Andrew Crosse: Canlılık, Elektrik ve Abiyogenez 1

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,097
Tepkime puanı
4,972
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
Merhabalar :)

''Canlılık Nasıl Başladı?'' işte bu soru bilimin doğmasına yol açan, çoğu dinin temelinde yer alan ve tüm insanlığın cevabını merak ettiği bir sorudur. Bu sorunun cevabını bulmak için tarih boyunca sayısızca çalışmalar yapıldı, yapılmaya da devam ediliyor ve hala net bir açıklamaya, bilgiye ulaşılmış değil.

Fakat bu yapılan çalışmalar arasında belirli sonuçlara ulaşılmış ama bu elde edilen sonuçlar hakkında net bir açıklamaya ulaşılmamış çalışmalarda yer alıyor. Gerçek Frankenstein olarak da bilinen Andrew Crosse, 19. yy'da yaşamış ve test tüplerinde, imbiklerde yaşayan canlılar var etmişti ve bu olay adeta dehşet uyandırmıştı. Naçizane bendeniz Tai Chi'de bu önemli şahsiyet ve çalışmaları hakkında araştırma yaptım ve sizler için bir yazı hazırladım.



Andrew Crosse, normalin-olağanın dışında laboratuvar deneyleri yapan, yapmaya eğilimli olan farklı bilim adamıydı. Şöyle ki, yaptığı çalışmalar yaşadığı dönemde dehşet uyandıracak derece duyulan ''Cansız maddelerden canlı var etme, yaratma'' söylentilerini doğurmuştu.

Andrew Crosse, 17 Haziran 1784'te İngiltere de, soylu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı. Okul yaşına geldiği zaman ailesi tarafından Dr. Seyer'in okuluna gönderildi. Andrew, tüm hayatını ele geçirecek, hayallerini ve hedeflerini kökten belirleyecek olan bilimle ilk defa bu okulda tanıştı. Andrew Crosse, bilimle tanışmasından sonra kendi çalışmalarına yöneldi fakat yaptığı çalışmalar, diğer bilim adamlarının çalışmalarına göre ve bölge halkının görüş ve inançlarına göre aykırı çalışmalardı. Şöyle ki Andrew Crosse'un ikinci karısı onu; garip, farklı, aykırı ve olağanüstü olana karşı aşırı ilgi duyan birisi olarak tanımlıyordu.
Andrew Crosse, 12 yaşından itibaren elektrik ve onun büyülü dünyasına karşı ilgi duymaya başlamıştı. Elektriğe karşı sonrada gelişen bu ilgisinin arkasında, o zamanın önemli bilim insanlarından Benjamin Franklin ile Joseph Priestley'i tanıyan babası yatıyordu, zira Crosse, babasından Benjamin'in elektrik üzerine yaptığı deneyler hakkında bilgiler edinmişti. Elde ettiği bilgilerinde tetikleyici etkisi ile Crosse, elektrik alanına karşı daha sıkı bir yönelim gösterdi hatta gerçekleştirdiği deneylerde elektriği sık bir şekilde kullanmaya başladı.

Her insanın hayatında belirli duraklama süreçleri olur, işte Crosse'un hayatında da öyle bir süreç oldu. Crosse, Haziran 1802 tarihinde Oxford'da bulunan Brasenose kolejine gitti ve orada tamamen farklı bir yaşantı sürdü hatta bilime karşı duyduğu ilgi kesildi, çalışmaları azaldı. 1805 yılında annesinin ölüm olayı meydana geldi, annesinin ölümü ile Crosse'a büyük bir miras kaldı. Bu büyük mirasında etkisi ile Crosse artık tamamen uçarı bir yaşantı, halk tabiri ile ''mirasyedi'' hayatı yaşamaya başladı. Ta ki katıldığı bir partide George John Singer ile tanışana kadar. George John Singer, Crosse'un hayatında önemli dönüm noktalarından birisi oldu zira Crosse'un bilime karşı, elektik ve büyülü dünyasına karşı ilgisi Singer'in bilime karşı-elektriğe karşı ilgisi ile tekrar canlandı.

Crosse eski yaşantısına ve çalışmalarına geri döndü ve 1807 yılında Fyne Court'ta bulunan aile malikanelerinde ''elektro-kristalizasyon'' hakkında deneyler yaptı. Çalışmaları gittikçe derinleşiyor ve artıyordu. Crosse, 1837 yılında gerçekleştirdiği deneylerin birinde çok şaşırtıcı hatta dehşete düşürücü sonuçlara ulaştı. Crosse, bilinç olarak abiyogenez gerçekleştirmişti. Cansız maddelerden bir canlı var etmişti. Crosse asıl amacını ve gerçekleştirdiği deneyi şu şekilde anlattı;


Crosse'un deney düzeneğinin basit bir versiyonu

''Amacım bazı sıvı çözeltilerini sürekli elektrik uyarımı altında tutarak, suni mineraller elde etmekti. Bu amaca uygun olarak aklıma gelen her türlü tertibatı kullandım. Bunlardan birinde bir huniyi tutan ağaçtan bir iskelet yaptım. Huni daire şeklinde ki maun ağacından yapılmış 1,136 lt'lik bir leğenin altında bitişiktir. Leğen svıyla dolduğunda aynı sıvıyla ıslatılmış bir parça bezi leğenin kenarlarına ve huninin içine koydum. Bu şifon görevi yapıyordu ve leğendeki sıvının huniden damla damla akmasını sağlıyordu. Bu damlalar hemen altında ki başka bir cam huniye damlıyordu ki, bu huni içinde Vezüv'den alınmış gözenekli bir taş( kırmızı oksitli demir) vardı. Bu taşa devamlı elektrik veriyordu...

Deneyin on dördüncü gününde bir mercek vasıtasıyla elektriklenen taşında tam ortasında, beyazımsı urlar ve memeler gördüm. 18. günde bunlar büyüdü ve yedi veya sekiz tane uzantıya(dala) dönüştü ki her birinin uzunluğu üstünden yarım kürenin çapından daha fazlaydı. Deneyin 26. gününde bunların tam anlamıyla bir böceğe ait olduklarını keşfettim. Birkaç tanesi sert duruyordu ki bu onun kuyruğu olabilirdi. 28. günde bu küçük yaratık ayaklarını oynattı. Birkaç gün sonra taşın üstünden ayrıldı ve dolaşmaya başladı.''



Crosse gerçekleştirdiği deneyin bu beklenmedik, dehşet verici sonucu karşısında ne yapacağını bilemedi, her bilim adamı gibi mantıklı açıklamalar getirmeye çalıştı, bazı açıklamalar üretti ama hiçbiri mümkün değildi. Crosse, ilerleyen zamanlarda deneyi tekrarlama karardı aldı ve tekrar aynı deneyi yapmaya başladı;

''Birçok aydan sonra ve bazı kristal maddelerin oluşumunun akabinde her silindir benzer urlar gördüm (sadece potasyum karbonat ve metalik arsenik içeren maddelerde hariç). Ve zamanla bu beyaz urlar böceklere dönüştü. İlk deneyimde huni, ağaç ve volkanik bir taş kullanmıştım. Bu deneyim de bunların hiçbirini kullanmadım. ''

Crosse, tekrar aynı sonuçlara ulaştıktan sonra daha bir belirsiz hal almaya başladı, mantıklı açıklama üretmek istiyor ama yapamıyordu ve bu onu deneyi tekrarlamaya itiyordu, ki deneyi üçüncü kez tekrarlama kararı aldı fakat bu üçüncü deneyde Crosse, bir hata yaptı fakat bu gerçekleştirdiği hata deneyi, deneyi daha gizemli bir olay haline soktu.

''İmbik'teki ampüle bu böceklerin tutunabilecekleri, üstünde durabilecekleri bir yer koymayı unutmuştum. Böcekler içinde oluştukları sıvının içine tekrar düştüklerinde ölüyorlardı. Çok yakıcı çözeltinin, içinde oksijen hidrojen atmosferi altında bir böceğin ortaya çıkması çok şaşırtıcıydı'' şeklinde açıklama yapmıştı Crosse...

Bir süre sonra Andrew Crosse, yaptığı bu gizemli keşif hakkında ayrıntılı bir rapor oluşturdu ve onu dönemin ünlü bilim basını '' Electrical Society''e gönderdi. Rapor büyük şaşkınlığa ve kuşkuya yol açtı fakat elektrik alanında deney yapan bilim insanlarının büyük çoğunluğu bu deneyi yapmaya teşvik etti.
Ve asıl şaşırtıcı olan diğer bilim insanlarının da aynı sonuçlara ulaşmaları..


Tabi ki yazım burada son bulmuyor, yakın bir süre içinde sizlere ikinci bölümünü de sunacağım. :)

Evet şimdi sıra kişisel görüş bölümüne geldi; Benim bu deney hakkında ki görüşüm, bir yaşamın küçük bir kıvılcım, kimyasal tepkimeler ve arka planda ki bilinmeyen fiziksel etkiler ve spiritüal etkiler ile başlayabileceği yönünde. Yani Crosse, tüm bu uygun şartları sağladı ve bir yaşantının başlamasında aracı olabildi, özetle bir köprü görevi gördü.
 

mabedist

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Ara 2016
Mesajlar
103
Tepkime puanı
28
pek gerçekçi durmuyor şayet bu deney yazıda belirtildiği gibi birden fazla bilim insanı tarafından yapılmış olsa ve aynı sonuçlar alınsa tarihe geçmesi gerekirdi.
buna benzeyen miller-urey deneyi var ki orda da bildiğimiz anlamda canlılar değil küçük organik moleküller oluşturulabildi. bu yüzden bu yazıdakiler komplo teorisi gibi duruyor.
 

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,097
Tepkime puanı
4,972
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
pek gerçekçi durmuyor şayet bu deney yazıda belirtildiği gibi birden fazla bilim insanı tarafından yapılmış olsa ve aynı sonuçlar alınsa tarihe geçmesi gerekirdi.
buna benzeyen miller-urey deneyi var ki orda da bildiğimiz anlamda canlılar değil küçük organik moleküller oluşturulabildi. bu yüzden bu yazıdakiler komplo teorisi gibi duruyor.

''Tarihe geçmiş bir olay'', deney zaten.
Belgelerle kanıtlar mevcut. Önemli olan açıklama getirilememiş olması.


Bilgi sahibi olmadan yazmak yada klasik ''komplo teorisi'' etiketi yapıştırmak yanlıştır. Araştıralım biraz.
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Abdrew'in deneylerinde oluşan akar böceklerinin (mayt diye okunan bizi her gece yatakta, koltukta vs. kemirenler) yoktan ortaya çıkmadığı yönünde fikir birliğine varıldı. Yani deneylerde cansız bir şeyden canlı ortaya çıkarmamıştı. Döneminin önde gelen elektrik araştırmacılarındandır.
Bilim dünyası evrende yaşamın oluşumuna dair bu konularda inanılmaz çalışmalar yaptı ve yapıyor. Hala bilimsel olarak net bir yanıt bulunamadı. Mesela abiogeneze alternatif başka alternatifler de bulunuyor. Bütün bu çalışmaların amacı ''Allah ol dedi ve oldu'' ile dini olarak açıklanan o ilk anı bilimsel olarak anlayabilmek adına.
 
Üst