Aikido ( Yaşam için Aikido )

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
Tanıtım

Kurucusu Profesör Morihei Ueshiba tarafından “sevgi yolu” olarak tarif edilen Aikido, son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de popüler olmaya başlamıştır. İlk bakışta diğer savunma sporlarına, özellikle Judo’ya benzemesine rağmen felsefe olarak son derece farklı bir çizgide yer almaktadır.

Reiki, meditasyon, yoga, shiatsu, tai chi, chi gong, feng sui gibi Uzak Doğu felsefeleri, içe dönüş gayretindeki günümüz insanına farklı alternatifler sunmaktadır. Tüm teknolojik gelişmelere ve ilerlemelere karşı batı insanı giderek mutsuzlaşmakta, stres ve sıkıntılardan kendini kurtaramamaktadır. Özünden kopma pahasına yaşanan bu ilerlemeler sonrasında insanlar huzuru yakalamak için farklı arayışlara girmişlerdir. Son yıllarda batıda başlayarak insanımıza da sirayet eden, huzuru Uzak Doğuda arama gayretleri arasında aikido da belli bir yer tutmuştur.

Bilinçli ya da bilinçsiz gayretler sonrasında yukarıda isimleri zikredilen öğreti ve çalışmalar popüler olurken, genelde bu yaklaşımlara karşı iki farklı görüş ortaya çıkmıştır. Birincisi bu sistemleri dinsel birer fenomen olarak kabul ederek, sanki İslam’ın alternatifi olabilme ihtimaline karşı toptan reddetmek, diğeri ise kendi özümüzde de olan bazı değerleri bilmeyerek gözardı ederek yada redderek tüm bu sistemleri mutlak doğru kabul etmek. Bize göre ise bizzat çalıştığımız aikido da dahil yukarıda incelediğmiz diğer sistemler bu iki görüş arasında bir yere oturtulmalıdır. Yani bu sistemler içinde çok faydalı çalışmalar vardır ve görüşümüze göre Uzak Doğu dinlerinin ritüellerinde de olmasına karşı bunları bizdeki namaz, zikir vs. gibi kavramlara alternatif görmek doğru değildir. Faydalı ile faydasızı ayırarak, gereksizi bir yana koyarak, yararlı olanı almak amacımız olmalıdır.

Temelde incelediğimiz Uzak Doğu sistemlerinin özünde Taoizm ve Konfiçyusizm’in izlerini görürüz. Uzak Doğu sporlarının hemen hepsinin temelinde de bunların etkisi vardır. Bu yüzden bu sporlara yalnızca jimnastik boyutuyla bakmak yanlıştır. Son dönemlerde batıda yapılan incelemlerle de psikoloji ve özellikle NLP(Neuro Linguistic Programming) kavramları ile genelde Uzak Doğu felsefeleri, özelde aikido arasında son derece önemli benzerlikler tespit edilmiştir.


Aikido, ai(uyum), ki(enerji, ruh) ve do(yol) kelimelerinde oluşur ve mana olarak hayattaki her şeyle uyum sağlama yolunu ifade eder. Aikido’da uyum kavramı çok önemli bir yer tutar. Bedenle, ruhla, rakiple, çevreyle, doğayla, tüm evrenle ve nihayi olarak Yaradan ile uyum aikido’nun amacıdır. Ueshiba’nın tasviriyle aikido “Doğa ile dengeyi sağlayarak, tekrar Yaratıcı ile uyumu yakalama çabasıdır.” Aikido’da müsabaka yoktur. Yenmek veya yenilmek önemli değildir. Diğer sporlarda örneğin düşmek bir negatiflik, zayıflık ifade ederken aikido’da düşmek, düşürülmek yenilmek anlamına gelmez. Mücadele insanın kendi benliği, egosu ile olmalıdır. Ueshiba bu konuda şöyle der “ Bir düşman benimle savaşmak isterse, evrenin kendisiyle savaşmak istemektedir ve evrenin uyumunu bozacaktır.İşte daha bunu düşündüğü anda yenik düşmüştür. Burada bir zaman ölçüsü, hızlı ya da yavaş davranmak söz konusu değildir.”

Aikido’nun temel prensiplerinden biri de “dirençsizlik”tir. Yani kuvvete karşı kuvvetle cevap vermemek. Ama bu kesinlikle pasiflik demek değildir. Aikido’da gelen kuvvetin karşısında durulmaz, yalnızca yönlendirilir, bu şekilde karşı tarafın kuvveti kendi aleyhine kullanılır. Yani rakip (her ne kadar özünde rakip kavramı olmasa da saldıran kişi/kişiler veya karşı taraf manasında kullanılmaktadır) kendi kuvveti ile fırlatılır. Bu noktada karşı kuvvetle uyuma girip , onu kendi kuvvetimizle bastırmayıp onunla gitmek, onu yönlendirmek amaçtır. İşte aikido’yu diğer Uzak Doğu sporlarından ayıran temel noktalardan biri budur. Rakibin gücü kendisine karşı kullanıldığı için minimum kuvvete ihtiyaç vardır, bu sebeple genç yaşlı, küçük büyük herkesin yapabileceği bir spor olarak karşımıza çıkmaktadır. “Su gibi olmak” en sık ifade edilen haldir. Su kesinlikle katı değildir ama doğru kullanıldığında taşları delecek kuvvete sahiptir.

Tony Buzan ve Raymond Keene , tarihin seyrini değiştiren en büyük dahileri sıraladıkları Dahinin El Kitabı (The Book of Genius) adlı kitaplarında 1883 – 1969 yılları arasında Japonya’da yaşamış Morihei Ueshiba’ya da yer verirler. Aynı zamanda son derece dindar bir insan olan aikido’nun kurucusu Ueshiba’nın hayatı incelendiğinde, son nefesine kadar sürekli çalışma, gayret ve ibadetle geçirilmiş bir hayat görürüz. Ueshiba’nın dinsel kimliği, aikido’nun altındaki felsefenin şekillenmesinde önemli bir yer tutmuştur. Klasik Budizm’de ve Şintoizm’de Allah kavramı olmamasına karşın Ueshiba ve takipçilerinde “Yüce Yaratıcı”dan söz edilmekte ve “Öz” olarak ifade edilmektedir. Ueshiba’nın ibadet ve meditasyon için, her gece bizim teheccüt vakitlerinde kalktığı , az yediği, az uyuduğu, çok çalıştığı ve hayatının sonuna kadar, aikidoyu vesile ederek tüm insanlara sevgi ve barışı anlatmaya çalıştığı görülür. Ueshiba, insanın evrenin bir aynası olduğunu düşünür ve bu noktada da bizdeki “Alemde ne varsa Adem’de var” düşüncesine yaklaşır.

Ueshiba’nın çoğu zaman vurgulamak istediği, doğa kanunları ile uyum içinde olmanın gerekliliğidir. Bizim açımızdan her biri Allah’ın birer ayeti olan doğa olayları ve kanunları ile insanın irtibatını aikido açısından değerlendirirken, doğa ile uyum ne demektir? Doğru nefes alıp-vermeden, dik durmaya, ağırlık merkezini ayarlamaya kadar birçok basit fakat son derece önemli yaklaşımlar hem savaş sanatları hem de sağlık açısından çok önemlidir. Doğru nefes alıp vermeyi öğrenerek bir çok hastalığın tedavi edildiği artık bir realitedir. Nefes ile alınan oksijen, glikoz ile reaksiyona girerek, gerekli olan enerjiyi ortaya çıkarır. Sağlık açısından da çok önemli olan diyaframdan derin nefes alma yöntemi ile beyne giden oksijen miktarı artar. Doğumdan sonra eğitim sistemi gibi, nefes alıp verme alışkanlıkları da bozularak, günlük hayatın içinde stresin de etkisi ile yanlış nefes alıp vermeye başlanır. Uzun ,derin ve kesintisiz nefesler yerini kısa, hızlı ve düzensiz nefes alıp vermeler alır. Japonca Ki kavramı(Çince Chi, Hintçe Prana) ruh, dikkat, pozitif düşünce, inanç, evrensel enerji ve nefes anlamına gelmektedir. Ki nefes ile alınan enerjidir ve hava, su kadar elzemdir. Bilimsel olarak her şey titreşim halindedir ve evrendeki her madde farklı frekanslarda titreşen atomların yoğunlaşmış halinden ibarettir. En büyük gezegenlerden, insana kadar ve her şey arasında bir enerji alışverişi mevcuttur. İşte geleneksel olarak Uzak Doğulular tüm enerjileri Ki olarak adlandırmakta, her şeyin bir enerjisi olduğunu ve bunların sürekli bir iletişim ve devinim halinde olduğunu kabul etmektedirler. Tabii ki, her şeyin olduğu gibi insanın da bir Ki’si vardır ve insan nefes alıp vererek Evrensel Ki ile iletişim içine girmektedir. İnsan Ki’sini ne kadar geliştirebilirse o kadar sağlıklı ve güçlü olur. Evrensel enerji bir okyanusa benzetilir ve insan da bu okyanusun içinde bir damla olarak farzedilir. Ueshiba’nın kimi benzeşmelerinde Panteist etkiler görülse de, kimi zaman Tasavvufi Vadet-i Vücut anlayışımıza yaklaşan beyanlarıyla da karşılaşılmaktadır. Sonuçta bizim için önemli olan Ki adı verilen bir gücün mevcut olduğudur ve yaşam enerjisi olarak Türkçe’leştirilebilmektedir. Ayrıca Türkiye’nin ilk aikidocularından 5. Dan Sayın M. Lemi Bağdatlılar’ın tasviriyle Ki Kudreti İlahi’dir ve tevafuken başharfleri itibariyle de Kİ kelimesine tekabül eder. Bizim açımızdan Ki’yi güçlü bir inanç olarak algılayarak, Allah’a tam bir güven ve tevekkülle, tüm düşünce ve fiiliyatlarda pozitif olmak, aikido’nun temel hedeflerindendir.

Ueshiba bir insanın vücudu ile bedeni, bedeni ve ruhu arasında çok sıkı bir bağ olduğundan bahseder. İnsanın bedeni zayıf düşebilir, hastalanabilir ama Ki’sini bir insan hiç bir zaman zayıf düşürmemeli, hep olumlu düşünmeli, ki’sini(dikkat, inanç, pozitif düşünce) geliştirmek hep çalışmalı der. Ki’yi geliştirmek için çok önemli olduğundan bahsettiğimiz doğru nefes çalışması ile ilgili olarak, son yıllarda sadece nefes alma teknikleri konusunda bir çok kitap yayınlanmıştır. Aynı zamanda insan dik ve dengeli durmayı öğrendiği zaman, vücut yerçekimine karşı minimum eforu harcar. Sırf yukarıdaki birkaç basit doğa kanununa uyarak zor bir durumda sakin kalabilmek mümkündür. Bu zor durum fiziki bir saldırı durumu olduğu gibi günlük hayatta karşılaşılan bir problem de olabilir. Ueshiba iki durumda da aynı şekilde davranılmasını önerir. Sakinlik hem savaş sanatları açısından hem de günlük yaşamda çok önemlidir. Ueshiba’ya göre, bir saldırı karşısında panik yapılmadan sakin kalınabilindiğinde, % 80 oranında o saldırı savuşturulmuş demektir. İçinde yaşadığımız stres ve sıkıntı dolu günümüz dünyasında, sakin ve sükunet içinde kalmak gitgide daha da zorlaşmaktadır. Bu sebepten aikidoya ilk başladığım zamanlarda kıymetli aikido hocam M. Lemi Bağdatlılar sürekli olarak “size kendinizi savunmadan önce, sakin kalabilmeyi öğreteceğim” derdi. İnsan ancak sakin olduğunda mantıklı düşünüp karar verebilir. Araştırmalar günümüzdeki hastalıkların % 70 – 80 ‘inin psikosomatik sebepli olduğunu göstermektedir. İşte sırf sakin kalabilmeyi, olaylar karşısında paniklememeyi geliştirmesi bile aikido’nun ne kadar yararlı olduğunu gösterir. Aikido’nun, insana sakinlik vermesinin altında yatan bu incelik, teslim olmak anlamına gelen İslamiyet’teki, “Allah’a tevekkül” kavramına çok benzer. Bu açıdan “Güzel olan herşey(günah olmamak kaydı ile) İslamiyettir” prensibi karşımıza çıkmaktadır.

Tarih boyunca Uzak Doğu savaş sanatları olarak adlandırılan savunma sistemlerinde eğitimler çok ağır ve sert yapılırdı, fakat aikido’nun kurucusu Ueshiba aikido’yu günlük hayatın kendisi gibi algıladığından, aikido çalışırken de hep olumlu, pozitif ve neşeli olmayı önermiştir. Olaylar karşısındaki tutumuz, bizim algı durumumuzla doğru orantılıdır. Olumlu yaklaşım, olumlu sonuç üretir. Ueshiba’nın takipçilerinden Koichi Tohei, hayatı bir tarafına güneş vuran duvara benzetir ve “duvarın karanlık ya da aydınlık tarafına bakmak insanın seçimindedir” der. Yüce Allah (c.c.)’ın “Ben kulumun zannı üzereyim” sırrını kavramışcasına Ueshiba da her zaman tam bir teslimiyetle aydınlık tarafa bakmayı önermiştir.


Bülent Oktay
 

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
Ön Söz
Colorado Denver’daki dojoma açalı yedi yıl olda Çok şanslıyım kî bugün mükemmel asistanlarım var, ABD’ye ilk geldiğim ve kendimi ifade etmekten aciz olduğum zamanlardaki gibi insanlarla konuşmakta, onları anlamakta zorlanmıyorum. Hâlâ iyi İngilizce konuşamıyorum ve pek fazla param da yok. Katettiğim yola şöyle bir dönüp baktığımda şaşkına dönüyorum. İngilizce kelime haznem son derece dardı ve öğrencilerim beni anlamakta, ben istediğimi onlara dilediğim gibi anlatmakta son derece zorlanıyordum. O dönemlerimde öğrencim olanlara gösterdikleri sabır ve anlayıştan dolayı minnettarım.
Tabii ki duygularını gizlemeyenler de vardı… “Ne anlatmaya çalışıyor bu oryantal adam yahu” diyorlardı. Haklıydılar… Bu güçlüklerin üstesinden gelmenin yolunun ne demek istediğimi anlatmaya çalışmak yerine birebir göstermek olduğunu keşfettim. Aksiyon yoluyla haberleşme benim felsefem oldu ve böylece kendi öğretim metodumu da bulmuş oldum.
Bugün ben kâr amacı gütmeyen kendi kültürel kuruluşumu, NIPPON KAN organizasyonunu yönetiyorum. Bu organizasyonla Japon kültürü tanıtımları, kültürel gösteriler, seminerler düzenliyor ve katılıyoruz Aikido Japon kültürünün sadece bir parçası. İnsanların bunu anlamalarını, kültürün diğer parçalarını da görerek, Aikido’nun fonundaki diğer öğelerin de farkına vararak onu daha iyi anlamalarını istiyorum.
1982′de açılan merkezimize şimdiye kadar 5.000 kişi değişik aktiviteler için katıldı. Esas aktivitenin Aikido olduğu merkez, artık bir Amerikan Japon kültür alışveriş merkezi haline geldi. Sadece Colorado’dan değil Japonya’dan dahi İnsanlar karşılıklı kültür değişimi için merkezimize başvurmaktadırlar
Aikido’da tenkan denilen bir hareket vardır. Vücudunuzu döndürmek ve çevrenizdeki durumu kontrol etmek anlamındadır. Aynı zamanda bakış açınız da değişmektedir bu hareketle. Aikido çalışan biri daima tenkan hareketini de tekniklerine eklemelidir. İşte ben de bunu Aikido’nun Ötesinde hayatıma uyguladığıma inanıyorum.
Her gün, benîm İçin yeni bir mücadele getiriyor ama ben hırsla onları yenmeye çalışıyorum. Bir proje tamamlandığında, bir yenisine başlıyor bu arada kendimi de ihmal etmiyorum. Beslenmeme dikkat ediyor ve vakit buldukça da şarkılar söylemekten geri durmuyorum. Sonuç ortada… N1PPON KAN.
Bu ülkeye İlk geldiğimde kötü bir mahallede bina yöneticisi olarak çalışıyordum, büyük zorluklarla karşılaştım Hatta iki kez vuruldum, hayatta kaldım. Zengin mutfaklarının artıklarıyla beslendiğim günler bile oldu ama bütün bunlar bir trenin penceresinden dışarının görünümü gibi. Hepsi geçmişte kalıyor bir anda… NIPPON KAN işte bu mücadele içinde doğdu ve gelişti ki benim İçin en önemli ayrıntı budur.
Benim bütün korkum günün birinde Aikido’ya bağımlı kalmaktı. Evet o benim hayatım belki ama onsuz da yaşayabilme gerçeğini kabul etmek zorundayım. Hayatta kalmak İçin her şeyi yapabilmeli bir insan. Şu anda benim yapmak İstediğim Aikido’nun gelişmesi. serpilip güçlenmesi…
Bir hoca Aikido tekniklerinde mükemmelleşmiş olabilir ama Aikido’yu hayatına maletmemiş, günlük yaşantısının bir parçası haline getirmemişse onunla Aikido çalışmak bir işe yaramayacaktır.
Ben ABD’de herhangi bir Aikido organizasyonuna bağlı değilim. Bir savaş sanatçısı için organizasyonlar güçlü bir savunma sağladığı gibi büyük bir tembelliğe de yol açıyor. Organizasyondan aldığı güçle şımaran insan başkalarını da bu güçle kullanmaya başlıyor. Sonuçta organizasyon bu şahsı zayıf bir savaş sanatçısına dönüştürüyor.
Bir gül ve bir karanfil hem aynı hem farklıdır… Her ikisi de çiçektir ama yine de farklıdır. Yan yana gördüğünüzde aralarındaki farkları tek tek sayabilirsiniz. Ama sonunda her ikisinin de çok güzel iki çiçek olduğunu kabul edersiniz. Aikido’yu “sevgi ve uyumun yolu” olarak anlayabilmek için işte bu bakış açısına gerek duyarsınız. Kurucu Ueshiba “Bu dünyanın güzelliği, tanrı tarafından yaratılmış bir ailedir.” demiş, farklılıkları aşmış ve ötesindeki ilişkiyi bize işaret etmiştir.
Savaş sanatçısı esasında bir Samuray’dır ve doğrusu yalnız yaşamalıdır. Ve yalnız yaşayıp hayatını sürdürebilmesi İçin ise insanlarla çatışmaktan uzak durmalıdır. Kısaca uyum ve dinginlik içinde diğer insanlarla çatışmaksızın sürdürülen bir hayattır onunki. Bir insanı ya da küçük bir organizasyonu ezip sindirmek, yok etmek bir savaş sanatçısının davranışı olamaz. Benim dojomaa kapısı dünyanın neresinden gelirse gelsin, hangi organizasyona ait olursa olsun bütün Aikido çalışanlara açıktır.
Bu arada, bu kitabı yazan ve böyle başarılı bir organizasyona ulaşan şahsın lüks bir hayat içinde olduğunu düşünmenizi istemem. Ben hâlâ «iyonun İkinci katında yaşıyorum, beş yıldır hiçbir yerden maaş almadım ve hâlâ bir kredi kartım yok. Bunun anlamını sanırım bilirsiniz… Benim bütün hayatım Aikido.
Bu kitabı hem Aikido’ya yeni başlayanlar, hem de uzun yıllar çalışmış ve öğretmen sıfatına ulaşmış olanlar için yazdım. Kitap başlangıç seviyesi çalışmalarını takip eder ama verebileceğimiz bununla sınırlı değiL Çocuklar ve ilerlemişler için de kurslarımız var. Bu kurslarda bokken ve jo (tahta kılıç ve uzun sopa) ile de çalışıyor, Aikido’nun en eski formlarına dönüyoruz Bir kitapçık halinde çocukların duygusal eğitiminde Aikido’nun etkisi ve olumlu yönlerini de anlatıyoruz.
Yukarda modem Aikido sosyetesi ve politikalarından bahsettim kısaca, burada bir detaya özellikle işaret etmek istiyorum; o da Aikido’nun insanları bir araya toplamasıdır. Bu da onun son derece basit ve insancıl tarafıdır. Eğer insanlar Aikido’yu bir Üstün güç olarak görmeye başlarlarsa benim gibi sıradan bir hocanın durumu oldukça gülünç olacaktır.
“Yaşam için Aikido” kitabımda okurlar, Aikido’yu basitçe zihnen ve vücutça çalışmak ve solumak olarak bulacaktır. Gerçek şudur ki zihin, vücut ve nefes çalışılmadık;a birbirleriyle bir uyum sağlayamaz. Aikido’ya başlayan hemen herkes başlangıçta bundan doğan güçlüklerle karşılaşır. Bu kitabın bu güçlükleri aşmakta öğrencilere büyük fayda sağlamasını temenni ediyorum.

Gaku Homma
Nisan 1988
Denver, Colorado, ABD

1. Bölüm
Hayatınız Dojonuzdur
Sıcak ve pırıl pırıl bir sonbahar günüydü. Kışa girmeden önce insanların dışarı çıkıp havanın güzelliğinin keyfine vardığı günlerden biriydi. Küçük bir tepecikte oynayan iki çocuk dikkatimi çekti. Bir tanesi elinde tuttuğu çubuğu yarım ay şeklinde çeviriyor ve gökkuşağı renginde balonlar oluşturuyordu. Sonra bir ara gayet ciddi bir İfadeyle çubuğunu yine sabunlu suya daldırdı ve kocaman güzel bir balon yaptı… Sonra diğeri de ona katıldı ve birlikte bir sürü balon yapmaya başladılar… Gülüyor, eğleniyorlardı Balonlara dikkat etmeye başladım. Bazıları hemen patlayıp yok oluyor, bazıları birleşip yan yana yapışık iki balon gibi gidiyor, bazıları İse hayret edilecek şekilde birleşiyor ve tek bir balon haline gelerek havaya yükseliyordu.
Çocukları izlerken önemli bir gerçeğin farkına vardım. Bu narin balonlar gökyüzüne yükselirken değişik formlar alıyordu ama hepsi aynı malzemeden, sabunlu sudan ibaretti. Orada net bir şekilde savaş sanatları ve hayatın bu çocuk oyunuyla nasıl biraraya geldiğini kavradım.
Aikido’nun yolu, bu balonların hikâyesinde bulunabilirdi; özellikle iki balonun birleşip tek bir vücut haline gelmesi ve tek başına yoluna devam etmesinde görülebilirdi. Ciddi ve kararlı bir çocuk, gerekli İşlemi üfleyerek yerine getiriyor ve kendi basma uçabilen güzel bir balon üretiyor. Bizlerde ailelerimiz tarafından yetiştiriliyor, besleniyoruz. Ta ki kendi başımıza ayakta durana kadar. Aynı bu balonlar gibi değişik şekillerde, değişik yollarda yolumuza devam ediyoruz ama temelde hepimiz aynıyız.
Monhei Ueshiba, kurucumuz şöyle der: “Aikido uyum. barış ve karışımın, bir araya gelişin, bileşimin yoludur” Aikido hareketleri birbirine çarpıp patlayan balonlar gibi güce karşı gücün bir araya gelmesi değildir. Bileşimin yoludur, aynı iki balonun bir araya gelip yollarına devam etmesi gibi.
Aikido çalışmasında ister başlangıç, ister hoca seviyesinde olsun bütün Aikidocular kalplerinde Aikido’ya yer ayırmalı ve onu hayatlarmm bir parçası haline getirmelidir. Haftada kaç saat Aikido çalışabilirsiniz ki? Belki ikiüç saat Hepimizin aileleri görev ve sorumlulukları var. Modem hayatta Aikido çalışmaya çok az bir zaman kalıyor.
Savaş sanatlarında hocaya shihan diyoruz, ki “örnek teşkil eden insan” anlamına gelir. Yıllarca shihan olabilmenin anlamını kavramak için kendimle mücadele ettim. Bir hoca mükemmel teknikler biliyor, uyguluyor, bütün hareketleri harikulade güzel yapıyor olabilir. Ama bunun anlamı nedir? Aikido çalışmak ve teknikleri mükemmel öğrenmenin anlamı onları gerçek hayata uygulamaktır, uygulamadıkça pek bir şey ifade etmiyor. İşte shihanın sorumluluğu Aikido’nun günlük hayata uygulanmasında, felsefesinin anlaşılmasında, yol gösterici olması ve kendi yaşamıyla örnek teşkil etmesindedir. Hiçbir zaman sadece dojodi teknik öğreten eğitmen durumuna düşmemelidir.
Çalışma hiçbir zaman birkaç kare minderle sınırlı olmamalıdır. Eğer zihnimizi açar, dünyaya bu açıdan bakarsak Aikido çalışma ve uygulama alanının zaman ve mekanla sınırlı olmadığını görürüz. Ancak bu şekilde bakarak gerçek Aikido ruhunu yakalamak mümkündür oralarda gördüğüm sorgusuz sualsiz boyun eğme ve kabul beni endişelendiriyor doğrusu.
Zen rahiplerinin bir deyişi vardır. “Hobo köre dojö” derler. Bu, “hayatınız dojonuzdur” demektir. Birkaç minderle sınırlı değildir ve hayatınız değiştikçe siz de uyum sağlayacak, onunla bir armoni içinde olacaksınız.
Aikido çalışırken pek çok sorularla karşılaşırsınız, özellikle yeni başlayanların masum ve basit soruları aslında en zor olanlardır. Örneğin Aikido çalışırken, bir teknik partnerinizin sizin bir kolunuzu tutmasıyla başlıyor, böyle bir teknik gösteriyorum, bu sırada bir öğrenci sordu “Hocam, ya partner saldırının ortasında vazgeçer de kolunuzu bırakırsa ne olur?”
Benim cevabım “Sadece gülerim ve tekniği bir daha çalışırız” şeklindeydi.
Ama bu sorular günlük hayatta karşınıza çıktığında böyle kolay yanıtlanmıyor. Bir diğer soru “Neden başlamadan önce eğilip selamlıyoruz?” şeklinde. Basit soru, basit bir yanıt… “Kurucuya saygımızı gösteriyoruz da ondan.” Bu gerçekten öyle, ama aslında biz bir fotoğrafa eğilip selam veriyoruz. Kurucu çoktan öldü. Bu soru benim aklımı yıllardır kurcalar.
Bir diğer bakış açısı ise şöyle olabilir. Eğilip selam verdiğimiz duvarın ardında dojonun yer aldığı binanın sahibinin ofisi var. Her seferinde ona saygılarımızı iletiyor, ay sonunda da kiramızı ödüyoruz.
Bunlara rağmen selam veriyoruz, vereceğiz. Masum ve içten duygularla Ueshiba’nm fotoğrafının asılı olduğu duvara dönüp reverans yapacak, selam vereceğiz. Şimdi bakalım bu duvarın bizim günlük yaşantımıza etkisi ne olacak…
Günlük hayatımızda pek çok “duvar”la karşılaşırız. Bunlar karşımıza çıkan engeller ve problemlerdir. Bunlarla samimi olarak “yüzleştiğimizde”, aynı partnerimizle selamlaşırcasına selamlaştığımızda büyük bir ihtimalle onları kolayca aşarız. Eğer aşamazsak da ondan bir şey öğreniriz. Açık kalple bu duvarı bir hoca olarak kabul ederseniz, hayatınız dojonuz olmuş demektir. Hayat bu bakış açısıyla sakin, huzurlu ve geniş bir görüş getirecektir size.
“Hobo köre dojo” “Hayatınız dojonuzdur” bu demektir işte. Eğer hayatı bu şekilde görmeyi başarırsanız artık umutsuzca mücadele, engeller karşısında tükenme açısından feraha kavuşacaksınız Sabun balonu gibi, kibarca hava akımlarıyla uçacaksınız İşte bu Aikido’nun sevgi ve armoninin, uyumun yolu olarak işaret ettiği yoldur. Kendi hayatınızı kendiniz yaratacaksınız
Eğer görebilirseniz Aikido her yerdedir.
En korktuğum şey, Aikido’nun hayattan ayrılarak dojo içi çalışmalarla sınırlı kalmasıdır. Aikido bir “üstün güç” değildir. Bu bir yanılsama.

Gaku Homma / Yaşam için aikido
 

p4inkiLLer

Kayıtlı Üye
Katılım
14 May 2010
Mesajlar
190
Tepkime puanı
142
Aikido antrenmanları çok rahatlatıcı. Diğer dövüş sanatlarında olduğu gibi yoğun çalışma, kas gücü gerektirmiyor, insanların egosuna da bir şey kazandırmıyor. Antrenman sonunda meditasyon kadar rahatlatır. Isınma kısmı nefes egzersizleri zaten neredeyse yoga gibidir. Dövüşten ziyade uyumlu çalışmayı amaçlar. Siz bir hareketi yaparken karşınızdaki kişi size bedenini emanet eder ve sizinle uyumlu olmayı, kendini size bırakmayı, düşmeyi öğrenir. Siz de ona zarar vermeden hareketin doğrusunu yapmayı ve yine uyumu öğrenirsiniz. Güzel spordur öğrenin :)
 
Üst