13-14-15 Şubat Doğanın Evliliği

4

43887

Hızır Ayı: 13-14-15 Şubat ?

Hızır oruçları geliyor
3 gün boyunca oruç tutup niyet edenler, 3. günün sonunda rüyasında evleneceği kişiyi görerek ondan bir bardak su alır derler.
3 gün boyunca iftar vaktinde hiç su içmeyen canlar, rüyasında abı hayat suyunu evleneceği kişinin elinden alır. Su görmeyenler kişinin bir akrabasını, tanışacağı yeri vb şeyler de görebilir
Halkların bize unutturmadığı bu ananevi gelenek aslında bize şu gerçeği hatırlatıyor:
Şubat, baharın gelişinin habercisi bir aydır. Bütün doğa uyanıp yuva kurar da biz uyanıp yuva kurmaz mıyız. Eskiden insanlar mevsim döngüleriyle, doğa ruhlarıyla, hayvanlarla, ağaçlarla, bitkilerle konuşur, haberleşir ve iletişim halinde yaşardı. Ve üçüncü gözleri açık olduğundan sezgileri de kuvvetliydi. Zaten rüyaların öte dünya ile haberleşme ortamı olduğunu bilirlerdi.

Bu doğa döngüsünü paganlar gibi atalarımız bir gelenek ve tören haline getirerek bugünlere ulaşmasını sağlamıştır. Hatta bu gelenekler modernize edilerek 14 Şubat sevgililer günü haline getirilmiştir. Aslında şubat baharın müjdecisi "doğanın evliliği" yani uyanışıdır. Ağaçlar çiçek açmaya yüz tutar hayvanlar eş bulmaya başlar. Biz de doğanın bir parçası olarak kendi yaşam pratiklerimiz gereğince bu süreci evlenme veya çocuk doğurma ile birleştiririz.

Ab-ı Hayat Suyu

Hızır'ın abı hayat suyunda canlandırdığı balık hikayesinin ezoterik yorumuna baktığımızda canlananın yaşam enerjisinden başkası olmadığını görebilirsiniz. (kundalini)

Yaşam "su"da başlamıştır. Ve bizler şu anda düşürülmüş bilinçlerimizle aslında batıni açıklamayla ölüden bir farkımız yok. Aydınlanma, erme potansiyeliyle tekrardan özümüze ulaşabiliriz. Bunun için de yaşam pınarının tekrardan başa çıkması gerekiyor ki ölmeden önce ölelim.

Sevgililer günü ile ek bir bilgi ise Antik Roma'da kötü ruhları kovup, sağlık ve bereketin çağrıldığı 3 gün boyunca kutlanan eski bir festivale dayanıyor. Adı "Lupercalia".
Bu günler de aynı zamanda tanrıça Juno Februa'nın (Evlilik ve Doğum Tanrıçası) doğuşu olduğu için de bir dizi kutlama yapılırmış. Yani bereket ve üreme bayramı

Aynı festival bu topraklarda 3 gün boyunca tutulan Hızır Orucu ile karşımıza çıkıyor.

Her ikisinin tarihi de 13-14-15 Şubat.

Bütün bunlar elbette bir tesadüf değil, halkların bize unutturmadığı bir gerçek: Mevsimsel döngüler.

Avrupa'da sevgililer gününe dönen bu kutlama Anadolu'da rüyamızda evleneceğimiz kişiye dönüşmüştür.

Toprağa düşen ilk cemrenin ardından, baharın gelişinin kutlandığı bugünlerde evliliklerin, nişanların, törenlerin yapılması elbette çok normal. Doğadaki bitkilerin, hayvanların yeşerip uyanması gibi insanların da tohum vermeye başlayacağının habercisidir bu törenler.

Ancak bu kutlamalar bugün karşımıza içi boşaltılmış bir sevgililer günü olarak çıkıyor. Doğanın sömürüldüğü bir kent kültüründe doğanın uyanışını kutlamak elbette kentli için hiç akıl kârı değil...

Ama yine de gerçekler ortada.
Bugün hala köylerde insanlar Hızır geldiğinde birlik ve bütünlüğü çağrıştıran paylaşımlarını sürdürüyor. Mumlar yakılıyor, kömbeler dağıtılıyor. Şehirde de geleneklerini yaşatmaya çalışanlar bunu sürdürüyor.

Yani bu sene sevgililer gününün hediye çılgınlığını bir yana bırakalım. Tekrar eski günün gerçek anlamını kutlayalım. Hayvanlara doğaya sarılalım.

Yeryüzünün bir parçası olduğumuzu hatırlayalım.

Toprak ana uyanırken biz de uyanalım.
Yeryüzünü kutlayalım.
Kalbinizi takip edin.
Kalbin rengi yeşildir ?
(farklı kaynaklardan özet alıntıdır.)

Kutlu olsun aşk ile...
 
Üst