''Piramitleri ben yapsaydım'' diyor Mimar Sinar

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,096
Tepkime puanı
4,962
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog


''Piramidin yapılışına ait sırlar, yüzyıllardır kendisini koruyor. Bunu çözmeye kendini adamış bilim adamları tarafından yüzlerce yorum yapıldı. Kitaplar yazıldı, bir çözüm getirilemedi. Oysa bu konuya ait en sağlıklı yorum 400 yıl evvel dâhi mimarımız, Mimar Koca Sinan tarafından yapılmıştı.

Mimar Koca Sinan, yalnızca Osmanlı çağının değil, aynı zamanda dünyanın en büyük mimarlarından biridir. Eserleri, klasik Osmanlı mimarlığı döneminin en başarılı,
benzeri yapılamayan örnekleridir. Sinan'ın bütün eserlerinde çağının damgası vardır. Yaptığı camiler, adlarını taşıdığı kişilerin yaşamöyküsünü yansıtır. Yapıldığı bölgenin havasına uyar ve bölgeye bir özellik kazandırır.

Yeniçeri ocağına ''Acemi Er'' olarak bilinen Sinan, ''Yavuz Sultan Selim'in zaferler kazanan ordularıyla birlikte İran ve Mısır'a gelmiş: 1514'te Çaldıran, 1516'da Mercidabık,
1517'de Ridaniye savaşlarına katılmıştır. Bu seferler sırasında Anadolu'ya, Doğu'dan Batı'ya geçerek Anadolu'daki bütün mimarlık eserlerini gördüğü gibi, her gittiği ülkenin
yapılarını incelemek fırsatını da bulmuştur.

Sinan Mısır'da;

''Piramidi kendim yapacakmışım gibi, kızgın güneş altında, günlerce karşısına oturup düşündüm. Yapıya nereden ve nasıl başlayabileceğimi sonunda buldum.
Dünyada en zor inşa edilecek yapı piramitlerdi...''

Sinan, Mısır'da bulunduğu müddet içinde defalarca 'Menfis'e gitmiş. Nil Nehri'nin batısında, ovadan 30 metre kadar yükselikte kayalık bir tepenin yamacındaki 'Keops' Piramidi'nin adeta büyüsüne kapılmıştı. Bazı günler kızgın güneş altında, piramidin etrafını birkaç kere dolaşıyor, kendi anlamınca bazı hesaplamalar yapıyordu. Ne idi onu kendine çeken? Çoğunluğun sadece bir taş yığını olarak görüp önemsemedikleri bu eser, Sinan'ı adeta başka bir dünyada yaşatıyordu.



Düşünüyordu: Piramidin taşları bulunduğu yerden İstanbul'a kadar, bir insan boyu yükseklikte ve bir arşın genişliğinde bir duvar yapmaya yeterliydi. Yapan mimarın, matematiksel dehasından ziyade bilinmeyen bir dünyası olduğuna inanıyordu. Kimdi bu mimar?
Harika denecek kadar uyumlu ölçüleri olan nasıl bulmuştu? Bunların cevaplarını bulmak için İskenderiye Kitaplığı'nda piramide ait bulduğu eserlerden, yapı hakkındaki resimleri, krokileri ve söylentileri günlerce ayrı ayrı tetkik ederek, taşların ocaklarda hazırlanışından, inşaatın başlangıcından bitimine kadar çalışmalar hakkında bir kanıya varmıştı.
Sinan'a göre, Keops'un aşırı derecede yüksek ruhsal bir gücü vardı. Bilinmiyor ama hissediliyordu. Piramidin yanında veya yakınında bulunan bir insan büyük bir ağırlık üzerinden kalkmış gibi hafifliyor, huzur dolu bir ortam içinde boşlukta yaşıyordu. Vücuttaki ruh sanki bedenden ayrılarak, piramidin en uç noktasında Tanrı'yla birleşiyor, onunla beraber oluyordu. Keops'un beni etkileyen en kuvvetli tarafı buydu, yapım tarzı ikinci planda kalıyordu, diyor Mimar Koca Sinan.

Yıllarca sonra mimarbaşı olacak, yüzyıllardan yüzyıllara kalacak eserlerini sıralayacak, her yaptığı camide Keops Piramidi aklından çıkmayacaktı. Kare tabanlara
oturttuğu camilerin içinde ibadet edenlerin ruhları, caminin iki veya dört yanında yükselen minarelerin en uç noktalarında Tanrı ile beraber olacak, yorgun vücutlar rahatlayacaktı.

Sinan'ın Hatıraları

Sinan hayatının sonlarına doğru, bir çeşit hatıralarını yazdırmıştır. Sinan anlatmış, dostlarından ve devrinin şair ve ediplerinden Sâi Mustafa Çelebi kaleme almıştır.
Bunlardan ''Tezkiretu'i Bünyan'' 1897 yılında İstanbul'da AHmet Cevdet Bey tarafından, İkdam neşriyatı arasında yayımlanmıştır. Sâi, Mimar Sinan hakkında ''Tezkiretu'i Ebniye, Tezkiretu'i Ehramiye ve bunun gibi küçük eserler bırakmış, bunlardan Tezkiretu'i Ebniye de 1965'te Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlanmıştır. Sâi'nin dili, pek Osmanlıca değildir. Oldukça açık bir lisan kullanarak Sinan'ın ifadesini değiştirmemiş, ancak o çağın geleneğine uyarak manzum parçalar eklemiştir.

Matematiksel Deha

Sinan, hatıralarında Keops'un mimarının kimliği hakkında bazı bilgiler veriyor. İskeriye Kitaplığı'nda Yunan lisanından Arapçaya çevrilmiş bir eserde yazdığına göre,
Akdeniz'den öte, çok uzaklarda bilinmeyen sahillerin bir kısım savaşçıları, Mısır'ı istila etmeye geliyorlar, İskenderiye önlerinde savaş hazırlıkları yaparken aniden patlayan büyük bir fırtınada gemileri parçalanıp batıyor. Pek az kişi kurtuluyor. Kurtulan tutsakların arasında Theelaos isimli bir bilim adamı da bulunuyor.

Firavun Kufu (Keops) onu hizmetine alıyor. Kısa zamanda bilgisi ve yüksek dehasının üstünlüğünü, saraya ve yaptığı hizmetlerle bütün Mısır'a kabul ettiren bilgine, kendisi için bir anıtkabir yaptırmasını teklif ediyor. Bu yapı kendisi için bir mezar, Tanrı'ya sunacağı bir anıt olmalıydı. Ve Muhteşem piramidin yapımına başlayan mimar, Tanrı'nın bir elçisi gibi mucizeler yaratıyor. Sinan onun için mametatiksel bir deha, eşi bulunmayan bir mimar diye bahsederek yıldıznameyi (gökbilim) iyi bildiğini, henüz Tun Devri2ni yaşayan Mısırlılara çelik yapımıyla beraber, yivli palanga ve makaraların yapımına öğrettiğinden hatıralarında bahsediyor.

''Mimar Sinan Mısır'a gittiği zaman henüz dev yapıtlarını yapmamıştı. Yavuz Sultan Selim'le beraber tüm Mısır seferine katıldı. Daha sonra yapacağı Süleymaniye Camii bu düşünceye göre, bu gezilerin sonuncunda oluşturulmuştur. ''


Yazımızın ilk bölümünün sonuna gelmiş bulunmaktasınız.. :)




-Bana kalırsa Mimar Sinan'ın eşsiz deha olarak nitelendirdiği o kişi, çok ileri bir farkındalığa, zekaya, yapıya sahip bir kişi yada insan türünden daha ileride bir farkındalığa, yapıya sahip bir türe mensup, özetle dünya dışı bir varlık olabilir, ki bu ihtimal kesinlikle mevcut. Zira piramitlerin yapımında dünya dışı varlıkların eli, etkisi göz ardı edilemez.

-Yazıdan bağımsız olarak söyleyebilirim ki Mimar Sinan çok ileri bir zekaya, farkındalığa sahip bir şahıs. Zira Masonlar, bu önemli şahsı Üstat olarak benimsediler. Onun öğretilerini, eserlerinde ki notlarını kendi öğretilerine kattılar. Hatta şöyle bir ihtimalde mevcut ki Masonluğun temelleri Mimar Sinan tarafından atılmış.(Sadece bir ihtimal..)
Neyse bu konudan sadece kısa bir bahsetmek istedim, ayrıntıya girmeye gerek yok, zira yasak.
 
Son düzenleme:

asterix

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Mar 2013
Mesajlar
743
Tepkime puanı
105
Mimar Sinan'da Atatürk gibi alanında dev bir isim,ben diğer enkarnasyonlarını merak ediyorum,piramitlerin yapılışında dünya dışı etki olduğumu bencede gerçektir.
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
673
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Bu adama inanılmaz saygı ve hayranlık duyuyorum.Karakter olarak da kendime çok yakın buluyorum ayrıca.Her ne kadar çokça eleştirilse de elif şafağın 'ustam ve ben' adlı romanına da okunabilir kendisiyle ilgili çoğu şey.Osmanlıyı sevme nedeni resmen.
 

Ori

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ocak 2010
Mesajlar
3,246
Tepkime puanı
3,122
Mimar Sinan'ın yapıtları gerçekten çok ilgi çekici. Alanında çok üstün biri.
 

RoyalArch

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Haz 2013
Mesajlar
676
Tepkime puanı
20
Konum
İstanbul
Mimar Sinan da piramitlerin mimarı kadar farklı bir deha. Kutsal geometri ve enerji arasındaki bağı keşfeden, yapılarını bu ölçü ve nizamda yapan bir mimardır. Mimar Sinan'ın asıl beğenisini çeken kesişen düzlemler ve füzyonlar olmuştur ancak dönemin mimari yapı yetersizliği sebebiyle o da (Selimiye merdiveni hariç) kubbe mimariden öteye gidememiştir. Işık içinde yatsın.

Saygılarımla
 
Üst