Abaza ve Çerkes Sihirbazlarının cengi

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
Sevgili Chillout'un açtığı konunun ardından (Cadı Kavramı ve Dizilerin Cadıları)

http://www.gizlimabet.com/showthread.php?t=42367

bilmeyenler için Çerkes ve Abaza oburları arasındaki savaşı takdim edeyim. Bulur isem eklemek istediğim bir sihir tarihi daha var ancak okurken bazen olmuş bir takım olayların sembolik anlamları ile hikayeleştirildiğini de aklnızda tutmanızı öneriyorum. Bu sembol dillerle ilgili halihazırda bir çalışmam var- tamamladığımda sizlerle paylaşacağım.



“Biz bu köydeyken (Hatukuayların Pedsi köyü) 1666 senesi Şevval ayının yirmi ikinci gecesi kıyamet koptu. Şakıyan yıldırım ve şahikalardan gökyüzü mahşere dönmüşken ve ortalık simsiyah bir karanlık olduğu halde birden bire göğü ateş tutup öyle bir aydınlık oldu ki, Çerkes avratları nakış işlese olurdu.

Çerkeslere sual ettik: “Vallaha, yılda bir kere böyle Kara Koncolos gecelerde bizim Çerkes uyuzları ile Abaza uyuzları gökyüzünde uçarak birbirleri ile cenk ederler. Sizde dışarı çıkın korkmayın seyredin…” dediler. Meğer sihirbaz ile cadılara uyuz derlermiş.”

“Biz dahi yetmiş seksen kişi silahlarımızı yanımıza alıp, misafir kaldığımız evlerden dışarı çıktık. Biraz durduk ve baktık ki, hemen Uyuz Dağı’nın ardından, Abaza cadıları, köklerinden kopmuş ağaçlar üstünde ve küpler ve baltalar ve hasırlar ve araba tekerlekleri ve nice bin türlü eşyalara binip havada uçarak Uyuz Dağı’nın üstüne geldiler. Hemen beri tarafta, bizim Çerkes’in Hapaş Dağı içinden, saçlarını dağıtmış, dişleri fildişleri gibi dışarı fırlamış, gözlerinden ve burunlarından, kulak ve ağızlarından, gemi direkleri gibi ateşler çıkan yüzlerce cadı, at ve sığır leşlerine ve gemi direklerine, deve ölülerine binmiş olarak, ellerinde yılanlar, evranlar ve ipler ve at ve deve kelleri olduğu halde, gökte uçarak Abaza cadılarını karşıladılar. İki tarafın uyuzları hemen birbirine girip öyle bir cenk ve cidal ettiler ki, korkunç çığlıklarından kulaklarımız sağır olup hepimiz dehşete kapıldık. Tam altı saat ardı arası kesilmeden bu müthiş cenk devam etti. Derken üstümüze, keçe ve hasır parçaları düşmeye başladı, peşinden de adam, at ve deve kelleri ve leşleri yağmaya başladı, daha sonrada küp kırıkları ve balta parçaları ve araba tekerlekleri ve parçaları düşmeye başlayınca dışarıda olan atlarımız ürküp, boşandı, güçlükle zapt ettik.

Birde baktık ki, yedi tane Çerkes uyuzu ile yedi tane Abaza cadısı birbirlerine sarılıp, başlarını birbirlerinin çenesinin altına sokmuş olarak yere düştüler. Çerkesler seyirtip birbirlerinden ayırdılar. Amma iki Abaza cadısı Çerkes cadılarının gırtlağına dişlerini geçirip kanlarını emmişler. Çerkes uyuzları ölmüş, cadıların beş çifti sağ olarak tekrar havaya gitti, lakin Çerkes cadılarının kanını emip öldüren Abaza uyuzlarını Çerkesler yakalayıp hemen orada ateşe attılar. Velhasıl, o gece sabah horozlar ötene kadar, cadıların öyle bir cengini seyrettik ki; ne diller ile tarif, ne kalemler ile tahrir olunur ve dehşetten gözümüze asla uyku girmedi. Horozlar öttükten sonra, cadılar tarumar olup dağıldılar. Peşinden de müthiş bir kütürtü oldu ve gökten orman ve dağlara büyük şeyler düştü.

Sabahleyin birkaç arkadaş silahlanıp, cadıların harp ettikleri yere gittik. Yerlerde at, eşek ve domuz leşleri, küp kırıkları ve davullar ve baltalar ve uçları sırıklı furun parçaları ve birkaç tane fil leşleri, bardak ve çanak, hasır, yılan, çiyan ve keçiler, koyunlar ve ayı ölüleri ve nice yüz bin türlü buna benzer korkunç şeylerden yerdeki çimenler görünmez olmuştu. Velhasıl, ben bu gibi şeylere hiç inanmazdım, amma bizimle olan askerlerin binlercesi görüp hayrette kaldılar. (Bir de adama esrar içip, atıp tutuyor derler, adamcağız şahit de gösteriyor.) Amma Çerkes kişileri yemin edip: ”Kırk elli yıldan beri uyuzların böyle müthiş harp ettiklerini görmedik” dediler. Bundan önce beş on cadı yerde kavga ederken havaya çıktıkları olurdu ama bu gece ki gibi acayip harplerini görmedik” diye söylediler.’’

‘’Bu memlekette asla hastalık olmaz. Bir adam azıcık hasta olsa yahut olmasa, Kara Koncolos geceleri olunca o gece uyuzlar, yani cadılar bir köyde veya Peşkov´da (Çerkesler beylerin oturduğu yerlere Peşkov derler) istedikleri hastanın yahut da sağlam adamın kanını içerler. Böylece uyuz uyuzluktan kurtulmuş olur. Ancak gene de eskiden uyuz olduğu gözlerindeki uyuzluk alametinden belli olur. Bu diyarda, uyuz taşçı, yani uyuz ve cadıları bilici, soyca, hekim, ihtiyar Çerkes adamları vardır. Bunlara ölü sahipleri para verip öldükten sonra uyuz olmuş insanların mezarına getirirler. Görürler ki, bir mezarın toprağı bozulmuştur, o mezardan o gece uyuzun çıkıp kan içmeye gittiği anlaşılır. Hemen halk üşüşüp mezarı açarlar, bakarlar ki uyuzun gözleri kan çanağına dönmüş, adam kanı içmekten yüzü kıp kırmızıdır. Hemen melun uyuzun murdar leşini gorundan çıkarıp, böğürtlen çalısından bir kazık sivriltip uyuzun göbeğine kakarlar. Allah’ın izniyle o saat uyuzun sihri bozulup ölür kalır ve uyuz tarafından kanı içilip merhum olan adam ölümden kurtulup dirilir. Eğer kanı emilip ölenin bir kimsesi olmayıp, uyuz taşçı bulmasa adam hakikaten mort olup gider. Amma bazı adamlar, bu uyuzları mezarında buldurulup göbeğine kazığı kaktıktan sonra, ölüm hastası şifaya kavuşup, belki bir daha bu uyuz olursa hayatta olan bir başka uyuz pis leşine hulul etmesin diye göbeğinde ki kazıkla beraber melun uyuzun murdar leşini ateşte yakarlar. Böylece bütün ibadullah şerrinden kurtulmuş olur. Tanrının hikmeti bu uyuzların leşleri asla toprakta çürümez.”

Mehmet Güneş´in ”Evliya Çelebi ve Haşim Efendi’nin ÇERKEZİSTAN NOTLARI“ isimli kitabından,alıntılayan Tolga Kaya
 

darkman05

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Kas 2014
Mesajlar
58
Tepkime puanı
0
gerçekten doğrumu benim kökenim abazya'ya dayanıyor
 

gümüş

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Kas 2010
Mesajlar
1,683
Tepkime puanı
252
Açıkcası böyle bir savaşın "cadular" arasında gerçekleşip gerçekleşmediğini bilmiyoruz, biz de Çelebi'nin yalancısıyız. Ancak çok eski zamanlarda büyü ilminde çok çok iyi olduklarına dair bazı yazılar var- bir süre evvel oldukça kapsamlı bir yazı okumuştum-bulursam ekleyeceğim ancak içerikteki kelimelerin tek tek merceklenmesi gerektiğine inanıyorum. Örnek: İngilizce veya Rusça dillerinden takip edebiliyorsanız veya başka başka bir dilden, opriçnikler var- halk hikayelerine kan emici vampirler olarak girmişlerdir. Pekçok vampir hikayesinde geçerler fakat gerçekte Korkunç İvan adına pek çok katliama imza atmış özel birliklerin ismidir opriçnik.
Ejderha figürü-ha gercekte belki bir zamanlar ejderhalar vardı ayrı konu- ama sembolizmde bazen yenilen düşmanı simgeler,ama düşman kim yenen kim ? bakmak lazım.
örnekler çoğaltılabiliir
 

enesuynk

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Şub 2012
Mesajlar
225
Tepkime puanı
24
Konum
Daren
Gerçekten etkileyici , dünya tuhaf işte ne diyebilirsin ki ...

GT-S5830i cihazımdan Tapatalk 2 ile gönderildi
 
Üst