Abdestin önemi hakkında

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,096
Tepkime puanı
4,962
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
Kıssaya göre, Muhammediye kitabının yazarı olarak da bilinen Yazıcıoğlu Muhammed Efendi, kardeşi Ahmed-i Bican'ın camideki vaazını dinlemeye gider fakat sohbeti dinleyemeden gülümseyerek camiden çıkar.

Vaazı bitirip eve gelen Ahmed-i Bican Hazretleri annesinden, abisinin neden camiden çıktığını sormasını ister.

Büyük oğluna “Kardeşin, bir hata mı işledim? diye soruyor” diyen anne duydukları karşısında gizemli bir konuyla karşı karşıya kalır. Büyük oğlu, “Kardeşimin sohbetini dinlemeye o kadar çok melek gelmişti ki oturacak yer bulamıyor ve birbirlerinin üzerine oturuyorlardı. çok hoşuma gitti de ona tebessüm ettim. Meleklerden oturacak yer kalmadığı için çıkmak zorunda kaldım” der. Annesi duyduklarını küçük oğluna anlattığında Ahmed-i Bican çok müteessir olur. “Ağabeyim melekleri görebiliyor da ben niye göremiyorum? Ona bir sorar mısın?” der. Anne oğluna bunu da sorar ancak cevabı kendisinin bulması gerekecektir.

çocuklarının bebeklik zamanlarından itibaren yaşanan olayları iyice gözden geçiren anne olayın nedenini çok geçmeden tahmin eder. Oğullarını daima namaz abdestiyle emzirmiştir fakat küçük oğlu sadece bir defa komşu kadın tarafından anne namazdayken bilmeden abdestsiz emzirilmiştir. Anne çabucak selam verse de duruma müdahale etmekte geç kalır. İki oğlu arasındaki bu maneviyat farklılığını, bir kereye mahsus olsa da abdestsiz süt emzirilmeye bağlar…

SOFİ MİRZA EFENDİ VE NURİYE HANIM'IN çOCUKLARI SAİD NURSİ'YE GöSTERDİĞİ öZEN

Bediüzzaman Said Nursi henüz 10 yaşındadır. Hizan Şeyhi Seyyit Nur Mehmet Efendi'nin medresesinde tahsil görmektedir. Hafızası, doğru sözlülüğü ve birçok özelliği hocası Şeyh Seyyit Nur Mehmet Efendi'nin ilgisini çeker. Böyle mükemmel yetişmiş bir çocuğun anne ve babasını merak ederek köyleri Nurs'a doğru yola koyulur.

Ailenin evine vardığında evde olmayan baba Sofi Mirza Efendi'nin tarladan gelmesini bekler. Mirza Efendi iki öküz ve iki inekle çıkagelir. Hayvanların ağızlarının bağlanmış oluşuna hayret eden hoca, Mirza Efendi'ye nedenini sorar. Sofi Mirza Efendi “Bizim tarlalarımız bir hayli uzakta. Hayvanların ağızlarını bağlamasam yolda başkalarının tarlalarındaki ekinleri yiyebilirler. Hem komşumu rahatsız etmiş, hem de haram yiyen öküzle tarlamı sürmüş, haram yiyen ineğin sütünü içmiş oluruz. Bunun için hayvanların ağzını bağlı tutuyorum” der.

Babanın haram ve helal noktasındaki hassasiyetini gören hoca bu kez anne Nuriye Hanım'ın hassasiyetlerini öğrenmek ister. “Said'i büyütürken siz nelere dikkat ettiniz?” der. Nuriye Hanım, “Said'e anne olacağımı anladığımdan itibaren abdestsiz yere basmadım. Dünyaya geldikten sonra da ona abdestsiz süt vermedim” diye anlatırken hayrette kalan Seyyid Nur Mehmet Efendi “Elbette böyle anne babadan böyle çocuk dünyaya gelir” diyerek tekrar medresenin yolunu tutar.

SEYİD ONBAŞI'NIN ANNESİ DE ONU YASİNLERLE VE ABDESTLİ OLARAK EMZİRMİŞTİ

Her evlat müspet veya menfi ilk etkileşimini anneyle gerçekleştirir. İmanlı ve bilinçli annelerin ilk adımlarıyla bir milletin tarihi değişebilir ve cennet asıl bu annelerin ayağı altındadır. çanakkale zaferinin ünlü Seyid Onbaşısının annesi de böyle bir bilince sahipti. çocuğunu Yasinlerle ve abdestli olarak emzirmişti.

Seyid'in sırtlandığı top güllesi zaferin simgesi oldu. Bu iman gücünün arkasındaki sır perdesi annesiyle ilk etkileşimi ve süt emdiği bebeklik yıllarına kadar uzanıyordu. Seyid Onbaşı'nın iman gücü milletimize zafer kazandırarak bir dönüm noktası yaşatmıştı fakat savaştan sonra unutulmuş, yoksul bir hayat sürmüş, halinden şikayetçi olmamıştı.

“BEN SENİN BEŞİĞİNİ ABDESTLE VE TEVHİTLE SALLIYORUM SEN DE BİZANS'I SALLAYASIN”

Takvimler 1432'yi gösteriyordu. Edirne Sarayı'nda yeni doğan şehzadenin beşiğinin başında baba II. Murat Han, manevi izini sürüdüğü Hacı Bayramı Veli'den fetih için dua istiyordu. Veli, “Sultanım, İstanbul'un fethini siz de ben de göremeyeceğim ama bu beşikteki şehzade ve bir de bizim Köse görecek” diyordu. “Bizim Köse” dediği İstanbul'un manevi fatihi Akşemseddin Hazretleri idi. Bu manevi müjdeyi alan Hüma Hatun, vereceği eğitimin evladının ilerideki adımlarını şekillendireceğinin farkındaydı. Fatih Sultan'ı emzirmeye başlarken Yasin suresini okur, beşiğini tekbir ve kelime-i tevhitlerle sallar, “Ben senin beşiğini kelime-i tevhitle sallıyorum sen de Bizans'ı sallayasın” diyerek bebeğiyle konuşurdu…
(Alıntı)

Not: Yeni üye olmamama rağmen içeriği bakımından konuyu nereye açacğımı bilemedim doğru yere açmadıysam özür dilerim.
 

Ashina

Kayıtlı Üye
Katılım
15 May 2016
Mesajlar
182
Tepkime puanı
18
Abdestin müslüman olmayanlar tarafında alınması enerjisel olarak olumsuz bir etki yaparmı sizce?
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
673
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Abdestin müslüman olmayanlar tarafında alınması enerjisel olarak olumsuz bir etki yaparmı sizce?

Hayır, amaç zaten İslamda da diğer dinlerde de arınmaktır.Mesela niyet edilirken Allah rızası için denir, siz tercihen sadece arınmaya niyet ediyorum diyerek aynı yerleri aynı şekilde yıkayabilirsiniz.Sonuçta su evrensel bir unsur olarak herkese arındırıcıdır.Boy abdesti yahut normal namaz abdestinde yıkanan yerlerin yıkanmasının bir amacı var.Enerjisel olarak önemli noktalar ve bir nevi çakralar, prana kanalları.
 

Ashina

Kayıtlı Üye
Katılım
15 May 2016
Mesajlar
182
Tepkime puanı
18
İkinize de cevaplarınız için teşekkür ederim ayrıca konu için de teşekkürler.
 

lviv angeles

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Ocak 2014
Mesajlar
2,716
Tepkime puanı
296
Konum
HAYALLERİN GERÇEK OLDUĞU ÂLEM
Abdestin bana verdiği duyguyu seviyorum.Namazdan dolayı zaten abdest alıyorum 5 defa.Ve daha bir temiz hissediyorum kendimi.Arınmış gibi..İnkâr etmiyorum bazen zor geliyor özellikle sabahları..:)
Yinede herşey inançta bitiyor tabi.Zihinsel olarak yarattığı etki çok yüksekte bir enerji.Bunu hissedebiliyorum.
 

hazaR

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Haz 2011
Mesajlar
2,233
Tepkime puanı
673
Konum
İstanbul
İş
Passenger.
Namaz abdesti sırasıyla avuç içi çakralarını ki kalple bağlantılıdır ve şifanın aktığı çakralardır, ağızdaki ki meridyenini, burundaki iki ana nadiyi, alın çakrasını ve yüzdeki diğer çakraları , dirseklerdeki çakrayı, tepe çakrayı, kulaklardaki çakraları, ense kökü çakrasını ve ayaklardaki çakraları temizler ki buda büyük bir enerjisel temizlik ve tazelik demektir.İşin dini boyutu bu organlarla işlenen günahları da temizler hatta öyle ki abdest suyunun insanın üzerine sıçramaması veya başka bir yere sıçramaması önemlidir.Öylece gitmelidir.Bazı alimler kişilerin abdest aldıkları sudan işledikleri günahları bile anlayabilirler.Umarım bundan yukarı da bahsedilmiyordur.
 
Üst