İnsan Kategorileri (P.D. Ouspensky)

asterix

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Mar 2013
Mesajlar
743
Tepkime puanı
105
Kendini bilmek ya da tanımak , insanın değişmesi zorunluluğunun doğal bir uzantısıdır. Değişmek, uyanmak, şuurlanmak için fazlalıkları terk etmek, içsel bir mücadeleye girişmek, özdeşleşmeyi kolaylaştıran bağımlıklıklardan soyunmak şarttır. Üstün çaba gösterilmeden, kendi üzerinde çalışmadan değişmek, uyanmak, şuurlanmak mümkün değildir. Bütün inisiyatik öğretilerin temeli TERK’e dayanır.
“Bir kez daha insan fikrini ele alalım. Sözünü ettiğim dilde ‘insan’ kelimesi yerine yedi kelime kullanılmıştır. Bunlar; bir numaralı insan, iki numaralı insan, üç numaralı insan, dört numaralı insan, beş numaralı insan, altı numaralı insan ve yedi numaralı insan. Bu yedi fikirle, insanlar, insandan söz ederken birbirlerini anlayabilmektedirler.”
“Yedi numaralı insan, insan için mümkün olabilen tam gelişmeye ulaşmıştır ve bir insanın sahip olabileceği her şeye, yani bizim kendi körlüğümüz ve cehaletimiz içerisinde kendimize atfettiğimiz irade, şuur, daimi ve değişmez ben, ferdiyet, ölümsüzlük ve daha birçok başka özelliklere sahip bulunmaktadır. Biz, belli bir noktaya kadar yedi numaralı insanı ve onun özelliklerini anlarsak, ancak o zaman bizi ona yaklaştıracak giderek derecelenen safhaları yani bizim için mümkün olabilen gelişme sürecini anlayabiliriz.”
“Altı numaralı insan, yedi numaralı insana çok yakındır. O, yedi numaralı insandan, sadece bazı özelliklerinin henüz daimi hale gelmemiş olması ile farklıdır.”
“Beş numaralı insan da bizler için erişilmez bir insan standardına sahiptir, çünkü o, Birliğe (Vahdete) ulaşmıştır.”
“Dört numaralı insan, bir ara safhadır. Ondan daha ileride söz edeceğiz.”
“Bir, iki ve üç numaralı insanlar, doğdukları seviyede bulunan mekanik insanlığı oluşturmaktadırlar.”
“Bir numaralı insan, psişik hayatına ait ağırlık merkezi, hareket ve içgüdü merkezinde bulunan insan anlamına gelir. Bu, fizik beden insanıdır. Yani hareket ve içgüdü fonksiyonlarının duygu ve düşünce fonksiyonlarına sürekli olarak ağır bastığı insandır.”
“İki numaralı insan, gelişmenin aynı seviyesindeki insan anlamına gelir; fakat bu insanın psişik hayatının ağırlık merkezi, duygu merkezindedir; yani duygusal fonksiyonlarının diğer bütün fonksiyonlarına ağır basan insan; duygu insanı, duygusal insan…”
“Üç numaralı insan, gelişmenin aynı seviyesindeki insan anlamına gelir; fakat bu insanın psişik hayatının ağırlık merkezi, düşünce merkezindedir; yani düşünce fonksiyonlarını hareket, içgüdü ve duygu fonksiyonlarına galip geldiği, her şeye teorilerle, mantal faaliyetlerle yaklaşan mantık insanı…”
“Her insan; bir, iki ve üç olarak doğar.”
“Dört numaralı insan, hazır olarak dünyaya gelmez. İnsan, bir, iki ve üç numara olarak doğar ve ancak belli özelliği bulunan çabalar ile dört numara olur. Dört numaralı insan, daima okul çalışması ürünüdür. O, rastlantı eseri olarak doğmadığı gibi rastlantı eseri olarak veya olağan yetişme, eğitim vs. etkileri sonucunda gelişmez. Dört numaralı insan, halen bir, iki ve üç numaralı insanlardan farklı bir seviyede bulunmaktadır; fikirlerini, çalışmayı değerlendirmesini ve okul ile olan ilişkisini içeren daimi bir ağırlık merkezine sahiptir. Buna ek olarak, psişik merkezleri, artık dengelenmeye başlamıştır; onun merkezlerinden biri, diğer merkezler üzerinde, ilk üç kategoriye dahil insanlarda olduğu gibi hakimiyet kuramaz. Artık kendini tanımaya, nereye gittigini bilmeye başlamıştır.”
“Beş numaralı insan, artık sabitleşmiştir; o, bir, iki ve üç numaralı insanlar gibi değişemez. Fakat şunu da ifade etmeliyim ki, beş numaralı insan, doğru çalışmanın ve yanlış çalışmanın sonucu olabilir. O, dört numaradan 5 numaraya geçebildiği gibi dört numara olmadan da 5 numara olabilir. Ve bu durumda daha fazla gelişemez, altı numara ve yedi numara olamaz. Altı numara olması için sabitleşmiş özünü yeniden eritmeli, maksatlı olarak beş numaralı insan varlığını yitirmelidir. Ve bu da ancak korkunç ıstıraplarla başarılabilir. Bereket versin ki, bu yanlış gelişme vakaları çok ender meydana gelir.” (58)
“İnsanın yedi kategoriye veya yedi numaraya ayrılması, binlerce şeyi açıklar; aksi halde insanı anlayamayız. Bu ayrım, insana uygulanmış şekliyle ilk görecelilik kavramını ortaya koyar. Nesneler hangi çeşit insanın görüş açısına göre veya hangi çeşit insan ile ilgili olarak ele alınmışlarsa, ona göre bir veya başka bir şey olabilirler.”
“Buna uygun olarak insanın bütün iç ve dış tezahürleri, ona ait olanların tümü ve onun tarafından yaratılmış olanların tümü de yedi kategoriye ayrılmışlardır.”
“Şimdi, taklit ve içgüdülere dayalı veya ezberlenmiş, insana doldurulmuş, tıkıştırılmış bir numaralı bilginin mevcut olduğu söylenebilir. Bir numara, terimin tam anlamıyla bir numara ise her şeyi bir papağan veya maymun gibi ögrenir.”
“İki numaralı insanın bilgisi, sadece sevdiği şeylerin bilgisidir; sevmediklerini bilmez. Veya hasta bir kişi ise, aksine sadece sevmediklerini, kendisini iten, kendisinde korku, dehşet ve nefret doğuran şeyleri bilecektir.” (59)
“Üç numaralı adamın bilgisi sübjektif olan mantıklı düşünmeye, kelimelere ve her şeyi olduğu gibi anlamaya dayanan bilgidir. Bu bilgi, kitap kurtlarının ve skolastiklerin bilgisidir. Örneğin, üç numaralı adam, Kur’an’da her bir Arap harfinin kaç kere tekrar edildiğini hesap etmiş ve Kur’an’ın bütün yorum sistemini buna dayandırmıştır.”
“Dört numaralı insanın bilgisi çok farklı bir çeşit bilgidir. Bu bilgi, beş numaralı adamdan gelir; o da bunu altı numaralı adamdan alır ki, altı numaralı adama da yedi numaralı adam tarafından verilir. Fakat pek tabii, dört numaralı adam, bu bilginin ancak kendi güçlerine uygun kısmını özümser. Fakat bir, iki ve üç numaralı insanlarla kıyaslarsak dört numaralı insan, bilgisi içerisindeki sübjektif unsurlardan kurtulmaya ve objektif bilgi yolunda ilerlemeye başlamıştır.” (60)
“Beş numaralı insanın bilgisi, bütün ve bölünmez bilgidir. Şimdi onun bölünmez bir Ben’i vardır ve bütün bilgisi bu Ben’e aittir. Bir diğerinin bilmediği bir şeyi bilen bir ben’i olamaz. Bildiğini, bütün varlığı ile bilir. Bilgisi, objektif bilgiye, dört numaralı insanınkinden daha yakındır.” (61)
“Altı numaralı insanın bilgisi, insan için mümkün olabilen tamam bilgidir; fakat yine de yitirilebilir.”
“Yedi numaralı insanın bilgisi, kendi bilgisidir ki, bu bilgi ondan uzaklaştırılamaz; Bütün’ün objektif ve tamamen eyleme dayalı bilgisidir.” (62)
“Varlık için de durum, tam anlamıyla aynıdır. Bir numaralı insanın varlığı, kendi içgüdüleri ve duyumları ile yaşayan varlıktır. İki numaralı insanın varlığı, santimental ve duygusal insanın varlığıdır. Üç numaralı insanın varlığı, mantıklı, teorik adamın varlığıdır. Bilginin, niçin varlıktan uzak bulunamayacağı tamamen açıktır. Bir, iki veya üç numaralı insanlar, varlıklarının anlayış durumları dolayısıyla, dört, beş ve daha yüksekteki insanların sahip oldukları bilgiye sahip olamazlar. Onlara ne verirseniz kendilerine gore yorumlarlar; verilen her fikri kendi seviyelerine indirirler.”
“Bu yedi kategoriye ayırma düzeni insanla ilişkisi olan her şeye uygulanmalıdır. Bir numaralı sanat vardır ki, bu bir numaralı insanın sanatı olup, taklitçi ve kopyacı veya kabaca ilkel ve duyumsal sanattır; vahşilerin dansları ve müziği örnek verilebilir. İki numaralı sanat, duygusal sanattır. Üç numaralı sanat, entelektüel (akli), icat edilmiş sanattır. Dört ve beş numaralı vs. sanat da olmalıdır.”
“Tamamen aynı şekilde, bir numaralı insanın dini de mevcuttur; yani ayinlerden, biçimsellikten, kurbanlardan, parlak ve güzel veya tersine kasvetli, zalimce ve vahşice törenlerden oluşan bir dindir. İki numaralı insanın dini; iman, sevgi, tapma, dürtü, şevk ve gayret dinidir ki, bu din kısa zamanda zulüm ve inançlara karşı çıkanlar ile putperestleri imha dinine dönüşür. Üçüncü insanın dini; mantıki sonuç çıkarmaya, düşünceye ve yorumlara dayanan ispat ve tartışmaların yapıldığı entelektüel, teorik bir dindir. Bir, iki ve üç numaralı dinler, gerçekten bildiğimiz dinlerdir; mevcut ve hepsi bilinen dinlerdir. Ve dünyadaki isimlendirmeler, bu üç kategoriden birine aittir. Dört veya beş numaralı insanların ve ilk dinlerinin ne olduğunu bilmemekteyiz; olduğumuz gibi kaldığımız sürece de bilmemize imkan yoktur.”
“Geneldeki din yerine Hristiyanlığı ele alırsak yine görürüz ki, bir numaralı bir Hristiyanlık, yani Hristiyanlık kisvesi altında putperestlik mevcuttur. İki numaralı Hristiyanlık duygusal bir dindir; bazen çok saf olmakla beraber güçsüz, bazen engizisyona, dinsel savaşlara kadar götüren kan ve dehşet dolu bir din… Protestanlığın çeşitli biçimleri ile örnekleri ortaya çıkan üç numaralı Hristiyanlık, fikirlerin eleştirel tahlillerine, tartışmaya, teorilere vs. dayalı bulunmaktadır. Sonra, bir, iki ve üç numaralı insanların, hakkında hiçbir şekilde bilgi sahibi olmadıkları dört numaralı Hristiyanık vardır.”
“Aslında, bir, iki ve üç numaralı Hristiyanlık, sadece dışa ait taklitten ibarettir. Ancak, dört numaralı insan, Hristiyan olmaya çalışır ve sadece beş numaralı insan gerçekten Hristiyan olabilir. Çünkü Hristiyan olmak demek bir Hristiyan varlığı sahibi olmak, yani İsa’nın anlayışları ile uyum içinde yaşamak demektir.”
“Bir, iki ve üç numaralı insanlar, İsa’nın anlayışları ile uyum içinde yaşayamazlar, çünkü onlarla ilgili her şey kendiliğinden olur. Bugün bir şey, yarın başka bir şeydir. Bugün ellerindeki son gömleği vermeye razıyken ertesi gün, son gömleğini kendilerine vermeyi reddettiği için insanı parçalamaya hazırdırlar. Her rastlantı eseri olayla bocalarlar. Kendi kendilerinin efendileri değillerdir; bundan dolayı da Hristiyan olmaya karar veremezler ve gerçekte Hristiyan olamazlar.”
“Bilim, felsefe ve insan yaşamının bütün tezahürleri, faaliyetleri, tamamen aynı şekilde, yedi kategoriye ayrılabilir. Fakat insanların konuştukları olağan dil, böyle ayrımlardan çok uzaktır; insanların birbirlerini anlamalarının bu derece güç oluşunun nedeni de budur.”
“ ‘İnsan’ kelimesinin çeşitli öznel anlamlarını tahlil ederken, bir kelimeye yüklenebilen, alışılagelmiş çağrışımlar tarafından yaratılan anlamların ve anlam nüanslarının, konuşanın kendisi için bile ne kadar çeşitli ve çelişkili, her şeyin üstünde de ne derece gizlenmiş ve fark edilmez halde olduklarını görmüştük.”
YORUM VE AÇIKLAMALAR (Metapsişik Tetkikler Ve İlmi Araştırmalar Derneği’nce Yapılan Sözel Çalışmalardan Alınmıştır)
(58) Gurdjieff, “1, 2 ve 3 numaralı insanlar mekanik insanlığı oluşturmaktadır.” diyor. Bu, derece derece içgüdüsel hayatın hakim olduğu devredir. Bireysellik, değişmez ben, irade, şuur daha teşekkül etmemiştir. Dört numaralı insan ise artık dengeye kavuşmaya başlamıştır. Gerektiği zaman duyguları, gerektiği zaman mantali, gerektiği zaman içgüdüleri ya da hareket merkezi çalışıyor. Her biri kendisine düşen vazifeyi gayet ahenkli bir şekilde yapıyor. İçgüdüsüyle halledebileceği şeyi, mantalle halletmiyor. Dört numaralı insanın psişik merkezleri artık dengelenmeye başlamıştır. Üç numaralı insan olmaktan çıkıp, dört numaralı insan olmanın yolu, insanın kendi üzerinde çalışmasından geçer. Yani, nefsini tanımaya başlamalı ve eş koşmalardan kurtulamalıdır.
(59) İki numaralı insanın hayat içerisinde kurduğu ilgi alanları, ancak duygusal olarak yanaşabildiği şeyler oluyor. Onda duygusal bir tecrübe varsa, bir sempati kurabiliyorsa, yanaşıyor; yoksa yanaşmıyor. İnsanlar objektif bilgiye kavuşurlarsa, yani dört numaralı insan durumuna geçerlerse ancak, yeryüzü cennetini kurabilirler.
(60) Dört numaralı insan, gerçek ferdiyete ulaşmıştır. Onun artık tek yönü vardır. Her şeyi bitirmiş, yok etmiş, terk etmiştir. Yeryüzü koşulları içerisinde insan-ı kamil (mükemmel insan) Gurdjieff’in dört numaralı insanıdır. Onlar kendi anlayışlarının zıddına faaliyet göstermezler, yani çelişkiye düşmezler. İçgüdüsel hareket yoktur, otomatizma sıfırdır. Kamil insan, kendi zatının hakikatine zıt bir davranışta bulunmaz. Yani, kendi kendisinin aynıdır. Hiçbir maske, hiçbir değişik kişilik kullanmaz. Kendisini tamamen tasfiye etmiş, saflaştırmıştır. Onların anlayışlarının dayandığı bilgi, yakin bilgidir. Bir şey aynı ile yakalar, yani anında yakalayıverir. Çünkü uyanıktır. Onlarda hakikatin tekliği prensibi teşekkül etmiştir. Hakikat tektir ve her yerdedir.
(61) Beş numaralı insan, bildiğini bütün varlığı ile bilir, deniyor. Bunun sufi dilindeki karşılığı “hakk-el yakin” dir. Newton, “ilm-el yakin” bir insandır; ilim yoluyla hakikati görmüştür. Beş numaralı insanın bir tek “zat”ı olduğu için, onun bilgisi bir tek “ben”e aittir. Külli bilgi artık bu Zat’a bağlıdır. Biz teferruat içinde olduğumuz için, bilginin çok olduğunu zannediyoruz. Aslında bilgi çok değildir. Ama planeti tepeden seyreden için hepsi Dünya maddesinin bilgisidir. Mesela biyolojideki canlılar, DNA’nın değişik dizilişleridir; madde farklı atomik yapılardır.
(62) Bilgi, kutsal kitaplarda sembolik olarak mevcuttur. Bir bilginin 7 anlamı varsa, bu o bilginin 7 tür insana da hitap ettiği anlamına gelir.
 
Üst