Uzayli varliklardan bazilarinin tipleri

likeufo

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ocak 2009
Mesajlar
82
Tepkime puanı
14
Yaş
41
İş
inşaat mühendisliği
Öncelikle ilk tanıştığım varlık tipinden bahsedeyim.Onların kalbimde yerleri farklı. :)
Arcturuslar
Bootes takım yıldızındaki kırmızı dev yıldız Arcturus, Dünyadan yaklaşık 36
. ışık yılı uzaklıkta bulunmaktadır ve olağanüstü parlaklığı sayesinde Mart-Kasım ayları arasında kuzey yarım küreden görülebilmektedir.

Arcturus uygarlığı, galaksimiz içindeki en gelişmiş uygarlıklardan biridir. 5. Boyutta bulunan Arcturus uygarlığı dünyanın gelecekteki prototipi olarak kabul edilmektedir.

Arcturuslular, fiziksel olarak kısa boylu ve zayıftırlar. Boyları 90-120 cm. arasındadır. Birbirlerine çok benzeyen bu varlıklar, bu durumun birbirleriyle kıyaslanmayı önlemesinden dolayı memnundurlar. Tenleri yeşilimsi renktedir. Büyük, badem biçimli gözleri vardır. 3 parmaklıdırlar.

Arcturusluların gözleri, koyu kahverengi ya da siyahtır. Fakat görmelerini sağlayan ana organları, gerçekte gözleri değil telepatik bilinçleridir. İşitme duyuları ise telepatik özelliklerinden bile daha ileridir. Bu varlıkların ortalama yaşam süreleri 400 yıldır.

Daha sonra en sevdiğim varlık tiplerinden ve pozitif bir varlık tipi olan Pleiadesliler 'den bahsedeyim.
Bunlar çok zeki, evrensel barışın sağlanması için uğraşan, bizleri bilgilendirmeye çalışan ve boyut atlamamızda bizlere yardımcı olan varlıklardır. Ayrıca:
Pleiadesliler
Pleiadesliler, Dünyamızdan 400 ışık yılı uzaklıkta bulunan ve Yedi
Kardeşler olarak da anılan Pleiades takımyıldızındaki Erra gezegeninden gelmektedirler. Bu varlıklar, fiziksel görünüş itibariyle insan ırkına çok benzemektedirler.

Alfa Draconis'den gelen sürüngene benzer varlıklar tarafından işgal edilen gezegenlerde yaşıyorlar. Pleiadeliler , teknolojilerinin bizim uluslararası teknolojimizden binlerce yıl ötede olduğunu ve kendilerinin , Andromeda takımyıldızının içinde bulunan , Andromeda Konseyinin bir parçası olduklarını belirtiyorlar. İsviçreli çiftçi Billy Meier'in ilişkide olduğunu iddia ettiği uzaylılar bunlardır. Tam bir insan görünümünde olan Pleiadesliler genelde sarışın olmakla beraber, bazıları koyu renk saçlıdır. Gözleri genelde açık mavi ya da açık kahverengidir. Pleiadesliler arasında yaklaşık 1.50 cm. boylarında çok narin yapılı varlıklar olduğu gibi, 2 m. boyunda olanlar da bulunmaktadır. Bazıları kızıl saçlı ve açık tenlidir.

Pleiadesliler insanlarla en çok ve sık temas kuran varlık tipidir. İsviçreli ünlü temasçı Billy Meier gibi pek çok insan bu varlıklarla telepatik ya da fiziki iletişim halindedir.

Pleiadesliler pozitif odaklı; teknolojik ve zihinsel açıdan ileri varlıklardır.

Üçüncü olarak Zetalar'dan bahsedeyim. Açıkçası ben bu varlıklardan biraz ürküyorum. Gerçi zararlı değiller fakat insanlar gibi hissleri yoktur. Acıyı hissetmezler. İyi de değil kötü de değiller, nötrler.Çok araştırmacı ve meraklılardır. Genellikle uzaylılar tarafından kaçırılıp üstlerinde deney yapıldığını söyleyenler Zetalar tarafından kaçırılmış olurlar.Yıllar önce insana benzeyen bu varlıklar genleri üzerinde üstün bir teknoloji ile oynayarak şimdiki gri renkte kocaman siyah çekik gözlü varlıklar halini almışlardır.Yine aynı çalışma ile sadece merak duygusunu kendilerinde bırakarak geri kalan korku, acı, sevgi gibi tüm hissiyatları yok etmişlerdir.İçimi rahatlatan tek kısım kaçırılma olaylarında acıyı hissetmezler fakat bizim acı çekebileceğimizi bildikleri için buna kısmen önlem almaktadırlar.:);)
ZETALAR
Bu insan benzeri varlıklar, Reticulum adını verdiğimiz güney takım
yıldızındaki Zeta 1 ve Zeta II ikiz yıldızlarından gelmektedirler. Zeta Retucililer 1 m.-1,5 m. boyundadırlar; genelde zayıf görünümlü, vücutlarına oranla büyük kafalı ve saçsızdırlar. Gözleri büyük ve kapaksızdır. Ağız, burun ve kulakları çok küçüktür. Zetalar, türlerini değiştirmek ve bugünkü hallerine gelebilmek için genetik mühendislik ve klonlamadan yararlanmışlardır.

Zetalar dünyamızı sıkça ziyaret etmekte ve insanlar tarafından genellikle “gri varlıklar” olarak adlandırılmaktadırlar.

Zeta Reticulilerin türlerinde değişime gitmeden önceki temel genetik özellikleri insan ırkına benzemektedir. Zetalar, dönüşümleri sırasında beden yapılarını da değiştirmişlerdir. Bu, onların neden dünyayı ziyaret ettiklerini ve genlerimizle ilgilendiklerini de açıklamaktadır. Dönüşümleri sırasında kendilerini duygulardan arındırmakla hata yaptıklarını düşünen Zetalar, yeni bir değişim için orijinal genlerini aramaktadırlar.

Andromedalılar

Spiritüel varlıklar olan Andromedalılar, Andromeda galaksisinden gelen çok eski, meleğimsi enerjisel bir ırktır. Bu varlıklar, Pleiadeslilerin ve tüm insan evriminin öncüleridir. Aynı zamanda tamamen farklı bir evrim kolu olan ve hem suda hem de karada yaşayabilen Cygnusian ırklarını da yönetmektedirler.

Maviler

Maviler de Nordikler gibi hangi yıldızdan geldiklerini açıklamamaktadırlar
Kısa boylu varlıklardır ve yarısaydam, mavimsi bir tenleri vardır. Gözleri büyüktür ve badem biçimindedir. Oldukça spiritüel varlıklardır ve her insanın kendi yolunu takip etmesi gerektiğine ve özgür irade yasasına inanırlar.

Nordikler

Nordikler, geldikleri yıldız sistemini hiçbir zaman açıklamamışlardır.
Oldukça güzel görünümlü varlıklardır; sarı saçlıdırlar, bu yüzden çoğu kez “sarışınlar” olarak adlandırılırlar. Gözleri koyu mavi renktedir. Boyları 1.70-1.90 cm arasında değişmektedir.

Nordikler, Dünyadaki sorunları aşmaları için insan ırkına yol göstermeye
çalışan pozitif varlık grubundandırlr. Kendilerine değil de başkalarına odaklanan varlıklarla çalışmayı tercih ederler.

Orionlar

Orionlu varlıkların yaklaşık %75’i insan benzeri bir görünüme sahiptir; geri
kalan %25 ise insanlara benzememektedir., bunlar Reptilian lar denilen sürüngenimsi varlıklardır, bazı ırklarda insect denilen böceğimsi varlık gruplarına girerler.

Orionlu insanımsı varlıkların en belirgin özelliği gözlerinin benzersizliğidir. Oldukça keskin mavi gözlere sahip Orionlu varlıklarla temasa geçmiş pek çok insan bulunmaktadır. İnsan benzeri Orionluların %90’ı açık kahverengi tene sahiptir; geri kalan % 10 ise Kafkas tipli, açık renk saçlı varlıklardır.

Orion Sistemi çok büyük bir yıldız sistemini barındırır.. Orion Sisteminden gelenler negatif varlıklar olarak bilinseler de , tüm sistem negatiflerle kolonileşmiş değildir..Özellike humanoid yani insanımsı varlıklar, hem teknolojik hem de spritüel açıdan çok gelişmiş pozitif varlıklardır...

Santorlar

Santorlar, Dünyamızdan yalnızca 4.2 ışık yılı uzaklıkta bulunan Alfa
Centauri Merkezi Sistemi’ndeki en yakın komşularımızdır. Santorlar, teknolojik ve ruhsal açıdan bize yakın güneş sistemlerindeki en gelişmiş medeniyetlerden biridir. Siriuslular, Pleiadesliler ve Venüslülerle aralarında yakın bir bağlantı bulunmaktadır.

Alfa Merkezi Sistemi, 3 yıldızdan oluşmaktadır; bunlar astronomik literatürde Alfa A,B,C olarak adlandırılmaktadırlar. Bunlardan Alfa C yıldızı güneş sistemimize en yakın olanıdır.

Santorlar, diğer medeniyetlerle birlikte, özellikle son 4000 yıldır dünyadaki evrimi izlemekte, ve insanlara evrimlerindeki bir sonraki adım olan Yeni Çağa geçişlerinde yardım etmektedirler.

Santorların teknik yetenekleri hayal edebildiğimizin çok ötesindedir. Devasa uzay gemilerinin yapımı ve yıldızlar arası seyahat, ancak Santorlar’ın da sahip olduğu maddeleşme ve madde boyutundan ileri bir boyuta geçme yeteneği ile mümkündür.

Ayrıca Proxima Centauri yıldızından gelen insana çok benzeyen pozitif motivasyonlu çok gelişmiş ırklarda vardır...

Siriuslar

Dünyamızdan 8 ışık yılı uzaklıkta bulunan ve köpek yıldızı olarak da
bilinen Sirius, ileri bilince açılan boyutlararası bir kapı niteliğindedir. Siriuslular teknolojik ve spiritüel açıdan bizden binlerce yıl ileridir.

Siriuslular Pleiadesliler’e göre daha koyu renkte bir tene sahiptirler; ten renkleri açık kahverengiden çok koyu kahverengiye varan bir çeşitlilik göstermektedir. Çarpıcı bir göz yapısına sahiptirler; gözleri büyüktür ve hafifçe kesişmektedir.

Siriusluların atalarından bazıları uzak geçmişte gezegenimizle etkileşime geçmişler ve genetik projenin bir parçası olmuşlardır. Hatta bazıları kendi içlerinde genetik değişimlere uğramışlardır. Bu değişimler sonucu bazıları daha açık bir tene sahip olurlarken, bazıları ise genetik açıdan diğerlerinden çok daha farklı hale gelmişlerdir.

Siriusluların bazıları insana hiç de benzemeyen varlıklardır; daha çok böcek ve sürüngenleri andırırlar. Bunlar insan gibi memeli yaratıklar olmalarına rağmen, farklı bir görünüşe sahiptirler. Hem teknolojik hem de spritüel anlamda müthiş gelişmiş olumlu varlıklardır.

Sirius , geçmişte sibernetik varlıkların türevi olan sasquatch ( kocaayak ) , benzeri varlıkların bölgesidir. Siriuslar , geçmişte Orion imparatorluğu ile savaşıyorlardı. Genetik kaynakların , hayvan , bitki , mineral ve kozmik su vahası olan stratejik yıldız sistemlerinin yani sol ve özellikle Dünya (terra) yada Shan gezegenini kapsayan 21 yıldızlık sistemi içine alan bölgenin sakinleri olduklarını iddia ederler.

Vegalar

Vegalar, Dünya dan yaklaşık 26 ışık yılı uzaklıkta bulunan Lyra
takımyıldızındaki en parlak yıldız olan Vega’dan gelmektedirler. Bu varlıklar 1.80-2.10 cm boylarındadırlar. Kalın ve dayanıklı derileri vardır. Vegaların temel saç renkleri siyahtır; fakat aralarında koyu kahverengi saçlılar da bulunmaktadır. Bazı Vegaların ise çok az saçı vardır ya da hiç saçı yoktur.

Vegalar iki sınıfa ayrılmaktadır. İlk sınıftaki Vegalar insan benzeri varlıklardır. Oldukça çarpıcı gözleri vardır, fakat Zetalardan farklı olarak gözkapakları mevcuttur. İkinci tür Vegalar ise insana benzememektedirler. Böcek ve sürüngenleri andıran bir görünümleri vardır. Bu sınıftaki Vegaların saç renkleri genellikle yeşilimsidir. Derilerinde ve kanlarında bulunan bakır, vücutlarına yeşil bir renk vermektedir.
alıntı:internet
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Çok güzel bilgiler,teşekkürler.
 

likeufo

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ocak 2009
Mesajlar
82
Tepkime puanı
14
Yaş
41
İş
inşaat mühendisliği
Dünya dışı varlıklarla temas kuran şahıslardan ve yakın gözlem raporlarından elde edinilen bilgilere göre gezegenimizi en çok ziyaret eden varlık grupları şunlardır:
  • PLEİADESLİLER
  • SİRİUSLULAR
  • ORİONLULAR
  • ZETA-RETİCULİLER
  • ARCTURUSLULAR
  • ANDROMEDALILAR
  • SANTORLAR
  • VEGALAR
  • NORDİKLER
  • MAVİLER
Dünya dışı varlık tipleri incelenirken anlaşılması gereken önemli noktalardan biri, tüm dünya dışı varlıkların insan görünümünde olmadığıdır. Farklı gezegen koşulları altında ve farklı atmosferik ortamlarda gelişen beden biçimleri, doğal olarak farklı görünümlerde olmaktadır. Bu nedenle evren, birbirine benzeyen ve benzemeyen sayısız yaşam formuyla doludur.

Ziyaretçiler arasında bizim galaksimizden olduğu kadar uzak galaksilerden gelenler de bulunmaktadır. Temasçılardan edinilen bilgilere göre, insanlarla iletişim kuran dünya dışı varlıkların çoğu pozitif bir motivasyona sahiptirler. Bu uygarlıkların büyük çoğunluğu teknolojik ve ruhsal yapı yönünden insanlardan çok ileridedirler. Onlar, insanların özgür iradelerine saygı duyarlar ve evrimimize herhangi bir şekilde müdahale etmezler.

AY-GÖZLÜLER

Işığa duyarlı büyük gözler ve donuk mavi derileri ile uzun boylu barış sever bir ırktır.Onlar , john Lear ve diğerlerine göre konuşmalarına izin verilmeyen ve susturulan astronotların Ay'da karşılaştıkları canlılar olabilirler. Bazılarına göre bu insanlar kuzey ırklarıyla birleşmiş olabilirler. Tufandan bir kaç yüzyıl sonra Batıya giden Nuh'un torunları oldukları söylenir. Onlara , derin mağara sistemlerinde rastlandığı da anlatılır.

ANAKİMLER

Els ya da basitçe " devler" "olarak da bilinirler. Eski İbrani adı geçen bu ırk , belkide genetik bir anormallik nedeniyle devleşmiş olabilir. İnsanların arasına karışmak için moleküler genişleme ve daralma ve de yıldızlararası gezebilme yeteneğine sahip oldukları söylenir.

CHUPACABRA

Anormal biyolojik varlıklar (ABE) olarak adlandırdığımız yabancı varlıklar bunlardır. Özellikle Güney Amerka'daki Hayvan öldürme olayları ile ilişkili oldukları söylenir. Gözleri ve kafasının şeklinden dolayı insana benzer olarak bilinen bu yaratık aslında bir melezdir. Tanıkların çoğu onu , kuyruğu olmayan iki ayaklı dikey bir dinozor olarak tarif ederler. Kafası ovaldir ve uzun bir çeneye sahiptir. Çenesinden aşağıya ve yukarıya doğru dışarı çıkan dişleri , ince ve dar bir ağzı , burun bölgesinde küçük delikleri ve kırmızı çekik gözleri vardır. Tüm bedenini saran sık kılları olduğu söylenir ve gözlemcilerin çoğu saçlarının siyah olduğunu ama bir bukalemun gibi renklerini değiştirebildiklerini söylerler. İki güçlü ayağı ve pençeli iki küçük kolu vardır. Bu ona , ağaçların üzerinden atlama ve koşma gücünü verir. Bazı tanıklar , basit bir sıçrayışta 20 adım yükselebildiğini iddia ederler. Bazılarına göre ise keçi görünümündirler. Bu yaratık , kırmızıdan efletuna , maviden yeşile değişen kirpi dikeni gibi uzantılara sahiptir. Birkaç tanık , yaratığın uçabilmek için uzantılarını ve kuyruğunu inanılmaz bir hızda salladığını döylediler. Puerto Rico ve diğer Güney Amerika ülkelerinde sık görüldüğü söylenir.

AGHARİANLAR veya AGHARTİANLAR

Kaynakların belirttiğine göre , binlerce yıl önce Gobi bölgesinde ve çevresindeki alanın altındaki mağaralarda yaşayan asyalı bir gruptur. Geçmişte başarılı bir krallık kurmuşlardı. Diğer gezegenlerle ilgilidirler. Hindu hikayelerine göre Tibet'in aşağısındaki büyük mağara sistemleri , Asya'nın Agharti mitolojisini oluşturur.

CETİLİLER yada TAU-CETİLİLER

Yanık tenli , insan görünümlü , Güney Amerika yada Akdeniz tipi insan ırkıdır. Dünya üzerindeki kafkasyalı insanlara önemsiz farklar dışında çok benzerler. ( kısa roma tarzı saç , uzun büyük burun , iri yapılılık ve lekesiz kulaklar ) Tau Ceti ve Epsilon Eridani , Vegalar , Ummiteler ve Pleiadeslilerle işbirliği içindedirler .

ULTRA-TERRANLAR

Paralel evrenlerin kesişimlerinde ve ya zaman akışı içinde karşılaşılan insanlar oldukları söylenir. Aslında fiziksel bir gerçeğin dışındadırlar. Kuramsal olarak mevcut bir diğer dünya , elektro-manyetik zaman engelinin zıttında bulunabilir. Zaman girdabında , kendi dünyamıza karşı gelen yani karşıt bir dünya varsa aslında o da bir madde evrendir. Bu iki zıt evrenin dışındaki diğer iki evrenin doğası bilinmeyendir, bu bize dörtlü uzay-zaman sistemini ima eder. ( bunlar ileri ve geri zaman akış sürecine sahip madde ya da anti-madde evrenleridirler) Dört evrenin hepsi , galaksilerin merkezindeki kara deliklerden çıkan süper enerjilerin bir sonucu olarak 11 boyutlu yoğunluğu sahiptir. Bu çok boyutlu gerçek , bir çok bilinmeyeni açıklayabilir. Dünyamızdaki nesneler , diğer evrende görünmez olabilirler. Örneğin Bermuda Şeytan Üçgeninde EM girdabına geçici olarak yakalanan bir pilot , terk edilmiş bir ada görür. Oysa kendi dünyasında aynı adada oturmuştur ama bu kez ada metruktur. Bazı insanlar , bir yol sürecinde evlerde , otellerde lokantalarda ya da benzeri mekanlarda durduklarını veya oraları gördüklerini ama aynı yoldan geri döndüklerinde bu tür yerlerin varlığını bulamadıklarını söylerler. Tüm boyutlar, aynı elektromanyetik üst tayfın bölümü olan birbirlerinin içine akabilirler. Bir dünyadan diğerine insanlar yada nesneler geçici olarak geçebilirler fakat kalıcı olamazlar çünkü başka boyuttaki kendileriyle karşılaştıklarında anti-madde tepkimesine neden olabilirler. 1850 yılında Almanya , Frankfurt-am-Order yakınında bir anda ortaya çıkan ve kimsenin tanımadığı Vorin isimli insan , yazarların güç-bela anlattığı garip bir Almanca ile konuşuyordu. Sakria'da yaşadığını ve Laxaria ulusundan olduğunu söylüyordu. (Dünyamızda bu isimler yoktur ) Bazı UFO olaylarında karşılaşılan Ultra-Terranlar başka evrenlerden kaymış olabilirler.

ATLANTLAR

Bunlar insansıdırlar. Güney Brezilya'da mağara kentlerde yaşarlar ve yardım sever olarak tanımlanırlar . Rivayete göre Tufan'dan önceki zamandan kalmadırlar. Atlantis İmparatorluğu halkından geldikleri için bu adı alırlar. Aslında bu günkü sakinlerin , eski Atlant toplumuyla doğrudan doğruya genetik bir bağı yoktur ama yinede aynı ırktan saylırlar. Kuzey amerika ve diğer kıtalarda onların kullandıkları disklere ve yeraltı bekçileri olan cücelere rastlandı.

MERİHLİLER

Marstaki iki ayda yaşarlar. ( Phobos ve Deimos ) yani Mars gezegeninin hem insan , hemde insan olmayan sakinleridirler. Bu uyduların Grilerin kontrolü altında suni olarak oyulmuş küçük gezegenler olduğuna inanılır. Kaçırılma , aşılama , programlama , değiştirme , süzme ve diğer projeler için kullanılırlar. Binlerce yıl önce Ay ve Mars'ın yüzeyi yaşama elverişliydi. Mars ve Ay'daki binlerce yıllık eski harabelerin geçmişteki felaketleri gösterdiğine inanılır.

ALFA-DRAKONLULAR

Alfa Darkoniste koloniler halinde yaşayan sürüngen varlıklardır . Onlar da binlerce yıl önce dünya üzerinde yaratıldıklarını iddia ederler ve amaçları dünyayı tekrar ele geçirmektir. Dünyaya gizlice süzülme aşamasını sona erdirip , planlanmış bir saldırıya hazırlandıkları söylenmektedir. Nüfus artışını , kirliliği ve diğer çevresel problemleri mazeret göstererek dünyalıları ortadan kaldırabilirler , savaşçı içgüdüleri güçlüdür. Drakonlular , bizim yıldızlararası platformda yer alacak kadar gelişmemizi istemiyorlar. Bu yüzdende sömürgeci olarak dünyayı ve dünyalıları durdurmaya kararlılar .

GİZAN/GİZEH CANLILARI

Gizeh insanları , Pleiadeliler ( Billy Meier ilişkileri ) gibidir . Eski mısırlılar gibi giyindikleri ve mısır'ın güneyindeki labirent benzeri kentlerde yaşadıkları anlatılır. Teknoloji aracılığı ile bazı insanlarla ilişkileri vardır . iddialara göre , Mısır'ın güneyinde Amerikan hükümeti ile yakın ilşkide bulundukları gizli bir üs vardır. Gizan insanlarının amaçlarının , antik Mısır kültürünü ve egemenliğini canlandırmak olduğu söylenmektedir.

BERNARDLILAR

Bernard yıldız sisteminin sakinleridirler. Onlar hakkında fazla bilgi olmamasına rağmen , insan varlıklar olarak bilinirler. Bizim sistemimiz içerisinde görünmeyen bir takımyıldızda bilinmeyen bir amaçla saklanmaktadırlar.

LYRALILAR

Lyra insanlarının ( insanlarla aynı nesle sahip oldukları söyleniyor) bir kaç bin yıl önce sistem dışına sürüklendiğini farz edin. Lyra savaşları sürerken kitleler halinde sistemi terk ederek Pleiade, Hyade , ( Taurus Takımyıldızında , Dünyadan yaklaşık 130 ışık yılı uzaklıkta ) ve Vega Yıldızının bölgeye kaçtılar. Bizim sistemimize benzeyen bu bölgelerde hala insanlarla , timsah cinsi griler savaşmaktadırlar.

TELOSLULAR

Tufan'dan önceki yıllarda su altındaki kolonilerde yaşayan sarışın , uzun boylu insanlar ; Kuzey Amerikanın batı eyaletlerine yerleşmişler ve Kuzey Kaliforniyadaki Shasta Dağının çevresinde toplanmışlardı , büyük mağara kentlerinde yaşıyorlardı. Lemuria olarak adlandırılan Tufan'dan önceki zamana ait uygarlıkların bir bölümünün Telosolduğuna inanılır. ( Gerçekte Lemuria , Hint Okyanusunda kaybolmuş mitolojik bir kıtadır Pasifik okyanusundaki kıta Elam-Mu olarak adlandırılmıştı )." Telosi " sözcüğü eski yunancada "kararlı çok çalışma " anlamındadır. Bazılarına göre bu insanlar , Maya kabilelerinin atalarıydılar. Hava gemileri " Vimanas " olarak adlandırılır. Telosianlar , Ashtar toplu zekaya bağlantılı ruhani düzenin içindedirler ve diğer boyutlu varlıklar gibi Satürn , Sirius Arcturus'taki dünya-dışı varlıklarla bağlantıları vardır.

ORANGE

Bu varlıklar , Kuzey Meksika ve ABD Güney Nevada'da görülmüşlerdir. Sarı , kırmızı ve portakal renkli saçlarıylainsan soyuna benzerler . Bedenleri de insana benzerdir. Ama yüzleri genetik olarak sürüngen türüdür . İnsanlar gibi üreme organlarına sahiptirler . Bazılarının Bernard Yıldızı'yla bağlantıları vardır.

BUKALEMUN

Sürüngenler genetik olarak insan gibi görünmek amacıyla kendilerine üreme olanağı verdiler. Ayrıca insanların dış görüntüsünü oluşturmak için lazer negatifleri ve ya moleküler şekil değişimini kullandılar . Bu tesisler , Washington , Fort Lewis ; California ,Deep Springs ; Newada Groom Gölü ; Utah , Dougway ve Meksika'da yüzeyin altında kullanılmaya hazır bulunmaktadır. Kısacası , bu yaratıkların şekil değiştirmiş olarak aramızda yaşadıkları anlatılmaktadır. Sadece gözleri değişmemektedir , bunun için de ince ve dar gözbebeklerinin iris tabakasını saklamak için suni lens kullanırlar. Bazı iddialara göre ise genetik olarak insan toplumunu ele geçirmeye hazırlanan bir ırkın öncü askerleridirler.

NAGAS

Sürüngen türünde , büyük burunlu Griler olarak adlandırılırlar. Tibet ve Hindistan hikalerinde önemli bir rol oynarlar . Yaklaşık 2-2.5 metre uzunluğunda ve kül yeşili renktedirler . İnanca göre , Dünyada binlerce yıl önce varolan iki ayaklı kertenkele cinsi varlıklardan gelmektedirler. Bazı kaçırılanlar , bu canlıların , bir dinozor türü olan Velociraptor'a benzediğini iddia ederler . Anlatılanlara göre eski zamanlarda Antarktika'da bulunan bu ırk ve Gobi Çölü bölgesinde , İskandinav ırkı ile yapılan ünlü savaşı kaybettikten sonra yeraltına saklandılar.


UMMİTELER
Dünya (Güneş ) sisteminden 14 ışık yılı uzaklıktaki Kurt 44 Yıldızından geldiklerini söylüyorlar ve belki Lyran kolonileriyle eskiye dayanan bağlantıları var. Ummiteler , ( Ummo Gezegeninden ) görüntü olarak İskandinav olduğu söylenen Lyran-Pleaideliler gibidirler. Bu yüzden sarışın ya da Nordik toplumlarla bağlantıları olabilir
alıntı:internet
 

ceren1

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Ara 2008
Mesajlar
159
Tepkime puanı
1
Ben de rüyamda uzaylılar görüyorum o kadar fazla artık tv e vs koyuyorlar ki rüyalarıma girdiler. bir sürü uzay gemisi vardı. Sonra bi uzaylı küçük boylu ve yeşil, geldi el sıkıştık :D. Saçma sapan bir rüya korkmadım, hatta sevindim geldiğine ne hikmetse:).
 

likeufo

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ocak 2009
Mesajlar
82
Tepkime puanı
14
Yaş
41
İş
inşaat mühendisliği
Ceren1 sana bir kaç tane örnek vereyim ki bunlara yüzlerce örnek verebiliriz. Genellikle kaçırılma olayları rüyalarla başlar ve bir nebze insanın alışması sağlanır.Rüyalarımızı amaaannn boşver rüyadır diye bir kenara atmamak gerekir.Bu arada yakında sadece kaçırılma olaylarını geniş kapsamlı olarak konu alan yazılarıma başlıycam ilgilenen arkadaşlar okuyup bilgi sahibi olabilirler.

1968-1990'lar İspanya

Marive önce garip rüyalar görmeye başlamıştı..

Marive adındaki genç kadın, 1968 yılından beri, yani 8 yaşından beri uzaylılar tarafından ziyaret edildiğini söylüyor. İlk ziyarette ince uzun yapılı "Dünya Dışı Varlıklar", onu yatağından alıp uzay gemisine götürmüşler ve burada yapılan bir ameliyatla bedenine bir mikrocihaz yerleştirilmiş.
Marive rüyalarla başlayan deneyimlerini şöyle anlatıyor: "1968 Eylül ayından beri tekrarlanan aynı rüyayı görmeye başladım. Düşümde gürültüyle uyanıp Malaga'daki evimin balkonuna çıkıyorum. Sokakta korku içinde bağırarak koşan insanlar var. Sonra gökyüzüne baktığımda üçgen oluşturacak şekilde uçan üç uzay gemisi görüyorum."


1990'1ı yıllar ABD

İpnozla ortaya çıkan bir başka gerçek...

Susan uzun zamandır uykusunda devam eden kabuslardan şikayetçiydi. Ancak uyandığında tam olarak ne gördüğünü hatırlamıyordu. John Mack'ten yardım istedi ve ipnoz seanslarına başladılar. Geriye gidiş seansları sonunda, Susan'ın "Gri Varlıklar" tarafından kaçırıldığı ortaya çıktı...

Gemide düz bir yere yatırıldığını, yapılan jinekolojik muayeneyi ve içine yerleştirilen minik tüpü çok iyi hatırlıyordu. Bir başka ziyarette kendisine iki çocuk Gri varlık gösterildi. Solgun tenli varlıklar Susan'a: "Sen bizim annemizsin..." dediler...[/FONT][/SIZE][/B]

1990'lar İspanya

Maria Dolores'in bedeninde kalan izler..

Başka bir tanık Maria Dolores ise, yaşadığı şehir Barcelona'da UFO gözlemleri sonrasında kaçırılma deneyimiyle karşılaşmıştı. Tıpkı diğer kaçırılanlar gibi, o da defalarca uzay gemisine alındığını söylüyordu. Ancak bir kaçırılma gecesinin sabahında karnında üçgen oluşturacak şekilde beliren kırmızı lekeler oluştuğunu fark etti. Hemen doktora başvurdu fakat tıbbi muayene kırmızı lekelere bilimsel açıklama getiremedi.

Maria Dolores'in kızı da aynı gece rüyasında devasa ışıklı bir üçgen gördüğünü ve korkuyla uyandığını anlattı doktora.
alıntı:internet
 

xxSxx

Kayıtlı Üye
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
30
Tepkime puanı
1
Konum
kütahya
İş
tekniker
Bunlardan biriyle nasıl tanışabiliriz acaba merak ediyorum?
 

likeufo

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ocak 2009
Mesajlar
82
Tepkime puanı
14
Yaş
41
İş
inşaat mühendisliği
]Tanışma deyince önce bunu ne kadar çok isteyip istemediğine ve psikolojinin bunu kaldırıp kaldıramayacağını bir ölç istersen. Ardından farkındalık başlar zaten... Ama size şunu söyleyim benim temaslarım hep istemsiz bir şekilde gelişti. Yani bu konuda isteyerek bunu nasıl yapabiliriz sorusuna pek ayrıntılı cevap veremiyecem. Fakat uzaylı varlıklarla insanlar arasında kanallık yapan bir takım insanlar var.Bu kişiler vasıtasıyla da görüşülebileceğini biliyorum.
 

xxSxx

Kayıtlı Üye
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
30
Tepkime puanı
1
Konum
kütahya
İş
tekniker
Bu farkındalığı tetiklemek için yapabileceğimiz birşey varmı senin yazdıklarını okuyunca daha da bir istek geldi içime ama nasıl olacak bilmiyorum.Bir de bu kanallık yapan dediğin kişileri nasıl bulabiliriz?
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
bu farkındalığı tetiklemek için yapabileceğimiz birşey varmı senin yazdıklarını okuyonca dahaha bi istek geldi içime ama nasıl olacak bilmiyorum birde bu kanallık yapan dediğin kişileri nasıl bulabiririz
Farkındalığı arttırmak için meditasyon yöntemleri kullanabilirsiniz.Meditasyon ve farkındalık arttırma için sitemiz içinde araştırma yapabilirsiniz.Kanallık yapan kişilere gelince de çeşitli kitap ve yayınlarda bu insanlar hakkında bilgiye ulaşabilirsiniz.Araştırmanızı öneriyorum.Bu konudaki yetkili Moderatörümüz zaten gerektiği kadar detayı paylaşıyor.
 

likeufo

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ocak 2009
Mesajlar
82
Tepkime puanı
14
Yaş
41
İş
inşaat mühendisliği
bu farkındalığı tetiklemek için yapabileceğimiz birşey varmı senin yazdıklarını okuyunca daha da bir istek geldi içime ama nasıl olacak bilmiyorum.Bir de bu kanallık yapan dediğin kişileri nasıl bulabiririz?
]İngilizce çevirilerim bitince bu konuda daha ayrıntılı olarak bilgi verebilecem...
 

likeufo

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ocak 2009
Mesajlar
82
Tepkime puanı
14
Yaş
41
İş
inşaat mühendisliği
Bu tanımladığım uzaylı varlıklardan bazılarının resmlerini koymak istiyorum.Şimdilik birkaçı ama yakında diğerlerini de eklerim.
Ayrıca bu fotoğrafını eklediğim varlıklar hakkında daha geniş bilgi ve temaslarda bizlere aktardıklarını başka bir konu başlığı altında ele alıcam.

Dünya dışı kozmik üstadlardan biri olan Ashtar Sheran 1956 yılında Berlin’deki Peer Grubu’nun Alman medyumlarına çok önemli tebliğler verdi.Ashtar Sheran’ın medyum tarafından tasvir edilip çizilen temsili resmi aşağıda görülmektedir.

Bu fotoğraflar da ERRA gezegeninden gelen Pleaidesler varlık tipine aittir.

Güney Afrika’nın en ünlü temasçısı Elizabeth Klarer’ın Meton gezegeninden gelen Akon adlı uzaylıyla temasları olmuştur.Klarer İngiltere’deki Cambridge Üniversitesi’nde meteoroloji eğitimi almış ve Güney Afrika Hava Kuvvetleri UFO Departmanı’nda UFO gözlemciliği görevi yapmıştır.

Akon'un fotoğrafı:
 

ALEVV

Banlı Kullanıcı
Katılım
15 Nis 2009
Mesajlar
49
Tepkime puanı
1
güzel paylaşım:) ama uzaylı var mı yok mu tartısılır...
 
P

Pocahontas

uzaylı veya ismi herneyse şahsen ben tartışılacağını sanmıyorum
sonsuz olan evrende sadece bizlerin var olduğunu sanmak saçma ve bencilce olur.
ama bu şekil betimlemeye göre bakış açısı içerisinde olmakta zor çok fantastik ve uçarı buluyorum.
 

osho

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Ara 2008
Mesajlar
105
Tepkime puanı
26
Konum
İstanbul
İş
müzisyen/öğrenci
özür dileyerek söylüyorum ama bilgilerin hepsi yanlış...
 

BİRTSEN

Kayıtlı Üye
Katılım
28 Eki 2009
Mesajlar
164
Tepkime puanı
5
Merak ettiğim birşey var kuranı kerimde uzaylılardan bahsedilmiyor.Acaba uzaylı diye nitelendirdiğimiz varlıklar cinler olabilirmi?
 

Oddie

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Haz 2009
Mesajlar
139
Tepkime puanı
9
Merak ettiğim birşey var kuranı kerimde uzaylılardan bahsedilmiyor.Acaba uzaylı diye nitelendirdiğimiz varlıklar cinler olabilirmi?
Çok kere tartışılmış düşüncelerden biri...Dönemin şartlarına bakacak olursak Peygamber efendimiz(s.a.v.)in ''Bunun ötesinde bizim gibi pek çok canlı var'' demesi büyük ölçüde sapkınlığa yol açabilirdi.İnsanlar göğe tapabilir yada dinimizi yanlış bulabilirdi.Peygamber efendimizin mikroplar için de cin olarak söz ettiğini unutmamak gerekir...
 

dynamic apnea

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Haz 2008
Mesajlar
2,596
Tepkime puanı
165
Konum
somewhere outthere
İş
dış ticaret uzmanı
Çok kere tartışılmış düşüncelerden biri...Dönemin şartlarına bakacak olursak Peygamber efendimiz(s.a.v.)in ''Bunun ötesinde bizim gibi pek çok canlı var'' demesi büyük ölçüde sapkınlığa yol açabilirdi.İnsanlar göğe tapabilir yada dinimizi yanlış bulabilirdi.Peygamber efendimizin mikroplar için de cin olarak söz ettiğini unutmamak gerekir...
Mükemmel bir açıklamada bulunmuşsunuz teşekkürler size.
 
Üst