"Gizlimabet Parapsikoloji Platformu"

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Artık fal bakamıyorum

  • Konbuyu başlatan Konbuyu başlatan Lilacik
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Lilacik

Kayıtlı Üye
Selamlar herkese.
Uzun yıllardır fal bakıyorum, / bakıyordum. Ama artık bakamıyorum. Ne zaman elime kartları alsam, ya da fincanı alsam ağzım tek kelime etmiyor. Sanki tutuklu kalıyorum, öylece bakıyorum. Bu durumdan nasıl kurtulabilirim? Benimle aynı problemi yaşayan var mı?
 
Her yetenegin bir dongusu ve kotasi vardir. Hayat size baska yetenekler vermek ve simdiki yeteneginizi 2. bir emre kadar dinlendirip canlandirmayi murad etmis olabilir.

Ben de eskiden insanlarin yuzune, orantilarina, ellerine, sesine, konusma usullerine bakip karakterlerini zaaflarini, hastaliklarini sik diye soylerdim. Ruyalarini yorumlardim. Basta oyun gibi gelirdi alisir gibi oldum. Sonra birden kesildi. Sonra baska konular gundemin oldu ve sonradan kor beceri dedigim bu yetenek baska ilmi arastirmalarla sanki yeniden kendini aktif etti

Panige kapilmayin, bir teyenege sahip olmak once cahiliye becerisi ile onu kesvetmenizi sonra ilminizi arttirmak icin ondan mahrum kalmanizi sonra da onu icinizde adeta projelestirerek geri kazanmanizi gerektirir.

Tabi ben buna fal demiyorum o ayri
 
Aynı durum bende de var fincana baktığımda tutuluyor daha önce bazı şeyler görür, duyardım şuan kendimi ne kadar zorlasam da olmuyor maalesef ne yapacağımı da bilmiyorum
 
Bunun olması bünyenizi bu konuda çok yorduğunuzu işarettir. Bir süre kartlardan ve fincandan uzak durun. Vucüt dengesini tekrar bulsun. Kendinize bu konuda tatil berin, en azından öyle düşünün. Vakti gelince zaten gözünüz fincana, eliniz kartlara istemsizce kayacaktır.
 
Peki tamamiyle yeteneklerimizi kaybettik diyemeyiz değil mi ? Tekrardan kazanabiliriz yani?

Falcılık veya adına kim her ne diyorsa dediği şey bana göre bir lütuf. Milyonlarca insan arasından bir grup insana verilmiş lütuf. Bunu kazanmak, hak etmek, öğrenmek, alışmak ve uygulamak kolay değildir. Hepimiz bu uğraşları verdik. Vermeyede devam ediyoruz ancak hepimizin bir limiti var. Ne zaman ki bu limiti zorlarsak psişik olarakta yorulur ve çökeriz. Enerjisel anlamda tükeniriz. Bu da elimizde ki bu mahareti kullanılmaz hale getirir. Kişinin kendini bunlardan bir müddet uzak tutup kendini ruhen dinlendirdiği zaman psişik olarak açılmalar tekrardan başlar. O yüzden hergün pat pat fincan kaldırılmamalı. Herhün patır patır tarot ve diğer desteler açılmamalı. Bırakın ruhunuz biraz dinlensin. Vakti gelince zaten yine-yeniden yapabilirsiniz. Ki ben 1 yıl boyunca hiç fal bakmadığımı bilirim. Bu 1 yıllık arada kendimi geliştirmeyi ve iç sesime kulak vermeyi öğrendim. Hayat güzel olmasada idare eder. Yeter ki tutunmayı bilelim.
 
Gozlemleme yetenegi olan her insan iyi fal bakar. Ayni zamanda hikmetli konusur ve rafine edilmis bilgiler verdigi icin de sifa olur.
Hersey iyi gozlem yapma kabiliyetiyle baslar. Davranis biliminden, kiyafetnameye kadar hersey gozlem yapmaya baslanarak elde edilir.

Allah bile ilim vermeden once gozlem yapmaya tesvik eder. Goklere yere ve her ikisi arasindakilere bakmamizi, ibret alarak gozlem yapmamizi ve tefekkur denen goruntuyu ilme convert eden bir dusunce yapisi gelistirmemizi ister.

Mesela fal bakan sokak salcilari cogu kez kisinin kaygilarindan yola cikarak destekli sallamaya ve sizin duymak istediginiz seyleri size sartlandirarak vermeye oyle aliskindirlar ki, sirf bu bile bir sanattir. Aslinda sarrafliktir ve ince bir istir. Bir tik ustu de zaten enerji alani okuma ve kisiyi zaaflarina karsi uyararak olasi kayiplarinin nerden geldigini tahmin etmektir. Bir tik ustu kisinin bilinc altina girerek direkt yansitma yapmaktir. Bunun icin ise maximum arinmislik gerekir. Bir tik ustu ve bir tik ustu her daim vardir. Ama gozlemleyebilene.

Allah tanik bilincinden kalmamizi ister. Yani gozlemci bilincinde kalarak, bir sure sonra da icimizdeki gozlemciyi de gozlemleyen tanrisallik denetiminin frekansina yukselmemiz ogutlenir. Bu kanala giren artik imkani yok ki sifaci olmasin. Demir gibi kati gerceklik icindeki katiligi bozmadan kati bir miknatis haline gelir. Zahiren ayni kalsa da batinindaki kuvvetlerle kati gerceklige hukmetmeye baslar.
 
Gozlemleme yetenegi olan her insan iyi fal bakar. Ayni zamanda hikmetli konusur ve rafine edilmis bilgiler verdigi icin de sifa olur.
Hersey iyi gozlem yapma kabiliyetiyle baslar. Davranis biliminden, kiyafetnameye kadar hersey gozlem yapmaya baslanarak elde edilir.

Allah bile ilim vermeden once gozlem yapmaya tesvik eder. Goklere yere ve her ikisi arasindakilere bakmamizi, ibret alarak gozlem yapmamizi ve tefekkur denen goruntuyu ilme convert eden bir dusunce yapisi gelistirmemizi ister.

Mesela fal bakan sokak salcilari cogu kez kisinin kaygilarindan yola cikarak destekli sallamaya ve sizin duymak istediginiz seyleri size sartlandirarak vermeye oyle aliskindirlar ki, sirf bu bile bir sanattir. Aslinda sarrafliktir ve ince bir istir. Bir tik ustu de zaten enerji alani okuma ve kisiyi zaaflarina karsi uyararak olasi kayiplarinin nerden geldigini tahmin etmektir. Bir tik ustu kisinin bilinc altina girerek direkt yansitma yapmaktir. Bunun icin ise maximum arinmislik gerekir. Bir tik ustu ve bir tik ustu her daim vardir. Ama gozlemleyebilene.

Allah tanik bilincinden kalmamizi ister. Yani gozlemci bilincinde kalarak, bir sure sonra da icimizdeki gozlemciyi de gozlemleyen tanrisallik denetiminin frekansina yukselmemiz ogutlenir. Bu kanala giren artik imkani yok ki sifaci olmasin. Demir gibi kati gerceklik icindeki katiligi bozmadan kati bir miknatis haline gelir. Zahiren ayni kalsa da batinindaki kuvvetlerle kati gerceklige hukmetmeye baslar.
Siz bilirkişiye benziyorsunuz. :)
 
Yukarıda arkadaş oldukça güzel bir açıklama yapmış.
Ek olarak: Beyinde ki frekans gücü bu işi yapabilirliğe değişkenlik verir.
Farzı misal: Beynimiz gün içinde totalde 5 farklı frekans yayar.
Delta, Alfa, Theta, Beta ve Gamma şeklinde.
Yunan alfabesinde ki harflerin isimleridir, ayrıca.
İster Danışan olun isterseniz Danışman.
Frekanslar arasında ciddi bir fark olduğu zaman verimlilik düşer.
Gamma evresinde ki Danışan ile Alfa evresinde frekans yayan Danışmanın beyinlerin -frekansların- uyuşması ve sizi tatmin edici cevaplar vermesi, muhtemelen zorlu olur.
Bu örnekten devam edersek: bu iki farklı evrede ki 2 bireyin yaptığı gözlem, hissettikleri ve yorumladıkları çok farklı olur. O yüzden Danışanın " iyi" olarak nitelendirdiği kriter maalesef ki çok iç açıcı sonuçlar vermez.
Farklı bir örnekle betinleyip, yorumu sonlandıraym.
Delta evresinin çıkış noktasında olan Danışan ile Teta seviyesinde frekans yayan Danışmanın yapacağı gözlem ve yorumlar daha nokta atışı olur.
Yani uzun lafın kısası: her an değişken frekanslar yayan bireyler olarak istenilen sürede doğru sonuçlara ulaşmak biraz zor.
 
Geri
Üst