28 mart koç burcunda Yeniay

lviv angeles

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Ocak 2014
Mesajlar
2,716
Tepkime puanı
296
Konum
HAYALLERİN GERÇEK OLDUĞU ÂLEM
AY DÖNGÜLERI
28 Mart 2017, KOÇ Burcu’nda YENİAY; ”Bir Çocuk Gibi Güçlü Olmak” Hakkında Dersler…





28 Mart 2017 günü, İstanbul’a göre saat 05:57 itibariyle, YENİAY adını verdiğimiz Güneş & AY kavuşumu tam halini alacak.

YENİAY haritasını değerlendirirken, aşağıdaki göstergeleri dikkate alıyorum;

Güneş ve AY, Koç Burcu’nun 7 derecesinde ve haritanın 1’inci evinde kavuşuyorlar. AY haritanın 5’inci evini, Güneş ise 6’ıncı evini yönetiyor.
3 derece Koç’ta olduğu için düşüşte ve aynı zamanda retro konumda olan Venüs, YENİAY’a eşlik ediyor. Venüs, haritanın 3 ve 8’inci evlerini yönetiyor.
Lilith, 9’uncu evden YENİAY stelyumuna üçgen yapıyor.
Haritanın Yükseleni 10 derece Balık. 12 derece Balık’ta yer alan Neptün, ASC ile kavuşuyor. Koç Burcu’nun yöneticisi olan, 2’inci evde ve Boğa’da yer alan Mars ile ve Oğlak’taki Juno ile 60’lık açılar yapıyor.
Balık’ın klasik yöneticisi ve Yay Burcu’ndaki MC’nin de yöneticisi olan Jüpiter, 8’inci evde, retro konumda, ve MC ile 60’lık açı yapıyor. Pluto ile de kare konumda.
12’inci ve 4’üncü evlerin yöneticileri olan Uranüs ve Merkür, 2’inci evde, Koç Burcunda kavuşuyorlar ve 11’inci evin yöneticisi olup, 10’uncu eve yerleşen Satürn ile üçgen açı yapıyorlar. Chiron ise Satürn ile kare açıda.
MEALİ :)))

Parantez içinde italik olarak yazdıklarım, meraklısı için astrolojik göndermeler içeriyor. Bunları eklemekteki amacım, yazdıklarımın kişisel varsayımlarım ya da politik bakış açımla ilgili olmadığının, tamamen astrolojik göstergelere dayalı tarafsız bir analiz sunmaya çalıştığımın anlaşılmasıdır. İlgilenmeyen, hiç okumayabilir.

Sosyal Düzlemde;

”Nasıl Bir Düzen” istediğimize dair tercihlerimizi ortaya koymak için çok istekli olduğumuz bir süreç. (5 ve 6’ıncı evlerin yöneticileri Koç’ta ve 1’inci evde.)
Farklı görüşlerdeki toplumsal grupların – karşılıklı olarak – diğerine yönelik susturma, engelleme, ikna edemediğinin sesini kısma gayreti tavan yapabilir. İletişimin, uzlaşma arzusunun az, zorla da olsa ikna etme güdüsünün yüksek olduğu bir süreç yaşanmaktadır. Kasıtlı olarak yanlış veya eksik bilgi aktarımı ve gerçeği çarpıtan manipülatif söylemler de – her grup içinde – görülebilir. (3 ve 8’inci evlerin yöneticisi dezavantajlı konumdaki Venüs ve Lilith’den açı alıyor. Venüs YENİAY ile kavuşumda.)
Devlet düzeninde, yönetimsel ve hukuki yapıda, zamana yayılacak ama köklü bir değişim vizyonu, kendini ortaya koyacaktır. (MC ve ASC’nin yöneticisi olan Jüpiter’in 8’inci evdeki konumu ve Pluto ile karesi.)
Devletin bekasına ve hatta devletin başına yönelik yıkıcı girişimler, düşmanca tehditler olduğu iddia edilebilir. İktidara karşı olduğu düşünülen her türlü girişimin şiddet kullanarak bastırılması, aşırı kontrollerin, olağanüstü güvenlik önlemlerin gerekli görülmesi mümkündür. (Merkür Uranüs kavuşumunun Satürn ile açısı ve Satürn – Chiron karesi.)
Belirsizlik ve karmaşa ortamı nedeniyle, önceliklerimizi ve değerlerimizi temsil eden bir figürün ön plana çıkıp ortak çıkarlar adına hareket etmesi, düzeni sağlaması beklentisi artacaktır. (2’inci evde Boğadaki Mars’ın Yükselenle kavuşan Neptün ve Juno ile ılımlı açıları)
Bireysel Düzlemde ise;

Varlığımızı koruma ve güvenceye alma güdümüzün, sahip olduklarımızı savunma arzumuzun yüksek olacağı, ancak neye karşı, ne için, ne şekilde mücadele edeceğimizi netleştirmekte zorlanacağımız bir dönem…
ASLINDA ”Bir Çocuk Gibi Savunmasız” hissediyor ve henüz nasıl hayatta kalacağımızı kestiremediğimiz bir ortamda, el yordamıyla ilerlemeye çalışıyor olabiliriz!
Etrafımızda olan bitenlerin, içine girdiğimiz toplulukların, iletişim halinde olduğumuz insan gruplarının fazlasıyla etkisi altında kalabilir, kendi düşünce ve algılarımızı diğerlerininkinden ayrıştırmakta, bireysel alanımızı korumakta zorlanabiliriz.
Kendi önceliklerimizi dayatmak için manipülatif olmaya da, uyarıcı faktörler nedeniyle manipülasyon altında kalmaya da çok açığız.
Birey olmak, bireysel kararlar almak, olaylara ve koşullara dair bağımsız bir algı ve tepki sistemi geliştirebilmek her zamankinden daha gerekli ama bir o kadar da güç olabilir.
Çatışmacı ortamlarda kalabilir, taraf tutmaya zorlanabilir, iyi düşünmeden tepki verdiğimiz olaylar yaşayabiliriz.
Belirsizlik ortamında adım atarken İYİ ve GÜÇLÜ hissedebilmek için, haklılık ve doğruluk inancımızı abartabilir, her davranışımızı makul gösterecek bahaneler bulabiliriz.
Zarar görme, yalnız kalma, dışarıda veya etkisiz bırakılma kaygısı yüzünden olanlara tepki veremeyebilir, kişisel tercihlerimize sahip çıkamayabiliriz.
Kısacası çevremizden aldığımız yoğun uyaranlar altında fena halde tetikte ve savunmacı hissetmemiz, bir yandan çok kendinden emin ve duruma hakim görünmeye çalışırken, aslında ne istediğimizi ve ne yapmamız gerektiğini kestirmekte zorlanmamız mümkün.

Peki NAAPICAZ :)

Herkes bazen kendini KAYBOLMUŞ hisseder… Kaybolmak, hem ürkütücüdür hem de kendini bulmak için bulunmaz bir fırsattır :)

Zira, kaybolduğunu FARK ETMEK ve kendine itiraf etmek, aslında her şeyin yolunda gittiğini zannettiğimiz ama öyle olmadığına dair işaretleri göremediğimiz bir dönemin bitişine işaret eder.

Kaybolmak, eski tanımlara tutunmak yerine her şeyi yeniden tanımlamaya başlamak için, çevremizi ve kendi yapabilirliklerimizi yargısızca fark etmek ve keşfetmek için bize imkan verir…

Eğer ne yapacağımızı bilmediğimiz bir durumda kaldıysak, alıştığımız yöntemlerle ”güçlü görünmeye çalışmak” veya ”bir çocuk gibi tam anlamıyla teslim olmak” yerine, her şeyi sıfırdan değerlendirmeye açık, ön yargısız, tetikte ama kaygı ile kirlenmemiş bir zihinle hareket etmek, en iyi stratejidir!

Kontrol arzusunun ve korkunun fazlası bizi BLOKE EDER! Biraz korku, dikkatimizi arttırırken, fazlası bizi esnek, yaratıcı, hayatta kalmak için yeterince atik tetik ve uyumlu olmaktan uzak düşürür.

Kontrol edemediğimiz durumlarda, bize kalan sadece KENDİMİZİN FARKINDA OLMAK’TIR. Uyanık, hızlı, çevik, ve tıpkı her şeyi yeniden öğrenmeye ve özgün tepkiler vermeye çalışan bir çocuk gibi doğal bir şekilde YARATICI olmak için, kendimizin farkında olmamız, kendimizi akış içinde aktif ve fonksiyonel kılmamız yeterlidir :)

Bu süreçte kendimize şu soruları sormamız yerinde olabilir;

Beni endişelendiren ne? Kendimi neye karşı korumak istiyorum?
Yeni bir başlangıç yapmaktan, bilmediğim bir dünyaya ya da alana adım atmaktan, alışkanlıklarımın dışında davranmaktan neden bu kadar korkuyorum?
Ben güvende hissetmek için her şeyin benim istediğim gibi gitmesine, herkesin benim umduğum gibi davranmasına ya da sürekli birinin bana ne olacağını ve ne yapmam gerektiğini söylemesine mi ihtiyaç duyuyorum?
Beni güçlü kıldığını ve güvende tuttuğunu düşündüğüm nesneler, tanımlar, bağlantılar eğer ayakta kalmama, yola devam etmeme, önümü görmeme yetmiyorsa neden onlara saplanıp kalıyorum?
Güvenmeye çalıştığım otorite figürlerinin de hata yaptığını fark ediyorsam, neden onlara tutunmakta ısrar ediyorum? Ya da onların – mesela anne baba prototiplerinin – yöntemlerini taklit ve tekrar ederek hayatımı sürdürmeye çalışıyorum?
Nasıl tepki vereceğimi bilemediğim için gözlemek, anlamak ve yeni bir tutum geliştirmek yerine, AŞIRI TEPKİ mi veriyorum?
Kabul etmem, görmem, idrak etmem, baş etmem gerekenler beni ürküttüğü için, alıştıklarımı yapmakta ısrar ediyor, risk almayayım ya da değerli olanları koruyayım derken, aslında çok daha hayati şeyleri tehlikeye mi atıyorum?
Bağımsız fikirler geliştirmekten, olanın adını koyup özgür seçimler yapmaktan neden korkuyorum?
Belirsizliği aşmak için, geçmişe ve alışkanlıklara yaslanmak yerine, yeni olasılıkları ve içimdeki yeterince gelişmemiş becerileri bulmaya çalışsam, NE KAYBEDERİM?
Hayatı başka bir gözle değerlendirmek ve kendimi keşfetmek, yani YAŞAMAYA CESARET ETMEK için ne bekliyorum?
Çocukları güçlü ve güzel kılan, NAİF olmalarıdır… Naiflik, aptallık değil önyargısızlık ve yeni olanı kucaklamaya hazır olmaktır! Amaçlarımıza hizmet etmeyen güven unsurlarına tutunmak yerine, özgür, özgün, denemeye ve keşfetmeye açık, cesur ve umutlu olmak, bir çocuk gibi naif ama büyümeye hazır olmaktır!

Ve hayat bize her gün yeniden doğup, her şeye yeni bir cesaretle başlamak için kapılar açar… Bize kalan sadece içimizdeki -var olan her şeyin içindeki -YOL GÖSTEREN RUH ile birlikte hareket etmektir :)

Hatırlamak için bir ezgi…

Alıntı
 
Üst