bendekiben
Elit Üye
25-26 Nisan 2013 tarihlerinde parçalı ay tutulmasını Türkiye'den seyredebileceğiz. Dolunayda olacak bu tutulmanın bizi nasıl etkileyeceği konusundaki merakımın sonucu aşağıda size de aktarıyorum. İyi forumlar. 
Dolunay tırmanan enerjilerin vardığı zirvedir. Ay Tutulması ise, bir hengamenin orta yerinde elektriklerin kesilmesi gibi bir şeydir!
İnsan kendini Güneş zanneder! Oysa aslında Yaratan’dan aldığı ışığı yansıtan bir AY’dır. Gökteki ay ise, kristalin üstüne düşen gölge gibidir! Biz ayın getirdiği yansımalara kapılır, manipule olur, kendi odağımızdan çıkar ve onun değişen ritimleri ile dünya hayatı içinde seyre dalarız. Ayın oluşturduğu zanları, kendi duygu ve düşüncelerimiz zanneder, gerçekte AY’ın biz olduğumuzu ve ışığımızı merkezden aldığımızı ise unutur gideriz! Sonra birden AY tutulur… yani elektrikler kesilir
Birden nasıl hissetmemiz gerektiği hakkındaki referanslar yok olur… etrafımızı göremez duyamaz koklayamaz bir hale geliriz… İşte öyle zamanlar, insanların iki safa ayrıldıkları zamanlardır…
Nasıl mı? Elektrik kesilmesi örneğinden devam edelim; Kimileri ”Ayyy elektrik gittiii!” … ”Ay etrafımı göremiyorum… Şimdi birşeye takılıp düşücem! Çabuk biri bir mum bulsun!” … ”Anneee gelseneeeee… ışık gitti korkuyorummm!” … ”Banyonun ışığını kim kapattı leyynn!!” diye bağırırken, bir aklı selim sahibi, eliyle koymuş gibi bulduğu mumu sakince yakar ve ortalığa yeniden huzur ve düzeni getirir. Mum ışığının dingin, derin ve insanı kendine yaklaştıran bir yanı vardır. Dikkati dağıtmaz … ışığın odaklanmak istenilen yere yoğunlaşmasını sağlar. Bizi de, duyularımızı keskin tutmaya ve özenle davranmaya teşvik eder…
İşte Ay Tutulmaları da böyle bir kaos illüzyonu oluştururlar hayatımızda! Dolunay’ın getirdiği zirve hissinin tam orta yerinde elektrik kesilince, kimileri panik olur ne yapacağını şaşırır iyice, bastırdığı, gözlerden sakladığı ürkek, beceriksiz yanlar, korkular, arzular ortaya çıkar, yani kendiyle yüzleşir. Kimileri ise, karanlıkta bir mum yakmaya odaklanır ve kendini bulur…
Karmaşadan, karanlıktan, yıkımdan, değişimden korkmayın Dostlar! Rabbin eliyle gelen herşey, hayra vesiledir. Olana direnmek yerine, olayların içinde kendi bütünlüğümüzü korumaya ve yön bulmaya odaklanmak, bizi hiç ummadığımız kadar aydınlık bir ufka doğru götürebilir… Hayal ettiklerimiz olduğunda mutlu olacağımızı zannederiz. Bu nedenle hayal edemediğimiz hayırlı ve güzel yarınlara sırtımızı dönüp geçmişimizle kavga ederek geçiririz zamanımızı ve hep gelecekte yine tam istediğimiz gibi birşeyler olup olmayacağını bilmek, yani aslında ” kendi anlayışımız çerçevesinde güvende” olduğumuzun garantisini almak isteriz. Oysa hayat bir ova değil, bir denizdir…
Alıntıdır.

Dolunay tırmanan enerjilerin vardığı zirvedir. Ay Tutulması ise, bir hengamenin orta yerinde elektriklerin kesilmesi gibi bir şeydir!
İnsan kendini Güneş zanneder! Oysa aslında Yaratan’dan aldığı ışığı yansıtan bir AY’dır. Gökteki ay ise, kristalin üstüne düşen gölge gibidir! Biz ayın getirdiği yansımalara kapılır, manipule olur, kendi odağımızdan çıkar ve onun değişen ritimleri ile dünya hayatı içinde seyre dalarız. Ayın oluşturduğu zanları, kendi duygu ve düşüncelerimiz zanneder, gerçekte AY’ın biz olduğumuzu ve ışığımızı merkezden aldığımızı ise unutur gideriz! Sonra birden AY tutulur… yani elektrikler kesilir

Nasıl mı? Elektrik kesilmesi örneğinden devam edelim; Kimileri ”Ayyy elektrik gittiii!” … ”Ay etrafımı göremiyorum… Şimdi birşeye takılıp düşücem! Çabuk biri bir mum bulsun!” … ”Anneee gelseneeeee… ışık gitti korkuyorummm!” … ”Banyonun ışığını kim kapattı leyynn!!” diye bağırırken, bir aklı selim sahibi, eliyle koymuş gibi bulduğu mumu sakince yakar ve ortalığa yeniden huzur ve düzeni getirir. Mum ışığının dingin, derin ve insanı kendine yaklaştıran bir yanı vardır. Dikkati dağıtmaz … ışığın odaklanmak istenilen yere yoğunlaşmasını sağlar. Bizi de, duyularımızı keskin tutmaya ve özenle davranmaya teşvik eder…
İşte Ay Tutulmaları da böyle bir kaos illüzyonu oluştururlar hayatımızda! Dolunay’ın getirdiği zirve hissinin tam orta yerinde elektrik kesilince, kimileri panik olur ne yapacağını şaşırır iyice, bastırdığı, gözlerden sakladığı ürkek, beceriksiz yanlar, korkular, arzular ortaya çıkar, yani kendiyle yüzleşir. Kimileri ise, karanlıkta bir mum yakmaya odaklanır ve kendini bulur…
Karmaşadan, karanlıktan, yıkımdan, değişimden korkmayın Dostlar! Rabbin eliyle gelen herşey, hayra vesiledir. Olana direnmek yerine, olayların içinde kendi bütünlüğümüzü korumaya ve yön bulmaya odaklanmak, bizi hiç ummadığımız kadar aydınlık bir ufka doğru götürebilir… Hayal ettiklerimiz olduğunda mutlu olacağımızı zannederiz. Bu nedenle hayal edemediğimiz hayırlı ve güzel yarınlara sırtımızı dönüp geçmişimizle kavga ederek geçiririz zamanımızı ve hep gelecekte yine tam istediğimiz gibi birşeyler olup olmayacağını bilmek, yani aslında ” kendi anlayışımız çerçevesinde güvende” olduğumuzun garantisini almak isteriz. Oysa hayat bir ova değil, bir denizdir…
Alıntıdır.