Hayatın anlamsızlığı beni yoruyor

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Caraco

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Tem 2017
Mesajlar
48
Tepkime puanı
34
20 yaşındayım ve kendimi çok yetersiz görüyorum, geleceğe dair bir umudum yok. Hayattan bir beklentim yok. Hayatımdaki kötü şeyleri değiştirmeye de gücüm yok. Aynada gördüğüm kişiyi beğenmiyorum. Beceriksiz ellerimi, çelimsiz vücudumu, küçük, çok da çirkin olmayan ama bir güzelliği de bulunmayan suratımı beğenmiyorum. Renkli bir kişiliğim de yok. Kendimi sevmediğim için insanların da beni sevmesini beklemiyorum, karşı cinsten kişilerin özellikle, bu yüzden kendi kabuğuma çekilmiş durumdayım. Gerçek şu ki insan mutlu olmak isterse olabiliyor, bilinçaltıyla alakalı bir durum. Ama kendimi kandırmayı da anlamsız bulduğum için ona hiç girişmiyorum. Neden bilinçaltıma hile yapıp kendimi yalancı bir sarhoşluğa sokayım ki? Dini inancım da yok. Ölümden sonrasına veya insanın bu evrende özel bir yeri olduğuna da inanmıyorum. Yaşamımı sonlandırmamak için yeteri kadar bahanem de yok. Ama insan bekliyor işte. "Haline şükret" gibi samimiyetsiz, insanın kendisini kandırmasına yönelik şeyler söyleyen insanlar da iğrendiriyor beni. "Bak ne halde olanlar var, eli-bacağı vs. yok. Senin var da şükretmiyorsun" Biri sizi dövse, "oh neyseki sadece dişimi kırdı, burnum sağlam" mı derdiniz "neden biri beni dövsün ki" demek yerine? Başkasının eksiklikleriyle kendi ezikliğini tatmin edenler böyle bir iğrençliği kendine nasıl yakıştırır anlamış değilim.
Sonuç olarak hemen hemen hiçbir şeyi olmayan bir insana tavsiyeniz ne olurdu? "Haline şükret" demekten başka? Sizi hayata bağlayan nedir?
"sizi sevenler" demeyin beni seven 3-5 insan öldükten sonra yapayalnız bir yaşam süreceğim zaten. Ha hepsi benden önce ölmez tabi, ama yetersizliğimle mutsuz bir gelecek sürdürmekte bir anlam görmüyorum.
Sanırım ancak benim gibi bir insanın dinî-spiritüel ihtiyaçları olacağı için buradayım. Bu dünyada bir şeyim olmadığından öbür dünyadan bir şeyler bekliyorum ama gel gör ki inancım da yok, kendi içimde bir çıkmaza giriyorum.
 

Silverfş

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ağu 2016
Mesajlar
49
Tepkime puanı
4
Konum
Purgatory
Peki bu kadar olumsuzlukları saydınız kaçını değiştirmeye çalıştınız ? Çelimsiz vücudum dediğiniz beğenmediğiniz vücut için ne yaptınız ? Onu geliştirip büyütmeyi isteseydiniz o çelimsiz kalmazdı ? Oturup ona sen çelimsizsin demek kolay yol onunla çalışıp onu geliştirmek zor ama gerçekte olması gereken yol . Anladığım kadarıyla asosyalleşmiş bir yaşam sürmektesiniz. Sosyalleşmek için ne yaptınız ? Sanatsal bir çalışma ? Grupça yapılan eğlenceler ? Herhangi bir enstrüman deneyimi ? Şikaet etmek hayata küsmek basit olandır . Toprağa birşey ekmezsen sana ne verir ? Aç kalıp ölmeyi beklemek olur mu ? Çalışıp işlemek gerek . Emek vermeden olmaz . Daha optimist bir yaşam sürmenizi diliyorum.
Sevgi ve ışıkla.
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,246
Tepkime puanı
3,122
Şimdi konuya şöyle bir giriş yapayım. Olaya ne dini ne de farklı bir inanca dayalı olarak bakmayacağım. Tamamen yaşantı üzerine konuşmak gerektiğini düşündüğüm bir yazı olmuş. Bu durumunuzun asıl nedeni toplumsal baskıya dayanamadığınız için meydana geliyor. İnsanların sizi kötülemesi veya sizle arkadaşlık etmemesi, sizi tabiri caiz ise eziklemesi ve insanların sizi alttan alttan dışlaması durumu buralara kadar sürüklemiş. Tabi size de psikolojik bir destek olmadığından bu durum karşısında tökezlemeniz doğal karşılanabilir. Kısacası lafınızın değer bulamadığı bir toplumda yaşadığınızı buradan görebiliyorum. Bu insanda özgüven eksikliğinden tutun diğer bir anlamda insanı kendine düşman edebilecek bir sorun. Yaşınız gereği bunları kaldıramamanız gayet doğal tabi ve bu dönemde çoğu gencin de bu sorunla başbaşa kaldığı aşikar. İnanın forumda sizin gibi hayatından şikayetçi binlerce üye var ve hemen hemen dediklerinizde aynı konular.. Bu kadar aynı durumun, bu denli kişiye ulaşması sizde de toplumda olan bir bozukluğu çağrıştırmıyor mu? Mesela sizin kendinizi değersiz görmenize neden olan bakış açınız nereye dayanıyor? Ufak tefek işleri becerememenize mi yoksa aşırı sorumsuzluğunuza mı? Çelimsiz dediğiniz vücudunuz, beceriksiz dediğiniz elleriniz hergün ne kadar çok işlevi yerine getiriyor farkında mısınız? Sizin bunca şeyi bile yapabilecek gücünüz varken neden kendinizi insanlarla kıyaslama içerisine giriyorsunuz? Size şükredin demeyeceğim tabi ama işte tam bu noktada siz, toplumsal baskının tohumlarını filizlendirirken hiç pişmanlık duymuyorsunuz. Hiç düşündünüz mü bu fikirler gerçekten bana mı ait yoksa bu fikirleri düşünmeme neden olan başka insanlar mı var? Kendi acizliğinizi sorgularken bunları hiç araya sıkıştırmayı denediniz mi? Tabi ki hayır. İnsanın kendiyle bile yarıştığı bu hayatta siz kendinizi normal gördüğünüz bu şartlarda da kandırıyorsunuz ama farkında değilsiniz. Ne çok akıllısınız, ne de çok saf..

Uzatmak istemeden size kendi fikirlerimi sunayım. Kendinize bir amaç edinin ve bunun peşinden gitmeyi deneyin. Zorluklar hayatın en ücra köşesinde bile vardır. Düşüp kalkarız bunlar doğaldır ve zaten bu şekilde tecrübe ediniyoruz. Asıl yaşam insanların kendiniz hakkında olan fikirlerinizi etkileyemediğinde başlıyor. Sizin şuan içinde bulunduğunuz durum bodruma kitlenmiş çocuk misali.. Bu durumda yapabildiklerinizi nasıl görebilirsiniz ki birde tutmuş ben yetersizim diyebiliyorsunuz? Amaç edinin dememde ki sebep ise amacınız olduğunda fikirleriniz artık sizden çıkıyor. Sizden çıkan fikirler ise sizde boyut kazandığında artık dış görünüşünüz aklınıza bile gelmiyor. Farkettiyseniz kimse sizin için uğraşmaz. Oturup ağlayacaksanız bu sizin tercihinizdir. Şuan siz kendi yağınızda kavrulurken haşlanıyorsunuz işte tam anlamıyla durum bu. Siz kendinizi değil toplum sizi yetiştiriyor. Bu çok kötü bir durum. Kalkma vakti, kolay gelsin.
 

Caraco

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Tem 2017
Mesajlar
48
Tepkime puanı
34
Peki bu kadar olumsuzlukları saydınız kaçını değiştirmeye çalıştınız ? Çelimsiz vücudum dediğiniz beğenmediğiniz vücut için ne yaptınız ? Onu geliştirip büyütmeyi isteseydiniz o çelimsiz kalmazdı ? Oturup ona sen çelimsizsin demek kolay yol onunla çalışıp onu geliştirmek zor ama gerçekte olması gereken yol . Anladığım kadarıyla asosyalleşmiş bir yaşam sürmektesiniz. Sosyalleşmek için ne yaptınız ? Sanatsal bir çalışma ? Grupça yapılan eğlenceler ? Herhangi bir enstrüman deneyimi ? Şikaet etmek hayata küsmek basit olandır . Toprağa birşey ekmezsen sana ne verir ? Aç kalıp ölmeyi beklemek olur mu ? Çalışıp işlemek gerek . Emek vermeden olmaz . Daha optimist bir yaşam sürmenizi diliyorum.
Sevgi ve ışıkla.
beğenmediğim vücut için bir ara vücut çalıştım ama vücut tipim ektomorf. gelişim gösterebilmek için çok efor sarfetmek lazım ayrıca iyi ve sağlıklı beslenmek gerekiyor ki türkiyede asgari ücretin açlık sınırının altında olduğunu göz önünde bulundurursanız insanların ne kadar iyi beslenme imkanı olduğu hakkında fikir yürütebilirsiniz. sağlıklı yaşamı geçtim vücut yapmak için apayrı diyetler var. vücut geliştirme efordan fazlasını gerektiriyor. Zaten vücudumu belli bir ölçüde geliştirebilsem bile yaşımdan küçük gösteriyorum bana çok da bir şey katmayacak, asıl sorunum o. Ve bu durum da genetik. Sanat konusunda kulağım var ama enstrüman çalma yeteneğim yok, gitarım var merak edip almıştım ona da fazla yeteneğim olmadığını gördüm. ayrıca ergenlikten sonra da ses tellerimde deformasyon oldu ve konuşurken bile sesim güzel çıkmıyor. Dediğiniz alternatifleri önceden düşünmemiş değilim o konuda bir çarem olsa yönelirdim. Toprağa bir şey ekince meyve vermezse şikayet etmek normal değil midir. Ya da ekecek tohumunuz yoksa. Yorumunuz için teşekkürler yine de.

Şimdi konuya şöyle bir giriş yapayım. Olaya ne dini ne de farklı bir inanca dayalı olarak bakmayacağım. Tamamen yaşantı üzerine konuşmak gerektiğini düşündüğüm bir yazı olmuş. Bu durumunuzun asıl nedeni toplumsal baskıya dayanamadığınız için meydana geliyor. İnsanların sizi kötülemesi veya sizle arkadaşlık etmemesi, sizi tabiri caiz ise eziklemesi ve insanların sizi alttan alttan dışlaması durumu buralara kadar sürüklemiş. Tabi size de psikolojik bir destek olmadığından bu durum karşısında tökezlemeniz doğal karşılanabilir. Kısacası lafınızın değer bulamadığı bir toplumda yaşadığınızı buradan görebiliyorum. Bu insanda özgüven eksikliğinden tutun diğer bir anlamda insanı kendine düşman edebilecek bir sorun. Yaşınız gereği bunları kaldıramamanız gayet doğal tabi ve bu dönemde çoğu gencin de bu sorunla başbaşa kaldığı aşikar. İnanın forumda sizin gibi hayatından şikayetçi binlerce üye var ve hemen hemen dediklerinizde aynı konular.. Bu kadar aynı durumun, bu denli kişiye ulaşması sizde de toplumda olan bir bozukluğu çağrıştırmıyor mu? Mesela sizin kendinizi değersiz görmenize neden olan bakış açınız nereye dayanıyor? Ufak tefek işleri becerememenize mi yoksa aşırı sorumsuzluğunuza mı? Çelimsiz dediğiniz vücudunuz, beceriksiz dediğiniz elleriniz hergün ne kadar çok işlevi yerine getiriyor farkında mısınız? Sizin bunca şeyi bile yapabilecek gücünüz varken neden kendinizi insanlarla kıyaslama içerisine giriyorsunuz? Size şükredin demeyeceğim tabi ama işte tam bu noktada siz, toplumsal baskının tohumlarını filizlendirirken hiç pişmanlık duymuyorsunuz. Hiç düşündünüz mü bu fikirler gerçekten bana mı ait yoksa bu fikirleri düşünmeme neden olan başka insanlar mı var? Kendi acizliğinizi sorgularken bunları hiç araya sıkıştırmayı denediniz mi? Tabi ki hayır. İnsanın kendiyle bile yarıştığı bu hayatta siz kendinizi normal gördüğünüz bu şartlarda da kandırıyorsunuz ama farkında değilsiniz. Ne çok akıllısınız, ne de çok saf..

Uzatmak istemeden size kendi fikirlerimi sunayım. Kendinize bir amaç edinin ve bunun peşinden gitmeyi deneyin. Zorluklar hayatın en ücra köşesinde bile vardır. Düşüp kalkarız bunlar doğaldır ve zaten bu şekilde tecrübe ediniyoruz. Asıl yaşam insanların kendiniz hakkında olan fikirlerinizi etkileyemediğinde başlıyor. Sizin şuan içinde bulunduğunuz durum bodruma kitlenmiş çocuk misali.. Bu durumda yapabildiklerinizi nasıl görebilirsiniz ki birde tutmuş ben yetersizim diyebiliyorsunuz? Amaç edinin dememde ki sebep ise amacınız olduğunda fikirleriniz artık sizden çıkıyor. Sizden çıkan fikirler ise sizde boyut kazandığında artık dış görünüşünüz aklınıza bile gelmiyor. Farkettiyseniz kimse sizin için uğraşmaz. Oturup ağlayacaksanız bu sizin tercihinizdir. Şuan siz kendi yağınızda kavrulurken haşlanıyorsunuz işte tam anlamıyla durum bu. Siz kendinizi değil toplum sizi yetiştiriyor. Bu çok kötü bir durum. Kalkma vakti, kolay gelsin.
Evet toplumun işleyişinde sorun olduğunun ben de farkındayım zaten ama bunu değiştirebilecek miyiz? Dedikleriniz doğru ama kendimi değerli görmek için toplumdan soyutlamam bana bir şey kazandırmayacak. İnsan sosyal bir varlıktır toplum olmadan yapamaz. 20 yaşında her şeyi boş verip bir keşiş gibi dağın başında yaşayabilir miydiniz? Evet yapanlar var ama ben bunda bir anlam görmüyorum. Yani toplumda sorun var doğru, ama toplumsuz da yapamayız. Doğamız gereği sosyal bir varlık olduğumuz için de kendimize biçtiğimiz değerden çok toplumun bize biçtiği değeri benimseriz. Öyle sadece toplumu takmayarak sorun edilmeyecek bir şeyler olduğunu düşünmüyorum bunların.
İnsanın değiştiremeyeceği şeyleri aşırı sorumsuzluğa nasıl dayandırdığınızı da anlamadım. Ellerim çok iş yapıyor evet. Fakat bu hangi ölçüde yarar sağlayıcıdır. Kinestetik zekam yok, herhangi birinin kolayca yapabildiği bir şeyi örneğin, ben çok uzun süre zarfında öğrenebiliyorum. Diğer konularda da böyle. Kıyaslamaya ben girmesem bile başkaları giriyor. Karşı cins ya da başkaları gibi örneğin. Sorun orda. Doğamız böyle, içgüdülerimiz bu şekilde çalışıyor. Karşılaştırma yapıp kötü olanı eliyoruz. Toplumsal baskının tohumunu filizlendirmemekten bahsediyorsunuz ama dediğim gibi insanlar böyle, bu bilinçli olmasa bile içgüdüsel bir durum. Toplumu takmamak için toplumun dışında kalmanız lazım bu sefer de yalnız kalırsınız. Bu daha iyi bir çözüm değil.
Her şey anlamsız geldiğinden dolayı kendime bir amaç edinebilmiş değilim ya da pragmatik anlamda işe yarar bir amaç haline gelecek bir tutkum yok. Ama belki de insanın kendini daha çok keşfetmesi lazımdır.Teşekkürler yorumunuz için.
 

huaa

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Ocak 2017
Mesajlar
25
Tepkime puanı
1
Ben henüz 16 yaşımdayım ama maalesef hayat banada anlamsız geliyor zaman zaman. Çok zor zamanlar geçirdim. Çok zor bir psikolojik hastalıkla uğraştım ve hala da uğraşıyorum. Bir de başıma başka şeyler çıktı. Eskiden yaşadığım acılar için bile Tanrı'ya şükrederdim. Şimdilerde ise Tanrı'dan çok şeytana yakın hissediyorum ve bu rezil bir his. Böyle düşünerek çok büyük bir günah işlediğimide biliyorum. Hayatımın bir amacı yok gibi geliyor. Neden yaşadığımı çok sorguluyorum. Neden varım ? Neden yaratıldım ? Ama cevap yok. Daha sonra kendimi bu forumda buldum. Bir sürü yazı ve konu okudum. En çok ilgimi çeken konu ise cadılıktı. Elbette büyü yapmak ve bu tür şeyler dinimce çok çok günah şeyler. Kimseyi yargılamıyorum burda lütfen yanlış anlaşılmasın. Ama bu forum. Bütün o cadılıkla ilgili şeyler hepsine kendimi çok yakın hissediyorum. Aslında küçükkende böyle hissederdim. Mesela eskiden sürekli rüyamda kendimi ortaçağ avrupasında bir cadı olarak görürdüm. Sanki önceki yaşamımda öyleymişim gibi. Ama bunun mümkün olduğunu pek sanmıyorum. Forumda ki bazı büyüklerim bir yeteneğim olduğunu ve onu kabullenmem gerektiğini söylüyor. Ama ben daha yeteneğim var mı emin bile değilim. Beden bunları yazdım bilmiyorum. Sadece içimden geçti.
 

Caraco

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Tem 2017
Mesajlar
48
Tepkime puanı
34
Şimdi konuya şöyle bir giriş yapayım. Olaya ne dini ne de farklı bir inanca dayalı olarak bakmayacağım. Tamamen yaşantı üzerine konuşmak gerektiğini düşündüğüm bir yazı olmuş. Bu durumunuzun asıl nedeni toplumsal baskıya dayanamadığınız için meydana geliyor. İnsanların sizi kötülemesi veya sizle arkadaşlık etmemesi, sizi tabiri caiz ise eziklemesi ve insanların sizi alttan alttan dışlaması durumu buralara kadar sürüklemiş. Tabi size de psikolojik bir destek olmadığından bu durum karşısında tökezlemeniz doğal karşılanabilir. Kısacası lafınızın değer bulamadığı bir toplumda yaşadığınızı buradan görebiliyorum. Bu insanda özgüven eksikliğinden tutun diğer bir anlamda insanı kendine düşman edebilecek bir sorun. Yaşınız gereği bunları kaldıramamanız gayet doğal tabi ve bu dönemde çoğu gencin de bu sorunla başbaşa kaldığı aşikar. İnanın forumda sizin gibi hayatından şikayetçi binlerce üye var ve hemen hemen dediklerinizde aynı konular.. Bu kadar aynı durumun, bu denli kişiye ulaşması sizde de toplumda olan bir bozukluğu çağrıştırmıyor mu? Mesela sizin kendinizi değersiz görmenize neden olan bakış açınız nereye dayanıyor? Ufak tefek işleri becerememenize mi yoksa aşırı sorumsuzluğunuza mı? Çelimsiz dediğiniz vücudunuz, beceriksiz dediğiniz elleriniz hergün ne kadar çok işlevi yerine getiriyor farkında mısınız? Sizin bunca şeyi bile yapabilecek gücünüz varken neden kendinizi insanlarla kıyaslama içerisine giriyorsunuz? Size şükredin demeyeceğim tabi ama işte tam bu noktada siz, toplumsal baskının tohumlarını filizlendirirken hiç pişmanlık duymuyorsunuz. Hiç düşündünüz mü bu fikirler gerçekten bana mı ait yoksa bu fikirleri düşünmeme neden olan başka insanlar mı var? Kendi acizliğinizi sorgularken bunları hiç araya sıkıştırmayı denediniz mi? Tabi ki hayır. İnsanın kendiyle bile yarıştığı bu hayatta siz kendinizi normal gördüğünüz bu şartlarda da kandırıyorsunuz ama farkında değilsiniz. Ne çok akıllısınız, ne de çok saf..

Uzatmak istemeden size kendi fikirlerimi sunayım. Kendinize bir amaç edinin ve bunun peşinden gitmeyi deneyin. Zorluklar hayatın en ücra köşesinde bile vardır. Düşüp kalkarız bunlar doğaldır ve zaten bu şekilde tecrübe ediniyoruz. Asıl yaşam insanların kendiniz hakkında olan fikirlerinizi etkileyemediğinde başlıyor. Sizin şuan içinde bulunduğunuz durum bodruma kitlenmiş çocuk misali.. Bu durumda yapabildiklerinizi nasıl görebilirsiniz ki birde tutmuş ben yetersizim diyebiliyorsunuz? Amaç edinin dememde ki sebep ise amacınız olduğunda fikirleriniz artık sizden çıkıyor. Sizden çıkan fikirler ise sizde boyut kazandığında artık dış görünüşünüz aklınıza bile gelmiyor. Farkettiyseniz kimse sizin için uğraşmaz. Oturup ağlayacaksanız bu sizin tercihinizdir. Şuan siz kendi yağınızda kavrulurken haşlanıyorsunuz işte tam anlamıyla durum bu. Siz kendinizi değil toplum sizi yetiştiriyor. Bu çok kötü bir durum. Kalkma vakti, kolay gelsin.
Sanırım ilk yazdığım ileti ilk başta moderatör onayından geçmediğinden tekrar yazdığımda birincisi yayınlandı şöyle bir şey de eklemiştim: Bahsettiğiniz toplumsal baskı da normal bir durum. Mesela kadınlar doğal olarak yakışıklı erkeklerden hoşlanıyorsa siz de yakışıklı değilseniz bu durumda kadınları mı suçlarsınız. Doğalarında var bu. Ben de bunun gibi yetersizliklerimden dolayı toplumun dışında kalınca kalkıp da toplumu mu suçlayacağım? Yani "toplum böyle" deyip boşvermek çok da kolay değil.
 

Furking

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Tem 2016
Mesajlar
445
Tepkime puanı
451
Konum
Adn Cennetleri
Hayat anlamsız değil, siz anlam katamıyorsunuz.
Yaşınızdan genç gözüküyormuşsunuz. 40 sene sonrasını düşünün. Yaşıtlarınız ile aranızdaki farkı.. :)
Kadınlar örneğinde ise yanılıyorsunuz. Kimisi zeki erkeklerden hoşlanır, kimi de yeteneklisinden. Anladığım kadarıyla siz burada 'zeki erkekler' kategorisine giriyorsunuz. Yani yapmanız gereken kendinize uygun birini aramak ya da beklemek. Toplumsal konulara değinmek bile istemiyorum. Çünkü her şey ortada. Ve bahsedilen toplumun sadece az bir kısmının ciddiye alınması gerekiyor.
Bakış açınızı değiştirin. Gördüğünüz gibi değil de görmek istediğiniz gibi bakmaya çalışın. Selam.
 

Peribiri

Kayıtlı Üye
Katılım
8 Tem 2017
Mesajlar
54
Tepkime puanı
16
Burada öneri de bulunabilecek belki de son insanım hayatım ailemin ve dostlarımın sorunları, hayalleri, istekleri doğrultusunda ilerledi hep. Şu an elimde bana kalan, kendim için başardığım yada mutlu edebilecek hiç bir şeyim yok. Bomboş yaşıyorum çünkü hayallerim yok ve hayal kurmaya mecalim... Sadece keşke diyebiliyorum, keşke 20 yaşındayken beni hayata bağlayan hayallerimin arkasından gitseydim. Şu an daha mutlu bir hayatım olurdu. Hala aynaya baktığımda kusurlar görürdüm belki ve sorunlarım olurdu ama bir şeyler başarabilmiş olmanın verdiği haz ve kendime ait bir yaşantım olurdu. Diyeceğim o ki hayalini kurduğun bir hayat yada bir amaç varsa zamanını ona ulaşmaya çalışarak geçir. Kendini yada hayatını değiştirmek için yolun başındasın ne çelimsiz dediğin vücuduna ne de anlamsız dediğin hayata mecbursun. Bunlar değiştirilebilir. Hayal kurmaktan ve denemekten vazgeçmek için çok erken. En kötüsü belirli bir yaşa geldiğinde hayata geç kaldığını hissetmek. Hatta daha kötüsü yaşın kaç olursa olsun yaşarken, yaşamaktan vazgeçmek. Bu boşluk çok yorucu...
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,246
Tepkime puanı
3,122
Sanırım ilk yazdığım ileti ilk başta moderatör onayından geçmediğinden tekrar yazdığımda birincisi yayınlandı şöyle bir şey de eklemiştim: Bahsettiğiniz toplumsal baskı da normal bir durum. Mesela kadınlar doğal olarak yakışıklı erkeklerden hoşlanıyorsa siz de yakışıklı değilseniz bu durumda kadınları mı suçlarsınız. Doğalarında var bu. Ben de bunun gibi yetersizliklerimden dolayı toplumun dışında kalınca kalkıp da toplumu mu suçlayacağım? Yani "toplum böyle" deyip boşvermek çok da kolay değil.

beğenmediğim vücut için bir ara vücut çalıştım ama vücut tipim ektomorf. gelişim gösterebilmek için çok efor sarfetmek lazım ayrıca iyi ve sağlıklı beslenmek gerekiyor ki türkiyede asgari ücretin açlık sınırının altında olduğunu göz önünde bulundurursanız insanların ne kadar iyi beslenme imkanı olduğu hakkında fikir yürütebilirsiniz. sağlıklı yaşamı geçtim vücut yapmak için apayrı diyetler var. vücut geliştirme efordan fazlasını gerektiriyor. Zaten vücudumu belli bir ölçüde geliştirebilsem bile yaşımdan küçük gösteriyorum bana çok da bir şey katmayacak, asıl sorunum o. Ve bu durum da genetik. Sanat konusunda kulağım var ama enstrüman çalma yeteneğim yok, gitarım var merak edip almıştım ona da fazla yeteneğim olmadığını gördüm. ayrıca ergenlikten sonra da ses tellerimde deformasyon oldu ve konuşurken bile sesim güzel çıkmıyor. Dediğiniz alternatifleri önceden düşünmemiş değilim o konuda bir çarem olsa yönelirdim. Toprağa bir şey ekince meyve vermezse şikayet etmek normal değil midir. Ya da ekecek tohumunuz yoksa. Yorumunuz için teşekkürler yine de.

Evet toplumun işleyişinde sorun olduğunun ben de farkındayım zaten ama bunu değiştirebilecek miyiz? Dedikleriniz doğru ama kendimi değerli görmek için toplumdan soyutlamam bana bir şey kazandırmayacak. İnsan sosyal bir varlıktır toplum olmadan yapamaz. 20 yaşında her şeyi boş verip bir keşiş gibi dağın başında yaşayabilir miydiniz? Evet yapanlar var ama ben bunda bir anlam görmüyorum. Yani toplumda sorun var doğru, ama toplumsuz da yapamayız. Doğamız gereği sosyal bir varlık olduğumuz için de kendimize biçtiğimiz değerden çok toplumun bize biçtiği değeri benimseriz. Öyle sadece toplumu takmayarak sorun edilmeyecek bir şeyler olduğunu düşünmüyorum bunların.
İnsanın değiştiremeyeceği şeyleri aşırı sorumsuzluğa nasıl dayandırdığınızı da anlamadım. Ellerim çok iş yapıyor evet. Fakat bu hangi ölçüde yarar sağlayıcıdır. Kinestetik zekam yok, herhangi birinin kolayca yapabildiği bir şeyi örneğin, ben çok uzun süre zarfında öğrenebiliyorum. Diğer konularda da böyle. Kıyaslamaya ben girmesem bile başkaları giriyor. Karşı cins ya da başkaları gibi örneğin. Sorun orda. Doğamız böyle, içgüdülerimiz bu şekilde çalışıyor. Karşılaştırma yapıp kötü olanı eliyoruz. Toplumsal baskının tohumunu filizlendirmemekten bahsediyorsunuz ama dediğim gibi insanlar böyle, bu bilinçli olmasa bile içgüdüsel bir durum. Toplumu takmamak için toplumun dışında kalmanız lazım bu sefer de yalnız kalırsınız. Bu daha iyi bir çözüm değil.
Her şey anlamsız geldiğinden dolayı kendime bir amaç edinebilmiş değilim ya da pragmatik anlamda işe yarar bir amaç haline gelecek bir tutkum yok. Ama belki de insanın kendini daha çok keşfetmesi lazımdır.Teşekkürler yorumunuz için.

Sanırım bir konuda yanlış anlaşıldı söylediklerim. Ben size toplumdan kaçın gidin dağlarda, kırlarda yaşayın demek istemedim. Benim söylemek istediğim konu insanın kendini yetiştirmesidir. İnsanların birçok özelliği var. Sizin yapamadığınızı bir başkası veya bir başkasının yaptığını siz daha uzun veya daha kısa sürede yapabilirsiniz. Bunları hesaba katmadan sadece buz dağının görünen ucuyla karar vermek bana pek doğru gelmiyor. Bunlar doğal şeyler. Kimse mükemmel değil, sadece öyle görünenler var. Bunlarda insanların farklı düşünmesine neden oluyor. Bu tıpkı zengin görünümlü fakir misali.. Sizin bahsettiğiniz fiziksel özellikler dışında da yetenekleriniz var. En önemlisi bir RUHunuz var. Tabi inancınız olmadığı için bu konuda söylediklerim beş para etmez orası ayrı. İçinizde bulunduğunuz duruma ayak uydurmak, toplumun baskısından bunalmaktan daha iyidir. Siz şikayet ettikçe neyin düzeleceğini düşünüyorsunuz? Belli başlı şeyleri neden kabul ederek yaşayamıyorsunuz? Burada size verilenler eksik değil tam aksine sizin düşünce yapınızda bir eksiklik var. Kendinize güveniniz sıfır. Toplumu ikinci plana atın ve biraz kendinizi dinleyin. Çünkü eğer böyle giderse bunalıma gireceksiniz ve sudan sebepler yüzünden hem gençliğinizi çürüteceksiniz hem de çevrenize zarar vereceksiniz. Ben polyanna tarzında düşünen bir insan değilim aksine bende hep negatif gören bir insanım ama aramızda ki tek fark ben bu konuda birşeyleri değiştirebildim. Sizin düşündüklerinizi zamanında benim düşünmediğim ne malum? Belki bende burada aynı şeyleri yaşamış olabildiğim için konuşuyorum. Peki neden fikirlerimiz farklı olabilir? Size tavsiyem çok çabuk karar kılmayın bazı konularda. Çok basit iki seçenek var. Aklınızda ya insanları çok büyütmüşsünüz ya da kendinizi çok küçültmüşsünüz. Zaten ikiside varsa vay halinize.. Şu kadınlar konusu da gençliğin yeni tantanası zaten. Milletin aklı fikri kadın. Yok sevgilim olsun, yok yalnızlığımı paylaşayım, yok bilmem yalnız dayanamıyorum. Bu nedir Caraco gerçekten bunlar gerekli mi sence? Herşeyin bir zamanı var. Zamanı gelince herşey olur. Sen kalbini, kendini, aklını ve fikrini temiz tuttukça bırak herşey değişsin ama sen değişme. O yüzden sorumsuzluk etme de kendini yetiştir ve değiştir demek istedim. Kimin umrunda olur o zaman bunca boş şey.. Kadınların seni beğenmediğinide düşünüyorsun ya o da yanlış işte. Şu dünyada binbir çeşit insan var. Hepsi aynı mı? Tabi ki değil.. O yüzden dediğim gibi buz dağının görünen ucuna bakıp birşeyleri söyleyebilmek kolaya kaçmaktır. Zaten hep gözümüzle görüyoruz, ne olsa ona inanıyoruz. Ne diyebilirim ki.. Sadece tek diyebileceğim bunca yazının sadece ''Bence'' adı altında olduğudur. Benim söylediklerimi bir arkadaş tavsiyesi olarak düşünebilirsin. Bu arada benim insan övdüğümde pek görülmez. Benide öyle mükkemmel bir insan olarak görme. Kimseyi görme..
 

Saruman96

Kayıtlı Üye
Katılım
14 May 2017
Mesajlar
2
Tepkime puanı
1
Yazını okurken kendimi gördüm sanki. Aynı yaşta ve aynı durumdayız. Bence bunun nedenleri

1-Amaçsızlık.
2-Farkındalığımızın yüksek olması.
3-Farkındalığımızın yüksek olmasına rağmen etrafımızın cahil,anlayışsız insanlarla çevrili olması.
4-Doğru ve istediğimiz gibi bir arkadaşlık kuramama.
5-Kendimizi bulunduğumuz şehre, topluma, kültüre ait hissedememe.
6-Bir işe başlayabilmek ama onu devam ettirip sonunu getirme irademizin ve gücümüzün olmaması.
7-Çok düşünmek ve cevap bulamamak. Bu yüzden de manevi anlamda yorulmak.
8-Tüm bunların getirdiği asosyallik ve yorgunluk.

Fakat şunu da çok iyi biliyorum "Hayat pes edenlere asla acımaz. Ayağa kalkmaları için daha çok tartaklar eğer yine kalkmazlarsa diskalifiye eder" bu yüzden cesur ve güçlü olmalıyız. Buna mecburuz arkadaşım.
 

Eleman

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Tem 2014
Mesajlar
107
Tepkime puanı
47
İş
Tasarim ve El Sanatları
Bak arkadaş, burada bulduğun, bulacağın tavsiyeler altın değerindedir. Herşeyden önce bunu kabul etmekle başla. Hepimiz insanız, hepimizin hataları var, hepimiz zaman zaman umutsuzluğa, amaçsızlığa kapılabiliyoruz. Bunun da normal olduğunu kabul et.

Sana verilebilecek en iyi tavsiye kendini 10 yıl sonra nerde gördüğünü düşünerek hayal etmen olabilir. Zaman o kadar değerli birşey ki, bunu ancak geçmiş zamanlarını iyi değerlendirmediğin zaman anlarsın. Bugünden 10 yıl sonra oturup düşündüğünde, "ah ben ne yapmışım arkadaş, keşke on yıl önce 20 yaşımdayken, şu okulu bitirseymişim, dil eğitimi için yurtdışına gitseymişim" ve benzeri cümleler kurarak pişman olmak istemiyorsan ona göre hareket etmen lazım. Bunları yapmazsan inan gün gelecek böyle pişmanlık cümleleri kuracaksın. Ama iş işten geçtikten sonra tren kaçıyor. Gençliğinin, sahip olduğun enerjinin kıymetini bil, bir an önce toparlanman dileğiyle sevgilerimi gönderiyorum.
 

akrepkadini9

Kayıtlı Üye
Katılım
21 May 2017
Mesajlar
32
Tepkime puanı
3
İnsanı hayata bağlayan hayattaki amacıdır bence. Eğer kendini bir boşlukta, amaçsız hissediyorsan aslında kim olduğunu, bu dünyaya neden geldiğini henüz keşfedememişsin demektir. İnsanların bu dünyada özel bir yeri olmadığına inansan da herkesin bi geliş nedeni var. Umutlarını, beklentilerini tüketen olayları geçmişine dönerek bulmalı ve onları çözmelisin. Bunu neden yapayım dersen yapmakla kaybedeceğin bişey yok en kötü ihtimalle vakit geçirmiş olursun. Söylediğine göre geleceğin için bir çalışma yapmıyorsun yani bunları düşünmek için vaktin olduğunu düşünüyorum. Önyargılarını ve blokajlarını bi süre duymayarak kendi içine dönersen sorunların çözülecek
 

Banisteriopsis

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Ağu 2011
Mesajlar
386
Tepkime puanı
49
Bu şekilde düşünmeye devam edersen muhtemelen ölüp gittiğinde ölüler suratına tükürecek.
 

Caraco

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Tem 2017
Mesajlar
48
Tepkime puanı
34
Sanırım bir konuda yanlış anlaşıldı söylediklerim. Ben size toplumdan kaçın gidin dağlarda, kırlarda yaşayın demek istemedim. Benim söylemek istediğim konu insanın kendini yetiştirmesidir. İnsanların birçok özelliği var. Sizin yapamadığınızı bir başkası veya bir başkasının yaptığını siz daha uzun veya daha kısa sürede yapabilirsiniz. Bunları hesaba katmadan sadece buz dağının görünen ucuyla karar vermek bana pek doğru gelmiyor. Bunlar doğal şeyler. Kimse mükemmel değil, sadece öyle görünenler var. Bunlarda insanların farklı düşünmesine neden oluyor. Bu tıpkı zengin görünümlü fakir misali.. Sizin bahsettiğiniz fiziksel özellikler dışında da yetenekleriniz var. En önemlisi bir RUHunuz var. Tabi inancınız olmadığı için bu konuda söylediklerim beş para etmez orası ayrı. İçinizde bulunduğunuz duruma ayak uydurmak, toplumun baskısından bunalmaktan daha iyidir. Siz şikayet ettikçe neyin düzeleceğini düşünüyorsunuz? Belli başlı şeyleri neden kabul ederek yaşayamıyorsunuz? Burada size verilenler eksik değil tam aksine sizin düşünce yapınızda bir eksiklik var. Kendinize güveniniz sıfır. Toplumu ikinci plana atın ve biraz kendinizi dinleyin. Çünkü eğer böyle giderse bunalıma gireceksiniz ve sudan sebepler yüzünden hem gençliğinizi çürüteceksiniz hem de çevrenize zarar vereceksiniz. Ben polyanna tarzında düşünen bir insan değilim aksine bende hep negatif gören bir insanım ama aramızda ki tek fark ben bu konuda birşeyleri değiştirebildim. Sizin düşündüklerinizi zamanında benim düşünmediğim ne malum? Belki bende burada aynı şeyleri yaşamış olabildiğim için konuşuyorum. Peki neden fikirlerimiz farklı olabilir? Size tavsiyem çok çabuk karar kılmayın bazı konularda. Çok basit iki seçenek var. Aklınızda ya insanları çok büyütmüşsünüz ya da kendinizi çok küçültmüşsünüz. Zaten ikiside varsa vay halinize.. Şu kadınlar konusu da gençliğin yeni tantanası zaten. Milletin aklı fikri kadın. Yok sevgilim olsun, yok yalnızlığımı paylaşayım, yok bilmem yalnız dayanamıyorum. Bu nedir Caraco gerçekten bunlar gerekli mi sence? Herşeyin bir zamanı var. Zamanı gelince herşey olur. Sen kalbini, kendini, aklını ve fikrini temiz tuttukça bırak herşey değişsin ama sen değişme. O yüzden sorumsuzluk etme de kendini yetiştir ve değiştir demek istedim. Kimin umrunda olur o zaman bunca boş şey.. Kadınların seni beğenmediğinide düşünüyorsun ya o da yanlış işte. Şu dünyada binbir çeşit insan var. Hepsi aynı mı? Tabi ki değil.. O yüzden dediğim gibi buz dağının görünen ucuna bakıp birşeyleri söyleyebilmek kolaya kaçmaktır. Zaten hep gözümüzle görüyoruz, ne olsa ona inanıyoruz. Ne diyebilirim ki.. Sadece tek diyebileceğim bunca yazının sadece ''Bence'' adı altında olduğudur. Benim söylediklerimi bir arkadaş tavsiyesi olarak düşünebilirsin. Bu arada benim insan övdüğümde pek görülmez. Benide öyle mükkemmel bir insan olarak görme. Kimseyi görme..
Evet kimse mükemmel değil ama bir de çoğunluktan daha kötü durumda olanlar var. Onlar için kimsenin mükemmel olmaması bir anlam ifade etmiyor. Ben şikayet ettikçe düzeleceğimi mi sanıyorum? Tabi ki hayır. Ben demedim ki böyle bir şey. Sadece paylaşıp öneri alıyorum. Fakat harekete geçince de sonuç almıyorsanız ortada kötü bir durum vardır.
Yaşıtlarıma bakıyorum, çoğu yalnızlığını paylaşıyor biriyle. Her şeyin zamanı var dediğiniz şeylerin zamanı çoktan geçiyor zaten. Gençlik bunun adı. Geri gelmiyor. Siz aynı durumda oldunuz da kendinizi böyle mi teselli ettiniz çok merak ettim.
Kendimi dinlemek nasıl olacak? Objektif bir şekilde varoluşu ele aldığım zaman hiçbir amaç olmadığını görüyorum. Bu durumda amaç olsa olsa mutlu bir yaşam sürmektir. Mutlu bir yaşam süremiyorsanız amacınız da yoktur. Mutlu bir yaşam sürmek için gerekli potansiyele sahip olmadığımı görebiliyorum kendimi dinlediğimde. Sorumsuzluk etme dediğiniz şeylerde kendimi geliştirmeye çalışıyorum ve sonuç almıyorum, bu boş bir eleştiri. "Toplumu ikinci plana atayım da kendimi dinleyeyim." Zaten hep yalnızdım, daha ne kadar içime döneceğim ki? Bunun bir sonu yok.

Yazını okurken kendimi gördüm sanki. Aynı yaşta ve aynı durumdayız. Bence bunun nedenleri

1-Amaçsızlık.
2-Farkındalığımızın yüksek olması.
3-Farkındalığımızın yüksek olmasına rağmen etrafımızın cahil,anlayışsız insanlarla çevrili olması.
4-Doğru ve istediğimiz gibi bir arkadaşlık kuramama.
5-Kendimizi bulunduğumuz şehre, topluma, kültüre ait hissedememe.
6-Bir işe başlayabilmek ama onu devam ettirip sonunu getirme irademizin ve gücümüzün olmaması.
7-Çok düşünmek ve cevap bulamamak. Bu yüzden de manevi anlamda yorulmak.
8-Tüm bunların getirdiği asosyallik ve yorgunluk.

Fakat şunu da çok iyi biliyorum "Hayat pes edenlere asla acımaz. Ayağa kalkmaları için daha çok tartaklar eğer yine kalkmazlarsa diskalifiye eder" bu yüzden cesur ve güçlü olmalıyız. Buna mecburuz arkadaşım.
Mecbur değiliz dostum. Bu kişiye göre değişiyor. Hayat pes edenlere acımaz doğru, ama bunun pes edenler için bir anlamı yok. Onlar için her şey çoktan bitti bile. Yokluğun içinde kayboldular. Rahatlar artık, sonsuz uykudalar. Bu yüzden hayatın onlara acımaması onlar açısından bir önem taşımıyor.

İnsanı hayata bağlayan hayattaki amacıdır bence. Eğer kendini bir boşlukta, amaçsız hissediyorsan aslında kim olduğunu, bu dünyaya neden geldiğini henüz keşfedememişsin demektir. İnsanların bu dünyada özel bir yeri olmadığına inansan da herkesin bi geliş nedeni var. Umutlarını, beklentilerini tüketen olayları geçmişine dönerek bulmalı ve onları çözmelisin. Bunu neden yapayım dersen yapmakla kaybedeceğin bişey yok en kötü ihtimalle vakit geçirmiş olursun. Söylediğine göre geleceğin için bir çalışma yapmıyorsun yani bunları düşünmek için vaktin olduğunu düşünüyorum. Önyargılarını ve blokajlarını bi süre duymayarak kendi içine dönersen sorunların çözülecek
Dünyaya neden geldim sorusunun bir cevabı olması gerekmiyor ki cevabını keşfedeyim. Herkesin bir amacı olması insanın yaşama devam edebilmek için uydurduğu bir yanılsama. Geçmişimi çözebilirim ama bu beni değiştirmeyecek. Ben hala aynı ben olacağım. Yine de teşekkür ederim öneri için.

Bu şekilde düşünmeye devam edersen muhtemelen ölüp gittiğinde ölüler suratına tükürecek.
Yoklukta kaybolup gidenlerin böyle bir kabiliyeti olamaz. Ama siz farklı şekilde düşündüğünüz için ölüp gittiğinizde ölülerin sizi alkışlayacağını falan düşünüyorsanız kötü durumdasınız.
 

Caraco

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Tem 2017
Mesajlar
48
Tepkime puanı
34
Hayat anlamsız değil, siz anlam katamıyorsunuz.
Yaşınızdan genç gözüküyormuşsunuz. 40 sene sonrasını düşünün. Yaşıtlarınız ile aranızdaki farkı.. :)
Kadınlar örneğinde ise yanılıyorsunuz. Kimisi zeki erkeklerden hoşlanır, kimi de yeteneklisinden. Anladığım kadarıyla siz burada 'zeki erkekler' kategorisine giriyorsunuz. Yani yapmanız gereken kendinize uygun birini aramak ya da beklemek. Toplumsal konulara değinmek bile istemiyorum. Çünkü her şey ortada. Ve bahsedilen toplumun sadece az bir kısmının ciddiye alınması gerekiyor.
Bakış açınızı değiştirin. Gördüğünüz gibi değil de görmek istediğiniz gibi bakmaya çalışın. Selam.
Anlam katmak için belli şeylere sahip olmak gerekir. Hemen hemen hiçbir şeyiniz yoksa hayata anlam katamamanız sizin suçunuz değildir. 40 yaş sonra da küçük göstereceğim, genç değil ki. Elijah Wood gibi :D Bu da iyi bir şey değil. "Zeki erkekler" kategorisine girdiğimi de düşünmüyorum, zeka dediğimiz şey bir işi yapabilme yeteneği. Bu anlamda çok iyi sayılmam. Sadece az-biraz farkındalığım var onu da "zeka"dan ziyade "akıl" ile ilişkilendirmenin doğru olduğunu düşünüyorum, öyle düşündüğünüz için teşekkür ederim yine de :)
 

Caraco

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Tem 2017
Mesajlar
48
Tepkime puanı
34
bazı cevaplarım niye otomatik yayınlanmıyor acaba anlayamadım. o kadar yazıyorum sonra gidiyor
 

utku

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Ocak 2011
Mesajlar
36
Tepkime puanı
3
Kedi köpek sevmeyi ve beslemeyi tavsiye edebilirim
 

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,096
Tepkime puanı
4,961
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
Çok güzel bir sohbet

4 yaşında büyük bir kaza geçirdim
5 yaşında ruhani iletişim kurdum

12 yaşında şehire taşındık büyük bir bunalım yaşadım

16 yaşında varlıkla iletişim kurmaya başladım

17 yaşında üniversiteye başladım o sene intehar ettim

21 yaşımda üniv bitirdim o sene de intahar ettim


16 ile 23 yaş arası tüm psikolojik teşhisler konuldu kullanmadığım ilaç kalmadı

annannem numeroloji öğreti büyük büyük annem varlıkları tanıttı
bananmem yılzdıları ve perileri öğretti annem rüya tabirlerini

bir yandan ruhani dünya bir yandan gerçek dünya sıkışıklık kaldım

kontrolsüz gelişen güçlerim yüzünden ne dünyada idim nede değil

babam alkolikti

annem kanser hastasıydı

23 yaşında hayatımı değiştirmeye karar verdim ve değiştirdim.

36 yaşındayım değişmeye devam ediyorum.

Hayatımı kabul ederek değiştirmeye başladım

kabul ettim affettim ve kendimi sevmeyi öğrendim


18 konuda yurt içi be yurt dışından eğitim aldım

diplomalı bir şifacıyım

sosyolog ve tarihçiyim

iki kitap yazdım

yüzlerce seminer verdim

iki senaryo yazdım

resim sergisi açtım

ruhsal yolculuğumu anlatamayacağım

babam alkolü bıraktı

annem iyileşti

sokak hayvanları yararına çalışıyorum

34 yaşında köye yerleştim

2 senedir de yazamayacağım bir konuda çalışıyorum.

16 yaşında psişik konulardan kafası karışmış, psikolojisi yerlebir hasta bir anne ve alkolik bir babamın çocuğu olarak kendisine bıçaklayavak kadar dağılmış bir kişiydim

yukarda yazıklarını bir övünme şekilde anlamayın lütfen.

Ben hala hayatın anlamını aramaya devam ediyorum

hayata tutunarak
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,246
Tepkime puanı
3,122
Evet kimse mükemmel değil ama bir de çoğunluktan daha kötü durumda olanlar var. Onlar için kimsenin mükemmel olmaması bir anlam ifade etmiyor. Ben şikayet ettikçe düzeleceğimi mi sanıyorum? Tabi ki hayır. Ben demedim ki böyle bir şey. Sadece paylaşıp öneri alıyorum. Fakat harekete geçince de sonuç almıyorsanız ortada kötü bir durum vardır.
Yaşıtlarıma bakıyorum, çoğu yalnızlığını paylaşıyor biriyle. Her şeyin zamanı var dediğiniz şeylerin zamanı çoktan geçiyor zaten. Gençlik bunun adı. Geri gelmiyor. Siz aynı durumda oldunuz da kendinizi böyle mi teselli ettiniz çok merak ettim.
Kendimi dinlemek nasıl olacak? Objektif bir şekilde varoluşu ele aldığım zaman hiçbir amaç olmadığını görüyorum. Bu durumda amaç olsa olsa mutlu bir yaşam sürmektir. Mutlu bir yaşam süremiyorsanız amacınız da yoktur. Mutlu bir yaşam sürmek için gerekli potansiyele sahip olmadığımı görebiliyorum kendimi dinlediğimde. Sorumsuzluk etme dediğiniz şeylerde kendimi geliştirmeye çalışıyorum ve sonuç almıyorum, bu boş bir eleştiri. "Toplumu ikinci plana atayım da kendimi dinleyeyim." Zaten hep yalnızdım, daha ne kadar içime döneceğim ki? Bunun bir sonu yok.

Çoğunluğun neyi tercih ettiğini nereden bileceksin ki? Herşey göründüğü gibi mi sence? Sen şuanlık boşver kimin neyi nasıl gördüğünü kendinle ilgilen. Düşe kalka elbet bir gün olumlu bir sonuç alırsın. Yeter ki aklında bitirme.. Ben sana yapıyorsun, ediyorsun gibi söylemlerde de bulunmuyorum sadece sohbet olduğu için gelişi güzel konuşuyorum. Yanlış anlaşıldıysa affola.. Senin yaşıtlarının çoğunun etrafında kelebekler uçuşurken senin neden uçuşmuyor hiç merak etmedin mi? İnsanın yönü gençken değişir çoğu zaman emin ol ve kişiliğinde bu dönemde oturmaya başlar. Gençliği sadece yalnızlığını paylaşacağın bir zaman olarak görmemelisin. Ben ne olursa olsun insanoğlunun memnun kalamayacağına inanan biriyim. O yüzden eğer ileride memnun olmayacaksam da bu kendi seçimim olsun derim. Toplumun değil.. Büyüklerimizin gençlik geri gelmez lafını şuan ki gençliğin farklı yorumlaması da beni ırgalamaz.

İnsanın kendiyle sohbet etmesi çok güzel birşey. Ben çoğu zaman yaparım. İnsanın en iyi ve en kötü arkadaşı da yine kendisidir. Ne yaparsa kendine yapar. Sana burada nasıl açıklayacağımı bilemem ve umarım bunu öğrenirsin ama yaş geçtikçe insan değişiyor bunu bilmen gerek. Şu düşünce yapının yerini kim bilir zamanla ne alacak.. Varoluşun amacı da sadece mutlu olmak olamaz.. Dediğim gibi yaşayarak öğreneceğiz. Senin şu an ki fikirlerin bana birçok şeyi hatırlatıyor. O yüzden sana sonuna kadar haklısın demek isterdim. Tabi yürümeye başlamasaydım.

Sana diyeceğim şeyler bir kulağından girer diğerinden çıkar biliyorum. Saçma gelir, polyanna gibi görünür, imanlı diye de düşündürebilir belki ama herşey o kadar farklı ki.. Birgün biriyken, başka gün bir başkası.. Sen en iyisi kendi bildiğini yap. :)
 

brighthouse

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Eyl 2014
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Oldukça güzel cevaplar verilmiş ama kim ne yazarsa yazsın okuyunca hayatın mucizevi bir şekilde değişmeyecek çünkü anladığım kadarıyla yazılan tavsiyeler zaten seninde bildiğin ve üzerine düşündüğün şeyler. Yani ben sana bütün bu sorunlarını çözmenin yolunun mesleki veya eğitim anlamında geleceğe yönelik bir hedef belirleyip o hedefe ulaşmak için çabalamak olduğunu ve bunları yaparken hayatına mutluluğun gireceğini de söyleyebilirim. Ama sen yazdıklarımı yapmamak için bahaneler üretirsen sorunun çözülmez. Elbette kolay olmayacak ama denemen lazım.

Bir de ilk mesajında "Biri sizi dövse, "oh neyseki sadece dişimi kırdı, burnum sağlam" mı derdiniz "neden biri beni dövsün ki" demek yerine?" yazmışsın.
Böyle düşünmek sana mantıklı gelebilir ama sana fayda sağlamaz aksine seni karamsarlaştırır çünkü dövüldükten sonra burnum sağlam der ve devam edersin ama neden dövüldüm niye benim başıma geldi dersen takılır kalırsın. Bence bunun üzerinede biraz düşün.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst