Adem'in Evrimi

Ü

Üye silindi 76175

Merhaba,

Bu konuda sizlere katılıyorum her bilginin paylaşılmaması gerekir. Lakin Global Dünya'da açık olan ve herkesin erişebildiği bilgilere Türk halkının erişemiyor olması ya da insanlara sınırlı sayıda (istenilen, görülebilen) bilgilerin veriliyor olması sizce de garip değil mi? Arşivler ve belgeler sizin sandığınız kadar da gizli değil zaten, yurtdışında örnek veriyorum Çin de bulunan Beyaz Saray Antik Kütüphanesini sizler de gezebiliyorsunuz ya da Şangay Kütüphanesi (Türklere ait en eski kayıtlar bu kütüphanededir), Britanya Kütüphanesi (Mu, Alantis, Atlantis kıtalarına ait en eski belgeler bu kütüphanededir) , Kanada Kütüphane ve Arşivleri, Danimarka Kraliyet Kütüphanesi, Vatikan Arşivleri (2019'dan sonra sayılı ve sınırlı sayıda ki kişilerin de ziyaretine kapatılmıştır.) Yani kısacası araştırmak isterseniz, aradığınızı bulmak isterseniz bulabileceğiniz kaynak sayısı dünyada sınırsızdır. Hatta çok uzağa gitmeye de gerek yok Mustafa Kemal Atatürk'ün Mu, Alantis, Atlantis, Lemurya kıtaları ile ilgili yaptığı çalışmaları inceleyebilirsiniz. O zamanın Meksika Büyükel.çisi Tahsin Mayatepek'in incelemelerini, raporlamalarını inceleyebilirsiniz. (Maya tabletlerini bizzat incelemiştir.)

Saygılarımla.

Aslında değişik bilgiler paylaşılmış.

Tevhide aykırı bir durum görmekçe, her türlü bilgi önem teșkil edebilir. Çünkü hangi bilginin Kurandaki hangi kilitli ayete anahtar olabileceği de zamana bırakılmıştır.

Helak olan kavimlerin tamamı istisnasız çok tanrılıdır. Şirk denen ve seni temelde çoklu zihinlerin değişik motivasyonları arasında bocalattıran bir istikrarsızlık ise Allahın affetmediği tek eylemdir. İște Bu çok ilginç bir ikaz ve en baştan sağlıklı bir zihin için alınmış katı bir tedbirdir.

Çok tanrılı olmak seni hiçbir yere vardırmaz. Beyin için hakikate bir türlü ulașamamanın, etrafında dönüp durduğun hakikatten engellendiğinin ispatıdır çok tanrılı olmak. Tuttuğun hiç bir dal seni gövdeye, ve oradan da öze ulaștırmaz. Yerdeki Kuru dallara tutunmuș gibisindir. Kuru dallar ise zaten vardır, inkar edilemezler yani, bilimsel bilgiler yığınıdır bunlar. Tutunduğun bir bilginin kendisi Doğru olabilir, ama senden o bilgi ile varolușunu aydınlatacak mühendislik yaparak öze varman, aydınlanman istenir.


Ayette onlar kitap yüklü eșekler gibidirler diyor. Yani entelektüellere sesleniyor. Araç olan, aracılık etmesi gereken bilgileri nihai nokta imiș gibi gösteren ve bu bilgilerden aydınlanma sağlayamayan kişilerin kozmik ölçekte neye benzedikleri vurgulanıyor. Bilgi doğru, bilgiyi satan da doğru bilgi satıyor, ama amigdala beyinde yaşadığını anlayamıyor.

Yani stratejin yanlıș ise, taktik doğrularla hiçbir yere varamazsın. Taktik doğrular dar alan bilgisine, strateji ise büyük vizyona sahip olmayı gerektirir.

Bütüncül görebilmek için tek sablon, tek denklem, tek gözlemci ve tek mutlak çıkarımda herseyi tek bir sonuca bağlayabilmesin.

Yani Tevhid için bile üstün bir mühendis akıl gerekir.
Anladım, dikkat edeceğim şeyh.

Allah razı olsun.
 
Ü

Üye silindi 76175

Merhabalar,

Öncelikle Türk Dili Edebiyatı ve Tarih öğretmeni olduğumu, sonrasında size itham kelimesinin "suçlu görme, suç yükleme, suçlama" anlamına geldiğini bildirmek isterim. Size yazdığım o paragraf içerisinden sizi suçlu gördüğüm, gösterdiğim ya da herhangi bir konu da suçladığım gibi bir anlam çıkarmanız ayrı bir maharet, meziyet ister. Tebrik ederim.

Paragrafınızın sonunda "ben senin kaynaklarını da okudum sayın arkadaşım" gibi bir cümle yazmışsınız. Ben size kaynaklarımın hangi kütüphanelerde, hangi ülkeler de olduklarını bildirmiştim ancak kaynaklarımın isimlerini ya da arşiv numaralarını belirtmemiştim. Okuduğunuzu iddia ettiğiniz kaynaklarımın adlarını, yazarlarını, hangi dönemde yazıldıklarını ve arşiv numaralarını da paylaşır mısınız rica etsem herkes görsün ve bu üstün yeteneğinizle birlikte edindiğiniz ilimden yararlansın?

Kur'an'ı Kerim'de İslam dininin ana kaynak kitabıdır. Siz kaynak kitabın önüne "kutsal kitap" statüsünü getirdiğiniz için yazdıklarımı "fantastik, gerçek dışı, şeytanın uydurmaları" olarak adlandırmanız, zihninizde konumlandırıyor olmanız çok normal. Çünkü zihniniz kalbinizin sesini bastırıyor, hayatta ki tüm zamanını bunun için harcıyor gördüğüm kadarıyla. Dogmalarla kaplanan bir zihin, gerçeği bulmaz, bulamaz ve bulmak istemez çünkü hali hazır da yaşamını idame ettirebilecek bilgi dağarcığına sahip olduğunu düşünür, kendini tüm yeniliklere, güncellemelere, gerçeklere kapatır.

Yazdıklarım içerisinde aslında İslam dininin ana öğretilerinin, temel esaslarının gerçek olduğunu ancak tarihin kadranı içerisinde her şeyin istisnasız değiştiğini, değiştirildiğini anlatmaya çalıştığımı, bir noktada aynı şeyi savunduğumuzu anlayamamış olmanız ve beni itham eden, kendinizi de itham edilen olarak görüyor olmanız üzücü bir durum. Mağdurum psikolojisi hayatın her alanına sinsice yayılmış anladığım kadarıyla...!

İlk yorumumda ve ikinci yorumumda iletmiş olduğum bilgileri; mutlak kabul edin, sadece benim ilettiğim bilgiler doğrudur, yazdığım bilgiler dışında ki diğer tüm her şey yanlıştır ya da hatalıdır gibi bir kabulleniş sürecine mi girdiniz ya da sizi bu sürece ne sevk etti bilemiyorum ama ben sadece bilgi paylaşımında bulunmuştum, sorduğunuz sorulara da en açık ve net şekilde cevap verdiğimi düşünüyorum. Ancak kimin kimi itham ettiği, kimin kime saygısızlık yaptığı konusu bence tartışılır. Oturduğunuz sandalyeden, koltuktan adı "Gizli Mabet" olan bir forum sitesinde sorduğunuz sorulara cevap veren birine karşı doğru tutumu sergilediğinizden emin misiniz? Çünkü soruyu soran sizsiniz, itham edildiğinizi iddia eden yine sizsiniz, bilgilerinizin doğru olduğunu ve yazılan diğer tüm bilgilerin hatalı, yanlış hatta şeytanın uydurmaları olduğunu söyleyen yine sizsiniz? Yani kısacası her şey sizsiniz, siz sadece sizin bilginizin doğru ve kanıtlanabilir olduğuna inanmak istiyorsunuz. Buna inanmak isterken de hala olduğunuz yerdesiniz, oturduğunuz koltuktasınız...

Ben bilgilerimin ulaşılamaz ya da zor ulaşılabilir konumda olduğu için doğru olduğunu savunmuyorum ya da bilgilerimin doğru olduğunu biliyorum ancak sizin bunu doğru olarak kabul etmenizi beklemiyorum. Lakin siz ayetler paylaşarak, bir şeyleri kanıtlamaya çalışıyor ve kanıtlamaya çalışmakla kalmıyor size değer verilip yazılan tüm bilgileri de fantastik dünyanın fantazisi, şeytanın uydurmaları olarak küçümsüyor, statülendiriyorsunuz. Sizin okuduğunuz ayetleri bende okuyabiliyorum, anlamlandırabiliyorum ancak siz benim yazdığım yerlerde ki kaynakları okumadan, yorumlamadan, deneyimlemeden direkt reddetmişsiniz. Ne diyeyim siz bilirsiniz, bir şey diyemem tercih ve hayat size ait. Seçtiğiniz ve yürüdüğünüz yolda başarılı olmanızı temenni ederim. Sizinle daha fazla yazılı diyaloğa girmeyeceğim çünkü farklı fikirleri savunuyor, farklı saygı çerçevelerinden bakıyoruz olaylara. Yorumunuz ve zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.

Saygılarımla.
İçim rahat etmedi, ben yine de cevap vereceğim. Mesleğinizde başarılar, fakat korkarım bunun konuştuğumuz konuya bir faydası olmadı.

Söylediğinizi anlıyorum, fakat aynı fikirde buluşmadığımızı anlatmaya çabalıyorum. Sizin iddianıza göre Kur'an'ın zaten en temel konusu olan "vahiy" özelliği ortadan kalkıyor, bu durumda aynı şeyleri konuşmuyoruz.

İthamınız benim ezbere/sorgulamadan konuştuğum kastınızdan meydana geliyor, metin aralarına sıkıştırılmış dokundurmaları üretmek yahut anlamak için ortalama bir zeka da yeterlidir genelde, fakülte bitirmeye gerek yok.

Bu zihin yapısını oluşturan kaynaklardan bahsettim, yine gizemli kütüphanenizin ardına sığınmanız lüzumsuz.

Bir şeyin doğrusunu ölçebiliyorsan, geriye kalan ihtimaller zırvadır.
Kur'an tahrif edildi mi? Hayır edilmedi, delili var.
Bir takım prensipleri alıp gerisini atmak avam kafasıdır, yapmayın.

Bunun karşısına ne getirildiğinin bir önemi olmaz, entelektüel olarak başka bir konuda başka gizli kaynaklarınız varsa onları konuşmaya açığım.

Bir cevap verirsiniz, tutarsızsa başka bir cevap gelir karşıdan.
Cevaba tahammül yetiniz yoksa hiç değilse karşıyı mağduru oynamak ile suçlamayın.

Bir şeyler paylaşıp bir şeyler yapmaya çalışmıyorum, aracısız biçimde gösteriyorum. Aynı ayetleri okuyup farklı şeyler anlıyor olmamız doğal, kökten reddedici bakış açınız bütünü görmenize engel oluyor. Bunun da örneği var, Ebu'l hakem de aynı ayetleri duydu, Ömer bin Hattab'da.

Tüm yazılarınız düşünmeyi bilen biri için hala aynılığını koruyor, konuyu sulandırıyorsunuz.

Cevap veremeyeceğinizi söyledim zaten bu yeni bir haber değil, asalet maskesi ardına saklanmanız bir şey değiştirmez.

Tüm bunlara rağmen koruduğunuz üslubunuz için ayrıca teşekkür ederim, totalde zeki biri olduğunuz aşikar.

Selam
 
Üst