Astral ve Maji

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
673
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Astral madde düşünceye oldukça duyarlıdır ve alt boyutlarda oldukça kolay değişime uğrar. Fiziksel boyutta var olan nesneler fiziksel boyuta en yakın astral düzlemlerde belirgin haldedir ancak fiziksel boyuttan uzaklaşıp daha yüksek seviyelerde bu nesnelerin bozulmaya başladığı, parçalandığı ve yok olduğu görülür. Bu konu üzerine birkaç farklı teori var.


Fiziksel boyutta var olan bir olayın veya yeni bir nesnenin astrala yansıması biraz zaman alır. En düşük astral seviye birebir saliseler içinde bu değişimi yansıtırken fiziksel boyuttan uzaklaşıp daha yüksek seviyelere çıkıldıkça bu değişimin belirgin şekilde gecikmeli olarak yansıdığı görülür. Bir nesnenin veya durumun fiziksel boyuttan uzaklaştıkça astral boyutlara sindirilmesi zaman alır. Ayrıca fiziksel dünya ile astral dünyada zaman çizelgesi aynı hızla akmamaktadır. Astral boyutlarda daha üst seviyelere çıkıldıkça bu fark daha belirgin ve daha karmaşık hale gelir. Yüksek seviyelerde geçireceğiniz saatlerce zaman, fiziksel boyutta birkaç dakikadan ibaret olabilir.


Astral boyutta yüksek seviyelere çıkıldıkça, geçmişe ait objelerin belirgin ancak yeni objelerin saydam veya tam net olmadığı görülür. Buradan yola çıkılarak astral boyutta yüksek seviyeler geçmişi daha çok yansıtır denilebilir ancak tam doğru bir ifade olmaz. Geçmişe ait sembollerin yüksek seviyelerde var olmasının nedeni uzun süre fiziksel boyutta var olmasından kaynaklanmaktadır. Örneğin binlerce yıl ayakta duran bir yapı bugün yerinde olmasa da hala günümüze etkileri vardır ve normal olarak insanların zihinlerinde yer kaplıyordur ancak unutulan nesnelerin astral boyutta yüksek seviyelerde görülmediği fark edilecektir. Mesela binlerce yıl önce yok olan ünlü Rodos Heykeli veya İskenderiye Feneri yada Babil’in Asma Bahçeleri hem görsel olarak hem de kulaktan kulağa aktarılarak günümüze ulaşmıştır. Yüksek seviyelerde bu tür nesnelere rastlanabilir. Ancak bir o kadar da unutulan, insanlığın kolektif hafızasından silinen objeler vardır ve yüksek seviyelerde de yok olmuştur. Yüksek boyutlarda geçmişe ait nesneler bulabilirsiniz ancak geçmişe ait her şeyi bulamazsınız buna rağmen akaşa kayıtları ile karıştırılan ve geçmiş vizyonları içinde barındıran astral boyut mevcuttur. Bu boyutta ise geçmişe ait istediğiniz bir nesneye veya olaya rastlamak samanlıkta iğne aramaya benzer. Anlatmak istediğim yüksek boyutlar sadece geçmişi yansıtmaz veya yüksek boyutlara çıkıldıkça zamanda geriye gitmezsiniz.


Astral boyutlarda yüksek planlara çıktığınızda geçmişten günümüze ayakta kalan, herkesçe bilinen, bazı yapılara rastlarsınız. Okült çalışmalarda da önemli yer kaplayan bu yapılar en düşük boyuttan en yükseğe kadar belirgin şekilde kendini korur ancak en düşük boyutta sadece bir yapı iken yükseğe çıkıldıkça farklı düşünceler ile örülmüş içerisinde semboller barındıran astral yolcunun gelişiminde önemli yer tutan mistik bir ögeye hatta boyutlar arası kapıya dönüşür. Bu yapılar mısır piramitleridir. En düşük seviyede vardır çünkü hala ayaktadır, biraz üst seviyelere çıktığınızda da piramitler hala yerindedir, sefer zohar’da bahsedilen saraylar veya mistik cennetlerin bulunduğu düzlemlerde de piramitleri görebilirsiniz, geçmiş yaşam vizyonlarında da vardır, kimi insanlar için cennetin tasviri gibidir ve neredeyse tüm insanlığın kolektif hafızasındadır. En yüksek seviyelere kadar bir çok farklı rol üstlenen piramitler, ezoterik bir çok örgütün geçmişten günümüze kadar hala kullandığı bir figürdür. Buradan şunu da anlayabiliriz, astral madde düşünceye duyarlıdır ve ona göre şekil alır ancak bir nesnenin yüksek boyutlara sindirilmesi için daha fazla etkene ihtiyaç vardır.



Peki, astral maddenin ve astral boyutların yapısını anladığımıza göre astral boyutta yaşanan bir değişimin fiziksel boyuta etkisi var mıdır veya fiziksel boyutta olmayan bir değişimi astral boyutta yapabilir miyiz? İşte majinin devreye girdiği yer burasıdır. Fiziksel boyuta yakın astral boyutlar düşük seviyedir ve değişim veya yeni yaratımlar oldukça kolaydır. Örneğin düşük astral seviyede yolculuk yaparken elinizde bir kılıç tuttuğunuzu imgelediğiniz anda elinizde bir kılıç belirecektir ancak bir süre sonra kılıcın saydamlaşarak veya bozularak yok olduğuna şahit olacaksınız. Bilinçaltınız gerçekte bir kılıç tutmadığınızı söyleyecek ve sizin bilinçli ve isteyerek yeni yaratımlar yapmanıza engel olurken bir yandan da rüyadaymış gibi farklı dünyalar yaratarak gerçeklikten kopmanıza neden olacaktır. Diğer bir engel ise fiziksel boyuta yakın olduğunuz için yarattığınız obje fiziksel boyutun gerçekliğinden etkilenecek ve bir süre sonra yok olacak daha üst boyutlara sindirilmeyecektir. Ancak sürekli elinizde bir kılıcın olduğunu düşünürseniz ve bilinçaltınızı ikna etmeyi başarırsanız astral boyutta daha uzun süre dayanacak bir kılıç ile karşılaşabilirsiniz. Sonuç olarak fiziksel boyutta veya düşük astral seviyede imgeleyerek yarattığınız nesneler kalıcı ve sağlam değildir. Değişimin bu kadar hızlı yaşandığı bir bölgede sadece sizin imgeleme gücünüzde yeterli değildir. Diğer insanların sizin imgeleme gücünüz ile yarattığınız objeye bakış açısı da etkileyecektir. Başka bir örnek ile devam edersek, düşük astral seviyede var olan bir nesneyi değiştirmeyi imgelediğimizde aynı sonuç ile karşılaşırız. Farz edelim odanızda bulunan aynanın çatlamış olduğunu hayal edin, düşük seviyede gerçekten camı çatlamış bir ayna ile karşılaşırsınız ama çok kısa süre içinde ayna eski haline dönecektir. Astral boyutta eski haline dönmemesi için sürekli imgelemeye devam ederseniz bunun sonucu olarak ayna fiziksel boyutta da çatlayacaktır.



Bugün modern New Age akımları buna benzer bir temel üzerinden gider. Bu tür modern akımlar, enerji ve olumlama veya uyumlama çalışmaları yapılarak bir çok şeyin düzeleceğini iddia eder ancak sonuç olarak ortada pek bir kazanım yoktur. Kimi insanlar bu tür enerji çalışmaları veya pozitif düşünceler ile başarıya ulaştığını iddia eder ancak bu insanlar, bu sistemin içindeki çok küçük bir azınlığı oluşturur. Bu durumda “olacağı vardı ve oldu” desek yanlış bir şey söylemiş olmayız. Yanlış anlaşılmasın bu tür enerji çalışmalarının veya pozitif düşünmenin zaman kaybı olduğunu söylemiyorum. Kişisel gelişim yönünde önemli bir adım olabilir ve insanların psikolojisi önemlidir. Bu tür çalışmalar sizin spiritüel gelişiminize katkı sağlar, psikolojinizi düzeltir, motivasyonunuzu ve yaşam gücünüzü artırır ama büyük mucizeler bekleyenler için hayal kırıklığıdır. Mesela para ve bolluk bereket için yapılan bir enerji çalışmasını ele alalım. Çalışmamızın ilk etki edeceği yer düşük astral seviyelerdir, kaldı ki onda da başarılı olamayacak, bilinçaltını devre dışı bırakamayacak bir çok insan var. Enerji çalışmamız boyunca bolluk bereketi ve parayı çağırdık astral düşük seviyede bir etkileşim yarattık. Psikolojimiz rahatladı, motivasyonumuz ve yaşam gücümüz arttı. Gerçek dünyaya döndük ama para nerede? Para kazanmak için yaşam gücün daha yüksek ve daha çok çalışabilirsin. Kazanabilirsen başarılı bir çalışma yaptın demektir ama kazanamazsan veya kendiliğinden olmasını beklersen işin zor. Dedim ya mucize beklememelisin. Fiziksel boyutta para yok, yansıması astral seviyelerde de yok. Yarattığımız güzel enerji nereye kayboldu? Düşük seviyede belli belirsiz, doğru veya yanlış yarattığınız enerji de evrene mesaj olarak gitti. Bekle artık ne zaman dönerse. Eğer olumlu bir dönüş yaşamadıysanız DNA’larınıza fakirlik işlemiş demektir, hatta o kadar fakirsiniz ki önceki yaşamlarınızda da fakirdiniz ve geçmiş yaşamlardan kalan fakirliği defetme çalışmamıza katılırsanız işler kesinlikle yoluna girecektir ama belirli bir ücret karşılığında! Bu şekilde enerji çalışmaları veya enerji uyumlamaları ardı arkasına devam eder gider. Sonuç ? Sonuç yok ama hep bir nedeni vardır sonuca ulaşamamanın. Unutmayın sistem değil siz hatalısınız.


Nedense fakirlikten, bu şekilde kurtulup berekete kavuşan insanların kurtuluş hikayesi bu çalışmayı başkasına öğretme karşılığında ücret talep ederek oluyor. Devasa bir saadet zinciri gibi, parayı ver sistemi öğren, sistem işe yaramıyor ama sistemi başkasına sat sende para kazan! Bu maddeleri kronik hastalığı olan birisine uygulayın. Bu sefer iyileşmedin ama bir kanal var, tek yapman gereken ufak bir ücret karşılığında benim çalışmama katılıp inisiye olman ayrıca bu inisiye ile birlikte hem şifa seni bulacak hem de sen bu şifayı dağıtabileceksin, yani sende grand mastersın, win win yani! Come on kaybedecek neyin var ki? İşe yine yaramadı mı? Üzgünüm ama plasebo etkisi de bir yere kadar ayrıca sen inanarak katılmadın bize suç sende. Şimdi bu şekilde kimler benim çalışmama katılmak istiyor? Çalışmalarıma katılanlara ustat unvanı vereceğim. Bunun dışında vaat ettiklerim da belli. Hesap numaramı vereyim katılmak isteyenler gönlünden ne koparsa yollasın, üç beş atın işte. 100$'dan az olmasın mümkünse. IBAN NO: şaka tabiki. Rasyonel insanlar için maddi bir beklentiye girmeden bu tür çalışmalar yapmak güzel hisler uyandıracaktır ve olumlu gelişmeye neden olacaktır ki işim rasyonel insanlar ile ama beklentileriniz büyükse hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz, zaten bir umut değil mi her şey?


Sonuç olarak bu çalışmaların astral boyutta karşılığı vardır ama etkisi çok düşüktür. Düşük seviyede yaptıklarınız kumsala yazı yazmak gibidir. İlk dalgada yazdıklarınız silinecektir. Buraya kadar bir çok kişinin okumaya üşeneceğini biliyorum, üşenmeyenlerden bazıları da yukarıda yazdıklarıma kızmış olabilir. Üşengeçleri ve sinirlenenleri elediğimize, göre astral ve büyü ilişkisine devam edelim ve mucizelerin yaratım sürecine göz atalım.



Daha önceki yazılarımda, yanlış hatırlamıyorsam daha üst boyutlarda maji ustatlarının çalışma yaptığını belirtmiştim. Eğer üst seviyede bir değişime neden olursanız daha kalıcı olacaktır. Normalde bir nesnenin veya olayın üst seviyelere sindirilmesi zaman alır ama siz direk üst seviyelerde bir değişiklik yaparsanız, fiziksel boyuta etkisi muhakkak olacaktır. Birde aklımdayken değineyim, enerji çalışmasında para istemenin astrala etkisi düşük boyutta para istemektir sonucu yine para istemektir. Paranızın çoğalmasını istiyorsanız veya bereket istiyorsanız yeterince çok paranız olduğu üzerinden gidin. Para parayı çeker diye boşuna dememişler. Paranız yoksa bile çok paranız olduğuna inandırabilirseniz kendinizi hiç şüphe bırakmayacak şekilde, düşük seviyede bu işi çözmüş olursunuz ve yüksek seviyelerle uğraşmanıza gerek kalmaz, tabi amacınız sadece para ise. Aslında iki tane birbirinden ayrı ironi var burada, düşük seviyede bir şeylerle uğraşmak çok kolay, en düşük seviye fiziksel boyut sonuçta ama sonuca ulaşmak bir o kadar zor! Düşük seviyede yaratımlarınız kalıcı değil, enerjiniz yeterli ve düzenli değil ayrıca enerjinizi, sizi ve yaratımlarınızı etkileyen birden çok faktör var, yani kısacası zor. İkinci ironi, yüksek boyutlara ulaştıkça fiziksel boyuta dair istekleriniz azalacak, yani istekleriniz maddiyattan maneviyata kayacak aksi durumda yüksek seviyelere ulaşamayacaksınız. Yola çıkarken ne istediğimizi bilerek çıkmakta fayda var. Bu kısımda da baya bir okuyucu elediğimi düşünüyorum. Geriye kalanlara bir uyarı yazının sonunda zenginlik, bolluk, bereket büyüsü ve buna benzer enerji çalışmaları yok, ayrıca hayatın anlamını çözmeyi vaat etmiyorum. Sadece biraz bilgi ve farklı bir bakış açısı başka bir şey değil. Hala okumaya devam eden okuyucularım ile uzak doğuya doğru devam edelim.



Yüksek planlara ulaşmak için bu boyutlara uygun bir astral beden inşaa etmeniz gereklidir. Düşük seviyelere yapacağınız bir astral projeksiyon için astral bedeniniz yeterli olacaktır ama yüksek boyutlar için farklı bir şuur açıklığına ulaşmanız lazımdır. Bu bedenin inşaa aşamasını daha önce paylaşmıştım. Tibet mistisizminde buna benzer olarak yüksek seviyelere ulaşmak için disiplinli bir çalışma ile zihinsel ve ruhsal güç sayesinde bir beden, bir varlık veya bir nesne yaratımı vardır. Hint ve Budist metinlerinde metafiziksel bu varlığa Tulpa deniliyor. Yazının başlangıcında anlatıldığı gibi düşünce ile astral maddenin değişip şekillenmesi mümkün. Yalnız Budistler bunu bir nesnenin değil de bilinçli bir varlığın yaratımında da kullanmışlar. Sadece yüksek boyutlara projeksiyon içinde kullanılmıyor, farklı amaçlara da hizmet ediyor. Tıpkı astral boyutlardaki gibi bu varlığın enerjisi de yaratan kişiyle bağlantılı ve tulpa’yı yaratan kişi bağını keser ise normal şartlarda bu varlıkta bir süre sonra yok oluyor. İlginç olarak yok olmadığı durumlarda var. Yüksek seviyelerdeki bilinçli astral formlardan bu varlığın farkı çok düşük seviyede yaratılması ve var olmasıdır. Aslında ilk yaratım amacı tıpkı hermetik felsefedeki gibi yüksek boyutlara ulaşacak bir astral bedene ihtiyaç olmasındandır. Daha yüksek boyutlara çıkmak için yaratılan bu astral bedenin kendisine ait bir bilinci de ortaya çıkar ama her zaman itaat içinde size bağlı olması gerekir ve itaat konusunda ustatlar uyarır. Yaratılan tulpa birden çok olabilir ve aynı şekilde yüksek seviyelerde projeksiyon yapmanızı sağlayabilir ve hatta aynı anda birden fazla boyuta projeksiyon yapmanızı da sağlar ama kontrolünüz dışında sizden başka insanlarında fiziksel boyutta tulpa’yı görebildiğini söylesem ne dersiniz? Sadece projeksiyon için değil başka alanlarda da kullanabileceğiniz bir varlığınız olsa ve o amaca uygun hareket etse hoş olmaz mıydı?


Kaşif, spiritualist ve Budist olan Alexandra David-Neel yirminci yüzyılda yabancıların girmesine izin verilmeyen şehirlere girmeyi başarıp, tibetli rahiplerden öğrendiği bu yöntem ile bir tulpa yaratmaya başlar. Kısa boylu, minyon, iyi huylu bir keşiş tulpasını inşaa etmeyi başarır. Bir süre sonra bu konudan habersiz David-Neel'in yakınları bazı zamanlarda gördükleri, yanında dolaşan kısa boylu keşişin kim olduğunu sormaya başlar. Neel tulpasının kontrolünden çıktığını fark eder ve farklı teknikler uyguluyarak zihnine geri çekmeyi başarır. Neel’in anlatımına göre; majikal yaratım gücüne bağlı olarak tulpalar uzun süre kalıcı veya daha az kalıcı olabilir. İlahi veya şeytani bir şekilde yaratıcısına musallatta olabilir ki bir çok insan farkında olmadan kendi tulpasını yaratıp muzdarip duruma düşebilir.


David-Neel ve Tibetli okültistler tulpanın yaratım sürecinin bir çocuğun gelişim sürecine benzediğini söyler. Başlangıçta hiçbir bilgi ve beceriye sahip olmayan tulpa, zamanla yetenekler kazanmaya başlar. Bir tulpanın fiziksel boyut ile bağlantılı yaratım sürecinin ona kazandırdığı karakter ve sonradan kazandığı yetenekler ve bilgiler doğrultusunda, yaratımcısının isteklerinden çok kendi doğasının ona bahşettiği iradesi ile hareket etmesi kaçınılmazdır. Kesin bir irade ile itaat altında tutulmayan tulpa kendi iradesi ile özgür bir biçimde hareket edecektir.


A.p. dışında kullanılacak tulpanın yaratım süreci uzunca üzerinde düşünülen tüm ayrıntıları hesaplanan, bir roman karakterinin yaratım sürecine benzemektedir. Öncelikle tulpanın fiziksel görüntüsü çizilir. Daha sonra tulpa’ya bir isim verilir. Sonra karakteri geliştirilir ve istenilen yetenekleri kazanması sağlanır. Bu uygulamalar zaman çizelgesinde tulpanın bir geçmişi olmasına neden olur. Geçmişi tulpanın karakterini etkileyecektir. Şımarık, başına buyruk hareket eden bir tulpayı kimse istemez sanırım. Tüm adımlar titizlikle yürütülmelidir.


Batı okült geleneğinde buna benzer düşünce formları vardır. Düşünce formlarının tibet ve doğudan alınarak batı anlayışına göre yorumlandığı düşünülmektedir. İslami düşüncede insan-ı kamil mertebesine ulaşmış kişilerin düşüncelerinin fiziksel hale getirebileceği söylenir. Okültist William Walker Atkinson duygu ve düşüncelerin insan aurasında ruhani nesneler yaratabiliceğini savunmuştur. Okült Güçler ve Durugörü kitabında düşünce formlarının yaratım sürecine değinen Atkinson bu formların uyanmış astral duyu sahipleri tarafından fark edilebileceğini söylemiştir.



Astral seviyelerde bu tür düşünce formları yaratımı daha kolaydır. Daha ileri boyutlarda bu astral formlar, bilinçli astral formları dönüşür ve ilerleyen süreçlerde bu bilinçli astral formların, yaratımcısından bağımsız gelişimini devam ettirdiği görülür. Bazı düşünce formları tam olarak bilinçli veya bir iradeye sahip olmasa da oldukça işlevsel olabilir. Büyülerde kullanılan bazı semboller sadece o amaca hizmet eden astral formun uyandırılmasında kullanılır. Bu tür formlar insanlık tarihi kadar eski olabilir ve aynı sembole her zaman cevap verebilir. Belirli bir amaç için oluşturulan bu formların belirli amaca yönelik bir enerjisi vardır ve genelde fiziksel boyutta bir sembol ile işlevsel veya kullanışlı hale getirilir. Sayısız majisyenin zaman içerisinde sürekli olarak beslediği belirli amaç üzerine oluşturulan astral formun enerjisi, yeni yaratılacak formdan daha etkili ve güçlü olacaktır ancak bu enerjinin negatif ve pozitif kutupları yine zaman içerisinde dengesizleşmiş olabilir. Bir çok pagan tanrı bu amaca yönelik oluşturulmuş bilinçsiz veya bilinçli astral formlardır. Ancak tüm astral varlıkların insanlar tarafından yaratıldığını söylemek kuşkusuz yanlış bir yönlendirme olacaktır.




Astral formun enerjisinin bir ahengi olması lazımdır ve bu ahnek uyumlu olmalıdır. Eğer bu ahenk doğru şekilde yakalanmazsa oluşturulan enerji dağınık ve işlevsel olmayacaktır. Örneğin ahengi yakalamış, istediğimiz şekilde hareket eden astral bir form yaratmak istiyoruz. Atıyorum bu astral formu inşaa etmemizdeki amaç bolluk bereket olsun. O zaman yaratacağımız astral forma bu tür enerjiler yüklememiz gerekecektir. Enerji gelgitlerinden faydalansak fena olmaz. Formun şeklini siz belirleyin ve renklerin ahenkli olması için siyah, yeşil ve kahverengi renklerini kullanın. Bence ahenkli bir rengi oldu, sizce? Perşembe ve cumartesi günleri enerjisi artan ve azalan olan bir form olsun. Astrolojik takvimimizden çalışma saatlerimizi Jüpiter ve Satürn’e göre ayarlayalım. Toprak elementinin sembolünü de çizelim, oldu olacak bir avuçta altarımıza toprak koyalım. Astral formumuzu oluştururken Jüpiter saatinde istenilen bolluğun yönlerini belirlerken Satürn saatinde bu bolluğun nasıl kısıtlanacağını ve şekilleneceğini kısacası sınırlarını belirleyelim. Unutmayın tek yönlü bir enerji her zaman kararsızdır ve kaostan başka bir şey getirmez. Eğer bolluk gelecek ise nasıl bir kısıtlama ile geleceğini belirlemeliyiz. Yaşam ağacı tezahürünü incelemeniz bu konuda size fayda sağlayacaktır. Bir mum yaksak mı acaba? Birde çalışma esnasında abramelin tütsüsü mü kullansak ne dersiniz? Ay’ın yaşını da hesaba katsak iyi olur gibi geliyor. Örneğin Ay'ın büyüyen zamanında 3. gün 6.gün-9… gün şeklinde gitsek. Çok fazla sınırlandırdım. Neyse en iyisi öncelikle astral seviyelere projeksiyon ile başlayalım. Astral planlara yolculuk yapmayı başarırsak, belki başkaları tarafından bu niyetle yaratılmış bir form ile karşılaşırız. Okültizm yolunda ilerleyecekseniz önce astral projeksiyonu deneyin daha sonra ne tür enerjilerden faydalanıp neler yapabileceğinizi araştırırsınız.

Eser sahibi: Simam Melammu

Alıntıdır.
 
Üst