Antidepresanlar deneyimi öldürür mü ?

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
673
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Depresyon, OKB, kaygı bozuklukları, travma sonrası stres, panik atak gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların yan etkilerine hem de etkilerine hepimiz oldukça aşinayız.
Sizce bunlar deneyimi öldürür mü ?
Bildiğiniz gibi bu evrendeki varlığımız bedenimizi beynimiz/beyin hücrelerimiz sayesinde kontrol ediyor, hayatı bu kadar zorlaştıran çoğu zaman zindan eden bu beyinsel durumlar aslında beynimizin yaşaması gerektiği durumlar mı ? Yoksa serotonin geri alım inhibitörleriyle tekamülümüzü mü baltalıyoruz.
tartışalım
 

lviv angeles

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Ocak 2014
Mesajlar
2,716
Tepkime puanı
296
Konum
HAYALLERİN GERÇEK OLDUĞU ÂLEM
Hastalık ve tedavi seviyesine göre durumun değişeceğini düşünüyorum.Çok ciddi büyük çaptaki tedavi ve ilaç kullanımının tekamül üzerinde etkisi olabilir.
Örneğin; ben çok uzun bir süre doktor kontrolunde bir antidepresena devam ettim.Yıllar önceydi ancak bilemem ki kullanmasaydım tekamüi sürecim ne olurdu?
Ayrıca kullanmak zorundaydım da..Beyin her yaşadığımız sürecin kaynağı..Kaynağa müdahale ise ...Bilemiyorum.Belki buda kişinin tekamülünün bir parçasıdır.
 
Ü

Üye silindi 58480

Antidepresanlar intihar haplaidir.

Beyin zaten kendi hormonunu kendisi uretir. Korku aninda adrenalin, uykuda buyume hormonu, inanc paradoxu yoksa surekli mutluluk hormonu uretir.
Beynin saglikli kalabilmesi icin dusunce ve cozum uretme ihtiyaci uzerinden beslenmelidir. Ama kolaya kacan insan kitlesel inanci benimser ve ilac bagimlisi olur. Bas agrisini uyusturur. yuzlesmekten kacmayi tercih ettigi sorunlar alt benliginde stres meydana getirdikce uyusturucu gibi antidepresan alir ve bendine olabilecek en buyuk kazagi atar.

20 sene sonra da zaten sorunlarin kaynagina inip psikolojik tedaviye basvurur ama is isten gecer. Artik 20 yillik davranis ezberini bozmak icin daha fazla efor harcamasi gerekir ve bu yukun altina yasliligin yorgunlugu dolayisirla giremez.

Antidepresanlar intihar hapidir. Insan fitratina terstir. Orta vadede insani materyal ve dar capli bir hale getirerek beyninin asil manevi kivrimlarini uyusturur. Dis doktorunun vurdugu uyusturma asisi gibi beynin butun uhrevi faliyeti bir anda soner.
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
673
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Antidepresanlar intihar haplaidir.

Beyin zaten kendi hormonunu kendisi uretir. Korku aninda adrenalin, uykuda buyume hormonu, inanc paradoxu yoksa surekli mutluluk hormonu uretir.
Beynin saglikli kalabilmesi icin dusunce ve cozum uretme ihtiyaci uzerinden beslenmelidir. Ama kolaya kacan insan kitlesel inanci benimser ve ilac bagimlisi olur. Bas agrisini uyusturur. yuzlesmekten kacmayi tercih ettigi sorunlar alt benliginde stres meydana getirdikce uyusturucu gibi antidepresan alir ve bendine olabilecek en buyuk kazagi atar.

20 sene sonra da zaten sorunlarin kaynagina inip psikolojik tedaviye basvurur ama is isten gecer. Artik 20 yillik davranis ezberini bozmak icin daha fazla efor harcamasi gerekir ve bu yukun altina yasliligin yorgunlugu dolayisirla giremez.

Antidepresanlar intihar hapidir. Insan fitratina terstir. Orta vadede insani materyal ve dar capli bir hale getirerek beyninin asil manevi kivrimlarini uyusturur. Dis doktorunun vurdugu uyusturma asisi gibi beynin butun uhrevi faliyeti bir anda soner.

Bu konuda kaynak nedir ? Nasıl deneyler yaptınız beynin uhrevi işlevi ile ilgili ? Uhrevi işlevi nedi ayrıca? Nasıl hastalarla çalıştınız ve siz antidepresanı sadece sorunlarla yüzleşememek olarak mı görüyorsunuz ? Bağımlı olan hastada ilacın suçu yoktur.Doktor kontrolü diye bas bas bağırmıyor boşuna insanlar.Doktor başlatıp doktor bitirir.Bu anlattıklarım benim tekamüle ilişkin yorumum değil bu arada.Sadece antidepresanlar hakkına genel düşüncem.
 
Ü

Üye silindi 45859

Merhaba,

Antidepresanlar kullanılması gerekilen durumlarda mutlaka kullanılmalıdır. Aksi takdirde panik bozukluk, anksiyete gibi ruhsal deformasyonlar kişinin kendi kendini öldürmesine sebep olabilir. Çok basit bir örnek, major depresyonu ele alalım. Major depresyon döneminde bir kişi yemek yiyecek, yerinden kalkacak enerjiyi ve isteği kendinde bulamaz. Bu da doğal olarak organizmada yer alan birçok mekanizmanın kendini kapatmasına sebep olur. Bu da kişiyi intihara sürükleyebilir veya vücut direncinin düşmesiyle farklı hastalık ve davranım bozukluklarına yol açabilir. Yine bu basit örneğime çok basit bir sonuç ekleyeyim, stres ve üzüntünün en çok yol açtığı hastalık kanserdir. Çünkü immune sisteminizin gücü ruh halinizle çok yakından ilişkilidir. Tabii gerekli olmayan durumlarda hafif depresyonlar, panik bozukluklar, anksiyetenin kontrol altına alınabileceği durumlarda psikoterapi önerilir, ilaç tedavisi değil. Ancak tutup da bipolar bozukluktan muzdarip birine "ilaç kullanma kardeşim ya ne gereği var" derseniz hem kişiyi hem de kişinin bulunduğu sistemi çok zor durumlara sokarsınız. Ancak sağlıklı bir beyin gerekli hormonları üretebilir bunu sakın unutmayın. Üretememesi de kişide ölümle sonuçlanabilir, psikoloji kesinlikle şaka değildir. Fakat vaka üzerinde ilaç gerekliği tartışmaya açıktır.

Doğada bulunan birçok madde antidepresanların sağladığı etkiyi sağlayabilir, eski uygarlıklarda kullanımları da söz konusudur. Deneyimi öldüreceğini düşünmüyorum fakat her ilacın etki alanı farklı, kimisi beyin aktivitelerini bir nebze yavaşlatmaya yönelikken kimi hareketliliği arttırmaya yöneliktir. Beyindeki işlevselliği geri kazandırmaya yönelik herhangi bir ilacın deneyimi baltalayacağı düşüncesinde değilim fakat yavaşlatabilir veya hızlandırabilir. Kişisel görüşüm bu yönde.
 
Ü

Üye silindi 62166

Antidepresan ilaçların bazılarının yan etkileri olduğunu biliyorum. Ama bu ilaçlar ruhsal deneyimlerimizi öldürmez. kişinin içinde duru görü telepati telekinezi özelliği varsa
bunlara bir şey olmaz diye biliyorum. Zaten bu yetenekler çok az insanda oluyor. hepsi Allahın vermiş olduğu yetenekler. saygılarımla.
 
Ü

Üye silindi 58480

Bu konuda kaynak nedir ?

Kaynak ilaclarin kusku goturmeyen yan etkileri. Agri kesiciler beynin sinir sistemini uyusturup, hissizlestirme prensibi ile algi sapmasi yaparlar. Cok fazla agri kesici kullanarak beynini surekli uyusturma yontemi ile hissizlestirmeye alisan bireyler, bir sure sonra cok ufak tetiklemelerle dahi bas agrisina kapilabilirler.
Yahu evinde klimaya alisan adam sokaga cikarsa sicak ona 2 kat cabuk sikinti verir !!

Kaynaklar cok var internette acin bakin, ilac sektoru korkunc bir endustri haline geldi. Ben alternatif tiptan yanayim ama bu konuda konusmak bile yasak ! Ilac satislarini olumsuz etkiliyor cunku.

Nasıl deneyler yaptınız beynin uhrevi işlevi ile ilgili ?

Sadece arastirma yapiyorum. Beyin iki sekilde dusunce uretmekten vazgecer. 1 sarhossa 2 cahilse. Sarhosluk birkac sekilde meydana gelir. Yuksek dozda antibiyotik kullanmaya alisik kimseler kusura bakmayin ama uzun vadede dusunce uretemedikleri gibi tuketim toplumunun urunlerine ve trendlerine kapilip giden telkinlere acik hale gelirler !


Uhrevi işlevi nedi ayrıca?

Arastirin biraz

Nasıl hastalarla çalıştınız ve siz antidepresanı sadece sorunlarla yüzleşememek olarak mı görüyorsunuz ?

Tabi ki hayir.
Siz psikolojik tabanli bir sorunun cozumunun bir aspirin olacagina inaniyorsaniz vallahi diyecek sozum yok size : )) Stres ile dusunce kanallarinizin farkina vararak basedebilirsiniz. Antidepresanlar sorunu cozmez sadece inkar ettirerek size zaman kazandirir. Ve tabi beyin noronlariniz birbiri ile baglanti kurmak yerine gevseyip tembellesirler.

Bağımlı olan hastada ilacın suçu yoktur.

Ilacin sucu yok. Ama kendini 3 ogun ilaca bagimli hale getirmenin sucu var.
Kokain de bir sakinlestiricidir. Ama alistiniz mi kokainle gelen sakinlik sizin dogal haliniz olur. Ve strese cok kolay yenilip kokain arar hale gelirsiniz.
Kokaini bulan bilim adami ile aspirini bulan bilim adaminin ayni bilim adami oldugunu biliyor muydunuz? Buyuk ihtimalle bilmiyordunuz.
Arastiriniz.
 

bella_swan

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Kas 2015
Mesajlar
92
Tepkime puanı
99
Depresyon, OKB, kaygı bozuklukları, travma sonrası stres, panik atak gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların yan etkilerine hem de etkilerine hepimiz oldukça aşinayız.
Sizce bunlar deneyimi öldürür mü ?
Bildiğiniz gibi bu evrendeki varlığımız bedenimizi beynimiz/beyin hücrelerimiz sayesinde kontrol ediyor, hayatı bu kadar zorlaştıran çoğu zaman zindan eden bu beyinsel durumlar aslında beynimizin yaşaması gerektiği durumlar mı ? Yoksa serotonin geri alım inhibitörleriyle tekamülümüzü mü baltalıyoruz.
tartışalım
Merhabalar... Öncelikle herkesin yaşadığı durum şartlar iyileşme süreci farklıdır.. Mesala travma sonrası stres bozukluğu,bu kişinin kolay kolay ilaç kullanmadan atlatabileceği bir durum değildir bence, belkide 100 kişiden 1 kişi çok nadir o da... Seratonin geri alim inhibitörleri bu konuda başarılıdır dikkat etmek gereken doz ve tedavi süresidir modern tıbbı reddetmek bizi ileri değil geriye götürür..Paracelsus ''Zehir yoktur, doz vardır'' demiştir ve doğrudur, eğer kişinin tedaviye ihtiyacı var ise bu tarz ilaçları kullanmayı, intihar etmek diye tanımlamak doğru değildir.Kişinin kendi çabasıda desteği de önemlidir tabiki ömür boyu ilaç kullanayım kafam rahat olsun demekte doğru değildir Bazı ufak şeyler tedavi edilmediği sürece ileride daha büyük bir sorun olur, belirli bir tedavi süreciyle geçmez bunuda gözardı etmeyelim..
 
Ü

Üye silindi 38107

Antidepresanlar intihar haplaidir.

Beyin zaten kendi hormonunu kendisi uretir. Korku aninda adrenalin, uykuda buyume hormonu, inanc paradoxu yoksa surekli mutluluk hormonu uretir.
Beynin saglikli kalabilmesi icin dusunce ve cozum uretme ihtiyaci uzerinden beslenmelidir. Ama kolaya kacan insan kitlesel inanci benimser ve ilac bagimlisi olur. Bas agrisini uyusturur. yuzlesmekten kacmayi tercih ettigi sorunlar alt benliginde stres meydana getirdikce uyusturucu gibi antidepresan alir ve bendine olabilecek en buyuk kazagi atar.

20 sene sonra da zaten sorunlarin kaynagina inip psikolojik tedaviye basvurur ama is isten gecer. Artik 20 yillik davranis ezberini bozmak icin daha fazla efor harcamasi gerekir ve bu yukun altina yasliligin yorgunlugu dolayisirla giremez.

Antidepresanlar intihar hapidir. Insan fitratina terstir. Orta vadede insani materyal ve dar capli bir hale getirerek beyninin asil manevi kivrimlarini uyusturur. Dis doktorunun vurdugu uyusturma asisi gibi beynin butun uhrevi faliyeti bir anda soner.
Toplumdaki bu gibi yanlış düşünceler yüzünden insanlar asıl alması gereken ilaçları almayarak kendilerine eziyet çektiriyor. Anti depresanların beyin kıvrımlarını uyuşturduğu falan yoktur. Anti depresan beynin ve sinirlerin yerine getirmekte zorlandığı bir işlevi kolaylaştırır ve destek çıkar.Ayrıca tekamül açısından da faydalı olduğunu düşünüyorum. Bilincin önünde gereksiz engel oluşturan düşünceleri yok etmesini kolaylaştırır. Bu da insanın kendini daha faydalı yerlere daha kolay bir şekilde getirmesine yola açar.
 
Ü

Üye silindi 58480

Toplumdaki bu gibi yanlış düşünceler yüzünden insanlar asıl alması gereken ilaçları almayarak kendilerine eziyet çektiriyor.

Adına antidepresan denen ilaçlar aslında bir çeşit uyuşturucudur.

Travma geçiren hastalara verilen ilaçların aynilaridir. Maksat diretilen sorunu bilincin derinliklerine gömmektir. Sorun bilinç üstüne çıktıkça hap ile ve plasebo etkisiyle uyuşukluk sağlanır.

Depresyon düşünsel kaynaklıdır. Bunu anlamak istemiyorsunuz. Düşünce paradoxlari temizlenmelidir. Bu olmazsa düşünce kaynaklı negatif motivasyon gittikçe güçlenir. Sonuçlarında ise akıl belli konularda iflas eder ve siz o can çekişme halini depresyon olarak tanımlayıp uyuşturucuya yani antidepresana başvurusunuz.

Bu sorunlarından kaçan kişinin alkole kendini vurması ile aynı reflextir. Aynısı. Sorunu ne çözmeye yanaşır. Ne akılcı bir karar alır. Ama alkolik olmasını kendince bir makul amaca bağlar.

Insan antidepresan kullanmadigi için değil, kendini ona bağımlı hale getirdiği için ufak tetiklenmelere karşı doğal kuvvetini yitirir.

Tinerci çocuklar travma geçirince sorun onlara göre tiner olmamasıdır. Bana göre ise kendini tinere teslim etmesi dolayısı ile sorunun buradan kaynaklandığını kabul etmek istemez. Çocuk daha köklü bir aydınlanma yasamalidir. Ama ona anlatabilir misiniz?

Şimdi toplum kendini ilaçlara 30 sene önce alıştırdı artık. Bu saatten sonra ben ne desem boş. Eskiden ilaç mı vardı? Diyim bari.

Faydasını yok mu? E var.
Ama eleştiriyorum. Düz bir sopa bükülerek yamultulursa, kusura bakmayın ama onu eski haline getirmek için artık hem ters yönde hem de 2 kat fazla bükerek eğmek gerekir. Benimki böyle bir serzeniş işte.
 
Ü

Üye silindi 38107

Adına antidepresan denen ilaçlar aslında bir çeşit uyuşturucudur.

Travma geçiren hastalara verilen ilaçların aynilaridir. Maksat diretilen sorunu bilincin derinliklerine gömmektir. Sorun bilinç üstüne çıktıkça hap ile ve plasebo etkisiyle uyuşukluk sağlanır.

Depresyon düşünsel kaynaklıdır. Bunu anlamak istemiyorsunuz. Düşünce paradoxlari temizlenmelidir. Bu olmazsa düşünce kaynaklı negatif motivasyon gittikçe güçlenir. Sonuçlarında ise akıl belli konularda iflas eder ve siz o can çekişme halini depresyon olarak tanımlayıp uyuşturucuya yani antidepresana başvurusunuz.

Bu sorunlarından kaçan kişinin alkole kendini vurması ile aynı reflextir. Aynısı. Sorunu ne çözmeye yanaşır. Ne akılcı bir karar alır. Ama alkolik olmasını kendince bir makul amaca bağlar.

Insan antidepresan kullanmadigi için değil, kendini ona bağımlı hale getirdiği için ufak tetiklenmelere karşı doğal kuvvetini yitirir.

Tinerci çocuklar travma geçirince sorun onlara göre tiner olmamasıdır. Bana göre ise kendini tinere teslim etmesi dolayısı ile sorunun buradan kaynaklandığını kabul etmek istemez. Çocuk daha köklü bir aydınlanma yasamalidir. Ama ona anlatabilir misiniz?

Şimdi toplum kendini ilaçlara 30 sene önce alıştırdı artık. Bu saatten sonra ben ne desem boş. Eskiden ilaç mı vardı? Diyim bari.

Faydasını yok mu? E var.
Ama eleştiriyorum. Düz bir sopa bükülerek yamultulursa, kusura bakmayın ama onu eski haline getirmek için artık hem ters yönde hem de 2 kat fazla bükerek eğmek gerekir. Benimki böyle bir serzeniş işte.
Bence siz insan iradesine çok fazla güveniyorsunuz.Ancak insan, nirvanaya ulaşmış,milyon alemi gezmiş olabilir. Kanser ise ertesi günde kanser olarak uyanacaktır.
Ayrıca anti depresanların seviyeleri vardır ve travma geçiren biriyle anksiyete problemi olan birine aynı dozda aynı ilaç verilmez.
Siz ilaç kullanıldığında beyin uyuşmuş olacağı için depresyona sebep olan nedenler daha zor çözülür diyorsunuz. Ancak insan duygusal ve psikolojik olarak daha iyi bir konumdayken hayatındaki doğru ve yanlışları, alması gereken kararları daha iyi görür.
İlaçların yan etkileri yok diyemem. Ancak tükürük bezlerinde problem yaratıyor diye kanserli bir hastaya kemoterapi uygulamayalım diyemeyiz.
 
Ü

Üye silindi 55028

Çok yönlü bir konu bu.Psikiyatrirlar yaklaşım olarak biyolojik yönü benimserler.Beyinde eğer kimyasalları kontrol edersek sorun çözülür derler.Düşünce odaklıdırlar yani.Yani kimyasal arttırılarak mutluluk temalı düşünce arttırılmak istenir.Seratonin yükselirse mutlu olur mantığı işler.Sadece ilaç ile sorun çözülebilir derler ve eleştirilirler.Diğer uygulamalarında açıkları vardır.Bu açıklar diğerlerinde de hissedilir.
İlaç kullanan kişilerin dörtte biri ilaçtan istediği verimi alamaz.İlaç değiştirir veya ilacı bırakırlar.İlaç alındıktan sonra kişi hemen mutlu olmayı bekler.Çoğunlukla şikayetleri ilaç işe yaramıyor olur.Bu kanı yanlıştır ve 21 günün dolması beklenmelidir.İnsan vücudu 21 günden sonra mutluluk yönünde değişiklik yapabilir.Bu süre bedenin alışkanlık kazanması için 21 gün geçmesiyle bağlantılıdır.Depresyon kısa süreli bir tedaviye sahiptir.İlaçlı depresyon tedavisi 6 ay sürer.Süresi kısa olmasına rağmen depresyonun nüksetmesi(tekrar etmesi) olasılığı fazladır.(tedavi sonrası)

Şizofreni gibi hastalıklarda olumlu ve olumsuz semptom vardır.Olumlu olan halisinasyon ve delüzyondur ve tedavi sürecinde sıfıra iner.Fakat olumsuz septom olan, intihar semptomu geçirilemez.Şizofrenlerin çoğu intihar eder.İlaç her şeye çözüm değildir.Simya mantığında çalışır.Bir yeri yıkar bir yeri yapar.Aslında her şey simya mantığındadır.İlacın pozitif ve negatif yönleri vardır.
Eğer pozitif ve negatif yönlerine örnek vermemiz gerekirse....(-)İlaçlar nöronlar arasındaki ağ bağlantılarına müdahale edemediği için eski düşünme biçimlerimizi tam olarak değiştiremiyor denilebilir.Psikologların düşünce ve davranışlarla çalışarak bunu geçirebileceği söylenebilir.
Ama (+)Eğer olumlu yönden bakılacaksa kişinin amigdalası büyük olduğundan daha çok duyarlı olur ve nöron ağları(şemaları) değiştirme yetimizin az olduğu söylenebilir.Bu sorunun biyolojik temelliğini gösterir.Psikologların düşünceleri değiştiremeyeceğini destekler.
İlaçları destekleyen bulgular ve desteklemeyen bulgular var. Bu konuda temel yaklaşım faydalı olma ve olmamasıdır.Erken boşalma içinde ilaç (şizofreni için olanlar) kullanılabilmektedir.Bu ilaçlara ise fazla bir talep yoktur çünkü cinsel işlev bozukluğu ortaya çıkarabilmektedir.
Konu araştırma yapıp kullanmanız iyi olacaktır.En temelde ilaçların uzun süreli kullanılacağıdır.Psikolojide tam iyileşme olmadığından süreç tahmin edilememektedir.Ciddi bağımlılık suça ve şiddete büyük ölçüde yatkınlık varsa ilaç kesinlikle kullanılmalıdır.İntihar da ilaç için çok önemlidir ve zorunludur.Duruma göre teraziye bakılmalıdır.Depresyon ilaçları ve intihar arasındaki ilişkiyi tam hatırlamıyorum.Ssri(depresyon ilaçları) kullanımının intihara fayda etmediği hakkında şehir efsaneleri var.İntihara karşı ilacın en etkili yöntem olduğu kesin.Şizofrenide geçici olarak engellenip olasılığı azaltılıyor.Aynı durum depresyonda geçerli olabilir.Şizofreni de kesin olarak intihar etmez artık ilaç kullanılıyor denilemiyor.Sadece halisinasyon görüp intihar etmiyor.Uçurumun kenarındaki dev canavarı görüp onu yenmek için uçurumdan atlamıyor yani.

Şehir efsaneleriyle büyük bir komplo mantığı da sadece fantezi olarak var olabilir.
-İzlanda dünyanın en mutlu ülkesidir ama İzlanda çocuklar arasında psikolojik ilaç kullanılan ülkedir.Psikolojik ilaç etkilidir denilebilir.
-Çocuklara psikolojik ilaç kullandırılıyor denir ve .... çocuklar bir maddeye bağımlı yapılıyor,çocuklar beyinlerinde kelepçeleniyor denilebilir.
-(3)Dünya da her dört kişiden ikisi psikolojik hastalığa sahiptir...Hasta ve sağlıklı insanlar aynı sayıda ya eğer hastalar sağlıklı,sağlıklılar hasta ise.(dennise'den esinlenildi.3)
 
Ü

Üye silindi 56746

Bibliyoterapinin antidepresan kadar etkili bir yöntem olduğunu okumuştum. Demek ki antidepresan iyi yönde etkiliyor ki bibliyoterapi bununla kıyaslanmış. Yine bibliyoterapi ile antidepresan birlikte ilerlediğinde depresyonla ilgili çok güzel sonuçlar alındığı bilimsel olarak kanıtlanmış. İlaç kullanmak istemeyen, ilaçsız iyileşebileceğine inanan depresif ler için okuma terapisi öneriliyor. Bir psikolog/psikiyatr eşliğinde olursa daha verimli sonuç alınır diye düşünüyorum. Kendimden biliyorum ? bkz. Distimik bozukluk
 
Ü

Üye silindi 58480

Bence siz insan iradesine çok fazla güveniyorsunuz.Ancak insan, nirvanaya ulaşmış,milyon alemi gezmiş olabilir. Kanser ise ertesi günde kanser olarak uyanacaktır.

İnsan iradesine güveniyorum. Fazla güvenmiyorum ama.
Nirvanaya ulaşan insan da kanser olur. Ama kalbi mutmain olmuş insan kanser olmaz.

Nefsini sarıp örten yıkıma uğramıştır. Der ayet.
Yani bastırılmış korkular, hele hele insanın yüzleşmekten kaçarak tekamül etmeyi reddetmesi ve olgunluk dönemini ıskalaması onu ileriki yıllarında çok derin bir boşluğa terkedecektir.

Ayetin deyimi ile de yıkıma uğrayacaktır. Mutsuzluk, sebebine inip o sebebi ortadan kaldırdıkça geçicidir. Takamül böyle gelir.
Ama siz mutsuz oldukça yemek yerseniz, hobiler bulup mutsuzluğunuzdan kaçarsanız beyin hayat boyu zihinsel kaçışlara alışır.
İleriki yaşlarda antidepresan ile idare etmek zorunda kalırsınız.

Kimse kusura bakmasın ama ahiret bilinci olmayan kişi yaşlandıkça ruhu inceden rahatsızlık duymaya başlar.
Materyalizm ruha intihar davetiyesidir. Antidepresanlar da materyal dünya çözümüdür.
İş işten geçtiyse tabi ki antidepresan kullanılacak ! İs isten gecti ise tabi ki iki ülke savasa girecek. İş işten gecti ise tabi ki domuz eti de yenecek.



Ben iş işten geçmeden önceki mukaddimeleri baz alıyorum. Siz 30 yıldır ilaç sanayisi dayatılmış bir jenerasyonun içinden yazıyorsunuz. Suçlayabilir miyim sizi ? Tabi ki hayır.


Siz ilaç kullanıldığında beyin uyuşmuş olacağı için depresyona sebep olan nedenler daha zor çözülür diyorsunuz.

Hayır, antidepresanlar her sıkıntıda alınmak sureti ile bir hayat felsefesi haline getirilirse uzun vadede beyin ham kalır ve tefekkür üretemeyecek hale gelir diyorum. Ikisi çok farklı.

İnsanın tekamülü için acılar ve zorluklar sebep kılınır. Bunun en verimli olanı kişinin kendisi ile yüzleşebilecek hale gelmesidir ki bu yüksek erdem gerektirir. Depresyonların tamamı kişi kendi ile yüzleşip hatalarından vazgeçmediği için oluşur. Bunun başka bir oluşma sebebi yoktur. Kişi kendisini sürekli haklı gören bir yapıdaysa depresyon mukadderdir. Depresyon beyin hücrelerine zarar vermeye başladığında ise kusura bakmayacak hem ilaç bağımlısı olur hem te taç çakrasına elveda der . Yani üst benliği ile bağlantısı kopar. Ona sorsanız tedaviden memnundur ama ==))) Ne de olsa kendinden kaçmanın yolu var.


Ancak insan duygusal ve psikolojik olarak daha iyi bir konumdayken hayatındaki doğru ve yanlışları, alması gereken kararları daha iyi görür.

Tamam da duygusal ve psikolojik olarak daha iyi bir konumda olmak için bile hapa muhtaçlık oluştuysa ben şüphe ederim artık.
Hapsız kalınca ne yapacak ?
İş işten geçmediği zamanki tutuma bakılırsa en baştan düzgün bir düşünce sistemi insanı en sağlıklı hale getirebilir.
Siz iş işten geçtikten sonraki kademeden bahsediyorsunuz. Ben eski kafalıyım 30 yıl once yahudiler dünyayı aspin kartellerine boğmadan önceki zamandan bahsediyorum

diyim ve orta noktayı bulalım )))

İlaçların yan etkileri yok diyemem. Ancak tükürük bezlerinde problem yaratıyor diye kanserli bir hastaya kemoterapi uygulamayalım diyemeyiz.

Elbette. Orası öyle
 
Ü

Üye silindi 38107

İnsan iradesine güveniyorum. Fazla güvenmiyorum ama.
Nirvanaya ulaşan insan da kanser olur. Ama kalbi mutmain olmuş insan kanser olmaz.

Nefsini sarıp örten yıkıma uğramıştır. Der ayet.
Yani bastırılmış korkular, hele hele insanın yüzleşmekten kaçarak tekamül etmeyi reddetmesi ve olgunluk dönemini ıskalaması onu ileriki yıllarında çok derin bir boşluğa terkedecektir.

Ayetin deyimi ile de yıkıma uğrayacaktır. Mutsuzluk, sebebine inip o sebebi ortadan kaldırdıkça geçicidir. Takamül böyle gelir.
Ama siz mutsuz oldukça yemek yerseniz, hobiler bulup mutsuzluğunuzdan kaçarsanız beyin hayat boyu zihinsel kaçışlara alışır.
İleriki yaşlarda antidepresan ile idare etmek zorunda kalırsınız.

Kimse kusura bakmasın ama ahiret bilinci olmayan kişi yaşlandıkça ruhu inceden rahatsızlık duymaya başlar.
Materyalizm ruha intihar davetiyesidir. Antidepresanlar da materyal dünya çözümüdür.
İş işten geçtiyse tabi ki antidepresan kullanılacak ! İs isten gecti ise tabi ki iki ülke savasa girecek. İş işten gecti ise tabi ki domuz eti de yenecek.



Ben iş işten geçmeden önceki mukaddimeleri baz alıyorum. Siz 30 yıldır ilaç sanayisi dayatılmış bir jenerasyonun içinden yazıyorsunuz. Suçlayabilir miyim sizi ? Tabi ki hayır.




Hayır, antidepresanlar her sıkıntıda alınmak sureti ile bir hayat felsefesi haline getirilirse uzun vadede beyin ham kalır ve tefekkür üretemeyecek hale gelir diyorum. Ikisi çok farklı.

İnsanın tekamülü için acılar ve zorluklar sebep kılınır. Bunun en verimli olanı kişinin kendisi ile yüzleşebilecek hale gelmesidir ki bu yüksek erdem gerektirir. Depresyonların tamamı kişi kendi ile yüzleşip hatalarından vazgeçmediği için oluşur. Bunun başka bir oluşma sebebi yoktur. Kişi kendisini sürekli haklı gören bir yapıdaysa depresyon mukadderdir. Depresyon beyin hücrelerine zarar vermeye başladığında ise kusura bakmayacak hem ilaç bağımlısı olur hem te taç çakrasına elveda der . Yani üst benliği ile bağlantısı kopar. Ona sorsanız tedaviden memnundur ama ==))) Ne de olsa kendinden kaçmanın yolu var.




Tamam da duygusal ve psikolojik olarak daha iyi bir konumda olmak için bile hapa muhtaçlık oluştuysa ben şüphe ederim artık.
Hapsız kalınca ne yapacak ?
İş işten geçmediği zamanki tutuma bakılırsa en baştan düzgün bir düşünce sistemi insanı en sağlıklı hale getirebilir.
Siz iş işten geçtikten sonraki kademeden bahsediyorsunuz. Ben eski kafalıyım 30 yıl once yahudiler dünyayı aspin kartellerine boğmadan önceki zamandan bahsediyorum

diyim ve orta noktayı bulalım )))



Elbette. Orası öyle
Yazınız tamamen islamiyet bakış açısı ile yazılmış. Ve dediğinizin aksine bir kere hap kullanıldıktan sonra hap kullanmayı kesseniz bile o hastalığa geri dönmezsiniz. Hangimiz gripken antibiyotik içtikte bırakınca geri grip olduk?
Anti depresanlar bağımlılık yaratmaz bu sadece yanlış bir önyargıdır.
Bütün bunları geçtim ahiret inancı olmayan milyonlarca insana rahatsız muamelesi yapıyorsunuz.Yüzlerce binlerce ateist var şu dünyada müslümanlara taş çıkaracak sağlıkla yaşayan.Bende müslümanım ancak din ruhsal problemlere çözümdür. Bir yanınızda cebrail bir yanınızda mikail olsa bile sizi kanserden kurtarmazlar.
Siz iş işten geçmedenki kademeden bahsediyorum yazmışsınız. Ancak hastalık zaten gizli ilerleyen bir olgudur. Kim aynaya bakıpta ''Aa şeker hastalığı başlangıcı var'' diyebilir ki?
Bastırılmış korkular ve sorunun kökeni konusunda dediklerinize katılıyorum.Sadece ilaç kullanıldıktan sonraki daha iyi ruh hali ile sorunun kökenine daha sağlıklı yaklaşımlar yapılabileceğini düşünüyorum.
 

Mr. Şeytan

Banlı Kullanıcı
Katılım
7 Şub 2018
Mesajlar
220
Tepkime puanı
915
Konum
Zamanın dışında boşluğun içinde
Çok yakın bir arkadaşım 4 ay kadar yüksek dozda kullanmak zorunda kaldı. Kullandığı süre boyunca ve yaklaşık 2 ay sonrasını zerre hatırlamıyor. Kullandığı sürece gözlerindeki ışık sönmüştü, sanki bir ölüyle konuşuyordum.

İlaçlar atlatmasına yardımcı oldu mu, olmadı mı? Tartışılır. Çünkü ilaç kullandığı süre boyunca sorununun temeline inmesi gerekiyordu ancak bunu yapamayacak kadar zihni robotlaşmıştı. O yaşanmışlıklardan sonra edindiği tek tecrübe bir daha asla ilaç kullanmayacağıydı.

İlaçları kullanmasını bırakmasını zorla istemiştim, ilaçları bırakıp zihni oturmaya başlayınca sorununun kökenine indik ve gerçekten sorunu çözdük. İlaçlardan daha çok zeki ve her daim sana destek olacak bir arkadaşın olması psikolog ihtiyacını ortadan kaldırıyor.
 
Ü

Üye silindi 58480

Yazınız tamamen islamiyet bakış açısı ile yazılmış.

Tamamen demek hata olur. İslamda hap kullanmak yasak değil ki. Bağımlı olmak yasak. Yani fitri değil.
Ben sadece belli endişeler öne sürerek o doğrultuda kendi bakış açımı yazdım.

Ve dediğinizin aksine bir kere hap kullanıldıktan sonra hap kullanmayı kesseniz bile o hastalığa geri dönmezsiniz.

Tabi ki. Hap, bağışıklığı sadece tetikler. Asıl işi ise hala kurtarılabilir olan bağışıklık sistemi yapar.

Bağışıklık sistemi ise canlı ve diri kalmak zorundadır ve mücadele etmeye ve hastalana hastalana yolda öğrenmeye muhtaçtır. Bağışıklık sistemi kendi kendini geliştiren bir yapay zekadır. Tabiatı böyledir. Uyuşturucu sevmez.
Eskiler hastalanınca ne derler ?

Şifayı kaptım derler değil mi ? Eskiden Hastane de yoktu. Şifahane vardı. İsim bile psisik olarak hasta eder. Bunu işledik.


Anti depresanlar bağımlılık yaratmaz bu sadece yanlış bir önyargıdır.

İsmi bile kötü bir çağrışım yapmıyor mu ?

Anti depresan. Depresyon neden zikretmek zorunda olunsun ki.


Bütün bunları geçtim ahiret inancı olmayan milyonlarca insana rahatsız muamelesi yapıyorsunuz


"Ahiret inancı" derken marka takılmış olmak için dedim ama ))) Ben iddia ediyorum ki sizin günlük hayatta görebileceğiniz herhangi bir klasik müslüman örneği de değilim :giggle:

Farumdakilerin anlayacağı şekilde tercüme edeyim, TAÇ çakrası açık olan ve artık latif sinyalleri işleyebilen 4. boyuta geçmeye hazır kişiler de diyebiliriz. Bu olmadan da yaşayamaz mı insan ? E yaşar, ilk hayata başladığında açılan kök çakrası ile bir hayat kavgasında bulur kendini o yani.

Vicdan azabı çeken kişiler bu azap ile yaşamada diretirlerse genelde kanser olurlar. Bunu ileride anlayacağız. Her hastalığın ruhsal ve psikolojik bir uyarı verdiğini çok geç anlayacağız.


Yüzlerce binlerce ateist var şu dünyada müslümanlara taş çıkaracak sağlıkla yaşayan.

Tabi ki. İşte buna aynen katılıyorum. Müslümanlarla ilişki kurmak olmadı ama. Ben Kuranla ilişki kurmuştum.

Kendine müslüman diyenlerin de ne oldukları ahirette anlaşılacak. Namazı bile boşa çıkacak diyor Kuranda "siz inandım diyerek cennetlik olduğunuzu mu sandınız" der. Kınamadır bu. O halde referans alacaksak bunu iddia makamından değil ispat makamından alacağız. O da Kitap.

Bende müslümanım ancak din ruhsal problemlere çözümdür. Bir yanınızda cebrail bir yanınızda mikail olsa bile sizi kanserden kurtarmazlar.

Kanser olan kişi pes etmiş bir kişidir.
Bunu uzun uzun anlattım. İyi niyetli olabilir. Hakkını ayaramıyor olabilir. Bastırılmış duygularının farkında olmasına ragmen gizli bir kibre kapılıp ayak diretiyor olabilir.
Kanser tamamen ruhsaldır. Sinirlenen kişiler kanser etti beni derler. Bakın ruhsaldır
Doktorlar yaşamak isteyip istemediğine bakar önce ! tedavisi hapla değil umut ve vicdani olarak yaşamı kucaklamaya göredir. İnsan haz tükettikçe yaşar. Hayır oyalanır o aslında.
Allah , kusura bakmasın kimse de, süre verdik diyor ! Süre azaldıkça Allahın mühlet kanunu kendisini belli etmeye de başlıyor.

Siz iş işten geçmedenki kademeden bahsediyorum yazmışsınız. Ancak hastalık zaten gizli ilerleyen bir olgudur. Kim aynaya bakıpta ''Aa şeker hastalığı başlangıcı var'' diyebilir ki?

Bazen çok mu ileri gidiyorum diyorum.
Sonra bu kadar mükemmeliyetçi olmanın ne gereği vardı diyorum.
 

Naden

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Kas 2020
Mesajlar
32
Tepkime puanı
18
Serotonin kullanımı ile ilgili bir psikolog arkadaşim " Herhangi bir yan etkisi yok aslında var ama oda negatif bir etki değil. Gecikcitiri yönleri dahi pozitif olarak düşünülebilir. Çünkü bundan daha şikayet eden görmedim " demiştir.
 

Orçun

Banlı Kullanıcı
Katılım
24 Ara 2019
Mesajlar
64
Tepkime puanı
75
İş
Astrolog
OKB var bende ama çok uzun zamandır ilaç kullanmıyorum. Kullandığım zamanlarda herhangi normal aktivitelerimde bir eksiklik görmedim. Tabi başta Melleril ve Akineton gibi ilaçlar verdi doktor. Sadece uyuşma ve mutluluk hali gözlemlediğim.
 
Ü

Üye silindi 57044

bu tür ilaçları ruhani arayış içerisinde olan kişilere asla önermiyorum.. çünkü bu tür ilaçlar gerçekten kişinin his ve duygularını gölgelerler.. Kara bulutlar gibidirler.. Ruhani gelişim ve ilerleme için en çok his ve duygularıma ihtiyacım vardır.. Mantığıma değil.. Ne kadar fazla mantıklıysam o kadar fazla ruhani gerileme yaşarım. Çünkü ruhani derecede akıl tıpkı şeytan gibidir.. yılandır o..

Gerçekten ruhani gelişim isteyen kişiler bazen tüm akıllarını teslim etmek isterler.. Bir zaman sonra akıl, ruhani ilerleme önündeki bir yılan gibi durur.. Öyle anlar gelirki akıl sadece köstek olur.. Fakat akıl üstü gidebilirsem onu çözebilirim... Taç çakraya değen bir enerji gibi düşünebiliriz bunu.. eğer o enerji taç çakraya değerse mantık üzeri giderim ve manevi kuvvetim asa olur.. Fakat aşağı inerse; işte o zaman manevi kuvvetim yılan olur.. Yani Musa olmakta Firavun olmakta esasında benim elimdedir.. yukarı doğru giderse insan olurum. aşağı doğru giderse hayvan olurum. yukarı doğru giderse ben ötesi ben olurum. Bütün olurum.. Fakat aşağıya doğru giderse; hayvansal, bireysel ruhuma inerim.. Ben olurum.. ben benim sen sensin derim.. Kendi kısıtlı alma arzum içerisinde bir büyücü ve cadı olurum.. Doğaya karşıt olurum, yaradana karşıt olurum.. Bir nevi lanetlenirim..

Bütünlüğe gelmekten ve kendimi terk etmekten başka çarem yok.. Fakat ruhani arayış içerisinde olmayan, dünyevi hayatının hazzının peşinde olan sıradan, hayvansal seviyedeki masum insanlarda vardır.. Onlara ise tam tersi bu tür ilaçları öneririm.. Zaten hayvansal seviyede yaşıyorlar.. iki gün sonra ölüp toprak olacaklar.. bari geri kalan ömürlerini mutlu mesut yaşasınlar. neden kullanmasınlar ki bu tür ilaçları? Zaten hayvan gibi yaşıyorlar.. kedi ve köpek gibi yaşıyorlar zaten.. kedi ve köpekte hayvan seviyesinde yaşıyor.. Haz ve ızdırap döngüsünde yaşıyor.. ruhani arayışta olmayan ve benliğinden çıkmak istemeyen insanda onlar gibi yaşıyor.. O yüzden o tür insanlara en azından tek hayat yaşayacakları için ekstra sakinleştirici, anti depresan ve hatta alkol öneririm..
 
Üst