aura sağlığı

angeldream

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Şub 2008
Mesajlar
79
Tepkime puanı
20
Sağlıklı bir aura hayat doludur. Hayat ve canlılık dolu bir aura; zihin, beden ve ruh sağlığının göstergesidir. Kazalar dışında, bozulmuş bir sağlık ( ya da kısaca “sağlıksızlık”) yılların birikimi olan negatif düşüncelerin sonucudur. Bu “karaltı” fizik beden belirginleşmeden önce, aurada kendini gösterir. Mantal ve heyecansal etmenler sürekli olarak aurayı etkiler; kişihastaların başlarının çevresindeki auralarında da sık sık görülür. Migrende, baş çevresindeki gri renk daha yoğun ve dokusu daha sıktır.

Uyuşturucu nitelikli kimyasallar (drugs) aurayı daha başka şekilde etkiler: Bu maddeler auraya kaba bir görünüm vermekle kalmaz, ona sağlıksız bir görünüm de kazandırır. Bunların uzun süreli kullanımları ise aurada sürekli değişikliklere neden olur ki bunlar, bedendeki tahribatı / hasarın auraya yansımasının belirtisidir. Kaslardaki tahribatı auraya yansıması (aurada oluşan) “delikler” şeklindedir. Kaslardaki tahribat bir şekilde tedavi edildikçe, auradaki “delikler” de ortadan kalkar.

Eterik bedendeki kirli lekeler de sağlıksızlıkla ilgili işaretler olarak değerlendirilir. Zamanında önlem alınmaz ya da fark edilmezse, bu lekeler siyah ya da kahve renk donuk bölgeler şeklinde gelişme gösterir. Bu arada, auranın içinden doğru gelen radyasyon sönükleşir ve donuklaşır. Fizik bedene hemen hemen yapışık olan eterik bedenin işlevlerinden biri de bizi sürekli olarak çevreleyen enerjileri almak, depolamak ve yaymaktır. Hastalıklar sık sık bu enerji tükendiği zaman; yani, eterik beden bu işlevini gerçekleştiremediği zaman ortaya çıkar. Bu nedenle, eterik bedene zaman zaman “sağlık aurası” da denir.

Ağrı / sızı kendisini aurada çok farklı şekillerde belli eder: Etkilenmiş olan bölge boyunca eterik beden sanki katı bir siyahlık olarak kendini beli eder. Kişi kendini iyi hissetmeye başlamadan önce sanki bir mürekkep bulaşığı gibi ortaya çıkar. Örneğin, eğer göğsünüzü üşütmek üzereyseniz, auranızın göğsünüze rastlayan kısmında böyle gri bir leke ortaya çıkacaktır. Ama tam olarak üşütmüş iseniz, bu gri leke simsiyah olana kadar koyulaşacaktır.

Acılı ağrılı durumlarda, sanki aura kendi içine kapanır ve enerji yokluğu deneyimlenir. Örneğin, yoğun migren ağrılarında durum böyledir. Migren geçtikten sonra aura normal şeklini alır. Kronik ağrılı vak’alarda ise, ağrı çekildiği sürece aura sanki buruşturulmuş bir görünüme bürünür ve ağrının nedeni olan bölgeye karşılık gelen aura bölgesinde belirgin bir siyahlık olacaktır.

Aura şifada da kullanılabilir. Yaygın kanıya göre pek çok spiritüel ve manyetik şifacı şifa verirken aurasını kullanır. Avuçlarımızın içinde şakralara benzer güçlü enerji merkezleri bulunur ki bu merkezlerden, gerektiğinde gereksinimi olanlara enerji aktarabiliriz. Bir bakıma, manyetik yöntemle şifa veren bir şifacı avuç içlerindeki bu merkezlerden iyileştirmeye çalıştığı kimselere enerji aktarır. ABD’de yapılan bir araştırmada Ethel de LOACH adlı şifacının elerinden şifa sırasında bu enerjinin aktığı kirlian fotoğraf tekniği ile saptanmıştır. B şifacının, dinlenme durumunda iken ellerinden yayılmakta olan mavi ışıma, şifa yaparken alev yanan turuncu bir ışımaya dönüşüyordu.

Uzaktan şifa yaparken de aura kullanılır. Kişi hissiyatını ve düşüncelerini birleştirerek, kendi aurasının titreşimlerini hedef kişinin aurasına önlendirir. Bu durumla ilgili olarak, Jack Wellman adlı şifacı (“A Priest and the Paranormal” adlı kitabında) birisi için şifa amacıyla uzaktan dua ederken, elleriyle o şahsın aurasını nasıl okşadığını uzun uzun anlatır. Belirtildiğine göre bu şifacı her zaman aura görebilme yeteneğine sahip değildir ama bir kimseye şifa verirken, o kimsenin aurasını hissedebilmektedir.

Aura şifacılarının bir çoğu hastalarının auralarına doğrudan “iyileştirici düşünceler” göndererek uzaktan şifa yapmaya çalışırlar. Bu çalışmalarında onlar bazen kendi auralarında belirli renkleri oluşturarak, bu renkleri de karşı tarafa göndermeyi dener. Bu çalışmalarda tüm olup biten, mantal ve spiritüel niteliklidir. Böyle bir çalışmanın uygulamaya dayalı (deneysel) ayrıntıları; 1915 yılında Swami Panchadasi tarafından yayınlanan “The Human Aura” adlı eserde bulunabilir. Yazar, kiatbının bir yerinde şöyle diyor: “…Heyecanlı birini menekşe moru bir renk banyosuna zihinsel olarak sokarak, yorgun ve yılgın birisini önce parlak kırmızı ardından da sarı renk banyolarına sokarak iyileştirmeye çalışabilirsiniz…” Hasta, hangi renk banyosuna sokulursa sokulsun, çalışma bitirilmeden önce, hasta mantal olarak beyaz renk içine alınırsa, bu; hasta ve şifacı için kozmik enerji almak açısından yararlıdır.

Şifacılardan ayrı olarak hastaların da söz konusu renk banyosunu (tercihan açık havada ve güneşte) yapmaları, yani; gözler kapalı durumda gerekli nin, hayatı yaşayış şekline göre aura bundan sağlık ya da sağlıksızlık yönünde etkilenir.

Auranın rengine, dokusuna, görünümüne, şekline ve büyüklüğüne bakılarak; potansiyel durumda olan bir rahatsızlık (önceden) fark edilebilir. Biz (ya da doktor) farkına varmadan çok önceleri hastalık auramıza gelip yerleşmiştir bile. Bitkilerin yapraklarının kirlian fotoğraflarında, hastalık ortaya çıkmadan önce, yaprağın aurasındaki renk değişiklikleri görülebilmektedir.

Aura fotoğraflarında grimsi kahve renk saptanmış hastalar kronik sağlık sorunlarını deneyimliyorlardı. Bu insanlar sağlıklarına kavuştukça, sağlığın işaretleri olan renkler yeniden ortaya çıkıyordu. Grimsi kahve renk migren rahatsızlığı çeken olan bir rengi zihinde canlandırıp, bunu solurcasına ciğerlere doldurmak. Bir renk soluma pratiğine başlamanın beklide en iyi yolu; birkaç derin nefes eşliğinde rahat bir şekilde gevşemektir. Bunun için gözlerinizi kapayın ve istediğiniz rengi solumaya başlayın. Bu arada şifalandırmaya niyetlendiğiniz organınızı da zihninizde canlandırmaya ve onun giderek iyileştiğini görmeye çalışın. Sonuç alana kadar bunu gün boyunca birkaç kez yineleyin.

“Rosicrucians” adlı uluslar arası kuruluşun bünyesinde yaygın olarak uygulandığı bilinen “renk soluma pratiği” ne göre; duygusal sorunları / takıntıları ve çevresine verdiği rahatsızlıkları bulunan birine bu konuda yardım etmek için; o kimseyi pembe renkli koruyucu bir alan içinde zihninizde canlandırmanız yetiyor. Daha da etkili olmak için, bu çalışmayı yaparken düşüncelerinize sevginizi de ekleyin. Eğer hedef şahıs fiziksel olarak yıkıntı ve çöküntü halindeyse, aynı işlemi, onu parlak ve turuncu renkte bir alan içinde zihninizde canlandırarak yapmaya çalışınız.

Peki, burada işleyen mekanizma nedir, nasıl oluyor da “renk şifası”ndan olumlu ve etkili sonuçlar alınıyor? Bilindiği gibi, vücudumuzun her bir kısmı değişik bir renkle bağlantılıdır ve her bir renk ayrı bir vibrasyon demektir. Eğer vücudumuzun her hangi bir kısmı sağlıklı değilse, o organla ilgili doğal rengin titreşimine uygun bir renk titreşimiyle organa yönelirseniz, olumlu sonuçlar alabilirsiniz.

Renklerle şifada aurada doğal dengenin ve iyileştirmenin oluşumu için gökkuşağının renklerinden yararlanılır. Çok eski zamanlardan beri de güneş ışığının bu amaçla (şifacılar tarafından) kullanıldığını biliyoruz. Güneş ışığı beyaz ışıktır. Hatta şifacılar aurada eksik gördüğü rengi tamamlamak için o rengin takviyesini güneş ışığıyla birlikte yapar. Gök kuşağındaki renkler içinde yeşil renk en doğal iyileştirici renk olarak bilinir ve kullanılır. Birey üzerinde rahatlatıcı ve huzur verici bir etkisi vardır; canlılığı artırır ve sinir sistemini güçlendirir. Özellikle insan gözü için en rahatlatıcı renktir. En yaygın renk olarak kullanılmasının nedenlerinden biri de budur zaten… Ama tüm öteki renklerin de kendine özgü ayrıcalıklı etkileri olduğu unutulmamalıdır.

Aurada yeterli miktarda bulunmayan renkler, o renklere karşılık olan gıdaların tüketilmesiyle (auradaki) yerlerine konulabilir. Doğulu bir aşçı genellikle ilk dört şakranın renklerine karşılık olan yiyecekleri bir öğünde bulundurmaya çalışır. Böyle bir titizlikle hazırlanan bir öğünün sadece görünümü güzel değil, sindirimi de kolaydır. Örneğin, kırmızı et ve dışı kırmızı olan tüm meyve ve sebzeler “kırmızı yiyecekler” grubuna girer. “Turuncu yiyecekler” grubunda ise, portakal, havuç, kabak ve mısır sayılabilir. Tereyağ, yumurta sarısı, greyfrut, kavun ve öteki sarı renkli sebze ve meyveler “sarı gıdalar” dandır. Bu gruplamayı geri kalan renklere de yaygınlaştırabilirsiniz.


İçeceklere gelince, içeme suyunu, gereksinim duyduğunuz renk ile şarj ederek renk şifasında kullanabilirsiniz. Örneğin, yapacağınız şifa için hangi renk gerekli ise, o renkteki bir kaba suyu doldurun ve onu 4 saat kadar, gün ışığı alacak şekilde pencere içinde bekletin (üzeri kapalı olarak elbetteki). Bu şekilde, belli bir renk vibrasyonuyla şarj edilmiş suyu buz dolabında saklayarak 2 hafta süreyle kullanabilirsiniz. Eğer aradığınız renkte bir su kabınız yoksa, renkli bir cam parçasını, şeffaf su kabı ile gün ışığı arasına yerleştirebilirsiniz. Bu şekilde renklerle şarj edilmiş sular içilerek ye de haricen tüketilebilir.

Aura için müziğin rahatlatıcı bir etkisi vardır. Bu amaçla kullanılacak müzik elbette ki, yavaş ve hafif nitelikli olmalıdır. Barok ve meditasyon müziklerinin bu konuda ideal türler olduğunu hemen söyleyebiliriz. Beşeri aura bu tür müziklere hemen; genişlemeye ve enerji yüklenmeye başlayarak olumlu tepki verir. Her müzik notası renklerden birine karşılıktır ve dolayısıyla aura üzerinde etkiye sahiptir. 16.cı Y.Y.’ın ünlü okültisti Paracelcus sadece müzik ile tedavi çalışmaları yapmakla kalmamış, belirli rahatsızlıklar için bazı müzikler de bestelemiştir. Bu bilim adamı; beşeri vücudun, görünen ve görünmeyen olmak üzere iki kısımdan oluştuğunu söylerdi öğretilerinde…O, bu iki kısmı harmonize ederek, bazı rahatsızlıkların iyileştirilebileceğine inanır ve bunun için de, hastaları sağlıklı insanlar ile temas ettirerek iyileştirmeler yapamaya çalışırdı.

Görüldüğü gibi, her bir rengin, renklerle şifa çalışmalarında ayrı bir yeri var ve bunların uygulama şekilleri; zihinde canlandırma, ışık ışınları, içecek / yiyecek ve hatta değerli taşlarla olabilmektedir. Renklerin aura sağlığı üzerindeki etkilerini aşağıdaki şekilde özetle verebiliriz:


Kırmızı:
Kırmızı renk uyarıcı etkisinden dolayı, adrenalin salgılanmasına neden olur ve kan deveranını hızlandırır. Bundan dolayı tek başına ve doğrudan doğruya kullanılmamalı; hemen ardından mavi ya da yeşil devreye sokulmalıdır. İnsanların kırmızı ışıkla sature oldukları zaman kas güçlerinin %50 arttığı laboratuar testleriyle saptanmıştır. Bu, kırmızı rengin canlılığı artıcı etkisinden dolayıdır.

Turuncu:
Bireyde güven duygusunu artırıcı, kendisini iyi hissettirici, pankreası ve akciğerleri güçlendirici etkiye sahip olan turuncu rengin bronşit, astım ve soğuk algınlıklarına da iyi geldiğini biliyoruz.

Sarı:
Depresyonu azaltan, zihni uyararak bireyi bir bakıma psikolojik bir coşkuya sürükleyen hoş bir renktir. Birinci derecede sinir sistemi üzerinde etkilidir ama kaslar ve genel canlılık üzerinde olumlu bir etkisi bulunmaktadır.Peklik, gaz, hazımsızlık ve çarpıntı gibi rahatsızlıklarda kullanılabilir. Bu olumlu etkilerine rağmen, yine de dikkatli bir şekilde kullanılmalıdır. Çünkü aşırısı ishale neden olabilir. Bunlardan ayrı olarak, sarı rengin, enerjilerin tüm şakralara yaygınlaştırılmasına (dağıtılmasına) yardım edici gibi olumlu bir etkisi daha vardır.

Yeşil:
Şifa ve armoni rengi olmasından dolayı, yeşil renk doğal bir toniktir. Yeşil, gerilimi azaltır ve hipofiz guddesini uyarır. Sert olmayan yeşil ışık baş ağrılarına iyi gelir. Kadim zamanlardan beri yeşil renk verimlilik rengi olarak bilinegelmiştir.

Mavi:
Mavi rengin antiseptik ve dokuları / damarları büzücü etkileri vardır. Serinlik veren etkisinden dolayı, renklerle şifa çalışmalarında hastaya huzur vermede ve sakinleştirmede kullanılagelmiştir. Mavi aynı zamanda gırtlak şakrasının rengi olduğu için; soğuk algınlıklarında, ses kısıklıklarında ve guatrda kullanılır. Ayrıca; romatizma, kesikler, yanıklar için de önerilmektedir.

İndigo (Çivit mavi):
Çivit mavisi rengin “serinletici” etkisi vardır. Fiziksel, duygusal ve ruhsal sorunlarda etkilidir. Kanamayı azaltır ve genellikle de; kulak, göz ve burun rahatsızlıklarında şifacılar tarafından baş vurulan bir renktir.


Viyole (menekşe moru):
En üst düzeylerde iş görür, stresli durumlarda etkilidir. Akıl rahatsızlıklarında, gözlerle ilgili sorunlarda ve uykusuzlukta yarar sağladığı görülmüştür.

Renklerin etkileri konusunda verdiğimiz bu özet bilgilerin yanı sıra şunları da eklemekte yarar görüyoruz: Renkler kadar, kişinin pozitif durumu da önemlidir. Bildiğiniz gibi, kişinin içinde bulunduğu psikolojik durum hemen aurasına yansır. Burum böyle olduğuna göre, olumlu düşüncelerin ve pozitif hissiyatın aura ve sağlık üzerindeki etkisi elbetteki yapıcı yönde olacaktır. Negatif düşünce ve hissiyatlar ise tam ters yönde aurayı ve sağlığı etkileyeceği aşikardır.

Aura Koruması:

Zaman zaman aura enerjilerinizin zayıfladığı olasıdır. Bunun çeşitli nedenlerinden bazıları; stres, aşırı yorgunluk, sağlığın bozulması ya da çevrenizden birilerinin sizden enerji “hortumlamaları” (dramalar…). Aura enerjilerinizin şu ya da bu şekilde azaldığını ya da doğrudan doğruya bir aura korunma gereksinimi hissederseniz, hemen uygulayabileceğiniz bir yöntem şudur:

Her iki elinizin baş ve işaret parmaklarınızdan birer halka oluşturun ve bu halkaları iç içe geçirin. Kendinizi bembeyaz bir ışıkla sarılı olarak tasavvur edin. Birkaç dakika içinde kendinizi daha canlı ve enerjetik hissedeceksiniz. Eğer her gün karşı karşıya gelmek durumunda olduğunuz kişi ya da kişiler (partneriniz, patronunuz vb.) sizin enerji yitirmenize neden oluyorlarsa, bu yöntemi her gün yinelemeniz yerinde olur.

Sadece zararlı stresten korunmak için vücudunuzu tepeden tırnağa güzel bir gök kuşağına sarılmış olarak tasavvur edebilirsiniz. Bu gökkuşağı koruma sadece stresi sizden atamakla kalmayacak, aynı zamanda size enerji vereceği gibi, sizi çevrenizde daha sevilir bir kişi haline getirecektir.

Başka bir yöntem de, doğrudan doğruya ve sadece kendinizi tertemiz ve bembeyaz bir ışığın içinde tasavvur etmektir. Bu korumaya “koruyucu aura” da denir. Bu koruma size yönelik olumsuz her şeyi yansıtarak uzaklaştıracaktır. Bu beyaz ışığı, bir bakıma “spiritüel bir zırh” gibi olası olumsuz durumlara karşı kuşanabilirsiniz.

Elbette korunma, tedaviden daha iyi ve akıllıca bir tutumdur. Sağlığınızla ilgili herhangi bir olumsuzluk sezinlerseniz, bu bir olasılık olsa bile yukarıdaki yöntemlerden birini devreye sokmakta tereddüt etmeyin. Unutmayın ki, eğer bedeninize iyi bakarsanız, o da size bakacaktır ve bunun yararlı sonuçları hemen auranıza da yansıyacaktır.

Sevgimle Sonsuz hem de ...
 

Doganay

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Ara 2008
Mesajlar
177
Tepkime puanı
13
Konum
Eskişehir
Benim lisede bir arkadaşım aura görebiliyordu ve benim aura mın turuncu olduğunu söylemişti. Gerçi şimdi ne renktir bilmiyorum :p
 

Similar Threads

Cevaplar
1
Görüntüleme
202
S
Cevaplar
5
Görüntüleme
498
Schwarzenegger
S
S
Cevaplar
2
Görüntüleme
395
Üst