Para Batağı

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,254
Tepkime puanı
3,152
-SESSİZLİK!

Hakim bağırırken sesi çok zor duyuluyordu. Sözlerini ikiye bölen bağrışmalar onu çileden çıkarırken, kavgalar eşliğinde bütün insanlar kapılara doğru sürüklendi. Yüksek bir gürültü eşliğinde düşüncelere dalan bir bendim sanırım. Kapıdan girdiğimiz ilk sahne gözlerimin önüne gelirken şaşkınlık ve hüsran yakamızı bırakmıyor gibiydi. Herşey sessiz ve bir o kadar sakindi. İnsanlar konuşuyor ve hakim dinliyordu. Şuan ise John kavganın eşliğinde sürüklenirken, David yumruklarını amaçsızca sallayıp duruyordu. Ben ne yapıyorum peki? Ben her zaman yaptığımı yapıyorum. En başa dönelim isterseniz. Bu hikayenin en başına...

Colorado'nun Louisville kasabasında gayet sakin bir hayatımız vardı. Üniversiteyi bitireli 3 yıl olmuştu ama arkadaşlarımla evi ayırmamıştık ve hala aynı evi paylaşıyorduk. Tabi iş hayatımıza hayal ettiğimiz gibi başlayamamıştık. Ben, küçük bir fast food dükkanında kasiyerlik yaparken, diğer arkadaşlarım John ve David kütüphanelerde görevli olarak çalışıyorlardı. Maddi yönü az olsa da gayet güzel bir işleri vardı. Bu mesleği her zaman takdir etsemde maddi kazancı az olduğundan cazip gelmiyordu. Bir süre sonra onlarda bu durumun farkına varınca benden borç almak için geldiler. İkisinede verdiğim 2500 dolar kasamın boşalmasına neden olmuştu. Her ne kadar gelecek ay ödeyeceklerini söyleselerde buna pek inanasım gelmiyordu. Ailelerinden para yardımı alabilirlerdi ama bunu en son seçenek olarak görüyorlardı. John ailesi konusunda pek şanslı değildi belki ama David'in ailesi varlıklı insanlardı. Tabi David'in onlardan nefret etmesini hesaba katarsak bunun bir önemi kalmıyordu. Aradan iki ay geçmesine rağmen hala borç konusunda tek bir söz bile etmiyorlardı. Ta ki o güne kadar. Çünkü o gün paramın sadece boşa gittiğini değil birçok şeyi anlamıştım.

Akşam eve döndüğümde, kapıdan girer girmez herkesin beni beklediğini düşündüm. Askılıkta duran yabancı cekete bakınca bunu düşünmek pek zor olmadı. Koridoru geçip salona kafamı uzattığımda bütün gözler aniden bana çevrilmişti. Arkadaşlarımın karşısında oturan ve kanepeyi tamamiyle kaplayan iri herifin kim olduğunu bilmiyordum. Yavaşça salona girerken birinin konuşmasını bekledim ama beklentim boşa çıkınca ''Merhaba'' diye isteksiz ve sesli bir şekilde mırıldandım. Arkadaşlarım karşılık verirken o adam hala suratıma bön bön bakıyordu. Arkadaşlarıma doğru dönüp ''Bu mu?'' derken benden bahsettiğini anladım fakat konunun ne olduğunu bilmiyordum. Arkadaşlarım ise endişeli bir şekilde ''Evet'' derken, adam bana bakıp sırıtıyordu. Yüzünde iğrenç bir gülümseme vardı. Bütün gün çektiğim yorgunluğun üstüne bu adam hiç iyi gelmemişti. Arkadaşlarıma bakıp ''Neler oluyor çocuklar'' derken adam benim için yanında çoktan yer açmıştı. Oturmamı bekler gibi bir hali vardı. David hareketleriyle oturmam gerektiğini açıkca belli etmeye çalıştı. Tabi bende neler olduğunu anlamam için bir yerden başlamam gerektiğini farkettim.

Adamın yanına oturduğumda arkadaşlarım bana birşeyler anlatmak için kem küm ediyorlardı. Adam ise hala o iğrenç tebessümle etrafı süzüyordu. Rahatsız olduğumu bana bakan bir aptal bile anlayabilirken bu adam neden hala sırıtıyordu! Çok tuhaf birşey vardı ama bunları kem kümle anlamak mümkün değildi. Ayağa kalktığımda adamın elinin beline doğru hareketlendiğini gördüm. Arkadaşlarım beni oturtmak için bir hayli alevlendiler. İçimde olan tedirginliği zaptedemez olunca onlara doğru bakıp ''Noluyor lan burada'' dedim ve ardından söylendiğim küfürlerle tavrımı açıkça belli ediverdim. Birden arkamdan boynuma dolanan koca eller beni tekrar oturduğum yere doğru sert bir şekilde çekti. İri herifin suratı aniden cehenneme dönmüştü.

-Kapa çeneni ve otur. Arkadaşlarının sana anlatılması gereken birtakım konular var. İyi dinle yoksa kulaklarını koparır, arkadaşlarına yediririm!

Ellerini yavaşça üzerimden çekerken gözlerim demin ki iğrenç tebessümü aradı. Kafamla dediğini onaylayınca korktuğumu anlamış olmalıydı. Arkadaşlarıma dönerek endişeli ve bir o kadar da sakin bir şekilde tekrar neler olduğunu sordum. David söze girince ortama bir anlık kasvet çökmüştü. O kadar korku doluydu ki neye bulaştıklarını hala anlayamamıştım.

-Bak dostum bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama biz kütüphanede sandığın gibi sadece çalışmıyoruz. Öte yandan kitap ticareti yapıyoruz. Bunu sana bizden nefret etmemen için söylemedik ama mecburduk. Sana değer verdiğimizi bilmelisin dostum, sana bu yüzden söylemedik.

Anlayamamıştım. Kitap ticareti yüzünden onlardan nefret etmek? Aklımın karıştığı sırada tam anlamıyla açıklamayı John yapmıştı.

-Kitapların içini kesip uyuşturucu koyuyoruz Nick.. David bunu demek istiyor. Bunu sana nasıl anlatacağımızı bilemedik dostum üzgünüm.

Kanım donmuştu. Yıllardır yanyana, birlikte yaşadığım bu insanların dedikleri beni şaşkına çevirmişti. Gözlerim, sonuna kadar açık ağzıma eşlik ediyor gibiydi. Babamın bu pislik yüzünden öldüğünü nasıl unuturlar. Nasıl olurda bu pisliğe bulaşırlar. Öfkelenmiştim ama kımıldayamıyordum. Sadece düşünüyordum ve elimden başka birşey gelmediğini anlayabiliyordum. İri herif lafa atlamayana kadar onun burada olduğunu bile unutmuştum. Koca elini enseme koyduğunda içimde zaten bir ağırlık olduğunu hissettim. Boğazım düğümleniyordu.. Arkadaşlarıma nefret dolu bakışlarla bakarken iri adam bile bana karşı düzgün bir tavır almıştı.

-Hadi... Duygusal olma bu kadar. Şimdi asıl meseleye gelelim. Olayları öğrendiğine göre bizimle iş yapman gerekecek ve arkadaşlarında zaten bu iş için para verdiğini söyledi.

Borç! Onlara borç verdim. Onlara bu iş için farkında olmadan para verdim. Aşağlık herifler.

-Madem bu işin içindesin, bu son olayın altından kalkmaya yardım edecek olan da sen olacaksın. Bu iki aptal işleri berbat etti. Umarım seni övdükleri kadar akıllısındır. Yoksa birilerinin canı çok fena acıyacak ve sende buna dahil olacaksın.

Karşımda ki iki pisliğe bakarken artık neye bulaştıklarını biliyordum. İri herife başımı onaylar şekilde sallarken artık buraları terketmem gerektiğini anladım.

-Aferin. Böyle olursan senle anlaşacağız.

İri herif ayağa kalkarak David ve John'a doğru baktı.

-Detayları daha sonra konuşuruz. Kuralları arkadaşınıza anlatın yoksa yapacağı herhangi bir hata onun sonu olur.

İri herif salondan çıkarken adını bile bilmiyordum. Üçümüz kapı sesi gelene kadar koltuğa çivilenmiş gibiydik. Adamın gittiğini anladığımda hemen odama doğru hızla koştum. Arkamdan benle birlikte koşan insanlar artık arkadaşım değil birer pislik gibiydi. Kapıyı şiddetle açıp direk bavulumu aldım. Dolapta duran elbiseleri öfkeyle bavula sıkıştırıyordum. John elimden tutup tam konuşacakken boğazından tutup duvara kadar ittirdim. Duvara dayarken öfkeyle boğazını sıkıyordum. Arkadan gelen David ise belimi kavrayıp beni hızla çekerek kapıya doğru itti. John'un zorla nefes alıp verdiğini gördüğümde durdum. David ona yardım ediyordu. Kendimi kaybettiğimi böyle farkettim. John'a verdiğim zarar istemsiz sakinleşmemi sağlamıştı. Yatağa oturdum ve kafamı sıvazlamaya başlarken aklımdan tek bir soru geçiyordu. Neden?

-Neden David? Size babamın nasıl öldüğünü anlatmadım mı? Neden bu pisliğe bulaştınız! Neden beni bu işin içine soktunuz!
-Nick lütfen beni dinle. Bize babanı anlatmadan önce zaten bulaşmıştık. Sana bu yüzden söyleyemedik. Babanda bu iş yüzünden öldü ama onu şimdi anlıyoruz. Bu hayattan çıkamıyoruz Nick! Peşimizdeler... Ve bu son işi yapabilirsek kurtulmamız için bir şansımız olur. Yalvarırım bize yardım et. Bunu başka kimseden isteyemeyiz.
-Ya ailen? Polise gitsene ne duruyorsun.
-Anlamıyorsun Nick.. Bizi öldürürler.

John ayağa kalkarken biraz zorlansada konuşmayı ihmal etmemişti.

-David'in aileside bu işin içinde Nick.

Artık bütün taşlar yerine oturuyordu. David'in ailesinden neden nefret ettiğini şimdi anlıyordum. Neden bolluk içinde yaşadıkları belli olmuştu. Bir an için şaşkınlığın bende ki öfkeyi alıp götürdüğünü hissettim. Durduk ve öylece sessiz kaldık. John hala boğazını tutuyor, David ise başı eğik o anın duygusallığını yaşıyordu.

-Ya sen John? Sen bunu neden yaptın?

Boğazını tutmayı bırakıp bana doğru baktı ve çaresizlik içinde yanıt verdi.

-Ailem için Nick. Ailem için...

Kafasını eğerken gözünden yaş geldiğini gördüm. Ailesi her zaman yoksuldu, bunu biliyordum. Üniversitede ona verdiğim harçlıkların bile sebebi buydu. Bunu ondan iyi bilen sadece bendim ama o an için nedense soruvermiştim. Hepimiz üzgündük. Odanın bana kafes gibi geldiğini gördüğümde bir bira içmenin vakti gelmişti.

-Kalkın.. Bahçede birer bira zıkkımlanalım.

(Devam edecek...) :)
 
Üst