalt “ önermesi yer alır.
Sayın yönetici konuyu anladım daha fazla mesaja gerek yok sağolun var olun femi-nazi ile ilgili bardak zaten dolu daha fazlası boşa söz sarf etmek akıllıca değil hayırlı günler dilerim efem
 

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,113
Tepkime puanı
4,770
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
Üslüp konusu zorlamaya devam ediyorsunuz. Normal de fena laflar ederdim ifadenizi göz aradı ettim. Ne kadar mesajın gerekli olduğu konusu yargısı size ait değil. Ne kadar sözün akıllıca olup olmayacağı kısmı da sizin inisiyatifiniz de değil. Ne kadar konuşacağıma ne yazacağıma ben karar veririm. Susun demek yerine başka ifade şekli kullansanız da sonuçta özü anlaşıyor. Üslup şeklinize lütfen dikkat ediniz.
 
Üst